MAHPERİ IV +18

Por Twilight267

592K 25.5K 16.2K

-Tamamlandı- [+18 cinsellik, hayali varlıklar vardır. ] O gece Tanrı küçük kızın gözyaşlarına kıyamadı, Bir a... Mais

Tanıtım
I. ~Çehresiz~
II. ~Bileklik~
III.~Hades'in Yasak Meyvesi ~
IV. ~Şeytanın İni~
V. ~Cerberus~
VI.~Ölüm Ensesinde~
VII. ~Güller Ve Dudaklar~
VIII. ~Mührün ilk adımı~
IX.~Efendi Ve Kurbanlar ~
X.~ Sen Acı Verecek Kadar Güzelsin ~
XI .~ Sözler ve Yalanlar~
XII.~Beyaz Güller ~
XIII. ~Kül ~
XIV. ~ Açık Yaralar~
XV.~Tanrı'nın Gölgesi ~
XVI. ~Kanlı Ayna Parçaları ~
XVII~ Kanlı Ayda Çekilen Kartlar~
XIIX.~Ruhlar Hanı~
XIX.~Gece Güneşi Bitkisi ~
XX. ~Gerçek Sahip~
XXI. ~Çaresizlik ~
XXII .~Bıçak Yarası ~
XXIII. ~İlk Tanışma ~
XXIV. ~Bazı Yaralar Kanamaz~
XXV.~ Zincirlerin Kırılması ~
XXVI.~Sır Perdesi~
XXVII. ~Asılı Kalan Ruh~
XXVIII. ~Buzlar Vadisi~
XXIX. ~ Kristal Oklar~
XXX.~Soğuk Dokunuş ~
XXXII. ~ Kana Bulanan Okyanus ~
-AÇIKLAMA-

XXXI.~Ay Işığında Süzülen Bedenler~

8.7K 309 69
Por Twilight267

Oy ve yorum yapmayı unutmayın

🔥

Ares'in beni bir anda yarım bırakması ile zorlukla toparlanmış ve minderde oturur pozisyona gelmiştim.

Hala yüzüne şaşkın bir ifade ile bakarken o ise sırıtmaya devam etti. Oldukça yaptığı şeyden keyif almıştı. Nasıl ben onu yarım bıraktıysam o da aynı şekilde beni bırakmıştı. Dediğini yapmıştı. Onun altında kıvranırken bedenim soğukluğunu çekmesi ile serseme dönmüştü.

Ama sonuna kadar hak etmiştim. İlk başta ben ona böyle bir şey yapmasaydım o da bana böyle bir şeyi asla yapmazdı. O yüzden zayıf düşmüş intikam aklımdan tamamen çıkmıştı. Ares yine zekiliğini kullanrak işin içinden mükemmel ayrılmıştı.

Alttan bakışlarımı sürdürmeye devam ederken yaslanmış olduğu duvardan ayrıldı ve tam tepemde dikilmeye başladı.

"Bu çok acımasızcaydı." Sesli bir gülüş yayıldı odanın içinde. Ateşin cayır cayır yanma sesi ile karıştı Ares'in kahkaha sesi.

"Aynısı sen bana yaparken acımasızca olmuyor ben yapınca mı oluyor?" Sesindeki ton soru sormaktan yana değil daha çok yakınmaya yatkındı.

"Ben yaptım diye illa senin de mi yapman gerekiyor. " sorusuna soru ile yanıt verdiğim için yüzündeki gülümseme hafiften silinmeye başladı.

"Karmanın sopası yok Lina. Sen kaşındın. " biraz daha eğildi yüzüme doğru. Ferah soğuk nefesi dudaklarımın üzerinde asılı kalmaya devam ederken gözlerinden bir milim bile ayırmadım bakışlarımı. Yeşil gözleri artık koyu renginden sıyrılmıştı.

"Haklısın. " kısa kesmeyi tercih etmek istesem de Ares buna izin vereceğe benzemiyordu.

Eğildi ve kısaca öptü dudaklarımı. Yumuşak dudakları dudaklarımın üzerinde hakimiyet kurmaya devam ediyordu. Onu derince birkaç sefer daha öptükten sonra ondan yavaşça ayrıldım.

"Geç kalacağız Ares." Akşam güzel bir gün olacağa benziyordu.

"Haklısın. Sana o kadar kapılıyorum ki zamanın nasıl aktığını fark edemiyorum. " gülümsedim. Arkasına döndü ve salon boyunca ilerlemeyi sürdürürken arkasından seslendim.

"Nereye Ares?" Omuzunun üzerinden bana baktı kısa bir an.

"Gusion şarap istedi onu alacağım mahzenden. " kısa bir an sürse de konuşması hemen arkasına döndü ve ilerlemye devam etti. Yaklaşık on dakika sonra üzeri tozlu bir şişe ile geri döndü. Elinde sıkıca tuttuğu şişeyi bana göstererek gülümsedi.

"Enfes bir şarap seçtim. " Ben de gülümseyerek ayağa kalktım.

"Hemen gidecek miyiz Ares?" Bakışlarını tozlu şişeden çekti ve bende topladı.

"Üzerimizi değiştirelim sonra gideriz." Sanki az önce olanlar hiç yaşanmamış gibi rahattı. Tekrar dudaklarını araladı ,cümlesi ben bitti sansam da henüz bitmemişti.

"Malum senin ihtiyacın var." Sesindeki alay tonu karşısında şaşırdım. Ne demek istediğini gayet iyi anlamıştım. Bakışlarımı üzerinde dolandırdım uzun bir süre. Sonra cevap vermeden odama geçecek iken Ares kolumdan tutup önüne çekti beni.

"Çocuk gibi küsmeyeceksin dimi Lina?" Sesinde hala aynı dalga mevcuttu.

"Çocuk değilim Ares." Benim cevabımı duyamayacak kadar meşguldü. Yine sarılı bileğime doladı parmaklalarını.

"Yavaş yavaş geçecek ve tamamen su ile okları kontrol edeceksin. " su demiş iken avcumu refleks olarak yukarıya kaldırdım. Avuç içimde aynı Ares'te olduğu gibi su birikmişti. Avucumu yere indirmem ile yok oldu.

"Savaş günü iyice yaklaştı Ares. Umarım o zamana kadar iyice alışırım."

"Yaparsın sen, ben sana güveniyorum. Şimdi hemen üzerini değiştir ve kapının önüne gel." Bedeni kapıya doğru adımlamaya başlamış iken ben de yukarıya çıkmak için merdivenlere yöneldim. İkişer ikişer çıktıktan sonra odama geldim doğruca. Dolaptan aldığım temiz kalın kıyafetleri ve iç çamaşırlarını üzerime geçirdim. Saçımı altan sıkı küçük bir topuz yaptıktan sonra askıda asılı olan montumu giydim. Ares'in yanına gitmek için hazırlandım.

Aşağıya indiğimde evdeki sessizlik cidden hâlâ garibime gidiyordu. Koskoca evde artık sadece Ares ve ben vardık. Şöminenin kısık ateşinde kısa bir an dolandı bakışlarım. Dalgınlığı bir kenra bırakarak botlarımı giyip kendimi dış kapının önüne attım. Ares siyah kalın işlemeli ceketinin cebine soktuğu elleri ile beni beklemekteydi. Az ötede uyuyan köpeği ise benim geldiğimi görse bile kısa bir an bakışlarını üzerimde tuttu ve tekrar karların arasına yatırdı başlarını. Ares'in geniş omzu bana dönüktü. Dudaklarına yerleştirmiş olduğu ıslığı ile yerdeki karları eşelemek ile meşguldü.

"Geldim gidebiliriz Ares." Ares yandan kısa bir an beni süzdü ve sonra da ağzını araladı.

"Gidelim bakalım. Yürüyeceğiz ama." Son söylediği cümleden sonra kaşlarım ister istemez çatılmıştı .

"Öyle garip garip bakma bana Lina." Bir anda gülesim gelmişti. Böyle bir tepki vermesini kessinlikle beklemiyordum. Boşluğuma denk gelmişti. Güldüm.

"Tamam ya"

"Yürüyeceğiz çünkü bu karın kalınlığında atı dışarıya çıkaramam. " anlayış ile başımı salladım.

"O zaman atı Buzlar Vadisi'ne de götürmeyeceksin öyle değil mi?" Düşünür gibi yapsa da seri bir şekilde cevap verdi.

"Götürmeyeceğim ona zarar gelsin istemiyorum. Aslında istesem de götüremem o karlı günler de asla dışarıya çıkmaz. Devamlı olarak ahırında kalmayı tercih ediyor. " mantıklı bir düşünceydi çünkü zaten at orada işe yaramazdı.

"Öyleyse yolumuz uzun biz yürümeye başlayalım. " dediğimde Ares uzanarak beni kolunun altına aldı. Alışık olduğum soğukluk tenimde izler bırakmaya devam ederken ona alttan bakışlar eşliğinde bakmaktaydım. Cidden çene hattı çok güzeldi. Hafif yeşeren sakalları ona ayrı bir hava katmıştı. Parmak uçlarımın üzerine yükseldim ve çenesinden öptüm onu. Aniden döndü bakışları bana.

"Ne içindi şimdi bu?" Sesindeki şaşkınlığı hiçbir şekilde gizleyemiyordu.

"İçimden geldi olamaz mı?"

"Olabilir tabi. " gülümserken iyice gözleri kısılmıştı. Her yere basışımda daha da derine battığım için Ares beni belimden tutarak hafif bir şekilde yükseltti. Belli bir yere kadar ayaklarım yerden kesilmiş bir şekilde ilerledik. Daha doğrusu ilerledi. O şu anda beni taşıyordu. Nihayet biraz daha az olan karlı bölgeye girdiğimiz için beni yere bıraktı.

Başımı kalbinin oraya yasladım ve yürürken kalbinin ritmi bana ninni gibi gelmişti. Bazen attığına bile inanmak bana güç gelse de elimi koyduğum zaman parmaklarımın altında atan kalbini hissetmek büyüleyiciydi.

Sakin esen rüzgar beni her yerden kuşatmış iken iyice Ares'e sokuldum.

"Sence savaş nasıl olacak Ares?" Bir an ayakları yere çakılı kalsa da ilerleyişini sürdürdü.

"Şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir yıkım gerçekleşecek Lina. İki tarafta büyük kayıplar verecek."

Çok kan dökülecekti. Ve o kanda boğulan onlarca beden olacaktı. Tüylerim diken diken olmuştu bu düşünce karşısında.

"Sana bir şey olacak mı Ares?" Bir kere daha yerde sabitlendi ayakları. Derin bir nefes aldı. Göğsünden çektim başımı ve karşısında yerimi aldım . Gözlerindeki duyguları anlamak içindi bu çabam.

"Seni kaybetmek istemiyorum Ares. Hayatımda en büyük yere sen sahip iken yok olman beni de aynı zamanda yok etse de bir yerlerde yarım kalacağız. "

Yarım kalmak...

İki beden nasıl yarım kalırdı ki? Seven iki kalp birbirini tamamlayamaz ise elbet yarım kalırdı. İşret parmağını ışık hızı ile dudaklarıma bastırdı.

Kaşları çatıldı hızla. Yeşil gözleri olabildiğince kısıldı.

"Böyle konuşmanı sevmiyorum Lina. Yarım kalmayacağız. Kehaneti gerçekleştirmem ile Buz Taşı'nı bedenime yerleştirdim. Birbirimize mühürlenmemiz ile yok oluş kartını durdurdum. Artık düşman olamayız Lina sen de beni yok etmezsin. Lütfen bu güzel günde aklını bunlara yorma. " sesinde az da olsa çatlama meydana gelse de toparlanmasını çok iyi bildi.

"İçimde kötü bir his var Ares , kalbimde çok kötü bir his var . Ya kartı durdurmadıysan , seni kendi ellerimile yok etmek istemiyorum. Seni böyle severken yok olmana dayanamam. "

"Yok olmayacağım Lina. Aklından ve içinden söküp at o kötü düşünceleri. O içindeki hissede söyle siktirip gitsin bana ait olan kalpten." Küfürlü isyanına gülmeden edemedim. O da güldü tabi.

"Hah işte şöyle gül az Linam" daha derin güldüm bu sefer. Beni tekrar kolunun altına çekti ve başımın üzerine derin bir öpücük kondurdu.

"Seninle olmak huzurlu hissettiriyor Ares." Başımın üzerinde asılı kalan dudaklarını yavaşça çekti.

"Bugün çenen fazla açıldı sanki Lina. " sesine bulaşan neşeyi net bir şekilde hissetmiştim.

"Tamam sustum." Bir anda kızmıştım ona. Sonuçta içimde büyüyen hisleri onun ile paylaşmam gerekiyordu.

"Şaka yaptım hemen alınıyorsun." Çenemin altından destekledi yüzümü ve kendine odakladı. Aniden eğildi ve ben bir şey demeden hızlıca öptü dudaklarımı ve geri çekildi. Ayaklarım yere çakılı kalmıştı. Sanki altımda serili olan kar bedenime yayılan sıcaklıktan dolayı eriyecek gibiydi.

"Serseme çevirdin bedenimi. Tekrar öpsene beni az önce öptüğün gibi derince. " ağzımdan çıkan kelimelere inanamamıştım. Utanç ile yeşil gözlerinden bakışlarımı çeksem de buna izin vermedi. Ensemden kavradı soğuk parmakları beni. Bedenine çapınca bedenim daha da sersem olmuştu.

Dediğim gibi dudaklarını yasakladı dudaklarıma. Bedenimde şahlanan volkan her an patlamaya hazır gibiydi.

Kolunun altından sıyrıldım ve boyuna doladım kollarımı yılan misali. Büyük elleri çenemden ayrıldıktan sonra ışık hızı ile belimi kavradı. Dokunuşları karşısında iyice ezildi bedenim.

"Seni seviyorum kraliçem. Senin yanında olmak bana huzur veriyor ." Dudaklarından yavaşça sıyrıldım. Pembe ve aralıktı. Hafif şişmiş ıslak dudakları beni azdırmak için yeterdi.

"Seni seviyorum Efendim. Senin yanında olmak bana huzur veriyor."

"Efendim mi dedin sen?" Sanki yanlış bir şey demişim gibi takıldığı garip tavrından dolayı kaşlarımı çattım.

"Evet Ares. "

"Ne kadar güzel söyledin. " gülümsedi. Gülümsedim. Dudağımı dişlemeye devam ederken Ares'in keskin bakışlarının etkisi altına girdim.

"Sana kaç defa söyleceğim Lina. Dudaklarını ısırmayı kes . Yoksa seni öyle bir öperim ki arzudan kasılan bendinin yaymış olduğu sıcaklık tüm karları eritir. " çok net konuştuğu için oldukça ciddi ve sertti.

"Tamam ." Evden çıkmadan önce bana yapmış olduğu şeyler aklıma gelince kadınlığımda bekleyen sızı harekete geçti. Ares dudaklarımdan nihayet çekti bakışlarını. Uzun bir yolculuğun sonunda nihayet az kârlı bir yere geldik. Artık ayaklarım o kadar da batmıyordu.

Yaklaşık yarım saatin ardından nihayet diğerlerinin evinin önüne vardık.

"Ayaklarım çok üşüdü Ares." Ares ilerleyişini durdurdu ve kısa bir an bana baktı.

"Isıtayım diyeceğim lakin ben daha soğuğum " gülümsedim ve boşta olan elini sıkıca tuttum .

"Düşünmen yeterli hem ben senin soğukluğunu bile seviyorum. " o da sıkıca tuttu elimi ve dudaklarına götürerek öpüp tekrar aynı hizzaya getirdi.

"Biliyorum. " büyükçe olan kapıdan girince yolun kenarlarındaki heykeller hepten kar ile kaplanmışlardı. Az da olsa yerler aydınlık olmasına rağmen az bir süre sonra karanlık tamamen çökecek gece tüm evrene hakim olacaktı.

Taşlı yoldan yürürken yerlerin hafiften buz tuttuğunu görmem ile Ares'in elini daha sıkı kavradım düşmemek için.

Dış kapının önüne vardığımızda Ares elimi yavaşça bıraktı ve kapıyı çaldı.

Dakikasında koşar adım gelen Dokata kapıyı açması ile boynuma atlaması bir oldu. Ares'e de bakışları ile hoş geldin der gibi bir bakış attı benden ayrıldıktan sonra.

"Kapıda kaldınız gelin içeriye sofra hazır. " Ares diğer elinde tuttuğu şarap şişesini daha da sıktı tuttu.
İkimiz bir içeriye girdiğimizde güzel bir ortam karşıladı beni. Cayır cayır yanan şöminenin hemen yanında duran yılbaşı ağacı oldukça aydınlık süsler ile süslenmişti.

Hemen yanında yer alan minderler oyun için dizilmişlerdi. Ares'in ardından yerime oturdum. Herkes koyu bir sohbetin eşiğine gelmişler iken Ares şarap şişesinin tıpasını açtı. Tüm bakışlar onda topladı.

"Bugün burada toplanma sebebimiz hepinizin de bildiği gibi yılbaşı gecesi. Her sene yine bu masada toplandık ve ailemize yeni bir üye katıldı. " bir anda herkesin bakışları bu sefer bende toplandı. Gülümsedim.

"İyiki katıldı aramıza. " dedi Miya hemen yanımda yemeği ile ilgilenirken. Daha derin gülümsedim.

Ares bir bir herkesin kadehine koydu şarabı ve benimkine de koyduktan sonra en son kendine koydu ve geri yerine oturdu.

"Güzel aileme , sevdiğim kadına ve bugün aramızda olmayan küçük kardeşlerim Diana ve Zern'e kalkan kadehim. " herkes Ares ile ortada kadehlerini tokuşturdu. Ben dahil. Tam çaprazımda yer alan iki sandalye boş olsa bile sanki ikisi de burada gibi tabak koymuşlardı. Ne kadar aramızda olmasalar bile bir yerlerden umarım bizi izliyorlardır.

Masanın üzerinde duran elimi tutan Ares, dudaklarını üzerine bastırdı. İçim kıpır kıpır olmuştu.

Hayret ilk kez Gusion görmedi diyecek iken ışık hızı ile sanki düşüncelerimi okumuş gibi ikimize döndü.

"Aile var burada aile. Ares koskoca Varis'sin daha yemekte uyulması gereken kuralları bilmiyorsun. "Cıklaya cıklaya bu sefer Dokata ve Drew ile uğraşmaya başladı. Her seferinde bu kadar enerjiyi nasıl buluyor cidden merak ediyordum.

Ares' normalde ağzının payını verirdi. Lakin Gusion' un cümlesi ile ilgilenmek yerine hâlâ bende odaklanmıştı bakışları.

"Çok tantana yapma Gusion yemeğini ye başımı ağrıtma birgün de." Ares tüm laflarını yuttururken Gusion'a, Miya ise neşe ile gülüyordu.

Masadaki herkes yemeklerini yiyip kadehlerindeki tüm şarabı da içtikten sonra masadan kalktık. Ares'in evinden sonra burada yemek yemek değişik gelmişti az. Çok farklı bir ortama sahipti kessinlikle. Dokata gramofona hafif bir müzik koyup yanımıza geldi.

"Ee şimdi ne yapıyoruz?" Robert soruyu doğruca ortaya atmıştı.

"Her sene yaptığımızı. " kaşlarım çatıldı. Aslında biraz olsun bahsetmiş olsada hala her sene ne yaptıklarını bilmiyordum.

"Öyleyse herkes yerine geçsin ben odadan kartları ve içkiyi getireyim. Dokata bana yardım eder misin?" Lemort bakışlarını hızlı bir şekilde Dokata'ya çevirdi.

"Hadi madem. Çocuklar sizde minderlerinize oturun iki dakikaya geliyoruz ." Dokata ve Lemort gözden kaybolduktan sonra Ares 'in peşine takıldım. Ares'in oturmuş olduğu minderin hemen yanındakine ben otururdum.

"Oyun ne Ares? Ben hiç bir şey anlamadım. "
Ares yavaşça başını benden tarafa doğru yatırdı ve ağzını araladı.

"Kartların Laneti. Oyunun ismi bu , tabi ismi seni korkutmasın hepsi hurafeden ibaret. Seçmiş olduğun kartta ne yazıyor ise onu yapacaksın yapmak istemezsen partnerin senin için bir sek bardağı içecek. Sarhoş olan çift oyundan elenecek . O yüzden kartın diğer yüzünde yazılacak olan şeyi yapacaksın. Kartlara göre iki partner de çıkan şeyi yapmaz ise lanetlenirlermiş . Saçma tabi amaç eğlenmek çok da kafana takma yani." aklımda az da olsa bir şeyler şekillenmişti. Sonuç olarak sarhoş olmamamız gerekiyordu. Eğer kartta çıkan şeyleri yaparsak ikimiz de sarhoş olmaz sorun falan ortaya çıkmazdı.

Dokata ve Lemort elinde sek bardakları ve kartlar ile yanımıza geldiler. Ortamıza tek tek dizdiler bardakları. Kartları da dizi şeklinde dizdiler. Mor işlemeli kartlar bana tarot kartını anımsattı.

Ev loş bir ortama sahip olduğu için ister istemez geriliştim . Şömineden yayılan sıcaklık salonu fırın gibi yapmış.

"Hazır mıyız? Şimdi kim kimin ile eş olacak?" Miya soruyu orataya atarken yerine oturdu.

"Ben Lina ile olacağım. "Ares hemen ilk söze giren olmuştu.

"Benim ki belli zaten. "Miya kaşları ile yanında oturan Gusion'ı işaret etti.

"Ben zaten karım ile olurum. " bu sefer konuşan kişi Drew 'di.
Robert ile Lemort ışık hızı ile birbirlerine döndüler.

"Hayatta senin ile partner olmam." Robert erken davranmıştı.

"Ben sana bayılıyorum sanki salak. " Lemort ise en az onun kadar agresifti.

"Şart oldu artık sevgili yapmak " Robert kısa bir cümle kurup Lemort'un tepkisini ölçtü.

"Yok kardeşim ben bir ruh kadınına bağlı kalamam. Her çiçekten biraz polen almam gerekiyor. " onun çapkınlığı karşısında ağzım açık kaldı. Hiç öyle birine de benzemiyordu neticede.

"Bak sen ." Ares hemen yanında oturan Lemort'un ensesine bir şaplak indirdi.

"Ahh! Acıdı Ares." Yüzünü buruşturdu Lemort acı ile.

"Efendiye ne oldu?" Ares resmen dalga geçiyordu.

"Arkadaş ortamındayız Ares. " gülümsedim.

"Ee hadi oyun başlasın. Aklımdan bir sayı tutacağım kim en yakın cevabı verirse ilk kartı o seçer. " Miya heyecan ile şakımıştı.

"Tuttum. Ares ilk sen söyle Efendi olarak."

"Tamam bakalım. Üç. " Miya gülümsedi ve bu sefer Lemort'a döndü.

"Bir dakika. Hımmm yedi." Herkes sıra sıra söyledikten sonra nihayet sıra bana gelmişti.

"Son kişi sensin Lina söyle bakalım sayını." Az bir düşündükten sonra uğurlu rakamım olan sekizi söylemeyi seçtim.

"Sekiz." Miya bu sefer ellerini birbirine çarptı.

"Bingo. Tuttuğum sayıyı söyledin, başla bakalım seç kartını ve çıkan şeyi cevapla." Bir an heyecandan gerildim. Ares bunu fark ettiği için elimin üzerine koydu elini. Yavaşça sıktı. Herkesin önündeki sek bardaklı ağızına kadar dolduydu.

Tam önümde yer alan mor kartlardan ilk gözüme çarpanı elime aldım ve kartın iç yüzünü kendime çevirdim.

Boş olan kart elime almam ile bir anda üzerinde cümle yazmaya başladı. Çok değişik gelmişti.

"Sesli bir şekilde oku Lina." Dedi Drew.

"İçinizden birine kalbin ait öyleyse onun ile uzun bir aşk yaşamak ister misin?" Kaşlarımı çattım.

Ares'e döndüm. Gülümsedim ve o da gülümsedi.

"Evet sonsuza kadar yaşmak isterim. " Ares içkiyi içmekten kurtulmuştu. Sıra Drew'e geçmişti. Işık hızı ile kartı seçip okumaya başladı.

"Sevdiğin kadından en çok ne isterdin" az bir süre düşündü ve ağzını araladı.

" Ares ile çoğu kez dünyaya indim. Bazı görevlerden dolayı. İnsanların çoğunda bebekleri var. Onlardan birer parça taşıyan küçük insanlar. Sanırım Dokata'dan ikimizden birer parça olan bir yavru isterdim." Dokata'nın gözleri doldu. Drew'in de.

"Keşke öyle bir imkanımız olsa ama bu evrende yavru imkansız." Dokata Drew'in iyice dibine sokuldu . Drew başına belli belirsiz öpücük kondurdu.

"Sadece dile getirdim. Biliyorum burada kimsenin bir bebeği olamaz." Alttan Ares'e baksam da Ares tepkisiz bir şekilde ikisini izliyordu.

"Sıra bende." Diyerek atladı Gusion. Kartını seçti ve bize döndü.

"Sevişirken neden değişik fantaziler deniyorsun. " şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Tam Gusion cevaplamak için ağzını aralayacak iken Miya çoktan ağzına dikmişti içkiyi.

"Neden içiyorsun Miya sarhoş olursan kaybedeceğiz. "

"Salak salak konuşma Gusion özelimizi arkadaşlarına anlatmayacağız herhalde."

"Neyse sıra bende. " diyerek atıldı bu sefer de Robert. Kartını seçti ve okumaya başladı.

"En son birlikte olduğun kadını neden terk ettin?" Kaşları aniden havalandı.

"Bunu cevaplamak istemiyorum o yüzden aslanım Lemort iç bakalım. " Lemort puflaya puflaya içti içkiyi.

Sıra Ares'e geldiği için herhangi kartlardan birini seçti ve okumaya başladı.

"Son kartın her türlü gerçek olacağını bildiğin halde neden hâlâ gerçekleri sevdiğin kadından saklıyorsun. Onu çok sevdiğinden mi bunları yapıyorsun?" Ağzımı aralamak istesem de dilim sanki lâl olmuştu.

"Bu kart iyice saçmaladı. Kehanet gerçekleşti. Kartın oluşunu engelledim zaten. Sikerim böyle oyunu. Lina bana öyle bakma senin ile bunları defalarca konuştuk. Gerçek olmayacak. "

"Peki ya yanılıyorsan ? Ya engelleyememiş isen?" Sesim titremişti.

"Lina senin ile daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. " önümde duran ikimizin bardaklarındaki içkiyi ardı ardına kafasına dikti. Yüzü bile gerilmedi aksine beton gibiydi.

Oyun birkaç tur daha böyle devam etti.

🍃

Herkes sarhoş olup yataklarına gittikleri için salonda sadece Ares ve ben kalmıştık. Bir de koltukta sızan Lemort.

"Biz de kalkalım artık Lina. Geç oldu." Saat çoktan gece yarısını geçmişti.

"Tamam." Diyerek ayaklandığımda Lemort bir anda kolumdan tuttu.

"Sen Lina Ares'i yok edersen burada barınamazsın. " boğuk sesinden dolayı zar zor seçebilmiştim kelimleri .

Ares ışık hızı ile kolumdan çekti elini ve yavaşça yanına koydu.

"Neden herkes bir anda böyle saçmalar oldu? Bugün delireceğim artık. " Ares elimden tutarak dışarıya çıkardı ikimizide. Ona soru sormaktan bıktığım için sessiz kalmayı tercih ettim. Ares elimi çok sıktığı için elimi ondan zorlukla çekebilmiştim.

"Elimi acıttın Ares." Aniden yürüyüşünü durdurdu ve bana döndü.

"Fark etmemişim özür dilerim." Ellerimi cebime soktum ve gökyüzüne odaklandım.

"Yıldızlar kayıyor Ares lütfen dilek tut. " Ares de bakışlarını yukarıya çevirdi.

"Dileğim gerçek oldu zaten. Dileğe gerek yok. "

"Neymiş o?"

"Kalbimi attıracak güzel bir leydi." Yukarıya yükseldim ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum.

Aramız hep böyle olsun istiyordum.

"Olsun yine de dile sen."

"Tamam madem." İkimiz bir birkaç saniye sessiz kaldık.

Ares'i yok etmemeyi dilemiştim...

"Ne diledin peki?" Dedi kısa bir an bana dönüp.

"Söylenmez o zaman gerçek olmaz ki."

"Peki öyle olsun." Elimi cebimden çıkardım ve avucunun içine bıraktım.

Eve daha hızlı varmak için artık koşar adım gitmekteydik.

🍃

Nihayet soğuktan tamamen kurtulmuş sıcacık şöminenin yanına sıcak çaylarımız ile oturmuştuk. İçim çay sayesinde az da olsa ısınmıştı.

Ares oturmuş olduğu yerden ayaklandı ve müzik koymak için gramafonun önüne geçti. Fark ettiğime göre Ares şu aralar çok müzik dinliyordu . Ortama yayılan müzik o kadar naif ve güzeldi ki...

Ares yanıma vardığında önümde eğilerek elini uzattı.

"Bana bu dansı lütf eder misin?"elimi nazikçe elinin içine koydum.

"Kabul edelim bakalım. " yavaşça ayaklandım. Belimi nazikçe sardı eli. Göğsüne çarpınca bedenim ağzımdan ufak çaplı bir çığlık kaçtı. Ares ise buna aldırış etmeyecek kadar meşguldü . Dudaklarımı izliyordu . Bana eğer bu kadar ayrıntılı bakmaya devam ederse şayet kollarında bayılacaktım.

" Ares şöyle bakma bana."

"Nasıl Linam? " dedi nazikçe.

"Ayrıntılı. "

"Yüzünü asla unutmamak için aklıma kazıyorum fena mı ?" Eğildi ve burnumun ucundan öptü beni. Gözlerimi kısa bir anlığına da olsa yumdum. Az biraz sersem olmuştum.

"Yüzümden çok dudaklarımı izliyor gibisin ama." Çarpık bir şekilde gülümsedi.

"Aslında orası da doğru. Çok güzel görünüyorlar." Kalbim her itraf sonrası daha da hızlanıyordu .

Müzik ağır ağır devam ederken Ares iyice bedenini bedenime yasladı. Salonun içinde karanlıkta sadece ayışığı ve mumların dalgalanan ateşinde salınıyordu bedenlerimiz. Onun buz gibi bedeni benim cayır cayır yanan bedenime bu denli mühürlü iken ayrılmamız mümkün değildi. Ares ayaklarını ustalık ile ayaklarım ile orantılı bir şekilde ilerletmeyi sürdürdü. Daha sonra ise piyanonun üzerine koymuş olduğu şarap şişesini eline alarak kafasına dikti. İlk kez kadeh kullanmamıştı. Bana da uzatarak ağzıma dayadı şişeyi. Boğazımda yakıcı bir iz bırakan içki çoktan midem ile buluşmuştu.

Tekrar şişeyi eski yerine koydu ve adımlarını hızlandırdı. Bir eli kazağımın içine sızar iken diğer eli belimi iyice kavramıştı. Sırtımda buluşan soğuk eli ilklerime kadar üşütse de beni, rahatsız olamayacak kadar serseme dönmüştüm.

Gece henüz ikimiz için son bulaşmamıştı.

"Kart sana neden o soruyu sordu Ares?" Ayakları yere çakılı kalmıştı.

"Şimdi sırası değil Lina. Saçmalıktan ibret zaten çıkan cümle. Hem sen beni nasıl yok edeceksin ki? Bana aşıksın. " haklıydı.

"Aşığım..." sanırım konu kapanmıştı. Tekrar müzik eşliğinde salınmaya devam ederken Ares'e iyice yaklaştım ve dudaklarına dayadım dudaklarımı. Hemencecik geri çekildim.

"Sana öyle aşığım ki...
Hiçbir kelime ile anlatamam sana bunu." Koyulaşan bakışlarının altında kıvranırken bedenim elini iyice belime yerleştirip beni kendine daha da yasladı.

"Biliyorum ben de senden farklı değilim." Eğildi ve bu sefer o öpmeye başladı beni. Saçlarının arasına geçirdim parmaklarımı ve çekiştirmeye başladım. Ares kazağımın içinden çıkardı elini ve ensemden kavradı beni daha fazla sabitledi bedenine. Dili dilime dolanmaya başladığında daha da yanmaya başladı bedenim.

(+18 sahne rahatsız olanlar direkt olarak geçsinler)

Ares beni belimden tutarak yukarıya kaldırması ile bacaklarımı beline sardım.

Artık kucağındaydım.

Ares ellerini belimden çoktan çekmiş kalçalarımın altından kavramıştı beni. Artık ikimiz de olacaklardan sorumlu değildik. Ares beni öyle bir öpüyordu ki biraz daha devam ederse şayet dudaklarım kanayacaktı. Boyuna dolamış olduğum ellerimi çektim ve kazağının ulaşabildiğim kadarı ile eteğine indirdim. Ares ne yaptığımı anladığı için karşı gelmedi ve bedeninden söküp aldım kazağı .

Artık güzel bedeni gözlerimin önüne serilmişti.

"Çok güzel bir adamsın Ares." Dudaklarımı çekmem ile gözlerimde buluşturdu bakışlarını. O kadar arzu ve şehvet barındıyordu ki o yeşil gözler...

"Çünkü beni sen çizdin Lina." Tekrar ve tekrar öptüm onu. Her öpüş bir öncekinden daha da derin oluyordu. Artık müziği duyamayacak kadar sağır olmuştu kulaklarım çünkü kalbimin ritmi beni öldürecekti. Bu gece o geceydi. Çünkü ilk kez Ares bu kadar istekli ve farklı bakıyordu bana.

Benim ona baktığım gibi aruzdan titriyordu gözbebekleri .

Ares beni doğruca kapatmış olduğu piyanonun kapağının üzerine oturttuktan sonra kendi de karşıma geçti ışık hızı ile. Bedenine vuran ayışığı onu daha da eşsiz kılıyordu. Nasıl bu kadar güzel bir tene sahip olabilirdi ki bedeni aklım almıyordu?
Heykelden farksızdı. Ona uzandım göğsünden başlayarak kaslarında gezdirdim parmaklarımı . Dokunuşlarım karşısında iyice gerilmişti karın kasları.

"Çok sertleşti kasların. " bana üstten bakışı ile küçük bir gülümseme yolladı. Dudakları artık daha dolgun ve kırmızı bir renge bürümüştü.

"Elin birkaç santim daha aşağıya giderse asıl sertlik ile tanışacak Lina." Boğuk sesi ile kalbim daha da hızlandı. Aramızda oluşan çekim bu denli güçlü iken ona daha fazla direnebileceğimi zannetmiyordum.

Işık hızı ile kaslarından çektim elimi ve pantolonunun kemerine götürdüm. Ares'e kısa bir bakış attıktan sonra kemerini açtım. Ares pantolonu da çıkarttıktan sonra bedenini saran boxerı ile kalmıştı. Ondan şu anda utanmıyordum çünkü bedenini çok seviyordum.

Yemin ederim heykel gibiydi.

Arkamda duran şişeye uzandı ve bir yudum aldı. Tam elinden uzanıp içmek için alacak iken şişeyi benden uzaklaştırdı ve dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırması ile ağzındaki şarap dudaklarımdan içeriye sızdı.

Birkaç damla şarap ise açıkta kalan boyun boşluğuma damlayınca içim ürperdi. Çünkü soğuktu.

Dudaklarını benden hemencecik çekti ve gözlerime odakladı.

"Kirlettim seni . Temizleyeyim. " dudaklarını bu sefer boyun boşluğuma dayadı. Boynumda dil darbelerini hissettiğim için ağzımdan küçük küçük inlemeler çıktı.

"Artık sana daha fazla direnemeyeceğim Lina."

"Ben de Ares. " Ares'in gözleri daha da kısıldı. Tek hamlesi ile kazağımı bedenimden söküp aldı. Daha sonra ise parmakları pantolonumun düğmesine gitti. Kısa bir an benden onay almak için bekledi. Onay vermem ile onu da çıkarttı. Artık ikimiz de sadece iç çamaşırı ile kalmıştık.

Ares omuzlarıma küçük küçük öpücükler kondurmaya devam ederken içim daha fazla hoş olmaya devam etti böylece. Ellerimi sırtıma götürdüm ve sütyenimi çıkartıp gelişigüzel bir yere attım. Artık ayışığı göğüslerime vurmaktaydı.

Ares bakışlarını kısa bir anlığına bedenimde gezdirdi ve sağ göğsümün ucunu ıslak ağzının içine aldı. Zevkten bedenim kasılamaya devam ederken tırnaklarımı ensesine geçirdim. İştah ile göğüs ucumu emen Ares'in ağzından küçük bir inleme kaçtı.

"Sikeyim nasıl bu kadar güzel bunlar?" Artık diğer göğüsüm ile ilgilenmeye başlamış iken diğer eli çoktan göbek deliğimden aşağıya geçmiş kadınlığıma doğru yol almıştı.

Birkaç saniye sonra kemikli soğuk parmaklarını tepeme bastırması ile ağzımdan zevkle karışık büyük bir çığlık kaçtı. Başımı geriye doğru yatırmıştım.

Bedenim onun bedeni ile birleşince şüphe yok ki küle dönecekti.

Ares'in dil darbeleri parmakları ile yarışır cinstedi. Parmakları daha da derine indi.

"Çok ıslak ve darsın. " dudaklarını çekti göğüs ucumdan. Ve bir parmak daha yerini çoktan aldı içimde.

"Ahh! Ares..." delirecek durumdaydım.

"Dilediğin gibi bağır Linam. " Artık Ares'in gözleri koyuluktan sıyrılmış beyaza doğru evrilmişti. İşte bu yüzden bedeni her zamankinden daha soğuktu.

"İstiyorum seni artık dayanacak gücüm kalmadı. " başım onun çıplak omuzuna düştü. Dudaklarını köpürcük kemiğime gömdü bu sefer.

"Böyle dar iken içine giremem canın acır. Bana içinde yer açmalısın. " derin derin soluk almaya devam ettim. Kan ter içinde kalmıştım. Ares bedenimi biraz daha geriye yatırması ile boxserını indirdi. Benim de bedenimi saran küçücük kumaşı bedenimden uzaklaştırdı. Parmakları hâlâ içimde gelgitlere devam ettiği için iyice ıslanmıştım.

"Artık hazırsın Lina." Dilim sanki lal olmuştu. Bedenim zevkten dolayı kasılmaya devam etti.

Kadınlığımda aletini hissetmem ile boynuna daha fazla sardım kollarımı. İstemsiz bir şekilde gerilmiştim.

"Korkuyorum Ares."

"Şışhh! Korkma zevk almanı sağlayacağım. " aletini ıslak olan kadınlığımda sürtmesi ile tırnaklarımı tekrar bedenine sapladım. Delirecektim şimdi.

"Siktir taş gibi yaptın beni daha fazla bu işkenceyi sürdüremem . İkimizede yazık etmeyeceğim." Ares bir anda dudaklarını dudaklarıma bastırması ile aynı anda içime girdi. Bedenime yayılan zevk dalgası ile vücudum titredi.

"Aresss!!" Onun altında daha da titremeye devam ettim. Onunda en az benim kadar eksik olmuyordu ağzında zevk inlemeleri.

"İsmim senin ağızından çıkınca daha da güzel oluyor be güzelim ." Gelgitleri içimde devam ederken bir ateş yanıyordu bedenimde onun soğukluğu ile tekrar tekrar sönüyordu.

"Hızlan Ares." Biraz daha hızlandı. Dudaklarımı öpmeyi kısa kesip göğsümün ucunu tekrar ağzına aldı. Saçlarına daldırdım ellerimi ve o her içimde bir kıvılcım yakınca daha da sert asıldım. Az bir acı olsa da o kadar nazik bir şekilde sarmıştı ki bedenimi...

Dediğim gibi bedenim bedeninde kül olmaya mahkumdu.

"Çok güzelsin Lina. Aklımı kaçıracağım şimdi. "

Gözleri artık tamamen beyaza döndü. Hareketleri daha da hızlandı. Aynı oranda benim de zevkle karışmış çığlıklarım.

"Ares lütfen lütfen ... Ahh!"

"Lütfen ne Lina. Ne istiyorsun sevgilim?" Artık cidden delirecek duruma gelmiştim.

"Boşalt beni. Geceye kadar bedenini bedenimden çekme. "

"Sabaha kadar. Güneş doğana kadar..." Artık gücünü kontrol edemediği için elini koymuş olduğu piyanoyu çatlatmıştı. Bedenimi hızla piyanodan çekti kucağına aldı.

"Seveceğiz ,seni defalarca boşaltacağım."

"Piyanoyu kırdık Ares." Kıkırdadım. O da gülümsedi.

"Yenisini alırız. Daha çok eşya kıracağa benziyoruz. Bu zevkten yok olsam vazgeçmem " Birkaç tane tors da yerle bir olurken hiç aldırış etmedik ve dediği gibi ayışığında süzülen bedenlerimizi gün ışığına çıkarasıya kadar bir tuttu.

Defalarca sarsıla sarsıla boşaldık. Tüm şato ikimizin inlemeleri ile bütünleşti.



Ayyy sonunda jdjdjdjd

Bölüm hakkında ki düşünceleriniz nelerdir?

Gelecek bölüm 1. Kitabın finali olacak gibi. Kitabı kısa kesmek istemedim çünkü Ares ve Lina'nın aşk sahnesi çok az.

O yüzden 2. Kitap (FLECHAZO VI ) 'dan devam edecek gibiyim.

Ben size buradan bilgileri haber edeceğim. Beni buradan takip etmeyi unutmayın ♡

Continuar a ler

Também vai Gostar

İPTİLA +18 Por ilayda

Ficção Adolescente

2.8K 60 7
Saklı olan her şey bir gün açığa çıkmayı bekler usulca. Güneşin parlaklığı bile onun karanlığına engel olamazken vakti geldiğinde cılız bir mum ışığı...
Afet Dorukta Por SultanEmel

Ficção Adolescente

134K 3.4K 19
Gözlerini gözlerimin içine dikmişti. Beni duvara hızla ittirip kendini üzerime bastırdığında inlemiştim. Elini duvara koyduğunda , kollarıyla duvarı...
37.6K 819 3
Merhaba arkadawlar ben ilk defa hikaye yaziyorum.O yuzden eyer hatalarim olursa ozur diliyorum...Inwallah beyenirsiniz Opuldunuz ^_^
202K 13.2K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...