HELLOOOOOOO
ARTIK BUNUN OLMASI GEREKIYORDU!
İns 2 ay sonra falan atmamisimdir
Yazmaya basladigim tarih 10 haziran
İyi okumalarrrrr
-
-
"Bebeğim,bence çok güzel çizdik hm?"
Jungkook gittikten sonra ağlama krizimin hemen ardından kendimi toparlamak için resim çizmeye karar vermiştim. Yapmak istediğim şeyi bebeğimle paylaştıktan sonra çiziyordum ve bitirdiğimde ortaya güzel bir sonuç çıkmıştı. Çerçeve yaptırıp odama asmayı bile düşünüyordum.
Resim serüvenim telefonumun çalmasıyla bölündüğünde kalkıp şarjda ki telefonumu aldım. Arayanın annem olması yüzümü gülümsetirken beklemeden açıp kulağıma yasladım. Gülümsemeye devam ederken mutfağa ilerliyordum.
"Dünyanın en iyi annesi beni niye ara-"
"Taehyung? Anneciğim iyi misin? Jungkook iyi mi? Kötü değil,iyisiniz değil mi?
"Neyden bahsediyorsun? Jungkook niye kötü olsun ki?"
"Sen hiç haberleri açmadın mı? Ya da magazin falan?"
Kaşlarım çatılırken olduğum yerde durdum. Günlerdir televizyon ya da telefon ne unutmuştum. Bakmadığımda bir şey mi olmuştu
"Anne ben seni birazdan arayayım mı?"
"Kesinlikle ara."
Onu onayladıktan sonra telefonu kapatıp salona koştum. Televizyon o kadar uzun süredir açılmıyordu ki kumandayı bulmak biraz zamanımı almıştı.
Televizyonu açıp karşıma çıkan ilk magazin kanalını açtığımda kanım dondu. Kalbim hayal kırıklığıyla çarparken ellerimi karnıma sarıp koltuğa oturdum zar zor.
Ünlü iş adamı Jeon Jungkook'a pedofili damgası!
İki gün önce dünya evine giren çiftin bebek haberi yüzünden evlendiği ortaya çıktı. Kim Taehyung'un 4 aylık hamile olduğu teyitlenirken birlikteliğin, Kim reşit olmadan önce başladığı iddia edildi.
Çiftin yaş farkı büyük dikkat çekerken,Jeon çok fazla tepki aldı. Kendisi 26 yaşındayken evlendiği kişinin 19 yaşında olması akıllarda soru işareti bıraktı.
Birliktelik ne zaman başlamıştı?
Jeon pedofili miydi?
"Hayır... Hayır hayır!"
Ne saçmalıyordu bunlar?
Üstelik Jungkook bunu görmüştü!
Titreyen ellerim Jungkook'un numarasını tuşlarken sızlayan kalbimi sakinleştirmek için derin nefesler alıyordum.
"Aç Jungkook... Lütfen aç şunu."
Telefon çalmadan kapandığında Jimin'i aradım bu sefer. O bir kez çaldıktan sonra açtığında başım omuzuma eğildi istemsizce. Dudaklarıma işkence ederken onun hıçkırıklarını dinledim birkaç saniye.
"Taehyung... Abim biter,yıkılır..."
"Ona ulaşamıyorum... Gidebileceği bir yer var mı?"
"V-var ama-"
"Tamam adresi at bana."
Konuşurken bir yandan eşyalarımı alıp hazırlanmaya çalışıyordum.
"Tek kalmayı sever o, yanında biri olduğunda dellenir gitme boşuna."
Evden çıkıp geldiği günden beri otoparkta duran arabama binerken sakin kalmaya çalışıyordum.
"Ama benim gitmem gerek. Adresi at."
"Taehyung içmişse sana zarar verir."
"Jungkook bana bir şey yapmaz. Konumu bekliyorum."
Cevap beklemeden aramayı kapatıp kemerimi taktım. Aylardır araba kullanmıyordum. Kontağı çevirirken tanrıya bizi koruması için dua etmeyi bırakmıyordum asla.
"Tanrım... Bir aksilik çıkmasın lütfen."
.....
Araba şehrin bir ucundaki ormanlık alanda yavaşça ilerlerken Jimin'in attığı konumun doğruluğunu teyit etmeye çalışıyordum.
Burası ormanın ortasıydı. Üstelik kimse yoktu. Jungkook buradaysa nerede kalıyordu? Gözlerim bir yandan yol üzerindeydi. Tekerlek izleri vardı ancak Jungkook'a ait olduğundan emin değildim. Onun arabasının lastik izlerine benzemiyordu. Kendi arabasıyla gelmemişse nasıl gelmişti?
"Sen burayı nereden buldun ya?"
Uzun uğraşlar sonucu göz kadrajıma giren evle çığlık atıp daha da hızlandım. Onu bulur bulmaz güzelce hesap soracaktım. Nasıl benimle konuşmadan giderdi öyle?
Evin önünde geldiğimde inip kapıyı çaldım defalarca. Açan olmadığında çatık kaşlarımla etrafında dolanıp içerisini görebileceğim yerleri aramaya başladım ancak hiçbir yerden görünmüyordu.
Mutfak kapısını gördüğümde önüne gelip içeri göz gezdirdim. Art arda yutkunurken kapıyı açmaya çalıştım, burası da kilitliydi. Ve içerisi darmadağındı. Dolapların kapakları açıktı ve içlerindeki her şey yere serilmişti. Kırık olmayan tek şey bile yoktu.
Dudaklarımı ısırmaya devam ederken etrafıma baktım. Gözüm yerde ki taşa takılırken taş ve kapı arasında mekik dokuyordum. Son kararım taşı almak olurken ağırlığını tahmin edememiştim. İlk aldığımda karnıma ufak bir ağrı girse de hemencecik geçmişti.
"Ya bugün ya hiç bebeğim."
Bir adım geri çekilip derin nefes aldım. Üçten geriye sayıp tüm gücümle cam kapıya attım. Camlar tuzla buz olurken zafer elde etmişcesine güldüm. Daha fazla oyalanmadan camların üstünden atlayarak odaları gezmeye başladım. Zaten küçücük bir yerdi. 3 odası vardı ve ikisi boştu. Yani son yerdeydi.
Kapıyı aralayıp içeri girdiğimde gördüğüm görüntü kalbimi acıtmaya yetmişti. Jungkook, etrafında içki şişeleri ve sigara paketleriyle birlikte kulağında kulaklıkla yerde bir ayağını uzatmış,ağlayarak içki içiyordu.
Odaya girdiğimde değil biraz yaklaştığımda fark etmişti geldiğimi. Kulaklığını çıkarıp konuşmaya başlayacağı sırada yere oturup kollarımı boynuna doladım. Keskin içki kokusu midemi sarssa da unutmaya çalıştım.
"Çok korkuttun beni..."
"Sana tecavüz ettiğimi söylediler."
Göz yaşlarının şiddeti artarken hıçkırıkları da eklenmişti araya. Ellerim yanaklarına çıktı hızla. Göz yaşlarını silmeye devam ediyordum.
"Sen de onlara kafanı mı taktın? Bu yüzden mi böylesin iki gündür?"
"Rus müşteriler... Gülerek çocuk avcısı olduğumu söyledi."
Sarhoşluğu yüzünden kelimeleri kaydığı için şirin bir görüntü çıkarmıştı ortaya. Gülümseyerek içini dökmesini dinliyordum. Onunla birlikte ağlamak istesem de onu dindirmeliydim.
"İnsanlar sadece konuşur Kook."
Omuzlarını düşürüp başını eğdi. Ağlamasına izin verip saçlarını okşamaya devam ettim. Gözlerim bez sarılmış eline kaydığında elini sardım anında.
"E-elin! Eline ne yaptın?!"
Bezi açtığımda elinin üstünde ki kesikler kısa süreli dehşete düşürdüğünde kalkıp evi gezmeye başladım. Banyoyu bulduğumda parçalanmış ayna çekti dikkatimi. Elinin sebebi de buydu. Kafamı takmamak için yardım dolabından malzemeleri alıp yanına geldim tekrar. Masum masum oturuyordu yerinde. Sadece yerden kalkıp koltuğa oturmuştu.
Elimdekileri koltuğa bırakıp oturacağım sırada Jungkook'un beni kucağına çekmesi beklenilen bir şey değildi.
"Seni özledim..."
Gülümsemem yüzümde büyürken elimi kucağıma çekip pansumanını yapmaya başladım. Canı yanmasın diye üflemeyi ihmal etmiyordum.
"Evde tek bırakıp gitmesen özlemini giderebilirdin."
"Kötü hissediyordum. Sana..." Bakışları karnıma değindi. "Size zarar veririm diye korktum."
Evin haline bakılırsa gerçekten de zarar verebilirdi. Yine de kendine bunu yapmasına engel olabilirdim.
"Çok içmişsin."
O kadar içmişti ki göz altları morarmış ve kızarmıştı. Yüzü tamamen çökmüş,gözlerini zor açıyordu. Çok sarhoştu ama kafası yerinde gibiydi de.
"Çok içmedim..."
"Şişeler de öyle diyordu."
Kendi kendime gülüp pansumanını bitirdiğim elini sarmaya başladım. Bir eli benim himayem altındayken diğeri belimi turluyordu. Bunu yapması o kadar mutlu ediyordu ki beni... Anlatamam.
"Haberlere çıkmış... Pedo-"
"Jungkook,bunları kapatalım. Laf olsun diye konuşup duruyorlar işte."
Sargıyı bitirip yüzüne bakmaya devam ettim.
"Zorla dokunmadım ki sana..."
26 yaşında biri ne kadar masum görünebilirse Jungkook onun yüzlerce katıydı şuan. Ağlarken daha da şirin oluyordu.
"Ben seni biliyorum,arkadaşların seni biliyor,ailen seni biliyor. Gerisinin ne önemi var?"
"Yine de-"
"Hem..." Konuşmasına izin vermeden lafını kestim. Ellerimi boynuna dolayıp yüzüne kenetlendim. Parmaklarım ensesinde ki saçlarını okşarken gülümsemeye devam ediyordum.
"Yaşım kaç olursa olsun girerdim ben senin altına. Aklım yerinde olsa da,olmasa da."
Dediklerimi idrak edememiş gibi yüzüme bakarken,doğru anladığını belirtmek için kıkırdayarak başımı salladım. Ne dediğimi anlamaya çalışırken yaklaştım yüzüne.
Dudaklarımızı birleştirirken bir saniye bile düşünmedim...
O kadar uzun süredir bekliyordum ki bu anı. Jungkook'un bunu bekliyormuş gibi tişörtümün altına inen elleri ve birleştirdiği dillerimiz yüzünden zevkten kıvranıyordum. Bilinçsizce kendimi bedenine bastırırken bir anda ayağa kalkmış,oturduğu kanepeye uzandırmıştı bedenimi. Ağırlığını vermeden üzerime uzanırken bir saniye olsun bırakmıyorduk birbirimizi. Uzun süredir susuz kalmış gibi tadına varıyorduk.
Kısa bir süre sonra bırakmış,nefes nefese kaldığı haliyle gözlerime kenetlenmişti. Kısa cümlesinden sonra devam etti.
"Çok aşığım ben sana..."
O zaman ne kadar öpüştük bilmiyorum ama nefesimiz kesildiğinde bırakmış, oracıkta birbirimize sarılarak uykuya dalmıştık.
Ben sevdiğim adama kavuşmuştum artık.
-
ALLAH'IM GOOOOĞĞĞĞĞLLLLLL
SONUNDA YA
NE UZATTIN Kİ
BOLUM KISA OLMUS OLABİLİR AMA YERİNDE BİTSİN İSTEDIM BENCE COK GUZEL BİTTİ
ANLATIM BOZUKLUGU YAPMIS YA DA COK FAZLA TEKRÂRLAMIS OLABILIRIM GORMEZDEN GELIN LUTFEN
Umarim begenmissinizdirrrr
VE ERKEN GELDİ????
Sinav oncesi moral isteyen bebis icinnn
Sizleri seviyorummmm
Yakin zamanda gorusmek dilegiyle