Poseidon

Von sunrisevant

3.4K 589 621

Taehyung, okyanusta yaşayan bir deniz erkeğiydi. Babasının zoruyla başkası ile evlenmemek için evden kaçan ve... Mehr

1
2
3
4
5
6
8
9
10
11
12
13
14
15
16 (M)

7

190 31 16
Von sunrisevant


Selammm

Bölüm biraz gecikti kusura bakmayınn

Keyifli okumalar 🤍


Yakalanmıştım, hemde çok fena yakalanmıştım. Yaptığım şey gerçekten kabalıktı fakat iş işten çoktan geçmişti. Elimdeki inciyi hızla ahşap kutuya bırakmış ve kutuyuda aldığım yere geri koydum. Hızla ayağa kalkıp arkamı döndüğümde Jungkook hala kapının önünde kollarını göğsünde birleştirmiş ve sert bakışlarını bana gönderiyordu.

"Şey inciler benim dikkatimi çekti de"

Kısık ve mahçup sesimle konuşmam hiç bir işe yaramamıştı. Jungkook hala donuk bakışlarını bana gönderiyordu. Yüzükten bahsetmem şu an saçmalıktı zaten yeteri kadar sinirlendirmiştim.

"Sadece inciler mi dikkatini çekti?"

Bir kaç dakikanın ardından Jungkook sonunda bir şeyler söylemişti. Sesi öfkeli değildi ama sinirli olduğunu anlayabiliyordum. Her ne kadar sakin konuşsada altında yatan sinir çok açıkça belli oluyordu.

"Ben gerçekten özür dilerim, yapmamam gerekiyordu"

Ağzımı açmam ile Jungkook dikildiği yerden hareket ederek yavaş adımlar bana doğru yürümeye başlamıştı. Yüzünde gerçekten hiç mimik yoktu ve bu hali kesinlikle daha korkutucuydu.

Yürüyen beden tam önümde duraksamıştı. Aramızda çok az bir mesafe vardı ve aşırı gerici bir durumdaydım.

"Sana yardım etmek için evime aldım fakat haddini aşma Taehyung. Ben senin arkadaşın değilim, eşyalarıma dokunma hakkını nerden alıyorsun gerçekten merak ettim"

Jungkook'un sakin bir şekilde ağzından dökülen cümlelerle biraz da olsa kalbimin kırıldığını hissetmiştim. Aslında söylediklerinde yanlış bir şey yoktu ama bu şekilde duymak biraz can yakıyordu.

"Çalışma odasında olacağım"

Jungkook, son sözlerinden sonra dolabına ilerleyip bir eşofman takımı almış ve elindekileriyle birlikte odadan çıkmıştı. Odadan çıkması ile sıkıntıyla nefes vererek kendimi ilerideki yatağa attım. Gerçekten içime çok büyük bir sıkıntı gelmişti.

Söyledikleri her ne kadar acı verici de olsa haklıydı. Hatta can yakıcı olan şey söyledikleri değil gerçeklerdi. Onun arkadaşı veya yakını değildim sadece yardım istediğim birisiydim bu nedenle yerimi ve kim olduğumu unutmamam gerektiğini az önce çok iyi bir şekilde anlamıştım.

Amacım odasını karıştırmak değildi veya özellerine bakmakta değildi. Kıyafetlerine, eşyalarına, arada bir taktığı kravatlarına veya kolundaki saatlere bakmak istemiştim. Kullandığı eşyaların çoğunun ismini öğrenmiştim ama nasıl bir şey olduklarını hiç incelememiştim. O esnada kutu gözüme çarpmış ve kendimi kaybederek incelemeye başlamıştım. Bu kadar rahat davranmamın sebebi ise Jungkook'un geleceğini tahmin etmememdi. Sonuçta işe gideli çok bir zaman geçmemişti ve bu kadar erken geleceğini hiç düşünmezdim.

Kutunun içine bakmam onu çok sinirlendirmişti. Büyük ihtimalle o yüzükleri görmemem gerekiyordu. Her ne kadar yanlışta olsa hala çok merak ediyordum, önceden birisi ile büyük bir ilişkisi vardı sanırım ve onun için çok özel olmalı ki yüzükleri hala saklıyordu.

Üstüme çöken ağırlık sebebi ile oflayarak yataktan kalktım. Kesinlikle Jungkook'un gönlünü almalıydım.

Jungkook

Elimdeki kalemi istemeden de olsa sıkarak son bir kaç yere daha imza atmış ve sinirle önümdeki kağıtları kenara ittirmiştim. Şu anki sinirimin tek sebebi Taehyung değildi. Sabah güne zaten yeteri kadar sinirli başladığım yetmiyormuş gibi babamlada kavga etmiştim bu yüzden evde çalışmak istemiş ve eve erken gelmiştim fakat gördüğüm görüntüler beni daha da sinirlendirmişti.

Özel hayatıma dair eşyaların bu şekilde açılıp bakılması en nefret ettiğim şeylerden biriydi.

Eğer bugün babamla kavga etmiş olmasaydık akşam eve babamla gelip onu Taehyungla tanıştırmayı düşünüyordum. Sonuçta evimde biri kalıyordu ve bunu babama söylemenin daha iyi olacağını düşünüyordum. Fakat işler istediğim gibi gitmemişti.

Aslında Taehyungu tanıştırmak konusunda çok kaygılıydım ve belki de iptal olması en iyisiydi. Taehyung ağzından bir şey kaçırmazdı ama bazı hareketler insanlara tuhaf geliyordu. Normal olarak daha önce görmediği şeylere bakınca şaşırıyor bazense heyecanlanıyordu ama normal bir insan bu durumu oldukça tuhaf karşılayabilirdi.

Düşüncelerimin arasındayken kapının hafifçe tıklatılması ile kafamı kapıya çevirip "gel" dememle kapı yavaşça aralanmıştı. İçeriye giren Taehyung ile kaşlarımı hafifçe çatmaya engel olamamıştım. Aslında bu kadar üzerime gitmeyi bende istemezdim ama yukarıda dediğim şeylerden sonra direkt yumuşamakta istemiyordum. Bir şeye sinirlendiysem ve tartıştıysam gururuma yediripte geri adım atamıyordum.

Taehyung, kapıyı arkasından kapatarak yavaş ve çekingen adımlarla bana doğru yürümeye başlamıştı. Elinde gördüğüm bira şişesi ve bardakla anlamayarak yüzüne bakmıştım.

Taehyung, masanın etrafından dolaşarak tam yanıma gelmesi ile koltuğumda hafifçe ona döndüm. Elindeki şişeyi ve bardağı yavaşça masama bırakıp hafifçe gülümsemişti.

"En sevdiğin içeceği getirdim."

Her ne kadar sinirli olsamda Taehyung'un bu kendini affettirme çabaları sinirimi çok çabuk almıştı. Elimde olmadan hafifçe sırıtmama engel olamamıştım. evet gururuna yediremeyen ben, nasıl yelkenleri bu kadar çabuk suya indirdiğime gerçekten inanamıyordum. bir anda sinirimin gidip gülmeye başlamam kesinlikle benlik bir hareket değildi.

"Sen nereden biliyorsun bakalım en sevdiğim içeceği"

Yanımdaki beden Kapağı açık olan şişeyi eline alıp dikkatlice bardağa doldurmuştu. Doldurup bana uzattığı bardağı elime alarak bir yudum almış ve oturduğum yerde geriye yaslanarak daha rahat bir pozisyona geçmiştim.

"Aslında çalışan kadına sordum"

Taehyung sözlerinden sonra masadaki kağıtları ve şişeyi biraz ileriye ittirerek yavaşça masanın üzerine oturmuştu. Çalışırken rahatsız edilmekten nefret etsem de şu an çok bir sorun teşkil etmiyordu. Bu çocuk beni değiştiriyor muydu yoksa şu ana özel mi kendimden ödün veriyordum bilmiyorum.

Bakışlarımı önümdeki masada oturan bedende gezdirdiğimde üzerindekileri değiştirdiğini fark etmem ile hafifçe sırıttım.

"Eşofmanı çıkarıp şort giymişsin, beni böyle mi etkilemeyi düşünüyordun?"

Sırıtarak sorduklarım ile Taehyung, kaşlarını çatarak bakışlarını bana çevirmişti.

"Saçmalama! Ben sizin gibi giyinik olmaya alışık değilim rahat edemeyip çıkardım"

Önümdeki bedenin sinirli sesi ile gülmemi engelleyememiştim. Neden bilmiyordum ama Taehyungla uğraşmak çok eğlendiriyordu.

"Merak etme ilgi alanımda erkekler yok"

İma yaparak söylediklerimden sonra Elimdeki içecekten bir yudum daha almış ve bana hafifçe sırıtan bedene bakmıştım.

"Merak etme ilgi alanımda insanlar yok"

Taehyung'un bana karşılık olarak söyledikleriyle tekrar gülmüş ve elimdeki bardağı bir kenara bıraktım. yaslandığım sandalyede doğrularak ellerimi masaya yaslamış kafamı hafifçe oturan bedene yaklaştırdım.

"Bir balıkla sevişip kuyruklarınızı mı dolayacaksın yoksa?"

Taehyung'u sinir etmek amacıyla söylediklerimden sonra seslice gülmüştüm. Şu an neden böyle bir tartışmaya girdiğimizi bilmiyordum ama beni gerçekten eğlendiriyordu.

Taehyung söylediklerimin altında kalmayarak hafifçe sırıtmış ve oturduğu yerden üst bedenini benim gibi bana doğru eğmişti.

"Benim seks yapmak için dolayabilecek bir kuyruğum ve aynı zamanda da penisim var ama sende bunlardan sadece birinin olması acı bir durum"

Önümdeki bedenin sözleri ile şaşırmamı engelleyememiş ve açılan ağzım ile karşımdaki bedene bakmıştım. Taehyung bunları nereden biliyordu? Şu an rolleri değişmiş ve bu sefer susan taraf ben olup gülen taraf Taehyung olmuştu.

"Sen nerden biliyorsun bakalım bunları"

Bedenimi Taehyungtan uzaklaştırarak tekrar koltuğumda geriye yaslandım. Penisin ne olduğunu biliyor olabilirdi fakat insanların nasıl seviştiğini bilmiyordu ve nasıl öğrendiğini gerçekten merak ediyordum.

"Geçen gün şirkette bana açtığın filmin içinde geçiyordu"

Duyduklarım ile şokla gözlerim açılmıştı. Benim şirketimde ve benim odamda Taehyung +18 bir sahne izlemişti. Önüme gelen bir filmi açmıştım ve o an içeriye biri girseydi düşeceğim durumu düşünmek bile istemiyordum.

"Bir daha izleme öyle şeyler"

"Ben izlemedim zaten sen açtın ayrıca insanların sevişmesi de baya kötüymüş"

Gülerek oturduğum deri sandalyeden kalkmış ve masada oturan bedenin kolundan tutarak yavaşça masadan indirmiştim.

"Bir gün anlarsın iyi mi kötü mü diye"

Kolundan tuttuğum bedenle odadan çıkmış ve yemek yemek için aşağı kata doğru adımlamaya başladım. Biz inerken söylediklerimden dolayı Taehyung 'saçmalama' tarzı şeylerle bana kızsa da bir şey demeyip sadece gülmekle yetinmiştim.

Yemek odasına girdiğimde çalışanların hala masaya bir kaç şey bıraktığını görmüştüm. Bakışlarımı masada gezdirdiğimde balık görmem ile arkamdaki bedene dönüp elimde olmadan seslice gülmüştüm. Taehyungta deniz ürünleri ile besleniyordu ama bu yinede onunla dalga geçmeyeceğim anlamına gelmezdi. Bu yemek gerçekten çok eğlenceli geçecekti.

Taehyung da dahil olmak üzere odadaki çalışanlarda neden güldüğümü anlamayıp bana tuhaf bakışlar atsalarda çokta umursamamıştım.  Arkamdaki bedenin kolundan nazikçe tutup masanın önüne getirmiş ve sandalyeye oturtmuştum. Taehyung neden güldüğümü anlamış olacak ki, kafasını bana çevirip sert bakışları ile bana bakıyordu. Taehyungu sinirlendirmek küçük bir çocuğu sinirlendirmek gibiydi. Gerçek bir siniri yoktu bu yüzden eğlenebiliyordum.

Gülerek Taehyung'un çaprazında bulunan masanın başındaki sandalyeye oturdum. Normalde fazla balık seven biri değildim sadece aşçılar yaptığı zaman yerdim onun haricinde aradığım bir yemek değildi.

Sırıtarak çaprazımda oturan ve hala bana çatık kaşlarıyla bakan bedene baktım. Kesinlikle dalga geçmem gerekiyordu.

"Taehyung, balığa birazcık dikkatli bakar mısın?"

Taehyung anlamayan bakışlar ile bana baksa da kafasını hafifçe eğip balığı incelemişti. Masumca incelemesine gülmek istesemde kendimi zar zor durdurabilmiştim.

"Tanıdık mı? Eğer tanıdıksa yemeyelim ayıp olmasın"

Zar zor tutmaya çalıştığım gülmemi daha fazla bastıramamış ve seslice gülmüştüm. Sadece ben eğleniyordum çünkü Taehyung masadaki elini yumruk yaparak bana bakıyordu.

"Jungkook, ben denizde yaşarken de balık yiyordum"

Çaprazımdaki bedenin dişlerini sıkarak söylediklerinden sonra gülmemi hafifletmiştim. Bunu bende biliyordum ama dalgasını geçmek eğlenceli geliyordu.

Daha fazla bir şey demeden önüme dönmüş ve Masada duran çatal ve bıçağı elime alarak yavaşça önümdeki balıktan küçük bir parçayı ağzıma attım. O sırada bakışlarım, elime bakıp çatal ve bıçağı tutmaya çalışan Taehyunga değmiş ve hafifçe sırıtmıştım.

"Taehyung hiç çatalla falan uğraşma bak evindeki gibi davran, balıklar falanda var zor olmaz senin için"

Taehyung derin bir nefes çekmiş ve gülümseyerek elindeki çatalı sertçe önündeki balığa geçirmişti. Fazla sinirlendirdiğimin farkındaydım ama durumun absürtlüğü ile dalga geçmeden edemiyordum. Bir deniz adamı masamda çatal ve bıçakla balık yiyordu.

Tekrar önüme dönerek balığın kuyruğunu bıçaktan ayırmış ve aklıma gelenler ile sırıtarak, iki parmağımın ucu ile elime alıp hafifçe havaya kaldırdım.

"Garibim daha kaç kişiye dolayacaktı bu kuyruğu"

"Jungkook sus artık!"

Taehyung'un sert sesi ile gülmüş ve elimdeki kuyruğu tabağın kenarına bıraktım. Gerçekten sinirlenmişti ve ben onu daha fazla sinirlendirmemek için yemeğin geri kalanında sessizce yemeğimi yemiştim. Yeteri kadar dalga geçtiğimi düşünüyordum.

Sessiz geçen yemekten sonra sırtımı sandalyeye yaslamıştım. Gerçekten çok yemiştim ve bu beni kesinlikle rahatsız edecekti.

"Bu gece insan şeklinde uyusana"

Peçete ile ağzını silen Taehyung dediklerime ilk başta şaşırsa da sonradan bu fikri sevmiş gibi gülümsemiş ve kafasını yavaşça aşağı yukarı sallamıştı.

"Nerede uyuyacağım?"

"Benim yanımda"

Bana gülümseyerek bakan bedene aynı şekilde gülümsemiştim. Taehyungla uyumak nasıl olacaktı bilmiyordum. Bazen Taehyunga bakıyordum ve onda çözemediğim bir şeyler olduğunu hissediyordum. Çok güzeldi, tatlıydı ve çok masumdu. Belki onu tam tanımıyordum ama o gerçekten masumdu. Her ne kadar belli etmese de bazen öylece dalıp gitmesinden zor günler geçirdiğini biliyordum. Haklıydı kendi dünyasından, ailesinden kaçıp bilmediği bir toplumun arasına girmişti. Üzgün veya yalnız hissettiğini bildiğim için elimden geldiğinde ona yumuşak davranmaya çalışıyordum. Bu ona acıdığım için değil de üzülmemesi için yaptığım bir şeydi.

Dışarıdan gelen şiddetli şimşek sesi ile düşüncelerimden sıyrılıp kafamı perdesi açık olan cama çevirdim. Bugünlerde yağmur veya fırtına gibi bir şey beklenmiyordu. Yağmurlu havaları severdim ama çok şiddetli fırtınaları pek sevmiyordum. Aklıma Taehyung ile tanıştığımız günün gelmesi ile hafifçe sırıtmadan edememiştim.

Kafamı tekrar Taehyung'a çevirdiğimde korku ve endişeli gözlerle camı izlediğini görmüştüm. Anlamayarak ona seslensemde Taehyung beni duymamıştı. Neler olduğunu ve neden yüzünde böyle bir ifade bulunduğunu anlayamamış ve endişelenmiştim. Bir kaç kere daha ismini seslendikten sonra endişe dolu bakışlarını camdan çekip tekrar bana çevirmişti.

"Bunu babam yapıyor"


Selamlarr

Bu fic hakkında çok farklı bir düşüncem var yani işler her an farklı bir hal alabilir

Umarım beğenmişsinizdirr

Diğer bölümde görüşürüzz

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

6M 310K 116
Starring Kim Taehyung And Jeon Jungkook This is original by @ARTSEOULVK in twitter i just write it for the people dont have twitter and want to re...
26.9M 1.1M 42
she dreads to get to school because of one name. ; high school au, tsundere!taehyung lmao » under edit » #4 in fanfiction on 171222
11.4M 479K 50
"did you just draw a dick on my face?" Min Soojung was more than textbook perfect-- she's independant, crazy smart, and most of all: competitive. Tha...
774K 28.7K 103
The story is about the little girl who has 7 older brothers, honestly, 7 overprotective brothers!! It's a series by the way!!! 😂💜 my first fanfic...