Müşteri Temsilcisi

By goodbyeathestation

246K 18.3K 10K

Eren: Trendyol kasıyor da WhatsApp'a geçelim mi? 🌑 👾:İnstagram gönderis... More

🧚‍♂️
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
🧚‍♀️
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.2
5.3 👨‍❤‍💋‍👨🌡
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
• sezon finali •

5.1 👨‍❤‍💋‍👨 📈

2.1K 160 378
By goodbyeathestation

gec gelen bolum icin ozur dilerim 😔🌈💖💕

su hikayeyi yakinda bitirecegim gercegini kabullenemiyorum. neyse aglicam bahsetmeyelim 😔😔🤹‍♀💞

simdi
bitmeye yakin zaten, (bu arada bitince mal mal seyler yazdigim icin duzenleme yapabilirim) bu yuzden olaylari falan yasaticam bitsin.

😖 😭➡ su ikisi cok sey durmuyor mu? sanki ilki kendini aglamak icin tutuyor, ikinci emojide de patliyor artik. ayni ben.

(emojiyi degistim fark etmezseniz diye not yaziyorum)

(azicik yorum)

🌈

"Kıs şu müziği!" sesi arttırıp şarkıya eşlik etmeye başladım. "Gelsen ne güzel, görsen ne güzel! Bak yollarına gül serdim!"*¹ ben ve Cem müthiş seslerimizle şarkıyı söylerken Özgür de bize bağırarak eşlik ediyordu. "Geleceğim, geleceğim bekle şimdi! Bak bakalım o hoparlör kırılmıyor mu!" salondan içeri gelerek hızla bana atıldı. Bense ortadaki masanın arkasına geçtim.

"Hâlâ dans ediyor ya, binayı başımıza mı toplayacaksın sen? Bizi atmaya yer arıyorlar farkındaysan!" haklıydı ama sevgili komşularımızın bugün evde olmama günüydü. Evet bir ay boyunca hepsinin tek tek evlerine giderek ortak bir boş gün bulmuştum. Yaklaşık 1 yıl 5 aydır bu şekildeydi. Tabi aramıza yeni insanlar taşındı. Özgür ise büyük ihtimalle ölse cenazelerinin evlerinde olmasını isteyecek iki komşumuzdan bahsediyordu.

"En üst kattalar onlar, duymaz bizi." dedim. Şarkı ise sonlara geliyordu. Elimdeki telefondan şarkıyı değiştirdim. Rastgele açtığım şarkıyla BTS - Home çıkmıştı.

Anında aklıma Feza ve ona yazdığım şarkının sözleri geldi. Ben varya ben, Feza'ya aşık olmuşum.

"Para, gel oğlum. Gel gel." gözlerim bugünlük bizde kalacak köpeğe takıldı. "Para, koş hoparlöre atla oğlum." tamam. Para'yla sabah ufak bir tartışma yaşadık. Ve şuan bana kızgın olduğu için hoparlöre atlama olasılığı yüksekti. "Oğlum olmaz! Cız lan o. Patlarsa sende yanarsın. Özgür ayıp oluyor ama!" Özgür eline geçen kozla sırıtmaya başladı.

"Yola geleceksin sen." demesiyle zil çalmıştı. Bense şarkıyı başa sarıyordum. Çünkü Jimin ve Jungkook'un kısmına kadar ilerlemişti ve ben o sırada Özgür ve Para'dan kendimi kurtarmaya çalışıyordum. Şarkıyı ikisinin partının sonuna aldım.

"Al işte, geldiler. Kıs şunu, başa sarıyorsun bir de!" diyerek salondan çıktı. Para ise yavaş yavaş bana yaklaşıp hırlamaya başladı. "Ne hırlıyorsun amına koyayım!" dememle tekrar hırladı. Bende gözlerimi kısarak koridora doğru bir bakış attım. Masanın üstünden atlayarak kapıya ilerledim. Tekrar gelen hırlamayla, bende bu kez hırladım. Semeyim falan.

"Hırmış. Sana da hrr!" diyerek dış kapıya ilerledim. Köpekse arkamdan havlayarak gelmeye başladı. Bense kapının önüne gidip hâlâ söven Özgür'ün arkasına geçtim.

"Kır amına koyayım kır! Tapulu malın çünkü, ama daha sert vur kırıl-" kapıyı açınca karşımızda benim bile beklemediğim kişi çıktı karşımıza. Müzik ise hâlâ çalıyordu.

Ve tamda Feza'ya yazdığım kısıma gelmişti. Bende karşımdaki Feza'ya sırıtarak elimdeki telefonla sesi biraz daha arttırarak eşlik etmeye başladım.

"You'r love, you'r love, you'r love I miss that."

"You'r love, you'r love, you'r love I want that."

"You'r touch, you'r touch, you'r touch I need that."

"Oh lalalalalalalalalala I love it."

En son göz kırparak gülmüştüm. O da bana bakarak gülüyordu. "Feza kırsaydın kapıyı kardeşim. Hoşgeldin bu arada." diyerek el sıkışarak sarıldılar. Şarkı değişmiş ve bu kez de Murat Boz - Harbi Güzel çalmaya başlamıştı.

"Hoşbuldum." Diyerek ayrıldılar. "Kapı konusuna gelirsek, zilleri çaldım ama duymadınız. Aşağıdaki kapıyı da başka biri açtı zaten. Eren kıs bence biraz." diyerek bana döndü.

Hadi ama! Gelir gelmez ona aşkımı haykırıyordum ve o bana sesi kıs biraz diyordu. Adalet miydi bu?

"Sen ne anlarsın be!" diyerek burun kıvırıp müziği durdurdum. "Hem niye geldin sen? Gelip burada serenatımı görmezden geldin?" diye sordum üzerimdeki dizime gelen şortun cebine telefonu koyarken.

"Seni almaya geldim." ne?

"Ne?" Özgür'le aynı anda verdiğimiz tepkiye karşılık Feza hemen cümlesini tamamladı. "Yani seni almaya geldim derken, dışarı çıkmak için yani. Seni bir yere götüreceğim." diyerek sustu. Bu sırada ben cevap vermemiştim. Özgür de onu içeri davet ederek dış kapıyı kapatmıştı. Hepimiz evin salonundaki koltuklarda oturuyorduk. Tamam, Para hariç. Kendisi oturduğumuz 7 dakikalık süre boyunca Feza'ya yapışmıştı.

Şuan ise benim oturmam gereken yere oturuyordu, Feza'nın kucağına..

"Oha neler düşünüyorum ben!" tamam bunu sesli söylemedim öyle değil mi? "Ne düşünüyorsun?" sorusu Feza'dan gelmişti. Bir eli Para'nın başını okşarken kafasını bana çevirmişti. İkimiz üçlü koltukta yan yanaydık. Özgür ise 5. dakikada müziği kapattığım için gitmişti. Daha doğrusu müziği kapattığım için ödevinin olduğunu söyleyerek odasına gitmişti. Son sınıftık ve oha okul var haftaya.

"Hiç ya boşver. Hem sen beni nereye götürecektin? Kapıda bir şey demedim..şey sormayı da unuttum bir şeyler içer misin? Ya da aç mısın? İstersen hazırlayabilirim? Tamam hazırlayamam ama sipariş edebilirim? İster misin, hm?" heyecan yapınca çok konuştuğumu söylemiş miydim?

"Aslında pek aç değilim. Ama sen açsan kendin için bir şeyler hazırlayabilirsin, yani sipariş edebilirsin." demişti. Ben onu kafamı sallayarak reddettim. İkimizde tekrar sessizleşmiştik. Neden mesela?

Bir süre sonra koridorda kapı sesi geldi. Ve salona tekrar Özgür geldi. Bu kez bağırarak değil de sakince. "Para'yı almaya geldim, bizimkinin işi bitmiş." diyerek sahibini kast etmişti. Feza onu onaylayarak kucağında duran Para'yı son kez severek Özgür'e uzattı. Özgür de hemen tasmasını taktı. "Ben köpeği bıraktıktan sonra alışveriş merkezine gideceğim birkaç şey almam gerekiyor. Eğer bir şey istersen mesaj atarsın. Evi de dağıtmayın." diyerek her zamanki gibi klasik uyarısını yaparak önce salondan sonra evden çıktı.

"Dağıtmayın derken neyi kast etti?" Feza'nın sorusuyla yan durup ona döndüm. "Şeyden, ben arada ya da bizimkiler falan bizde olunca ev baya dağılıyor. Başak burcu falan galiba, takıntılı biraz eve. Dağınık görmeyi sevmiyor. Ondan bahsediyor." diyerek sustum. Daha sonra, "Niye sordun?" diyerek tek dizimi kırıp kalçamın altına koydum ayağımı. Bakışları kısa bir an bacağıma kaysa da tekrar gözlerime bakmıştı.

"Hiç öylesine." dedi. Ve tekrar ufak bir sessizlik oldu. Sessizliği ise yine aklımda kalan şey ile ben bozdum. "Köpeği çok sevdin galiba?" dedim dizinde duran sarı renk tüye bakarak. Muhtemelen Para'nın tüyüydü. "Yani hayvanları genel olarak severim, benim sorunum kedilerle, biliyorsun." dedi. Yavaşça kafamı sallayarak tekrar konuştum. "Biliyorum. O da seni sevdi ama..kucağından hiç inmedi." dedim hafifçe yutkunurken, bakışlarım ise hâlâ dizlerindeydi ve olduğu yeri turluyordu. Arada yukarıya doğru kaçsa da kendime hakim olabiliyordum.

Ne oluyor? Neyim var benim!

"Evet sevmiş gibiydi." dedi o da benim konuşmamı boş bırakmamak için. Şuan ortamda garip bir hava vardı ve ne olduğunu asla anlamıyordum. Gereksiz yere stres yapmıştım ve buna sebep olan şeyi ise asla bilmiyordum.

Bir anda Feza'nın elini alt dudağımda hissettim. "Isırma, kanayacak." dokunduğu yerin ısınması nedendi peki? Tenim çok mu soğuk ki? "Ben şeyden ısırırdım, şeyden..Ya Feza boş mu versek?" diyerek kafamı kaldırarak sonunda gözlerine baktım. Onun gözleri ise hâlâ elinin bulunduğu dudağımdaydı. Benim de bakışlarım onun dudaklarına kaydı.

Benim kalın sayılamayacak kadar ince dudaklarımın aksine onun dudakları kalındı. Rengi ise kırmızımsıydı benimki, açık pembe hatta beyaz. Renksizdi yani. Benim dudağımda karpuz tadı vardı nedeni ise 1 saat önce çiğnediğim karpuzlu sakızdandı. Onunkinin tadı nasıldı acaba?

Siktir, bunu cidden kendime sordum mu?

"Eren.." diyerek yavaşça yanıma yaklaştı. Bense ne ara ilerlediğimi bilmediğim şekilde dibindeyim. Hatta bir bacağım neredeyse kucağındaydı. Buraya ne zaman gelmiştim? Ve elimin Feza'nın yanağında hatta dudağında ne işi vardı?

"Hm?" diyerek yanıtladım onu. Boğazım kupkuruydu bu yüzden hafif kısık çıkmıştı sesim. "Eren.." dedi tekrar. Acı çekiyormuş gibi fısıldıyordu adımı. Gözlerimi dudaklarından alarak gözlerine çıkardım bir şeyler söylemesini bekleyerek.

"Eren, biraz daha bu şekilde durursan," Bacağımı diğer tarafına attım diğer bacağım ise oturduğum yerde kalmıştı. Şuan dizlerindeydim. "biraz daha bu şekilde bakarsan," gözlerim sebepsizce hiç odağını kaybetmeden dudaklarında duruyordu. "ve biraz daha bu şekilde temas etmeye devam edersen," sol elimi yanağından kaydırıp ensesine attım. Ensesindeki saçları yumuşak hareketlerle okşarken sağ elim hâlâ yanağındaydı. Onun da elini çenemde duruyordu.

"Ne olacak bunlar olursa?" diyerek kısık sesimle konuştum. İstemsizce sesim kısık ve boğuk çıkmıştı.

"Hiç iyi şeyler olmayacak.." diyerek nefesini verdi. Gözlerim yüzümde hissettiğim nefesiyle saniyelik kapanıp açıldı. "O zaman iyiye çevirelim Feza." diyerek ensesindeki elimle ensesine baskı uygulayarak kendime yaklaştırdım. Ve ağzımı açsam onun dudaklarına değeceğini bildiğim dudaklarımı onun dudaklarıyla buluşturdum.

Siktir.

Bir süre dudaklarımız hareket etmeden durdu. Daha sonra bir dakikalık bir süre boyunca kıpırdamayan Feza'yla başımı hafifçe geri çekerek dudaklarımızın baskısını azalttım. Yine konuşsam değecekti ama temas etmiyorduk. Hani temas edersek kötü şeyler olacaktı Feza?

Gözlerim onun gözlerindeyken, onun gözleri kapalıydı. Ve kapalı gözlerinden bir yaş süzüldü. Ya da ben öyle sandım. Çünkü o saniyede Feza'nın bir eli belime diğer eli enseme giderek beni kendisine yaklaştırdı.

Bu kez dudaklarımızı o birleştirdi ve bu kez ikimizde hareket ettirdik.

Önce ben alt dudağını dudaklarımın arasına alarak dilini gezdirdim. O da aynısını üst dudağıma yaptı. Belindeki eli yerini bulmuş gibi bulunduğu yeri okşuyordu. Aşağı ve yukarı.

Ensesinde duran ellerimi saçlarına çıkararak yavaş ve sakin bir şekilde okşadım, tıpkı öpüşmemiz gibi. Birkaç kez daha birbirimizin dudaklarında nefes aldık. İki kolumu da Feza'ya dolamıştım ve dizlerinde duran bedenim öne doğru ilerliyordu ve siktir, bundan asla şikayetçi değildim.

"Eren.." dişlerimin arasındaki alt dudağını önce dudaklarım arasında emmiş daha sonra ise dilimle yumuşatmıştım en son ise dişlerim arasına alarak çekiştirip bıraktım. Uyluklarında duruyordum ve biraz daha ilerlersem tamamen kucağında olacaktım. Oldum da.

Hafifçe kaldırdığım bedenimi öne doğru ilerleterek önüne oturdum. İnce şortumdan dolayı tam altımda olan uzvu hissedebiliyordum. Yavaşça öne kayarak geriye çekildim. Ve bunu birkaç kez tekrar ettim. Feza'nın bir eli esneme baskı uygularken diğer eli şortumun sıyrıldığı için açık kalan bacağımdaydı. O da benim hareketlerimle beraber bacağımın iç kısmını okşuyordu. Ve tam oraya yaklaşınca nefesim kesilecek gibi oluyordu. Ve bunu hâlâ birbirimize yaslı olan dudaklarımızdan kesilen nefesimle pekala anlıyordu.

Elleri bulundukları yeri okşamaya devam ederken geri çekildi. "Eren," diyerek dudaklarını yaladı. Bağımlılık yapacağını neden söylemediniz! "tam şuan bir şeyler yaşanabilir. Vazgeçeceksen şimdi kalk." diyerek kafasını geriye attı. Boynu açığa çıkarken aklımda kalkma düşüncesi hiç yoktu.

Ama kalktım, bir sorun niye?

Sürtünerek bulunduğum yerden kalkarak ilk yaptığımın aksine, daha sert bir şekilde oturdum. Ve kendimi biraz daha bastırdım. Bu ikimizinde inlemesine sebep oldu. Tekrar dizlerim üzerinde doğruldum ve aynı sertlikte kalçamı kaydırdım.

Bu çok iyi hissettiriyor.

"Eren..siktir, Eren." Feza'nın kulağıma dolan sesiyle daha da hırslandım. Her ayağa kalkıp oturuşumda kendimi daha çok bırakıyordum. Üzerimdeki ince şortun aksine pantolonu biraz daha kalındı.

Ve ben pantolonun kumaşından bile onu hissedebiliyordum. Bu gerçekten iyiydi.

"Bu şekilde," diyerek dudaklarını ısırıp bekledi. Kafamı yüzüne yaklaştırarak boynuna eğildim. "hareket edersen," boynunu dudaklarımın arasına almamla belimdeki eli esneme çıkarak kafamı olduğu yere bastırdı. O bastırmasa bile ben yine ilk öptüğümde boynundan aldığım tatla öperdim onu.

Sürtünmelerim hızlanıyordu. Bacağımdaki eli kalçamın arasına gitti. İnce şortum sayesinde belli olan yeri parmağıyla okşadı. İşte bu hızımı azaltan bir etkendi.

Dudaklarımın arasındaki boynunu, dişlerimin arasına alıp ısırmamın sebebi ise kolaylıkla bulduğu deliğime olan baskısıydı. Başımı geri çekerek gözlerine baktım. Elini geri çekip gözlerime bakarak, şortumun lastiğine getirdi elini. Baygın bakan gözlerimi bir kez kırptım. Ve o da bunu anlayarak elini şortumdan ve baksırımdan içeri yollayarak tekrar deliğime getirdi.

Direkt olarak temas ettiği parmağı dudağımı ısırmamı sağladı. Bu o kadar iyiydi ki ağzıma dolan kan tadı bile umrumda değildi. Hafifçe ayaklanıp tekrar hızlanarak sürtünmeye başladım. Eli bulunduğu yerden kayarak kalça aramı okşuyordu. Bir süre buna devam ettik.

Daha sonra ise arkamdaki elini öne getirdi. Ve belirgin olan şişkinliğimi kumaş üzerinden okşadı. "Feza-" diyerek kafamı geri atarak kalkmadan sürtünmeye başladım. O da elini hiç durdurmadan kumaş üzerinden bastırarak okşuyordu. Ensemdeki elini yanağıma getirerek kanattığım alt dudağımı çekiştirdi ve tekrar dudaklarımızı birleştirdi.

Kendi yaladığım hafif kanlanmış alt dudağım onun iki dudağı arasındaydı. Ellerimden birini boynundan çekip göğsüne koyarak bulunduğu yeri okşadım.

"Hızlan, siktir Eren, hızlan." dudaklarımdan ayrılan dudakları bu cümleyi söyledikten sonra boynuma yöneldi. Bende ona uyarak ayağa kalkarak sert bir şekilde oturdum ve kendimi bulunduğum yere bir iki saniye bastırdım. Tekrar ayağa kalktım ve tekrar oturdum.

Penisim sızdırıyordu ve bu açık renk şortumdan belli oluyordu. Feza eliyle baskı uygulayarak sıktı. Bense kendimi ona bastırıyordum.

İkimiz aynı sertlikle birbirimize temas ediyorduk. Ve bu bir süre sonra gelmemizi sağlamıştı.

Anlıma yaslı anlıyla gözlerim kapandı. Aralık dudaklarımdan nefesler çıkıyordu ve şakaklarımda teri hissedebiliyordum. Anlımı anlından ayırarak, kafamı boynuna yasladım. Kollarımı ise beline dolamıştım. O da kafasını boynuma gömerek bana doladı kollarını.

Ne kadar süre geçti ve biz o şekilde sarılarak oturduk bilmiyordum. Ta ki Feza'nın boynumdaki kımıldayan dudaklarına kadar.

"Pişman mısın?"

"Asla."

👻

ay cok utandim. agliyorum. bu yoktu yemin ediyorum yoktu. en son feza gelip sahile götürecekti amk! OF FJWŞSNDÇSBRIEĞSMÇDhwpşa

tamam ilk kez smut yazdim, tamam milyon kere okumus olabilirim ama daha once hic yazmadim. yukaridaki +18 sahne yuzunden bana olan bakis aciniz lutfen degismesin. 🙁

bir de smut bolumune birini etiketleyecektim kimdi?

bir de ufak bir soru, bir okuraskim özgür ve mete istiyor. tekrar anket yapacağım yani. benim için tabiki de oğuzhan ve özgür ama belki farklı shipleriniz olabilir.

oğuzhan - özgür

özgür - mete

görmek istediğiniz çiftin paragrafına yorum atın.

VE LUTFEN BU BOLUM HAKKİNDA SORU SORMAYŞN BİR SEY DEMEYİN FOK UTANDIM.

👋

Continue Reading

You'll Also Like

9.4K 583 26
Herkese Merhaba Arkadaşlar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları VIP katından selam ve sevgi ile...
19.2K 534 23
Teröristler tarafından kaçırılan psikolog, Onu kurtaran binbaşı. Korkular, tutku, şehvet ve aşk Bu kitapta yetişkin içerikler, küfür, argo kelimeler...
666K 35.1K 59
"Hiç romantik olamayacağım. Sana o kadar derece yaptırdım, bunun bedelini benimle evlenerek öder misin?" Kendi kurduğu cümleye güldükten sonra sesli...
645K 29.8K 70
T A M A M L A N D I √ Abimin arkadaşı konulu bir hikayedir. 🦋 05...; Bir baksan gözlerime, anlayacağım her şeyi; 05...; Beni sevip sevmediğini. 05...