Find You: Metanoia |Jikook

By fernwehimben

23K 3.1K 1.6K

Metanoia; birinin düşüncelerini, kalbini, benliğini, yaşamını değiştirmek anlamına gelir. Omegaverse/mpreg More

Giriş
1.Bölüm
2. Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6. Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14.Bölüm
16. Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm| Final

15. Bölüm

720 115 73
By fernwehimben

Mayıs 2022

"Daha fazla veriye ulaştığınızı söylüyorsun değil mi?" dedi Jungkook sigarasını dudaklarına götürmeden hemen önce.

Hava güzel olduğu için Jimin ve oğluyla beraber bahçede oturuyor Jimin'in hazırladığı atıştırmalıkların tadını çıkarıp birlikte oyunlar oynuyorlardı.

Telefonu çaldığında Jungkook bakması gerektiğine dair bir şeyler mırıldanıp yanlarından ayrılmıştı ve şimdi duyulamayacağına emin olduğu bir tarafta Jimin ve Junghwi'yi izliyordu.

"Evet şu an daha fazla bilgiye sahibiz ama bununla beraber araştırılması gereken yeni şeyler de var Jungkook," dedi Yoongi, Hoseok da "ayrıca istediğin gibi izliyoruz, erişimimiz sağlam ve fark edilmesi çok güç yine de her ihtimale karşı yedek oturumlar oluşturduk güvenlik sistemlerinde seçeneğimiz bol." diyerek ekleme yaptı.

Sigarasından derin bir nefes çekti Jungkook.

"Üste sorun var mı peki? Her an farklı bir operasyon için görevlendirilebilirsiniz, öyle bir durumda ne olacak?"

"Şu anlık bir sıkıntı yok,"diye yanıtladı Hoseok "zaten saha görevinden yeni döndüğümüz için uzun bir süre izinliyiz yerimize bakacak başka istihbaratçılar da var."

"Ekipmanlarınızı toplayıp buraya gelemez misiniz? Daha rahat çalışırsınız hem."dedi Jungkook mırıltıyla.

Hoseok güldü.

"Yoongi, Jungkook bizi özlemiş duyuyor musun?"

"Duyuyorum," dedi Yoongi de keyiflendiği sesinden anlaşılıyordu. "Rahatsız edilmeyeceğimizi garanti ediyor musun?"diye sordu sonra.

"Evet," dedi Jungkook da. "Rahatsız edilmezsiniz, hem böyle telefon üzerinde konuşmak beni geriyor gelseniz daha iyi olur."

Yoongi "Madem ısrar ediyorsun..." dediğinde Hoseok "Birkaç saate her şeyi ayarlar geliriz, hem ben de küçük kurabiyemi özledim." dedi Hoseok da.

Jungkook dediğine güldü.

"O senin üç katın falan," diyerek takıldı Yoongi.

"Ee ne olmuş yani? O her zaman benim küçük kurabiyem olarak kalacak." diye homurdandı Hoseok. "Akşama doğru sende oluruz," diye ekledi sonra.

"Tamam hyung, görüşürüz." dedikten sonra onlardan karşılık alınca telefonu kapattı Jungkook. Biten sigarasını söndürüp izmariti çöpe attıktan sonra oğlu ve Jimin'in yanına döndü.

Son zamanlarda sık sık olduğu gibi yine biraz sıkıntılıydı, Jimin bunu hissedebiliyordu ama kendisi söylemediği sürece karışmak istemiyordu.

Yanındaki kutudan gazoz çıkarıp ona uzattı.

"Hava sıcak, serinlersin." dedi gülümseyerek.

Jungkook şişeyi ondan alırken gülümsedi, sonra derin bir iç çekerek eğilip alnını Jimin'in omzuna yasladı.

Jimin'e her zaman yaslanabilirdi, ona açıklama yapmak zorunda değildi. Ona sonuna kadar güvenebilirdi, ondan yardım isteyebilirdi. 

Küçük ellerine tutunup düştüğü yerden kalkabilirdi.

Jimin'in kalbi göğüs duvarlarını zaten şiddetle dövüyorken, Jungkook'un ani hareketiyle iyice kontrolden çıkmış gibiydi.

Omegasının mutluluk çırpınışlarına dudağında asılı kalan bir tebessüm eşlik etti.

Alfa bize güveniyor. diyerek sevinç çığlıkları atıyordu omegası alfa bize yaslanıyor.

Göğsünün altındaki gümbürtüye ve heyecandan ince ince titreyen bedenine aldırmadan desteğini göstermek için elini Jungkook'un omzuna yerleştirdi, hafifçe sıktı.

Jungkook rahatlayan alfasının da etkisiyle biraz daha sokuldu Jimin'e. Yüzü boynuna yaklaşırken yanağını yasladı omzuna, tatlı tatlı koşuşturan oğluna baktı.

Jimin; baba olmayı hatırlatmıştı ona, hiç alakası yokken baba olmuştu onunla beraber.

Omeganın sıcacık kucağı oğlu için her zaman açıktı.

Sıcacık elleri buz tutmuş ellerini sarmak için her zaman hazırdı.

Kısa bir an için bedenini terk eden huzur Jimin'in sessizliğine karışan kalp atışlarıyla beraber yeniden sarmıştı etrafını.

Bir süreliğine düşüncelerinden uzaklaşmak istedi, sadece kısa bir süre için de olsa burada Jimin'in omzunda dinlenmek istedi.

Jimin izin verdiği sürece burada onunla beraber oturabilmeyi isterdi.

Junghwi bulduğu uğur böceğini kaçmasın diye avcunda tutarak koştura koştura yanlarına geldiğinde doğruldu Jungkook.

"Baba, Mimi bak!" dedi heyecanla önlerinde durup avcunu açarak. "Kırmızı böcük."

Jungkook ve Jimin ona gülerek ilgiyle baktılar avucunda duran uğur böceğine.

"Evet kırmızı bir böcek," dedi Jimin sıcacık bir sesle "bunun ne böceği olduğunu biliyor musun?" diye sordu sonra.

"Hayır ama çok güzel."

Jimin gülerek Junghwi'nin saçlarını alnından çekti nazikçe. "Evet çok güzel," dedi Junghwi'nin küçük elini avcunda tutarken "Bu bir uğur böceği,"

"Uğur böcüğü," diyerek hayranlıkla tekrarladı Junghwi ve onları gülümseyerek izleyen babasına döndü sonra.

"Baba bizim olsun mu?"

Hafifçe gülerek oğlunu kucağına çekti Jungkook, mis kokulu saçlarına öpücükler kondurdu.

"Onun burada yaprakların ve otların arasında olması gerekiyor ama," diyerek yanıtladı sonra.

"Ben ona her gün bir sürü yaprak getiririm ki,"dedi Junghwi dudak büzerek.

"Onu çok mu sevdin?" diye sordu Jungkook.

"Çok sevdim."

"Mutlu olmasını istiyor musun peki?"

"Evet, çok mutlu olsun istiyorum." diye yanıtladı Junghwi babasına bakıp, badem gibi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Jungkook başını öptü oğlunun.

"Mutlu olması için onu yaprakların arasında  bırakmamız gerekiyor güzelim," dedi sonra yumuşacık bir sesle "mutlu olmak için özgür olması ve istediği gibi uçuşarak gezmesi gerekiyor." Oğlunun yanağını sevdi hafifçe "Sevdiğimiz şeyler her zaman bizimle gelemez, beni anlıyor musun?"

"Hmhm," diye mırıldandı Junghwi "onu bırakınca mutlu mu olacak?" diye sordu yine dudaklarını büzerek.

"Gerçekten mutlu olacak."

"Tamam," diyerek babasının kucağından kalktı Junghwi "onu bırakacağım o da mutlu olacak."

"Aferin sana."dedi Jungkook gülümseyerek, Junghwi uğur böceğini bırakmak için onu bulduğu yere giderken Jimin iç çekerek arkasından baktı.

Minjun hyung, diye geçirdi içinden oğlun daha şimdiden senin istediğin gibi güçlü bir çocuk oldu. Görüyor musun?

Bahçede biraz daha oyalandıktan sonra birlikte içeri geçtiler, Junghwi ve Jimin televizyondan çizgi film izlerken Jungkook da onlara katılmıştı, hyungların geleceğini Jimin'e söylemişti zaten o yüzden rahattı.

O Jimin'in rahatsız olacağından endişe ederken Jimin ona kocaman gülümsemiş ve "Harika, uzaktan mı geliyorlar? Onlar için güzel yemekler yapmalıyım. Sürekli buraya gelmemden rahatsız olmazlar değil mi hyung? Seokjin hyung haftaya restoranda hep birlikte yemek yiyelim diyordu gerçi ama olsun onlar da gelir, gelirler değil mi?" diyerek tek nefeste sıraladığı cümleleriyle Jungkook'un içini ısıtan bir tepki vermişti, yani her zamanki gibiydi aslında.

İç çekerek çaprazındaki koltukta birbirlerine sarılarak büyük bir dikkatle çizgi film izleyen oğluna ve Jimin'e baktı.

Junghwi Jimin'in göğsüne yaslanmıştı Jimin de kolunu ona sarmış saçlarıyla oynuyor, diğer eliyle ara ara oturmadan önce patlattığı mısırlardan yediriyordu ona.

Jungkook ayağa kalktığında ikisinin de bakışları ona döndü. 

"Bahçeye çıkacağım, dönerim hemen." diyerek açıklama yaptı Jungkook.

Bahçede kapının önünde oturdu, birkaç sigara içti, hyunglarıyla konuştu tekrar, beklediğinden fazla zaman harcadıktan sonra içeri döndü.

Salona geldiğinde Jimin'in  Junghwi'yle beraber uyuyakaldığını görünce kendi kendine gülümseyerek onlara yaklaştı.

Önlerinde diz çöküp oğlunun saçlarını kenara itti hafifçe, Jimin'in göğsünde nasıl da rahattı öyle. Minicik tombul burnuna dokundu gülümseyerek.

Jimin'e döndü sonra, iç çekti sessizce.

Alnına dökülen koyu kızıl saçlarını gözlerinin önünden çekti usulca, parmak uçları yumuşacık tenine temas edince uyandırmaktan korkarak çekti elini hemen.

Junghwi göğsünde rahat rahat yatarken kendisi çok rahatsız bir pozisyonda uyuyordu, böyle uyumayı sürdürürse muhtemelen boynu tutulurdu.

Rahat edebilmesi için Junghwi'yi kucağından almaya yeltendiğinde Jimin'in boğazından bir hırlama yükseldi önce, sonra aniden gözlerini açıp bebeği saran kollarını sıkılaştırarak doğruldu.

Birkaç göz kırpış sonra karşısındakinin Jungkook olduğunu anlayabildi.

Neredeyse burnunun dibinde duruyor şaşırdığı için hızlanan nefesleri Jimin'in yüzüne değiyordu.

Tehlike korkusundan sarı rengini alan gözleri normaline dönerken yutkundu. Ne yaptığını fark ettiğinde bütün kanı yüzüne hücum etmişti sanki yine de çekilemedi.

Jungkook omeganın sert bakışları aradan çekilip tekrar Jimin'in gözleriyle karşılaştığında rahatlayarak nefes verdi, oğlunu böylesine sahiplenmesi, onu korumak için böylesine tetikte olması içini rahatlatmış olsa da bir an için şaşırmış ve gerilmişti.

"Rahat edebilmen için alacaktım," diye mırıldandı Jungkook bakışları Jimin'in yüzünde gezinirken.

Alfanın sigarayla karışmış yoğun kokusu burnuna doldukça içinde kıvranan omegasını görmezden gelmeye çalıştı Jimin, Jungkook'un fazla yakınında duran yüzünden dolayı gerilirken tekrar yutkundu, "Sen olduğunu anlayamadım," diye mırıldandı o da "hoş değildi, özür dilerim."

Gümbürtüyle atan kalplerinin sesi birbirine karışırken hafifçe güldü Jungkook, "Tahmin etmem gerekirdi, ben de özür dilerim." dedi geri çekilip.

Jimin üzerine çöken heyecanla beraber iyice sıcaklamaya başlamıştı. Junghwi'yi dikkatlice koltuğa yatırıp "Misafirlerin yola çıkmıştır herhalde, mutfağa gideyim ben." dedi ve kaçar gibi mutfağa gitti.

Jungkook normalde olsa peşinden giderdi ama kendisinin de soluklanmaya ihtiyacı varmış gibi hissettiğinden oğlunun yanına oturdu.

Alfası omeganın altın gibi parlayan gözlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünüp dururken yanına gitmese daha iyiydi.

Yine de kısa bir süre sonra dayanamayıp mutfağa gitmişti, az önce olanları tamamen yok sayarak. Birlikte çeşitli yemekler yapıp bunlar üzerine konuşurlarken iyi vakit geçiriyorlardı, yine öyle yaptılar. Her şey hazır olduğunda içerideki masayı da birlikte hazırlayıp salona döndüler tekrar.

Yoongi onlar masayı hazırlamadan önce varmak üzere olduklarına dair bir mesaj atmıştı.

"Hyung, yemekleri severler mi sence?" diye sordu Jimin hâlâ uyuyan Junghwi'nin saçlarını severken.

"Severler tabi, aksi mümkün değil ki." yanıtını aldığında içi kıpır kıpır oldu Jimin'in. Jungkook'un ne düşünüyorsa dürüstçe söylediğini biliyordu, bu yüzden ondan övgü almak bir başkasının övgüsünü almaktan daha kıymetliydi.

Bir süre sonra kapı çaldığında Jungkook hemen kalkıp açmaya gitti.

Kapı açılır açılmaz Hoseok ona sarıldığında gülerek o da hyunguna sıkı sıkı sarılmıştı.

"Hoş geldiniz," dediğinde keyifli olduğu sesinden anlaşılıyordu.

Hoseok çekilir çekilmez Yoongi'ye de sarıldığında sırtını hafifçe pat patlarken "Sen de," diye mırıldandı "Sen de hoş geldin Jungkook."

***

Bu gece bölüm gelirmiş öğrenmiş olduk jdowkfkwfk

Bölümü daha erken bitirebilirdim aslında ama çok oyalandım yazarken ama olsun umuyorum ki fazla beklemediniz, beklemediniz değil mi?

Şimdi gidiyorum, yakın zamanda geri döneceğim 🫡 hoşça kalın şimdilik.

Continue Reading

You'll Also Like

231K 20.1K 18
Jungkook, hayatının son beş yılının tüm anılarını unutur. Jimin ise Jungkook onu tekrar sevmeyeceği için korkuyordur.
6.4K 774 20
iki farklı krallık bir kral ve bir prens.
46.2K 2.3K 14
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
20.5K 2K 34
Kim Taehyung hayatında hiç görmediği bir kişilikte olan Park Jimin'i aklından çıkartamıyordu. Taehyung'un tamamen zıddı olan Jimin, Taehyung'un haya...