YANLIŞ

By BayanAzBulunan

7.1M 354K 95.1K

Siz: Bir de lütfen karınızı biraz daha hızlı şey eder misiniz? Siz: İkide bir bağırıp durmasın. +905*******... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bolum 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81 - Final -

Bölüm 27

83.2K 3.6K 584
By BayanAzBulunan

Sınır 250 oy 300 yorum.

***

Savaş'ın benim için ayarladığı kuaför ve makyöz ekibi evimden gitmek üzere odamdan çıkarken derin bir nefes alarak içimdeki heyecanı bastırmaya çalıştım.

Üzerimdeki gelinliği giydiğim andan beri aynaya bakmamış, makyajımı ve saçımı küçük bir ayna yardımıyla görmüştüm. Aynaya bakmamıştım çünkü haddinden fazla heyecanlıydım. Kendimi gelinlikle gördüğüm an kalpten gidebilirdim.

Şimdi evimde yalnız kaldığıma göre sakince aynanın karşısına geçip kendime bakabilirdim.

Bir de bayıl istersen Feriha.

Ne? Abartmıyorum ben bir kere tamam mı?

Tamam, sensin.

Bilmem farkında mısın ama iki saat sonra Aslı Eroğlu oluyorum. Üzerimde bir gelinlik var. Savaş'ın benim için seçtiği ve çok yakışacağına emin olduğu, yani beni içinde hayal ettiği bir gelinlik...

Ananı avradını!

Yaa ananı avradını! Ben heyecanlanmayayım da kim heyecanlansın?!

Derin bir nefes alarak odamdaki boy aynasının karşısına geçtim. Aynadaki beni görmemle dudaklarım şaşkınlıkla araladı.

Bu kim lan?!

Gerçekten aynada gördüğüm bu kadın da kimdi? Bu güzellikte neyin nesiydi? Bu kadın bu güzelliğin vergisini ödüyor, kurşununu döktürüyor muydu? Döktürmüyorsa kocam polisti, bol bol kurşunu vardı, tepsisinden dökebilirdik.

Ne güzel olmuşum lan?!

Ben zaten normal şartlar altında, paspal bir şekilde pijamalarımın içindeyken de güzeldim. Güzel bir hanımefendi olduğumu biliyordum ancak aynada gördüğüm şey başka bir şeydi.

Ben bir milyoncudan alınmış paslanmaya hazır bir tek taşken o; kuyumcudan alınmış, "Paslanmak mı? O da ne?" diyen, kafam kadar taşı olan bir tek taştı.

Ben sokak kedisi, o Van kedisiydi. Taşınanbildiği için küçüktü ama benden değerliydi.

Ben sıradan kıvrım bir dağdım, her yerde vardım ama o kırıklı bir dağdı, her yerde yoktu.

Ben Nemruttum, tüm volkanlar gibiydim ; O Uludağdı.

Senin bu coğrafya betimlemelerin şaka mı? Kendine gel. Anladık güzelsin.

Derin bir nefes alarak kendimi tekrar baştan aşağı süzüp ellerimi gelinliğin üzerinde hafifçe gezdirdim.

Fazla dekoltesi olmayan, vücudumdaki morlukların görünmesini engelleyen, dekoltesiz olmasına rağmen asil ve şık bir gelinlikti.

Gelinliğe bakınca anladığım bir şey vardı ki kocam olacak o herif kesinlikle çok zevkliydi. Böyle bir gelinliği seçmesinin başka bir açıklaması olamazdı.

Tuğçe'nin gelinliği olmasın.

Pisleşme.

Derin bir nefes aldım. Heyecanım kendimi gelinlikle gördükçe, saatin yelkovanı hareket ettikçe artıyor, istemsizce sıcak basıyordu.

Hava yeterince sıcaktı. Sıcak basmasa olmaz mıydı?

Odamın kapısının çalınmasıyla başımı o tarafa çevirdim. Sanırım kuaför ve çalışanları bir şeylerini unutmuştu. "Gelebilirsiniz."

Kapı aralandı ve Savaş üzerinde takım elbisesiyle belirdi. Onu ilk kez takımla, damatlıkla görmemle dibim düşerken dudaklarım istemsizce aralandı.

Yüzündeki şaşkınlık ifadesi ve tıpkı benim gibi aralamış dudaklarıyla beni baştan aşağı süzdü. "Ananı sikeyim."

Hayır, beni.

Ettiği küfrü yeni fark etmiş olmalı ki hafifçe öksürdü ve ensesini hafifçe kaşıdı. "Şey... Çok güzel olmuşsun."

Utanç bedenimi ele geçirirken yanaklarımın ısınmaya başladığını hissettim. "Sen de."

Ensesindeki elini çekip güldü. "Ben de mi çok güzel olmuşum Öğretmen Hanım?"

Allah'ım öleceğim.

Ufak bir panikle ona doğru bir adım attım. "Yok yani çok yakışıklı olmuşsun. Takım baya yakışmış. Maşallah."

Yüzünde oldukça geniş bir gülümseme yayıldı. "Yanınıza yakışmaya çalışıyoruz Gelin Hanım." Kolunu hafifçe kaldırıp saate baktı. "Sanırım biraz daha burada böyle kalırsak kendi nikahımıza geç kalacağız."

***

Araba nikah dairesinin önünde dururken derin bir nefes aldım. Buraya gelene kadar heyecandan kurdeşen dökmüştüm ve hala döküyordum.

O kadar heyecanlıydım ki bazen saçma bir biçimde nefesimi tutuyor, tuttuğumu sonradan fark edip nefes almaya başlayınca nefes nefese kalıyordum.

Elim ayağım titriyor, gözlerimi yoldan ayıramıyordum. "Aslı iyi misin?"

Başımı ona çevirip yüzüne baktım. Yüzümü süzüyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "İkimiz de bu evliliği bazı insanlardan kurtulmak için yapıyoruz. Eğer istemiyorsan vazgeçebilirsin. Seni kurtaracak başka bir yol bulurum."

Ne?

Heyecanım hafifçe sönüp yerini hayal kırıklığına bıraktı. "Sen istemiyor musun?"

Kendinden emin bir ifade takınıp hafifçe omuz silkti. "Ben istiyorum kızım. Orayı geç. Mesele senin isteyip istememen. Baksana haline. Elin ayağın titriyor. Sanki zorla evleniyorum seninle anasını satayım."

Sanırım heyecandan olan titremelerimi korkudan ya da panikten oldu sanmıştı. "Ayy yok. Heyecandan oluyor o. Heyecandan ölmek üzereyim de ben."

Bir de aşığım de istersen.

"Şimdi bu benim ilk nikahım falan olacak ya. Ondan hep. Senin ikinci. Sen sanki ekmek almaya gelmişsin gibi rahatsın ama ben yok, ben olamıyorum. Ayy imdat!"

Panikle kendi elimi yüzüme doğru sallayarak kendime hava vermeye çalışırken uzanıp elimi tuttu. "Sakin ol. Nikahın pek bir numarası yok. Evet, diyorsun. İmza atıyorsun. Bilmem ne belediyesinin verdiği yetkiyle seni karı koca ilan ediyor. Sonra da gelini öptürüyor."

Son cümlesiyle başımı hızla ona döndü. Gelin bendim. Damat oydu. Damat olan o gelin olan beni mi öpecekti?

Ayy imdat!

"İmdat mı?" Yüzündeki ifadeye bakacak olursak imdat feryadımı içimden yaptım sanarken dışımdan yapmıştım.

Elimi bırakıp önüne döndü. "İmdatlık bir şey yok. Öpmeyecektim zaten. Şimdi de ilerleyen zamanlarda da öpmem merak etme. Hadi gidelim."

Al işte küstürdün adamı!

Bir dakika lan bu niye öptürmüyorum diye küstü?

Savaş beni beklemeden ya da bir şey dememe izin vermeden arabadan inip çatık kaşlarla arabanın etrafında dolandı ve yanıma gelip kapımı açtı.

Küs ama centilmen bir küs.

Küs değil bir kere.

Nasıl küs değil?

Barışacağız birazdan.

Nasıl?! Ne yapacaksın kız kocama?!

Kapımı açmasına rağmen inmememle etrafta dolanan gözleri beni buldu. "İnsene Aslı. Ne bekliyorsun? Öpmeyeceğim dedim. Korkacak bir şey de kalmadı. İn hadi."

Ben ve senin öpmenden korkmak? Sen beni hiç tanıyamamışsın aslan parçası. Sen beni öp. Bir tur da ben seni öperim.

Derin bir nefes aldım. "Kemer sıkıştı galiba. Açamadım. Bir de sen bakar mısın?"

Bir şey demeden eğilip bedeninin bir kısmını arabanın içerisine sokarak kemere eğildi.

Yüzümün dibindeydi. Yakınlığıyla burnuma dolan koku aklımı çeliyordu. Zaten Savaş hep ama hep aklımı çeliyordu.

Kemeri tek bir hamleyle açmasıyla afalladı. "Ee açıldı bu."

Yüzünü bana doğru çevireceğini hissettiğim an daha fazla beklemeden dudaklarımı yanağına bastırıp öptüm.

Dudaklarımı yanağından ayrılmamla kısa bir süre daha hareketsiz bir şekilde kalan Savaş başını yavaşça bana çevirip yüzüme baktı.

Bakışları içimi eritirken istemsizce derin bir nefes aldım. Bu adam böyle güzel güzel bakmak zorunda mıydı? Hem de bu kadar yakınken...

Az önce aramızda geçen konuşmaya itafen konuştum. "Öpebilirsin, arkadaşınım sonuçta."

Konuşmamla dudaklarıma inen bakışları yüzünden ruhum çekilirken fısıldadı. "Sikeyim böyle işi."

Hayır, beni.

"Çocuk yapmak için yanlış bir yerdesiniz." Boran'ın sesiyle irkilen Savaş hızla arabanın içerisinden çıkmaya çalışırken kafasını arabaya vurdu.

Ayy gitti kocam!

Eliyle kafasını tutup yüzünü buruşturarak Boran'a baktı. "Sikeyim senin yapacağın işi!"

Savaş sana bir şey diyeyim mi? Sen azmışsın oğlum. Her şeye halleniyorsun.

"Bana ne diyorsun oğlum? Ben mi dedim akşama kadar dayanamayıp yengemi nikah dairesinin önünde arabada sıkıştır, sonra ben gelince benden korkup kafanı vur diye. Ben mi dedim?!"

Ortama yeni dahil olan Ece kaşlarını çattı. "Kim kimi sıkıştırıyor? Ne oluyor?"

Boran Eceye döndü. "Şimdi başka bir evrende karım olduğuna emin olduğum hanımefendi anlatıyorum. İyi dinleyin. Ben geldiğimde bu dağ ayısı benim yengemi arabada sıkıştırmış, kötü emellerine alet ediyordu."

Ece'nin kaşları havalandı. "Olabilir böyle şeyler Boran Bey. Tabii bu ikisi sahte bir evlilik yapmıyorlarsa..."

Ece valla kaşınıyorsun kardeşim. Sahte mahte. Evleniyoruz sonuçta. Ortalığı karıştırma.

Kaşlarım havalandı. "Sen gerçek olduğuna inan diye ne yapayım Ece? Adamın dudaklarına mı yapışayım? Ne yapayım? Ne olsun istiyorsun kızım sen?!"

Kaşlarını çattı. "Öp lan! Yiyorsa öp!"

******

Selam, nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

Savaş ve Aslı arasında geçenler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aslı Eceyi inandırmak adına Savaş'ı öpecek mi?

Aslı'nın Savaştan etkilendiğini biliyoruz. Peki Savaş Aslıdan etkileniyor mu?

Hadi ben kaçtım.

Continue Reading

You'll Also Like

5.1M 236K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
21.6M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
107K 5.9K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...
70.8K 3.1K 35
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...