İyi Okumalar 🖤
..
Barış Alper Yılmaz '
Berkan ve Kerem kendi aralarında fısıldaşırken onlar yüzünden oynadığım oyuna odaklanamıyordum. Yanımda ki yastığı fırlattım oyunu durdurur durdurmaz.
" Ya sussanıza. Ne çene var sizde de."
Berkan başını telefondan kaldırıp kısa bir süre bana baktı.
" Dua et bizde sadece çene var, millette neler var.."
Kerem Berkanın kafasına hafifçe vurdu.
" Sussana,"
" Ne diyorsun sen yine?" Kerem ve Berkanın Kaçamak bakışları arasında merakım artarken bakıp durdukları telefonda bir şey olduğunu anladım.
" Neye bakıyorsunuz hem siz iki saattir?"
" Hiç bişey,"
Kerem omuz silkti.
Nasıl hiç bişey bu?
Oturduğum Yerden kalkıp Berkanın tepesinden telefona baktım.
Nazlının resmini görmeyi beklemiyordum bir iki saniye baksam da geri yerime döndüm.
" Bu muydu İki saattir konuştuğunuz şey."
Berkan ayıplar gibi bakıp Kereme döndü.
" Kız haklı. Ben de olsam bunun gibi biriyle uğraşmaz yoluma bakardım."
Gözlerim kısılırken yavaşça nefeslendim.
" Berkan kırdırtma ağzını bana."
" Sen anca benim ağzımı kirabilirsin zaten, Talha Keskiner' E yer mi bilemem."
" O kim ya? Kerem ne anlatıyor bu?"
Kerem Bir iki saniye düşündü. Kafasında ölçüp tarttığı şeyler vardı galiba.
" Nazlı Resim atmış ya,"
" Ee?"
" Altına da Talha Keskiner diye birini etiketlemiş. Çeken oymuş yani beraberlermiş."
Oyun kolunu elime alıp televizyona döndüm.
" Ee?"
Oyunu yeniden başlattığım da taksit taksit anlatan Keremin yakasına yapışmamak adına oyuna odaklanmaya çalıştım.
" Ee si, Biz de etiketlediği hesaba Baktık. Aynı konumda çocukta resim paylaşmış."
Arabayı giderek hızlandırırken boynumu sağa sola doğru esnettim.
Tutuldu herhalde.
" Beraberlermiş işte."
" Ne uzattın ya. Çocuk resim paylaşmış altına da tabi siz asıl manzarayı görmüyorsunuz yazmış. Tek problem deniz manzarasının arkasında olması ve Resmi çekenin Nazlı olmasi. "
" Sikerim ama," Araba duvarlara toslarken kolu kenara attım.
" Kimseyi sikemezsin valla. Kıza bütün kapıları tak tak kapatan sensin."
" Oyuna söyledim ben. Yoksa istediğini yapabilir. Onun hayatı."
" Aynen Barış. Uçağın Uçuyor. Damarların üst üste bindi lan. Oha! Dönüşüyor resmen."
Berkan gereksiz konuşmalarına daha fazla dayanamazken ofladım.
" Gitsenize siz artık? Uyuyacağım ben hadi. Giderken kapıyı çekin."
Yastığı geriye doğru atıp kafamı da ona koydum ve gözlerimi kapattım.
" Kıskançlığını belli etmeyecek diye dönüşüme giriyordu hala umrumda değil ayakları yapıyor. Salak lan bu. Kızı havada kapacaklar bu malda izleyecek haberi yok."
Berkanın son konuşmaları giderek beni sinirlendirsefe kendime sahip çıkıp uyumaya çalışmaya devam ettim.
Uykusuz kaldın, ondan sinirlisin barış. Uyu geçecek, hadi oğlum.
..
" Kim bu zırtapoz?"
kendi kendime resmi incelerken konuşmadan edemiyordum.
Ne manzarası neyin manzarası bu?
Hayır yani, nedir?
Nazlının Yorumlarına geri döndüğüm de Kuzeni Yasinin yorumu dikkatimi çekmişti.
Beklenen buluşma?
Bekleniyormus buluşma?
Buluşma beklenen?
Beklenen buluşma derken yani anlayamadım ben.
Kim kimle buluşma bekliyormuş ki.
Damarlarımın karıncalandığını hissederken, Telefonu kenara atıp hızlı adımlarla balkona çıktım.
Yağmur başlamıştı. Bu yüzden açık camlarımı kapatmak için harekete geçeceğim sırada Aşağıda ki araba dikkatimi çekti.
Daha doğrusu arabadan inen Nazlı.
Saat 12ye geliyordu.
Gözlerimi kısıp aşağıya dikkatle bakmaya devam ettim.
Nazlı arabadan inince diğer taraftan da biri inmiş elinde ki artık her neyse Nazlinin omuzlarina bırakmıştı.
Yüzünü görebilmek için balkonun sonuna gidip eğildim.
E bu Resimi çeken zırtapozdu.
Talha Keskiner.
Talha nasıl bir isim hem, saçma sapan.
Nazlı kendi etrafında bir tur dönüp elbisesinin eteklerinden tutup hafifçe eğilirken, kahkahası bana kadar gelmişti. Uzun zamandır gülerken görmemiştim onu. Balkonda sessiz sessiz ağlıyor, dışarda ise uzaktan gördüğüm kadarıyla suratsız geziyordu.
Neydi onu bu kadar güldüren?
Doğru soru, Karşısında ki Onu güldürmeyi nasıl başarıyordu?
Sana da gülüyordu Barış.
Gülmesi çok hoşuna gidiyordu hani.
Düzgünce yapıp halledebilecekken, sirf o çirkin herifi kıskandığından ve bittiğini nazlidan duymak için Yaptığın ayılıkla ayrı kalmadan önce sana da gülüyordu. Hem de gözlerinin içi parlaya parlaya gülüyordu.
Talha denen çocuk ellerini Nazlinin basının üstünde birleştirdi.
Heh, o koruyacak zaten yağmurdan. Gerizekalı.
Nazlı bir seyler anlatıp elini koluna koydu, okşadı ve birbirlerini yanaktan öptüler. Bilmiyorum Yadeyle ben gibi gözükmüştü aslında ama, katlanmak istemiyordum ben buna. Kim bu da bu samimiyet? Düzgün cümle bile kuramıyorum hale bak.
Ben Yanlış görmedim siz de yanlış okumadınız.
Birbirlerini öptüler. Nazlının dudakları, onun yanaklarına değdi.
Ne olursa olsun Kısa bir zaman önce Saçlarımda dolaşan elleri ve dudaklarım arasında gülümseyen dudakları bir baskasinin yanağındaydı.
Daha fazla izlemeden cami kapattım ve içeri girdim.
Gerizekalı. Bir de ellerini koyuyor başının üstüne.
Derin bir nefes alıp yastıkları kenarlara fırlattım.
Sakinsin Barış. İyisin oğlum.
Evet. Sakinsin.
Sıkıntı yok.
Ellerim sakallarımı bulduğunda sertçe kaşıdım yanağımı.
Allah'ım sen bana sabır ver Allahım.
Tamam Barış. Bu kızın arkadaşları var. Oladabilir. Sanane?
Ya ben Düşün dedim düşün. Ne dedim ki ben?
Olanı söyledim. Haklıydım da. Kalkıp da hayır ben seni gerçekten seviyorum, netim demedi?
Ben ona onları söylerken, Barış Evet bu böyleydi belki en başta ama şuan öyle bir şey yok. Ben sana olan sevginden eminim dese, ben kalkıp da ses mi çıkaracaktım? Yapışırdım dudağına, Ederdim ilan- I aşkımı. Yaşardık Mis gibi ilişki.
Demek ki kendinden emin değilmiş.
Sıkı bir nefes alıp kendimi koltuğa attım ve başımı geriye yasladım. Sinirden ağrılar giriyordu başıma.
Bir an önce beni istemeyen birini aklımdan çıkartmak benim için en ideal seçenek olacaktı.
..
Yok Barış, ne kıskanması.