Horace Akademisi

נכתב על ידי New_Stone

18.4K 1.5K 371

Misty'nin yaşadığı dünyada 6 farklı tür vardı elfler, şeytanlar, periler, şekil değiştirenler, element kullan... עוד

0
1
2
3
4
5
6
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17

7

938 88 7
נכתב על ידי New_Stone

Hoşgeldinizzz

Medya: Loren Larson

-------------------------------------
**Hatırlatma**

Az önce yeşil olan çimler ve ağaçların yaprakları şu anda kırmızı rengindeydi ve etrafta hafif bir sis dalgası vardı. İtiraf etmek gerekirse güzel gözüküyordu ancak bu pek normal bir durum olmadığından ister istemez acaba bu neyin işareti? Bundan sonra bir şeyler mi olacak yoksa sadece renklerimi değişti? Gibi aklıma birçok soru geliyordu.

Bu sorularımın cevabınaysa çok yakın bir gelecekte öğrenmek zorunda kalmıştım.

****

Birkaç saniye daha sessizce bakıştıktan sonra bu sessizliği Yoko bozdu "Tamam bu durumla ilgili yapabileceğimiz hiçbir şey olmadığından bence uyuyalım"

Jeremy "Çok mantıklı bir karar" Dedi ve arkasını dönüp yere uzandı.

Şokla o ikisine bakmadan edemiyordum. Sanırım bu tür anormallikleri her gün yaşıyorlardı da bu kadar normal karşılamışlardı.

"Biriniz nöbet tutsun da uyuyalım artık" Dedi Jeremy yattığı yerden.

"Bana bakın ben o kadar güç kullandım hiç öyle nöbet falan tutamam ona göre" dedim bende boş vermeye karar vererek.

Yoko gözlerini devirdi " Aman sende iyi ki  gücünü kullandın ammada çıtkırıldım bireymişsin"

"Evet o çıtkırıldım kız daha bir saat önce kıçını kurtarmıştı hatırlatmak isterim" Dedim sırıtarak.

"Of tamam ben tutarım yeter ki sus artık"

"Bir şey dememiştim ama sen bilirsin" Deyip yere kırmızı çimlerin üzerine uzandım.

Gözlerimi kapatmamla günün yorgunluğunun verdiği ağırlıkla kısa bir sürede uyuya kalmıştım.

Uyumadan önceyse aklımda Jeremy'e seslenecek başka bir ad bulmam gerektiği geçiyordu. Jeremy isminden nefret ediyordum.

O yüzden de bundan sonra Jeremy'e soy adıyla hitap etmeye karar vermiştim. Karter oldukça güzel bir soy adıydı.

***

Sabah sıcacık yatağımda Elena'nın beni uyandırmasını ve Aster ile birlikte kahvaltıya inip mis gibi karnımı doyurarak uyanmayı o kadar çok isterdim ki. Ben uyumaya çalışırken dibimde tartışan ikili bana hiçte yardımı olmuyordu.

Başlangıçta yalnız olmaktansa kalabalık olarak ormanda daha rahat hareket edebileceğimizi düşündüğümden yorgunluğumu kullanarak onları yanımda tutmuştum ancak ikisinin de sürekli birbirleriyle tartışması ve üstüne birde ikisinin de inatçı olması beni yol yakınken onları bırakıp kaçmam ile ilgili düşündürüyordu.

Çaresizce etrafıma kısa bir bakış attım ardından tekrar önümdeki ikiliye döndüm. Nedense şikayet etsem de gidesim hiç gelmiyordu.
Sanırım bu birkaç saatte kendi kendime onlara bağlanmıştım.

Sıkıntıyla ofladım eğer ben böyle tanıştığım her kişiye bu kadar bağlanacaksam işim oldukça zordu.

Daha önce hiç bu kadar kişiyle karşılaşmadığımdan ve yakınlaşmadığımdan tanıştığım çoğu kişiye gereksiz yere güvenip benimsiyordum. Bu işin sonunda üzülen kişi ise yine benim olacağımı biliyordum.

"Misty sen söyle hangimiz haklı? " Dedi Karter bir anda.

"Ne" Dedim anlamayarak.

"Bir kerede dinlesen şaşarım artık" Dedi gözlerini devirerek sonra aklından her ne geçiyorsa gözleri irileşti ve birden arkasını dönüp söylenerek ormana doğru ilerlemeye başladı.

"Nereye gidiyorsun? " Diye arkasından seslendi Yoko.

Karter bize dönerek "Misty kendine gelmiştir, artık birlikte kalmamıza gerek olduğunu sanmıyorum" Dedi gözlerini kaçırarak. Sesinde az önce Yoko'yla şakalaşırken ki halinden eser yoktu. Bir anda her ne olduysa soğuk davranmaya başlamıştı.

Yoko'nun bakışları bana kaydı birkaç saniye tereddüt etse de " Haklısın daha fazla birlikte olmamızı gerektiren bir sebep yok" Dedi ve daha fazla bir şey demeden arkasını dönerek Karter'ın aksi yönüne doğru ilerlemeye başladı.

Ellerimi ceketimin cebine soktum ve hiç bir şey demeden ikisinin de gözden kaybolmasını seyrettim.
Sonuç olarak maalesef ki haklı çıkmıştım. Onların benim yanımda kalmak için hiçbir nedenleri yoktu.

Aster ve Elenay'ı özlemiştim. En azından onlar beni seviyorlardı. Yani umarım öyledir.

Önümdeki taşa ayağımla sinirle vurdum ve ileri doğru fırlamasını seyrettim. Ben ne zamandan beri başkalarının beni sevmesini umursamaya başlamıştım?

Gücümü kullanarak Aster veya Elena'nın gölgesiyle yer değiştirip yanlarına gidebilirdim ama artık canım gitmek istemiyordu.

Şuanda yapmak istediğim tek şey uyumaktı. O yüzden gözüme uzun ve etrafı iyi görebilecek bir ağaç kestirdim ve tırmanmak için üstün körü bir şekilde ağacı inceledim.

Çıkmam biraz uzun sürse de en nihayetinde ağacın tepesine ulaşmıştım. Buradan bütün ormanı görebiliyorum demek isterdim ancak ağaçlar o kadar sıktı ki görebildiğim tek şey kırmızı yapraklardı.

Buraya uyumak için çıkmıştım ama uyursam yere düşüp öbür tarafa geçeceğimden sadece uzanmaya karar verdim. Dal oldukça kalın olduğundan sırtımı ağacın gövdesine yaslayıp ayaklarımı uzattım ve gökyüzünü izlemeye başladım. Tek bir bulut bile yoktu sadece masmavi gök ve birkaç havaya fırlatılan ateş topu vardı. 

Kaşlarımı çatarak doğruldum. Ateş topumu? Doğru görüp görmediğimi anlamak için gözlerimi kısarak tekrar görmek için bekledim. Gördüğüm alevler büyük ihtimalle ateş elementine sahip birinin gücüydü. Sanırım bir tür canavarla savaşıyordu ancak buradan hiç net görülmediğinden emin olamıyordum. 

Acaba gidip yardım etse miydim. Sonuçta eğer ateş elementini kullanan kişi yaratık tarafından alt edilirse yaratığın benim olduğum tarafa gelmesi olasıydı. O yüzden eğer çocuğun yanına gidip ufak dokunuşlarla yardım edersem hem yaratıktan kurtulmuş olurdum hem de çocuğun sadakatini kazanırdım. Ateş elementine sahip bir arkadaş işime yarayabilirdi.

Yaptığım planı beğenerek dikkatli bir şekilde ağaçtan indim ve planımı gerçekleştirmek üzere ateş toplarının etrafa saçıldığı yere doğru ilerledim. Açıkçası planımda birçok boşluk vardı. Mesela çocuk yalnız olmayabilirdi ve benim yardımıma ihtiyaç duymayabilirdi yada bir yaratıkla savaşmıyor bile olabilirdi. Başka bir kaitle savaşıyor olabilirdi. 

Bu tür ihtimaller yüzünden adımlarımı sessizce atmaya başladım, uzaktan izleyip durumu öğrenip ona göre hareket etmeliydim. Şuanda yapabileceğim en mantıklı şey buydu.

Sessiz ve kısa bir yürüyüşün ardından duyduğum seslerden yaklaştığımı anlamıştım. Gördüğüm herhangi bir ağacı kendime siper ederek karşımdaki devasa boyuttaki bir akreple savaşan kızıl saçları ve yeşil gözleri olan kızı gördüm. 

Kız yüksek sesle küfürler savurarak ellerinden yoktan var olan ateş toplarını karşısındaki akrebe fırlatıyordu. Dış kabuğu gereğinden fazla sert olan yaratık içinse bu ateşler bir hiçti. Ateş elementine sahip birisinin bu akrebi yenmesi oldukça zordu .Neyse ki ben vardım da endişe etmesi gereken hiçbir konu yoktu. 

Saklandığım yerden çıkıp ağır adımlarla akreple cebelleşen kıza doğru yaklaştım. "Yardım ister misin?" 

Kızın sesimi duyunca akrebe odaklanmış gözleri kısa bir an bana döndü . Ancak akrep onun kendinden başka bir şeyle ilgilenmesine izin vermeyip kuyruğundaki sivri iğneyi birkaç milim ıskalayarak kıza saplamaya çalıştı. Kız eğer son anda fark edipte kendini geriye çekmeseydi benim yüzümden karnında bir delik oluşacaktı. 

"Defol!" dedi kız sinirle.

"Aaa hadi ama yapma böyle, sadece yardım etmek istiyorum"

"Benim yardıma ihtiyacım yok" dedi kız ve bu sözlerinden sonra akrebin iğnesi koluna saplandı. Kız acıyla çığlık atınca daha fazla oyalanmayıp dün gece Yoko ve Karter'la birlikte savaştığım ve sonra benim gölgelerimin öldürdüğü, çağırdığımda hiçbir şekilde enerjimi tüketmeyen o yaratık sürüsünü yanıma çağırdım. 

Hepsi aynı anda akrebin üstüne atıldı ve onu parçalamaya başladılar. Akrep her ne kadar direnmeye çalışsa da sonu ölüm olmuştu. Ayrıca onu kendi gölgesi tarafından öldürmediğim için gölgesi sonsuza kadar kaybolmuştu. 

Gölgelerim yaratıkla ilgilenirken  kızın yanına gittim. Donmuş gibi hiçbir tepki vermeden az önce savaştığı akrebin parçalanışını izliyordu. Elimi çenesine attım ve kafasının bana doğru döndürerek dikkatini bana yönlendirmeye çalıştım.

Yumuşak bir sesle "İyi misin?" dedim kolunu kastederek. Giydiği kolu artık delik olan beyaz gömlek kıpkırmızı olmuştu. Bazıları kendi kanıyken bazıları başka yaratıkların kanıydı.

Kız ona sorduğum soruyla birlikte sanki yarası olduğunu yeni hatırlamış gibi durgunca koluna baktı. "Teşekkür ederim"  dedi içine kaçmış bir ses ile.

"Rica ederim" dedim gülümseyerek. Bana kısa bir bakış attı ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. "Adın ne ?" dedim arkasından ama bana cevap vermedi. 

Hiçbir şey demedim ve içimden saymaya başladım.1,2,3,4,5,6- ve kız yerde. Akrep zehirliydi ve kız o akrep tarafından az önce deşilmişti.  Bayılan kıza gülümseyerek baktım ama yanına gitmeden önce gölgelere çekilmeleri emrini verdim. 

Akrebin zehirli olduğunu kızın kolundaki yaranın siyahlaşmaya başladığını gördüğümde anlamıştım. Eğer şuanda kıza gerekli tedaviyi uygulamazsam birkaç dakika içinde ölecekti. Yere çöküp bayılan kısın suratını inceledim. 

Yardım etse miydim yoksa yetkililerin onu almasını mı beklemeliydim bilmiyordum. Sonuçta bunca zaman yardımımı istemeyen oydu. Neyse ki ben yüzsüz bir insandım da onu burada böylece bırakamazdım. 

Yanıma bir kurt gölgesi çağırdım "Bana reyet otunu bul ve getir" dedim. Gölge emrimle birlikte ortadan kayboldu. Bende boş durmayarak yarasını sarmak için okul formamın altındaki atletimden bir parça koparttım. Okul formam ve ceketim pislendiğinden yara mikrop kapabilirdi ancak atletim onlara nazaran daha temizdi.

Cebimdeki çakıyla kızın gömleğinin kol kısmını kestim ve yaraya çok yaklaştırmadan kanları birazda olsa temizlemeye çalıştım. Ben kızla ilgilenirken gölge bir anda yanımda belirdi ve ağzında tuttuğu otları elime bıraktı. 

Elimle kızın nabzını yokladım, yavaşlamıştı ancak hala yaşıyordu. Çakıyla parmağıma küçük ama derin bir çizik attım. Akan kanı kızın yarasının olduğu yere doğrulttum. Birkaç damla kanım onun yarasıyla birleştiğinde otları yaranın üzerine bastırdım ve atletimden kopardığım bez parçasıyla kolunu iyice sardım.

Bundan sonrası ona bağlıydı. Eğer mücadele ederse uyanırdı, etmezse de artık kendi bilirdi...

---------------------------------------

Ve bitti ^_^

Bölümü nasıl buldunuz?

Bölüm biraz geç geldi kusura bakmayınn 💕

Bir sonraki bölümde görüşürüzz

המשך קריאה

You'll Also Like

72.6K 4K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
195K 16.1K 42
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
22.3K 61 8
Selam ben Asya 26 Ekim 2008 doğumluyum. doğduğum günden beri bir yurtta kalıyorum, annemi ve babamı hep çok merak etmişimdir. Neden bıraktılar beni b...
237K 10.2K 53
İronisine yazılmış bir gerçek ailem+mafya kitabıdır düzenlenmeye alınmış olmasına rağmen saçma kısımları vardır 'Kraliçe Elsa' isimli ilk ve tek kurg...