OĞLANCI | BXB

By LordOfStory

2.9M 213K 118K

{Tamamlandı} {texting-düz metin} Ablasına asıldığını düşündüğü adama atar mesajı atan liseli bir çocuk en fa... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
FİNAL

Bölüm 46

35.8K 2.8K 1K
By LordOfStory

Puflayarak demirliklere tutunurken alnımı hüzünle yasladım. Bu olanları anneme nasıl söyleyecektim hiçbir fikrim yoktu. Sıkkın bir şekilde kafamı kaldırdım ve arkamı döndüm. Şu an hepimizin üstü başı dağılmış bir şekildeydi. Tabii ağzımız yüzümüz de pek sağlam değildi. Nihat ve arkadaşları bizi şikayet edince geceyi nezarethanede geçirmemize neden olmuşlardı. Adamı hastaneye götürmüşlerdi. Geldiğimiz karakolda polisler bizim halimizi ve özellikle Çetin'in bu fevri tavırlarını görünce iyice kıl olmuşlardı.

Gözlerimi çevirdiğim zaman Çetinin bana dik dik baktığını gördüm. Kaşı patlamıştı, yakaları dağılmıştı ama onun umrunda olan şey Nihat'a ve arkadaşlarına fazladan birkaç tane daha vuramamaktı. Kaçamak bakışlarla gözlerimi kaçırdım ondan. Sinirli duruyordu çünkü.

"Ben büyüyünce ne olacağımı düşünürken kahrolacağımı hiç düşünmemiştim." diye söylendi Şükrü. Kaşı gözü düzgün tek kişiydi şu an. "Benim ne işim var burada amına koyayım ya? Ben kurunun yanında yanan yaşım."

Şükrü hiçbir şekilde olaya dahil olmamasına rağmen bizimle birlikte nezarethanede gece geçirecekti. Bu isyanına hak verebilirdim ama ne olursa olsun agaları için katlanmaları gerekiyordu.

"Hayır ben ne alaka burada yani? Olayla alakam bile yok tıktılar beni." diye söylenmeye devam etti Şükrü. Gözlerimi devirdim.

"Polis amirine tuvaletin yerini sorduğun için olabilir mi?" diye ters ters sordu Enis, Şükrü'ye.

"Ne var çok sıkışmıştım!" diye savunmaya geçti Şükrü.

"Kaçmaya çalıştığın için değil yani?" dedim. Bana dönüp tip tip baktı.

"Senin saçmalıkların yüzünden buradayız Sümer farkında mısın? Nerede görülmüş mekan dağıtma yüzünden içeriye atılmak?" diye çıkıştı bana Şükrü.

"Fuhuş yüzünden mi atılmak isterdin pezevenk?" diye araya girdi Çetin. "Seni genelevin genel müdürü yapmamı istemiyorsan kapa çeneni."

Şükrü Çetin'e kötü kötü bakarak sustu.

"Annem çok kızacak." diye mırıldandım. Ardından sinirimi bir yerden çıkarmak için Çetin'e baktım. "Hepsi senin yüzünden!"

Oturduğu yerden bana döndü.

"Elin godomanıyla kırıtırsan babaanneni bile sikerim." diye karşılık verdi.

Yüzümü ekşittim. "İğrençsin ya. Ayrıca sen mi ben mi? Seni basmak için geldim ben oraya geri zekalı? Aldattın beni!" dedim kaşlarımı çatarak.

"Ulan bana Doktorlar Burak savunması yaptıracaksın illa. Aldatmadım seni diyorum." dedi.

Doktorlar burak diyince kısa bir anlığına aklıma o sokratesin savunmasıyla yarışır tarzda olan savunması gelmişti. 'başka bir kadınla sevişirken aklımda sen varken bu aldatma olmaz' gibi bir şey demişti o gavat değil mi? Bir de Levent vardı. Elayı nikah masasında terk eden beyinsiz beyin cerrahı. Çetinden daha beterleri vardı.

"Vallaha aldatmadı ben şahidim." dedi Celil abi. Köşede oturmuştu, Anıl da yanındaydı.

"Her şey bu dingilin başının altından çıktı." dedi Çetin, Celil abiyi kastederek. "Kıskandır geri döner sana dedi."

"Kardeşim ne güzel satıyorsun sen öyle önceki hayatında pezevenk miydin yoksa emlakçı mıydın?"diye sordu Celil abi kafasını sırtını yasladığı duvara yaslayarak.

"Söz meclisten dışarı da önceki hayatımda babandım çünkü ananı siktim birader. Tövbe tövbe kötü kötü konuşturacaksın insanı." dedi Çetin sinirli bir şekilde.

"Terbiyesiz." diye ayıpladı onu Anıl. Çetin parmaklarını arasında çevirdiği tesbihini durdurup Celil'in dibinde oturan Anıl'a baktı.

"Terbiye anlayana, yarrak domalana." diye konuştu Çetin.

"Çetin abi sana bir kitap mı yazsak? Bu sözlerin boşa gitmesin." dedi Enis sırıtarak.

"Delikanlılığın kitabını yazmışız zaten koçum." dedi Çetin yakalarını havalı bir şekilde düzeltirken.

Ona yüzümü buruşturarak baktım. "Götüm." diye homurdandım.

Bana döndü. "Hayırdır hoşuna gitmedi mi Sümercik?" diye sordu ve yavaşça oturduğu küçük oturaktan ayaklandı. "Erkekliğimi en iyi sen bilirsin." dedi pis pis.

"Erkekliğini fark etmemiş olabilirim boyutundan dolayı." dedim. Şimdi gıcıklığına laf sokuyordum ama erkekliğine laf etmek de göt isterdi.

Bakışları üzerimdeyken bana doğru adımladı ve dibime girdi.

"İçindeyken boyutundan emin olamadıysan bir de ağzında deneyelim." diye kısık sesle konuştu.

Kısa süreli kaçırdığım bakışlarımı tekrar kahve gözlerime çevirdiğimde kalbimin hızlanmasına engel olamadım.

Kendini bana yasladığında ittirdim onu. "Uzaklaş sapık var diye bağırırım."

"İstersen polis çağır." dedi. "Kelepçe de isteriz. Seni demirlere yaslar sikerim, olmaz mı?" diye sordu dudaklarındaki muzip, sapık bir ifade ile.

Ne diyeceğimi bilemez halde ona gözlerimi büyüterek bakarken söylediği şeyi zihnimde canlandırmadan edememiştim. Anında ateş basmıştı.

"Adamlığını da ters yatırıp düz sikelim mi?" diye çıkıştım zihnimi dağıtmak için.

"Sümer sinirliyim zaten daha fazla germe beni yamacıma gel." dedi kollarını bana doğru uzatarak. Bedenime sarılıp kendine çekecekken hızla uzaklaştım ondan.

"Git o adamı koynuna al sen. Şerefsiz." dedim tavırlı bir şekilde.

"Lan oyun yaptık diyorum oyun! Zaten bir sike de yaramadı." dedi kaşlarını çatarak.

İçimden kıs kıs gülmeden edemedim. Salak sözde beni kıskandırıp ayağına getirecekti. Tamam başarmıştı orası ayrı ama asıl konu ava giderken avlanmasıydı. Ben onu basacakken ve ortalığı dağıtacakken daha farklı gelişmişti olaylar. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir şeydi. O dolu Nihat ve arkadaşları oluyordu tabii ki.

Aklıma Nihat ve yüzü gelince tekrar hesap sormak için çirkefleştim. "Ya sen adamı nasıl hastenelik edersin?"

"Dua etsin yüzüne oturmadım." diye homurdandı.

"Geri zekalı ya adama bir şey olursa?" diye sordum.

"En fazla burnu, kolu, çenesi falan kırılmıştır amına koyayım abartma bir şey olmaz." dedi sanki gayet normal bir şeyden bahsedermiş gibi.

"E daha ne olsun mal?" dedim.

"En azından ölmedi."

"Barbarsın ya." dedim ayıplarcasına. "Medeniyet sana daha uğramamış dağ ayısı."

"Medeniyetin doğuşu Mezopotamya derler Sümecik. Seninle birlikte medeniyeti de siktim ben." dediğinde koluna bir tane yapıştırdım.

"Defol Çetin."

İsmim yüzünden Mezopotamya göndermesi yapmasına karşılık iğrenerek baktım ona. Bu halde bu şekildeydik ama hala bel altı şakalar yapabiliyor sapıklığını konuşturuyordu.

"Laga luga yapma. Saçma sapan tripler atmasaydın şu an burada olmayacaktık." dedi ve dönüp sıkıntıyla üfledi. "Sigara içmem lazım."

"Acaba polislere kapalı alan fobimden mi bahsetsem? Çıkarırlar belki." dedi Şükrü.

"Öyle bir fobin yok." dedi Anıl.

Şükrü tip tip baktı. "Varmış gibi yapacağım herhalde." dedi.

"Sıkıyorsa söyle. Seni hücreye atmasalar iyi. O zaman görürsün kapalı alanı." dedi Enis. Şükrü'ün gözleri korkuyla büyüdü.

"Haklısın." diye mırıldandı. "Başka bir şey bulmalıyım."

"Ampulun mucidini sorsalar tayyip diyecek birisin sen amına koyayım. Kafanı fazla yorma bence." dediğimde gülüştü herkes. Çetin de gülmüştü.

Şükrü bana dönüp dik dik baktı. "Sümer belanı sikerim kardeşim."

"Duyamadım ne yaparsın ne yaparsın?" Çetin sert bir sesle Şükrüyü uyarınca sırıttım.

Şükrü yüzündeki ifadeyi bozup daha masum bir şekilde Çetin'e döndü. "Ya abi sen de sahip çık sevgiline. Ettiği lafları duymuyor musun? Yumruğunu koy masaya biraz."

"Atar yaparsan koyduğum şey masa olmayabilir. Hem sanki beni mi dinliyor amına koyayım? Döver beni bu." dedi Çetin. Güldüm. Dövmezdim tabii ki de. Kıyamazdım ona. Ama kafasını kırardım orası ayrı.

Birtakım sesler kulağımıza gelince hepimiz bakışlarımızı çevirdik. Polisler üç kişiyi kelepçelemiş getiriyorlardı. Hepimiz susmuş izliyorduk gelenleri. Bizim yanımızdaki nezarethanenin kapısını açıp adamları teker teker soktular. Ardından kapıyı kilitlediler.

Hiçbir şey demeyen giden polislerin arkasından bir süre baktıktan sonra yan taraftaki adamlara göz gezdirdim. Üçü de esmerdi. Tipleri biraz değişikti. Türk olmadıklarını hemen anladım.

"Kim la bunlar?" diye sordu Celil abi. Oturduğu yerden bir nebze dahi kıpırdamamıştı. Anıl'ın onun yanında 'kemalim yapmaz mesude' gibi oturmasını daha sonra düşünecektim.

"Tiplere bak lan at hırsızı hepsi." diye söylenerek ellerini arkasında birleştirip demir parmaklıklara doğru yaklaştı Çetin.

"Ne diyon sen abi?" dedi aralarından biri.

"Afgan lan bu. Ya da hintli." dedi Enis.

"Suriyeli de olabilir." dedi Şükrü. Ardından adamlara dönüp "Suri Suri esad vurdi vurdi." deyince yüzümü buruşturdum. Bu çocuk harbi salaktı.

Adamlar Şükrü'ye anlamsız bakışlar atarken içlerinden biri "Ne diyorsun sen abicim ya?" dedi bozuk bir Türkçe ile.

"Ne dedim oğlum? Suri misin sen?" dedi Şükrü.

"Sussana kardeşim insanları niye rahatsız ediyorsun?" diye araya girmeye çalıştı Anıl.

"Muhatap olmayın kimseyle." dedim. 

"Adamların kafasına bomba attım sanki." diye homurdandı Şükrü.

"Bomba deme kanka tikleri olabilir." dedi Enis. "Mesela benim babam limon deyince öpücük atıyor. Tiki var."

"Umarım babana pazarda limon satmazlar." dedi Şükrü.

"Abi siz Türkler çok saygısız ha." dedi içlerinden biri. Sanırım Afgandı.

Hepimizin gözleri büyürken anında horozlandık. Hepbir ağızdan küfürleşmeye başladığımızda Çetin'in hassas damarına dokundukları için daha çok sinirlenmişti. Parmaklıkları kırıp üçünü domino taşı gibi dizecek gibiydi.

"Ya hepsin ya hiç ya Türksün ya piç." dedi Çetin sert bir sesle.

Gövdesinden tutup parmaklarından uzaklaştırmaya çalıştım onu. Tartışmaya artmaya başladığında zaten direkt polis gelip susturmuştu herkesi ama yine de kavga durmamıştı. Adamlara kıl olmuştuk bir kere. Bu yüzden laf etmeden duramamıştık. Bu yüzden adamların çıkartmışlardı yanımızdan.

Saat epeyce geç olmuş olmalıydı çünkü uyku bastırmıştı. Duvarın bir tarafında Anıl ve Celil abi çökmüş uyukluyordu. Diğer tarafında Enis ve Şükrü birbirine yaslanmış uyuklarken bir köşede de Çetin ve ben yan yana oturuyorduk. Uzun süre sessiz kalmıştık.

Bağdaş yaparak oturmuş haldeyken kafamı kaldırıp yanımdaki adamın yüzüne baktım. Bakışları hemen bana döndü. "Acıyor mu?" diye sordum sakin ve kısık bir sesle. Patlamış kaşını kastetmiştim. Küçük kan sızıntısı kurumuştu teninde.

"Senin bana karşı tavırların kadar acıtmıyor." dedi.

Omuzlarımı düşürdüm. "Sinir ediyorsun beni." dedim.

"Özür dilerim." dedi sakin bir sesle. "Niyetim kötü değil."

Yüzüne baktım uzunca. Durgundu. Kolay kolay duygularını belli etmezdi ama şu an üzgün olduğunu görebiliyordum. Ayrıldığımızdan beri hatta daha iyi anlıyordum bu durumu.

"Konu sen olunca dünyam duruyor. Mantığım devre dışı kalıyor. O yüzden oldu tüm bunlar." dedi.

"Sadece benim de fikirlerimi önemse Çetin. Saygı duy." dedim bakışlarımı kaçırarak.

"Önemsiyorum Sümer."

"Önemsemiyorsun. Eğer önemseseydin seni uyarmama rağmen anneme para vermezdin." dedim.

Bir nefes verdi. Bu konu yüzünden sıkkın olduğunu belli eden bir nefes tonuydu.

"Ne yapmamı istiyorsun anlamıyorum ki..." diye mırıldandı. "Sadece mutlu olmanı istedim. Sevgilimsin sen benim."

Bakışlarımı gri beton zeminden koyu kahvelere çevirdim.

"Düşünceni anlayabiliyorum ama böyle bir şey yapmandansa benim isteklerimi, fikirlerimini önemsemen daha mutlu ederdi beni." dedim.

"Tamam, bundan sonra öyle yapmaya dikkat edeceğim. Bu seni daha mutlu edecekse..."

"Edecek." dedim.

Omuz silkti. "Sen mutlu olacaksan sıkıntı yok." dedi.

Oturduğumuz yerde omuzlarımız birbirine değiyordu. Bir süre sessizce bekledik. İkimiz de konuşmadık. Göz kapaklarıma ağırlık çökmeye başlayınca dayanamadım ve yanımdaki adamın omzuna doğru başımı yasladım. Anında bana doğru yaslandı o da. Beraber sırtımızı duvara dayadık.

Gözlerimi kapattım. Omzuna yaslandığım adam gergindi.

"Sümer." dedi kısık sesle.

"Hım?"

"Barıştık mı?" diye sordu.

Birkaç saniye bir şey demedim. Ardından, "Bilmiyorum." dedim. "Önce burdan bir çıkalım da."

"İstesem çıkartırım bizi burdan." dediğinde gözlerim hızla açıldı. Kafamı omzundan kaldırıp kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani?"

"Sence benim gibi eli kolu uzun bir adamın karakolda tanıdıkları olmaz mı? İstesem saniyede çıkartırım bizi."

Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatılırken, "Mal mısın?" dedim. "Madem çıkartabilirsin niye yapmıyorsun? Betonda yatıyoruz üşüttük götümüzü." diye çıkıştım.

"Benden hep kaçtın son zamanlarda. Konuşmadın. Konuşmama da fırsat vermedin. Burada kaçacak yerin yok. Tüm gece bizim."

Söyledikleri karşısında ciddi mi diye yüzüne baktım birkaç saniye. Ciddiydi. Hem de çok ciddiydi.

"Sen harbi sıkıntılısın ha. Reis deli misin sen sırf benimle konuşmak için niye geceyi nezarethanede geçiriyoruz?" dedim.

"Deliyim. Deli ettin beni." dedi ve kolunu arkaya atıp belime doladı. Beni kendine çekerken direnmek istedim fakat yüzüme bu kadar yakından duygulu bakarken karşı koyamadım. Kucağına doğru çekti beni ve üst bacaklarına oturttu.

"Çetin ya..."

"Çok özledim Sümer." dedi içli bir sesle. Kalbim sızladı. Adeta eridi hatta.

Güzel gözlerine bakarken direnmekte güçlük çekiyordum. Ben de onu çok fazla özlemiştim. Bazı tatsızlıklar yaşanıyordu aramızda ama yüz yüze gelince anında uçuyor gibi hissediyordum. Çetin'e olan aşkım çok başka boyuttaydı. Ona sinirliyken bile tam anlamıyla sinirli kalamadığımı fark ettim.

Kollarını sıkıca bana doladığında kafasını omzumla göğsüm arasına gömdü iç çekerek. Dudaklarımdan kaçan nefesi üflerken ellerimi kaldırıp sırtına yerleştirdim. Bu haline dayanamayarak yavaşça sarılışına karşılık verdim. Ona karşı duyduğum aşkın bağı dizlerimi çözmüştü. Karşı koyamıyordum ve sanırım bu hiç de şikayetçi olduğum bir durum değildi.

Continue Reading

You'll Also Like

268K 28.3K 14
[TAMAMLANDI] Tımarhane konulu bir kurgudur...
674K 39.7K 63
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
78.2K 5.3K 47
[Kısa Bölümlü] "Bana Chaemin deme." "İsmin bu değil mi? Başka ne diyebilirim?" "Ritim de. Ritim kadar özgür ve tutkuluyum." Rastgele bir numaradan K...
2.1M 117K 74
🔞/ Argo, cinsellik içerir "Bazen yanlış tren seni doğru istasyona götürür. " ➷Eşcinsel karakterlerin olduğu bir kurgudur. Bölüm aralarında sıkça we...