FERNWEH (bxb)

By mizuslovestories

45.3K 4.8K 2.4K

[TAMAMLANDI] ✧༺♡༻✧ İyi ve kötü neydi? İyi ve kötü arasındaki fark neydi? Kime göre iyi, neye göre kötüydü... More

1-Kraliyet Düğününe Davet Edilmeyen Misafir
2-Yeni Bir Ev Arkadaşı
3-Her Elma Yenmez
4-Ayna Ayna Söyle Bana, Kalp Hırsızının Kalbi Var Mı Bu Dünya'da?
5-Amaca Giden Yolda Kalp Kırmak
6-Kömür Kalpli Krala Verilen Her Şey
8- Kalmayı Seçmek İçin Gerekenler
9- Kalbi Temizlemek ve Sonucunu Göğüslemek
10- Mahvolan Doğum Günü Telafisi
11-Bir Diş Ağrısı
12-Ailenin Getirdiği Kaos, Sevgi ve Daha Fazlası
13-Felaketler Silsilesi
14-Seviyorsan Gitmesine İzin Ver(me)
15-Sahil, Öpücükler ve Konser.. Yaz Aşkları Gibi
16-Büyülerin Sebep Olduğu O Garip Karmaşa
17-Yaşananlar, Hiç Yaşanılmamış Gibi Olduğunda Biz Nasıl Yine Biz Olacağız?
18-Ben Nasıl Ki Unutmadım Sen De Unutma Beni
FİNAL

7-Bu Sefer Beni Yenemezsin Sevgilim

2.3K 299 80
By mizuslovestories

🍪

👑

Kristin Chenoweth-Love is Strange
(Kieran'ın söylediği şarkı)

✧༺♡༻✧

Bir varmış bir yokmuş...

Berbat bir gün gelmiş çatmış..

Tam anlamıyla berbat bir gün.

Dolu, her şeyi uçurup yok etmek istercesine esen kuvvetli fırtına, şiddetli yağmur,yeri göğü yok etmek istercesine çakan şimşekler ve sabahtan beri güneşin yüzünü göstermesine engel olan simsiyah bulutlar..

İnsanların en çok korktuğu ,yanından bile geçmeyi bırakın uzaktan ucunu gördü mü kaçtığı sarayda Kötü Kraliçe'nin acı ve nefret dolu çığlıkları her bir köşeye ulaşırken siyah gözleri yanındaki eşini öldürmek istercesine bakıyordu..

Birden bağırışlar kesildi. Onun yerini ağlama sesi aldığında doktor kucağındaki bebeği hafifçe kaldırarak "Bir oğlunuz oldu. " dediğinde hiç ama hiç istemediği bir tepki aldı.

Daha yeni doğum yapmış olmasına rağmen hâlâ çok güçlü olan kadın cinnet geçirip etraftaki şeyleri sağa sola fırlatmaya başladığı an "Erkek mi?! " diye bir çığırma duymuştu, kırılma ve çarpma seslerinin arasında.

"Eğer erkek olduğunu bilseydim doğumu hızlandırmak yerine iptal ederdim." diye öfkeyle tısladı kadın. Parmağını kaldırıp doktorun fırlatılan eşyalar arasında zor bela battaniyeye sardığı bebeği ,güçleriyle havaya kaldırıp üzgün ve dehşetle ona bakan eşinin kucağına bıraktı."Kurtul ondan. "

"Yapma.. "

"Kurtul ,dedim! "

Adamın gözleri dolu dolu olurken titreyen bacaklarının izin verdiği kadarıyla hızlı bir şekilde saraydan ayrılıp ormana ilerledi..

Kucağındaki bebeği sürekli ağlarken "Ağlama bebeğim, ağlama canım oğlum.. " diye fısıldadı durdu..

Tahtı erkek birisine vermeme konusunda yeminli bir aileye mensup kadınla evlendikten yıllar sonra yanlışlıkla ve istenmeyen bir erkek bebeğe sahip olduğundan bebek haberine de doğuma da oğlunu kucağına almasına da sevinemiyordu.

Ormana geldiği zaman etrafına bakınıp eşinin burada olmadığına emin oldu.

Bebeğini öldürmeyecek veya öylece bırakıp gitmeyecekti. Bu durumun yaşanabileceğini öngördüğünden dolayı ne olur ne olmaz diye anlaştığı çocukluk arkadaşına verecekti bebeğini.

Eski dostunu beklerken kendisini hatırlatmak istercesine yanağını okşarcasına dokunan minicik parmaklarla titredi.

Gözlerini ,ağlamayı bırakmış olmasına rağmen beyaz teni kızarmış küçücük bebeğe çevirdi.

Sanki başına gelecekleri anlamış gibi bakan minik bedenin siyah gözleri dolu dolu olurken bebekçe mırıldandığında yanağına düşen ıslak damlayla irkildi.

Adam kendisini tutamayarak ağlamaya devam ederken "Ben seni bırakamam. " diye fısıldadı.

Minik bedeni sıkıca sararak soğuktan korumak için çabalarken başını da küçük yüze yaklaştırıp sıcak nefesiyle bebeğin mayışmasını sağladı.

Saraya geri döndü.

Belki hayatının hatasını yapmıştı belki de bencillik yapmıştı ama daha saatler önce Dünya'ya gelmiş bebeğini, biricik oğlunu öylece birisine veremezdi.

Onu terk edemezdi, bunun vebalini ödeyemezdi!

Sanki yeni doğum yapmamış gibi ayakta korumaları azarlayan kadın ona döndüğü anda "Ondan kurtul demiştim. " cümlesiyle "Yapamadım." diye fısıldadı.

"Sen yapmazsan ben yaparım. "

"Lütfen! " diye bağırdı adam ,bebeğini sıkıca tutarken." Ona bir şans ver ,lütfen.. "

Kadın gülümserken işaret parmağını serçe parmağından baş parmağına doğru sürttü. Bu hareketi yaparken bir süre düşündü ve "Ona bir şans vereceğim ama bir başkasına verdiğim şansı alacağım ." diye fısıldadı.Elini eşinin göğsüne sokup aynı hızla geri çekti.

Söktüğü kalbe bakarken acıyla sendeleyen adama sonra kalbe baktı." Hiçbir zaman oğluna tam anlamıyla sevgi gösteremeyecek,onun sevgisini hissedemeyeceksin.Her zaman bir yanın eksik kalacak, böylece sana verdiğim şansı almış olacağım. "

'Olsun..' diye düşündü adam. 'En azından oğlum yaşıyor, yanımda.' diye düşünürken boncuk gözlü bebeğine ıslak gözlerle baktı. Dudaklarını aralayıp aklındaki ismi fısıldamak üzereydi ki korkunç bir şekilde gülümseyen eşinin ince parmakları ,bebeği kavrayarak kendi kucağına alırken "Merhaba karanlık olan..Merhaba Kieran. " diye fısıldayınca 'Aydınlık olan anlamına gelen Kenzie' ismini veremedi bebeğine...

"Aferin benim minik bebeğime! "

Esmer tombik bebek, kahkahalar atarak elindeki kalemi bıraktı ve kendisini alkışladı.

Annesinin ince parmaklarını tutup dudaklarını ,babasının annesine yaptığı gibi avuç içlerine sürtüp öpücük bırakırken başına bırakılan öpücükle gülümseyen dudaklara baktı.

"Benim güzel kızım her şeyde yetenekli. On tombik parmağında on mârifet var. " dedi Balım, minik elleri tutup avuç içine baş parmaklarını nazikçe bastırıp dairler çizerken bal gözleri masa üstündeki kağıttaydı.

O, eşi, bebeği ve hayvanlar yeşillikler üstünde şarkı söyleyip dans ettikleri bebek elinden çizimle süslenmiş bir kağıt vardı.

"Bunu buzdolabına asalım mı? " diye sorduğunda olumlu bir baş sallaması aldı bebeğinden. Ayağa kalkıp minik eli tuttuğu sırada içinde huzursuz bir his oluştu.

"Kucağıma gel annecim. "

Dilinin ucunu dışarıya çıkarmış Mucize hırsla küçük adımlar atarken kendisini birden annesinin kucağında bulunca ne olduğunu anlayamadı ama annesinin çok huzursuz olduğunu fark edince ağlayacak gibi oldu.

"Bunu hemen asıp babanın yanına gidelim." dedi Balım, o anda ne kalın ne de ince olan ama insanın tüylerini diken diken edip rahatsız eden bir ses duydu.

"Aşk..
Aşk tuhaftır.. "

Bir anda etraf karardı, buz gibi oldu .Balım hızlıca camlara bakarken "Annem?" diye mırıldanan bebeğini daha sıkı kucaklayıp geriye adım attı.

"Çoğu insan..
Bunu bir oyun sanar.. "

Parmakları arasında tuttuğu resim kayıp sağa sola savrularak yere düşerken koridora koştuğu gibi "Babayla birlikte buradan hemen gitmen gerek Mucize'm. " diye fısıldadı.

"Bir kez elde ettiğinde..
Korkunç bir durumdasın.."

Korkunç ses kulağının dibinde çınladığında hızla arkasına baktı.

"Merhaba Balım. "

"Kral Kieran.."

"Çünkü onu aldıktan sonra..
Asla bırakmak istemeyeceksin.. " bal gözlerdeki korkuyla gülerken elini göğsüne koydu."Oh, ben çok iyiyim ve bu beni çok korkutuyor!"

Geldiği evrendeki en kötü, en acımasız, en gaddar, en kalpsiz adamın karşısında olabildiğince güçlü ve cesur durmaya çalışarak göğsünü kabarttı Balım.

Kieran "Aşk tuhaftır.. " diye fısıldadı.İnce parmaklarını bebeğin çenesi ve yumuşak yanaklarında gezdirdigi an bebek hızla kaçırıldı ondan.

"Birçok insan anlamıyor..
Sevmeyi eldeki para sanıyor... " dudaklarını öne büzüp dalga geçercesine "Ah tatlı aşk..
Bir öpücükten daha iyidir!." diye fısıldadığında küçük bebek annesinin aksine gülümsemişti.

"Ve ihtiyacın olduğunda, o öpücükleri özleyeceksin! " diye bağırıp yumruğunu sıktığı zaman da gülmüştü bebek, annesi ise yatak odasına doğru koşmaya başladığında "Ahhhh!" diye sahte bir inleme döküldü dudaklarından.

Elinin tersini alnına koyup bayılıyor gibi yaptı ve mor bulutlar eşliğinde koşan bedenin önüne ışınlandı.

Balım korku dolu bir çığlıkla dururken
"Bir kez anladın mı, korkunç bir durumdasın..
Çünkü onu aldıktan sonra, asla bırakmak istemeyeceksin! " diyerek kötü kahkahalar atan bedene "Ne istiyorsun? " diye bağırdı.

"Verdiğimi geri almayı." diyerek kocaman gülümserken Kieran "Ne oluyor? " diyerek gelen uykulu esmer adamla daha büyük gülümsedi.

"Bana hiçbir şey vermedin sen! " diye bağırdı minik beden,eşini ve bebeğini korumak için öne adım atarken eşi ondan önce davranmış önlerine geçmişti.

"Şuna bak ne kadar da tatlı~" yalancı bir şekilde mırıldandı Kieran ,dudaklarını öne büzmüş ve duygusal bir halde. "Seni buraya kim gönderdi sanıyorsun Balım?
Aşk melekleri veya annen mi? " dediğinde Balım'ın şüpheli bakışlarıyla gür bir kahkaha atarken elini göğsüne koyup "Ben gönderdim. " dedi.

"Hayır." diye fısıldadı Balım.

"Oh, evet! " Kieran, duvarlarda asılı fotoğrafların arasındaki aynadan saçını düzeltirken kulağının kenarından çıkmış kısa saç parçasını geriye taradı. "Prensin mutlu sonuna engel olmak için seni buraya yolladım ama yanlışlıkla sana mutlu son verdim." rahat bir tavırla konuşurken ellerini birleştirip yavaşça pür dikkat onu izleyen bedenlere döndü ama gözleri hâlâ bal gözlünün üstündeydi. "Şimdi de onu geri alacağım. "

"Hayır. " dedi Balım. "Benden hiçbir şeyimi alamazsın. "

"Sıradan ve kaybedecek çok şeyi olan bir insana göre fazla cesursun. " ona doğru atılan bedenle elini gelişigüzel savurdu.

Minik beden geriye sendelerken esmer adam,kucağında bebek olan eşini sıkıca tuttu.

"Balım."

"İyiyim." dedi Balım, bebeğini eşinin kucağına vermek için yeltenirken "Gidin buradan. " dedi hızlıca ama olumsuz bir baş sallaması aldı.

"Hayır, hayır. Kimse bir yere gidemez! " Kieran, elini sallayıp minik bedeni yana doğru ittirdi. Sırtını duvara çarparak sendeleyen bedenin kucağındaki bebeğin yüzü saniyeler içinde korkuyla kasılıp ağlamaya başlarken esmer adamın bağırışına umursamaz bir esneme sundu.

Ve saniyeler sonra acı dolu bir bağırtı evi sardı.

Balım ağlarken "Pars!" diye bağırdı,bebeği daha şiddetli ağlamaya başlarken Kieran herkesin tepkisine zıt bir şekilde elinde tuttuğu sadece minicik bir siyah noktası, onun dışında tertemiz olan kalbi çok sakin bir şekilde incelerken "Artık canından çok sevdiğin eşini de bebeğini de hissedemeyeceksin. Sevgilerini, sana olan bağlarının hiçbirini hissedemeyecek ve kendi sevgini de veremeyeceksin.Her zaman bir yanın eksik kalacak." diye hırsla fısıldadı.

Eşinin yanına çöken bedene baktı. "Sana verdiğim şansı almadım ama ona verdiğim şansı.." derken çenesinin ucuyla esmer adamı gösterdi. "Ona verdiğim şansı aldım."

Acımasızlıkla dolu gözlerini ,adama sıkıca sarılmış ağlayan bir anne ve bir de bebekte gezdirirken birden bire içinde büyük bir boşluk hissetti.

Hiç zevk alamamıştı.

Normalde bu görüntü çok ama çok hoşuna giderdi hatta gider birkaç köyü ateşe verip kutlama yapardı ama şu an uçurumdan düşüyor gibiydi.

Tatmin olmamıştı.

O an fark etti ki mutlu olmak için başkalarına zarar verip duruyordu ama hiçbirinde tatmin olmuyor ve daha fazlasını istiyordu. Daha fazla can alıyor daha fazla kötülük estiriyordu..

"İyiyim güzellerim, iyiyim bebeklerim. " diye fısıldadı Pars, kalbindeki dehşet acıya rağmen turuncu kafaları öpüp gülümserken onları izleyen beden 'Talha'nın bana bana baktığı gibi bakıyor. ' diye düşünmekle meşguldü.

Balım'ın kırgınlık dolu gözleri ona döndüğü an "Sen bir canavarın. " cümlesiyle alayla güldü. "Eşinin kalbi elimdeyken cümlelerine dikkat etsen güzel olur sanki. "

"Kalbimi almış olman hislerimi yok etmedi." diye fısıldadı Pars. "Hâlâ ikisininin sevgisini de iliklerime kadar hissediyorum. "

"Blöf yapmayı bırak. " diye tısladı Kieran."Biliyorum ki hiçbir şey hissetmiyorsun. "

"Biliyorsun çünkü senin de bir kalbin yok! " diye bağırdı Balım,göğsüne yaslanmış başın kahve saçlarını okşarken eşinin kalbini elinde tutan adama bakıyordu ki eşinin acıyla bağırması ve kalbi sıkan Kral'ın "Sana sözlerine dikkat et demiştim. " cümlesiyle eşinin başını arka arkaya öperek "Özür dilerim.." diye fısıldı.

"Senin suçun yok Balım. " diye mırıldandı Pars.

Kalbini çalan adam,daha fazla bir şey demeden yok olduğunda hava tekrar açıldı ve soğuk ev saniyeler içinde tekrar ısındı.

"Size olan sevgimi hissediyorum, sizin bana verdiğiniz sevgiyi de hissediyorum. " dedi Pars.

"Ama kalbin yok.. "

"Ama sevgim duruyor. " dedi esmer beden derin bir nefes vererek kucağına çıkan bebeğinin boynunu arka arkaya öptü.

Balım başını eğerek ağlamaya devam ederken titreyen kollarıyla eşini sıkıca sardı. Belini saran kaslı kolla "Kalbini geri alacağım. " diye mırıldandı.

Nasıl yapacağını bilmiyordu, peri annesi de hasta olduğundan buraya gelecek kadar güçlü değildi.

Yardımcı olabilecek tek kişi vardı o da Talha'ydı...

"Balım ve çocuğunun adını da koluna yazdırmış!" alayla güldü Kieran.

Elindeki kalbe bakarken "Bence kıskandınız. " cümlesiyle kaşlarını çatarak aynaya baktı."Ne kıskacağım be!"

"Vücuduna adınızı yazacak kadar sizi kimse sevmedi de ondan." dediğinde Ayna, kırılma riskini de göze almıştı. Ökeyle oturduğu yerden kalkan adamla "Görüşürüz efendim." diyerek kaybolduğu anda Kieran sinirle bağırarak eline aldığı elmayı aynaya fırlattı.

"Salak." diye tısladı, nefes nefese kırılmış aynaya bakarken sandalyeye tekrar oturdu.

Diğer elinde tutmaya devam ettiği kalbi masanın üstüne bırakıp ellerini çenesinin altında birleştirdi.

Balım'dan dehşetten doğan gözyaşını almıştı. Şu birkaç gündür bir sürü gözyaşı toplamış geriye sadece güzel duygulardan kalan gözyaşları kalmıştı ama yüreğinin kötülüğünden midir yoksa sebebi başka mıdır bilinmez, mutlu insanlara bir türlü denk gelememişti.

Esmer adamdan kalbi almasının sebebi de çoktan yapmaya başlaması gereken başka bir büyü içindi.

Evine dönmesi için yapacağı geçit büyüsü.

Böylece güzel duygulardan doğan gözyaşlarını kendi evreninden kolayca toplayabilecekti. Malum bu dünyaya mutsuzluk hakimse kendi dünyasında mutluluk hakimdi. Kalan gözyaşlarını daha kolay toplayacaktı.

Aslında çoktan geçit büyüsünü yapıp gitmesi gerekirdi ama bir şeyler en başından beri burada kalması için ısrar etmeyi de bırakmış elini kolunu bağlamıştı sanki.. O bir şeyin ne olduğunu biliyor gibiydi de dili varmıyordu söylemeye.

Ve bir sorun daha vardı.

Geçidi açmak için tamemen temiz bir kalp lazımdı maalesef ki adamın kalbinde ufacık minicik bir siyahlık vardı.

Bebekler haricinde kim olduğu fark etmeksizin herkesin kalbinde ufacık da olsa siyahlık vardı.

Mutlu olacağını düşünmüştü.

Balım'ın ailesini yıktıktan sonra elinde tuttuğu bu kalbin ona zevk dolu kahkahalar arttıracağını sanmıştı ama şu an acı çekiyordu hiç ama hiç mutlu değildi.

"Bana bebeğin kalbi gerekiyordu. " diye fısıldadı.

Adamın kalbini geri verecek ama bu sefer bebek Mucize'nin kalbini alacaktı hem böylece Balım'a da Pars'a da verdiği şansı misli misline geri almış olacaktı.

Yüzünü sıvazlarken "Neden daha önce aklıma gelmedi ki? " diye mırıldandı.

Şu aralar kabul etmek istemese de aklı gerçekten çok karışıktı.

Manevi kalp yerinde olmasa bile bir şeyler hissedebileceğini hem babasından hem de Pars'ın dediklerinden biliyordu ama bunu kendisiyle de doğrulamıştı.

Kalbi kırılmasın, daha fazla ihanete uğramasın diye koca koca kale duvarları örmüş,kalbini zindana hapsetmiş, duygularını da toprağın altına gömmüştü ama gel gör ki Talha denen esmer bir bebeğin kucağına düşmüştü.

Seviştikleri gün gerçekten bir şeyler hissetmişti.

Yıllardır tatmadığı zevkin ucuna dokunmuş, inancının kalmadığı sevgiyi ela gözlerde görmüş ve hissetmişti.. Belki birlikte oldukları gece kalbi yerinde olsaydı her şeyi daha fazla hissedecek ve şu an bambaşka bir durumda olacaktı.

Talha eve gelmiyordu, geldiğinde ise doğrudan koltuğa yatıp sabah erkenden evden gidiyordu. Onunla konuşmayı bırak göz ucuyla bile bakmıyordu. Herhangi bir kırgınlık ya da sinir yoktu, yabancı gibi davranıyordu ona. Demek ki rol yapma konusunda son noktada yaşadığı duygularını göstermekten hiç çekinmeyen esmer de iyiydi.

Yüzünü sıvazlamaya devam ederken yanında unutturma büyüsü de götürecekti ki ikinci kez 'Ya bu kalp yanlış oldu ben bebeğinkini alayım. ' gibi bir rezilliğe düşmesindi.

Tam o anda çarpan kapıyla irkildi. Yeri kıracakmış gibi atılan adımların sonunda tepesinde büyük ve patlamaya hazır bir öfkeyle dikilen adama umursamaz bakışlar attı.

Talha işaret parmağını ,aşağıdan ona bakan adama doğru sallarken her cümlesinin üstüne basa basa öfkeyle bağırdı. "Anlaşma yapmıştık! Balım'a dokunmayacaktın! "

"Balım'a dokunmadım zaten eşine dokundum. "

"Ulan!..Ulan! " Talha saçlarını çekiştirip etrafa bakındı. Öfke kusan ela gözlerini, adamın umursamaz gözleriyle birleştirdiği gibi gömleğin yakasını tutup uzun bedeni ayağa kaldırdı bir güçle.

İnce kaşların çatılmasını umursamadan "Anlamadın değil mi?" diye sordu bağırarak. "Sana mutlu son vermeye çalıştım,senin seveceğin adam olmaya çalıştım,yapamadığın güzel şeyleri yaptırmaya çalıştım, uzun zamandır hissetmediğin şeyleri hissetmen için çalıştım, sana dünyamı göstermeye çalıştım ama sen ne yaptın? Sen ne yaptın Kieran? Ağzıma sıçtın, bedenimi de duygularımı da siktin attın. Hadi beni her zaman yaptığın gibi boşver..Arkadaşımın kalbini sökerek ailesini mahvetmeye çalıştın ya! "

Duvarla kendi arasına sıkıştırdığı bedenin sinirli bir ifadeyle saklamaya çalıştığı ama aslında afallamış yüzüne doğru içinde tuttuğu her şeyi bağırdı.

Gözlerindeki hayal kırıklığı, öfke ve üzüntü siyahlarda saklanılamayan afallama ve üzüntüyle buluşurken "Aferin sana." diye fısıldadı alayla. "Mutlu sonum yok ,diye ağlama Kieran çünkü mutlu sonunu kendin mahvediyorsun. "

Kieran ,esmer adamın öfkeli yüzüne "Haddini aşma! " diye sinirle bağırdı. "Sana yumuşak davrandığım için götün mü kalktı Talha? Kim sanıyorsun sen kendini? " ellerini yapılı göğüse koyup ittirdi cüsseli bedeni.

"Hiçbir şey sanmıyorum Kieran! Özellikle senin hiçbir şeyin değilim ama kalbini aldığın adamın arkadaşıyım. Mesleki açıdan bakacaksak güvenliğinden sorumlu insanım ve sen suçlusun. Kalbi geri vereceksin. "

"Vereceğim zaten. " diyerek derin bir nefes verdi Kieran sonra sırıttı. "Bebeğinkini alacağım. " dediğinde birden havaya kalkan titreyen elle gözlerini irileştirdi. "Bana vuracak mısın? Hadi, vursana! "

Talha elini ensesine atarak sakinleşmeye çalıştı. "Neden? Neden bebeğin kalbini alacaksın? "

"Eve dönmek için. "

"Burada insanları yakıp yıkıp ,hayatlarının içinden geçtikten sonra rahat rahat siktir olup gidecek misin? "

"Aynen öyle. " sandalyeyi tutarak biraz çekti. Yerine oturup bacak bacak üstüne atarken masaya vuran yumrukla "Ergen misin sen? " diye bağırdı.

"Bebeğin kalbini almayacaksın, Pars'ın kalbini geri vereceksin ve buradan elini kolunu sallaya sallaya gitmeyeceksin!"

"Talha siktir git başımdan. Senden emir alacak değilim. "

Talha, sevdiği adamın gıcıklığından kafayı yiyecek gibi olurken tezgaha tutunarak derin nefesler verdi.

Kolay kolay öfkelenmez hatta şiddete başvurmazdı ama ukala Kieran, sınırlarını gerçekten çok zorluyordu!

Az önce eli ondan izinsiz havaya kalktığından kendisinden utanmıştı, Kieran'a ne olursa olsun vurursa kendisini ömür boyu affetmezdi.

"Bana neden mutlu son vermeye çalıştın? "

"Çünkü senden köpek gibi hoşlanıyorum. "

Kieran ayağa kalktı. "Neden? "

"Bilmiyorum." diye fısıldadı Talha, dibine giren adamın eli havaya kalktığında ince bileği tuttu. "Dokunma bana. "

"Hoşlandığın adam sana dokunacak, neden istemiyorsun? "

"En son bedenimi, duygularımı kullanıp peçete gibi beni öylece bıraktığın için olabilir mi? Maalesef arka arkaya yaptığın şeyler yüzünden sana güvenemiyorum. "

Yutkundu Kieran. "O gün sana bir şeyler anlatmaya çalıştım, yine inanmadın. "

"Çünkü sana güvenip inanacağım bir sebep bırakmadın Kieran, kendin yaptın bunu! Kötü sonunu kendin getiriyorsun, hayatta kötü olmamız için bir sürü olay yaşanıyor ama bunların karşısında dik durup ,yüreğini temiz tutarsan ödülleri geliyor. Mutlu son diye bir şey yok, mutlu anlar ve başlangıçlar var Kieran. Mutluluğu başkasının kalbini sökerek veya bir başkasıyla oyuncağın gibi oynayarak alamazsın. "

"Başka yolu yok! Mutluluk budur zaten,başkasının acısı."

"Değil." diye fısıldadı Talha, ellerini iki yana açtı. "Asıl mutluluk sana vermeye çalıştığım şeylerde saklıydı. "

Yüzünü buruşturdu Kieran. "Sakın bana aşk diye zırvalama. "

"Aşk değil, aşkı siktir et. Sevgiye ,anlayışa,ilgiye, eğlenmeye ihtiyacın var.Sana sevgi vermeye çalıştım, onca yaptığın her şeye rağmen hâlâ senden hoşlanıyorum ama kalbimi çok kırdın ve her gün hayal kırıklığına uğratıyorsun. "

Kieran sinirle ela gözlere bakarken "Bu yüzden sana sevgimi daha fazla vermeyeceğim. " cümlesi o kadar kanına dokundu ki elini adamın göğsüne soktuğu gibi kuvvetlice atan sağlıklı kalbi söktü.

Talha acıyla bağırarak gömleğini sıkarken dolan gözleriyle öfke kusan elalara baktı. "Ne yapacaksın? Sana sevgi vermem için büyü mü? "

"Kimseyi kendine aşık edemezsin Talha ama sevdiğini sanmasını sağlayabilirsin. " diye fısıldadı Kieran pis pis gülerek.

"Sahte sevgi tatmin edecek mi seni? " diye sordu Talha. "Sana verebileceğim gerçek bir sevgi varken onu almak için çabalamak yerine kalbini söküp acılardan kolay yoldan kaçmaya çalıştığın gibi kolaydan halledeceksin? "

Adamın yakasını kavradı Kieran. "Çektiğim acıları küçümseme! Ne yaşadığını bilmiyorsun Talha! "

"Küçümsemiyorum! Ayrıca anlatmadın ki bileyim, bana anlattığın tek şey kötülüklerin. Doğrusu onu bile anlatmıyorsun, yaşayıp öğreniyorum. "

"Sana hiçbir şey anlatmayacağım. Zayıf noktamı öğrenip bana karşı kullanacaksın. "

"Ben sen değilim. Kimsenin zayıflığını kullanmıyorum. Acılar zaten seni güçlü ve acımasız yapmış, nasıl kullanabilirim ki? Sana onları olmadık bir anda söyleyip daha da delirmene sebep olurum sadece. Zayıf düşüremem. Senin zayıf noktan mı var ayrıca? Sevdiğin tek bir şey görmedim. Kendini ile sevmiyorsun sen be! "

"Talha, her şeyi oyun mu sanıyorsun? " diye sordu Kieran. "Ben burada tiyatro mu çeviyorum sence? "

"Ne alakası var? "

"Sana birden güvenip bütün kalbimi vermemi mi bekliyorsun? Bunu en son yaptığımda neler oldu biliyor musun? Aldatıldım, beş kere. Her biri ayrı ayrı aldattı. Bir tanesi beni öldürmeye çalıştı, bir tanesini başka adamla yakaladım, bir tanesi kellemi almaya çalıştı, bir tanesi sarayı soymaya çalıştı ve en sonuncusu da uykumda kalbimi sökmeye çalıştı. Sana niye güveneyim? Senin farkın ne Talha? " eskilerden bahsetmek sinirlerini bozarken elini adamın göğsüne arka arkaya vurarak sormuştu cevabını almak istediği soruları.

"O beş kişiyle ne zaman ilişki kurdun? "

"Eskiden."

"Onu biliyorum,tam olarak ne zaman? "

Esmerin istediği cevabı biraz duraksadıktan sonra cevapladı. "Kötü değildim, bu kadar değildim. "

"Ben seni bu halinle sevdim. " dedi Talha,dürüst olacaktı.Onun kalbi çok kırılmıştı bu sefer o da istemese de kalp kıracak ama dürüst olacaktı. "Sana kendimi, ailemi, arkadaşlarımı, geçmişimi ve duygularımı göstermekten hiç çekinmedim. Bana karşı kullanma ihtimalin olduğu halde bunu yaptım. Kötü Kral olduğunu en başından biliyordum buna rağmen bana yaptığın yemekleri de yedim, yanında da uyudum. Sana güvendim, vücudumu verecek kadar güvendim. Yaptıklarına rağmen bir sürü şans da verdim. "

Kieran'a inanması zor geliyordu.

Birisinin onu böyle sevmesi o kadar imkânsızdı ki esmer adamın yürekten söylediği şeylerin altında yalanlar aramaya çalışıyordu.

Adamın hayatına da dahil olmuştu, onun evi de kalıyor, iş saatleri boyunca onu izliyor hatta telefonunu bile kurcalıyordu. Talha onu aldatacak gibi değildi ama yalnızlık hissettiği için ona karşı olan hisleri yalansa ne olacaktı? Ama yalan olsaydı eğer bu kadar kötülüğe ve tribe 'Haydi yoluna! ' der,başkasını bulmaz mıydı zaten hali hazırda ondan hoşlanan güzel bir kadın, Sibel, vardı?

Duygularla yüzleşmek özellikle de aşk gibi kaypak bir şeyin getirdiği duygular, sorular ve sorunlarla yüzleşmek çok zordu.

"Neden bana inanmıyorsun? " diye sordu Talha, siyah gözlerden aldığı bakışlarla.

"Talha ben senin gibi bir ailede büyümedim. Beni sevip koklayan, yakışıklı oğlum diye seven, dizinde yatırıp ağzıma elma soyup veren,koca kazık olsam bile yanında yatmama izin veren bir annem olmadı. Ergenliğe girdiğimde senin kuş uçuyor mu bazen uçacak heee ,diye muhabbet etmeye çalışan bir babam olmadı. " dedi şeylerin hepsi Talha'nın anlattığı şeylere göndermeliydi.
"Kardeşlerim olmadı. Anneannem, dedem olmadı. Arkadaşlarım olmadı. Ben kocaman, buz gibi bir sarayda yalnız büyüdüm. Hep yalnızdım, ben hiç sevgi görmedim. Tam tersine hep nefret,yalan, aldatmaca ve hile gördüm..Birden sana nasıl inanayım, nasıl sevgini hissedip, koynuma alayım seni? Ben kötüyüm, gaddar ve acımasızım. Ben böyle hayatta kalıyorum, böyle güçlü oluyorum, böyle yönetiyorum. "

Talha, ilk defa kendisinden ve duygularından bahseden adamın siyah gözlerindeki kırgınlığa şahit oldu. Eğer kalbi yerinde olsaydı siyah gözlerden yaşlar akıyor bile olabilirdi.

Kieran'ın hikayenin kötüsü olması,kimseye güvenmemesi, öfkeyle dolu olması ,aşktan iğrenmesi için tonla sebebi vardı. Kendisini bu şekilde koruyor olması bir an için normal gelse de başkalarına, özellikle ona hiçbir zararı olmayan kişilere çektirdiği acılar normal değildi.

"İntikam, nefret, öfke ve kötülükten daha iyisi şeyler var Kieran. " dövmeli kolları iki yandan tutarak hafifçe sıktı. "Seni davet ettiğim dünyam, seni tanımak ve sevmek için can atan kalbim.. Bak, beni sevmek zorunda değilsin sadece bir şans versen bildiğin her şeyi siler tekrar yazarım. Baktın olmuyor, yine sevemiyorsun beni yollarımızı ayırırız. " cevap olarak alaylı bir gülüş alınca "Sana ihanet edeceğimi düşünüyorsun degil mi? " diye sordu.

Çenesini kavrayan elin parmakları, yanağına bastırılırken uzun tırnakların uç kısmı teninde iz bırakmıştı bile. Dibine giren beden dudaklarına doğru "Her zaman." diye fısıldayarak gülümsediğinde omuzları çöktü ki birden göğsüne giren el ve geri gelen onca hisle derin bir nefes aldı.

Yavaş adımlarla geriye çekildi Kieran. "Ben istediğin kişi olamam. Beni iyi birisi yapamazsın, ben kötü olmak için doğdum. "

"İstediğim kişisin zaten. " dedi Talha. "Kötü olmak için doğmadın. İyisiyle kötüsüyle yaşamak, anılar biriktirmek, Dünya'da veya insanlarda izler bırakmak için doğdun.. Seni kötü olmaya zorladılar ve sen de bu yüzden doğduğuna inandın. "

"Daha fazla iyi karakter konuşması dinlemek istemiyorum. " dedi Kieran, sandalyeye oturup başını ovarken gözlerini kapattı. "Bir kez sevdim ve bir kez öğrendim, aşk zayıflıktır. "

"Kimi sevdin? " diye sakince sordu Talha, bağırdığı için boğazı acıyordu. Kral, onu aldatan beş kişi için sevdim denemişti güvendim demişti demek ki sevdiği kişi farklıydı ama cevap alamadı. Sorusunu yeniledi. "Kimdi? "

"Sus." sert bir sesle bağırıp ela gözlere baktı.

"Aşk zayıflık değildir, güçtür. Eğer doğru kişiyle berabersen, güçlerinizi yarışa çevirmek yerine birleştiriyorsanız aşk zayıflık olmaz daha fazla güç olur. "

"Kaybedecek biri, arkasından tutulacak yas, sana yapacağı eziyetlere göz yumma ve daha fazlası. "

"Kaybedecek birine sahip olmak değer bilmeyi öğretir, geçmiş veya gelecekte yaşamayı bırakır o anda yaşamayı öğrenirsin. Sabah yataktan kalkmak için neden,yaşamda tutunacak bir dalın olur. Seven sevdiğine eziyet etmez, haliyle göz yummanı gerektirecek bir durum da olmaz.. Bence biz başka aşklardan veya sevgilerden , adına ne diyeceksen artık, bahsediyoruz. "

Kieran sadece ters ters baktı, hafifçe öksürüp bardağa su dolduran adama.

Aralarında bir süre sessizlik oldu sonra Talha "Balım'ın nerede yaşadığını nasıl öğrendin ve nasıl bu kadar hızlı gidip geldin? " diye sordu.

Aralarında on üç saatlik yol vardı, Balım ve ailesi ülkenin bir ucunda yaşıyordu resmen!. Ya da ülkenin bir ucunda yaşayan onlardı.

"Ayna söyledi. " dedi Kieran gülümserken afallayan adama baktı. "Ayrıca hatırlatırım benim sihrim var. Işınlanabiliyorum. "

"Ayna mı söyledi? "

"Hmhm, ilk zamanlar bana karşı birlik olduğun Ayna söyledi. "

Ela gözlerini ,tezgah üstünde duran küçük aynaya çevirdiği an mahcup bir yüzle karşılaştı.

"Mecburdum. Tehtid etti. "

"Neyle? " ellerini iki yana açıp önce aynaya sonra masa üstündeki elmalara bakan adama çevirdi gözlerini. "Neyle tehtid ettin? "

"Şu işe bak ki buraya geldiğimiz zamandan beri birilerinden hoşlanmakla yalnız sen uğraşmıyormuşsun. "

Talha şaşkınca aynaya baktı.

"Sana söylemiştim, aşk zayıflıktır. "

"Asıl birisini aşkıyla tehdit edip istediğini yaptırmak zayıflıktır Kieran.

"Hayır, hayatım. Güçtür. Ve istediğimi almam da güç olduğu da kanıtlanıyor. "

"Aferin Kieran. " sinirle gülerken etrafa baktı Talha. "Aferin." diye fısıldayıp mutfaktan hızlı adımlarla ayrıldı..

Kieran ise olduğu yerde oturmaya ve elmalara bakmaya devam etti.

Birkaç dakika sonra mutfağın baktığı hole gelen adamı baştan sona süzerken "İş yemeğine gideceğim, geç gelirim. " cümlesiyle dilinin ucunda olan 'Sibel veya başka birisiyle mı buluşmaya gidiyorsun? ' sorusunu yuttu onun yerine "Ben de geliyorum. " dedi.

Ela gözler ona baktı. "Kieran, yalnız kalmak istiyorum. "

"Evde yemek yok ve yapmakla uğraşamam." önceden evde yemek olup olmadığını beş kere kontrol edip, istersen sipariş edelim veya ben bir şekilde yapmaya çalışayım teklifleriyle gelen adam şimdi evde yemek olmadığının hiç farkında değildi.

Esmer beden çenesini baş parmağıyla düşünceli bir şekilde kaşıdıktan sonra "Tamam, gel. " dedi. "Çabuk hazırlan, geç kaldım zaten. " derken mor bulutlar saniyeler içinde kaybolduğunda değişen kıyafetleri şöyle bir inceledi. "Gidelim."

Kieran yeterince ilgi ve övgü göremediği için sinirlenmeye başlarken oturduğu yerden kalktı...

.

Talha bacağını okşayan ayakla dikkatini karşısında bıcır bıcır konuşan Sibel'e veremezken kendisine gülümseyerek bakan adama ters bir bakış atıp ayağa kalktı.

Masadaki bütün gözler ona dönerken "İzninizle,lavaboya gidiyorum. " diyerek gülümsedi.

Kieran, sert ve hızlı adımlarla yanlarından ayrılan adamdan karışında oturan kadına doğru çevirdi gözlerini. "Ne kadar çok konuşuyorsun. "

"Ah.. Pardon, sadece başladım mı konuşmadan duramıyorum. " utanarak saçlarını kulağının arkasına taradı Sibel.

Gerçekten çok güzel bir kadındı ayrıca nazik ve hanım hanımcık denen tabire uyuyordu! Taliplerinin fazla olması şaşırılacak bir durum değildi.

Kieran, sahte bir gülümsemeyle "Ondan hoşlandığını anlayabiliyorum. " dediğinde kadın hızlıca sağa sola baktıktan sonra öne doğru eğildi. "Çok mu belli ediyorum?"

"Çok."

"Ama Talha anlamıyor gibi.. Aslında anladı gibi de ama yüz vermiyor. "

"O zaman neden adama yavşayıp duruyorsun? " sorusuyla kadının afallamasını izledi. "Seninle ilgilenmiyor işte, ne diye sınırları zorluyorsun? "

"İlgileniyor." dedi Sibe, hızlıca. "Mesajlarıma cevap veriyor, iş yerinde muhabbet ediyoruz.. " karşısındaki adam elini umursamaz bir şekilde salladığında sustu.

"Bunları benimle de yapıyor, o zaman bana da aşık. "

Sibel güldü, etrafa baktı. "İkiniz de erkeksiniz ve Talha.. Yumuşak değil? "

"Yumuşak? " Kieran gür bir kahkaha patlattığında birkaç göz onlara baktı. "Seninle konuşuyor çünkü komiksin! "

"Yani.. Eşcinsel. " diye fısıldadı Sibel. "Yanlış bir şey söylediysem kusra bakma, pek bilmiyorum böyle şeyleri.. Talha eşcinsel mi? "

Dudaklarını araladı Kieran ama birden bir sıkıntı doğdu içine. Eğer 'Evet. ' derse muhtemelen kadın bir yerlerde bu durumu ağzından kaçıracaktı ve biliyordu ki bu şey duyulursa Talha'yı yaşatmazlardı. "Hayır."

Sibel rahatlamış bir nefes verdi.

"Ama çok sevdiği birisi var. "

"Gerçekten mi? "

"Hmhm."

"O zaman neden bana umut veriyor? "

"Sana umut vermiyor, sen kendi kendine gelin güvey oluyorsun. " dedi Kieran ,ayağa kalkarken gülümseyip lavaboya ilerledi.

Üstünü düzelten esmer adam kapının kapanmasıyla "Ne yapıyorsun sen Kieran? " diye sordu.

"Aynaya bakıyorum. " saçlarını düzeltirken sinirli bir "Masada yaptığın şeyden bahsediyorum. " cümlesiyle gözlerini devirdi. "Bir şey yapmadım. "

"Alttan alttan dürtüyorsun. " dediğinde gülen adamla istemsizce güldü ama saniyeler içinde kendisini topladı.

"Sibel ile daha fazla konuşma. "

"Sana ne? "

"Benden hoşlanıyorsun ama ona umut veriyorsun. "

Ela gözler irileşti. İşaret parmağı esmer bedenini gösterdi. "Ben umut veriyorum? "

"Evet."

"Saçmalama sadece konuşuyorum nesi umut verebilir? "

"Birisinden hoşlanan bir insan için, karşı tarafın her şeyi umut verir. " dedi Kieran. "Bu da seni aptal yapar. Daha varlığından bile haberi olmayan çocuklardan hoşlanan kızları gördüm, çocuk sağa sola rastgele bakarken gözleri saniyelik ona değdi diye haftalarca 'Bana baktı! ' diyip duran kızlar var. Erkekler de var böyle olan.. Bu aptallıktır. Kalp acısına kendi ellerinde yol vermektir. Ben sana umut verecek bir şey yaptım mı? Ha-"

"Öptün, seviştin, yemek yaptın, yanında yatırdın. " dedi Talha sonra yutkundu. "Sen bana böyle, tonlarca umut verdin ama ben, Sibel'le sadece sıradan muhabbetler yapıyorum. "

Kieran ela gözlere baktı. İnce parmaklarını kızarmış yanaklara koyarak bir adım öne attı ki kapı açıldığında esmer beden anında geriye çekildi. "Aynen, tatlı güzeldi. "

"Efendim? "

"Tatlı diyorum güzeldi. Adı neydi o tatlının? "

"Baklava." dedi Talha, adamın rolüne ayak uydurarak tuvaletten çıktığında istemsizce güldü.

Yerlerine oturdukları zaman Kieran etrafta koşturan çocuklara, dans eden kadın ve adamlara iğrenerek baktı. Talha ise imrenerek ve sevgiyle bakıyordu herkese.

"Biz ne zaman dans edeceğiz? " diye sordu Kieran. "Hoşlandığın adamı dansa kaldırsana. "

Talha kulağına fısıldanan şeyle güldü. "Sonra kurşuna dizsinler bizi değil mi? "

Ela gözlere bakarken "Ben varken kimse sana bir şey yapamaz. " dediğinde esmer beden kollarını göğsünde birleştirip geriye yaslandı ve her zaman dediği gibi "Bu dünyada işler öyle yürümüyor. " dedi.

Gözlerini devirip kollarını göğsünde birleştirdi.

Araları o kadar soğuktu ki evden beri kim bir şey dese muhabbetin sonu tersleme ve kaçırılan gözlerle bitiyordu.

İkisi de bulundukları ortamdan hiç zevk almıyordu bu yüzden Talha ayağa kalktı.

Bir şey demeden mekandan çıktığında amacı biraz yürüyüş yapıp geri dönmekti.

Kieran ile ne yapacağını hiç bilmiyordu. Hâlâ ona karşı bir şeyler hisseden kalbine de çok kızgındı, aklı sürekli bunun yanlış olduğunu haykırsa da aptal kalbi 'Bir alt dudak versen, ne olur yani? ' diyip duruyordu.

Sessiz sokakta yankılanan adım sesleriyle gözlerini devirirken "Kieran, yalnız kalmak istiyorum. " diyerek arkasına döndü ki bambaşka bir yüz gördü.

Ellerinde soplar olan birkaç iri yarı adamın önünde duran genç çocukla 'Ne oluyor lan?' diye düşündü ama sakin bir tonda "Ne oldu? " diye sordu.

"Senin yüzünden kızın babası ağzıma sıçtı lan! " diye gürledi çocuk. "Okuldan bile almışlar kızı, arkadaşları da nereye gittiğini bilmiyor.Seviyordum lan ben onu! "

"Sevdiğin kızı ben mi döv dedim sana? " diye sordu Talha, ellerini cebine koyarak kendisinden yaş ve yaş küçük ergene baktı. "Gencecik kızı, seviyorum ayağı altında dövüyorsun. Sevdiğini dövmek hangi kitapta yazıyor? Kendin ettin kendin buldun, hayatına girdiğin kadınlara düzgün davran. "

"Sana ne lan kime nasıl davranacağımdan?"

'Küçücük boktaki triplere bak. ' diye homurdandı içinden. Artık ukala ve yağ gibi üste çıkmaya çalışan insanlarla uğraşmaktan bıkmıştı özellikle de Kieran bıktırmıştı bundan.

Dudaklarını aralamıştı ki "Tek adamı dövmek için yedi adam mı topladın gerçekten? Bu kadar mı korkuyorsun dayak yemekten? " sorusuyla irkildi.

Kieran ,Talha'nın arkasından yana adım attığı an onu görmeyi beklemeyen adamlardan bazıları irkildi çünkü hiçliğin ortasında birden belirmiş gibiydi. Esmer adam yürürken yanında kimse yoktu ya da onlara doğru döndüğü zaman da kimse yoktu yakınında. Nereden çıkmıştı bu yabancı adam?

Tabii onlara yabancı olan adam, genç adam için değildi.

Çocuk gerildi. Saçlarını ve boynunu tutup onu kapıya vuran, sevdiği kızla ayrılmasına asıl sebep olan adama öldürecek gibi bakarken korkunç bir sırıtmayla karşılaştı.

"O gün kafanı koparmalıydım, saçlarını yolmam yetmedi herhalde. " dediğinde Kieran çocuğun ifadesiyle kahkaha attı "Dünün bebeği ,asırların kralına kafa tutuyor. " kollarını iki yana açarak esmer adamın önüne geçti. "Senin gibilere ne yaparım biliyor musun? " diye sordu sakince. "Kafalarını boyunlarında ayırıp kazığa takar ,köylerin girişine süs diye asarım. "

"Bir yarrağım yapamazsın sen! " diye bağırdı çocuk.

"Ya? " tek kaşını kaldırdı Kieran. İki yana açık duran ellerini birden yumruk yaptığında adamlardan bazıları acıyla bağırarak yere çöktü.

"Kieran.. " diye fısıldadı Talha.

"Diz çök. " dedi Kieran. "Özür dile, af dilen ve yaşamaya devam et. " ellerini daha sert sıkarken kalpleri acıyan adamlardan bazıları bağırırken herkes yerde iki büklüm olmuştu.

Çocuk "Rol mü yapıyorsunuz lan? Ona mı çalışıyorsunuz? " diye sorarken dibine gelen adama baktı.

"Küçük aklının almayacağı şeyler oluyor hayatım, yerinde olsam kurcalamak yerine af dilenirdim. " bileğini tutan elle ela gözlere baktı. Yumruklarını açsa bile adamlar hâlâ kalp krizi geçiriyor gibi bir acıyla kıvranmaya devam ediyordu.

Talha sıkıntıyla yüzünü ovuşturdu. Hayatı zaten kaymış haldeydi Kieran gelince hepten kaymıştı, şimdi adalete teslim ettiği insanlar da hayatını daha rahat kaydırmak için tekerlek ekleyip duruyordu.

Yine de Kieran'ın önünde durup onu korumasını da göz ardı edemeyecek kadar ondan hoşlanıyordu. Hoşlandığı insan ne yaparsa yapsın umutlanıyordu üste, Kral'ın dediği gibi aptaldı.

Çocuğun boğazını tuttuğu gibi "Seni bir daha görmeyeceğim. " diye fısıldadı. Talha ondan daha fazla uzaklaşmasın diye küçük bir tehdit ile bırakacaktı, başka zaman olsa çocuk ve diğer adamlar çoktan ölü olurdu. "Anladın mı?..Ters ters bakmayı bırak da söyle, anladın mı? " boğazı insanüstü bir güçle daha çok sıktığında dudakları morarmaya başlayan çocuktan olumlu bir baş sallaması alınca elini gevşettti.

Tatlı bir tavırla ellerini birleştirip yanağının altına koyarken "Aferin." diyerek gülümsedi o anda esmer bedenin adım sesleri uzaklaşmaya başlayınca adamlara ve hızlı hızlı soluklanan çocuğa bakıp esmerin arkasından koştu..

Kalın bileği tuttuğu an vücudu duvarla cüsseli beden arasında sıkışırken "Burada mı sevişeceğiz?" diye sordu. "Bana uyar. " omuz silkip ellerini bacakların arasına indirecekti ki çenesini sıkıca kavrayan elle sinir kusan elalara baktı.

"Ben, prensini bekleyen aciz prens değilim Kieran. Beni korkmana veya kurtarmana ihtiyacım yok. Başımın çaresine bakabilirim. "

"Hmhm.. Neredeyse bir gün vurulacaktın, bugün de dayak yiyecektin."

"Savaşabilirim, kendimi savunabilirim. Ben güçsüz bir çocuk değilim. Yüzünü görmek istemiyoum, neden yalnız kalmak istediğim zaman dibimden ayrılmıyorsun da sana ihtiyacım olduğunda ortalıklarda olmuyorsun? "

"Her zaman yanındayım Talha yoksa başın belaya girdiğinde nasıl orada olabilirim ki?" dedi Kieran. "Sen farkında olmasan bile yanındayım. "

"Artık olma, istemiyorum. " derken baş parmağı ,yanlışlıkla aralık dudaklara kaydı.Bozuntuya vermeyecekti ama parmağının ucuna değen dille elini hızlıca geriye çekti.

Dibine giren yüzün sahibi "Hayır Talha, en çok da beni görmek istiyorsun." dediğinde itiraz etmek için dudaklarını araladı ama alt dudağını öpen dudakla istemsizce gülümsedi yine de saniyeler içinde kendisini geri çekti. "Beni bir öpüp bir dövemezsin Kieran. Ben oyuncağın değilim. "

"Bana, bir şans kazanmam için izin ver. " dedi Kieran ,kalın bileği kavrarken bunu yaptığı için pişman olmamayı umuyordu.

"Ben sana bütün şansları ve şans kazanman için izinleri de verdim. " dedi Talha. "Her ne kadar senden çok hoşlansam da benim canım da kıymetli. Ayrıca güzel duygulardan doğan gözyaşlarına ihtiyacın olduğunu, bunun için aşk melekleriyle anlaşma yapmaya çalıştığını ve başarısız olduğunu biliyorum. Ayna söyledi,aynı sana yardım ettiği gibi bana da ediyor. "

İnce kaşlar çatılınca devam etti. "Bu sefer beni havalara uçurup, sahte sevgiyle şımartıp, gözyaşlarımı aldıktan sonra yerden yere vuramazsın. Taktiğini öğrendim. "

Aslında Kieran'ın aklından hiç böyle bir şey yapmak gelmemişti.. Dersek yalan olurdu, gelmişti ama esmer bebeği kullanmak gibi bir planı yoktu. Zaten Talha, ilişki içinde kendi isteğiyle verirdi gözyaşlarını kendisi de daha önce demişti ama şimdi ortada pek güven kalmamıştı.

"Talha.. " diye tısladı usulca.

"Canı kıymetli olan, üzülmemesi gereken tek kişi sen değilsin. Hayatına istediklerini yaparak devam edecek tek kişi de sen değilsin.. Senden hoşlanıyorum ama bu beni kullanacağın anlamına gelmez. Sevgi zayıflık değildir Kieran, bu da kanıtı. " meydan okurcasına mırıldandı Talha, siyah gözlere son kez bakıp ellerini cebine koydu ve iş yemeğinin yapıldığı yere geri döndü.

Kieran ise adamın arkasından öfkeyle bakarken yerdeki teneke kutusuna tekme atıp az ileriye uçmasına sebep oldu..

Ve mahalleyi ayağa kaldıracak bir öfke patlamasıyla bağırdı!..

✧༺♡༻✧

Bölüm boyu ara ara kıyametler koparken ben:
Bu bölüm giydikleri kıyafetler çok güzeldi, silmeyeyim ileride tekrar kullanırım.

Bu bölüm Talha önceki bölümlere göre daha az duygusaldı. Hatırlarsanız peşinde olduğu adamlar vardı ve işler derinleşiyordu, eve de doğru düzgün gelmiyor... Bakalım neler olacak 😌

Kieran duygularını yavaş yavaş kabul edip,esmere göstermeye başladı bu sefer Talha meydandan çekti kendisini..Eee ne demişler Kieran bey, kaçanın kovaladığı bu dünyada kovalayan olmayı kolay mı sandın?

SİZLERİ SEVİYORUM.

Continue Reading

You'll Also Like

7.3K 802 15
Cariye ve köpek prens. Köpek prense satılmış olan güzel cariyenin kaderi mühürlendi. O kaçamaz çünkü kovalanacağını biliyor.
17.4K 2K 36
Dünya Tarih 14.08.2120 Hızla artan nüfuzla beraber dünya üzerindeki yükte artmıştı. Bu yüzden insanoğlu yaşayabilecekleri yeni bir gezegen bulma ar...
17.8K 2K 14
[TAMAMLANDI] ∘ 𓆡˙ ˚ 𓇼 ˚ ˙ ∘ 𓆝 •˙ 🫧˙ ˙ İnsanı en çok bilmediği korkutur bir o kadar da merak içine düşürürdü. İçinde birçok gizem, canlı bar...
15.6K 1.2K 21
Masumiyet ne renk Sakura Tıpkı senin gibi ....kapkara 6.15.3011 |2017| Gölge