HİT(Halk İstihbarat Teşkilatı)

By kulkediiiisi_

1.1K 91 30

Camiide ikindi namazını kılıyorsunuz. Tam namazın farzını kılacakken ansızın tanıdığınız aynı zamanda öğrenc... More

1.Bölüm-Bombalar
3.Bölüm-Bir Hayalin Gerçekleşmesi
4.Bölüm-İtiraf
~Yazar'dan~
5.Bölüm-Gülüşüne Yağmur Damlası Çarpsa Şiir Olur...
6.Bölüm-Bir Fotoğraf Karesi
7.Bölüm-Yüzleşme
8.Bölüm-Kalbin Taşikardi Olması
9.Bölüm- "Seni Çok Seviyorum."
10.Bölüm- Nida ve Poyraz
~Yazardan~

2.Bölüm-Eterli Bez

166 10 1
By kulkediiiisi_

3-2-1

0

Bomba patlamamıştı.

"Korkma ,aç gözlerini. Kestim kabloyu.",dedi asker.

Genç kız fark etmeden kapatmış olduğu gözlerini açtı. Gerçekten de bomba patlamamıştı.

"Çok şükür. Sana güvenmekte hata yapmamışım.",deyip gülümsedi Şüheda. Aynı şekilde asker de gülümsedi. Ve beraber o odadan çıkarken asker bir yandan konuşuyordu:

"İstersen adım telefonunda nokta(.) olarak kalmasın.",dedi. Adam tam ağzını açıp ismini söyleyecekti ki genç kız:

"Bir daha görüşebilecek miyiz ki?",diye sordu. Asker:

"İki gün sonra tekrar görüşeceğiz.",dedi.

Şüheda afallamıştı. İki gün sonra neden ve nasıl görüşeceklerdi ki? Yani görüşmeyelim demiyordu ama o sonuçta askerdi, görevden göreve gidiyordu.

"Nasıl ? İki gün sonra görüşeceğimizi nerden biliyorsun?", diye sordu Şüheda. Asker:

"O zaman görürsün.",dedi. "Adım Yavuz Asım, telefonuna kaydetmeyi unutma. Bir de çok teşekkür ederim bugün için ,bana yardımcı olduğun için ,güvendiğin için , güvenimi boşa çıkarmadığın için ,verdiğin sözü tuttuğun için. Keçi gibi beni tekmeleyeceğini söylediğin için teşekkür etmiyorum ama!" dedi adam gülümseyerek ve muzip bir tonla.

Bu kız bugün yaptıklarından dolayı askerin gözüne girmişti. Ayrıca gerçekten çok cesur bir kızdı. Çokta güzeldi. Çokta güzeldi kısmını boş verdi. Bu doğruydu kesinlikle yanlışlığı yoktu ama ileri gitmemeliydi.

"O zaman bana 'Keçi gibi inatsın.' demeyecektiniz Yavuz Bey." ,deyip güldü ve devam etti "Bende teşekkür ederim verdiğiniz sözü tuttuğunuz için.",diye cevap verdi genç kız.

Yavuz:

"Bana "Yavuz Bey" diye hitap etmene gerek yok. Ben size Şüheda Hanım demiyorum çünkü.",dedi.

"Rahat edemiyorum öyle. Daha yeni tanıştık.",dedi Şüheda.

"Anladım." ,dedi asker. Sesindeki tondan hoşlanmamıştı Şüheda.

Genç kız sonra Yavuz'un artık gitmesi gerektiğini fark edip konuşmaya başladı.

"Allah'a emanet ol asker."

Yavuz gülümsedi ve:

"Sen de.",deyip yürümeye başladı. Sonra arkasına baktı ve Şüheda'yla göz göze geldiler. Tekrar gülümseyip bu sefer arkasına bakmadan yürüdü Yavuz.

{İki gün sonra}

"Biy."

"İki."

"Üç."

"Döyt."

"Bom!",dedi Şüheda. Camideydi. Çocukların gitmesine çok az kalmıştı. Ailelerini bekliyorlardı. O sırada da çocukların canlarının sıkılmaması için çocuklara bom oyununu öğretiyordu.

Bi süre oynadılar. Camideki bomba olayından sonra Ecmel'in annesi Zeynep'i de görememişti Şüheda. Herhalde bugün Zeynep ,Ecmel'i almak için gelir diye düşünüyordu ki Ecmel:

"Öğyetmenim. Bugün beni dayım alacak. Haberiniz olsun.",dedi.

Şüheda "Tamam Ecmel'im , ne zaman gelir?" dedikten hemen sonra zil çalındı. Şüheda hızlıca kapıya doğru gidip,kapıyı açarken:

"İyi insan lafın üstüne geli-"

Karşısında Yavuz vardı. İki gün önce söylediği gibi tekrar karşılaşmışlardı. Şüheda 2 gündür acaba nerede,nasıl karşılaşacağız, beni nasıl bulacak ki , belki cami de değil evde olacağım , nasıl bu kadar emin olabiliyor, diye düşünüyordu. Ama onun gerçekten kendisini bulacağını biliyordu ve bulmuştu da.

"Sözünü yarıda kestiğine göre ben iyi insan değil miyim? Bunu mu çıkarmalıyım acaba?", diye sordu ve gülümsedi.

"İyi insansın da şaşırdım seni görünce. Ecmel'in dayısı sen misin? O yüzden beni camideyken Ecmel çağırdı demek ki.",deyip Ecmel'e baktı. Ecmel gülerek:

"Günaydın öğretmeniiimm. Biz dayıcığımla çok iş birliği içindeyiz öğretmenim.",dedikten sonra Yavuz ve Ecmel aynı anda "Çak bakalım"deyip yumruk yaptıkları ellerini birbirlerine çaktılar.

O kadar tatlı gözüküyorlardı ki ve aynı zamanda o kadar kardeşi Aden ve kendisine benziyorlardı ki! Onlarda "Çak bakalım" yaparlardı.

Şüheda o günü hatırladı.

"Ya ablaaaaaaa! Hadi yütfen yütfen yaaaa!"

"Hayır olmaz Aden. Kaç kere dedim annem haklı diye. Allah Allah. Her zaman telefonla oynuyorsun! Bana bile vakit ayırmıyorsun ,üzülüyorum bak!"

"Ama ablaaa! Yütfen ,yütfeen.Sanada vakit ayıracağım ,söz."

"Offff.Bir kere de beni dinle! Ben hep seni dinliyorum bak yine seni dinleyeceğim sırf sen istedin diye! Nasıl alacağız ki, annem televizyon izliyor ve hemen yanına koydu telefonu. Alırsak kızar."

"Şöyle yapacağız ablacığım...Ben annemle bugün okulda yaptıklarım hakkında filan konuşacağım. Hemen sağına oturacağım. Doğal olarak beni dinlemek için bana yüzünü dönecek. Sende o sırada hemen yanındaki telefonu alacaksın. Anlaştık mı?"

"Anlaştık ,anlaştık. Hadi şapşik, annemin yanına gidelim."

"Yaşasssssssınnn.Canım ablam beniiimm.Seni çok seviyorummm. Seni asla bırakmayacağım,sözz! "

Ama bırakmıştı. Kardeşi sözünü tutamamıştı.

Annelerinin yanına gittiklerinde Aden konuşmaya başladı:

"Anne bugün ne yaptık biliyor musunnn?"

Annesi kafasını iki yana salladı. Aden devam etti "Bilmezsin tabiiki sen gogol değilsin ki! (Gogol:Google)

"Neyse bak şimdi bugün öğretmen bizi bahçeye çıkardı...."

Aden devam ederken Şüheda hemen annesinin yanındaki telefonu aldı. Ve hiçbir şey yapmamış gibi konuşmaya dahil oldu. Anneleriyle konuştuktan odalarına geldiler ve ikisi de aynı anda yumruk yaptıkları ellerini birbirlerine tokuşturarak "Çak bakalım" dediler.

{ Şimdiki Zaman }

Şüheda bu anıları hatırlarken boğazına bir yumru oturdu. Yavuz bunu fark etti ama tam ne oldu diye soracakken:

"Öğretmenim iyi misin?",dedi Ecmel. Ecmel'in sesi ile kendine geldi Şüheda, boğazını temizleyip konuşmaya başladı:

"İyiyim,bir tuvalete gidip geleyim." ,dedi ve hızlıca lavaboya girdi.

Başı dönüyordu, gözleri kararıyordu,öylece tuvalet kapısının yanına dikilmiş hiçbirşey yapmıyordu. Aynı kardeşinin öldüğü gün gibi.

"Ben o gün kardeşimi kurtaramadım." ,diye fısıldadı.

"Ben o gün kardeşimi kurtaramadım,ben o gün kardeşimi kurtaramadım"diye sayıklıyordu, artık dayanacak gücü kalmamıştı. Gözünden yaşlar dökülmeye başladı. Eğer birisi "Niye ağlıyorsun ,anlat" derse anlatamazdı. Eğer anlatırsa o günü tekrar yaşıyor gibi oluyor ve krize giriyordu.

Kardeşi öleli çok oluyordu ama hala o öldüğü günü hatırlıyordu. Hiç unutmuyordu. Bu yüzdendi "Aden" ismini sevmemesi. Adı Aden Şüheda olmasına rağmen en yakınları haricindeki tanıdıkları Şüheda'nın diğer ismini bilmiyorlardı,hatta hepsi Şüheda'nın sadece bir ismi olduğunu zannediyordu. Bu isim aynı zamanda kardeşinin ismi olduğu için ona daha çok hatırlatıyordu o günü.

Yaklaşık 10 dakika geçtikten sonra kapı tıklatıldı.

"Öğretmenim,iyi misin?"

Şüheda bu sesi duyduğunda ellerini yüzüne yelpaze gibi salladı. Ağlamış olduğunu belli etmemeliydi. Aynada tekrar kendine baktı. Gözlerindeki yaşlar kurumuştu. Ağladığı belli olmuyordu. Tuvaletten dışarı çıktı. Ecmel'e "Hadi gidelim Ecmelciğim." deyip sınıfa yönlendirdi. İyi misin, sorusunu es geçmişti. Yavuz'un yanına geldiklerinde Yavuz sorgular bir şekilde tek kaşı havada bakıyordu Şüheda'ya.

"Bir sorun mu var?" ,şeklinde dile getirmişti düşüncelerini.

"Hayır." ,diye kesin bir dille söyledi.

"Sen inandın mı şu an kendine?",dedi Yavuz.

Tepkisiz kaldı Şüheda. İnanmamıştı aslında.

Yavuz tam bu konu hakkında üsteleyecekken:

"Yavuz bak lütfen. Beni doğru düzgün tanımıyorsun bile. Tanımadığın bir kişi hakkında niye bu kadar bir şeyler merak ediyorsun?",diye çıkıştı. Biraz fazla olmuştu, biliyordu ama bu onun hassas noktasıydı.

"Canım senin anlatmanı istiyor.",dedi Yavuz.

Aslında Yavuz kendisinin çektiği acıyı Şüheda'nın çekmesini istemiyordu.

"Canıymış(!). Benimde canım anlatmak istemiyor sana ne oluyor ya? Allah Allah!" ,dedi kız. Ve güldü. Bu haldeyken bile bu adam onu güldürmeyi başarıyordu.

"Dayıııcığım gidecek miyiz? ",dedi Ecmel. Dayısına meraklı gözlerle bakıyordu.

O anda Yavuz'un telefonu çaldı.

Telefonu açtığında ise bir operasyon için plan yapacakları,bunun için ise Yavuz'un acilen oraya gelmesi gerektiğini söyledi telefondaki kişi. Operasyonları birkaç gün sonra gerçekleşecekti . Aslında tam operasyon denemezdi ama önemliydi.

"Anlaşılan o ki gidiyorsunuz Ecmel'ciğim."

"Gitmemiz lazımmış." ,dedi Yavuz. Bundan pek memnun olmamıştı. Anlatmasını istiyordu ne olduğunu. Ama boşvermek zorunda kaldı. Bu kızın yaşadığı her şeyi öğrenmeliydi.

Asker ve cebinden bir chip çıkardı. Biraz Şüheda'ya doğru yaklaştı. Şüheda kalbinin hızlandığını hissetti.

Yavuz Şüheda'nın başörtüsünün altındaki kulağına doğru eğildi ve fısıldayarak "Bu chipi al şimdilik ve ben senden istediğim zaman da geri ver. İçinde devlet sırları var. Asla düşman eline geçmemeli."

"Niye bana veriyorsun?", diye sordu. Devlet sırrı olduğu için o da Yavuz'un kulağına fısıldayarak söylemişti. Birkaç saniye geçti ama Yavuz hiçbir şey söylemedi. Neyse sonra söyler, diye düşündü kız.

Şüheda ,Ecmel ile vedalaşıp Yavuz'a "Allah'a emanet ol." dedikten sonra Ecmel ve Yavuz gitmişlerdi. Chipi de trençkotunun cebine koydu Şüheda.

                               ~~~~~~~~

Sadekallahülazim ,diyerek Kur'an-ı Kerim'i kapattı Şüheda.Yatağında Kur'an-ı Kerim okuyordu. Kur'an-ı Kerim'i odasındaki kitaplığın en üst rafına koydu. Sonra yeniden yatağına geçti.

Yatağındayken gözü odasının içindeki lavantalara erişti. Çok seviyordu lavantaları. Bu yüzden odasının neredeyse her yerinde lavanta vardı. Lavantalara bakarken aklı Yavuzdaydı .

Neden o chipi ona vermişti bu kadar önemliyse?

İllaha bir açıklaması vardır, diye düşündü. Chip hala trençkotunun cebinde duruyordu.

Ayrıca o adam nasıl o kadar güzel gülüyordu ve gülümsüyordu. Yavuz gülünce Şüheda da gülüyordu.

Kendine şaşırdı Şüheda. Şaka mıydı bu? Adamın nasıl gülümsediğinden ona neydi?

Bu düşüncelerle uyuyakaldı.

                          ~~~~~~~~~~

"Kızım! Şüheda hadi kalk bak bugün misafirler gelecek.",diyerek onu kaldırmaya çalışıyordu annesi.

Annesi Meva çok güzel bir kadındı. Gözleri Şüheda'nın gözleri ile aynı renkte açık kahverengiydi. Yüzü bir gül kadar güzeldi. Yaşlanmış olmasına rağmen cildi çok aydınlıktı.

"Ne?Niye? Kim gelecek? Anne bugün hafta sonu. Bırakta uyuyayım ya.",diye sitem etti Şüheda.

"Zeynepler gelecek. Sonra uyursun."

"Hangi Zeynepler?"

"Kızım varya senin çalıştığın camide bir küçük kız. Ecmel miydi adı? Onun annesi."

Şüheda şaşırmıştı. Annesi nereden tanıyordu?

"Evet de sen nerden tanıyorsun?

"Yakın zaman da tanıştık. Çok iyi biriydi. Bende gelsinler diye davet ettim işte."

"Ne zaman gelecekler?"

"Akşam saat 20.00 gibi."

"Tamam annecim.",dedi Şüheda.

                       ~~~~~~~~

Şüheda annesine yardım ederek evi toplayıp,misafirler için bir şeyler hazırladıktan sonra çocuklara verdiği sözü hatırladı. Çocuklara şimdiye kadar öğrendikleri hakkında sorular sorup , unutmamalarını sağlayacaktı. Ve eğer tüm sınıf bilirse onları ödül olarak parka götürecekti. Bunun için soruları hazırlaması gerekiyordu fakat kullandıkları "Dinimi öğreniyorum." kitabı camide kalmıştı.Bu yüzden onu almaya gitmesi gerekiyordu.

"Anne ben çıkıyorum."

"Tamam kızım. Allah'a emanet ol."

"Sen de.", deyip evden çıktı kız.

Ev zaten camiye yakındı. Bu yüzden yaklaşık 10 dakika sonra camiye gelmişti. Camiye geldiğinde Yavuz'u gördü. Onun ne işi vardı burada?

"Yavuz,sen napıyorsun burda? "

"İnsan bi selam verir di'mi öğretmen hanım?",deyip gülümsedi.

Şüheda'da kendisi fark etmeden gülümseyivermişti.

"Selamün Aleyküm."

"Aleyküm selam.Bugün hafta sonu sen napıyorsun burda?"

"İlk ben sordum ayrıca chipi ne za-"

Yavuz eliyle 'sus' işareti yaparak durdurdu Şüheda'yı. Aynı zamanda Şüheda'da Yavuz'un şadırvana doğru dik dik baktığını gördü. Şüheda:

"Ne oldu?",diye fısıldayarak sordu ve oraya baktı. 2 adam vardı ve etrafı inceliyor gibi gözüküyorlardı.

"Beni takip et." ,dedi Yavuz.

Yine ne olacaktı kim bilir. Her an Yavuz'un 'Camide iki bomba var.' demesine hazırlıklıydı.

Caminin arka tarafına geldiklerinde:

"O adamlar çok şüpheli davranışlar sergiliyorlar. Ayrıca şuan burdaki herkes tehlike altında olabilir. Ben bakarsam beni tanıyabilirler.Çünkü ben onları tanıyorum . Bu yüzden senin bakman daha iyi olur.Etrafta başka şüpheli var mı diye bakar mısın? "

"Tamam hemen bakıyorum.", deyip etrafı incelemek için caminin ön kapısının oraya geldi Şüheda.

O iki adam haricinde bir adam daha vardı şüpheli davranışlar sergileyen. Sanki birisinden haber bekliyormuş gibi sürekli telefonuna bakıyordu. Ve çok acelesi varmış gibi davranışları vardı. Ellerinle oynuyordu,durduğu yerde durmuyordu.

Şüheda psikoloji öğrenmek için gittiği derslerde şüpheli davranışlar sergileyen birin nasıl davranacağını biliyordu bu yüzden o adamı bulmak kolay olmuştu ama sanki o adam bunların hepsini bilerek yapıyor gibiydi, çok dikkat çekiyordu.

Şüheda başka şüpheli davranışlar sergileyen var mı diye bakmak için caminin otoparkına doğru giderken camiye bakan bir evin balkonunda bir keskin nişancı olduğunu gördü. Caminin ön kapısını hedef alıyordu.
Demekki içeriden çıkacak birisini vuracaktı.

Bunu hemen Yavuz'a söylemek için gitti.

"Bir tane daha adam var o iki adam haricinde .Ve en önemlisi caminin kapısını hedef alan bir keskin nişancı var şu evde." ,diyerek evin balkonunu gösterdi.

"Bir tane daha adam olmasını bekliyordum zaten de keskin nişancıyı beklemiyordum. Sen şimdi evine git biz burasını halledeceğiz."

"Tamam.Hemen camiden birşey alıp gideceğim."

"Şüheda olmaz. Şimdi alamazsın, o keskin nişancı her an tetiğe basabilir."

"Ama-"

"Olmaz dedim. Güvenli olduğu zaman alırsın.Çabuk evine git."

"Tamam,Allah'a emanet ol ve dikkatli ol.",diyerek ordan ayrıldı Şüheda.

Ama eve gitmek istemiyordu, biraz gezinmek istiyordu. Çünkü tehlike bitsin hemen camiye gidip kitabı alıp Yavuz'la o keskin nişancıyı ve adamları nasıl hallettikleri hakkında ve neden her defasında sadece bu camiiyi hedef aldıklarını konuşmak istiyordu.

Bu yüzden tehlike bitene kadar ara sokaklarda dolaşacaktı.

Yani belki şehirdeki başka camileri de hedef alıyorlardır ama Yavuz burasıyla ilgilendiği için burdadır diye düşündü. Ayrıca bir asker illaha başka yerlerede giderdi. Ama Yavuz sadece halkla ilgili olan yerlerde görev alıyordu yani almıştı bu zamana kadar.

Acaba istihbaratta filan mı çalışıyordu? Çünkü sivildi.

Küçüklüğünden beri ya bir istihbaratçı olmak yada asker olmak istiyordu.

Birde babasının ona verdiği isim şeklinde ölmek istiyordu.Yani şehit olmak istiyordu. Çünkü Şüheda "Şehit yada şehitler" anlamına geliyordu. Bu isme gerçekten layık olmak istiyordu.

"Allah'ım sen bana hayırlı ölüm ve istediğim şekilde ölüm nasip et."diye dua etti. Ama önce hayalleri vardı, onları gerçekleştirmeden ölmek istemiyordu.

Birde şu chip denen şeyi Yavuz'a geri vermeden ölmek istemiyordu. Çünkü o emanetti. Emanete hıyanet edemezdi. O chip montunun cebinde durdukça rahat olamıyordu. Üstünde büyük bir yük var gibiydi.

Şüheda bu düşüncelerden sıyrılmak zorunda kalmıştı. Çünkü birisi galiba onu takip ediyordu.

Bunu anlamanın tek yolu vardı. Şüheda korkmadan,sakince yoldan düz ilerlerken bir anda sağa saptı ve ordaki bir arabanın arkasına saklandı. Gerçekten bir adam onu takip ediyordu çünkü adamda aynı yola saptı. Adamın yüzünde maske vardı. Bir süre onu gözledi Şüheda. Adam etrafa baktıktan sonra hemen telefonunu çıkardı ve birisini aradı.

"Kız burda yok.Tamam...Bilmiyorum olabilir. Bekle ona göre haber vereceğim...Sen de mi geldin!? Tamam." dedi.

Şüheda gerçekten tam anlamıyla emin olmuştu takip edildiğinden.  Ayrıca bir adam daha gelecekti. Kimdi bunlar? Neden Şüheda'yı istiyorlardı? Acilen birşeyler yapması gerekiyordu. Yavuz'u mu arasam? Hayır olmaz onun işi zaten başından aşkın, diye düşündü.

Adam çok sinirli konuşmuştu.Ve onu bulmak için heryere bakacak gibiydi.

Adam Şüheda'nın bulunduğu arabaya doğru gelmeye başladıktan sonra Şüheda yavaşça ordan uzaklaşmaya çalıştı. Ve ne olur ne olmaz diye Yavuz'un ona verdiği chipi ayağındaki çorabın içine koydu çorabı siyah olduğu için belli olmuyordu.

Sonrada hızlıca botunu giydi. Chipi hissediyordu, onun güvenliğinden emin olması gerekiyordu. Ve ordan uzaklaşamamıştı çünkü önünde arabaya doğru gelen adam vardı. Ama o oraya nasıl gelmişti ki? Daha demin arkamdan bu arabaya doğru geliyordu,şimdi nasıl önüme çıktı, ışınlandı mı bu herif? , diye düşünürken adam hızlıca kızı tutup elinde eterli bez olduğunu düşündüğü bir bezi kızın yüzüne doğru götürürken Şüheda çırpınmaya başladı ama bunun bir faydası olmadığını gördü ve var gücüyle, hızlıca adamın iki bacağının arasına tekme attı. Adam o acıyla Şüheda'yı bırakmak zorunda kaldı.

O sırada Şüheda hızlıca o sokaktan çıkmak için koşmaya başladı.

Başörtüsü de bozulmuştu. Hem düzeltmeye çalışıyor hem de "İMDAAAT! LÜTFEN YARDIM EDİN LÜTFEN .İMDAA- AHHHHH!"

Tam sokaktan çıkacekken yere düştü. Birisi ona çelme takmıştı. Ve çelme takan adam da Şüheda yerden kalkmaya çalışırken eterli bezi yüzüne götürdü. Şüheda olabildiğince direnmeye ve adamın yüzüne doğru yumruk atmaya çalışıyordu, bir yan da da adamın eterli bez tutan elini kendi yüzünden uzaklaştırmaya çalışıyordu ama başaramıyordu.

"LÜTFEN LÜTFEN YARDIM EDİN, YAVUZ! İMDAA-"

Adam eterli bezi kızın yüzünde doğru getirmişti.

Ve Şüheda bayılmıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

113K 5.4K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
935K 55.8K 72
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
GELECEK By VeraHare

General Fiction

113K 5.6K 16
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 101K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...