YANLIŞ

Por BayanAzBulunan

7M 350K 94.6K

Siz: Bir de lütfen karınızı biraz daha hızlı şey eder misiniz? Siz: İkide bir bağırıp durmasın. +905*******... Mais

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bolum 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81 - Final -

Bölüm 74

62.5K 4.4K 1.2K
Por BayanAzBulunan

Biri size fiyat aralığı vererek bir şey soruyorsa "Üstüne koy, şunu al." denmez. Kişinin üstüne koyabileceği bir şey olsa zaten sınır belirtmez.

"Şu anda gözaltında bulunan ve önümüzdeki saatlerde davası görülecek olan Sanık Ethem Sarıbayık, cinayet sonrası cesedin yanında elinde düğmelerle yakalanmıştır."

Derin bir nefes alarak ortamın gerginliğini kendi içimde dağıtmaya çalışsam da dağıtmamış, gerginlikten ölecek seviyeye gelmiştim.

Gerçek Düğmeci yakalandığı için Kaan'ın duruşması öne çekilmişti. Ece, Kaan'ın savunmasını yapıyordu. Ben, Boran ve Savaşta oturduğumuz yerden Ece'nin savunmasını dinliyorduk.

Savaş gerçek katilin yakalanmasına rağmen asla ama asla nemrut tavrından bir şey kaybetmemiş, gözlerini Kaan'a dikmiş, onu izliyordu.

Ece'nin yaptığı savunmayı dinlemeye devam ettim. "Önünüzde bulunan dosyanın faili-"

Tıpkı Savaş gibi nemrut duran savcı, Ece'nin lafını kesti. "Dosyaların demek istediniz sanırım Avukat Hanım. Müvekkilinizin yargılandığı dosyaları say say bitiremedik de biz."

Savcının oldukça net ve ciddi bir tavırla yaptığı bu konuşma ortamı iyice gererken Ece devam etti. "Müvekkilimin yargılandığı tüm suçlar Düğmeciye aittir ve Düğmeci suç üstünde yakalanmıştır. Müvekkilimin-"

Savcı oldukça karizmatik bir bakış atarak Ece'nin lafını tekrar böldü. "Sizce de çok tuhaf değil mi? Yılların Düğmecisi... Yıllardır tek bir kılına bile rastlamadığımız Düğmeci'nin bu kadar dikkatsizce bir cinayet işlemesi... Ne tesadüf ki müvekkilinizin yargılanırken bizim yıllardır arayıp bulamadığımız, arkasında en ufak bir ip ucu bile bırakmayan fail pat diye yakalanıyor. Hem de suçüstü."

Ece gerilmiş, sinirlenmişti. "Düğmeci şu an polis gözetiminde duruşmasını bekliyor. Neden onca yıl boyunca yakalanmayıp böyle birden, inanılmaz dikkatsiz işlenmiş bir cinayetle yakalandığını ona sorun. Bize değil."

Savcı bastırılmış bir öfkeyle konuştu. "İyi bir avukatsınız. Tahmin edersiniz diye düşünmüştüm."

Ece gerginlikle gülümsedi. "Siz dosyanın savcısı olarak onca cinayete rağmen yakalayamadığınız için sıkılmıştır belki."

Savcının yüzünde gergin bir gülümseme yayılırken konuşmak için dudaklarını araladığı sırada hakim araya girdi. "Konuşmayı ikili münakaşaya çevirmeyelim. Devam edin Avukat Hanım."

Ece derin bir nefes aldı. "Kısacası müvekkilimin yargılandığı davanın asıl faili suç üstü yakalanmış, göz altına alınmıştır. Müvekkilimin işlenen cinayetlerle herhangi bir bağı yoktur. Müvekkilimin beraatini talep ediyorum."

Hakim davanın savcısına döndü. "Sayın Savcım, siz ne diyorsunuz?"

Savcı derin bir nefes aldı. "Sanık Kaan Çağlayan'ın geçmişi ve adli psikologların tanımladığı katil profili birebir uymaktadır."

Eliyle Kaan'ı işaret etti. "Sanık Kaan Çağlayan'ın annesi Kaan Çağlayan küçük yaştayken bir kaza sonucu bir polis memuru tarafından vurulmuştur. Bu Düğmeci'nin neden sadece polis yakınlarını seçtiğini ya da neden direkt olarak polisleri seçmediğini açıklar."

Savcının gözleri Kaan'ı buldu. "Neden düğme kısmına gelecek olursak eğer, annesi öldürüldüğünde gömleğinin düğmeleri kopuyor ve yerlere saçılıyor. Olay yeri raporlarında mevcut. Kaan Çağlayan'ın düğmeleri maktüllerin bedenine dikerek annesinin kaybını görmezden gelmeye, durumu toparlamaya çalışmak gibi zavallıca bir tutuma girdiği söylenebilir."

"Müvekkilimle bu şekilde konuşamazsınız."

Savcının kaşları havalanırken Eceye döndü. "Müvekkilinizin canavarca hislerle öldürdüğü kadınların yaşadığı korkuyu ve katillerinin onlara ölmeden önce söylediği şeylerin ne kadar canice olabileceğini düşünürsek pek ağır konuştuğumu sanmıyorum Sayın Avukat."

Ece dudaklarını aralayıp konuşacaktı ki Savcı devam etti. "Sanık Kaan Çağlayan üzerindeki şüphe henüz kalkmamıştır. Suç üstü yakalan şahsın ifadesinin incelemesi, gerekli araştırmaların yapılması gerekmektedir. Araştırmalarımız sonuçlanana kadar Sanık Kaan Çağlayan'ın tutuklu yargılanmasını talep ediyorum."

Bir savcının asıl suçlu yakalanmışken böyle bir talepte bulunması kadar saçma çok az şey vardı.

Hakim kısa bir an düşündükten sonra derin bir nefes aldı. "Karar..." Salondaki herkes ayağa kalktı. "Elde bulunan deliler ve davanın asıl failinin suç üstü yakalanması sebebiyle Sanık Kaan Çağlayan'ın üzerindeki suçlamalar kalkmıştır."

Savcının başı hızla hakime döndü. Alınan karara şaşırmış gibi gözüküyordu.

Hızlıca çevirdiği başını Kaan'a çevirdi ve savunmasını yaptıktan sonra tek kelime daha etmeyen Kaan'a baktı. "Sanık Kaan Çağlayan'ın üzerindeki suçlamalar kaldırılmış, beraatine karar verilmiştir." dedi ve tokmağını masaya vurup hızlıca çıkıp gitti.

Kaan büyük bir sevinçle büyük adımlarla Ece'nin yanına gidip hızlıca sarıldı. "Çok teşekkür ederim Ece. Hayatımı kurtardın."

Ece gülümsedi. "İşim bu."

Geçmiş olsun dilemek adına gülümseyerek Kaan'ın yanına gitmemle Kaan ağzımı açıp tek kelime dahi söylememe izin vermeden bana sıkıca sarıldı.

Mutluluğunu hissetmek yüzümdeki gülümseyi büyütürken kollarımı bedenine sarıp dostane bir şekilde sarıldım. "Çok geçmiş olsun."

Kaan kollarını bedenimden ayırıp derin bir nefes aldı ve güldü. "Valla hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden aktı, gitti. Korkudan öldüm öldüm dirildim. Ee bunu üçümüz bir yemekte kutlarız değil mi? Bu çok kutlanması gereken bir geliş-"

Savcı "Düğmeci ve yeni kurbanları ha." diyerek yanımıza geldi ve üçümüzde gözlerini gezdirdi. "Vay be! Düğmeci ve kurbanlarını yan yana göreceğimi hiç düşünmemiştim. Pardon kurbanlar canlıyken demek istedim."

Ece sert bir nefes verdi. "Bir yerden sonrası suç. Bilginiz olsun."

Savcı Eceye baktı. "Müvekkilinize ufak bir şey soracaktım da. Fikrini almak adına." dedi ve Kaan'a döndü. "Asayiş şube komiseri Savaş Eroğlu'nun eski eşinin öldürülmesinin hemen ardından yine Savaş Eroğlu'nun eski eşinin yanında olmanız ne kadar da tuhaf bir tesadüf değil mi?"

Kaan derin bir nefes aldı. "Aslı da Ece de benim üniveristeden arkadaşım. Ben katil değilim. Benimle uğraşmak yerine yakaladığınız katille uğraşsanız iyi edersiniz."

Savcı kısa bir an durakladı. "Alacağım seni, biliyorsun değil mi? Bugün ya da yarın... Elbet bir gün seni yakalayacağım."

"Çok sıkıldım sizden, biliyor musunuz? Madem yakalayabiliyordunuz, cani olarak tanımladığınız o katili daha önce yaklasaydınız? Senelerdir yakalayamadığınız bir adamı yakaladınız ama hala benimle uğraşıyorsunuz?"

Savcı gülümsedi. "Adli psikolog raporu paragraf üç: Zanlı ilk cinayetlerinde kusursuz bir planla kusursuz bir cinayet işleyerek arkasında iz bırakmasa da işlediği son bir kaç cinayette bu özen görülmemektedir. Bu da zanlının kolluk kuvvetleri tarafından yakalanamamasının katilinin işlediği cinayetlerdeki dikkatin ve özenin azaldığını kısacası failin kolluk kuvvetlerinin tutumundan bunaldığını gösterir."

Kaan dudaklarını aralayıp konuşacaktı ki Ece araya girdi. "Yeter bu kadar! Müvekkilim beraat etti ve onunla bu şekilde konuşamazsınız!"

Savcı soğukkanlılıkla Eceye döndü. "Cesedinize zarar verilmeden düğmelerin çıkarılması için elimden geleni yapacağıma ve beraatini talep ettiğiniz zanlının en ağır şekilde yargılanması için elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz Avukat Hanım."

Ece afallarken Savcı, Kaan'a döndü. "Seni alacağım. Bekle beni."

Kaan alayla güldü. "Hay hay. Çok beklemem ama işim bittikten beş dakika sonra giderim. Anlaştık mı?"

Gözlerim Kaan'ı buldu. Bir savcıyla dalga geçtiğinin farkında mıydı? Tamam, vakti zamanında hocalarla bu şekilde konuşmuştu ama bir savcıyla da bu şekilde konuşulmazdı. Nezarethaneyi boylardı mazallah!

Savcı onun aksine sert mizacını bozmadı. "Bir dahaki ne zaman?"

Kaan alayla güldü. "Bilmem. Planım şu an taslakta. Duruma göre değişecek." dedi ve sonra küçük bir kahkaha patlattı. "Aman Sayın Savcı'm ne cinayeti yahu! Dalga geçiyorum sizinle!"

Savcı gülümsedi. "Ben de seninle geçeceğim merak etme." dedi ve arkasını dönüp salondan çıkıp gitti.

Boran ve Savaş köşede durmuş, sert bakışlarla bize bakıyordu. Boran yüzü gibi sert bir üslupla konuştu. "Kızlar, hadi!"

Ece ayrılmalarına sebep olan dava bittiği için hızla Boran'ın yanına gidip Boran'ın bir şey söylemesini beklerken Boran oralı bile olmadı.

Savaş sert bir nefes verdi. "Aslı, okula geç kalıyorsun."

Bugün izin almıştım ve o bunu biliyordu. Yanına gitmem için böyle bir yalan uydurmuştu.

Kaan'a gülümseyip gidecektim ki Kaan elimi tuttu. Gözlerim onu buldu. "Bir kahve falan içseydik en azından."

Dudaklarımı aralayıp cevap verecektim ki ben ne olduğunu dahi anlamadan Savaş yanımıza gelip elimi elinden çekti ve aramıza girdi.

Ben sırtıyla bakışırken elini arkasına doğru uzatıp elimi sıkıca kavradı. "Savaş ne ya-"

Kaan sert bir ses tonuyla konuştu. "Eski karına, aranıza bir şey olmayan bir kadına bu şekilde davranamazsın."

Savaş ona doğru bir adım attı. "Öldürüp düğme dikmemi mi isterdin?"

Kaan sert bir nefes verdi. "Ben öyle bir şey yapma-"

Savaş ona doğru bir adım atıp yaklaştı. "Seni görüyorum. İçini, içindeki öldürme arzusunu görüyorum."

Bıkkın bir nefes verdim. Gerçek katil yakalanmıştı. Bu adamın derdi neydi? "Planını, ortaya attığın piyonun amacını görüyorum ama bu sefer yapamayacaksın."

Kaan ona doğru bir adım attı. "Eğer Düğmeci ben olsaydım seni yaptığın en ufak şey için bile pişman ederdim."

Savaş zaten dik olan duruşunu iyice dikleştirip beden diliyle meydan okurken Kaan devam etti. "Eğer Düğmeci ben olsaydım Aslı'nın saçlarını kestiğin ya da ona kesme fikri verdiğin için hem seni hem onu pişman ederdim."

Gülümsedi. "Ve eğer Düğmeci ben olsaydım Aslıyı senin yatağından bile alırdım Komiser."

Kısa bir duraklamanın ardından Savaş konuştu. "Öyle mi?"

"Öyle."

Savaş ben ne olduğunu dahi anlamadan elimi bırakıp yumruğunu Kaan'ın suratının ortasına geçirdi.

Kaan yumruğun etkisiyle sendeleyip düşerken Savaş hızlıca yanına gidip üzerine doğru eğildi ve ardı ardına yumruklarını suratına savurdu. "Sıkıyorsa yap lan! Sıkıyorsa yap puşt!"

Boran hızlıca yanlarına gidip Savaş'ı Kaan'ın üzerinden almaya çalışırken konuştu. "Savaş bırak,  başın yanacak!"

Kaan dişlerine bulaşmış kanla zevk alır gibi gülerek konuştu. "Arkadaşını dinle. Başın yanar komiser."

Durumdan, dayak yemekten, ağzındaki kandan zevk alması tüylerimi ürpertirken Savaş'ı kolundan tutmaya çalıştım. "Savaş bırak!"

Kaan'ın gözleri beni bulurken kısa bir bakışın ardından Savaş'a döndü. "Yakınını dinlesene Komiser."

Yaptığı ima...

Savaş, Kaan'ın suratına ardı ardına yumruklar geçirerek kocaman bir öfkeyle konuştu. "Senin imanı sikerim! Senin feriştahını sikerim piç kurusu!"

Kolunu hafifçe çekiştirdim. Kolunu elimden kurtarmak için yaptığı hamleyle eli yüzüme hızla çarparken acı dolu bir inleme dudaklarımdan fırladı ve kolunu bırakıp bir iki adım uzaklaştım.

Acı dolu inlememle gözleri beni bulurken yüzündeki tüm öfke silindi. Kaan'ı hızlıca bırakıp yanıma geldi ve çenemi nazikçe tutup yüzüme baktı. "İyi misin?"

Yanağım acıyordu ve gözlerim dolmuştu.

Yaptığı şeyin tamamıyla bir kaza olduğunun, elini kolumdan çekmeye çalışırken yanlışlıkla yüzüme geldiğinin farkındaydım ancak bunu kullanabilirdim.

Sessizliğimle hızlıca yüzümün her yerine minik minik öpücükler kondurarak fısıladı. "Özür dilerim. Çok özür dilerim. İstemeden oldu. Yemin ederim yanlışlıkla oldu."

Yanlışlıkla olduğunun farkındaydım.

Öpücüklerinin arasında ettiği binlerce özrün ardından onu buradan götürmek adına bu durumu kullanmaya karar vererek göz yaşlarımı akıttım. "Acıyor."

Sebebiyet verdiği şeyin canını çok fazla yaktığını gözlerinde görebiliyordum.

Hızlıca yanağıma minik bir öpücük daha kondurdu ve beni hızlıca kucağına aldı. Hızlı adımlarla olduğumuz duruşma salonundan çıkıp sanki kucağında yaralı biri varmış gibi çok ama çok hızlı adımlarla adliyenin çıkışına doğru ilerlemeye başladı. "Nereye gidiyoruz?"

Saçlarıma minik bir öpücük kondurdu. "Hastaneye."

Gözlerim şaşkınla aralanırken rolümü bozmayarak ağlamaya devam ettim.

Bu durum işime yaramıştı ama bir şaka olmalıydı. Biz şu an gerçekten bunun için hastaneye mi gidiyorduk? Hem de bir nevi koşarak?

******

Selam, nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

Savcı'nın tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ece'nin savunması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Beraat kararı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kaan ve Savcı arasında geçenler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kaan ve Savaş arasında geçenler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hadi ben kaçtım.

Continuar a ler

Também vai Gostar

1M 72.7K 6
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
3M 160K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
172K 7.5K 30
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
155K 7.3K 22
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...