Hasbelkader

By zeyyyazar

90.2K 6.4K 5K

Genç kız ne anne sevgisi görmüştü, ne baba sevgisi. Sevgi kavramını bile bilmiyorken Allah'ı çok sevmişti. Di... More

Tanıtım - Hasbelkader
1.bölüm - Ölüm Haberi
2.bölüm - Yıldız Yıldırım
3.bölüm - İş Bulmak
4.bölüm - Sarı Zarf ve 42 Tane Mektup
5.bölüm - İş Görüşmesi
6.bölüm - Üç Ayrı Dünya
8.bölüm - İlk Mektup
9.bölüm - Yalçın Ailesi
10.bölüm - İlk Buluşma
11.bölüm - Bozkurt Ve Yalçın Ailesi
12.bölüm - İsteme Günü
13.bölüm - Ömer Yıldırım
14.bölüm - Evlenme Teklifi
15.bölüm - Ceza Meselesi
Alıntı
16.bölüm - İmam Nikahı Ve Resmi Nikah
17.bölüm - "Baba."
18.bölüm - 4 Mayıs
19.bölüm - İntikam Uğruna
20.bölüm - Vazgeçmemek
Yeni Kurgu - Mahperi
21.bölüm - Gökay
22.bölüm - Çizgi Film
23.bölüm - Meryem Kara
24.bölüm - Hüma Ve Ubeydullah
Kara ailesinin yeni üyesi - Kübra
25.bölüm - "Canım, canımın içi, can parem."
Akkurt Ailesi - Mert
26.bölüm - Mutlu Aile Olmak
27.bölüm - 'Ali Bozkurt'
28.bölüm - "Hoş geldin."
29.bölüm - Çokça Sevgi
30.bölüm - Son
Sonsöz&Açıklama
Albüm 1 📷
ÖNEMLİ!
Yeni Kurgu - Vuslat
Yeni Kurgu - İntikam Aşkı
Yeni Kurgu - Yarım
Soru - Cevap (Part 1)
Duyuru

7.bölüm - İki Aşık

2.9K 218 190
By zeyyyazar

Abdullah akşam babası ile beraber eve gelmişti. Odasına gidip kıyafetlerini değişmiş ve duş almıştı. Annesi yemeğe çağırdığın da düşüncelerinden ayrılıp salona doğru gitmeye başladı. Çok sevdiği ailesini masa başında gördüğün de gülümsedi. Kız kardeşinin yanına geçip oturmuş ve yemeğini yemeye başlamıştı.

"Anne, biliyor musun senin Ali oğlun ilk kez başka bir kızın yemeğini yedi." Kübra'nın dedikleri ile Abdullah şaşkınlıkla abisini izlemeye başladı. Ali ise Kübra'nın dediklerinden sonra öksürmeye başlamış ve Kübra'ya sinirli bakışlar atmıştı.

"Kim bu şanslı kız?" Ayşe Hanım'ın dediklerine karşı Ahmet Bey gülümsemişti.

"Bence şanssız demelisin." Kübra ve Abdullah babalarının dediğine gülerken, Ali moralsiz şekilde yemeğine devam etti.

"Oğlum, soru sordum. Kim bu kız?" Ali tam annesinin sorusunu cevaplayacaktı ki Kübra dayanamadan konuşmaya başladı.

"Meryem var ya anne, komşumuz olan. Hani iş görüşmesine gidecekti, o kız. İş görüşmesinde yemekleri sadece şefler denerdi ama bu sefer abim de denemek istedi. Bence bu Meryem'e özel bir durum." Kübra'nın dediklerine Abdullah gözü irileşmiş bir şekilde izliyor ve neler kaçırdığını sorguluyordu. Sadece iki kez gördüğü kızı o kadar düşünmüştü ki kendi ailesinde olan olayları görmemişti.

"Ya sussana sen, kızım!" diyerek sinirlendi Ali.

"Bağırma kardeşine." Babasının sesini duyduğu an ise sessizce yerine sinmiş ve başıyla babasını onaylamıştı.

"Ve annenin sorusuna hemen cevap ver. Neden benim eşimi bekletiyorsun sen?" Ahmet Bey'in söylediklerine karşı hafifçe gülümsedi Ayşe Hanım.

"Ya neden bu kadar uzattınız ki bu konuyu? Sadece bende denemek istedim. Hep şefler deniyordu bu sefer ben beğenirsem o zaman işe alırım diye düşündüm." Abisinin dediklerine bıyık altından güldü ve sessizce mırıldandı Abdullah.

"Kesin öyledir."

"Şüphen mi var, Abdullah?!" Abisinin sesi ile kafasını hemen iki yana sallamış ve gülmemek için kendisini sıkmıştı.

"Uzatmayın işte sadece merak ettim. Ama maşAllah Kübra'nın ağzında bir laf durmuyor ki."

"Tabi ki söyleyecekti, çocuğum. Ben merak ederim böyle şeyleri. Hem sırf sen rahatsız olma diye diğer anneler gibi görüşme ayarlamıyorum ben. Yoksa seni beğenen çok kız var." Annesinin dedikleri ile derince nefes aldı Ali.

"Anneciğim, Sultanım ben sana dedim böyle şeylere gerek yok diye. Nasibim karşıma çıktığın da ben evleneceğim zaten merak etme." Ali'nin dediklerine gülümsemişti iki kardeş ve aynı anda aynı cümleyi kurmuş abilerini daha da delirtmişlerdi.

"Yani, Meryem ile." Abdullah ve Kübra aynı anda konuşmalarına gülmüştü ama Ali bu durumdan eğlenmiş gözükmüyordu. Ya da öyle zannediyordu.

"Bak çok oldunuz ha artık!" diyerek bağırdığında annesi ve babası da gülümsemişti. Ailenin en sevdiği aktivite Ali'yi sinir etmekti.

"Ne kızıyorsun, abi? Eğer öyle değilse neden kızıyorsun, hm?" Abdullah'ın sözlerine karşı Ali dayanamadı ve masanın başından kalktı.

"Size afiyet olsun, ben çalışmaya gidiyorum." diyerek lavaboya gitmiş ve ardından odasına gitmişti.

"Neden çocuğumu küstürüyorsunuz? Yemeğini de yemedi." Ayşe Hanım'ın haline gülümsedi Ahmet Bey.

"Tatlı tatlı merak edersen öyle, birde oğlun sinirlenince tatlılıkta sana benzerse hep küstürürüz oğlunu, Ayşe Hanım."

"Ahmet! Çocukların yanında ne diyorsun öyle?" Masadaki tabakları toplarken kırmızı yanakları ile mutfağa koşmuştu Ayşe Hanım. Ahmet Bey eşinin bu haline gülümsemiş ve çocuklarına bakmıştı. Çocuklarına baktığın da sevdiği kadını görmek onun için bu hayatta en büyük hediyeydi. Eşini o kadar seviyordu ki, çocuklarının hep ona benzemesini isterdi. O kadar dua etmişti ki, duaları kabul olmuştu. Çocukları annelerinin tıpa tıp aynısıydı. Sadece bazı huyları babalarına benziyordu.

"Hadi gidin abinizin odasına. Konuşun biraz bakalım derdi neymiş. Utanmıştır bizim yanımızda konuşmaya." diyerek ayağa kalktı Ahmet Bey. Mutfağa eşinin yanına gidip eşine yardım etmeye başladı. Kübra ve Abdullah ise ayağa kalkmış ve lavaboya gidip sırayla ellerini yıkamıştı, ardından abilerinin odasına gitmişlerdi.

"Gelebilir miyiz, abi?" diyerek kapıyı çalmıştı Kübra.

"Gelin." Abisinin sesini duyduğu an kapıyı açmış ve yanına gidip hemen abisine sarılmıştı. Abdullah ise abisinin odasındaki koltuğa oturmuş ve abisine sarılmış kız kardeşine bakmaya başladı. Onun konuşmasına ihtiyaç yoktu. Kız kardeşi her şeyi sorar ve öğrenirdi, o ise şaka yapardı.

"Abi, bak orada konuşmadık pek ama söyle hadi bize. Nasıl hissediyorsun Meryem'e karşı? Bize dürüst ol." Kübra'nın dediklerinden sonra bıyık altından gülmüştü Abdullah.

"Yoksa bak benim arkadaşlarım var evlenmek isteyenler. Meryem de iyi kızdır Kübra'dan duyduğuma göre. Evlenecek birisi bulunur yani. Sen doğru düzgün karar verde ben arkadaşlarıma ona göre söyleyeyim." Abdullah'ın dedikleri ile sinirlenmişti Ali.

"Hangi arkadaşların onlar? Söyle ben giderim onlarla konuşmaya. Bak o zaman nasıl evlenmek istiyorlar yumruğumla." Abdullah kahkaha atmıştı.

"Tamamdır, sen bu kızı seviyorsun. Kübra iş halloldu." Kübra da gülümsemiş ve abisinden ayrılıp yatağına oturmuştu.

"Seviyorum değilde hayalimde ki kız yani. Güzel kalbi var zaten. Ama hadi diyelim ben evlenmek istedim, o benimle evlenmek isteyecek mi sanki?"

"Tabi sende haklısın, abi. Meryem ne yapsın senin gibi bir erkeği?" Abdullah'ın konuşması Ali'yi daha da sinirlendiriyordu.

"Oğlum, sen benimle dalga mı geçiyorsun? Sinirlendirme beni!"

"Tamam, aslanım, sakin ol. Seni test ediyorum. Kıskançlık varsa direkt seviyorsundur zaten."

"Abdullah abi? Sen nasıl bir anda bu kadar şey bilmeye başladın? Aşk doktoru olmuşsun?" Kübra'nın dedikleri ile aklına yine Zehra gelmişti. Gülümsemesi solmuş ve genç kız hakkında son düşündükleri aklına gelmişti. Kaşları tekrar çatıldı. Kübra ile çabuk konuşmalıydı.

"Sende aşıksın sanki ha, Abdullah? Ne bu tavırlar?"

"Vallahi ben dürüst olacağım, abi. Sevdiğim bir kız var. Çünkü bu hallerimin başka bir açıklaması olamaz. Vazgeçmeyi falan düşündüm ama yok, yapamam." Abdullah'ın dediği ile Ali ve Kübra da şaşırmıştı. Abdullah'ın dürüst birisi olduğunu biliyorlardı ama bu kadar açık sözlü olmasını beklemiyorlardı.

"Kim peki bu kız?" Kübra'nın sorusu ile gülümsedi Abdullah. Kızın gözleri aklına geldiğinde ister istemez kalbi sıcacık oluyordu.

"Zehra." dedi bir anda. Kübra donup kalmıştı.

"Arkadaşım olan Zehra mı? Zehra Çetin?" Kübra'nın sorularına kafasını salladı Abdullah.

"İkinizde benim arkadaşlarıma aşıksınız yani! Görümce mi oluyorum ben?! Hemde baldız! Ya ben kimin nikah şahidi olacağım şimdi? Kız tarafı mı olacağım erkek tarafı mı?" Kübra'nın heyecanlı şekilde söylediklerine şok olmuş şekilde izliyordu Abdullah ve Ali. Daha ortada doğru düzgün bir şey yoktu ama kız kardeşleri evlilik hayalleri kuruyordu. Yine de Abdullah rahatlamıştı. Kübra böyle konuşuyorsa mutlaka Zehra'nın sevdiğini yoktu.

"Arkadaşlarımı üzerseniz abi falan dinlemem ha!"

"Kızım, bi' sakinleş. Bu ne heyecan, bu nasıl bir hayal dünyası? Daha onların bizim hisslerimizden haberi bile yok."

"Yani Meryem'e karşı hisslerinin olduğunu kabul ediyorsun, Ali abi? Oh be sonunda!"

"Tamam, tamam. Kabul ediyorum. Hoşlanıyorum Meryem'den, yani seviyorum işte. Ama o beni sadece patronu gibi görecek." Ali'nin dediklerine gülümsemişti Kübra.

"Sen merak etme, o iş bende. Abdullah abi, senin işini de halledeceğim ben. Kaç yıldır bu günleri bekliyordum ya! Sonunda çok şükür." diyerek iki abisinin de yanağına öpücük kondurdu Kübra.

"Ben odama gidiyorum, planlar kuracağım. Hadi siz ikiniz de konuşun, iki aşık olarak." Kübra odadan çıkmış ve iki erkek kardeşi odada yanlız bırakmıştı. Abdullah ve Ali ise sadece 10 dakika içerisinde ne olduğunu sorguluyordu. Bir anda neler olmuştu öyle?

"Az önce neler oldu?" diyerek sessizliği bozmuştu Ali.

"Sanırım ikimiz de aşk itirafı yaptık ama çok yanlış kişiye."

"Bu küçük cimcime ne yapar acaba? Gerçekten de Meryem beni sevebilir mi?"

"Asıl Zehra beni nasıl sevecek ya?"

"Oğlum, sen nasıl Zehra'yı sevdin? Ben bile bir kez gördüm Zehra'yı. Sen hangi ara gördün de sevdin." Abisinin dediklerinden sonra ona her şeyi anlatmaya karar vermişti Abdullah. Tüm olayları anlattıktan sonra Ali kahkaha atmıştı.

"Ya Mustafa ve senin kaderin niye böyle, oğlum! İkiniz de kısa sürede gördüğünüz kıza tutuluyorsunuz."

"Ne yapalım, abi? Sanki biz mi seçiyoruz? Hem Mustafa abi bulamadı değil mi kızı?" dediğinde Ali kafasını sallamıştı 'hayır' anlamında.

Sonra ise Ali anlatmıştı tüm yaşananları. Abdullah biraz dalga geçse de abisini dinlemişti sonuna kadar. Sonra ise iki erkek kardeş biraz daha konuşmuştu. Kübra'nın da dediği gibi artık onlar iki aşıktı.

***

Bir gün sonra sabah erkenden Ali Mustafa'yı aramıştı. Bugün arabası yoktu ve Mustafa'nın arabası ile gitmesinin uygun olduğunu düşünmüştü. Şirket çok uzaktaydı. İşine gecikmeyi sevmezdi, patron olsa bile.

"Alo, Mustafa, selamün aleyküm, kardeşim. Nasılsın? Günaydın bu arada." Telefonun ardından Mustafa'nın uykulu sesini duydu Ali.

"Aleyküm selam, kardeşim. Günaydın da ne oldu bu saatte? Hayırdır inşAllah?"

"Bir şey olmadı, oğlum. Sadece Abdullah arabasını dün tamire götürmüş. Bugün de dükkana benim arabam ile gitti. Babam da gittiği için bir şey diyemedim, yoksa kendisi zaten yürüyerek giderdi. Sen gelebilir misin bizim mahalleye? Kübra'yı okula bırakırız, sonra da şirkete geçeriz."

"Tamam, tamam. Geliyorum."

"Allah razı olsun, kardeşim. Bekliyorum." Ali aramayı kapatmış ve kardeşinin odasına doğru gitmişti. Kapıyı çalmış ve kız kardeşine seslenmişti.

"Hazır mısın, küçük cimcime?"

"Hazırım, abi. Geldim." diyerek çantasını da almıştı Kübra. Odasından çıktığında abisi onu baştan aşağı süzmüştü.

"Sen niye bu kadar güzel oldun?" Abisinin sorusuna gülümsemişti Kübra. Abisinin yine kıskançlık krizi tutmuştu anlaşılan.

"Yaa, teşekkür ederim, abi. Bende güzel olduğumu düşünüyorum." diyerek ayakkabısını giymek için dış kapının önüne geldi. Ayakkabılarını giyerken abisi başının üzerinde konuşmaya başlamıştı.

"Hayır yani anlamıyorum. Neden bu kadar güzel oluyorsun ki? Olma bu kadar güzel, ya da evde ol. O üniversite de ne kadar erkek var hepsinin gözü senin üstündedir."

"Abartma, abi." diyerek gözlerini devirmişti Kübra.

"Abiye göz devrilmez. Hem doğru diyorum ben. Çok güzel oluyorsun. MaşAllah Allah güzel yaratmış." İki kardeş annesini öpmüş ve evlerinden çıkmıştı. Üçüncü katta oturdukları için merdivenden iniyorlardı.

"Babam olsaydı kesin 'Annene benzemişsin güzellikte.' derdi." diyerek gülümsemişti Kübra. Abisi de onaylamıştı kardeşini. Annesi ve babası bir birini severek evlenmemişti, görücü usulü evlenmişlerdi ama bir birilerini sonradan o kadar sevmişlerdi ki, severek evlenenler onların yanında hiç olarak kalıyordu. Yani, en azından üç kardeş böyle düşünüyordu.

Binadan çıktıklarında karşı binadan Meryem ve Elif'i görmüştü Kübra. Hemen yanlarına giderek onlara sarılmış ve günaydın demeyi ihmal etmemişti.

"Günaydın, Kübra. Nasılsın bakalım?" diyerek gülümsemişti Elif.

"İyiyim, siz nasılsınız? İlk gün nasıldı Meryem?"

"Vallahi sağ ol, canım, iyiyiz bizde. İlk iş günüm de baya iyiydi. Bir çoğu kişiye alıştım. Hem çok güzel bir yer." Meryem'in dedikleri ile memnunca gülümsedi Kübra.

"Ne güzel, ne güzel." Tam o an korna sesi duymuştu kızlar. Kafalarını korna sesi gelen tarafa çevirdiklerinde Kübra Mustafa abisini gördüğü gibi gülümsemiş ve arabaya doğru gidecekti ki, yerinde durdu ve arkadaşlarına döndü.

"Sizde gelsenize. Bugün Mustafa abinin arabasıyla gideceğiz. Üniversiteye beraber gideriz biz Elif ile beraber, Meryem sende zaten abimle şirkete gidiyorsun." Kübra'nın dediklerinden sonra iki kız bir birine baktı.

"Tamam o zaman, gelelim." dedi Elif ve Meryem ile birlikte arabaya ilerlemeye başladı. Ali Bey'i görmesi ile Meryem'in kalbi heyecanla hızlı atmaya başladı. Neden kalbinin hızlı attığını bilemedi ama sadece patronu olduğundan dolayı heyecanlandım diye düşündü. Elif ise sakince arabaya binmiş ve Meryem'in yanında cam kenarına oturmuştu. Kübra da diğer cam kenarına oturduğun da Meryem ortada kalmıştı. Ali önde sağ koltukta, Mustafa ise şoför koltuğunda oturmuştu.

Mustafa öyle şok olmuş haldeydi ki, iki aydır aradığı kızın bu mahallede, bu kadar yakınında olduğunu bilmiyordu. Sevdiği kızı iki ay sonra görmek kalbine hiç iyi gelmemiş, donup kalmıştı. Ali arkadaşının durumunu farkedince 'Ne oldu?' anlamında kafasını salladı. Mustafa ise "Sonra konuşuruz." diyerek arkadaşını geçiştirmişti.

Mustafa arabayı sürmeye başlamış ve ilk başta kızları üniversiteye bırakmıştı ama kafası öyle dağınıktı ki, arabayı nasıl kullandığını bile bilmiyordu. Sevdiği kızı sürekli dikiz aynasından izlemiş ve iki aydır kalbinde büyüyen özlemi gidermişti. En son şirkete geldiklerinde arabada olan üç kişi de arabadan inmiş ve şirkete doğru adımlamışlardı.

Meryem Ali Bey'i gördükçe, onunla her defa göz göze gelince kalbinin hızının değiştiğini hissediyor ve heyecanlanıyordu. Ama hemde bu durumdan hayli utanıyordu, yine de belli etmemeye çalışıyordu ama Kübra her şeye dikkat etmişti. Ali ise sevdiği kıza arada kaçamak bakışlar atmıştı. Resmen bir gün önce sevdiği kız olarak kalbinde Meryem'i kabul etmişti. Meryem'in gözlerine doya doya bakmak için yanıp tutuşuyordu ama helali olmadan bunu yapamazdı.

Mustafa ve Ali şirketin arka tarafından erkekler katına çıkmış ve Ali'nin odasına doğru ilerlemişti. Mustafa arkadaşının ve aynı zamanda patronunun odasına girdiği an sevinçten bağırarak mutluluğunu belli etmişti.

"Sonunda sevdiğim kızı buldum!"

🤍

Herkese merhabalar! Nasılsınız?

Evet, hafta sonu hatta belki de gelecek hafta bölüm yayımlayacağını söyleyip gece yeni bölüm atan yazar...

Gerçekten hiç aklımda böyle bir şey yoktu aslında. Sadece hikayenin 200 okunma olduğunu gördüğüm de ve bir okurum ile konuştuğum da aşırı heveslendim. Zaten aklımda bu bölümün ve 8.bölümün kurgusu vardı ama bu kadar erken yazmayı düşünmüyordum. İlham ve heves duygularım bir anda belirdi diyelim.

Ayrıca benim için çok önemli olan okuruma, beni hep desteklediği ve bu bölümü yazmam konusunda bana ilham kaynağı olduğu için teşekkür ediyorum. BerenKaradal0 Teşekkürler ve yorumların ile beni mutlu ettiğin için de çok teşekkür ediyorum. 🩹🤍

Gerçekten bana güven olmaz çünkü bir bölümü geçte atabilirim ama hemen de atabilirim. O yüzden hiç bir zaman belirli tarih vermek istemiyorum. Yine belirli bir tarih vermiyorum. Ne zaman vaktim ve hevesim olursa, ilham gelirse o zaman yazacağım. Yine de beklediğiniz ve bekleyeceğiniz için, yani sabrınız için teşekkürler. 🩹

Sizce Kübra abileri için neler yapacak?

Ali ve Meryem, Abdullah ve Zehra çiftimiz hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Mustafa'nın sevdiği kız kim?

Kara ailesini nasıl buldunuz? Ben Ahmet Bey'i ve Ayşe Hanım'ı çok seviyorum. Siz sevdiniz mi?

Gelecek bölüm ile ilgili düşünceleriniz neler? Bu arada mektupları okumaya hazır olun, çünkü esas olaylar artık başlamış durumda.

Sorularıma cevap vermeyi unutmayın, lütfen. Düşünceleriniz benim için gerçekten çok ama çok önemli. Yorumlarınızı ve oylarınızı lütfen eksik etmeyin. Hikayemin sizin desteğinize ihtiyacı var, unutmayın. Ve tüm destekleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum, sizleri seviyorum. Çok seviyorum.. Kendinize iyi bakın, diğer bölümde görüşmek üzere! ❤️🩹

Allah'a emanetsiniz!❤️

Continue Reading

You'll Also Like

2.4K 115 31
Bir psikolog'un vatana sevdası, sevdalısı. biraz gerçek, biraz hayal. şehidi gerçek, mutluluğu hayal.. vatan size daima minnettar. komando olmak yüre...
4.3K 566 14
Savaşta sağ kolunu kaybeden Emrah Erdem, kolunu kestirmek mecburiyetinde kalır. Kolunu kestirdikten sonra ise askerlik hayatına veda eder. Hayatının...
28.8K 2.4K 54
"Bazı düşüncelerin varlığı okyanusun sonsuzluğunu unutturuyor." '''Deniz Benim Adım Rüveyda Yavaş...
3.1K 284 20
"Umudunun kırıldığı yerde sakat kalmaya mecbursun." Anladığımı belirten harekette başımı salladım. Her günüm bir önceki günden berbat geliyordu gözüm...