RED

By mokyooo

9.4K 883 810

21. yüzyılda bir arada yaşayan vampirler, kurt adamlar, elfler ve insanlar sosyal düzeni sağlamak adına belir... More

Giriş (M)
Yüzün çok tanıdık geliyor (M)
Mühürlenmemiş kurt (M)
Sakladığın sırlar ne?
Yalan söyleyen elf
Ellerini uzat bana
Gün doğumuna dek
Benimle kal
Çünkü seni bir tek ben koruyabilirim
Kızıl gözlü canavardan
Kaçmamız gerek
Söylesene kimi seçerdin?
Asla kendi kurduna sırtını dönme
Sıradaki av sensin
Peki seni avlayan kim?
Piyonlar
Bir vampiri ansızın öpersen...
Oyunun içine çekilirsin
Koruyucu elf
Alfanın dişleri seni parçalayacak
Pişman mısın?
Çünkü sen hep yalnızdın!
Alfanın kardeşi
Sırrını sonsuza kadar saklayacağım
Zannettiğinden daha yakınındayım!

Ardına bakmadan kaç!

205 19 36
By mokyooo

Zihni bulanıktı Sehun'un gözlerini aralayıp yabancı odanın kime ait olduğunu anlamaya çalışırken. Kulaklarında uzaklardan işittiği anlamsız fısıltılar asılıyken toparlanıp sırtını yatak başlığına yasladı ve odanın içinde hüküm süren alfanın kokusunu ciğerlerine taşıdı mutlulukla. Sanki her şeyi unutmuştu, kötü hiçbir şey gerçekleşmemiş ve Minseok'a zarar vermediği için Jongin onu öpücüklere boğduktan sonra kollarının arasında uyutmuş gibi hissediyordu. 

Aslında tamamen böyle olmasını isterdi.

Peşine takılan kan emicileri rahat bir şekilde atlatabilirdi, en azından onlara zarar verse bile bundan suçlu olarak anılmadan kurtulabilirdi kolaylıkla ancak bazı ışıklar o an onun için karanlığın içine hapsolmuş ve kader onun için en kötü sonu yazmak için çabalamış gibiydi adeta. Eğer kurtların topraklarına gelmeden önce- saldırıya uğramadan önce- Bay Lee'yi arayıp peşinde birilerinin olduğunu söylemiş olsaydı şimdi onu suçlu bulup bulmamak adına uyanmasını bekleyen konsey olmazdı. Elbette kendini koruduğunu söyleyerek yaptığı şeyi yumuşatabilirdi, üstelik Jongin tek ve en güçlü şahidi olarak yanında duruyor olsa bile. Ancak başlıca yapması gereken tek şey Bay Lee'yi aramaktı ama Sehun'un aklına bunu yapmak hiç gelmemişti. 

Odanın kapısı açıldığında dizlerinin etrafına sardığı parmaklarını gevşetti yavaşça. Görmek istemediği, gözünün  önüne geldiğinde bile midesine bıçaklar saplayan parmakları kucağına atlayan genç elfi tutmak için ileri uzanmış, onu sahiplenici bir kavrayışla kendisine bastırmıştı.  Luhan'ın gözyaşları omzunu ıslatıyorken onun zayıf sırtını, yumuşak saçlarını ve saklandığı yerden çıkıp kendisine bakmasını istercesine yanağını okşadı dakikalar boyunca. Hıçkırık sesleri azalarak yok olduğunda ve genç elf yorgun düşmüş bedenine rağmen onun için gülümsemeye çalıştığında, Sehun kendisini izleyen durgun ama sanki sıradaki avını çoktan bulmuş gibi görünen koruyucu elfin bakışlarını yakalayabilmişti. Seonghwa hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren savaşta bile bir gün olsun yorgun görünmemişti ama şimdi eğer kapıya yaslanıyor olmasa ayakta duramayacak halde olurdu onu izlerken. Sehun kaç gündür uyuduğunu merak etti o anda ama bir türlü anlayamadığı şey Seonghwa'nın uyuyamadığı için böyle görünüyor olması değildi. 

Onun zayıf kalp atışları koruyucu elfin ruhunu parçalamış, kendinden daha fazla nefret etmesine neden olmuştu. İşini bile doğru düzgün yapamayan kişinin ta kendisi olduğunu söylüyordu iç sesi ve Sehun'un uyumaya devam ettiği her saniye o sesin haklı olduğunu tüm benliğiyle kabul etmişti. Onun dokunulası, en değerli elmastan bile daha nadide yüzüne uzun süre bakamamasının nedeni buydu.

''Durum raporu vermeyecek misin Seonghwa?''

''Hyung!'' Luhan hayıflandı sessizce, onun ellerini sıkıca tutuyordu. ''Kendine geldiğin ilk anda bunu mu merak ediyorsun gerçekten?''

''Ölen sekiz vampirin suç kayıtları--''

''Seonghwa!'' Genç elf yataktan fırladı. Koruyucu elf belinin üzerinde birleştirdiği kaba elleri,  asla yıkılmayacakmış gibi  duruşu  ve ifadesiz yüzüyle onun karşısında dururken Luhan başını iki yana salladı. ''Kes şunu! Daha kendine gelmediğini benden daha iyi biliyorsun ona her şeyi söyleyemezsin.''

Sözleri bittiğinde koruyucu elfin keskin gözleri yatağın içindeki güzelliği buldu tekrar. Evet, Sehun'un şu an hiçbir şeyden haberinin olmamasını o da istiyordu ama bunu ne kadar erteleyebileceğinden emin değildi bu yüzden şimdi olmasının en iyisi olduğuna karar verdi. Sehun devam etmesini istercesine başını salladığında aralarında kalmış genci ezip geçti diğeri bakışlarıyla. Yapamadığı her ne varsa artık bunu geride bırakacak ve Sehun'un olmasını dilediği gibi bir koruyucu olacaktı.

Duygusal olmayan, avına saldırabilmek için sahibinden emir bekleyen aç bir köpek olmayı yeğlerdi.

''Ölen sekiz vampirin suç kayıtlarına ulaşıldı  aralarındaki en düşük suç gasp ve taciz. Mine çiçeğinin insanlar üzerindeki etkisini kırmayı başaran ve bunu tüm piyasaya el altından normal  mine çiçeği özütü olarak satan işsiz bir kimyagerde aralarında bulunuyordu.  Mesaj ve aramalarda bu suçun planlı işlendiği ve bunu yapan kişinin Kim Minseok olduğu kanıtlandı, şu an gözetim altında tutuluyor kendisi. Konsey her şeyi tartışabilmek için uyanmanızı bekliyordu, ayrıca yaşanan olayın şahidi olan Kim Jongin ifadesini iki gün önce verdi. ''

''İki gün önce mi?''  Sehun anlamaya çalışırken kaşlarını çattı. Dün gece o vampirleri öldürmemiş miydi? Çoktan iki gün geçmiş miydi yani? Hayır, olamazdı.

''Üç gündür uyuyorsunuz efendim. ''

Luhan abisinin yaşadığı şoku ve ona yakışmayan korkuyu görebiliyordu, her ne kadar bundan nefret etse ve onu daha iyi hissettirmek için uğraşmaya çabalayacak olsa bile Sehun'un yaşanan her şeyde olduğu gibi bunu da kendi başına aşmak isteyeceğini biliyordu. Her zaman onun için sığınacak birisi olmak isterdi ancak Sehun ona dayatılmış sorumluluklar nedeniyle birisine sığınmanın ne demek olduğunu unutmuş, bu davranışın ona gerçekten yakışmadığını düşünüyordu. Yanaklarını kavrayan parmakların verdiği sıcak his onu gerçek evindeymiş gibi hissettirse bile bu his oldukça kısa sürmüştü. Şu an ait olmadığı toprakların içinde, konsey tarafından cezalandırılması olası olan bir suçlu olarak bulunuyordu. Niye buraya gelmeyi seçmişti ki?  Jongin ile arasında düzgün bir ilişki bile yokken neden onun tarafından ilgi görmeyi düşünerek buraya gelmişti?  Alfa gerçekten sığınmak istediği birisi miydi?  

''Onunla yalnız konuşacağım biraz dışarıda bekler misin tatlım?''  

Luhan abisinin sahte gülümsemesine karşılık kaşlarını çattı ve gitmek istemediğini belli edercesine başını iki yana salladı. Ne zaman Seonghwa ile yalnız kalmak istese sonunda kavga ettiklerinin farkındaydı ve şimdi neredeyse herkes Sehun'a sırtını dönmüşken ya da onu öldürmek istiyorken aralarının kötü olmasını istemiyordu. 

''Seni içeren her şeyin beni de ilgilendirdiğini biliyorsun hyung. Lütfen kalmama izin ver, sessiz duracağıma söz veriyorum.''

''Olmaz.'' Sehun'un narin parmakları onun saçlarının arasında kaybolduğunda genç elf başını abisinin omzuna yasladı. İşlerin daha da kötüleşeceğini hissediyordu nedense.  ''Daha iyi hissetmeni sağlayacaksa onunla tartışmayacağıma dair sana söz veriyorum, üstelik aramızda sorun olacak hiçbir şey yok. Öyle değil mi Seonghwa?''

Ağlamaklı gözler kapının önünde duran koruyucu elfi bulmuştu hızlıca. Luhan büyük bir umutla ona bakıyor, gerçekten öyle olmadığını söylemesini istiyordu. Birkaç saniye içinde Seonghwa lider elfiyle aralarında hiçbir sorunun olmadığını ima edercesine başını salladı.

''Bir şeyler yemek ister misin? Kendini daha iyi hissetmeni sağlayacağına eminim, üstelik sevdiğin çaydan getirebilirim Kyungsoo bu sabah senin için almış.''

''Çay iyi olur, aç hissetmiyorum şimdilik.''

Geniş yataktan kalkıp uyarıcı bakışlarla Seonghwa'ya bakmadan önce Luhan abisine sıkıca sarılmış ve hızlıca odadan çıkmıştı. Kapı kapandığı anda Sehun kendini daha fazla tutamayacakmış gibi başının iki yanına ellerini bastırdı, duruşu kamburlaştı, gözlerini her şeyden kaçmak istiyormuş gibi sıkıca kapattı.

''Efendim...'' Kaba eller ona her zaman camdan yapılmış gibi dokunurdu ve yine aynı şekilde onun bedenine dokunuyor, başını kaldırması için çenesini destekliyordu hafifçe. 

''Sadece başım ağrıyor. ''

Sehun fısıldadığında Seonghwa cesaretini toplayıp onun yanına oturdu. Belki Sehun kızabilirdi bunu yaptığı için belki de şu an ihtiyacı olan kişi oymuş gibi ona yaslanırdı ama öylece durup onun acınası halini izlemek istemiyordu daha fazla. Odaya girdiği andan itibaren bir şeyler yapmamak için kendini tutmuyor muydu?  

Onun yönlendirmesiyle Sehun yastığa değil koruyucu elfinin bacaklarına yasladı başını. Gözlerini kapatan el bir anlığına kendi iç sesini daha çok duymasına neden olmuş olsa bile saniyeler sonra göğsünün üzerinde bastırılan el tüm odağını değiştirmişti. Daha iyi hissetmesini umarak Seonghwa sınırlı olduğu büyü gücünü kullanırken Sehun bu olayın çevresindekileri çok fazla yıprattığını bir kez daha fark edebilmişti. Seonghwa koruyucu elf olarak yetiştirilmeye başlanıldığı anda ailesine ait her şeyi de geride bırakmış, tamamen Sehun'un gölgesi olabilmek için kendini değiştirmeye çalışmış ve bunu zaferle başarmıştı. Kendi ailesinden ona miras kalan büyü yeteneğini çok uzun zamandır kullanmadığının farkındaydı ve ilk kelimeler ağzından çıkarken her şeyi unutmuşa benziyordu. 

Bir zamanlar Sehun'un babası ona 'oğlumu basit büyülerinle mi korumayı düşünüyorsun' diye sormuştu ve şimdiki zamana baktığında onu ne belindeki kemerin üzerinde olan bıçaklarla ne de büyü gücüyle koruyamadığı ortadaydı. 

Bacaklarının üzerindeki güzel yüze doğru eğildi ve alnını Sehun'un alnına bastırdı gözlerini kapatmadan önce. Onu kutsayan ışığın farkında değildi ya da liderinin baş ağrısını hızlıca geçirebilmiş olduğunun. 

''Seonghwa?''   Şaşkınlıkla onun adını fısıldadı lider elf yanağına damlayan şeyler gözyaşlarından başka bir şey değildi çünkü. Gözlerini kapatan parmakları uzaklaştırıp onun yüzünü görmek için hareketlendiğinde diğerinin sesi duyuldu.

''Beni affedin! Size karşı asla yeterli değildim, yanınızda olmam gereken zamanda orada değildim sizi tek başınıza bırakıp bu yükü sırtlanmanıza neden oldum. Lütfen beni affedin efendim!  Vereceğiniz tüm cezalara hazırım, eğer gitmemin daha uygun olacağını düşünüyorsanız isteğinizi yerine getirip, gideceğim. Tüm amacım sizi daima korumak ve mutlu olduğunuzdan emin olmaktı ama bunu başaramadım. ''

Gözyaşlarını silen parmakları hissettiğinde konuşmayı kesti ve sessizce ağlamaya devam etti koruyucu elf. Sehun'u ve Luhan'ı herkesten, her şeyden sonsuza dek koruyabileceğini düşünerek hareket ettiği tüm zamanlara lanet ediyordu şimdi. Önüne çıkan ilk engel Jongin bile değildi o sadece yerinde olmak istediği kişinin ta kendisiydi ancak bir şekilde tüm zihnini ona odaklayıp asıl tehlikeleri görememişti Seonghwa. Lider elf hafifçe doğruldu şimdi ne yapacağını tamamen şaşırmıştı çünkü Seonghwa'yı ilk kez ağlarken ve tamamen dağılmış bir halde görüyordu. Parmakları koruyucu elfin yanaklarını okşadı daha sonra boynuna doğru kayıp onu kendisine çekti. Göğsüne yaslanmış bir halde ağlayan Seonghwa'yı kolayca unutamayacağını biliyordu ve o an iç sesi tekrar etti, yaptığı hatanın herkesi yaraladığını.

''Yanımda olmana en çok ihtiyacım olan zamanda nasıl senin gitmeni isteyebilirim? Bunu sen istiyor olsan bile izin veremem Seonghwa. Üstelik bu senin hatan değil, sana Luhan'ın yanında kalmanı söyleyen bendim, her şeyi başarabileceğimi zanneden bendim. ''

''Eğer uyanmasaydınız...'' Hıçkırıklarla bölündü kelimeleri. Yüzünü her zaman eviymiş gibi hissettiren sıcak tenin üzerine bastırırken sırtındaki yumuşak dokunuşların onu sakinleştirmek istercesine hareket ettiğini hissedebiliyordu. İlk kez Sehun onu sakinleştirmeye çalışıyor ve hatalı olmadığına dair bir şeyler söylüyordu ancak hepsi boşunaydı, Seonghwa bunun kendi suçu olduğuna emindi. 

''Artık kötü olan her şey geride kaldı, öyle değil mi? Uyandım ve kendimi gerçekten iyi hissediyorum bu yüzden lütfen daha fazla üzülme ve benim için endişelenme. Şimdi neler olduğunu bir kez daha anlatabilir misin?"

Seonghwa yüzünü yasladığı yerden uzaklaştırmadan cevap verdi. "Alfa Jongin sizi bulduğunda neredeyse bayılmak üzereymişsiniz--"

"Bu değil." Sehun'un sesi olabildiğince sakindi, parmakları genç adamın omuzlarının üzerinde geziniyorken kendini dizginlemeye devam etti.  "Byun Baekhyun'un davetsiz bir şekilde evime geldiğini gün ne olduğunu soruyorum. Onunla banyoda yalnızdın, sana bir şey söylediğine eminim çünkü yanıma geri döndüğünde oldukça düşünceli ve gergin görünüyordun. İlk önce yaşadığım olayın sebebiyle gergin olduğunu düşündüm,bunda haklı olabilirdin ama daha sonra bir şey fark ettim. Kim Minseok'un beni akşam yemeğine davet ettiğini söylediğin esnada zihnin açıktı ve kendime engel olamadım, ne zaman zihnini okusam bunu hızlıca fark edip bana kızıyordun ama o an farkında olmadın ve dolayısıyla bana kızamadın. "

"Özür dilerim bir anlığına beni kandırmasına izin vermek istedim çünkü..."  Seonghwa ona sıkıca sarılmak istedi o anda sanki lideri kollarının arasından uçup gidecekti.  Artık sadece koruyucu elfin yapması gereken şeyleri yapacağım,  sizi kalbimden ve duygularımdan uzaklaştıracağım, sizi kıskanmaktan vazgeçeceğim adlı konuşmasını onu yıkarken yapmış ama daha sonrasında onu elde etmeye çalışarak Baekhyun ile anlaşma yapmayı düşünmüştü, değil mi? Bunun savunulacak bir tarafı yoktu, her yeri pislik ve şeytani düşüncelerle doluydu. 

"Onunla ne üzerinden anlaşma yapmak üzere olduğunu tahmin edebiliyorum ama söylemeni ya da yapmanı istediği şey neydi?"

"Yalan söyleyecektim." Onun tatlı kokusunu içine çekerken fısıldadı koruyucu elf. "Sizi alfadan uzaklaştırmak için defalarca yalan söyleyecektim. Kırıldığınızı, ağladığınızı, yalnız kaldığınızı bilsem bile bu oyunu oynamaya devam edecektim ancak yapamadım. Herkesten daha çok sizin mutlu olmanızı sağlamak istiyorum ve eğer onun sevgisi, ilgisi, verebileceği zevk sizi mutlu edecekse buna karışmaya hakkım olmadığına emin oldum. "

"Jongin hakkında mıydı? " Daha çok kendine soruyor gibiydi.  Vampirlerin, kardeşinin üzerinden oyun oynamaya devam  edeceklerini düşünmüştü aslında  alfayı bu konuya dahil etmemişti çünkü Jongin tarafından gerçekten sevilmiyordu  ve birisinin yanında durması gerekse bunun kendisi olmayacağına emindi. Baekhyun'un alfayı kendi tarafına çekmeye çalışıp bu savaşta Sehun'u yapayalnız bırakmaya çalıştığına artık emindi.

Emin olamadığı şey neden Jongin olduğuydu?

Seonghwa yaslandığı yerden başını kaldırdı ve liderinin uzun kirpiklerini, masum bakışlarla dolu gözlerini, öpülmek için yaratılmış gibi duran dudaklarını izledi. "Eve gitmek ister misiniz?"

"Evet ama öncelikle Jongin'i görmek istiyorum."

Seonghwa yavaşça ondan uzaklaştı ve yataktan kalkıp üzerini düzeltti. "Ona uyandığınızı söylerim."

Sehun tatlı bir gülümsemeyle ona baktı.  "Teşekkür ederim."

Koruyucu elf sessizce odadan çıktığında Sehun işlerin daha ne kadar karmaşıklaşacağını merak etti. Baekhyun'un abisinden farklı olmadığını aksine ona göre daha kötü fikirleri olduğunu ve istediği her ne ise elde etmek uğruna bu kötülüğü herkese bulaştırabileceğini anlamıştı. Parmakları temiz çarşafı okşarken üzerinde ona ait olmayan kıyafetlere bir bakış daha attı. Tamamen Jongin'in saf kokusuna bulanmış olmak onu tuhaf bir şekilde mutlu ediyordu.

"Yatağımı sevdin sanırım." Alfanın çekici sesini duyduğunda kendi kendine gülümsemeyi bıraktı ve başını kaldırıp ona baktı. Kardeşi ve koruyucu elfin yorgun, uykusuz ve endişeli yüzünü karşısındaki adamda da gördüğünde her şeyi berbat ettiğini bir kez daha anladı. Aralarında bir bağ olmamasına rağmen Jongin'in neden bu kadar berbat bir halde göründüğünü sormak istese bile sessiz kaldı çünkü onun başına bela açtığını duymak istemiyordu.

Buraya gelmek yerine başka bir yere gidebilir ve o zaman vampirleri öldürebilirdi değil mi? Böylece Jongin onun açtığı sorunlarla uğraşmaktan zorunda kalmazdı.

Yavaşça yanına oturdu ve elfin güzel ellerini avucunun içine çekti.  "Geç kaldığım için özür dilerim Sehun. Seni daha erken bulabilseydim bunu yaşamana gerek kalmazdı şimdiki gibi sahte gülümsemenle her şey yolundaymış ve hiç incinmemişsin gibi davranmana gerek olmazdı. "

"Ben iyiyim." dedi, kendisinin bile inanmadığı bir sesle. Alfa başını iki yana salladı ve onu nazik bir tutuşla kucağına çekti.

"Olmadığını biliyorum, böyle davranmaya devam etme. " İnce, kemikli parmakları dudağına bastırmadan önce söyledi. " Kimseye zarar vermeyeceksin bunu biliyorum. Her şeyden daha da önemlisi benim için hala çok güzelsin yanakların, saçların ve parmakların... Onların ne kadar güzel olduklarını görebiliyorum Sehun, adeta sana tapmamı sağlıyorlar."

"Yalan söylüyorsun." Parmak uçları alfanın dudaklarıyla bütünleşirken söyledi her ne kadar elini geri çekmek istese bile sanki tüm ihtiyacı olan şey buymuş gibi hissettiğinden bunu gerçekleştiremedi. Kanla kaplı parmaklarından nefret ediyordu ve etmeye devam edecekti ama Jongin onu severken, hala güzel olduklarını düşünürken bunu nasıl yapabilirdi?

"Yalan söylemediğimi çok iyi biliyorsun sadece bana inanmak istemiyorsun. Bunu kabullene dek parmaklarını öpebilir ve saçlarını okşayabilirim benim için sorun değil. "

Sehun alnını onun sıcak alnına yasladı. Tüm kötü düşüneceleri, nefreti ve öfkesi şimdi çok uzaklardaydı. Oldukça iyi hissediyordu ancak böyle hissediyor olmak onu şaşırtıyor ve korkmasına neden oluyordu.

"Neden bana bu kadar iyi davranıyorsun? "

"Çünkü kötü hissettiğinde kurdum sakinleşmiyor, seni mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapmak için çabalıyor. " Boynuna minik , sıcak bir öpücük bırakıldığında Sehun göğsünü alfanın göğsüne yasladı. Onun kucağında daha rahat oturmaya başlamadan önce ellerini alfanın boynuna sardı.  "Sana mühürlendim Sehun. "

Aptalca gülmek ve sessiz kalmak arasında sıkışıp kaldı lider elf. Alfanın elleri belini sararken duyduğu cümlenin gerçek olup olmadığına emin olmaya çalışıyordu. Zihni onunla oynuyor muydu yoksa gerçekten Jongin ona mühürlü olduğunu mu söylemişti?

" Ne söylediğinin farkında mısın sen? Bir elfe mühürlendiğini mi söylüyorsun yani? Onca kişi varken bana mühürlendin öyle mi? Jongin! Benimle alay etmeye devam edeceksen eve gideceğim çünkü bunu kaldıracak havamda değildim.''

''Sana yalan söylediğimi nereden çıkardın? ''  Kucağında hareket eden elfin kızgınlığını yatıştırmak için onun yüzüne minik öpücükler bırakmadan önce söyledi alfa. Birkaç dakika içinde Sehun sakinleşmişti ancak onun kucağından kalkmış ve yumuşak, oldukça rahat olan yatağın içine oturmuştu. Dizlerini karnına doğru çekti, biraz önce Jongin'in dünyanın en güzel şeyleriymiş gibi öptüğü parmaklarını görmek istemiyormuş gibi yumruklar haline getirip çarşafın yüzeyine bastırdı. Onun ciddi bakışlarına aldırış etmek istemiyordu daha doğrusu onun yalan söylemediğine ve kurdunun gerçekten mühürlenmiş olabileceğine inanmak istemiyordu.

Hiçbir zaman onun tarafından sevileceğini düşünmemişti öyle değil mi?

Gerçeğin oldukça farklı olduğunu bilmek onu garip duygulara sürüklemişti, Jongin korkusuz bir şekilde ona yaklaştığında bile Seonghwa'yı çağırıp gitmek istediğini söylemeyi düşünmüştü bir anlığına. 

''Sehun...'' Alfa ihtiyacı olan tek kişi karşısında duruyormuş gibi onun adını söylediğinde lider elf gözlerini kaçırmayı ve endişeyle dudaklarını ısırmayı bıraktı. Masum gözleri alfanın keskin bakışlarıyla birleştiğinde kesik bir nefes kaçtı dudaklarının arasından, sıcak dokunuş önce sağ dizine daha sonra koluna ulaşmıştı. Jongin kendisiyle birlikte onu da yatağın içine çekti ve henüz şaşkınlığını atamamış elfi kollarının arasında tutmaya devam etti iki gün boyunca yaptığı gibi.   ''İlk karşılaşmamız kötü bir şekilde oldu, daha sonra da sana iyi davranmadım otoritemi korumak adı altında sana üstünlük taslamaya çalıştım hatta kardeşini suçladım. Hepsi için pişmanlık duyuyorum çünkü aslında yapmak istediğim şey kurdumu sessizleştirmek onu uzaklaştırmaya çalışmaktı. Karşıma çıktığın andan itibaren zihnimde sadece seni sayıklayan bir kurt vardı ve ne yaparsam yapayım onu etkisiz hale getiremiyordum, yaptığım şeyler onun sana daha çok bağlanmasına neden oluyordu diyebilirim. Oynamaya çalıştığım oyundan vazgeçtim hem senden hem de kurdumdan kaçmayı bıraktım artık. Mührü kabullenmem çok uzun sürdü ancak artık her şeyden eminim ve yaptığım şeylerden pişmanlık duymuyorum.''

''Hiçbir zaman beni sevmeyeceğini düşünmüştüm.'' İtiraf etti kendini durduramayarak Sehun.  Alfa onun saçlarını okşarken tatlı bir şekilde  somurttu.

'' Bunu sana o elf mi söyledi? Aklını böyle kötü şeylerle mi dolduyor?''  Söylenmeye başladığında güzel elf kıkırdadı ve devam etmemesini istercesine ince parmaklarını onun dudaklarının üzerine bastırdı.

''O bir şey söylemedi Jongin, bunun hakkında düşünüp duran bendim. ''

''Artık düşünme.''  Fısıldadı onun dudaklarının üzerine. Birbirlerine olabildiğince yakın duruyorlarken Jongin iki günün neredeyse iki asır gibi geçtiğini bir kez daha fark etti ve ileri atılan öfkesini dizginleyebilmek adına onun dudaklarına minik bir öpücük bıraktı. Minseok'u sadece kolu kopmuş bir halde bırakmanın yeterli olmayacağını biliyordu, her ne kadar daha fazlasını yapmak istese bile lider olduktan sonra ilk kez dönüşen bedeni oldukça acı çekmiş ve kurt formunu uzun süre korumasına engel olmuştu. Sehun minik öpücüğün yetersiz olmasıyla mızmızlanmaya başladığında kıkırdadı ve yavaşça onun üzerine çıktı, lider elf bacaklarını edepsizce iki yana açmıştı bile.

''Cesetleri Bay Lee'ye teslim ettin mi?''

''Şimdi boş ver cesetleri!''  

Geçmişte ve gelecekte onları bulacak kötülükleri umursamıyormuş gibi birbirlerinin dudaklarına sığındıkları anlardan birini yaşıyorlardı yine. Korkunç bir ceza almanın eşiğinde olsalar bile sadece içinde bulundukları anın tadını çıkarmayı seçmişler ve odanın dışında olanları unutmuşlardı. Alfa her zaman onu yatağında görmeyi, kollarının arasında uyutmayı, kıymetli bedene şevhetle dokunmayı istiyordu ve bu isteği Sehun tarafından gerçekleştirilmeye hazırdı. Yastığının üzerine dağılmış sarı-gümüş tonlarında saçları, her bir dokunuşunda aldığı zevki belli edercesine alfanın koluna batan tırnakları, keskin yüzüne ve boynuna dokunan ıslak ve oldukça yumuşak dudakları, Jongin'in belinin üzerinde duran ve ara ara onu kendisine bastıran çevik bacakları...  Yorgun olduğunu tamamen unutmuştu onun kolları arasındayken, daha fazlası için kıvranıp duruyor hızlıca üzerindekilerden kurtulmayı bekliyordu. Jongin onun aldığı sık nefeslerle şişen karnının üzerine  öpücükler bırakırken lider elf kışkırtıcı bir tavırla üzerindeki tişörtü göğüslerini gösterircesine yukarı kaldırdı. Kızarmış yanakları, hafif şişmiş ve pembeleşmiş dudakları, kısık gözleri ve göğüs ucuyla oynayan yaramaz parmakları... Alfa onun bacaklarının arasına oturdu ne yapacağını bilemez halde. Sehun'un fiziksel ve zihinsel yorgunluğunun farkındaydı ancak onun bu haline karşı koyabilecek kadar kendine hakim değildi. 

''Sen baygınken Byun Baekhyun'un evine gittim, amacım tam olarak onları öldürmekti ancak bunu tamamiyle gerçekleştiremedim. ''

Sehun yavaşça tişörtünü aşağıya indirirken bacaklarını karnına doğru çekti ama Jongin onun kaçmamasını sağlamak için bacaklarını tutup ona daha çok yaklaştı. Yaptığı kötü bir şey değildi, sonuçta onu sevdiği için yapmıştı ancak Sehun böyle düşünmüyordu. 

''Başının derde girmesine izin mi verdin yani?  Benim gibi birisi yüzünden ırkın lidersiz kalabilir hatta bu hatanın cezası--''

''Sakinleş!'' Onun tatlı yüzünü göğsüne bastırdı Jongin . Farkında değildi ama alfası ona hükmediyordu dahası Sehun'a sakinleşmesini söylerken sesinin baskın olduğunu, karşısında kurt adam varmış gibi alfa tonuyla konuştuğunu fark edememişti. Konuşmak istese bile susmayı tercih etti lider elf bir şeyleri kendisi mahvetmişti ve bunu düzelten kendisi olmalıydı. Her ne kadar Jongin onun yüzünden kendini ateşe atmış olsa bile tüm suçu üstlenmesi gerektiğini ve zorunda kalırsa herkesi geride bırakacağını biliyordu.   ''Sen sıradan birisi değilsin Sehun bir daha asla bu cümleyi kullanma. Sana mühürlüyüm ve beni istemiyor olsan bile seni korumaya çalışacağımı biliyorsun. Yaptığım şey için asla pişman değilim çünkü dediğim gibi amacım daha fazlasını yapmaktı, onu öldürmekti.''

''Ona ne yaptın?''

Vampirin acı dolu çığlıklarını duymuştu ve hemen ardından dilinin üstünde yakıcı bir tat belirmiş tamamen ağzına dolmuştu. O an Jongin kusmak istedi her ne kadar kurdu bundan tatmin olsa bile Minseok'un kanının tadından nefret etmişti. Öfkesi bir an bile dinmeyen kurdu onun kolunu kopardığında Jongin asla durmak istemedi, gün aydınlana dek onu balo salonunda parçalara ayırmak ve geriye kalan parçaları Bay Lee'ye teslim etmeyi istedi ancak bunu  yapamadı. 

Uzun zaman sonra ilk kez kurt formuna dönüştüğü için bedeni hantal ve acı çekiyordu. Üstelik dilinden damlayan vampirin kanı onu zehirliyordu yavaş yavaş.

Yumuşak, içini kıpır kıpır eden öpücük alnının kenarına kondurulduğunda Sehun birkaç saniyeliğine gözlerini kapattı. Az önce uzaklaşmak istediği adamın sıcak kollarına utanmaz bir şekilde sokulmuş ve ağırlığını hafifçe ona vermişti. Eğer Jongin yaptığı şeyden pişman değilse o da kendi adına suçlu hissetmemeliydi değil mi? Sonuçta bunu yapmasının nedeni ona acıması ya da sınırını ihlal ettikleri için değildi, onu sevdiği içindi.

Kapı yavaşça açıldı ve birkaç dakika öncesine dek ağladını ele veren Luhan elinde tuttuğu bardakla içeriye girdi.  ''Sanırım alfa sana her şeyi anlatmış hyung. ''

''Evet.'' diye mırıldandı lider elf ve sevdiği çayla dolu bardağın komodinin üzerine bırakılmasını izledi.

''Uyuduğun iki gün boyunca bir an bile başından ayrılmadığını ve neredeyse hiç ama hiç uyumadığını, odaya sadece benim girmeme izin verdiğini de anlattı mı?''

Genç elf kıkırdadı. Jongin yüzünü Sehun'un tatlı kokusuyla dolu boynuna gömmüş ve eliyle küçüğün dışarı çıkmasını işaret etmişti.

''Ah, sanırım bazı şeyleri anlatmayı unutmuş. '' Sehun onun siyah saçlarını karıştırdı alay ederken. ''Sen anlatmaya devam eder misin Luhan?''

''Elbette!''

Jongin kükreyerek yataktan kalktı ve genç elfi kolundan tutarak tek bir hamlede kapının dışına çıkardı.  ''Bundan sonra bu odaya girmeni yasaklıyorum.''

Luhan kahkaha atmadan önce utanmaz bir tavırla dil çıkardı ona.

*

Junmyeon gözlerini kısarak içeri giren tanıdık bedeni izledi. Loş ışığın altında ağır adımlarla yürüyen adam doğruca U şeklindeki balkona doğru ilerledi ve orada kendisini bekleyen Minseok'un sağ tarafında durdu.

''Basit bir köpekçiğin kolunu koparmasına izin mi verdin?''

Elindeki şarabı uzatırken derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti.  '' Ona karşılık verirsem işler benim için kötüleşirdi ayırca çevremizde çok fazla tanık vardı.''

''İşler senin için kötüleşir miydi?''  Küçümseyici bakış yüzünü okşarken sakin kalmaya çalıştı vampir. ''İşler ne zaman senin için iyiydi ki? Zengin aileleri kendine bağlamaya çalışacak kadar düştün mü Kim Minseok ya da sadece seni sinirlendirdi diye birisinin peşine avcıları takacak kadar düşüncesiz mi oldun? İlk taşı atman için sana açık kapı bırakmıştım ama küçük kardeşin her şeyi mahvetti, sırasıyla Junmyeon ve şimdi de sen! Beceriksizler!  ''

Odanın içinde gürleyen sesten kaçmak istedi ortanca kardeş ancak gitmesi için emir verilmemişti, istese bile yapamazdı.

''Konseyde kendimi haklı çıkaracağım.''

''Hiçbir şey yapmayacaksın.''  Kahverengi gözler onun kızıl gözleriyle çatıştığında sessizce yutkundu. ''Bu kez kendim halledeceğim sizin bu işi de batırmanıza izin veremem.''



Continue Reading

You'll Also Like

35.5K 462 24
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
7.7M 450K 84
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
301K 26.2K 47
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
2.5M 77.7K 54
Babasının borcu yüzünden genç kızı alı koyan Karahan başına büyük ama tatlı bela alır... Genç kız Karahandan küçük olmasına rağmen yalnız adama eş ol...