Kara Melek

hayaletelf tarafından

273K 18.5K 2.5K

"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria... Daha Fazla

1.Bölüm "Kara Melek"
2. Bölüm "Balo"
3. Bölüm "Efsane"
4. Bölüm "Kahvaltı"
5. Bölüm "Misafir"
6. Bölüm "His"
7. Bölüm "Melek Heykeli"
8. Bölüm "Eldiven"
10. Bölüm "Lanet"
11. Bölüm "Kaçış"
12. Bölüm "Mavi Ateş"
13. Bölüm "Zindan"
14. Bölüm "Adımı an"
15. Bölüm "Gölge"
16. Bölüm "Kara Meleğe İnanır mısınız?"
17. Bölüm "Bağ"
18. Bölüm "Mühür"
19. Bölüm "Gerçekler"
20. Bölüm "Karanlık Taraf"
21. Bölüm "Karanlık Güç"
22. Bölüm "Beyaz Gelin"
23. Bölüm "Yolculuk"
24. Bölüm "Köle ve Efendisi"
25. Bölüm "Hain Varis"
26. Bölüm "Altın Pazarı"
27. Bölüm "Can Pazarı"
28. Bölüm "Gözlerini Kapat"
29. Bölüm "Söz"
30. Bölüm "Geri Dönüş"
31. Bölüm "Geçmişten Sayfalar"
32. Bölüm "Masum Yalanlar"

9. Bölüm "Sarı gözler"

8.6K 614 22
hayaletelf tarafından

"Kızım, kızım!"

"Hı?"

"Uyan burada uyuyakalmışsın."

Küçük kız telaşla yattığı yerden doğrularak gözlerini ovuşturdu.

Nerede olduğunu ilk başta idrak edememişti. Boş boş etrafa ve onu uyandıran adama bakıyordu.

Küçük kız ormanda yorgun düşüp uyuya kalmıştı.

Sonradan nerede olduğunu idrak edip hatırlamaya başladığında baygın bakan gözleri tamamen açıldı.

Kız aceleyle çimenlerin üzerinden doğruldu.

Akşam olmuştu ve orman kararmıştı. Halbuki sadece bir kaç dakikalığına kestirmeyi düşünmüştü.

Ormanın ürkütücü ve ıssız sesi kızın kulaklarını doldurdu.

"Evine dön. Buralar geceleri pek güvenli olmaz." Dedi adam, küçük kıza.

Kız sadece başını salladı.

"Ailen merak etmiştir." Dedi adam. Kız bu sefer durgunca adamı izledi.

Adamın bilmediği bir şey vardı, o da bu küçük kızın bir ailesi olmayışıydı.

Adam sonradan bunu fark ettiğinde anlayışla başını salladı.

"En azından güvenli bir yere geç. Benim bir evim yok. Şuanda sana yapabileceğim tek iyilik bu ormandan uzaklaşmanı söylemek."

Kız başını sallayıp yorgun bir şekilde adama karşı arkasını döndü ve ağır adımlarla adamdan uzaklaşmaya başladı.

Küçük kız bir kaç adım atmıştı ki arkasında bıraktığı adam ona bir soru sordu.

"Adın ne?"

Kız durdu ardından adama doğru yavaşça döndü.

Aralarında sözsüz bir bakışma geçti.

Küçük kız hiçbir şey söylemeden öylesine adama baktı.

Adamın sorusunu cevaplamamıştı.

Tam o sırada araların bir rüzgar gelip geçti.

Bu rüzgar bile hissetmişti.

Rüzgar bile bunu hissetmişken adam nasıl hissedemezdi ki?

Karşısındaki bu küçük kızın yolu, gölgelerin meleği ile kesisecekti.

Bu küçük kızdan belki şimdi değil ama gelecekte bir çok kişi nefret edecek veya korkacaktı.

Küçük kız, gölgelerin meleği ile bağlandığı vakit kalbi kararacak ve lekelenecekti ve sonsuza kadarda birbirleriyle bir bütün halinde yaşayacaklardı...

Adam şans eseri hiç karşılaşmaması gereken bir kız çocuğu ile karşılaşmıştı.

Yavaşça yutkundu. Adam bunları hissettiğinden beri içine yavaş yavaş bir korku sızmaya başlamıştı. Bir an evvel buradan gitmek istiyordu.

Kız hiçbir şey söylemeden tekrar adama arkasını döndü ve bu sefer koşar adım yürümeye başladı.

Adam onu durdurmadı.

Küçük kız gecenin ayazında yırtık ve eskimiş kıyafetleri ile yürüyordu. Adam ise gözden kaybolmuştu.

Aralıksız on beş dakika hızlı hızlı yürüdü fakat hâlâ ormandan çıkamamıştı.

Kızın gözünde orman sanki büyümüştü ve çıkılması imkansız bir hale gelmişti.

Kızın çıplak ayaklarına bazı çalılar ve taşlar batıyordu.

Daha on yaşında olan küçük kız bir nehirin kenarında dinlenmeye karar verdi.

Nehirin yanında durarak eğildi ve avucuna su doldurarak onu yavaşça içti.

Suyun yansımasından kendine baktı. Eğilince saçlarının uçları suya değmişti.

Kızıl dalgalı saçları up uzun ve parlaktı fakat aynı şeyleri artık yeşil gözleri için de söyleyemezdi. Gözleri solgun bakıyordu.

Çok yalnızdı.

Ne bir anne şefkati görmüştü, ne de bir baba.

Evi yoktu.

Arkadaşı yoktu.

Denemişti aslında, onun yaşındaki çocuklar ile arkadaş olmayı denemişti fakat kenar kasabadaki aileler çocuklarını ondan hep uzak tutuyorlardı.

Kız sudaki kendi yansımısını izlemeye devam ederken bir anda çalıların arasından bir ses yükseldi.

Kız korkuyla başını hızla çevirip sesin geldiği yöne baktı fakat hiçbir şey göremedi.

Birinin canı acıyor gibiydi?

Kızın duyduğu sesler, inlemeler ve sızlanmalar çoğaldığında birinin acı çekiyor olabileceğini düşündü.

Erkek sesiydi.

Merakla ve bir yanda da korkuyla doğrulduğunda sesin çıktığı yere doğru yavaş ve temkinli adımlarla ilerledi.

Yolu yarılamıştı ki bir anda küçük bir dal parçasına basarak onun kırılmasına sebep oldu. Ses çıkarmıştı.

İnlemeler ve sızlanmalar bir anda kesildiğinde kızın içine bir korku doldu.

Korkuyordu ama yine de ilerlemekten vazgeçmedi.

Küçük kız nefesini tuttu. Titreyen elini zorlukla uzatarak çalıları bir kenara yavaşça çekti.

Gördüğü manzara karşısında gözleri büyüdü.

Karşısında ondan sadece bir kaç yaş büyük bir erkek çocuğu vardı ve bir de o erkek çocuğunun avucunun içerisinden çıkan mavi bir alev...

Kendini korumak istercesine avucundaki alevi küçük kıza doğrultmuştu.

İkiside birbirlerini gördüğü an şaşırdılar.

Küçük kız böyle bir şeyi hiç beklemediği için şaşırmıştı.

Erkek çocuğu ise küçük bir kız çocuğu beklemediği için şaşırmıştı.

Çalıların etrafı sardığı bu kapkaranlık yerde bir mavi alev, bir de erkek çoçuğunun sapsarı gözleri parlıyordu.

Kız çocuğu ilk kez mavi bir alev görmüştü. Bir an korkmuştu fakat gözlerini erkek çocuğun sarı gözlerinden çekip kaçmamıştı.

Erkek çocuğun göz bebekleri sivri ve uzundu. Sanki avına kitlenmiş bir avcı gibiydi.

Kız onu ilgiyle daha çok inceledi.

Onu hedef alan alevi umursamıyordu bile.

Ne bir boynuzu, ne de başının üzerinde bir halkası vardı.

Kız çocuğunun gözleri daha çok ilgiyle büyüdüğünde erkek çocuğunun oluşturduğu alev avucunun içerisinde yavaş yavaş yok oldu.

Erkek çocuğu, kızı kendisi için bir tehdit olarak görmemişti.

Sızlanmaları ve inlemeleri tekrar yerini aldığında kız çocuğu telaşla bir kaç adım ona doğru yaklaştı.

Bir iki adım atmıştı ki erkek çocuğu bir anda tekrar elinde mavi alevi oluşturup kıza doğrulttu.

Onu bir tehdit olarak görmemişti evet ama kendisine yaklaşmasınıda istemiyordu.

Küçük kız yerinde durdu, bakışları ise hâlâ erkek çocuğunun sarı gözlerindeydi.

Erkek çocuğunun kıyafetleri yırtılmıştı, yüzü ise yara bere içindeydi. Siyah ve uzun saçları dağınıktı.

Alev yine yavaş yavaş söndü.

Kız merakla onu incelemeye başladı. Erkek çocuğunun sızlanmalarının sebebi bulmuştu. Kanadı büyük bir kaya parçasının altında sıkışmıştı ve canı acıyordu.

Kız çocuğu tekrar erkek çocuğuna doğru adımlamaya başladı. Bu sefer adımları temkinli ve yavaştı. Erkek çocuğunu ürkütmemek için yumuşak adımlar atıyordu. O ise acının etkisiyle gözlerini sımsıkı yummuş kaya parçasını ittirmeye çalışıyordu.

Kayayı hafif hafif hareket ettirebiliyordu fakat bu kanadını kurtarması için yeterli değildi.

Kız çocuğu, erkek çocuğunun tam yanında durarak eğildi, kayayı ittirmesinde yardım etmek için.

Onun gibi ittirmeye başladı. Taş hafifte olsa geri çekilmişti fakat bu erkek çocuğunun canını daha çok acıtmıştı. Çünkü kaya her ittirildiğinde kanadı altında eziliyordu.

Erkek çocuğu dişini acıya dayanmak istermiş gibi sıktı ve birlikte son bir kez daha ittirdiler.

Kaya en sonunda yuvarlanarak uzaklaştı.

Erkek çocuğu kanadını kayanın altından sonunda kurtarabildi. Bu biraz da kız çocuğu sayesinde olmuştu.

Kız çocuğu yüzünü buruşturarak erkek çocuğunun kanayan kanadına baktı. Yine hiç görmediği bir kanat türüne sahipti bu erkek çocuğu.

Gücü, görüntüsü, kanadı ve gözleri... herkesten çok farklıydı.

Bu farklılık kız çocuğunda korkmak yerine hayranlığı uyandırıyordu.

Daha önce hiç onun gibi birini görmemişti.

Erkek çocuğu kendisine yardım eden meleğe baktı, melek ise zaten ona bakıyordu.

"Benden" dedi erkek çocuğu zorlukla. "Benden korkmuyor musun?"

Kız çocuğu, erkek çocuğunun sorduğu bu soruyu anlayamadı.

Ondan korkmalı mıydı?

Yinede hiç düşünmeden başını 'hayır' anlamında salladı.

Etraflarındaki gölgeler hareket ediyor ve bu gittikçe ürkütücü bir hal alıyordu. Kız ise bunların hiçbirini görmüyordu, bütün dikkati erkek çocuğunun ayıramadığı sarı gözlerindeydi.

Erkek tehlikeliydi, kız ise şimdilik masum.

Aralarında çok bir mesafe yoktu. Kız çekingen bir ses tonu ile konuşmaya başladı.

"Arkadaşım olur musun?" Dedi birden karşısındakinin kim olduğunu bile bilmeyerek.

Erkek çocuğu, kız çocuğunun suratına büyük bir afallamayla baktı.

Daha önce kimse ona böyle bir şey sormamıştı.

"Ben...tam olarak buralı değilim." Dedi kıza bakarken.

Kız çocuğu aniden atıldı. "Şeytan mısın?"

"İki tarafada ait değilim ben." Dedi erkek çocuğu sert bir sesle.

Bu söylediğinden sonra kızın ondan korkacağını sanıyordu fakat yine yanıldı.

"O zaman" dedi kız çocuğu ardından aklına mükkemmel bir şey gelmiş gibi konuşmaya başladı. "Sen Enzo'sun!"

"Ne?" Dedi erkek çocuğu. Kaşlarını anlamayarak çatmıştı. Bu yanındaki kız çocuğunu aslında hiç anlayamıyordu.

"Enzo benim tavşanım. O da senin gibi tek bir renge ait değil. Siyah ve beyazı her ikisinide içinde barındırıyor."

Erkek çocuğu da öyleydi, siyah ve beyaz her ikisinide içinde barındırıyordu fakat onlara ait değildi. O tek bir renk değildi.

Erkek çocuğu bu cevap karşısında daha çok afalladı.

Afallamış suratı kız çocuğunu güldürmeye başlamıştı.

Erkek çocuğu sinirlenerek ayağa kalktı "Bittiyse gidiyorum artık." Dedi ve hızlı hızlı yürümeye başladı.

Kız çocuğu telaşla ayağa kalktı. Ona yetişebilmesi için koşması gerekiyordu.

"Bekle!" Demesiyle bir taşa takılıp düşmesi aynı anda oldu. Sızlanarak ayağa kalktı tekrar koşmaya başlayacaktı ki ikinci defa tekrar yere düştü.

Küçük kız dizlerini çok fena incitmişti.

Kızın bu halini gören erkek çocuğu gözlerini devirerek geri döndü ve kıza doğru ilerlemeye başladı.

Kız yere oturmuş dizini tutarak sızlanıyordu.

Erkek çocuğu kızın karşısına geçerek onun hizasında eğildi.

"Aynı anda iki kere düşmeyi nasıl becerdin?" Dedi. Gülüyordu.

Kız sinirle başını kaldırıp tam bir şeyler söyleyecekti ki sarı gözlerin yoğunluğuna kapıldı tekrar.

Hiçbir şey söylemeden bakışlarını ondan kaçırarak yarayı kapattığı eline baktı.

Küçük kızın dizinden kan akmaya başlamıştı.

"Ellerini açta yaranı bi göreyim." Dedi erkek çocuğu soğuk bir sesle.

Bu cümlenin ardından kız çocuğu ellerini yaranın üstünden çektiğinde erkek çocuğu bir kaç saniye yaraya göz gezdirdi. Ardından avucunu kızın dizine doğru tuttu ve mavi bir alev çıktı.

Alev söndüğünde erkek çocuğu elini çekti.

"Bitti."

Küçük kızın dizindeki yarası kapanmıştı.

Aynı şeyi kendi kanayan kanadında da uyguladığında yara saniyeler içerisinde kapandı.

"Bunu nasıl yaptın? Yoksa Enzo bir şifacı mı!?"

Erkek çocuğu derin bir nefes aldı.

"Benim adım Enzo değil!"

"Ne o zaman?" Dedi kız heyecanla.

Erkek çocuğu bir an donakaldı. Nefesini tuttu. Ne demeliydi bilmiyordu.

Derin bir nefes aldı. En sonunda konuyu değiştirmeye karar verdi.

"Peki ya senin." Dedi duraksayarak. "Senin adın ne?"

İlk kez birisinin adını soruyordu ve bu biraz onu garip hissettirmişti.

"Arkadaşım olmayı kabul edersen sana adımı söylerim." Dedi kız çocuğu.

Erkek çocuğunun yüzünde bir sırıtış belirdi.

"Pekala, kabul ediyorum."

Tekrar nerede görüşecekleri bile belli değilken onlar birbirleriyle arkadaş olmuşlardı.

Kız çocuğu heyecanla küçük küçük kanatlarını çırpmaya başladı.

Küçük kızın kanatlarındaki bu harekliliği fark eden erkek çocuğu kaşlarını kaldırdı.

Kızın bu hareketini hem garip, hem de tatlı bulmuştu.

"Akina!" Dedi kız heyecanla. "Adım Akina."

Erkek çocuğu bu ilk kez gördüğü kız çocuğunun yüzünü ezberlemek ister gibi baktı.

Kızın upuzun kızıl saçları vardı. Bukleler halinde bacaklarına kadar uzanıyordu. Gözleri açık yeşildi ve parlıyorlardı. Kirpikleri uzun, gözleri ise büyüktü. Küçük kavisli bir burnu vardı. Kızıl buklelerinin altındaki yüzü kar gibi bembeyazdı. Soğuktan olsa gerek yanakları ve burnunun ucu kızarmıştı.

Gözlerini kapatarak doğruldu. Kız çocuğu da hemen onun ardından doğrulmuştu.

"Gitmeliyim." Dedi kısaca.

Kız çocuğu bir yandan arkadaşı olduğu için mutlu, bir yandan da o arkadaşının gideceği içinde üzgündü.

"Söz ver." Dedi kız çocuğu.

"Ne sözü?"

"Bir daha geleceğine dair bir söz."

Erkek çocuğu biraz düşündü. Onu bugünden sonra görmeyi planlamıyordu aslında.

Ne diyeceğini bilemez bir şekilde Meleğe bakmaya devam etti.

Yutkundu ve dudaklarının arasından "Söz." Kelimesi çıktı. Ardından kızın hiçbir şey demesine fırsat vermeden hızla uçup gitti.

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

18.1K 1.2K 23
Durdu dünya, yıkıldı bedenler. Ve dirildi yıllardır kaçtığım cesetler. Hepsi bendim, hepsi benim yalnız kalınca sığındığım, oyun diye oynadığım arsız...
3.8M 310K 85
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...
919 181 12
Azərbaycanlı bir kız Mardinli bir ağlayla mecbur şekilde evlenirse ne olur ? Bu hikaye Azerbaycanlı bir kızla Mardinli bir Ağa'nın evliliğinden bahs...
14.9K 444 32
"Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar." Ankebût sûresi (29), 45 اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَ...