Lale geleceği için eve gittim. Nöbetten döneceği için aç olacağını düşündüm ona yemek hazırladım. Kapı çaldı hemen gidip kapıyı açtım Lalenin gözleri şişmiş kan çanağı olmuştu bu benim yüzünden olmuştu bana bir şey olur diye çok korkmuştu.
"Hadi güzelim gel yemeğe oturalım açsındır"
Kafasını salladı kış bahçesine çıkıp oturduk sesizlik içinde Lale yemeğini yiyordu ben ise onu izliyordum ne kadar çok yıpranmıştı.
Geçmiş;
Lale çok küçüktü bizim yurda geldiğinde 6 yaşındaydı ben ise 7 yaşındaydım bahçede oturmuştum öylece gökyüzünü izliyordum bir araba geldi yurdun önünde durdu Lale annesi ve babası indi aşağıya o gün Laleyi yurda bırakmışlardı arabaya binip gittiler Lale arkalarından bağırdı ,koştu ama bir yere kadar gidebildi yurdun dışarısına çıkmak yasaktı ben hep çıkıyordum o yüzden de hep ceza yiyordum. Lale yere düşmüştü dizleri kanıyordu yanına gittim.
"Bu hayat çok acımasız bence ağlamayı kesmelisin bir daha geri gelmeyecekler ve artık sende buraya alışacaksın ağlamaya değmez sen onları kayıp etmedin onlar seni kayıp etti"
Günümüz;
O gün söz vermiştim kendime Lale her düştüğünde onu kaldıracaktım her ağladığında yanında olacaktım tıpkı o gün gibi onu asla bırakmayacaktım öyle de yaptım ve bunu yine yapacaktım. Yanına gittim önüne oturdum.
"Lalem iyi misin"
Ağlamaya başladı içim parçalanıyordu onu öyle gördükçe.
"Bak güzelim bana bir şey olmadı bak gayet iyiyim yapma böyle beni çok üzüyorsun"
"Kumsal ya bir gün sana bir şey olursa ben sensiz nasıl yaparım"
Ağlaması iyice şiddetlendi. Kolundan tutup kaldırdım koltuğa otuturdum başını dizime koydum saçlarını okşadım bir süre sonra uyuya kalmıştı. Kafasının altına yastık koydum giyinme odama gidip alt kata indim 3 oda vardı biri genellikle cinayet işlediğim oda diğeri depoya çıkıyordu ve son oda buraya özellikle özenmiştim buraya bir yabancı girdiği zaman benim hayatımın bittiği zaman olurdu buraya sadece Kaya ve ben girebiliyordum diğerlerinin buradan haberi bile yoktu. Anahtarlığı aldım kapıyı açtım bu kadar kolay değildi tabi kapıyı açtığımız zaman önüne koskocaman demirden kaplı duvar vardı ilk önce şifreyi girdim içeride 10'a yakın bilgisayarım vardı hepsinde tonlarca bilgi vardı o yüzden bu kadar korunaklı olmak zorundaydım bu gece Ali Yüzer'in hayatına son verecektim çünkü onlarca genci zehirlemişti şerefsiz üstümü giydim silahlarımı alıp Laleye bir not bıraktım.
"Bebeğim benim bir dosya için araştırma yapmam lazım geleceğim"
Bu gece Kayaya haber vermeyecektim o adamı ben tek başıma öldürecektim.
Adamın evinin önündeydim şerefsiz o haplar sayesinde malikane de oturuyordu. İlk başta kapıdaki korumalarla başladım işe onları boğarak öldürdüm çünkü silahla öldürsem diğer korumalar uyanırdı. İçeriye girmeyi başarmıştım bahçesi çok büyüktü 10 tane adam vardı şerefsiz bu kadar adamı ne diye dikiyordu ki. 4 kişiyi aynı şekilde boğdum asıl eğlence şimdi başlıyordu diğer adamları silahla öldürdüm ve evin içinde girdim 6 tane koruma yine geldi onları öldürmek istemiyordum ama onlarda gelmeseydi hepsini tek tek öldürdüm.
"Alicik neredesin hadi tatlım gel bakalım yanıma"
Çalışma odasına girdim kapıyı açtığım an Ali karşımda durmuş bana silah doğrultuyordu.
"Ne işin var lan senin bak eğer belgeleri istiyorsan al orada beni bırak Osmanada bir şey söylemem"
Osman ne alaka ne dosyası.
"Nerede dosyalar"
"Kasada şifre 0406"
Ben kasaya doğru ilerlerken polis sirenleri duydum Aliye baktım.
"Sen mi çağırdın lan"
Başına silahı dayadım.
"Hayır ama kaç bence ben seni avukat olarak isteyeceğim o zaman her şeyi anlatacağım ama Osmandan önce o dosyaları al"
Polis çoktan bahçeye girmişti hemen banyoya girip havalandırmaya çıktım kapağı kapattım bekliyordum. O dosyalarda ne vardı ki bu kadar önemliydi.
Atlasın anlatımıyla;
Bir telefon aldık bir anneydi oğlunun uyuşturucu kullandığını söyledi oğlunu sorguya aldık.
"Bu uyuşturucuyu kimden alıyorsunuz"
Sustu.
"Kimden alıyorsunuz söyle yoksa daha çok gencin hayatını yakacaklar"
"Ali Yüzer"
Bu adamın baya sabıkası da vardı zaten şerefsizin tekiydi adını ilk defa duymuyordum. Ekiple evine gittik kapıda 2 ölü koruma vardı ne oluyordu burada içeriye girdik bahçede 10 tane ölü vardı eve girdik 6 tane ölü ne olmuştu bu evde 18 ölü vardı. Üst kata çıktığımızda Ali Yüzer karşımızdaydı ama ben bir koku aldım Kumsalın kokusu burnum iyi koku alırdı bu işte Kumsalın parmağı vardı belliydi.
"Etrafı arayın didik didik"
Ekipler her yeri arıyordu.
"Kim öldürdü lan bunları ve sen neden sağsın"
Eğer Kumsal bir cinayet işlerse hepsini öldürürdü sağ bırakmazdı.
"Öldürmeye vakti kalmadı"
Ölmemişse kimin öldürdüğünü görmüştü.
"Kim öldürdü görmüşsündür şimdi "
Sustu belli ki korkuyordu.
"Temiz"
Aliyi alıp karakola gittik adamı sorgulayacaktım bu sefer elime düşmüştün Kumsal.
~~~~
Ekipler eve girmişti bile Atlas komiser oradaydı bu adam her yerden çıkmak zorunda mı her yeri didik didik aradılar ama bir şey bulamadan gittiler. Gittiklerinden emin olup çıktım kasaya gittim şifreyi girip açtım para vardı alt rafta ise bir sürü dosya dosyaların hepsini alıp evin arka bahçesinden çıktım. Eve geldiğimde Lale hayla uyuyordu notu alıp çöpe attım direk alt kata inip gizli odaya girdim dosyaları çıkarıp incelemeye başladım perşembe günü büyük bir silah teslimatı olucakmış altındaki imzaya baktım Osmanın imzası vardı siktir şerefsize bak demek oda bu kirli işlerin içindeydi ama bende Kumsal Sonsöz isem bunu yanında bırakmazdım. Telefonum çaldı bu numara karakola aitti.
"Kumsalcım merhaba ben Ali Yüzer seni avukatım karakola bekliyorum"
Şerefsiz beni avukat olarak istemişti oraya avukatlığını yapmaya değil bu silah teslimatının nerede olacağını öğrenecektim.
"Geliyorum"
Evden çıktım.
Atlasın anlatımıyla;
Adamı sorguya aldık sadece sustu en sonunda avukat istediğini söyledi.
"Avukatım Kumsal Sonsöz gelmeden sizinle konuşmam"
Avukat Kumsal mı Kumsal bu şerefsiz hayatta avukatlık yapmazdı ama neden onu istedi telefonla onu aramasına müsade ettik aradı ve sonra kapattı.
"Geliyor"
Kumsal cidden bu şerefsizin avukatlığını mı yapacaktı tam bir hayal kırıklığı .
~~~~
Karakola gittim sorgu odasına geçtim Atlasla karşılaştık.
"Kumsal senin bu kadar düşeceğini sanmıyordum içeride onca gencin hayatını mahveden adamı savunacaksın inanmıyorum sana vicdanın buna nasıl izin veriyor"
Resmen beni aşağılıyordu.
"Sana kalmamış komiser ben ilk önce müvekkilimle konuşacağım onu sorgu odasından çıkarın"
Eğer sorgu odasında konuşsaydık Atlasın dinleme ihtimalli vardı o yüzden başka bir odaya getirilmesini istedim.
"Çabuk anlat lan ne zaman nerede olacak bu"
"Perşembe günü eski süt fabrikasında olacak saat dokuzda sonra Osman yurt dışına çıkacak"
Her şeyi öğrenmiştim.
"Dedikleri kadar varsın Kumsal hem güzel hem güçlüsün"
"Sikerim senin o kafanı düzgün konuş lan benimle"
Adamın başını masaya vurdum nede olsa burada bizi izleyen dinleyen yoktu odadan çıktım. Atlas içeriye girdi karşıda Kaya vardı hemen yanıma geldi.
"Sen ne karıştırıyorsun benden habersiz"
Sesi yükselmişti.
"İlk önce sen o sesini bir kıs sonra konuş yoksa o sesini ben kısarım"
"Kumsal kafanın dikine gitme ya seni orada yakalasaydılar"
"Kaya artık bunu o beynine sok ben bitti demeden bitmez"
Biz konuşurken Atlas yanımıza gelmişti.
"Kumsal ne yaptın adama burnu kırılmış"
Alt tarafı kafasını masaya vurdum burnu neden kırıldı ki.
"Masaya çarptı kafası"
Alayla güldüm. Elini yumruk yaptı ve sonra çıkıp gitti bizde karakoldan çıkmıştık.
Asi kız Kumsal Sonsöz sizce sonradan aşık olacak mı?
Umarım hikaye mi beğenmişsinizdir oylamayı unutmayın yorum ve desteklerinizi bekliyorum sizleri çok seviyorum 💞💞