Poseidon

De sunrisevant

3.4K 589 621

Taehyung, okyanusta yaşayan bir deniz erkeğiydi. Babasının zoruyla başkası ile evlenmemek için evden kaçan ve... Mais

1
2
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16 (M)

3

316 57 37
De sunrisevant


Selamlarr

Bayramdan dolayı buraya hiç uğrayamadım kitap bile okumadım yani

Umarım bölümü seversiniz

Keyifli okumalar 🤍


Şaşkınlık ile gözlerim kuyruğu yerine çıkan bacakları ve bana sevinçle bakan taehyung arasında gidip geliyordu. Bunun hiç bir mantıklı açıklaması olamazdı, kuyruğunun bir anda ortadan kaybolması hiç normal değildi.

"Kısa süreliğinede olsa ayaklarım var, hep merak etmişimdir bu şeyleri"

Taehyung'un sözleri ile hafifçe gülümsemiş ve Şaşkınlığımı biraz daha üzerimden attığım da kafamı hızla kenara çevirmiştim. Şu an tamamen çıplak duruyordu ve normal olarak bundan hiç rahatsız değildi.

"Bu şekilde duramazsın sana giyecek bir şeyler getireyim."

Bir cevap beklemeden hızla odadan çıkmış ve yan tarafta bulunan kendi odama girmiştim. Şu kısacık zamanda yaşadığım şeylere gerçekten inanamıyordum. Bir fırtına nedeniyle bahçeme bir deniz erkeği düşmesi, sonra onu evime almam ve şimdi de bacaklarının çıkması..

Dolabımı açıp içinden iç çamaşırı, siyah bir şort ve siyah bir tişört alarak
Odadan çıktım. Tekrardan Taehyung'un olduğu havuz odasına geldiğimde Taehyung'un aynı bıraktığım gibi düz bir şekilde yattığını görmemle gülümsemiş ve yanına doğru yürümüştüm.

Taehyung, beni görmesiyle hafifçe gülümsemiş ve yattığı yerden yavaşça doğrulmuştu. Yanına yaklaşarak elimde tuttuğum kıyafetleri kucağına bırakmıştım.

"Al bunları giy"

Taehyung, kucağına bıraktığım kıyafetleri eline almış ve havaya kaldırarak incelemeye başlamıştı. Ne yapmaya çalıştığını anlamayarak bir süre kıyafetleri incelemesini izlemiştim. Denizde yaşıyor olabilirdi ama insanların giyindiğini de bilmemesi çok tuhaftı.

Tekrar kafasını kaldırıp bana hiç bir şey söylemeden sadece gülümseyerek bakan bedene biraz daha yaklaşmıştım. Derdi neydi bu çocuğun?

"Acaba bunları giymemde bana yardım edebilir misin?"

Derin bir nefes vermiş ve bir şey demeden yerde oturan bedenin yanına oturmuştum. Bu işkence daha ne kadar sürecekti gerçekten merak ediyordum.

Elimi yanımdaki bedenin kucağında duran siyah boxera atmış ve ayak ucuna gelerek yavaşça ayaklarından geçirmiştim. Şu anda yaptığım şeye inanamıyordum, çocuk önümde tamamen çıplaktı ve onu ben giydiriyordum.

Çok fazla bakmamaya dikkat ederek önce iç çamaşırını sonrada şort ve tişörtünü giydirmiştim.

"Bitti"

Dizlerimin üzerinden yavaşça ayağa kalkıp bir iki adım geriledim.
Taehyung anlayamadığım bir şekilde bir süre daha etrafına bakındıktan sonra elleri ile zeminden destek alarak yavaşça ayağa kalkmaya çalışmıştı ama asla dengesini kuramıyordu. Tabiki ayakları olmadığı için yürümeyi de bilmiyordu ve ona yürümeyi tabiki ben öğretecektim. Hızla bir iki adımla Taehyuung'un yanına gelmiş ve elimi koluna sararak yavaşça ayağa kaldırmıştım.

Taehyung kafasını bana çevirmiş ve gülümseyerek teşekkür etmişti. Ona bazen kötü muamele gösterdiğim için kendimi kötü hissetmekten alıkoyamıyordum. Tatlı biriydi ve bazı şeylerin onun için de zor olduğunun farkındaydım. Sonuçta evini ve ailesini bırakıp insanların arasına karışmak zorunda kalmıştı ve şu an yardıma ihtiyacı vardı.

"Nasıl yürümem gerektiğini tam olarak bilmiyorum."

Yanımdaki bedenin sesi ile düşüncelerimden sıyrılmış ve hafifçe gülümsemiştim. Bu yaştaki birisine yürümeyi öğretmek gerçekten çok garipti. Tabi bir deniz erkeğinin bacaklarının çıkıp ona yürümeyi öğretmem daha da garipti.

"Zor bir şey değil önce bir bacağını öne atıcaksın sonrada diğerini"

"Pekala, yapabilirim."

Gülümseyerek elimi taehyung'un kolundan çıkarmış ve yavaşça geriye çekilmiştim. Ondan çok fazla uzaklaşmayarak her ihtimale karşı düşerse tutunması için ellerimi açık bir şekilde tutuyordum.

Taehyung birazcık zor olsada bir iki adım atabilmeyi başarmış ve kafasını bana çevirip gülümsemişti. Gülümsemesine aynı şekilde karşılık vermiş ve kendi başına yürüyebilmesi için hafifçe geriye çekilmiştim. Yürümeyi başarabildiği için gerçekten çok sevinçli görünüyordu.

Dengesini kuramaması ve yamuk yürümesi uzaktan gerçekten komik ve tatlı bir görüntüydü.

"Taehyung, yürürken bacağını düm düz tutmana gerek yok dizlerini kırabilirsin."

Seslice gülmem ile önümdeki beden kafasını çevirip kaşlarını çatmış ve dediğim gibi yavaşça yürümeye başlamıştı. İlk denemeye göre gayet iyi gidiyordu ama çok dikkatli ve yavaş yürüyordu.

Yan taraftaki sandalyeye kendime çekip oturmuş ve hala yürümek için uğraşan bedeni izlemeye başlamıştım. Yavaş ve dikkatli adımlarla dakikalar sonra yanıma gelen Taehyung hızla kendini yanımdaki sandalyeye bırakmıştı. Sadece iki üç adımda yorulmuş olamazdı.

"Bacaklarla yürümek gerçekten çok yorucu kendinize işkence ediyorsunuz."

"Alışınca çok yorucu gelmez merak etme"

Taehyung'un bacakları çıktıysa ve her ne kadar çok iyi olmasa da yürüyebildiğine göre şirkete gitmemde hiç bir sorun yoktu. Aslınsa evde de kalabilirdim ama babamın sorun çıkarmasına katlanamadığım için şirkete gitmem daha iyi olurdu.

"Benim işe gitmem gerekiyor evde tek kalabilirsin değil mi?"

Gözlerimi karşımdaki bedenin yüzünden gezdirdiğim de biraz da olsa endişelendiğini anlamıştım. Sanırım evde tek başına kalmaya çekiniyordu ama benimde işe gitmem gerekiyordu.

"Tamam bakma bana öyle, ya evde kalırsın ya da benimle gelirsin. Seçim sana kalmış"

Taehyung bir şey demeden bir kaç dakika düşünmüştü. Eğer ki evde kalmazsa bu sürekli onunla şirkete gidebileceğim anlamına gelmiyordu. Sonuçta sürekli yanımda bir çocukla gezemezdim.

"Seninle gelebilir miyim?"

"Bir çocuk bakıcılığım eksikti o da oldu"

Bir şey demesini beklemeden hızla oturduğum yerden kalmış ve karşımda beni izleyen bedenin kollundan tutarak ayağa kaldırmıştım. Onunla birlikte odama doğru yürümeği düşünsemde dengesini kaybeden beden ile durmuş ve daha yavaş adımlarla gitmiştim. Taehyung'un tam olarak yürümeyi çözemediğini kendime sık sık hatırlatmam gerekecekti sanırım.

Odama girince elimi taehyung'un kolundan çekmiş ve dolabımı açarak siyah bir takım çıkarmıştım. İlk önce üstümdeki tişörtü çıkarmış ve ütülenip odama koyulan beyaz gömleği giymiştim. Aynanın karşısında düğmeleri tek tek iliklerken aynadan, arkamda dikkatle ne yaptığımı izleyen bedeni görmemle hafifçe gülümsemiştim. Yaptığım hareketlere böyle şapşal bir şekilde bakması gerçekten çok komikti.

Gözlerimi arkamda beni izleyen bedenden çekmeden Altımdaki şortuda hızla çıkarmış ve pantolonumu da giymiştim. Normal olarak çıplaklık taehyung'u rahatsız etmiyordu o yüzden önünde giyinmemde de bir sorun yoktu.

Hızlıca saçlarıma da şekil verdikten sonra ceketimi giymiş ve bakışlarımı yatakta oturan bedene çevirmiştim. Taehyung'u bu şekilde götüremezdim ama giyebileceği başka kıyafette yoktu, üzerindekiler bile ona çok bol geliyordu. Ayakkabısı bile yoktu.

"Şirkete uğramadan önce sana bir kaç kıyafet almamız lazım"

Arkamda oturan beden sessiz kalarak sadece kafasıyla onaylamıştı. Telefonumu ve cüzdanımı cebime koyarak Taehyung'un yanına gelmiş ve yavaşça kolundan tutarak kapıya yürüdüm.

"Kendim yürüyebilirim bence"

Taehyung'un konuşması ile duraksamış ve Bakışlarımı arkamdaki bedene çevirmiştim. kafamla onaylayarak elimi kolundan çekip onun sa yetişebilmesi için çokta hızlı olmayan adımlarla odamdan çıktım. Yürüyebilirdi ama yavaş yürüyeceğine o kadar emindim ki. Çok umursamamaya çalışarak hızla merdivenlerden inip mutfağa girdim.

Mutfak masasında telefonuyla ilgilenen hoseok beni görmesiyle hızla ayağa kalkmış ve yan taraftaki çantamı da alarak yanıma gelmişti. Cidden her sabah dosyalarımı ve şirkete gidecekleri hazırlıyordu hem de benden emir almadan kendi isteği ile yapıyordu bunu.

"Çıkabiliriz efendim"

Kafamı arkaya çevirdiğimde taehyung'un olmaması ile hafifçe kaşlarımı çatmış ve hızla mutfaktan çıkıp gözlerimi etrafta gezdirdim. Hala merdivenlerin yarısında olan, yavaş ve dikkatlice inmeye çalışan beden ile hafifçe gülümsemiştim. Omzumu duvara yaslayıp kollarımı göğüsüm de birleştirerek dikkatle inmeye çalışan bedeni izlemeye başladım. O kadar dikkatli ve odaklanmıştı ki orada onu izlediğimi bile fark etmemişti.

Bir kaç dakikanın ardından son basamağa geldiğinde kafasını kaldırmış ve beni görmesi ile hafifçe irkilmişti. Her gün indiğim merdivenlerin onun gözünde böyle büyük bir şeye dönüşmesi gerçekten tuhaf geliyordu.

Son basamağıda inip yavaşça yanıma gelen sarışın çocuk hafifçe gülümsemiş ve kafasını eğmişti. Sanırım mahçup ve utanmış hissediyordu ama benim gözümde gerçekten çok tatlı bir görüntüydü.

"Çok iyi gidiyorsun"

"Yani, bilemiyorum"

Arkamdaki mutfak kapısının açılıp hoseok'un sesini duymam ile yaslandığım duvardan ayrılıp arkamı döndüm. Hoseok bir kaç adımda yanıma gelmiş ve anlamayarak gözlerini Taehyung da gezdirmeye başlamıştı. Taehyung'un üzerinde benim kıyafetlerimin olması durumu daha farklı gösteriyordu ve eminim ki hoseok da saçma bir şey düşünmüştü.

Ortamdaki gerici sessizliği bölmek için hafifçe öksürmüştüm. Neyseki hoseok tam zamanında gelmişti yoksa Taehyung'un zor yürüdüğünü görseydi eminim ki olayları daha tuhaf karşılardı.

"Hoseok, Taehyung da bizimle geliyor. Şirkete uğramadan önce bir alışveriş merkezine gidelim."

Hoseok dediklerimi onaylamış ve hızla yanımızdan ayrılarak mutfak kapısından bahçeye çıkmıştı. Bakışlarımı tekrar karşımdaki bedene çevirip hafifçe gülümsedim.

"Bak sakın tuhaf davranma ve düzgün yürümeye çalış"

"Deniyorum işte senin bir anda kuyruğun çıksa sanki normal karşılayacaksın."

Yüzümü ekşiterek karşımdaki bedene bakmış ve bir şey demeden arkamı dönerek bahçeye yürüdüm. Balığı yemeyi sevsemde dokusundan ve kokusundan kesinlikle nefret ediyordum bu yüzden bir kuyruğumun olma düşüncesi çok korkunçtu.

Arkama bakarak Taehyung'un da peşimden geldiğine emin olduktan sonra arabama doğru yürüdüm. Arabaya binmeden önce arkamdaki bedene dönmüş ve biraz geri çekilerek elimle binmesini işaret etmiştim. Taehyung anlamayarak arabanın içini ve dışını inceledikten sonra çekinerekte olsa yavaşça binip koltuğa oturmuştu.

Çok umursamayarak bende arabaya binmiş ve hoseok'un yanına oturmuştum. Taehyung etrafa ne kadar garip bakıyorsa, Hoseok da Taehyung'a o kadar garip bakıyordu. Kapıların kapanıp arabananın hareket etmesi ile karşımda oturan beden biraz irkilmiş ve koltuğun kenarından tutunmuştu. Dışarıdan gören birisi eminim ki çok tuhaf birisi olduğunu düşünürdü ama ben onun gerçek kimliğini bildiğim için hareketleri bana komik geliyordu. Tabi bazen bu durum beni deli edicek dereceye getiriyordu orası ayrı.

Kafamı cama çevirip dışarıyı izlerken bir kaç dakika sonra yanımdaki bedeni hissetmemle kafamı Hoseok'a çevirmiştim. Bir şey söylemek istediğini anladığımda kafamı hafifçe eğdim.

"Efendim, yanlış anlamayın ama bu çocuk biraz tuhaf birisi"

Hoseok'un kulağıma fısıldadığı şey ile gözlerimi hemen karşımda oturan bedene çevirdim. ellerini koltuğa yaslamış bir şekilde bütün bedenini cama çevirmiş ve büyüttüğü gözleri ile dışarıyı izliyordu.

Arkama yaslanıp bakışlarımı hoseok'a çıkarmış ve sessiz kalarak sadece gülümsemiştim.

Ben bu çocukla ne yapacaktım?


Selamlarr

Bu bölümü o kadar parça parça yazdım ki eminim baya saçmaladım.

Neyse bu da böyle olsun umarım beğenmişsinizdir

Diğer bölümde görüşmek üzere 🤍

Continue lendo

Você também vai gostar

11.4M 479K 50
"did you just draw a dick on my face?" Min Soojung was more than textbook perfect-- she's independant, crazy smart, and most of all: competitive. Tha...
284K 8.5K 93
Daphne Bridgerton might have been the 1813 debutant diamond, but she wasn't the only miss to stand out that season. Behind her was a close second, he...
461K 31.4K 47
♮Idol au ♮"I don't think I can do it." "Of course you can, I believe in you. Don't worry, okay? I'll be right here backstage fo...
638K 32.2K 60
A Story of a cute naughty prince who called himself Mr Taetae got Married to a Handsome yet Cold King Jeon Jungkook. The Union of Two totally differe...