Kötü Çocuk I & II

By BusraKck

61.7M 730K 47.8K

Siyahın İçindeki Beyaz Noktanın Hikayesi On yedinci yaşında farklı bir şehre taşınıp, babasıyla yaşamaya başl... More

KÖTÜ ÇOCUK
Playlist
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
KÖTÜ ÇOCUK 2
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
2.10
2.11
2.12
2.14
2.15
10. Yıl Özel Baskı

2.13

534K 5.6K 299
By BusraKck

Çünkü baş belası, ben senin beni sevmene muhtacım.

Günlerdir zihnimin bir tarafındaki karanlığın içindeki beyaz nokta bu cümleydi. Sembolün diğer tarafındaki beyazlığın siyah noktası da Meriç'in sonraki sözleri olmuştu.

"Ve o çocuğun senin aklını karıştırmasına izin vermeyeceğim. Sana benim için ne kadar özel olduğunu göstereceğim. Yıl sonu partisini bekle."

Merak ediyordum. Çok merak ediyordum hem de. Avucumun içinde nefesini duyduğum çocuğun kalbinde ne kadar değerliyim öğrenme imkanım vardı. Kalbini açmasının zor olacağını hep biliyordum. Caner, bunun kilidini açmak için kullandığım bir yöntem değildi. Ona yakın olmak için belki... Onu başkalarından öğrenmek için belki ama bir başkası için özel olup ondan etkileneceğimi düşünmesi ve bunun onu korkutması aklıma hiç gelmemişti.

Kıskanmaktan farklı bir durumdu. Daha çok korkuyla eş değer görüyordum. Bir başkasının sevebilme ihtimalim mi daha korkunçtu onun için yoksa bir başkasını seversem benim için özel olmadığını kabul etmesi mi bilemiyordum. Bunun üstüne çok düşünmüyordum da. O, bundan ne kadar utansa da ben sevilmeye muhtaç olmasını anlıyordum.

İnsanların sevgisiz kalabileceklerine inanmıyordum. Bana kalırsa insan olmak sevgiyle ne kadar içli dışlı olduğumuzla ilgiliydi. Her şey ona çıkıyordu. Sevilmeyi ve sevmeyi bir insanın hayatından söküp alabilir miydik? Alırsak o, insan olmaya devam edebilir miydi? Bir robottan farksız. Ne kadar inkar edersek edelim sevgiye ihtiyacımız var. En önce de kendimizi sevmeliydik.

Yaz okulundaki edebiyat kulübü çalışmalarına ve edebiyat dergisine bu konuyu irdelediğim bir yazıyla dahil olmuştum. Meriç hayatımın her yerindeydi. Annem ve babam onun hayatımdaki eksilerine odaklansa bile beni daha çok düşünmeye, yazmaya itiyordu. Düşünce ve hayal yollarımı temizlemiş, hava girişinde naneli bir tat bırakmış gibi her şey çok ferahtı. Kafamın içinde neler olduğunun farkında olduğunu bile sanmıyordum. Bu katkısındaki doğallığının bozulmaması için ona bundan bahsetmeye de niyetim yoktu.

Her şey nihayetinde yeniden normale dönüyordu. Yaz okulundan sızlanmayı bırakmış hatta eğlenmeyi bile başarmıştım, derslerime geri dönmüş eksiklerimin çoğunu halletmiştim, Meriç ile annemle babamı rahatsız etmeyecek bir ilişkim vardı. Babası hastaneden çıkmıştı bu arada. Yaz okulu bitiyordu. Yeni okulumda resmi olarak bir dönemi sonlandırıyordum. Eskişehir'e gidecektim.

Annemi özlememe pek fırsat olmadı gibi gelse de buraya ne kadar sık gelirse gelsin ayrı olduğumuz her gün onu özlüyordum. Ayrı yaşamaya ne kadar alışsam da yeniden birlikte uyandığımız sabahlara, sadece ikimizin olduğu kahvaltılara, o masada hafta sonları öğlene kadar oturup neler oluyor konuşmalarına kavuşmama çok az kaldığı için heyecanlıydım.

Beni tek endişelendiren hayatımda neler olduğuna dair en ufak bir fikri olmayan ve ne kadar ayrı kalırsak kalalım, bunun aylarca olmasını bile umursamayacak eski erkek arkadaşıma her zaman birlikte olamayacağımızı kabul ettirme durumuydu. Bunu yaşamak istemiyordum ama muhtemel sonumuz böyleydi.

Yıl sonu partisinden sonra. Beni Eskişehir bekliyordu.

Cansu'nun günü nihayet gelmişti. Son bir haftayı parti için daha sıkı çalışarak, salonu düzenleyerek ve hazırlıklarla yakından ilgilenerek geçirdik. Her şey hazırdı. Ben hariç. Son dakika siparişiyle aldığım elbiseyi kutusundan çıkarırken aşağıdan babam seslendi.

"Kayla! Arkadaşın geldi."

Arkadaşın. Meriç. Bu kadar erken gelmiş olamazdı herhalde. Hazır değildim. Onu karşılayıp babamla baş başa bırakmak için aşağı indiğimde Caner'i gördüm. Onunla oyunumuzun bittiği üzerine telefonda bir konuşma yapmıştık. Meriç ile barıştığımızın altını çizmiştim. Biraz geçiştirerek kapatmıştı. Bana kızgın olduğuna inanıyordum.

"Bir şeyi merak ediyorum."

Karşısına oturduğumda direkt olarak konuya giriş yapmayı tercih etmişti.

"Tamam."

"Artık görüşmeyeceğiz demek mi oluyor bu... İlişkin?"

Hımm... Bu beklemediğim bir şeydi.

"Görüşmek mi istiyorsun?"

"Bana iyi geliyorsun. Benden nefret etmiyorsun değil mi? Yani iyi bir başlangıç yapmadık ama bence o kısmı çoktan aştık."

Onu ilk gördüğümde de kötü biri olduğuna inanmamıştım ama şu an karşımda duran surat oldukça masum birine aitti.

"Senden nefret etmiyorum, Caner."

Gülümseyerek nefesini dışarı bıraktı.

"Süper! Benim etrafımda senin gibi insanlar yok pek. O yüzden seni kaybetmek istemiyorum."

Bu itiraftan sonra nasıl reddedebilirdim ki...

"Takıldığın yerleri değiştirirsen yeni insanlarla tanışabilirsin."

Önerime karşı gülerek saçlarını karıştırdı. "Yine de sen örnek modelim olarak hayatımda kalmaya devam edersen memnun olurum."

İnanılmaz. Tanıdığım Caner'in böyle bir cümle kurabileceğine bile inanmazdım.

"Meriç bundan hoşlanmayacaktır."

"Eminim onu ikna edecek bir yol bulursun sen. Hem ben takıma kabul edildim ve baban gözünün üstümde olacağını söyledi. Yani aslında sık sık görüşeceğiz. Sen de bilirsen süper olur diye düşünmüştüm. Sürpriz olmasın sonra."

Baba!

"Çok sinsi bir ikili oldunuz siz!"

Sırıtarak ayağa kalktıktan sonra "Antrenmana gitmem lazım. Sonra görüşürüz!"dedi ve yanıma gelip burnumu parmaklarının arasında sıktı. "Kendine iyi bak, güzellik!"

Kucağıma bıraktığı ateş topuyla yalnız kaldığımda bundan sonrasının nasıl olacağını düşünüp terledim. Meriç. Caner. Babam. Meriç ile ilişkim. Caner ile akşam yemekleri. Evimizde. Acaba babamın hep bir erkek evlat hasreti mi vardı? Hiç sanmıyordum. Öyle olsa Semih de evimizden çıkmazdı herhalde. Erkeklerle çok daha kolay anlaşıyordu ama beni erkek olmadığım için terk ettiğini hiç düşünmemiştim. Onunla çoğu şeyi çözdükten sonra da bu saçma fikirle içime bir şüphe sokmayacaktım. Gerçekliği olmadığından emindim.

Bu potansiyel sorunumuzu orada, salonda, bırakıp odama çıktıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi kaldığım yerden partiye hazırlanmaya devam ettim. Bir saatin sonunda hazırdım. Beyaz tüllü bir elbise tercih etmiştim. Peri kızlarına benziyordum. Cansu'nun amacı belki de herkesi kendi peri dünyasına uygun hale getirmekti.

Bu gece için aldığım topuklu ayakkabıları da giyindikten sonra aşağı indim. Alışverişten dönen babam ve Nursiş'in karşısına geçip kollarımı hafifçe kaldırdım.

"Nasıl olmuşum?"

"Çok güzel. Fazla güzel. Aklım kızımda kalacak bu gece."

Babam yanıma gelip alnıma bir öpücük bırakırken ben sessizliğini koruyan Nursiş'in yorumunu merak ediyordum.

"Nursiş sen bir şey söylemedin."

"Saçını açalım, Kayla."

"Ya, gerçekten mi?"

"Ee güzel böyle."dedim babam hiçbir şeyden anlamayarak.

"Dalgalı yapalım."

"Ben tek yapamam diye..."

"Ben yaparım. Koş getir makineni."

Dediğini yaptım. Beni aynanın karşısına oturtup saçlarımı tutam tutam ayırdı ve sabırla dalganlandırdı. Annem burada olamadığı için üzgündü ama o kadar da önemli olmadığına inandırmıştım onu. Sonuçta mezun olmuyordum.

Hem Nursiş vardı.

"Maşallah benim kuzuma! Prensesler gibi oldun."

Saçımın uçlarına sıktığı pembe boyayı nereden buldu bir fikrim vardı. Annemin fikri olmalıydı. Teşekkür edip yanaklarına sulu öpücükler bıraktıktan sonra babamdan önce kapıyı açmak için banyodan çıktım.

Onun da beğenmesini dileyerek kapıya ilerlerken mutfaktan çıkan babam benden önce varış noktasına ulaşıp kapının önüne geçti ve "Çok güzel olmuşsun."dedi. Kollarımı beline dolayıp ona sıkıca sarıldıktan sonra "Teşekkür ederim."diye fısıldadım.

Birbirimizden ayrılıp dışarı çıktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu. Babam "Asla olmaz."diye fısıldarken ben takım elbiseli Meriç'e ve arkasında duran motoruna bakıyordum. 

Continue Reading

You'll Also Like

815 449 9
fısıldama, korku, endişe, hepsini burda gibi hepsini hissettim gibi ama hayır harp olmuş vücudum ve yorulan bedenim onu bulunca pes edemezdi okadar ş...
KOĞUŞ-7 By SA

Mystery / Thriller

66.9K 3.3K 7
"Tanıştırayım beyler. Terre Haute Hapishanesi'nin ilk kadın mahkumu."
435K 36.5K 54
Texting ağırlıklıdır. (galiba) Dershanenin homof*bik serserisi Mete ve kalbi güzel sert oğlanımız Dorukhan arasında geçen pek de hoş olmayan mevzular.
2.4M 202K 49
Bir kız... Bir de ses... Hayalet bir ses... Ama gerçek. Biraz da doğa üstü... 《Korku kitabı değildir.》 Derin, sürekli derinlerden duyuyordu ismini...