Mevki ve sadakat birbirinden bağımsız iki hal
Fincanlarda kokusu kalmış asırlık telveler
Birini aşk kör eder yolun sonunda, birini mal
Aklımda hayaller, iki el ve ikisi de beldeler
Güzelliği söz konusuysa iki yanağında çili var
Bilinmez günün sonunda kalan hatıralar bendeler
Ansızın istikametim değişir, kalbim caddeye indi bak
Unutulur mu adına okunmuş türküler ve besteler
Kalbimde sanki bir devrim, bir ihtilal
Karşılar belki de bizi gökyüzünde bir hilal
Anlayamazsın gidip dönmeyeceğimiz yerler var
Ya arkamızda kalanlar hala ağlıyor mu toprak üstünde
Bir bilseler halimizi masamızda şarap dahi var
İki sandalye, keman çalan garson ve karşımda afitap
Yıllardır beklediğim an, göze çarpan sorularla manidar
Kanlı ferasetler, nedendir bilinmez ilerde gözüküyor bir ağaç
Dallarında zehir zemberek meyvalar
Sallıyor kökünden ağacı meltem
Şiddetle esen rüzgar biziz sanki, ikimiz yelliyoruz cehennemi
Elem dolu yaşattığımız acılar
gözümün önünde mecburiyetin travması
Ölüm, damarlarımda akan bir pişmanlık