YANLIŞ

By BayanAzBulunan

7.1M 353K 94.9K

Siz: Bir de lütfen karınızı biraz daha hızlı şey eder misiniz? Siz: İkide bir bağırıp durmasın. +905*******... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bolum 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81 - Final -

Bölüm 18

84.5K 3.5K 449
By BayanAzBulunan

Sınır 200 oy 300 yorum.

******

Arabamı park edip motoru kapattım ve derin bir nefes alıp sertçe verdim. Yorgun hissediyordum. Hem fiziken hem de ruhen çok çok yorgun hissediyordum.

Yorgunluktan migrenim tutmuş, başım zonklamaya başlamıştı. Ağrının vurduğu gözlerim oturduğum dairenin bulunduğu apartmanı buldu.

Bundan bir hafta öncesine kadar belki onunla karşılaşırım diye güle oynaya yürüdüğüm ve o zamanlar bana kısacık gelen bu yol son bir haftadır çin seddiymiş gibi geliyordu.

Yürüyordum. Yürüyordum ve asla bitmiyordu. Neyse ki asansör tamir edilmişti de bir de beşinci kata kadar merdiven çıkmak zorunda kalmıyordum.

Asansörün tamirde olduğu o günlerde dışarı çıkmak zorunda kalsaydım sanırım merdivenleri çıkarken ölürdüm.

İyi ki cuma gecesi gelmişti.

Son bir gayret derin bir nefes alıp hemen yan koltukta duran çantamı aldım. Arabamın kapısını açıp yavaşça arabadan indim ve kapıları kapatıp kilitledim.

Yavaş ve sakin adımlarla, ters herhangi bir hareket yapmamaya çalışarak binaya girdim. Şu kısacık yol bile beni çok yormuştu. Beni kucağına alıp evime, yatağıma kadar taşıyacak bir baba yiğit yok muydu?

Asansöre ulaşmamla derin bir nefes alıp düğmeye bastım.

Umarım son karşılaşmamızda olduğu gibi Savaş asansörün içinde olmazdı. Şu an onu görmek istemiyordum. Yakınımda olsun istemiyordum.

Senden Savaş'ı istemediğine dair şeyler duymak şaşırtıcı. Çok merak ettiğim bir şey var. Eğer adam bir haftadır ondan köşe bucak sakladığını fark ederse ve sana sorarsa ne diyeceksin?

Bilmiyorum.

Asansör zemin kata indi ve kapılar yavaşça açıldı. Karşımda herhangi birini görmememle, asansörün boş olmasıyla derin bir nefes alarak asansöre bindim ve evimin olduğu katı tuşlayıp asansörün metal duvarlarına yaslandım.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Çok yorgundum. Eve gidince hiçbir şey yapmadan, üzerimi bile değiştirmeden kendimi yatağa atacak, sabaha kadar uyuyacaktım. Beni anca deliksiz ve uzun bir uyku paklardı.

O kadar çok uyumalıydım ki şu an böyle durmam bile zaman kaybıydı. İnsanların ne kadar kötü, niye kötü olduklarını sorgulayacak vakit bile ayırmadan uyumalıydım.

Saatlerce uyumanın tatlı hayalî bedenimi mayıştırırken asansörün durması ve kata geldiğine dair verdiği sesli işaretle derin bir nefes alarak yaslandığım duvardan ayırdım sırtımı.

Gözlerim uykuyla yaşarırken asansörün kapıları açıldı. Asansörün dışına doğru bir adım atacaktım ki kapımın önünde gördüğüm bedenle ayaklarım yere çivilendi.

Ruhum özlem duyduğu kişinin karşında olmasıyla içerisinde bulunduğu karmaşadan uzaklaşırken kalbim, onca yorgunluğa ve acıya rağmen atışını hızlandırdı.

Bedenimin verdiği bu tepkilere karşı bildiğim tek şey şu an burada olmaması gerektiğiydi. Burada olmamalıydı. Burada olması sadece canımı acıtırdı.

İstemiyordum.

İstemiyor değilsin, sadece artık isteyemezsin.

Her neyse.

Söylesen belki yardım eder. Başın sıkıştığında ona gelmeni kendisi söyledi. Kendisi istedi.

Şu şartlara bakar mısın?

Ortada zor herhangi bir şey görmüyorum.

Karşıda iki psikopat var farkında mısın? Öldürler beni.

Bence onları gözünde fazla büyütüyorsun.

Babamı bilmiyorsun.

Pardon? O benim de babam farkındaysan. Nasıl bilmiyor olabilirim.

Sen iyice ayrı bir kişilik olmaya başladığının farkında mısın?

Yok aşko. Ayrı bir kişilik olsaydım yerinde duramazdın. Seni çoktan ele geçirmiş, Savaş'ın kucağına oturtmuş, trambolindeymişcesine takıltmıştım.

Sus.

Ahh Savaş ah. Yaktın beni. ZALIM!

İç sesimi umursamadan düz bir yüz ifadesiyle asansörden inip karşısına geçtim. Tatlı tatlı gülümseyerek yüzüme bakan Savaş'a karşı hiç ama hiç gülümsemedim. "Buyrun Savaş Bey."

Tavrımla yüzündeki gülümseme soldu. "Merhaba."

Sesimi olabildiğince soğuk tutmaya çalıştım. Ne kadar nemrut olursam o kadar çabuk giderdi. Peşimden koşacak, ısrar edecek hali yoktu ya? "Merhaba."

Sesimin soğukluğu içimi ürpertirken afalladı. "Siz iyi misiniz? Bir sorun mu var?"

Sonunlar bir değil, bindi ve tükenmek bilmiyordu. "Hayır, gayet iyiyim."

Kaşları hafifçe çatıldı. "Benimle ilgili bir sorununuz mu var? Yanlış bir şey mi yaptım?"

Zaten mutsuz. Bunu ona yapmaya, iyice mutsuz etmeye hakkın yok.

Biliyorum ama yapacak başka bir şeyim yok.

Gözlerimi gözlerine diktim ve oldukça rahat bir tavır takındım. "Benim sizinle nasıl bir sorunum olabilir ki?"

Yüz ifadesinden tavrıma şaşırdığı oldukça belli olurken derin bir nefes alıp hafifçe gülümsedi. "Herhangi bir sorun yoksa haftaya hafta sonu izinliyim. Siz de hafta sonu çalışmıyorsunuz. İsterseniz dağ evinde ufak bir tatil yapabiliriz."

Savaş beni evine çağırıyor.

Savaş beni tatile çağırıyor.

Cevap vermem için bir iki saniye beklemesi ve bir şey söylememem üzerine devam etti. "Kocaman bir bahçesi var. Bir sürü çiçek var. Zaten anlatmıştım. Sizin için iyi bir tatil olur. Ben de yalnız kalmamış olurum."

İkna etmeye çalışıyor. Bizi yanında istiyor. Şaka mı bu?

Derin bir nefes aldım. "Nazik teklifiniz icin teşekkür ederim ama ben gelemem. Kusura bakmayın."

Yüzündeki gülümseme solarken bir şey söylemesine izin vermeden yanından geçip daire kapımın önüne geldim. Çantamda anahtarımı ararken delici bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum. "Neden?"

Sustum. Ne söylebilirdim ki? Daha bir hafta önce teklifini onaylayan bendim. Şimdi reddederken nasıl bir gerekçem olabilirdi?

Vardı. Oldukça mantıklı bir gerekçem vardı.

Sessizliğim üzerine derin bir nefes aldı. "Ne yaptım? Nasıl kırdım? Bilerek olmadı. Yemin ederim."

Ağlarım ama.

Çantamdan bulduğum anahtarı kapı deliğine sokup bir kaç kez çevirerek kilidi açtım. Bir şey söylemeden içeri girip ona baktım. "Bir şey yapmadınız."

Kapı eşiğine yaklaşıp bir kaç saniye bekledi. "Emin misiniz? Nezaketen bile içeri davet etmiyorsunuz?"

Bu adam neden bu kadar mantıklı bir adamdı? Ben bu adamın mantığıyla nasıl başa çıkabilirdim ki?

Derin bir nefes aldım. "Yorgunum, uyuyacağım."

Kısa bir an yüzümü süzdü. "Bir şeyiniz var ve bana söylemiyorsunuz. Sıkıntınız ne olursa olsun bana gelebileceğinizi söylemiştim. Ne olursa olsun elimden geldiğince yardım ederim."

İyi hissetseydim ve herhangi bir sorunum olmasaydı bu teklifi fesat noktalara sürükleyebilirdim ancak şu an bu mümkün değildi. "Herhangi bir sorunum yok. Fazla samimiyete de gerek yok."

Kaşları havalandı. "Fazla samimiyet? Sorun bu mu yani? Fazla mı samimi geldim? Tam şu an olduğunuz yerde bana sarılıp sırtımdaki yükü paylaşmak istemek fazla samimi değil ama ben fazla samimiyim, öyle mi Aslı Hanım?"

Konuşmama dahi fırsat vermeden taramalı bir tüfek misali devam etti. "Sadece sizi dağ evinde yanımda görmek istedim. Geçen hafta size sorduğumda kabul ettiğiniz için haftaya hafta sonu iki günlük bir tatil yaratmak adına bu hafta izin kullanmadım. Madem gelmeyecektiniz keşke kabul etmeseydiniz. Heves etmezdim."

Haftaya hafta sonu iki gün izin kullanmak adına bu hafta izin kullanmadığını söylüyordu. Benimle iki günlük minik bir tatil için iki haftaya yakın bir süre aralıksız çalışacaktı.

Her ne olursa olsun böyle bir tavrı hak etmiyordu. Ondan uzaklaşsam bile düzgün bir şekilde yapmalıydım. Böylesini hak etmiyordu.

Derin bir nefes aldım. "Özür dilerim ama gelemem."

Kaşları havalandı. "Gelemez misiniz yoksa gelmez misiniz?"

Onunla dağ evine gitmek istemediğim için mi yoksa elimde olmadan ona eşlik edemeyeceğim için mi teklifini reddettiğimi soruyordu.

Dürüstçe neden gelemeyeceğini söyle ve sonsuza kadar kapansın bu mesele.

Derin bir nefes daha alıp dakiklardır takındığım maskeyi indirdim ve olabildiğince dürüst oldum. "Sizinle gelmeyi gerçekten çok isterdim ama haftaya hafta sonu burada olmayacağım."

Yüzü yumuşayan tavrımla daha yumuşak bir hal aldı. "Gerçekten gelmek istiyorsanız bir sonraki haftaya da erteleyebilirim. Sonrakine de. Ne zaman müsait olursanız işte. Yeter ki gelmek isteyin."

Şu an belki de onunla gitmek istemediğimi düşünüyordu ama ben onunla gitmeyi onun sandığından daha çok istiyordum. O sadece komşum, belki de arkadaşım olduğu için kabul ettiğimi sanıyordu ama öyle değildi. Aramızda hiçbir şey olmasa da sevdiğim adamla bir tatil istemiştim ama o bile bana çok görülüyordu.

Derin bir nefes aldım. "Önümüzdeki herhangi bir hafta burada ya da yakınlarda olmayacağım. Bir kaç ay önce tayin istemiştim. Çıktı. Gidiyorum anlayacağınız."

******

Selam, nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

Aslı'nın Savaş'a karşı girdiği soğuk tavır hakkında ne düşünüyorsunuz?

Savaş'ın Aslıya verdiği karşılık hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aslı'nın bir kaç ay önce tayin istemesi ve çıkması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hadi ben kaçtım.

Continue Reading

You'll Also Like

64.3K 2.7K 34
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
161K 15.2K 43
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız
GELECEK By VeraHare

General Fiction

84.2K 3.9K 15
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
958K 52.6K 40
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...