Oy sınırı:45
felix pov
dönüp dolaşmamın faydasız olduğu uykusuzluğumu bırakıp yatakta oturdum dışarıya baktığımda henüz şafak vaktiydi
bana iyi gelicek birşey yaptım giyinip dışarıya çıktım
serin havayla kendime gelmem gerekiyordu
orman yolundan yürüyordum kulağımda kulaklık içinde çalan şarkı
ellerimi cebime sokup yavaş adımlarla yürüyordum
hep yaptığımın aksine.
şimdiye kadar herşeye kafa tuttum
ailesizliğe kafa tuttum
yoksulluğa kafa tuttum
beni kırabiliceğini söyleyen herşeye kafa tuttum
sonra ne mi oldu ?
ailem diceğim insanlarla tanıştım
burs alıp kendi mucizemi yarattım
şuan istediğim herşeye sahip olmamı sağlayan unsur
üzerine gitmem oldu
kaçmak sadece kaçmaktır .
sahip olabiliceğin şeyleri kazanmayı denemeden pes etmek
şimdiyse yürüyordum
kazanmak istediğim bir savaş yok .
benim savaşım kendimle ve içimdeki bir kaç satırla .
o olmaz diyor
canını yakar o
hiç mi kendine saygın yok diyor
aklımı yitiricem
onu düşündüğümde göğüs kafesimi parçalayan kalbim'in bana hiç acıması yok mu !
görmüyor mu canımın yandığını
duymuyor mu çığlığımı
boğazımdaki düğümleri neden yok sayıyor ?
ben bıraktım artık vazgeçtim ben
sen neden bana inat onu gördüğünde zıvanadan çıkıyorsun
kalbimle kavga etmedigim kalmıştı
onu da yapmadım demem
etrafıma baktığımda sahil yoluna çıkmıştım
biraz ilerleyip bir banka oturdum
etrafta tektük araba vardı
denizi izlemek istedim belki de bana iyi gelirdi onun aksine
o kesinlikle bana iyi gelmiyordu
boğazımın düğümlendiğini zarzor yutkunmamla
anladım artık başım da ağrıyordu
sakinleşmek için dinlediğim fon bile başımı ağrıtıyordu
kulaklığımı çıkartıp cebime sıkışırdım
başımı ellerimin arasına aldım
Yazar pov :
bir süre sonra yanındaki hareketlilikle o tarafa baktı
o da kendisi gibi denizi izliyordu
kendisinden daha büyük sorunları olduğu çok açıktı
bakıp rahatsız ediceğinden
o da denize döndü
biraz önce sakin olan dalgalar
hırçındı şuan... İçindeki hisler gibi
denizin güzelliği aşikardı reddedilemez
huzurlu rahatlatıcı bazen de bir savaştaymışçasına
hırçın ve öfkeli o kadar kızgın ki akıntısına birilerini sürüklese de umurunda değil
akıntıma sürüklenmeselerdi , kendi kıyısında dursaydı der gibi
Deniz , hwang mısın sen ?
neden bu kadar acımasızsın ?
diyip bağırmak istiyordum
istemsizce seslice iç çekmiştim başımı bana onu hatırlatan tehlikeli sulardan kaldırdım
Hwang denizdi
benim hüzün denizim
derindi tehlikeliydi Güzeldi ,hemde çok güzeldi . şiirle alakam olmayan ben ona binlerce satır yazardım
O , o mavinin en güzel tonuydu
kara listeme denizi de ekledim
onu bana hatırlatan herşeye kızgınım
hayır aslında kırgınım
ne fark var derseniz
öfke saman alevi gibidir gelip geçer ama kırgınlık içtendir onarılması sarılması
gerek, kıran kişi tarafindan .
o da benim için imkansıza yakın.
önüme uzatılan bardak ile yanıma döndüm
termosundan bir bardak kahve doldurmuştu
başımla teşekkür edip bardağı aldım
kokusunu aldığımda istemsizce gözlerim kapandı hafif sert ama mayhoş kokusuyla gevşediğimi hissettim
sessiz geçen birkaç dakikanın ardından dizime turuncu bir kelebeğin konmasıyla bakışlarım o yöne döndü geniş yelpaze kanatlı parlak turuncu renkli bir kelebekti .
kanatları o kadar güzel gözüküyordu ki
ona hafifçe dokunmak istedim
kelebeği ürkütmeden
elimi uzatıp kanadına dokunmak için hamle yaptığımda beni engelleyen şey bileğimi tutan adam oldu. yan tarafima dönüp baktığımda o da kelebeğe bakıyordu
"ben ona zarar vermicektim"
sesim uyandığımdan beri konuşmadığımdan daha kalın ama kısık sesle çıkmıştı . adam bileğimi bırakıp yüzüme baktığında güzel gözleriyle karşılaşmam bir oldu
' O sana zarar verir '
başta ne dediğini anlayamasam da tekrar kelebeğe baktığında kelebekten bahsettiğini anladım
ama ...
bu nasıl olabilir ki
"güzel bir kelebek bana nasıl zarar verebilir ki "
nefesimle hafif bir şekilde güldüm
bana dönüp gülüşüme bakıp dudakları yukarıya kıvrıldı sonra hemen ifadesini düzeltti .
' görkemine güzelliğine kanma
canını yakar '
böyle konuşması sinirimi bozuyordu
uyandığımdan beri Hwang ile ilgili düşündüğüm herşeyi yabancı bir adamın söylemesi sinirimi bozuyordu
bana onu anlatıyor gibiydi.
çatık kaşlarımdan huzursuz olduğumu anladı ki kelebeğe bakıp konuşmaya başladı
' Monark kelebeği
diğer adıyla kral kelebekler , bu kelebekleri diğer tüm türlerden ayıran özelliklerden biri 6 ila 8 ay arasında uzun yaşamasıdır . '
güzelliğinden değerli olduğu belliydi ama hala neden dokunmamam gerektiğini açıklamıyor ! o da bakışlarımı üzerinde hissedip bana döndü ardından konuşmasına devam etti
' monark kelebeğinin
gizli gücü taşıdığı zehirdir.
kanatlarının altında onları avlamak için bekleyenleri zehriyle öldürür .
habersiz yaklaşıp dokunursan seni de zehirler '
dedikleriyle gözlerimi kocaman açıp ona bakmamla tebessüm edip tatmin olmuşcasına gülümsedi. tekrar bakışlarımı dizlerimde ve bankta dolaşan kelebeğe verdim.
bu kadar güzel bir kelebek nasıl zehirli olabilirdi ki
habersiz yaklaşırsam beni zehirlerdi ama kendi bana gelirse zehirlemezdi
oldukça bencil bir kelebekmiş
neden başkalarına şans vermiyor ki
neden sadece kendi istediğinde yaklaşabiliyor
ya o bana geldiğinde bu sefer ben onu istemezsem o zaman napıcak ? ya benimsin ya arıların diyip zehirlicek mi beni
peki denizi anladım diyelim bu kelebek bana neden onu hatırlatıyor
yüzümün asıldığını hüzünlü bir ifade aldığını adamın bana üzüntüyle bakmasıyla anladım
' ama bu kelebekler de göründüğü kadar güçlü değil onlar asla
soğuğa dayanamaz
ölürler . '
dediğiyle bakışlarım uçup giden monark kelebeğini buldu.
Evet Hwang güçlü görünsede sevgiye ilgiye sıcaklığa ihtiyacı olan biriydi
yanımdaki hareketlenmeyle yanımdaki Adama döndüm toplanıyordu
ayağa kalkmasıyla bileğini tutup bana dönmesini sağladım
ayağa kalkıp ona elimi uzattım
" biz konuşsakda tanışmadık Felix ben "
önce elime bakıp biraz durdu ardından sıktı
' memnun oldum Felix
umarım bir daha yine karşılaşırız '
söylediğiyle tebessüm edip ona baktım benden belki biraz büyük uzun boylu yakışıklı biriydi
elimi bırakıp aniden arkasını dönüp gittiğinde ismini söylemediğini fark ettim
"hey ismini söylemicek misin "
arkasından bağırmamla bana dönüp geri geri yürümeye başladı
' bir dahaki buluşmamızda söylerim '
onun da bana bağırarak söylemesiyle kaşlarım çatıldı ne demek istiyordu ?
boşverip önüme döndüm saat 8 e geliyodu 3 saattir dışarıdaydım
öğlene kadar boş vaktim olduğunu düşünürsek biraz spor iyi gelirdi
kulaklığımı takıp rastgele koşmaya başladım
kulağımda melodi değişiyor terim boynumdan aşağı süzülüyordu
bu adam benim kafamı olabilirmiş gibi daha fazla karıştırmıştı
bu kadar bilgiyi nasıl biliyor acaba ?
mesleği bununla ilgili birşey mi ki
kafamdaki düşünceleri susturup
soluklanmak için durduğumda elimi dizime yaslayıp biraz nefeslendim başımı kaldırdığımda tanıdık evi görmemle derin bir nefes verdim
en çok da buna kızıyordum
bütün yollarım Ona çıkıyordu
beni Ona götüren yollara bile kızgınım şimdide
Gitmek için arkamı dönücekken balkona çıkan Hwang ile adımlarım duraksadı
Ağaçlar görüş açısını kapattığı için beni göremezdi ama ben onu çok net görüyordum ne yazık ki
Dağınık siyah uzun saçları, ışıktan kıstığı gözleri , şişmiş dolgun dudakları birde omzundan sarkıp köprücük kemiğini gözler önüne seren picamasıyla,
evinin çevresini 10 metrelik duvarlarla örme isteği uyandırıyordu
Hwang çok acımasızsın
Bazı şeyleri görmezden gelsem de saklayamayacağım gerçekler var ve ben bu gerçekleri kendime söylememek için elimden geleni yapacağım
Bir daha aynı manzarayı aynı kırgınlıkla izleyemem
Sanırım bu doğru
Hwang gerçekten de
Benim Monark kelebeğim
Ve o bana gelene kadar
Ben ondan kaçmaya devam edeceğim sadece ...
Sadece Kendimi korumak için
Zehirlenmemek için
Lütfen beni kendi zehrinden koru Hwang
Ben her konuda güçlü değilim
Sen Benim Güçsüzlüğümsun
Yenilgim ... En güzel yenilgim
_____________________
1256 kelime
Felix'ime kızmayın sakın bir daha canının yanmasını istemiyor 🥺
Monark kelebeğim 🖤
Biri bana bu ismi taktığında monarşi'nin kraliyet yönetimi olduğunu bildiğim için bana kral kelebek demek istiyor diyip üzerinde durmamıştım
Anlamını öğrendiğimde de çok geç olmuştu
( Monark kelebeği )
( Bu Felix 🤤😍🔥🛐🛐🥵)