A Meaningful Death [HyunLix]

Od awerasie

142K 12.5K 44.1K

"Gerçekten seven insan, sevdiği kişiye acı çektirmez Hyunjin." Felix, yakın arkadaşı Jeongin'in, sevgilisi Hy... Více

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
26
27
28
29
FİNAL
MEKTUP
<3

25

3.1K 306 1.4K
Od awerasie

"Neredesin Felix?"

-❤️‍🩹-

"Yine istemeden yaptığım şeyler yüzünden oldu. Ben ne yapıyorum abi? Benim amacım ne?"

"Hyunjin biraz sakin kalmaya çalış."dedi Yoongi bir eli ile Hyunjin'in titreyen ellerini tutaraken diğer eli ile sırtını ovalarken.

"Olamıyorum. Beynimde bir şeyler dönüp duruyor. Ben çok daraladım. Şimdi de Felix gitmiş. Şehiri terk etmiş."

"Biliyorum."

"Biliyor musun?"

Yoongi aniden toparlanmış ve "Lafın gelişi."demişti.

"Off abi. Ben nasıl bulacağım bu koskoca ülkede Felix'i."

"Aradın mı?"

"Dün telefonu çalıyordu ama bu sabah çalmıyor. Hattını değiştirmiş olmalı."

"Anladım. Minho'yu ara."

"Engellemiş beni. Herkes engellemiş abi. Basbaya benden uzak tutuyorlar, saklıyorlar, kaçırıyorlar sevgilimi."

"Hyunjin o senin sevgilin değil. Buna alış artık."

Hyunjin aniden kalkıp yüksek bir sesle " O benim sevgilim! Sende bunu aklına sok."dedi. Ardından hemen durdu ve kafasını salladı. Sonrasında yerine oturdu ve "Üzgünüm abi. İstemeden oldu."dedi.

"Bu durum çok tuhaflaşmaya başladı Hyunjin. Canımı çok sıkıyor. Hiç normal değil."

"Hangi durum?"

"Fevri hareketlerin, istem dışı düşüncelerin, sesini kontrol edememen.. Bence seni bir  doktora göstermeliyiz. Bu şart oldu."

"Doktor mu? Hayır abi ne doktoru!?"

"Ya çocuk korkma şu doktordan. Bir şey olmaz. Sadexe kontrol. İçim rahat etsin en azından."

"Abi!"

"Hyunjin. Bak bu çok sıkıntı çıkarmaya başladı. Felix gitti. Kendine gel. Ya bir sorun varsa."

"Ama istemiyorum. Ben.."

"Sen korkuyor musun?"

"Evet. Korkuyorum."

Yoongi hafif kıkırdadı ve "Neden?"dedi.

"Küçükken düzenli olarak piskoloğa gidiyordum. Psikoloğumu da çok seviyordum. Ama sonra babam onu değiştirdi ve delinin birini başıma koydular. Seanslara gittiğimde bana dokunup duruyordu. Yani anladın."

"Anladım. Ama ben yanında olacağım."

"Abi istemiyorum. Lütfen zorlama."

"Hyunjin gideceğiz. Gereksiz inat yapma."

"Ab-"

"Hyunjin kes! Doktora gideceğiz. Bit-ti!"

.......

"Oh bee."dedi Felix ve kahvesini dikti kafasına..

"Şu okul işi de halloldu."

"Para varsa her şey hallolur Minho."diyerek kıkırdadı Seungmin.

"Ee şimdi ne yapacağız?"

"Senin şu dediklerini almaya gideriz. Evin eskilerini işte."dedi Jisung kahvesini yudumladıktan sonra acı gelmesi ile kafasını sallarken.

"İyi. Gideriz. Şurada biraz takılalım da. O kel müdür kafamı patlattı."

"Cidden bu arada babamın CEO olduğunu öğrenince ki aniden gelen yalakalığını gördünüz mü?"dedi Seungim kahkaha atarak.

"Görmem mi? Gözleri börtledi."dedi Felix müdürü taklit etme niyetiyle ellerini gözlerine götürüp parmakları ile gözlerini açarak.

"Komikti. Aman sende yapma şöyle şeyler. Midem bulanıyor."dedi Jisung Felix'in eline vurarak.

Felix küçük bir kahkaha atıp Jisung ile uğraşmak amacıyla gözlerini belertti ve dilini çıkardı.

Jisung Felix'in suratına elini koymuş geri yerine oturtmuştu.

"Uhh. Neyse bu işi de hallettik."dedi Felix alnındaki teri elinin tersi ile silerken.

"Her şey yolunda gidiyor."dedi Minho gülerek. Ama sonrasında hafifi suratını astı ve
"Garip ama neyse."dedi.

Felix ve diğerleri kayıt yaptırdıktan sonra eve geçtiler. Rosé evde değildi ama Felix'e verdiği habere göre birazdan gelecekti.

Gençler koltuklara yayılmış ellerinde uno kağıtları ile otururlarken içeriye aniden bağırarak Rosé girdi.

"SÜRPRİZ!"

Rosé kollarını kaldırmış belini kıvıra kıvıra dans ederek bir elinde anahtarı sallarken bir elinde de şampanyayı zafer kazanmış gibi kaldırmış diğerlerine doğru yürüyordu.

"Noluyor?"dedi ve ayağı kalktı Felix.

"Elimdekini görüyor musunuz?"diyip anahtarı gösterdi.

"Evet. Anahtar."dedi tepkisizce Minho.

"Bu anahtar benim...."

"Senin.."

"Benim.."

"Ya gerilim verme amına koyayım söyle işte."diyip bağırdı Minho ve sonrasında Rosé'nin dudaklarını büzüp gözlerini kısmış bakışları üzerine yerine oturdu.

"Tamam söylüyorum. Bu anahtar benim yeni açacağım barın anahtarı."

"Nee?"

Felix şaşırmış bir şekilde Rosé'yi kolları arasına aldı ve "Tebrik ederim güzelim."dedi.

"Güzelin miyim gerçekten?"dedi Rosé geri çekilerek.

"Hay senin ben."

"Tamam, tamam."

Chan aniden bağırdı ve "Hadi makarna yapalım!"dedi.

Seungmin oturduğu yerde titredi ve "Bir çılgınlık yapıp sakince söyleyebilirdin."dedi ve kafasını çevirdi.

Minho ve Jisung bunun üzerine kahkaha patlattı ve Jisung ekledi:

"İlişkinin başlangıç aşaması."

Minho buna karşılık "Sende böyleydin."dedi.

Jisung kollarını bağlayıp kafasını çevirdi ve Minho buna derin bir kahkaha attı ardından Jisung'da buna katıldı.

Diğerleri ikiliyi seyrederken Chan makarna konusunda hâlâ bir cevap alamamıştı ve cevap bekliyordu.
Bunun üzerine "Ee? Makarna?"dedi.

"Ee yap o zaman."dedi Rosé.

"Makarna mı? Iy nefret ederim."dedi Chan ve geri yerine oturdu.

Rosé hafif kıkırdadı ve "Tamam ben halledeceğim. Siz takılın. Ama evde içecek yok. Chan git bir şeyler al."dedi.

Chan Rosé'nin elindeki şampanyaya bakmıştı.

"Napcan Chan şampanya ile makarna mı yicen?"

"Neden ben gidiyorum ki?"

"Söylenme kalk?"

"Bana emir verme. Ben senden büyüğüm!"dedi Chan ve koltuktan kalkıp göğüsünğ gerdi.

"Aha şimdi sıçtı!"dedi Minho Jisung'a eğilerek.

Rosé elindeki şampanyayı mutfak tezgahına koyup yavaşça Chana yürüdü ve "Ne dedin sen?"dedi.

"Ben senden büyüğüm!"

Rosé Chan'ın kafasına sertçe vurdu. Chan bunun üzerine kafasını eğip eli ile okşadı.

"Niye vurdun ya?"

"Ben senden ay olarak büyüğüm gerizekalı."

"Sen hangi ay doğdun ki?"

"Şubat."

"Haha."

"Ne hahaha."

"Ben şey.. Ekim."

"Mal. Şimdi git içecek al gel."

"Minho gitsin!"dedi Chan baş parmağı ile masum masum oturan Minho'yu göstererek.

"Ya neden hep ben? Salın beni ya."

"Hmm? Kim gitse acabaa??"

"Chan!/Minho!"
Chan ve Minho aynı anda yüksek sesle birbirlerinin isimilerini söylemişti. Rosé ise buna gülüp "İkiniz beraber. Hadi hadi."dedi.

"Of. Felix gitsin."

"Ne? Ben ne alaka?"

"Ben ne alakaydım??"

"Jisung! Şu sevgiline söyle sussun!!"

"Ne susması be! Jisung'un bana sus demesi beni susturur m-"

"Minho."

*Ölüm sessizliği.*

"Hadi gidelim Chan kardeş."

Chan onaylarca bir kafa hareketi yaptı ve Minho'nun bu kılıbıklığı ile dalga geçerek evden  çıktı.

"Gülme şerefsiz."

"Minho!! Ölüm sessizliği geldi sonra."

"Chan!"

"Ne Chan? Yalan mı? Jisung'a aşıksın ya!"

"Aşığım? Sorun mu var?"

"Yok canım. Ne sorunu."

"Seni de göreceğiz. Gay."

"Sanki sen gay değilsin. Velet."

"Velet??"

"Değil misin bendne küçüksün?"

"Sabır!"

.........

"Ya kalk!"

"Gitmek istemiyorum."

"Hyunjin kalk dedim sana!"

Yoongi Hyunjin'in kolunu tutmuş koltuktan kaldırmaya çalışıyordu. Doktora götürmek için ısrarları işe yaramıyordu Yoongi'nin.

"Ya niye bu kadar inat ettin. Alt tarafı doktora gidip test yapacaklar."

"İstemiyorum ya. Bir şey yok bende."

"Ya bir şeyin olmasa bile en azından içimiz rahat etsin."

"Ya Yoongi Abi. Sal beni ya."

"Hyunjin ya kalkarsın, doktora gideriz.."

"Ya da?"

"Ya da bir daha burada beleşe içki içemezsin. Hatta buraya giremezsin bile."

"Kabul. Tamam gidelim hadi. Ben hazırım."dedi ve ayaklandı Hyunjin.

Yoongi 'salak bu çocuk' gibi bir yüz ifadesi ile kafasını sallayıp kıkırdadı ve odasından arabanın anahtarını alıp dışarıya çıktı.

"Atla."

Hyunjin derin bir nefes aldı ve arabaya atladı. Yoongi onu rahatlamaya çalışır gibi eğlenceli bir müzik açtı.

"Hadi ama Hyunjin alt tarafı hastaneye gidiyoruz?"

"Hyunjin?"

"Hyunjin iyi misin?"

Hyunjin kafasını cama yaslamış öylece tepkisizce gözleri kapalı bir şekilde duruyordu.

"HYUNJİN!?"dedi Yoongi ve Hyunjin'i sertçe dürttü.

"Uyansana amına koyayım. N'oluyor?"

Yoongi aniden gaza bastı ve olabildiği en hızlı şekilde hastaneye sürdü.

Hastaneye geldiğinde acile girdi ve avazı çıktığı kadar bağırdı.

"ARABADA BİRİSİ VAR HEMEN YARDIM EDİN!"

Yoongi'nin yardım çağrısı üzerine Hyunjin'i sedyeye aldılar ve hemen acil müdahale yaptılar.

"Yaşıyor mu? Ne oluyor?"dedi Yoongi bir hemşirenin kolunu tutarak.

"Sakin olun efendim. Sadece bilincini kaybetmiş."

"Neden? Neden olmuş?"

"Gerekli testleri yapacağız lütfen dışarıda bekleyin."

"N'oluyor? Neden böyle oldu?"

Yoongi başını ellerinin arasına almış öylece bekliyordu. Kendisini ağlamamak için oldukça zorluyordu.

Yaklaşık 1 saat sonra Hyunjin'in odasından bir doktor çıktı. Bunun üzerine Yoongi hemen ayaklandı ve "Ne oluyor?"dedi.

"Niye öyle bakıyorsunuz? Söylesenize!"

"Siz neyi oluyorsunuz?"

"Abisiyim."

"Öz mü?"

"Ne fark eder? Söyle işte."

"Odama çıkalım."

Yoongi bu tepki üzerine kötü bir şeyler olduğunu anlamıştı ve gerginliğini dindirmeye çalışmıştı.

"Lütfen bir şey olmadığını söyleyin."dedi Yoongi ellerini masaya koyup.

"Test sonuçlarına ve MR'a bakılırsa hastanın beyninde Glioblastoma multiforme yani dördüncü derece tümör var. Ve bu çok ileri seviye."

"Tümör mü?"

"Evet. Bu yüzden ani sinir krizleri, istemsiz hareketler, baş dönmesi, oldukça sık baş ağrısı ve küçük çaplı hafıza kayıpları gibi durumlar söz konusu olabiliyor."

"Peki tedavisi?"

Doktor boğazını temizledi ve "Şöyle ki bu tümör beyninde oldukça büyük bir şekilde yayılmaya başlamış. Bu yüzden oldukça riskli bir ameliyat."

"Yaşayacak mı?"dedi Yoongi gözleri dolmuş bir şekilde yutkunarak.

"Büyük ihtimal.."

Yoongi derin bir nefes verdi ve gülümsedi..

"Yaşamayacak."

Yoongi aniden durdu ve yavaş yavaş yüzü düştü. Ardından doktora dönüp "Anlamadım?"dedi.

Doktor derin bir nefes aldı ve "Hastanın beynindeki tümör son seviye ve oldukça ergin. Akıllı da. Bu ameliyata girip giremeceğimi bile bilmiyorum. Çok zor ve riskli."dedi.

"Sen doktorsun ve onu iyileştireceksin! Hyunjin ölmeyecek!"

"Eğer ameliyata girerse %12'lik bir ihtimal ile yaşayabilir ama eğer girmezse.."

"Girmezse ne?"

"3-4 ay daha yaşayabilir. Zorlarsak 6 ay."

"3-4 ay mı?"

"Ailesini çağırmanız gerekiyor. Buna onlar ve hastanın kendisi karar verecek. Başka sorunuz yoksa çıkabilirsiniz."

"Teşekkürler."dedi Yoongi kafasını eğmiş bir şekilde kapıdan çıkarken.

Yoongi kapıya yaslanmış gözlerini kolu ile kapatmıştı ve gözyaşlarını tutamamıştı.

"Kardeşim ölecek mi?"

"Lütfen onu benden almayın. Tanrım lütfen..."

"Bunu ona nasıl söyleceğim?"

Yoongi bir süre daha öylece kaldı. Sonrasında ise toparlandı ve gözlerini temizledi. Arından Hyunjin'in yanına girdi.

"Abi."dedi Hyunjin yatağında toparlanarak.

"Hyunjin."

"Ne oldu? Ağladın mı sen? Ne olmuş?"

"Bir şey yok. Ama aileni çağırmamız gerek."

"Ciddi bir şey var."

"Hyunjin çıkış işlemi falan. Bu yüzden aileni çağırmamız lazım. İmza istiyorlar."

"Ben reşitim. İmzayı kendim verebilirim. Ne oluyor?"

"Hyunjin ara işte!"

Hyunjin bu yüksek sese karşı daha fazla sorgulamadan babasını ve annesini aradı. Ardındna ise Changbin'e bir mesaj çekti.

"Aradım. Ne olduğunu anlatacak mısın artık?"

"Ben..."

"Abi söylesene ne zorluyo- Abi nereye?!"

Yoongi Hyunjin daha cümlesini tamamlamadan odadan ayrılmıştı. Kapının önüne geçip gözlerindeki yaşı boşalmıştı.

Kalbindeki ağrı onu çok daraltıyordu. Ne yapacağını bilemiyor ve gözünün önünde kardeşi saydığı insanın ölümünü izliyordu.

Hıçkırıklarına hâkim olamıyordu aynı gözyaşlarına olamadığı gibi.

Yaklaşık 15-20 dakika geçmişti. Yoongi en sonunda biraz rahatlamıştı.

"Hyunjin nere- Yoongi? Niye ağlıyorsun?"

Changbin Yoongi'nin yanına oturdu ve merakla cevabı bekledi.

"Changbin..."

"Kötü bir şey mi var? Ne oldu? Söylesene!"

"Hyunjin'in beyninde ileri seviye tümör varmış."

"Ne?"
"Ne demek tümör varmış? Nasıl fark etmedik? Neden hiç belirtli vermedi o zaman?"

"Akıllı tümör falan gibi bir şeyler söyledi. Ama belirtli veriyordu."

"Nasıl?"

"İstemeden yaptığı şeyler. Beyninden yankılanan saçma sesler.. Fevri hareketleri ve sinir parlamaları... Bunların hepsi ciddi belirtiler."

"Peki tedavisi?"

Yoongi daha da fazla ağlamaya başlamıştı. Changbin kötü bir şey olduğunu anlamıştı ve gözlerinin dolması üzerine gözlerini ovuşturmuştu.

"Tedavisi? Var di mi?"

"Var ama yaşam ihtimali çok düşükmüş. Eğer ameliyata girmezse 3-4 ay daha yaşayabilirmiş."

"3-4 ay mı?"

Yoongi gözlerini kırpıştırarak onaylarcasına cevabı vermişti.

"Bunu Hyunjin'e söyledin mi?"dedi Changbin.

"Hayır."

"Nasıl söyleyeceğiz?"

"Bilmiyorum. Annesi ve babasını aradı. Onlar söyler."

"Asla. Bunu sen söylemelisin. Babası veya annesi olmaz."

"Ne fark eder. Her türlü öğrenecek."

"En azından senden öğrensin. Sana güveniyor. Anne ve babasına güvenmiyor."

"Öyle mi?"

"Evet Yoongi. Hadi söyleyelim."

"Hazır değilim. Çok korkuyorum Changbin. Onu kaybetmek istemiyorum."

"Bende.."

.......

"Hyunjin nerede? Ne oldu ona?"

"Bayan Lee sakin olun."

"Changbin oğlum nerede?"

"İçeride dinleniyor."

"Ne olmuş? Neden bayıldı?"

Changbin Yoongi'ye cevap vermesi için bakmıştı. Yoongi ise yutkunup ayaklandı ve Hyunjin'in annesini omuzlarından tutup kendi yerine oturttu.

"Ne oluyor? Yoongi?"

"Bayan Lee. Hyunjin beyninde bir tümör va-"

"Ne! Tümör mü?"

"Maalesef. Ameliyat riskli diyor doktor. Ama siz bilirsiniz. En iyisi odasına çıkıp konuşmanız olacak."

"Riskli? Benim oğlum.. ölecek mi?"

"Bayan Lee Hyunjin çok güçlü. Merak etmeyin her şey düzelecek."
.....

"Ee Yoongi anlat artık ne oldu?"dedi Hyunjin yatağından annesini ağlayışını izlerken.

"Anne sen neden ağlıyorsun?"

Hyunjin'in annesi ellerini yüzüne götürmüş Hyunjin'in babasına sarılmıştı. Bu görüntü Hyunjin'in daha da korkmasına sebep olmuştu.

"Anlat artık Yoongi!"

"Hyunjin bak. Bir ameliyat olman gerekiyor."

"Ne ameliyatı?"

"Beyin. Beyninde tümör var."

"Tümör mü?"

"Evet. Ama yaşama ihtimalin çok düşük."

"Ölecek miyim?"

"Hayır Hyunjin. Buna asla izin vermem."

"Nasıl? Ne yapacağım? Ya ameliyat olmazsam?"

"3-4 ay belki 6 ay."

"6 ay mı? Sadece 6 ay mı?"

"O bile çok fazlaymış."

"Ameliyat yüzdesi %12 Bay Hyunjin. Bize acil olarak kararınızı belirtmeniz gerekiyor."dedi doktor içeriye girdikten sonra.

"Hyunjin? Annem... Lütfen düşün."

"Bay Hwang, Bayan Lee sizin kararınız da bizim için önemli."

"Olsun. Lütfen onu kurtarın."dedi Bayan Lee.

Bay Hwang aynı şekilde ona katılarak kafa salladı.

Herkes Hyunjin'e dönmüş cevabını bekliyordu.

"Biraz zaman ister misin Hyunjin?"dedi doktor.

"Hayır."

"Peki cevabınız nedir?"

"Ameliyat olmak istemiyorum."

Hyunjin.. 

Sana sövenler pişman..

Anlamayanlar için açıklayayım. Bazı tümörler istek dışı hareketlere sebep olur ve bir insanın sinir problemi varmış gibi belirtiler gösterir. Yani Hyunjin'in yaptıkları şeyler beyninde yankılanan sesten kaynaklı.

Şey gibi düşünebilirsiniz.
Kalp atışı 8-9. Bölümlerdeki o keskin nişancı adam. Aynı sorun onda da vardı. Umarım anlamışsınızdır.

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

89.2K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
8K 1.3K 30
4 yıl boyunca evden çıkmayan Lee Know, hiç görmediği arkadaşı Changbin sayesinde doktor Bang Chan ile tanışır. Doktor Bang'in isteği üzerine günlük y...
4.5K 766 25
Hyunjin lösemi kardeşini söz verdiği konsere götürmüştü. Ficin sahibi; jisunghaniie
388K 36.2K 61
Glances serisinin 1. Kitabıdır. . . Adranelin aşığı Hyunjin, Bir suçlunun çocuğuna aşık olma hayalleri kurarken hiç beklemediği iki kişiye aşık olm...