ELZEM

By venessssaaaa

20.6K 928 275

Gözlerimin kaydığı yeri görmüş olmalı ki güldü gülüşü çok güzeldi bana yaklaştı elim tişörtüne gitti onun izn... More

1. bölüm (23.09.2022)
(2. bölüm) İnşirah
3. bölüm inkisar
4.Bölüm SİSU
5.Bölüm AMBİVALANS
(6. BÖLÜM) OPİA
(7.Bölüm ) LÂL
(8. bölüm) Bİ-AR
(9. bölüm ) CHİ KU
(10. bölüm) YAPBOZ PARÇALARI
(11. Bölüm) YUÂN FÊN
(12. bölüm) KEENLEMYEKÜN
(13.Bölüm) SAUDADE
(Bölümü 14) LAHZA
(15. Bölüm) MOKİTA
(17. Bölüm) ADAVET
(18. Bölüm ) DİLHUN
(19. bölüm ) İKİGAİ
(20. bölüm) QUERENCİA
21. bölüm ORENDA
(22. Bölüm) SÜVEYDA
(23 bölüm) AYN-ÜR RIZA
(24 bölüm ) kan ter ve gözyaşı
(25 Bölüm) ELZEM
(26. bölüm) PİNHANİ
(27 Bölüm) HİRAETH
küçük bir hatırlatma
(28 Bölüm) YUPUTKA
(29. Bölüm) LAYEMUT
(30 bölüm) İPTİLA

(16. Bölüm ) COPAİN

393 23 1
By venessssaaaa

Bel ağrısı ile uyandım resmen belim kopacaktı ağrıdan gözlerimi yavaş yavaş açtım hâlâ Aras Ayaz uyuyordu. Sırtım ağrıdığı için hafif bir hareket ile sağa doğru döndüm "siktir" rüya görüyor olmalıydım  elim ile Aras Ayaz'ı dürttüm gözlerini açtı bana baktı ben ise hâlâ orada ki şeyin gerçek olup olmadığına karar vermeye çalışıyordum Aras Ayaz da benim baktığım yöne doğru baktı ve hızlıca doğruldu donmuştum ne ayağa kalka bilmiyorum nede konuşabiliyordum " Ada gözlerini kapat buraya bakma odaklanma" Aras Ayaz'ı dinlemedim gözümü kapatamadım.

Aras Ayaz telefonunu çıkardı birilerini aradı sonra tekrar yanıma geldi. Elimi kaldırıp orayı işaret ettim "o yaşıyor mu?" Ağlamaya başladım Ellerim titriyordu sadece ellerim değil sesim de titremişti yanıma geldi sarıldı "yok bir şey yok" ayağa kaldırıp kendi odasına getirdi ve beni bırakıp tekrar oturma odasına gitti.

Aras Ayaz'ın gitmesi ile eve bir kaç kişi daha geldi seslerinden kim olduklarını anladım ekip yine toplanmıştı konuşmaları çok boğuk duyuluyordu yataktan kalkıp salona geçtim ilk defa böyle bir olay ile karşılaşmamıştım . Geçmişin kabuğunu tekrar soymuştum ve yine kanamaya başladı. Herkes kafasını bana çevirdi. Polis yoktu ama polise benzer tipler vardı doktorlar yoktu ama  benzer insanlar vardı. Pelin'in yanına gittim elini belime sardı Adam olduğu yerde yoktu büyük ihtimalle götürmüşlerdi.  "Cesedi kontrol edeceğiz bir bilgi edindiğimizde sizi ararız" Doktor olduğunu düşündüğüm adam evden ayrıldı. Bir kadın sesi yükseldi "Basına yayılmaması lazım" kafamı çevirdiğimde yemek masasına oturmuş sigara içiyordu sanki bu evde daha yeni bir cinayet çıkmamış, bize misafirliğe gelmiş gibi rahattı  kafası bize doğru çevrildi ,sarı yellozdu  Hazer ilk İstanbul'a geldiğimiz de götürdüğü yerde Hazer yerine karşıma çıkan kız  hatta asistanı olduğunu söylemişti acaba şimdi hangi karakter ile karşıma çıkacaktı. "Bu senin işin" Taha'nın sesi soğuk ve uyarı tadındaydı.

Sarı yelloz sigarasını söndürdü ayağa kalkıp yanımıza doğru geldi "ben avukatlığınızı yapıyorum ayak işlerinizi değil" sesi en az Taha kadar  sert ve mesafeliydi ,karşımda ki kadın benim hayalimi gerçekleştirmişti. Sebepsiz bir şekilde o kızı kıskanmaya başladım.

Kolumda ağırlık hissettiğimde arkamı döndüm " güne böyle başlamaktan daha keyifli bir şey yok değil mi?" Can'ın dedikleri ile ona ters ters baktım. "Bakma bana öyle her şeye olumlu yönden bakmak lazım değil mi? Bir daha ne zaman birinin ölümüne şahit olacaksın." Yanılıyordu bu benim gördüğüm ilk ceset değildi ve bu gidişle sonda olmayacaktı. Bu ceset  bana bir çok şey çağrıştırıyordu cesetti görmüştüm ama ilk görüşüm değildi sanki başka bir şey vardı o cesette.

"Can medya işi sende asla fire vermemeliyiz sana güveniyorum" Aras Ayaz herkesi yönlendirmeye başladı. "Pelin ve Işıl adamın kimlik bilgileri  en son yaptığı görüşmeler, bulunduğu ortam, yüz yüze konuştuğu kişiler, ailesi ve benzeri bilgileri araştırmak size ait" kafasını Pelin ve Işıla çevirdi "çünkü öldüren kişi yoldan geçen birini öldürüp önümüze sunmayacak kadar zekidir. Bu cesettin altında da eminim bir anlam bir gönderme var" Deniz aklıma gelmişti Deniz böyle bir şey yapar mıydı? Deniz olsa yoldan geçen birini mi öldürürdü yoksa bize kilitli kapının anahtarını mı uzattırdı.

"Bazı kapılar hep üstümüze kitli olur. Orda ne olduğunu tabi merak da ederiz" sahil kenarında  onun göğsüne uzanmış dediklerini dinliyordum güneşin kavurucu sıcağı içimize işliyordu.
"Ne demek istiyorsun?" Ellerini saçımın üzerinde gezdirdi. "Demek istediğim eğer senin üzerine bir kapı kapanırsa ben hep kilidi sana uzatacağım" kafamı kaldırdım ve kumun üzerine oturdum "hayır bunu demek istemedin merak ederiz falan dedin" o da benim gibi doğruldu " burada anlatmak istediğin şey sanki annen bir odanın kapısını kilitlemiş sende orada ne olduğunu merak ediyorsun gibi..." dediklerim ile bana döndü  "Elzem 'im demek istediğim o merak gelecek, geleceği merak ederiz değil mi?" Ona doğru döndüm "ben geleceğimi görüyorum sen varsın" gülerek kafasını salladı mavi gözleri kısıldı yanağında ki gamzesi ortaya çıktı. "Tabi orası öyle ama gelecekte ben olmazsam ve bir kapı üzerine kapanırsa ben sana o  kilitli kapının anahtarını göndereceğim" yüzüm düşmüştü "gelecekte yanımda olmayacak mısın?" Gülerek bana döndü "geleceği gördüğünü söylemiştin"....

Deniz'in yaptığından neden bu kadar emindim ki?

Herkes Evden çıkmak için ayağa kalkmıştı ben eski ile şimdi arasında sıkışıp kaldığım zaman sürecinde herkes yapması gerekeni öğrenmişti. Evde yalnızca ben ve Aras Ayaz' kaldık
"Sence kim yaptı?" Aras Ayaz elindeki su bardağını bankonun üzerine koydu "Deniz den mi şüphe ediyorsun?" Sorduğu soruyu benim ona sormam lazımdı. "Asla Denizden şüphe etmem o sizin sandığınız gibi kötü biri değil" elini şafaklarına götürdü sonra da beni gösterdi "bu dediğine sen bile inanmıyorsun" cesedin bulunduğu koltuğun önüne geçti örtüsünü çıkardı. Örtü kan içindeydi, kan koltuğa da geçmişti "evin yenilenme vakti gelmişti zaten" fazla rahat değiller miydi? "Görmek istiyorum" Aras Ayaz elindeki örtüyü boş bir teneke getirip içine attı ateşe verip bana baktı "Neyi?" 
"Cesedi "dediğim şey ile gülmeye başladı komik bir şey dediğimi düşünmüyordum  bana baktı bu seferde  ciddileşti "cesedi ilk gördüğünde kafayı yemiş gibiydin şimdi gelip bana onu görmek istediğini mi söylüyorsun? Böyle bir şey olmayacak" yanına yanaştım "o adam bana bir çok şey çağrıştırıyor" sözümü kesecekti ki izin vermedim "dinle bir beni emin ol ölümden düşündüğün kadar korkmuyorum hem bir şeyler hatırladığımı düşünsene sonuca bir adım daha yaklaşmış olursunuz" dediklerimi kafasında tarttığına emindim. İlk önce gözü ile beni süzdü sonra gözleri yüzümde dolaştı "üstünü değiştir" üzerime baktım hâlâ askılı geceliğim ile duruyordum. Düşündüğüm şey miydi " beni götüreceğin anlamına mı geliyor?" Kafasını salladı. Aras Ayazdan beklenmedik bir onaydı. İçimden bir ses onun sarılmasına ihtiyacım olduğunu  söylüyordu içimde ki dürtüye kulak verdim ve Aras Ayaz'a sarıldım ilk tepki vermedi elini  sırtıma koyup koymamak arasında kalsa da çok geçmeden oda bana sarıldı "teşekkür ederim" dedim tüm samimiyetimle o da kulağıma doğru "ben teşekkür ederim" dedi. Bu adamın sesi hep mi bu kadar kusursuzdu yoksa bu ana özel miydi?

Beyaz bir pantolon ve sarı bluz giyip odadan ayrıldım Aras Ayaz yine şaşırtmadı beni aşağıda her zaman ki gibi beni bekliyordu. Siyah bir tişört giymişti üstüne birazcık bol gelse de kollarına dar gelmişti altında ki siyah pantolonu ile her Zaman ki gibi harika görünüyordu. Gitmeye hazırdık.

  Araba da kocaman bir sessizlik vardı. Yüzüme geçmişin soğuk rüzgarı vurdu  yine geçmişle yüzleşecektim anılar zihnimde canlandıkça  yine kan aktıracaktım yorgundum hem de hiç olmayacak kadar artık yaralarım kabuk bile tutmuyordu hep kanıyordu. Gittiğim her yere kan bulaştırıyordum yada kanın ta kendisiydim. Araba da kocaman bir sessizlik vardı  İkimizde konuşmuyorduk biraz gergin hissediyordum o da bunu anlamış olacak ki beni daha fazla germemek için konuşmuyordu. Arabanın içinde bir melodi sesi yankılandı radyodan geliyordu. Doğukan Manço & Funda : yüzleşme çalıyordu. "Gerçekten öldürmeyen her darbe güç veriyor" göz ucuyla ban döndü "benim yanımdayken ölüm yok sana küçük hanım" her dakika kan kaybediyorken ölmemem bir mucize. "Azrail ile teke tek mi atmayı mı düşünüyorsun?" Dediklerim ile gülmeye başladı.  "Gerekirse Azrail'in kendisi olurum" dediğine karşılık vermedim. Çünkü kan akıyordu kan akıtıyordum. Telefonu çıkardım biraz gezindim ve görmeye aşina olmadığım bir görüntü ile karşılaştım "cinayet haberi yok ama biz yine  magazin haberlerindeyiz. Dün ki restorandan tut ceketi omzuma attığın ana kadar bir sürü fotoğrafımız var"  bana döndü "biliyorum" dedi sonra tekrar yola döndü. "Türkiye" de bu kadar popüler değildin sanki"

"Değilim Türkiye'de ki sadece iş adamları beni tanır ya da kara bela insanlar. Japonya da sebepsiz yere iş adamlarından daha çok kızların odağındayım" yandan bir bakış attım "bunu sadece işiniz için yaptığını düşünüyordum ama birilerinin egosu mu tatmin oluyor" o da bana baktı gülüp döndü önüne.

Uzun bir yolculuktan sonra "Geldik "dedi ikimizde uzun uzun karşımızda ki binaya baktık. Yıkık dökük bir binaydı
Osaka Eyaleti, Kaizuka Şehrindeki Tüberküloz Hastaları Hastanesi "burada olduğuna emin miyiz?" Ürkmüştüm. Bu hastane ile ilgili çok fazla şey duymuştum. Eyalet burada ki hayaletlere ev sahipliği yaptığını hatta Bina aslında bir okul için inşa edildiğini, bu nedenle de içinde bir yüzme havuzu ve duş salonlarının olduğunu söylüyor. Uzun süre sonrada tüberküloz hastaları hastanesi olarak hizmet vermeye başlamış. Binada hala tıbbi malzemelerin olduğunu bile iddia edenler var. Hastanede çok sayıda hasta ölümü gerçekleştiği için bu binada çok sayıda hayaletin yaşandığı da söyleniyor. "Eminim" dedi  hava kararıyordu kapıyı açıp arabadan çıktı ardından ben de  çıktım "burası ile ilgili hikayeleri biliyorsun değil mi?" Kafasını salladı "yani ölülerin hayaletlerinin gezdiğini" bana döndü ve yürümeyi bıraktı bende Aras Ayaz durunca durdum "korkuyor musun?" Omuz silktim "haaaa korkmak mı? Ne korkması? Ben çocuk muyum?" Onu beklemeden ilerledim kapıyı açtığımda açılma sesi ile korkup bir adım geriye gittim bir şeye çarptığım gibi çığlık attım. Arkamı döndüğümde Aras Ayaz arkamdaydı "ya mal mısın sen?! Neden arkamdan sesiz sesiz geliyorsun. Kalbim durdu!" Gülmesini bastırmaya çalışıyordu "gülme!" Önüme gelen saçlarımı geri attım "ilerle küçük hanım" dedi hâlâ gülüyordu.

Aras Ayaz beni aldırış etmeden yürümeye başladı tekrardan etrafıma bakındım "beklesene!" Hızlı adımlarla yanına gidip koluna girdim. "Okuduğum bir yazıda Yerde dağınık eski röntgenler görülebileceği yazıyordu" karanlıkta onu net görmesem de hissedebiliyordum bana baktığını "haklılar  ilk başlarda vardı" benimle dalga mı geçiyordu yoksa gerçekten de gördüğünü anlamam zordu "hangi akıllı böyle bir yerde ceset sakl-" ayağım altından bir şey geçti hem de sözümün üstüne kendime engel olamadım tekrar çığlık attım. Aras bana dönmüştü "Aras" gözlerimi tavana dikip gözlerimi kapadım elimle ayağımı gösterdim "bir şey değdi yemin ederim bir şey değdi." Aras Ayaz'ın ne yaptığını gözlerim kapalı olduğu için göremiyordum "Ada sakın gözünü açma. " Sesinde yapmacık bir tını vardı. "Aras Ayaz ne gördün?" Bir anda ayaklarım yerden kesildi. "Gözlerimi açtığımda Aras'ın kucağındaydım " fare değmiştir" dedi.

Kucağında hareket ettim "tamam bırak korkmuyorum" kafasını salladı "aynen öyledir "dedi alayla. İnmek için hareket ettim. "Aras sal beni" dediğimi yapmıştı bıraktığı gibi yere kapaklandım "hayvan mısın?" yavaşça  Ayağa kalktım  bir şey olmamış gibi koluna girdim ilk  bana baktı sonra aldırış etmeden ilerledi bir odanın içine getirdi bizi "şuan kaçıncı kattayız" kafası karışmış gibiydi "birinci" dedim elini şafaklarına götürdü "bende diyorum bu oda neden boş" kapıya doğru adım atıyordu ki arkadan çelme taktım dengesini kaybetmişti ama düşmeyeceği kesindi dengeyi kurmaya çalıştığı ayağının dirsek boşluğuna vurdum bu sefer yere yapışmıştı. Yanına gittim elimi uzattım "Nasıl oluyormuş?" Elimi  tutmadan ayağa kalktı omuz silkip elimi geri çektim "ellerini birbirine vurup tozu toprağı silmeye çalışıyordu. Bir yandan da söyleniyordu "sen hep böyle misin?" Bana yanaştı "nasıl mıyım?" Yukarıdan bana baktı "böyle intikamcı" elimi tişörtünün üzerinde gezdirdim "intikam demeyelim" sesimi incelttim "ödeşmek diyelim" sonra göğsüne vurup "toparlan asker hayaletlerin olduğu bir yerdeyiz hızlı hareket etmeliyiz   "dedim  ondan uzaklaştım gözlerini bir iki saniye benden alamadı sonra koluna girmemi işaret etti koluna girdim. Odadan çıkıp merdivenlerin oraya doğru ilerledik.

Merdivenin önüne geldiğimizde kendimi tutamayıp konuştum "bu soruyu kaç defa soracağım bilmiyorum ama emin misin?" Merdivenler  üflesem uçacak gibiydi cevap vermek yerine  bir adım attı beni de kolu ile sürükledi merdivenlerden çıkarken çıtırtı sesleri geliyordu " biliyor musun bir zamanlar burada yaşayan insanların sıcaklığını hâlâ hissedebiliyormuşuz. Hatta bir  araştırmacının bloğunu okudum ekipçe bu binaya gelmişler. Biraz beraber gezindikten sonra koridorda ayrılmaya karar vermişler O anda adam  Birinin "Hey!" dediğini duymuş" kendim anlatmama rağmen tüylerim diken diken olmuştu Aras Ayaz ise hiç tepkime vermiyordu kolunu daha da sıkı tuttum. Konuşmaya devam ettim "Adam sadece kendinin  bir şeyler duyduğunu sanıyormuş ve adım seslerinden yanlış duyduğunu var sayıyormuş . Ama on bir ekip üyesinin tümü "Hey!" Sesini  duyduklarını doğruluyor ve bu yüzden hızlıca buradan uzaklaşma kararı alıyorlar . Arabalarına koşup buradan ayrılıyorlar bir çılgınlık yapıp biz neden buradan kaçmıyoruz ki?" merdivenleri bitirmiştik "hey!" Dedi birden Ayaz anlattığım hikayenin etkisinden kaldığım için Aras'ın demesine rağmen Aras'a sarılmıştım. "Bu kadar korkma ya... Seni denedim" bende ondan mantıklı bir açıklama beklemiyordum. Koluna vurup geri çekildim "çok komiksin" gülmekle yetindi.

Bir odaya girdik leş gibi kokuyordu yüzümü ekşittim önümde o ceset duruyordu Aras Ayaz beni o kadar korkutmuştu ki neden geldiğimizi unutmuştum. Adamı gördüğüm gibi kanım çekildi Aras Ayaz yanımda olduğunu göstermek için elini omzuma attı omuzumun üstünden ona baktım ve gülümsedi çünkü yapabileceği başka bir şey yoktu. Cesede doğru biraz daha yaklaştım. Sedyenin üzerinde yatıyordu dudağı mosmordu. "Bıçağı boynuna saplamışlar" dediği şey ile titremeye başladım gözüm kesiğe doğru gitti. Kasten di bilerek oradan öldürülmüştü adamın yüzüne daha çok odaklandım sedyeye doğru bir adım daha attım. Aras Ayaz'ın dokunması ile yerimden sıçradım "gidelim mi çok kötü titriyorsun" benim için endişelenmişti ama bulmam lazımdı burada bir oyun dönüyordu. "Hatırlıyorum lütfen biraz daha" sedyeye doğru bir adım daha yaklaşmış "yüzü çok tanıdık hatta çok çok tanıdık" yüzüne bakmaya devam ettim gözümden yaş geliyordu ama gözümü kırpamıyordum. Olduğum yerde dona kaldım. Koku yüzünden midem bulanıyor, başım dönüyordu geriye doğru düşecektim ki Aras Ayaz beni tuttu gözüm iyice karardı. Gözlerim yavaşça kapandı.

###

"Ada kabus görüyorsun kalk ben buradayım bak elini tutuyorum yanındayım" gözlerimi hızlıca açtım nefes nefese kalmıştım. "Ada  bak ben buradayım, kabus gördün güzelim" sesi sakindi bana huzurlu hissettiriyordu. Ama sandığı gibi kabus değildi o geceye gidiyordum ikinci sabıkama, ilk cinayetime. İki kere katil damgasını almıştım ikisinde de Deniz beni kurtarmıştı birincisi Aylindi. Onu ben öldürmemiştim ama öyle gözüküyordu. İkincisini ben öldürmüştüm.

"Hadi gidelim burdan" Bengü çok korkaktı gece karardı diye buradan uzaklaşmak istiyordu onun aksine burada biraz daha kalıp huzur bulmak istiyordum. Tabi buranın kimin nesi olduğunu bilmiyorum tek bildiğim kocaman  bir depo olduğu her yerde kartondan kutular vardı buraya ilk gelişimiz olmadığı için bir dahakine geldiğimizde kutuları açıp içine bakarız diye bıçak getirmiştim. Ama hüsrana uğramıştık içleri boştu. Elimde ki sigarayı söndürdüm bu benim son sigaram olduğunu bilmiyordum.

Oturduğum yerden kalktım "gidelim ama önce ön kapıyı kapatayım arka kapıdan çıkalım" birileri bizi görebilirdi bu da bizim başımızı belaya sokardı. Ön kapıyı kapattım büyük bir ses geldi gülmeye başladım "Bengü düştün mü?"
Bir bağırış geldi "Adaaaa yardım et!" Gülen yüzüm düştü koşarak Bengü'nün yanına gittim ama yoktu arka kapının açılış sesi geldi. Elime bıçağı alıp koştum.
Kapının ordalardı Bengü beni gördü. Elimi dudaklarıma bastırıp sus işareti yaptım o da bana kafa salladı. "Bir kız daha vardı abi" dedi Bengü'yü tutan adam. Diğer adamı görmüyordum ama sesi geliyordu. "Ahmak adam gidip diğer kızı da bul. Kız polisle buraya geldiğini düşünsene patlarız." Bengü'yü tutan adam kafasını aşağı doğru eğdi "abi diğer kız galiba ön kapıdan kaçtı" bahsettikleri kız bendim. Nefesimi tutmuştum eğer benim burada olduğumu anlarlarsa ikimizin de sonu olacaklardı. "Fazla uzaklaşamamıştır git bul gel bulmadan gelme yoksa senin sonda bu kızlar gibi olur." Bizi öldürmeyi düşünüyorlardı bu kadar gizli yaptıkları şey neydi bilmiyordum. Ah bizi buraya getiren beynimi sikeyim.

Adam Bengü'yü yere bıraktı Koşarak bana doğru ilerledi hızlıca kartonlar yağının arkasına geçtim adamın depodan tamamen çıkmasını bekledim. Şu an tek umduğum şey bu depoda sadece  bir tane adam olması Çünkü birazdan yapacaklarım birden fazla adam varsa beni tehlikeye sokar Bengü ile konuşmaya başladı. "Acaba öldürmeden önce  sana yatak odamı mı göstersem" bu pis daveti her şeyi açıklıyordu. Bengü'nün ırzına geçmek istiyordu.

Kendimi tutamadım kartonların arkasından dolanıp açık olan pencereden ormana doğru atladım. Deponun Arka kapısına doğru ilerledim Bengü ve adam hala konuşuyordu Bengü ağlamaya başladı. Çünkü benim olduğum tarafa bakıyordu ve şu an beni orada görmediği için kaçtığımı düşündü. Tek bir şansım vardı ya kendi sonumu yazacaktım ya da o adamın... elimdeki bıçağı daha sıkı tutup yavaş adımlarla adamın arkasına yaklaştım. Bengü beni gördüğü gibi sevindi adam Bengü'nün baktığı tarafa döndü. Hızlıca kapının arkasına girdim. Bengü büyük bir pot kırmıştı. Tekrar onlara doğru baktığımda Bengü adamın ona dokunmasına izin veriyordu. Beni gördü Adama sarıldı ve ağzını oynattı "hızlı ol Ada" ağzını okuyabilmiştim. Adam ona her dokunduğunda Bengü sanki her yerde tiki varmış gibi sesli bir şekilde gülüyordu.

Adam Bengü'nün büyüsüne kapılmıştı. Bengü'nün yüksek sesli gülüşleri benim çıkardığım küçük sesleri bastırıyordu.
Bengü üstünde olan adamı iyice sarsıyordu çünkü onun benim varlığımı hissetmesi ikimizin de sonu olurdu. Artık tamamen arkalarındaydım Bengü adamın kafasını tutup dudakların dudaklarına bastırdı elini boyuna doğru indirdi. Bana bir işaret vermeye çalışıyordu eğer adamın etkisiz hale getirmek istiyorsan boynuna vurmalıydım. Elimde ki  Bıçağı hızlıca boynuna doğru sapladım. Yanlışlıkla Bengü'nün elini de yaralamıştım adam yere yığıldı. Hızlıca arka kapıya doğru koşmaya başladık Bengü biraz yavaştı tişörtünü giymeye çalışıyordu.

Tam kurtulduğumuzu düşünürken biri kolumdan tuttu şimdi bitmiştik. Adamın ayaklarına doğru vurmaya çalıştım Bengü de az önce arkamdan geliyordu tek ümidim adamı fark edip odun gibi bir şey bulup bu adamın kafasını patlamasıydı.

Daha sert vurmaya başladım "bırak beni!"

"kızım dur benim" Deniz'in sesini duymamla kendimi tamamen saldım. Deniz'e dönüp sarıldım Bengü de yanımıza geldi.

Olayın üstünü ise Deniz polis arkadaşlarını sokup kapatmıştı.

" Aras hatırlıyorum bir şeyler " Aras Ayaz gözleri ile beni uyardı etrafıma baktım ve Tüm ekip buradaydı. Aras Ayaz'ın diğerlerinin bilmelerini istememesinin sebebini bilmiyordum ama onu ele verecek hiç bir şey yapmayacaktım. "Deniz'i hatırlıyorum, onu gördüm" dedim.









Beğendiyseniz oylamayı unutmayınnnn 💖

Bölüm hakkında yorum yapar mısınız?💖

Instagram: Medine._.nur.k

Continue Reading

You'll Also Like

368K 11.7K 38
Bebeğine bakamayacağını düşünen bir anne bebeği gizlice babasına bırakıp kaçarsa? Bir kapı zili ile hayatı alt üst olan bir mafya ? Sizce bu ikisini...
71.3K 2.6K 25
Kızın tecrübesiz masum aşkı gözüne perde indirmişti. Çıkışı olmayan karanlık, her yönden onu sararken nasıl bir çıkmaza girdiğinden habersiz yaşıyo...
22.3K 4.3K 30
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya on...
7.5K 1.2K 19
"Yayınımızı bir son dakika haberi ile bölüyoruz sayın seyirciler. Son üç yılda adından çokça bahsettiren, bilinen 172 cinayet işleyen Lehep şimdi de...