YABANİ (Tamamlandı)

By Algoritmalar_

3.5M 130K 17.4K

* Kurgu ve isimler değiştirildi. "Bazen evler, sadece dört duvar olmaz." Kadın küçücüktü fakat adamın kalbin... More

❉ Yabani| Bölüm 1 ❉
❉ Yabani| Bölüm 2 ❉
❉ Yabani| Bölüm 3 ❉
❉ Yabani| Bölüm 4 ❉
❉ Yabani| Bölüm 5 ❉
❉ Yabani| Bölüm 6 ❉
❉ Yabani| Bölüm 7 ❉
❉ Yabani| Bölüm 8 ❉
❉ Yabani| Bölüm 9 ❉
❉ Yabani| Bölüm 10 ❉
❉ Yabani| Bölüm 11 ❉
❉ Yabani| Bölüm 12 ❉
❉ Yabani| Bölüm 13 ❉
❉ Yabani| Bölüm 14 ❉
❉ Yabani| Bölüm 15 ❉
❉ Yabani| Bölüm 16 ❉
❉ Yabani| Bölüm 17 ❉
❉ Yabani| Bölüm 18 ❉
❉ Yabani| Bölüm 19 ❉
❉ Yabani| Bölüm 20 ❉
❉ Yabani| Bölüm 21 ❉
❉ Yabani| Bölüm 22 ❉
❉ Yabani| Bölüm 23 ❉
❉ Yabani| Bölüm 24 ❉
❉ Yabani| Bölüm 25 ❉
❉ Yabani| Bölüm 26 ❉
❉ Yabani| Bölüm 27 ❉
❉ Yabani| Bölüm 28 ❉
❉ Yabani| Bölüm 29 ❉
❉ Yabani| Bölüm 30 ❉
❉ Yabani| Bölüm 31 ❉
❉ Yabani| Bölüm 32 ❉
❉ Yabani| Bölüm 33 ❉
❉ Yabani| Bölüm 34 ❉
❉ Yabani| Bölüm 35 ❉
❉ Yabani| Bölüm 36 ❉
❉ Yabani| Bölüm 37 ❉
❉ Yabani| Bölüm 38 ❉
❉ Yabani| Bölüm 39 ❉
❉ Yabani| Bölüm 40 ❉
❉ Yabani| Bölüm 41 ❉
❉ Yabani| Bölüm 42 ❉
❉ Yabani| Bölüm 43 ❉
❉ Yabani| Bölüm 44 ❉
❉ Yabani| Bölüm 45 ❉
❉ Yabani| Bölüm 46 ❉
❉ Yabani| Bölüm 47 ❉
❉ Yabani| Bölüm 48 ❉
❉ Yabani| Bölüm 49 ❉
❉ Yabani| Bölüm 50 (Part II) ❉
❉ Yabani| Bölüm 52 ❉
❉ YABANİ 53 (FİNAL) ❉

❉ Yabani| Bölüm 50 (Part I) ❉

46.8K 2.1K 198
By Algoritmalar_

Hiç ruhunuzun derinlerinde yaralarınızın, müsebbibini aradığınız oldu mu? Ya da aslında sadece yaralarına, içinden dikiş atmaya çalıştığınızı hayal ettiğinizi?

Ruhlar bir yerlerde kaybolurken aslında, kendinizi bir fanusa sıkışmış bir şekilde hissettiğiniz.

Ruhum çok acıyordu. Fiziksele vurduğumuzda ise kalbimin kemikleri. Aslında bir yerlerde hep hata yapmanın azizliği vardı üzerimde. Ruhlar çürüme halinde, tepkimeye sığınırken aslında, ruhumun milyonlarca türkülü vaveylası dökülüyordu dudaklarımda.

Deponun içinde, tek bir tane, sadece azıcık bir aralık olan pencereden gecenin yavaşça karardığını görebiliyordum.

Ellerim ise kanın vücudumda özgürce dolaşmamasından dolayı gittikçe uyuşmaya başlamıştı. Her yer sessiz bir şekilde akışını devam ettiriyordu. Bir anda bu sessizliği kapının gürültülü sesi bozdu.

Yerimden sıçrarken uzun zamandır karanlığa alışmış gözlerim beşeri ışık ile yanmaya başlamıştı. Ta ki alışana kadar gözlerim.

Gürültülü bir ses duyuldu kulaksız denen adamdan.

''Deponun önüne çektiniz mi arabayı koçum?''

''Evet abi, çektik.''

''Bir sorun olursa, hepinizi bu depo ile yakarım. Haberiniz olsun...''

Adamlar seslerini dahi çıkaramamıştı. O kadar korkuyorlardı ki, gerçi ben de korkuyordum. Psikopatın önde gideni, ruh hastasıydı.

Ne yapacağını kimse kestiremezdi. Adam bana doğru yürüyerek, bedenime sarmalanan ipi çekiştirmeye başladı. Ardından düğümü çözüp bedenimden çıkardı.

''Hazır mısın sevgilini görmeye, eminim çok özlemiştir seni?''

Cümlesini duygusal tutmaya çalışırken, arkadan gelen Gürkan ile nefesim kesildi. Bana sakin olmam için yoğun bir bakış atarken, kendimi dizginlemeye çabaladım. Ama olmuyordu. Korku ruhumu canhıraş bir hale getiriyordu.

''Senin hala niye bu görevde olduğunu anlamış değilim Gürkan ama, umarım altından layığı ile kalkarsın. Bu iş, ülkeye nakliye aracı ile uyuşturucu getirmeye benzemez. Gerçek silah var.''

Elini şimdi silah şekline getirip, Gürkan'ın anlına dayamıştı. Gürkan sadece göz devirmişti.Gürkan

"Umarım kıza gönül bağın oluşmamıştır, yanlış bir şey yapmazsın.. Gerçi senden beklemem, akıllı adamsın da, işin içine aşk girince her şey bok olur..."

hakkında duyduklarım beni biraz daha şoka uğratıyordu. Oysa ne kadar iyi bi adama benziyordu görünüşü. Fakat bana yardım etmesini göz ardı edemezdik. Beni Karan ile o konuşturmuştu ve beni kurtaracağını söylemişti.

Umarım hiçbir sıkıntı olmazdı. Gözlerimin dolduğunu hissederken, beni öfke ile çektirerek depodan çıkardı. Bir sürü iğrenç bakışın ardından, yavaşça içeriye girdim.

Hemen yanıma kulaksız oturacaktı, ama Gürkan durdurdu.

"Sen araba ile önden git, polis var mı yok mu bak. Biz geride kalırız.."

Mantıklı gelmiş gibi öndeki araca binerken, sadece araçta ben ve Gürkan kalmıştık. Arkaya bindirmişti beni. Kimse şüphelenmesin diye beni yine ellerimden bağlamıştı.

''Elini sıkı bağlamamaya dikkat ediyorum, sıkı olursa söyle Aden'' Kafamı sallarken, Gürkan dediği gibi yavaşça bağlamıştı elimi. Arabaya binip çalıştırdığında ise gülümsedi.

''Her şey çok güzel olacak, hiçbir şey ters gitmeyecek sevgili küçük kuzenim.''

Küçük kuzenim mi? Anlamayan gözler ile bakmıştım. Gülümsedi Gürkan.

''Biz oraya boşuna gelmedik Aden. Annen ile annem kız kardeşler.''

Gözlerim adeta büyümüştü. ''Ama annemin kız kardeşi yok ki.'' Ondan önce şaşırmam gereken bir sürü şey vardı. Ama ben buna takılmıştım. Bana bu yüzden yardım ediyordu. Bu yüzden evimizin tam karşısına gelmişlerdi.

''Aslında biraz karışık bir hikaye. O ailesi ile birlikteyken annem yoktu evet. Hatta teyzem bilmiyordur belki bizi, ailesi ile görüşmediği için. Ama biz hep sizi aradık... Hep annem bulma umudundaydı.. Sen eve geldiğinde sana sarılmamak için kendini zor tuttu. Teyzemin öldüğünü senin sayende öğrendik biz.. Annem saatlerce kez duvarla bakışıp, hiç tanımadığı ablasına ağladı..''

Gözlerimin dolduğunu hissetmiştim. Onun da gözleri dolmuştu.

''Aslında direkt olarak senin ile konuşacaktık ama Karan'ın seni Mardin'e götürdüğünü anladık. Karan ile konuşmak zorunda kaldık..."

''Sen mi Karan ile gelecektin, abim bana anne tarafımın geleceğini söylemişti?"

"Evet, biz gelecektik.."

Dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu. Ardından yine yüzümde o mahmur ifade oluştu.

"Peki bu adamları nereden tanıyorsun, sana patron diyorlar ama onlar Karan'ın düşmanı ve sen Karan'a yardım ediyorsun. Ne oluyor anlamıyorum ki.''

''Sadece bana ve Zafer amire güven güzelim. Dedim ya,  sonra tüm sorularının cevaplarını tek tek vereceğim sana.''

Kafamı sallarken, gözlerim karanlıkta, varlığını belli eden yapay ışıklara takıldı. Zaten tek tük evler vardı dağ başında.

"Nasıl kurtulacağız bu adamlardan?"

"Sen sadece Karan'a ayak uydur. Çünkü Karan her şeyi biliyor."

Kafamı salladım ama hala beynim acıyordu. Korku bedenimi sarmalıyordu..

Bu karanlık içimde garip bir ürperti oluşturmuştu. Bu saatte her şey  yoluna gider miydi Sahi?

Ama Karan hallederdi değil mi, beni koruduğu gibi, eskiden bana kanat gerdiği gibi gererdi. Dudaklarımda buruk bir tebessüm oluşurken, ağlamamak için kendimi zor tuttum. Kendime bu kadar sulu gözlü olduğum için kızgındım.

Her şeyi dramatikleştirme huyum vardı.

Yol ne kadar uzundu bilmiyorum. Ama elime mıh gibi saplanan ipler yüzünden, ter içinde kalmıştım.

Bedenim, arkadaki koltuğa neredeyse yapışmıştı. Dikiz aynasından arkamızdan gelen bir sürü araca baktım.

Oldukça kalabalıktı. Sırf kaçmayalım, ellerinden kurtulmayalım diye bir sürü adam seferber edilmişti.

Gece biraz daha Katran rengini arttırırken, ağaçların karanlık gölgesini görebilmiştim sadece.

Ormanlık yol yine sakinleşen ruhumu tedirgin bir hale getirmişti.

Ama Gürkan'ın yüzünün aldığı, güven verici ifadeyi yine görünce kendime gelmiştim. Diken üstündeydim ve bu beni korkutuyordu.

Araba sonunda durduğunda, nefesimi tuttum. Önümüzde duran aracın içinden, Kulaksız hemen bana doğru geldiğinde korku ile geri çekilmiştim. Bu adamda garip bir ruh hastalığı vardı. 

Saçımdan kavradığında, ağız dolusu bağırmaya başlamıştım. Gürkan yumruklarını sıkarak, kafasını çevirdi. Eğer beni korumaya çalışırsa bu adamın şüpheleneceğini biliyordu çünkü. Yavaşça yürümeye başladık. Hala elleri saçlarımdaydı ama sadece hafifçe tutuyordu şimdi. 

''Sevgilin öldüğünde bana geçelim mi güzellik? Kutlarız, gelirsen seni öldürmem. Yazık olmaz sana da.''

Tiksinti dolu bir ifade ile bakmıştım ona.

''Hadi ama, o piçe nasıl baktın sen? O senin için fazla büyük değil mi? Yaşlı bunağın teki, benimle olursan hayatının en güzel anlarını yaşatırım sana.''

Ondan kurtulmaya, bedenimden uzaklaştırmaya çalışıyordum. Yine saçıma yapıştı.

''Sen ceset olmak istiyorsan yapabileceğim pek bir şey yok güzelim.'' 

Beni boş araziye doğru yürütmeye devam ediyordu. Kolumu tutmaya devam ediyordu. Kaçmamdan korkuyordu. Soğuk bir ürperti ile karanlığı izledim.

''Gelmesine son on dakika.''

Karan'dan bahsediyordu Kulaksız. 

Bu kadar normal olmayan bir adamdan ne zaman kurtulacaktım bilmiyorum. Ama artık kurtulmak istiyordum, benim psikolojimi bozuyordu artık bu manyak adam.

Gözlerim dolarken, Kulaksız üçten geriye saydı.

Ardından, farlar yüzüme vurmaya başlamıştı.

Deli gibi kalbim titrerken, farlar tam birkaç metre ötemde durdu.

Bir gece vakti, hayatım yeniden başlamıştı. Bu gece bana bunu hissettiriyordu.

Karanlık, umutsuz bir gecede hayatıma ışık girmişti. Kapı yavaşça aralandı.

Ve tüm heybeti ile, Karan Aşiti karşıma gelmişti. Yılgın, sönük bir ifade ile bize doğru yürüdüğünde Kulaksız beni, arkaya ittirdi.

İki güçlü adam da ellerimden sımsıkı tutmuştu. Bir tanesi de hızla ağzıma bant koymuştu. Karan ile birkaç saniye gözlerimiz birleşti.

Onu çok özlemiştim, iliklerime kadar hem de.

Matlaşmış, ışığı sönmüş gözler ile bize doğru geldi. Bakışları Kulaksız'a takıldı.

Kulaksız alaycı bir ifade ile baktı Karan'a.

"Seni uzun süre sonra görmek ne kadar hoş Aşiti.."

"Seni eskiden olduğun tarafın tam karşısında görmek beni şaşırttı Uğur, her şeyin altından seni görmek de. Aramızda çok barındın, ama biz bir kez bile şüphelenmedik."

"Aptal olmanız benim sorunum değil Aşiti. Neyse, dosyayı getirdin mi? Yolla."

Karan alaycı bir ifade ile baktı.

"Aden elimde olmadan sana o dosyayı vermem. Biliyorsun.. Önce Aden!"

Kulaksız'ın alaycı sesi karanlıkta yankılandı.

"Senin herhangi bir seçeneğin yok. Önce dosya. Öldürürüm yoksa bu kızı. Senin için önemli, benim için değil."

Karan duraksarken, Kulaksız, yani Uğur alaycı bir ifade ile baktı.

"Ben de aynı şeyi tahmin etmiştim. Yolla!"

Karan çaresizce ona doğru yaklaşıp, dosyayı önüne atarken adamlar birkaç adım ilerlediler.

Gürkan da, hemen yanıma geldi. Gürkan'ın bileğimden tutması ile, geri çekildiler adamlar saygı ile.

Gürkan ile birbirimize baktık.

"Aden..."

Sessiz, kendinin bile zor duyacağı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Aden, bugün senin biraz acı çekmen gerekiyor. Üzgünüm ama, bunu yapmamız gerekiyor..."

Acı çekmekten kasıt neydi bilmiyordum. Neyden bahsediyor derken, Kulaksız Gürkan'a döndü.

Kafasını salladığında elimi bıraktı.

"Git bakalım sevgilinin yanına."

Beni bıraktığı için şaşırmıştım. Bizi öldürmeyi planlıyordu, öylece bırakacak mıydı bizi?

Ben Karan'a koşmaya başladım. Sanki bedenimde ilmek ilmek acı işleniyordu.

Ta ki, bedenimdeki acı, silah sesi ile, fiziksel acıya dönüşene kadar.

Ağzımdan acı dolu bir çığlık kaçarken, bir anda önümde dehşet verici bir manzara oluştu.

Silah sesleri duyuldu her yerde. Bir sürü silah sesi. İnsanlar yavaş yavaş çoklaşmaya başladı.

Küfürler, bağırışlar ve bir sürü inleme sesi. Çatışma başlamıştı. Yer ile buluşmak üzereydi bedenim ağrıdan dolayı, Karan beni kendine çekti. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

Sıvıyı ta ense köküme kadar hissediyordum.

Ta ki Karan'dan da acı dolu bir çığlık kaçana kadar. O da benim gibi vurulmuş muydu?

Continue Reading

You'll Also Like

106K 6.3K 58
Berceste güzel, saf ve güzel olan demekti. Doruk ile olan arkadaşlığımızı da en güzel bu kelime anlatırdı herhalde. Her şey çok güzeldi aramızda olan...
41.9K 1.5K 22
Teğmen Asya Öztürk'ün aylardır peşinde olduğu terörist sonunda kendi kendini mahv edecek bilgileri Asya'nın eline verir . Fakat işler Asyanın istediy...
589K 15.1K 68
Cinsel içerik şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterler...
17.5K 491 65
İki seçim arasında kararsız kalan saf ve masum bir kız . Doğru seçimi yapabilecek mi ? Yoksa yaptığı seçimin sonuçlarıyla yanacak kadar cesur mu ? ...