YAP BİR GÜZELLİK BE TÜRKAN! (...

بواسطة sendenbaskabirsey

8K 458 211

"Hani bir söz vermiştik ya otuzumuza geldiğimizde bekarsak evlenelim diye, yap bir güzellik be Türkan!" dedi... المزيد

SERGİ / TANIŞMA
AFİŞ / SERGİ 2
AFİŞ 2/ SERGİ 3
OYUN / SÖZ
UNUTALIM GİTSİN
YÜZÜK
ŞANS MELEĞİ
DUYGU
BİR DİLİM PİZZA
BİRAZ KARMAŞA
ÇOCUKLU BİR GÜN
DAĞ EVİ
İLK ÖPÜCÜK
İTİRAF
DÜĞÜN
MASAL

YENİ PLANLAR

402 20 2
بواسطة sendenbaskabirsey

Günümüz

Duygu şaşkın bir vaziyette yataktan kalkarken ne yapacağını düşünüyordu. Adı gibi emindiki Emre gerçekten acil bir durum olmasaydı onunla iletişime geçmezdi. Aklına Nurten teyze geldi. ''Umarım bir şey olmamıştır'' diye geçirdi içinden hazırlanırken. Daha geçen hafta ziyaret etmişti Emre'nin annesi Nurten teyzeyi oğlu Umut ile beraber. Zaten Emre ile ayrılmış olsalar da Nurten teyzeyi hiç yalnız bırakmamıştı Duygu. Neredeyse hafta da bir gün yanına uğrar saatlerce sohbet ederlerdi. Fransa'dan döndüklerinde kanseri yendiğini öğrenmişti Nurten teyzenin. Yaşadığı mutluluk tarif edilemezdi. 

Duygu: Konum at geliyorum.

Evden çıkmadan hemen önce Emre'ye mesaj atmıştı. Arabasına bindiğinde haber vermek için Özgür'ü aradı. Özgür aramasını yanıtlamamıştı ama bir kaç dakika sonra mesaj göndermişti.

Özgür: Umut'u kreşe bıraktım. Sabah gayet iyiydi merak etme. Toplantıdayım açamıyorum.

Duygu gelen mesaja gülümsedi. Özgür Duygu'yu çok iyi tanıyordu. Normalde mesai saatleri içerisinde Özgür'ü rahatsız etmezdi. Mesai saatleri içerisinde onu arayacağı tek konu oğulları Umut'tu genelde. Bazen kötü kabuslar görüyordu Duygu. Umut'u kaybetmekten çok korkuyordu. Özgür'ün işi bittiğinde onu arayacağını biliyordu, o yüzden cevap yazmamayı tercih etti. 

Emre'nin attığı konuma geldiğinde içinde bir burukluk vardı. Eskiden sürekli gittikleri bir mekana getirmişti konum onu. Duygu'nun çok sevdiği sihirli tatlar adında sıcak çikolata kafesiydi burası. Fransa'dan döndüğünden beri hiç gitmemişti buraya. Yarım kalan bir hikayeye kapı aralayacakmış gibi gelmişti ona hep. Emre'yi hala seviyordu Duygu. Ama bu sevgi artık aşktan daha çok; değer verdiğin, hiç üzülmesini istemediğin, mutlu olmasını istediğin bir arkadaşına beslediğin sevgi gibiydi. Onun ailesi Özgür ve Umut'tu. Yine de buruk bir şekilde gülümseyerek girdi sihirli tatlar kafesine. 

Sabahın erken saatleri olduğu için, bir masada diz üstü bilgisayarı ile çalışan bir çocuk dışında ve onu bekleyen Emre dışında kafede kimse yoktu. Emre cam kenarında oturmuş dalgın bir şekilde dışarıyı izliyordu. Duygu sessiz sedasız gidip, karşısındaki sandalyeye oturdu. Emre ile bakışları buluştuğunda ikisi de ne söyleyeceğini bilemedi bir süre. Uzun uzun birbirlerinin yüzlerini incelediler. Fazla yoğun duygular içinde kendini kaptırmamak için söze girdi Duygu. ''Nurten teyze iyidir umarım?''

Emre tebessüm etti.  ''Senin de çok iyi bildiğin gibi turp gibi, çok şükür'' dedi Emre. Duygu'nun annesini ziyaretlerinden haberi olduğunu ima etmek istercesine söylemişti bunu. 

Duygu da gözlerini kapatıp gülümseyerek ''çok şükür'' diye fısıldadı. Nurten teyzenin iyi olduğu haberi ile gelen rahatlama yerini endişeye bıraktı çok geçmeden. Gözlerini irileştirerek ciddi bir ses tonuyla sordu.  ''Neden buradayız Emre?'' 

Duygu'nun tüm ciddiyetiyle sorduğu bu soru Emre'yi de yaşadığı duygu karmaşasından çıkarmış gibiydi. Kocaman gülümseyerek cevap verdi Duygu'ya. ''Aşıkları kavuşturmak için.'' 

Emre'ni söyledikleri Duygu'ya bir anlam ifade etmedi. Kaşları çatılmış bir şekilde Emre'nin onunla dalga geçip geçmediğini tartmaya çalışıyordu. Ama yıllar önce birbirlerine kendini ifade etmeye fırsat tanımadıkları için geldikleri noktaya da geri dönmek istemedi. O yüzden anlamak için kafası karışık bir şekilde sordu. ''Hangi aşıkları?'' 

Emre bu soruyu duymak için bekliyor gibiydi. ''Erdem ve Ece'' diye cevap verdi.

Duygu iyice aklı karışık bir vaziyette düşündü. Aşıkları kavuşturmak. Erdem. Ece. Yine de bir bağlantı kuramamıştı. Masaya doğru biraz eğilip, fısıldayarak konuşmaya başladı. ''Emre sen iyi misin? Erdem ve Ece aşık olacak en son insan'' dedi sonunda.

Emre başını öne arkaya sallayarak devam etti. ''İnan bana aynen söylediğim gibi. Erdem'i hiç bu kadar aklı karışık görmemiştim. Ece'yi kaybetmekten ödü kopuyor, Ece için yapmayacağı bir şey yok. Ece desen yıllardır içinde Erdem olmayan bir hayat kurmamak için ekstra bir çaba harcıyor. Peşinde ki erkeklere bir baksana! Hangisini reddetmesinde mantıklı bir sebep var?'' 

Duygu başta kafasını sallayarak inkar etse de Emre konuşmaya devam ettikçe aslında bazen onunda sorguladığı şeylerin cevabını bulduğunu anladı. Ece, Erdem gelmezse arkadaşlar ile toplu yapılan etkinliklere kesinlikle bir bahane bulup katılmazdı. Kimse iki metre dahi yanına yaklaşamazken Erdem sürekli dibindeydi. En son yaşadığı ilişki bile Erdem ile olan arkadaşlığı yüzünden bitmişti. Duygu hak vermişti hatta Gökçer'e. Kim sevgilisinin kendisinden çok yakın arkadaşı ile vakit geçirmesini isterdi ki? Evinde Erdem'in sevdiği kahve makinası, Erdem'e ait olan misafir yatak odasını, dolabında olan kıyafetleri saymıyordu bile. Her şeyi geçmişti, ikisini bir gün ayrı hayatlar yaşıyorken hayal dahi edemiyordu. 

Yaşadığı aydınlanma aklına tek bir soru getirdi Duygu'nun. ''Peki biz ne yapacağız?'' dedi gözlerini kısarak. Karşısında ki insan artık eski sevgilisinden ziyade, en yakın arkadaşının müstakbel kocasının (ortada bir teklif olduğu için bunu söylemek absürt olmazdı) en yakın arkadaşıydı. Ayrıca menajeri. Ayrıca her neyse.

Emre yine kocaman gülümsemesi ile yaptığı planı anlatacaktı ki telefonu çaldı Duygu'nun. Arayan Özgür'dü.  

''Bunu cevaplamam lazım'' diyerek müsaade istedi Emre'den. Emre elini 'aç' dercesine uzattığında telefonu açtı Duygu.

Özgür Duygu'nun Emre ile buluştuğunu duyunca hemen Emre'nin annesini sormuştu. Duygu ile aralarında gizli saklı hiç olmamıştı. Nurten teyzeyi sorması Duygu'nun içinde Özgür'e olan sevgiyi biraz daha arttırmıştı. Kendi gibi kalbide güzel adamdı Özgür. Duygu Emre'den öğrendiklerini kısaca özedi. Duygu telefonu kapattıktan sonra masaya geri döndüğünde kafenin sahibi Zosia teyze ile konuşuyordu Emre. Eskiden buraya çok sık geldiklerinden Zosia teyze ile muhabbeti ilerletmişlerdi. Zosia teyze yetmişlerinde olmasına rağmen hala çok dinç gözüküyordu, kırlaşmış beyaz, kıvırcık saçları ve feri eskimeyen mavi gözleri ile gülümseyerek baktı Duygu'ya.

''İste bizim vefasiz kizimiz da buradaymis.'' Zosia teyze yahudi Türklerdendi. Ve aksanı çok hoşuna gidiyordu Duygu'nun. Duygu ile kucaklaştılar.

''Çok özlemişim Zosia teyzem. Koşturuyoruz iş, güç, çoluk, çocuk'' dedi Duygu gülümseyerek. Zosia teyze gözlerine görülen telaşla Emre'ye kısa bir bakış attı. 'Kaçırdın bu kızı' der gibiydi.

''Emre oğlum anlatti biraz. Umut'u da getir bir dahakine. Kizim gelezek birazdan, vaktin varsa biraz organizasyon islerini konusalım.'' dedi Zosia teyze.

Duygu gülümseyerek kafasını salladı. Geçen hafta sergide Ece'ye yardım ettiği için çok yorulmuştu ve bu hafta ile birlikte iki haftasına bilinçli bir şekilde iş almamıştı. Fransa'dan sonra Özgür'ün de desteği ile kendi organizasyon şirketini kurmuştu. 

''A kızın olduğunu bilmiyordum. Tanışmak bugüne nasipmiş'' diye ekledi Duygu.

''O senden de vafasizdi. Ama artik ben kosturamiyorum. Matilda'ya devredezeğim dükkani, bana musade musteriler bekler.'' diyerek ayrıldı Zosia teyze yanlarından. 

Emre'nin Duygu telefon ile görüşürken sipariş ettiği sıcak çikolatalarını yudumlarken anlatmaya başladı Emre. Açılış gününden başlayarak tüm olan bitenin özetini geçi Duygu'ya. Duygu duydukları ile şok üstüne şok yaşarken Ece ile neden bu konuları konuşmadığını da düşünmeden edemedi. Kendisinin bir derdi olduğunda ilk yardımına koşanı Ece olmuşken, şimdi sıra Duygu'daydı, öyle hissediyordu.

-

Ece kahvaltı masasını toparlarken annesi de bir yandan çantasını toparlıyordu. Birazdan havaalanına bırakacaktı annesini. Her ne kadar Ece annesinin bir kaç gün daha kalmasını istese de sabahtan beri en az on kez arayıp 'bilet aldınız mı?' diye soran babasının annesinden ayrı kalamayışına gülümsüyordu bir yandan da. ''Keşke birlikte gelseydiniz, biraz daha kalırdınız'' dedi Ece annesine.

''Sus sus zaten zor ikna ettim, Erdem'e mesafeli mi yaklaşmalı, sevinmeli mi aklı karıştı adamcağızın.'' dediğinde kendini tutamayarak güldü Ece.

''Ne dedi Erdem için anlatsana biraz?'' diye sordu annesine merakla.

''Serseri ama seviyor kızı dedi, böyle dobra olması hoşuna gidiyor ama bazı tereddütleri de yok değil'' dedi Melek. Ece Erdem ile olan arkadaşlığının özel olduğunun farkındaydı. Çevresindeki kimseye kendini Erdem'i seviyormuş gibi gösterme ihtiyacı hissetmiyordu, aynı şekilde Erdem'in de rol yapmasına ihtiyacı yoktu. 

Havaalanına bırakıp annesini yolcu ettikten sonra telefonu çaldı Ece'nin. Bilmediği bir numara arıyordu. 

''Alo'' diyerek açtı telefonu.

Arayan Anıl Ziya idi. Ece'ye geçen hafta yazdığı yazının gazetenin satış oranlarını ikiye katladığından bahsetti. Eğer mümkünse en kısa zamanda röportaj yapmak istiyordu kendisiyle. Ece sergisine olan ilginin bu denli olmasını beklemiyordu. İnsanları anlamak bazen güçtü. Yine de kariyerine dair önüne gelen bu fırsatı ret edemezdi. Bugün yapacak bir planı olmadığından, öğleden sonra iki gibi buluşma kararı aldılar. 









واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

616K 23.1K 86
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
İSLAM USULÜ AŞK بواسطة İrem

قصص المراهقين

76.5K 3.1K 11
"Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur." ------ 19 yaşında evliliği hiç düşünmemiş ama genç adamın dindarlığın'dan etkilenmiş kızımız ALVİNA...
8.5K 427 65
Aşağı düşerken beni tuttan o ela gözler... Kalbimdeki sızıntı büyük bir zelzeleye ortaya çıktı. Küçük yaşta büyüyüp büyüdüğümde her şey anlamsızlaşt...
3.4M 124K 69
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...