Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.
Lambayı söndürür söndürmez sobaya doğru adımladı. Fazla odun atmış olmalı ki gümbürdeme sesi odada duyulur oldu. Ağzını kapatıp sesi azalttı ve bakışları hızla bana kaydı. İçliklerle minderde oturmuş etrafta dolanan adama bakıyordum. Karanlık odada sobanın ışığıda kalmadığı için sadece karanlığa alışan gözlerimizle birbirimizi azcıkta olsa göreceğiz.
Hazırladığım yatağa kendini atan adam titreyen bedenine ısıttığım battaniyeyi sardı. Ancak uzanmak yerine oda benim gibi oturuyordu.
"Bugün iyi evi toparladık. Baksana şimdi tam ev gibi oldu. Havalar biraz ısınınca diğer odaya geçer artık orada kalırız. " Mesut benim konuşmamı dinlemek yerine belime attığı elleriyle beni kendine doğru çekti. Sanki çok hafifmişim gibi kucağına alan adama alttan bakıp kirpiklerimi kırpıştırdım.
"Sen ne tatlıydın bugün." Mesut eğilip saçlarımı kokladı. Aynı zamanda belimdeki elinin baş parmağı bulunduğu yeri okşuyordu. Hafif gerilen bedenime rağmen kollarımı boynuna doladım.
"Aa aa tatlı mıydım? " şaşkın sesimin yapmacık olduğunu ikimizde fark etmiştik. Mesut boynuma doğru güldüğü için sıcak nefesi huylandırdı ve istemsiz kendimi geri kaçarken buldum.
"Hemde nasıl? Hele etrafımda dönüşün. Arada bana attığın bakışların. " bu defa eğilip dudağımı dudaklarının arasına aldı. Kucağına yan oturan bedenimi düzeltmek adına bir bacağımı diğer yanına attım ve onu bacaklarımın arasına aldım. Hala ayırmadığımız dudaklarımı hafif hareket ettirdim ve kollarımı yeniden boynuna doladım.
Utanmayı yarına bırakıp bugün istediği şeyi yeniden Mesut'a verecegim. Eğer ben geri kaçarsam ne çocuğumuz olur ne de Mesut benim peşimden koşup durur.
Dudaklarımı serbest bırakan adam açıkta kalan boynuma minik öpücükler kondurmaya başladı. Bu arada kafamı hafif arkaya atmış nefes almaya çalışıyordum. Hala sızlayan ve nemli olan dudaklarımı aralamış derin koluklar alırken göğsüm havalanıp Mesut'a çarpıyordu.
"Çok güzelsin. " fısıldayan adamı son anda anlamıştım. Güzel olduğumu bilsemde ondan duymak ayrı zevk verdi. "Sana değen bakışları bile istemiyorum. " bunları derken bedenimi mindere yaslamış kendisini üstüme bırakmıştı. Bıraktığı minik öpüşlerin yerini şimdi sesli öpücükler aldı. Öyle ki öperken bıraktığı ses odada duyulur oldu. O an yapabildiğim tek şey gözlerimi sıkıca kapatıp sakinleşmeye çalışmak oldu. Ufak dokunuşları bile aklımı uçurmaya yetiyordu.
.........
3. Bakış açısından anlatım
Mutlu aldığı öpücüklerle titrerken Mesut çoktan kollarını kadının bedenine dolamıştı. Sert cüssesine rağmen kendisinden beklenmeyen bir naziklikle parmaklarını narin bedende dolaştırdı. Mutlu'nun utanmayacağını bilse lambayı açıp bütün bedenini hafızasına kazırdı. Ancak biliyordu ki kollarındaki kadın karanlığa sığınıp bu denli cesur davranıyordu.
Mutlu'ysa bedeninde gezen parmaklarla sertçe yutkunup görmediği tavana gözlerini dikti. Bedenindeki titremeler ve yaşadığı kasılma dünü hatırlatmıştı ona. Mesut'un dokunuşları hassas bedeninde istek doğurup kasılma dalgalarıyla boğuşmasına sebep oluyordu. İnce parmaklarını karşısındaki iri adamın göğsüne koydu. Hep sert olduğunu düşündüğü bedenin gerçekten sert olduğunu şimdi dokunarak onaylıyordu. Parmaklarının arasında derilen kaslar damar gibi atıp duruyordu.
İri adam ve narin kadın bütün olmak için çabalarken ikiside hala tecrübesiz ve toydu. Ancak Mesut bugün yaşananları riske atmayıp Ali'ye neler yapılması gerektiğini sormuştu. Mutlu'yu sadece çocuk için yatağında istemediğini başlarda anlayan adam kollarının arasındaki kadına zevki tattırmak istiyordu.
Kadınının üst içliğini çıkaran adam görmeyen gözlerle baktı tenine. Az da olsa belli olan siyah sütyeni çıkarmaya çabaladı ancak Mutlu utançla iri parmaklardan kaçmakta buldu çareyi.
"Bunu çıkarmayalım. Utanıyorum. " narin kadın utançla inleyip sözde çirkin bulunan adamın gözlerine baktı. Kahve gözlerdeki ısrar omuzlarını düşürmesine sebep oldu.
"Benden utanma artık. Rahat ol diye karanlıktayız zaten. " çirkin adamın itiraz istemez sesiyle güzel kadın yenilgiyi kabullenmiş ve sakince kollarının arasında kalmıştı. Mesut göğsüne dokunacak parmakların ve dudaklarının ona zevk vereceğini daha bu sabah öğrenmişti.
Ortaya çıkan göğüslerle iri adım nutku tutuldu. Daha önce görmediğine emin olduğu yuvarlak dolgun iki topu izledi. Kadın bedenine bu denli yabancı kalan adam itiraz etmeden karısının göğüslerini inceleyip parmak uçlarını etrafında dolaştırdı. Mutlu'ysa göğsüne değen parmaklar yüzünden utançla ellerini yüzüne kapattı. Ancak yaptığı bu hareket göğüslerinin kollarının arasında sıkışmasına sebep oldu. İri adam titrek bir nefes alıp dilini dudaklarında gezdirdi. Aleti nabız gibi adam adam acısını umursamadan parmak ucunu ortadaki kahve şişliklere dokundurdu. Narin kadının hassaslaşan bedeni göğüs ucuna değen parmaklarla kasılmış ve dudaklarından boğuk bir inleme dökülmüştü.
Çirkin adam gelen isteğini göz ardı etmeden parmaklarını geri çekip kararan gözleriyle kahve çıkıntıyı dudaklarının arasına aldı. Kadının bedeni istekle havalanırken ellerini yüzünden çekip bilinçsizce kollarını adamın boynuna doladı. İkiside çoktan zevkin tehlikeli sularında gezmeye başlamıştı bile.
"Mmmm. " Mesut lezzetli bir şey yiyormuş gibi emerken mırıltılar çıkarmaya başladı. Bu arada dudaklarının arasındaki et parçası altındaki kadını delirtecek kıvama getirmişti. Mutlu'nun saklamaya çalıştığı inlemeleri çoktan serbest kalmış odanın duvarlarında yankılanır olmuştu.
"Mesut. " iri adam duyduğu isimle kasılıp kaldı. Kollarının arasındaki kadın adını bilinçsizce inlediğini fark etmesine rağmen beyni aynı inlemeyi duymalısın diye baskı yapmaya başlamıştı bile. Mutlu'ysa o ara çoktan utandığı inlemelerini hissettiği hazla ortaya salmıştı.
İri adam göğsünü serbest bırakıp kadınının gözlerine baktı. Onu istediğini sesli duymak isteyen adamın aslında egosunu tatmin etmek istediğinin farkında bile değildi. Hep çirkin olduğuna inan ve eziklenen adam şu yatakta kendini öyle hissetmiyordu.
Kollarının arasında herkesin güzel bulduğu kadın onu istiyordu. Onun altında titreyip adını inliyordu. Mesut kendisine bile itiraf etmeye çekinse bile bu durum onun kendine olan güvenini yerine getiriyordu. Tabi bu hislerin yanında altındaki kadın hep kollarının arasında kalsın istiyor.
"Devam etmemi istiyor musun?" Adam beni istiyor musun demeye çekinmişti. Belki de olumsuz tepki almaktan korktuğu için işin içine direkt kendini katmamıştı. Yeşillere baktıkça titreyen kahveler kadının içini yakıyordu. Aslında Mesut'la bütün olduğunda kendini tamamlanmış hissettiğinin hala farkında bile değildi.
"İstiyorum. " utanan kadın ufak bir tebessümle itiraf etmişti. Çirkin olduğuna kendini inandırmış olan adam ilk defa öyle hissetmedi. Karşısında bakmaya kıyamadığı kadın kendisini istiyordu. "Seninle ilgili olan her şeyi istiyorum. " yeşiller hafiften kararmış ve üstündeki adama doladığı kollarını sıkılaştırıp iyice kendine çekti. "Yap artık şunu. Dayanamıyorum. " Mutlu korkularını bir kenara bırakıp adamın ihtiyacı olan bütün sözleri ardı ardına sıralamıştı.
"Bende dayanamıyorum yavrum. " Mutlu içi gidiyormuş gibi iç çekip yavrum diyen dudaklarına ufak bir buse kondurdu. Adam o zaman fark edebilmişti kadını etkileyen kelimeyi. Dudakları iki yana gerilirken iştahla dudaklarına asıldı. Bu arada ikisinin bedenleri kumaşlardan arındı ve Mesut sızdıran aletini yine kadının girişine dayadı. Bu defa eline değen tek tük kıllar yoktu. Belli ki kadın yaşanacak anlar için bu defa hazırlık yapmıştı.
Adam kendini kadına doğru itip vücutlarını bütün yaparken kadın istekle inledi. Acı vermemeye özen gösterdi ve eğilip kadının dudaklarına istekli bir öpücük kondurdu.
Alnını alnına dayayan kadın bacaklarını da adama doladı. Hafif acı çeksede bugün dünün aksine oldukça farklı dakikalar yaşıyordu. Dün korku, şaşkınlık ve ilk olduğundan bocalayan kadının aksine bugün vücudundaki kasılmaların ve isteklerin sebebini biliyor ve şaşkınca karşılamıyordu yaşadığı duyguları. O yüzden inlemelerini adamın duymasına izin veriyordu.
Adam içindeki patlama kadını doldurana kadar bir kere bile durmamıştı. Bu arada kadından yükselen inlemeler adamın gözünü o an kör etmiş ve karısının istediğini vermişti.
Sarsıntıyla boşalan Mesut kollarını Mutlu'ya doladı. Bu arada kollarının arasındaki Mutlu'da sarsıntıyla titriyordu. Saniyeler içinde ikisininde sıvıları birbirine karıştı. Mesut hareket etmeden bir süre Mutlu'ya sarılı şekilde kaldı. Daha demin bedenen tatminlik yaşayan adam şimdi ikisini de ruhen doyuruyordu. Mutlu'ysa yaşadığı yoğun zevken yaşaran gözlerini umursamadan Mesut'a sıkı sıkıya tutunmaya devam etti.
Kollarındaki adam bir anda dünyasının merkezine mıknatıs gibi oturmuş ve Mutlu nereye dönerse dönsün sadece ona çekilir halde bulmuştu kendini. Hoş Mesut'un da Mutlu'dan farkı yoktu. Sadece iki bedende yaşadığı duyguları ilk defa tattığı için hala farkında olmadan birbirlerine bakıyordu.
Mesut kafasını geri çekip yeşil gözlere baktı. Parlayan gözler kalbini ısıttı ve istemsiz kendini gülümserken buldu. Mutlu'ysa utanmasına rağmen kendi dudaklarında oluşan tebessümü saklamadı. Kocasının onu mutlu ettiğini bilmeye hakkı olduğunu düşünüyordu o anlarda.
"Canın yanmadı değil mi?" Mesut aletini Mutlu'nun içinden çıkarıp kendini saklama gereği duymadan öylece yeni yıkanmış mindere oturdu. Karısının bunu sabaha bir daha yıkayacağını bildiği için buna bir çözüm bulmayı aklının bir köşesine yazdı. Her akşam hala uzanan kadına dokunup bu anları yaşayacaksa sabahında etrafı toplayarak gecesinin zehir olmasına izin vermemeliydi.
Mutlu bir kolunu çıplak göğüslerine siper ederken doğrulup oturdu. Karanlık sanki alışan gözler yüzünden aralanmış gibiydi.
"Yok bugün acıdan çok şey vardı... " susup iri iri açtığı gözlerini kaçırdı. Halbuki Mesut'a itiraf etmek istediği şey bu değildi. Bir anlık gayletiyle çıkmıştı o kelimeler dudaklarından. Mesut'sa hafif çattığı kaşlarıyla kulaklarına kadar kızaran karısına bakmaya devam etti. Kaçırdığı noktanın ne olduğunu anlamadığından safça bakıyordu.
"Ne vardı? " Mesut'un merakla sorduğu sorunun cevabının zevk olabileceği aklına bile gelmiyordu. Daha çok acı çektiğini düşündüğü için bu endişeyi yaşıyordu. Öğlen araba sarsıldıkça karısının ağrıdan kıvranan halini bizzat görmüştü.
Mutlu ellerini yakalarına koyarken o an açığa çıkan göğüslerini unutmuştu bile. Tek derdi Mesut'un sorusundan nasıl kaçarım olan kadın dayanamayıp kocasına baktı.
"Acımadı. Yani sorun yok. " ancak Mesut hala kendisine merakla bakıyordu. Mutlu bunu fark edip utançla inledi. Kocasına yaşadığı duyguları o an nasıl anlatabilir ki? Daha kendisi isimlendirememişti. "Bakma şöyle. Acımadı işte, daha çok hoşuma gitti. " itiraf edip gözlerini kaçıran kadın adamın heyecanını göremedi bile. Mesut hızlanan kalbine attı elini. Karısını mutlu etmek istediğini bilsede duyunca içi bir hoş oldu. Mutlu'ysa çoktan utançtan ve yaptığı itirafın heyecanından gözleri görmez olmuştu.
"Sana dokunmam hoşuna gidiyor o zaman?" Mesut hala Mutlu'nun hosuma gitti lafının aslında zevk aldım olduğunu anlamamıştı bile. Hoş Mutlu hoşuma gitti kelimesini başka nasıl açıklaması gerektiğini bilmediği için bu kelimeyi kullandı. Yoksa hissettiği duygular hoşuma gitti diyecek kadar basit değildi aslında.
"Uyuyalım artık utanıyorum. " Mutlu çıplak olmasını umursamadan kocasına sırtını döndü. Mesut'sa kendisinden kaçan kadını büyük bir sırıtışla izledi. Eliyse hala hızlı atan kalbinin üzerinde duruyordu öylece.
Gençler sınır geçilmemesine rağmen bölümü tamamlamışken paylaşmak istedim. Bu bölüme sınır bırakmayacağım ancak siz yorumlarınızı ve beğenilerinizi yapın.
🙈Yahu sizden yorum isterken satır aralarına düşüncelerinizi yazın diye istedim. Ancak çoğu yorum sadece sınırı geçmek için random ve bir iki harften oluşuyor. Böyle olunca yorum sınırı isteyip istememe kısmında kararsız kaldım.🤭 Böyle olunca size de zahmet oluyor.
Bir de bu bölüm dışarıdan bir göz olarak yazmak istedim. Böylece iki tarafında birliktelikte neler hissettiğini anlayın istedim. Sizce bu şekilde olmuş mu? Eğer olmadığını düşünüyorsanız buraya belirtin bir daha +18 sahnesini dışarıdan bir göz olarak yazmayayım. :)))