ELZEM

By venessssaaaa

20.7K 963 275

Gözlerimin kaydığı yeri görmüş olmalı ki güldü gülüşü çok güzeldi bana yaklaştı elim tişörtüne gitti onun izn... More

1. bölüm (23.09.2022)
(2. bölüm) İnşirah
3. bölüm inkisar
4.Bölüm SİSU
5.Bölüm AMBİVALANS
(6. BÖLÜM) OPİA
(7.Bölüm ) LÂL
(8. bölüm) Bİ-AR
(9. bölüm ) CHİ KU
(10. bölüm) YAPBOZ PARÇALARI
(11. Bölüm) YUÂN FÊN
(12. bölüm) KEENLEMYEKÜN
(13.Bölüm) SAUDADE
(Bölümü 14) LAHZA
(15. Bölüm) MOKİTA
(16. Bölüm ) COPAİN
(17. Bölüm) ADAVET
(18. Bölüm ) DİLHUN
(19. bölüm ) İKİGAİ
(20. bölüm) QUERENCİA
21. bölüm ORENDA
(23 bölüm) AYN-ÜR RIZA
(24 bölüm ) kan ter ve gözyaşı
(25 Bölüm) ELZEM
(26. bölüm) PİNHANİ
(27 Bölüm) HİRAETH
küçük bir hatırlatma
(28 Bölüm) YUPUTKA
(29. Bölüm) LAYEMUT
(30 bölüm) İPTİLA

(22. Bölüm) SÜVEYDA

403 28 17
By venessssaaaa

"sakin ol Ada" bir elin beni sarstığını fark ettim gözlerimi açmaya çalıştım. Gözlerimi açtığım gibi olanların bir kabustan ibaret olduğunu anladım. Rüyamda gördüğüm şeyler saçma ve karmaşaydı hiç bir olay elimde değildi kendince yazılmış bir senaryo gibiydi.

Aras Ayaz bana endişe dolu gözlerle bakıyordu. Yanımda yatmıyordu gözlerim saate kaydı çoktan sabah olmuştu.

"İyi misin Ada. Ne gördün?" Sesinde endişe vardı. Kafamı iki yana salladım. "Önemsiz bir şey" Aras Ayaz ikilemde kaldı ağzını açacakken "Aras lütfen konuşmak istemiyorum" beni dinledi ve ağzını konuşmadan kapattı üzerime gelmek istemiyordu bu yüzden anlayışla karşılayıp konuyu daha fazla uzatmadı.

"Evde devam edeceğiz Kontrollere" duraksadı. "Tabi seçimine bağlı" dedikleri ile yüzümü eşittim. "Aras lütfen bunun şakasını bile yapma. Kusacak gibi hissediyorum"

Gözlerimin ardına baktı "siz nasıl isterseniz küçük hanım" gülmek istedim ama hâlâ yaşadıklarımı atlatamadım.

Elini yemek dolu olan bir tepsiye attı.

Yanıma doğru adımladı. Koltuğa oturdu elindeki tepsiyi dizlerinin üzerine koydu.

Dün akşamki tişörtü yerine Bugün siyah bir gömlek vardı üstünde. Ellerini tepsiden çekti ve gömleğinin kollarına gitti özenle yukarı doğru kıvırdı.

Sonra eline tepside duran kaşığa götürdü damarlı ve uzun parmakları nefesimi kesmeye yeterdi.

Kaşığa çorba alıp bana uzattı. Yüzümü bir çocuk gibi yana çevirdim "Aras çorba içmiyorum"
Boşta kalan elini çeneme uzattı ve yavaşça kendine doğru çevirdi. Bana bakıp kafasını salladı ve kaşığı tekrar bana doğru uzattı "asker zorlama cidden yiyesim yok"

"İtiraz yok küçük hanım bu tepsideki her şey bitecek" sert bir ifade takındı "farkında mısın bilmiyorum ama iki gündür yemek yemiyorsun?"

Yemek yemiyorum değil yemek yemek istemiyorum çünkü iştahım yoktu ama Aras Ayaz beni anlamamakta ısrarcıydı.

Ondan kaçamayacağımı bildiğim için iki üç kere daha burun kıvırdıktan sonra bana yemek vermesine izin verdim. Babamdan görmediğim sevgiyi bir başka erkekte aramam çünkü insan bilmediği duyguyu özleyemez ama Deniz'in bana verdiği sevgiyi kapatabiliyordu çünkü o zehirli sudan bir yudum almıştım.

Çorba yuttuktan sonra ona doğru döndüm etraf çok sesiz sedasız gelmişti.
"Diğerleri nerede?" Dedim
Normalde biz asla yalnız bırakmazlardı bu bir ilkti.

Aras Ayaz tekrar kaşığı çorbaya götürdü ve bana uzattı ben çorba içerken o konuşmaya başladı "bildiğin gibi görevden uzaklaştırıldım ve şu cinayetle ilgili küçük bir ayrıntı yakalanmış" gerçekten işini seviyor gibiydi -her ne kadar iş olmasa da- küçüklüğünden beri bunu yapmak için zorlanan bir insana şimdi de aynı kişiler tarafından uzaklaştırılması trajikomikti. Aklıma rüya geldi rüyada da cinayet ile ilgili bir olay oluyordu yarım yamalak hatırlasam da o olayda Aras Ayaz da vardı. Şuan düşününce o rüyaya nasıl kandığımı anlamıyordum hiç bir olay diğer olayın söküğü değildi.

"Asker üzülmüyorsun değil mi?" Yarım dudak bir gülüş attı bunun anlamı üzülmedim ama Hakketmedim de. Haklıydı benim yüzümden olmuştu hakketmemişti "özür dilerim Aras benim yüzümden oldu" elinde ki kaşığı bıraktı elleri ile yüzümü avuçladı ellerinin arasında yüzüm kaybolmuştu "böyle düşünmene sebep olacak bir olay yok ben suçluydum sen tabi ki kaçmak isteyebilirsin bu olay ilk defa başımıza gelmedi ben sana engel olmalıydım" sesi dikenli ve pürüzsüz çıkmıştı bu uyumu seviyordum ama aynı şekilde dominant bir tavır takındı. Kendi hatalarını sesli bir şekilde konuşmak, tekrardan işitmek onu daha da germişti.

Aras'ın moralini yerine getirebilmek için Flörtöz ses tonum ile "hem kötümü oldu benle de bu sayede daha çok vakit geçireceksin" bu sefer sesli gülmüştü düşünüyorum da ilk defa sesli güldüğünü hatırlıyorum.
"Sen iflah olmazsın"
Tepsideki diğer kaşığı alıp bu sefer ben ona çorba uzattım "asker Bana bilmediğim şeylerden bahset" Aras Ayaz benim aksime beni hiç geri çevirmeden çorbayı içti.

Yemeği yedikten sonra gitmek için hazırlanmaya başlamıştık hala ayağımın üzerine basamasam da burada kalmamam için eminim ki haklı sebepleri vardı ve zaten bu süreçten sonra sadece pansuman tedavisi göreceğim söylendi. Aras Ayaz'ın bunu en güzel şekilde yapacağına emindim.

"Ne zaman seni seçeceğimi söyleyeceğim?" Bu sorunun cevabın gerçekten merak ediyordum çünkü üzerimden bu yükün ve düşüncelerimin bir an önce kalkmasını istiyordum.
Kafasını hafifçe kaldırıp bana baktı "birazdan" dedi.

Gözlerinin ardını görebiliyordum korku vardı en az benim kadar korkuyordu benim onu seçmeyeceğimden mi korkuyordu seçersem ne olacağından mı korkuyordu bilmiyordum ama gerçekten bir şeyden korkuyordu.

"Aras bey sizi neden seçmeliyim bana vaatler sunmalısınız?" Böyle bir soru sormuştum çünkü onun gözlerinin altında yatan korkunun sebebine ihtiyacım vardı.

"Seçmemek için güzel bir bahaneniz var mı küçük hanım" istediğim cevap bu değildi ama tavrımı bozmadım.

Kendimden eminmiş gibi omuz silktim ve kafamı yukarı kaldırdım "rakibin Hazer'i ve seni bilmem ama kendimin ne olduğunu çok iyi bilen biriyim ben değil de siz benim için bahaneler üretmelisiniz."
Tüm eşyaları topladıktan sonra bana yanaştı gıpta edercesine bakış attı " yürüyemezsek bile egomuz yürüyor maşallah küçük hanım" dedi.

Omzuna vurdum "ne sanıyorsun paşam" odadan çıktıktan sonra asansörün önüne doğru gittik
Eksi ikiye bastı. Eksi ikilerden ne çektiğimi bilmiyordum.

Kapı açıldığında kendimi bir avukat bürosunda gibi hissettim her kat farklı bir ambiyans gibiydi aslında çok güzeldi.

Bir an düşündüm en üst katın evim olduğunu altında doktorum ,avukatım, öğretmenim, mühendisim, yöneticim, polisim, her şeyim var olacaktı acaba düşmanları var mıdır yani içlerinde çürük yumurtalar yoksa gerçekten hepsinden bu kadar eminler mi? burayla ilgili biri dışarı bir bilgi fısıldasa kıyamet o zaman kopar ya da köstebeklerin olduğunu varsaymak, düşmanlara bilgi kaçıran birileri...

Bana göre bir çürük yumurta var o da Hazer Koron.

"Aras evlenmeyi düşünüyor musun ya?" Bir anda kafasını bana çevirdi bu sorunu beklemediği çok belliydi ben de kendimden böyle bir soru beklemiyordum ama galiba benden her şey beklenmeliydi.

"Bakma bana öyle Aras. Şimdi şöyle bir düşündüm eğer sen burada çalışanıysan ben senin karın isem bence bu binada bir yerimiz olabilir" dediklerinden sonra imalı bir bakış attı.

"Karım olmaya birileri çok meraklı galiba" otuz iki diş sırıtıyordu.
Burnumu kırıştırdım "merak ne kelime ölüyorum diyorum ki;  Aras Ayaz beni almasa ölüyormuşum ya.." a yı uzatarak söyledim.
Sesimde bıkkınlığımı hissettirdim.

Mahkeme salonu gibi bir odanın Kapısını durduk. İçeri girmeden önce Aras Ayaz bana baktı. "Eğer evlenmezsek öleceğini düşünüyorsan emin ol Azrail bile senin canını alamaz" böyle bir konuşma daha öncelerden yapmıştık Aras Ayaz galiba Azrail kardeş ile karşı karşıya kalmak çok istiyordu. Konuşmaya hazırlandım ama Karşılık vermeme izin vermeden Aras Ayaz kapıyı açtı.

İçerisi düşündüğümün aksine daha da sıradandı masa ve oturan iki insan vardı.

"oturun" dedi masa başında duran beyaz sakallı adam dominant bir ses ile Aras Ayaz oturunca yanında ki sandalyeyi çekecekken konuşmadan gözü ile karşısında ki sandalyeyi gösterdi içimden olay ile yan yana oturmanın bağlantısını aradım ama yoktu.

"Ada kısa ve öz cevaplar istiyoruz evet ve hayır gibi cevaplar...
istediğin kadar dürüst olabilirsin ki olmaya da bilirsin nasıl olsa bilgisayar gerçekleri algılayacak." Aslında ufak bir uyarıydı doğruları söyle bizi uğraştırma her türlü doğruları öğreneceğiz demeye getiriyordu.

Cevap vermek yerine kafamı salladım.

" Aras Ayaz Ormana seni zorla mı götürdü?" Beklemediğim bu soru masanın diğer başındaki kadından gelmişti diğer tüm kadınlar gibi karşımda oturan kadının da maşallahı vardı.

"Hayır" dedim şaşkınlıkla

Bu sefer sakallı adam sordu. "Aras Ayaz il e konuştuğun konu özel hayat mıydı?"

"Hayır"

Tekrar kadın sordu
"Kaçtın?"

"Evet"

Tekrar adama döndüm ardı ardına soruyorlardı.

"Aras Ayazdan mı kaçtın?"

"Hayır"

Adam tekrar aynı soruyu sordu ama bu sefer bağırdı. "Aras Ayazdan mı Kaçtın!" Aklımı mı karıştırmaya mı çalışıyordu yoksa bu sorunun cevabı hayır değil miydi?

Bir kez daha "hayır" dedim.

"Aras Ayaz arkandan geldi mi?"

"Evet"

"Seni kaçıran adamları tanıyor musun?"

"Hayır"

"Seni kaçıran adamları tanıyor musun?"

"Hayır"

"Seni kaçıran adamları tanıyor musun?" Kadının sesi gitgide yükseliyordu ve bu soruyu sormaktan bıkmamış mıydı?

Bir kez daha "hayır" dedim. Tanımıyordum.

"Seni kaçıran adamları tanıyor musun?"

"Evet" dedim. Soruyu değiştirmesini umarak.

Aras karşımda kaşlarını kaldırıp bana baktı.

"Kim?"

"Bilmiyorum"

"Tanımıyorsun ama birinden şüphe ediyorsun" dedi Aras Ayaz karanlık bir ses ile

"Evet" dedim.

Adam ardından yeni bir soru ile karşılık verdi.

"Kim?"

...

"Ekipten biri"

"Hayır"

"Kayra?"

"Hayır"

"Can?"

"Hayır"

"Hazer?"

"Hayır"

Hazerden sonra soru sormaya devam etmediler sadece Aras ile devam edebileceğim hakkında bir kaç cümle ve asla uymayacağım çöpten kurallar saydılar.

"Hazerden neden bu kadar şüphe ediyorsun?" Kafamı Aras Ayaz'a çevirdim. "İlk önce kemerini tak" sol elini direksiyondan çekti kemerini taktı.

"Şimdi söyle"
Ondan kaçma sebebim de buydu Hazer benim asıl kaybolma sebebimdi. "O gün de dediğim gibi bir çok ipucu onu gösteriyor." Hafif bir göz teması kurduktan sonra tekrar önüne döndü. "Daha iyi deliller bulman lazım Ada" onaylar gibi kafamı salladım. Bunu bende biliyordum ama nasıl yapacağımı bilmiyordum elim kolum bağlıydı yaptığım her hareket izleniyordu. Sanki bir evcil hayvan gibiydim sahibim -Aras Ayaz- olmadan dışarı çıkamıyordum.

"Yardım et bana" dudak ucu ile güldü cevap vermeye bile gerek duymadı "seninle konuşuyorsam bana cevap vermek zorundasın!" Sesime hakim olamadım.

"Ada. Bunu yapmayacağımı ikimizde biliyoruz"
Omuzlarımı silktim gevşek bir sesle "yoooo" dedim. Ayaklarımda ki ayakkabıları çıkardım. Koltukta bağdaş kurdum.

Aras Ayaz gülerek ayaklarıma baktı "bakma bana. Bu andan itibaren haramım ben sana!" Gülüşü dudağında daha da yayılmıştı.

Sesimi olabileceği kadar tatlı yapmaya çalışarak Aras Ayaz'a döndüm "Aras bak sen olmadan ben adım atamıyorum hatta Nefes almam bile yasak halde" bana baktı bu sefer o da ciddiyet takındı "anladın mı?" Dudaklarını emdi bu hareketleri ile gözüm dudaklarında gezindi.

"Ben de sana haramım çek o Adem'e yasak elmayı yemesini söyleyen şeytan gibi olan gözlerini" övmüş müydü? Gömmüş müydü? Anlayamadım.

Gözlerimi yola çevirdim " sadece şu konuda anlaşabiliriz küçük hanım" dedikleri ile hızlıca ona döndüm. "Ne konuda?"

"Sana sadece ayak olacağım yardım etmeyeceğim. Nereye götürmemi istersen ne yapmamı istersen yapacağım?"
Ukala bir tavırla kaşlarımı kaldırdım "ne istersem yapacak mısın? O halde Hazer'in yok oluş fermanını yaz" deli görmüş gibi bana baktı.

"Aras bakma bana öyle bu işin bir ucunda Hazer var eminim"
...

Eve vardığımızda yüzüme ağır bir alkol kokusu vurdu. Her yerde alkol şişeleri vardı "sen bensiz bu zamana kadar nasıl yaşadın Aras bu ortam ne böyle"

Kapıyı kapattım Arasta eline bir çöp poşeti aldı şişeleri içine koymaya başladı "dengemi bozdun Ada."

Güldüm.

Aras Ayaz'a yardım etmeye çalıştım ama önce bana sonra ayağıma baktı gözlerinde ki uyarıyı anlamıştım arkamda ki koltuğa oturduğum gibi geri ayağa sıçradım . "Aras hani değiştirmiştin koltukları?" Aras dikeldi "ne?" Dedi.

"Kanlı hâlâ bu" kafa salladı biliyorum der gibi "değiştirmiştin ama" Aras elinde ki çöp poşetini balkona koydu. "Ada böyle bir konu konuşmadık" hatırlamaya çalıştım.

konuşmuştuk evet ama canım kâbusumda.

Telefonum çalması ile kabusu mu unuttum. Telefonun ekranında isim yerine numara vardı benden önce davranarak telefonu Aras Ayaz aldı.

Sonra bana hiç aldırış etmeden telefonu açtı konuşarak üst katta gitmeye başladı bende arkasından onu izledim duyduğum iki üç kelime vardı.

"Tamam"

"Bekliyoruz"

"Ada ile mi?"

Son cümlesi bu olmuştu sonra telefonu kapatıp elime verdi lavaboya gelmiştik elini yıkamaya başladı. "Neydi şimdi bu" ellini havlu ile sildi. "Ne neydi?" Sinirle Gülmeye başladım "nerenin ağasısın?"

Soruma aldırış etmeden "Pelin senle özel bir konu konuşacakmış" Lavabodan çıktım arkamdan o geldi. "Ne bu özel mesele" hızlıca ona döndüm "sana ne Aras" odama girip kapımı kapattım. İki saniye geçmeden kapım açıldı "bu ne tavırlar Ada sana adam gibi soru sordum?" Aras Ayaz'a doğru adım attım "kusura bakma ama telefonum çaldığında ben de açabilirim. Sana gerek yok"

"Ha öyle mi?" Sinirle bana baktı tekrar konuştu "Ada hanım sen benimsin. Kabul etsen de etmesen de benimsin ve benim olan bir kişinin telefonunu açmamda bir sıkıntı yok!" Gülmeye başladım "sen kendini kandır Aras bey ama ben senin değilim" yüzümü ekşittim "ben kimsenin değilim ya? Mal mıyım oğlum ben! kimsenin değilim olmayacağım da"

Gülme sesi ile irkildim "oo çiftimizin ilk kavgası" Pelin ben ve Aras'ın aksine çok mutluydu. Pelin'i ilk gördüğümde irkildim.

"Aras evin yol geçen hanı mı? Önüne gelen kapıyı çalmadan evine girebiliyor ne yaptın tüm Japonya 'ya evinin anahtarını mı verdin?"

Aras yerine Pelin konuştu "birileri çok kıskanç" Pelin'e döndüm kafamı salladım.
Pelin kolumu tutup çekiştirdi "daha sonra kavga edersiniz. Kusura bakma Aras alacağım Ada'yı şimdilik bu kavganın sonu yatakta biter o kadar vaktim yok" Pelin'in dedikleri ile gözlerim kocaman açıldı Aras Ayaz konulduğu konumu sevmiş gibi dudaklarını hafifçe yukarı kıvırdı.

Pelin beni lavaboya götürdü kapıyı kitledi "oha Pelin!"
Elini elimden çektim "kızım dur bir. Aklın hep orada" yapmacık bir şekilde güldüm.
"Aşkım konu sen olunca başka bir düşünce aklımdan geçemiyor" durgunlaştı
"Ada şimdi bizim Aras Ayaz'a bilgi vermemiz yasak ama sana verebiliriz sende Aras'a vereceksin , normalde direk orda Aras'a söylerdim ama beyinlerimiz aylık taramadan geçiyor. Yakalanırım." Kaşlarımı çattım bu duyduklarımda neydi? ben kendime ev hayvanı derdim de yaşadığım hayata hakaret olurdu.

"Şimdi dinle beni Ada." Nefes aldı gereksiz bir şekilde hızlı hızlı konuşuyordu ve telaşlıydı.
"Sude diye bir kız daha gelecek bu da Deniz olayının bir parçası" yüzünü ekşitti "bazı şeyler senin de sinirini bozabilir sakın kızı boğma" duyduklarım ile güldüm bu kadar kötü bir insan değildim.

"Neyse sen Hazer'e verilmiştin ya, bu kız da Aras'a verildi anlayacağın üçünüz bu evde kalacaksınız" umursamadan kafa salladım.

"Bir de cinayet ile ilgili bilgiler var ama bunu sonra anlatacağım sen ilk önce Sude'ye alış tabi alışabilirsen".

Pelin'in gitmesi ile Aras Ayaz'ın yanına gittim. Salonda koltukta oturuyordu. Karşısında ki koltuğa oturdum gözlerini kısarak bana bakıyordu. Elimde ki yastığı yüzüne fırlattım refleksleri hızlıydı hava da tuttu.
"Sevgili Suden geliyor Aras bey" sesimde hâlâ tavrımı koruyordum.

Aras'ın az önceki yüz hatları silindi yerine daha ciddi bir tavır takındı. "Aras beni ilk duyduğunda da böylr yaptıysan seni boğarım"

Sağ elini ensesine götürdü ve sağ sol yaptı "Ada işler çok karışacak tek istediğim lütfen kızı fazla ciddiye alma" bu kızın kim olduğunu daha da merak etmiştim, Araslara baya sıkıntı olmuştu.

Aras Ayağa kalktı hâlâ ona sinirliydim derin bir nefes alıp verdim bakalım gelecek neler gösterecek.

Kapı çalınca gözlerimi Aras'ın üzerinden çektim ekipten biri olsa kapıyı çalmazdı kapıyı açmam ile yüzüme şekerli bir parfüm kokusu vurdu. Kapıyı tam açtığımda karşımda bir kız vardı. Mini pembe bir elbise giymişti ve upuzun saçlarını at kuyruğu yapmıştı kolunda küçücük bir çanta vardı yanında ise kocaman mor bir bavul.
Elbisesine nazaran kıpkırmızı bir ruj sürmüştü.

Bu kız Sude olmalıydı.

Aras kapıda ki kızı görünce içtiği su boğazın da kaldı ,öksürmeye başladı. Böylece Sude denen kızın geldiğini anlamıştım.

Beni hiçe sayıp Aras'ın yanına ilerledi ve boynuna atladı. Kapıyı kapatıp onlara döndüm Aras'ın eli havadaydı kıza temas etmiyordu ve bana bakıyordu kız daha da sokuldu "yanımdan gittiğinde çok üzüldüm şimdi tekrar kavuştuk aşko" kızın sesi cırtlak ve bebek gibi çıkıyordu söylediği her harften tiksinmiştim.

Bu kız ile beni asla aynı kefeye koyamazlar buna izin vermem.

Aras kızı kendinden uzaklaştırdı kız hiç bozuntuya vermedi bana döndü ellerini bağdaş yaptı sol ayağını önüne attı tiksinirmişçesine konuştu "boş durma bavulu mu getir" Aras'a yaptığı bebek şovu bitmişti şimdi bana racon kesiyordu hem de benim evimde, sesinde ki emir va ki de hiç hoşuma gitmemişti.

Aras'a döndüm bana lütfen sakin ol der gibi bakıyordu sonra tekrar Sude denen kıza çevirdim kafamı. Sakin kalmak için güldüm "hizmetçin yok karşında elin ayağın tutuyor benim damarım basma git al bavulunu" sesimde uyarı vardı "yoksa ben o bavulu getirdiğimde amaç dışı kullanacağım" Aras'a bakarak söyledim.

Sude'nin gözünden göz yaşı gelmeye başladı. Şaşkınca Aras'a döndüm eli yine ensesindeydi bulunduğu durumdan daralmış gibiydi derin bir nefes aldı ve olabileceği kadar sakin bir ses tonu ile "Sude ağlamayı kes ben alırım bavulunu"

Sude'nin göz yaşları yerin kocaman samimiyetsiz gülüşüne bıraktı kız saniyesinde tripten tribe giriyordu, komedi gibiydi gülüp odama geçtim sinirlerim bozulmuştu daha fazla katlanacağımı düşünmüyordum.

Merdivenlere yöneldim Pelin ve Aras bu yüzden sakin kalmamı istiyorlardı. Kız ile iki saniye aynı havayı soludum diye tansiyonum düştü.

Sabır taşı olsa çatlardı ben bu kızla aynı evde yaşayamazdım.

Odama girip gelişi güzel sırt üstü yatağa yattım, üstümde bir ağırlık hissedene kadar düşünceler içinde uykuya dalmayı planladım.

Gözlerimi açtığım gibi Aras tepemden bana bakıyordu sol eli kafamın yanındaydı sağ bacağı ise iki bacağımın arasındaydı diğer bacağı ise zeminin üzerindeydi.

Başımı ovuşturdum görüntünün netleşmesi ile Aras'ın konumunu daha da rahat görebiliyordum.
"Çek elini" Aras'a zaten kızgındım üstüne bu deli kız geldi başıma "sabahtan beri uyuyorsun kalk yemek ye"

Oysa bana kalsa ben hiç uykuya dalmamıştım. Göz açıp kapama süresi gibi gelmişti. "Sen herkesi böyle mi çağırıyorsun yemeğe"
Üzerimden çekildi "ne fark eder"
Cevap vermek yerine kalktım. "Sude de var mı?" Ellerini saçlarının içine yuvarladı gözlerin çökmüştü sanki kız iki dakika da tüm enerjisini çekmişti.

Boynunu sağa yatırdığında kırmızı bir iz gördüm. "Aras dur kıpırdama" ne olduğunu anlamamıştı, anlamasına gerek de yoktu biraz daha yakınlaştığımda bunun ruj olduğunu anladım.

Beyefendinin enerjisi yoktu çünkü tüm enerjisini zevkleri için harcamıştı tiksinerek ona baktım omuz atıp odadan çıktım. Sinirlerim her dakika daha da artıyordu, baş ağrım dinmek bilmiyordu.

Merdivenlerden aşağıya inerken kolumdan tutu "ne oldu Ada?" Gerçekten çok şaşkındı. Ben onun boynunda ki kırmızı ruju gördüğüm de bu kadar şaşırmamıştım.

"Kırmızı çok yakışmış" dedim ve gözüm ile boynunu gösterdim. Elini boynuna götürdü. Ruj eline bulaşınca pes etmiş gibi nefes verdi.

Ona aldırış etmeden masaya oturdum. Sude çoktan masadaydı, masanın başına oturmuştu. O yokmuş gibi davrandım ve bir sandalye çekip oturdum arkamdan Aras geldi tüm ruj izlerini silmişti.

Aras masanın diğer başına oturdu anne baba ve çocuk gibi duruyorduk ama Sude'nin anne rolünü olması sinirlerimi bozmuyor değildi.

Önüme tabağımı çektim tatsızlık olmasın diye çıtımı bile çıkarmadım ama Sude "Aşko tuzu uzatır mısın?" Demesi ile elimde olmadan güldüm.

Aras tuzu uzatmak yerine bana baktı "aşkosu uzatsana tuzu" alayla dediklerime Sude sinir olmuştu boyundan uzun tırnaklarını bana doğru savurdu kılıç niyetine kullanıyordu galiba "Deniz yüzünden bu kıza katlanmak zorunda mı kalacağım" dedi ve kendi kendine oflamaya başladı.

"Deniz yüzünden katlanmak zorunda değilsin." Elim ile kapıyı gösterdim "çıkış orda"

Tekrar kılıç niyetine kullandığı tırnaklarını bana doğru salladı "sen kimsin ya sen git evimden"

"Evim" dedim onu tekrar ederek

"Evet evim" dedi kendinden emin bir ses tonu ile
Buna takılacak değildim Aras Ayaz bu kıza bu kadar yüz vermeseydi kız geldiği gibi Aras'ın kucağına atlayamazdı hatta öpemezdi.

"Sen Deniz'in nesisin ya?" Dedim. Konu beni alakadar ederdi ama onla ne ilgisinin olduğunu anlayamamıştım, akrabası falan değildi tüm yakın akrabalarını tanıyordum.
Aras Ayaz, Sude yerine konuştu "boş ver"
Gülerek ona baktım bu tavırlarda neydi ne zamandan beri benden bir konu saklıyordu.

"Sevgilisiyim " dedi. Aniden Sude
Olduğum yerde donakaldım ne demem gerektiğini hatta ne dediğini tam kavrayamadım.

Sevgilisiyim dedi, sevgilisi...

Yemekten hızlıca kalktım odama gittim yoksa bu kızla ikinci cinayetimi işleyecektim.

Her zaman ki gibi Aras Ayaz arkamdan geldi "Aras şuan değil!"

"Ada çocuk musun?" Demesi ile hızlıca ona döndüm.
"Çocuk mu? duydun mu içerdeki çıyanın ne dediğini" nefes aldım "duymadıysan ben söyleyeyim sevgilisiymiş"

durgunlaştım bir anda aklımdan bin bir senaryo geçti "Allah belanı versin Aras" tiksinerek ona baktığımda kolumu kavradı "Ada ne oluyor? " Sesi yükselmişti.

Kollarımı ellerinden çektim "sakın dokunma bana Aras, kırarım o ellerini" dememle çenesinde ki damarlar kendini belli etti paşam bana mı sinirlenmişti.

"Biliyordun" dedim onu suçlayarak bakıyordum.

Konuşmuyordu. İtiraz etmiyordu . Kabul de etmiyordu.

Arasın göğüslerine vurarak onu itmeye başladım "söylesene!"

"Biliyordun!"

"Söyle Allah'ın cezası susma söyle!"

Ellerini bileklerime doladı onu daha fazla itmemi engelledi ağlamaya başladım "söyle Aras de bana 'Deniz seni aldatmış hem de o varoşla"... söyle Aras" sesim çok bitkin çıkmaya başlamıştı.

Bir elini elimden çekti tutması bir şey ifade etmiyordu vuracak gücüm zaten kalmamıştı.

Gözümden akan yaşları elinin tersi ile sildi diğer elini de bileğimden çekti.

Elleri ile yüzümü avuçladı anlıma bir öpücük kondurdu.

Kendine çekip sarıldı "hiç bir şey belli değil Ada üzülme hem de benim kollarımın altındayken Deniz için sakın ağlama"

Sessizce bir kaç kelime geveledi benim duymayacağımı sanarak ama duymuştum

" Deniz için ağlama Deniz'in sonunu yazma" demişti...












Sude'yi sevenler?

Bölümü beğendiyseniz oylamayı unutmayın 💖
Kitabı beğendiyseniz

arkadaşlarınıza tavsiye edebilirsiniz?

Instagram:medine._.nur.k

Continue Reading

You'll Also Like

380K 11.9K 38
Bebeğine bakamayacağını düşünen bir anne bebeği gizlice babasına bırakıp kaçarsa? Bir kapı zili ile hayatı alt üst olan bir mafya ? Sizce bu ikisini...
86.3K 6.2K 51
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
AHZA |gay| By 🦩

Mystery / Thriller

125K 6.7K 35
"Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur. Can da, inci mercan da..."
4.3M 374K 94
1 KIZ, 6 ERKEK, ÖLÜMCÜL BİR EV. Afra'nın diğer tutsaklardan dört farkı vardı: Birincisi, bir kız olmasıydı. İkincisi, tutsak alınan son kişi olmasıyd...