Güneş daha doğmamış iken telefonum çaldı.
Kaya arıyor...
En nefret ettiğim şey uykumun bölünmesi ama önemli olmasa kimsenin götü yemez aramaya.
"Ne var"
"Kumsal silah teslimatı yapacaklar onları etkisiz hale getirmemiz lazım bu zevki sana bırakıyorum sonra küsüp trip atıyorsun"
En sevdiğim milletin zulasını patlatmak delirmeleri gözümün önüne geldikçe keyifleniyordum.
"Konum at geliyorum"
"Tamam"
Anında konum geldi 10 dakikalık yerdi. Kalkıp giyindim cinayet yada böyle şeyler yapacaksam hep siyah giyinirdim maske ve şapkamı taktım alt kata indim yanıma malzemeleri aldım oradan da depoya inip siyah panteri mi aldım yani motusikletimi aldım ve çıktım. Rüzgar yüzüme çarpıyordu o kadar hoşuma gidiyordu ki. Sonunda Kayanın attığı konuma gittim Kerem ve Kaya beni bekliyordu silahları verdim.
"Hazır mısın"
"Tabi ki "
Üç bir yandan ayrıldık ilk önce kapıda ki korumaları halettik. Kerem ve Kaya deponun kapısının kollarını tutu açtılar bende elimdeki silahlarla etrafa sıkmaya başladım 10 kişi vardı içeride 6 kişi ölmüştü diğer ikisini Kaya hal etti son iki kişi kalmıştı onlar işime yarıyordu.
"Sen osun açsana yüzünü"
"Açayım ama yüzümü gören yaşamıyor"
Yüzümü açtım ağzı açıkta kaldı niye bu kadar şaşırıyorlardı ki.
"Sen o ünlü avukat Kumsal Sonsöz değil misin ? "
Kafamı salladım adama doğru eğildim.
"Şimdi söyle bakalım o silahları kime verecektiniz"
"Bizi polislere teslim etsene ne oldu yoksa adalete güvenmiyor musun?"
"Onlara güvenim sonsuz ama bende böyle bir manyağım kan görmek istiyorum"
"Delisin sen"
Kaya birden
"Ha ondan hiç şüphen olmasın"
Omuzum dan Kayaya baktım o bakış ona yetti.
"Söyle lan kime verecektin o silahları söyle yoksa dur en iyisi sana şık sayayım A) o silahları tek tek sansa sokarım B) seni köpeklerin önüne atayım hangisi seç"
"Tamam tamam Halil Sönmez"
"Halil Sönmez ha "
Adını çok kez duydum kaç kez adamını öldürdüm ama bir türlü fırsatım olmamıştı tanışmak için.
"Kumsal bu şerefsiz Atlas komiserin babası"
Kayaya döndüm
"Nasıl babasının ne p*k olduğunu bilmiyor mu o kadar adaletten bahsediyor "
Adam konuşmaya başladı.
"Hayır bilmiyor sen eğer işin içinde olmasan ben hayatta adını vermezdim sadece sana izin veriyor ismini söylememiz için"
Neden sadece benim bilmemi istiyor. Arkama dönüp adamın iki eline de ateş ettim acı içinde bağırdı sonra ayaklarına sıktım acıyla bağırıyordu direk öldürmedim acı içinde ölecekti orayı terk ettik arabanın önüne geldiğimizde gün yeni doğuyordu.
"Kerem sen dosyaları al onu amire teslim edeceğiz Kaya sende gel bugün karakola Atlas beyle tanışalım bakalım"
"Tamam"
Onlarla ayrıldık eve geçtim kahvaltı yapıp üstümü giydim ceketimi alıp arabama binip karakola gittim.
Kapıda Fırat'ı gördüm hızlıca yanıma geldi
"Kız sana helal olsun 400 tane silahı kurtardın"
Normalde kimse benimle böyle konuşamazdı arkadaşım olsa bile.
"Fırat"
Yürümeye başladık.
"Efendim"
"Ben diyorum ki senin bu dilini de koparalım ne diyorsun boynuna asarsın"
Yapardım bunu oda çok iyi biliyor hemen sustu. O sırada çoktan karakola girmiştik Kerem beni bekliyordu elinden dosyayı aldım amirin yanına gittim kapıyı çaldım.
"Gir"
İçeriye girdim Atlasta oradaydı
"Gel güzel kızım gel bu şerefsiz adam yine cinayet işlemiş onu çözüyoruz"
Hayla erkek deyip duruyorlar bilmiyorlar ki o kişi karşısında. Atlas konuştu
"Amirim bu gizli dosya değil mi ? avukat hanımın bilmesi ne kadar doğru "
Zeki çocuk.
"Aman oğlum ben Kumsala herkesten çok güveniyorum"
Atlasla göz göze geldik sırıtım göz kırptım bakışları üstümdeydi bunu hissediyordum.
"Kızım Kayayı da çağır gelin bir çay içelim"
Kapıyı açtım Kayayı çağırdım oturduk benle Kaya yan yana oturduk karşıma Atlas oturdu. Çaylarımız da gelmişti biraz havadan sudan konuştuk Atlasın gözleri üstümdeydi. Atlas konuşmaya başladı.
"Amirim bu kişi erkek mi"
"Evet oğlum"
"Nereden biliyorsunuz ya kızsa"
Kaya içtiği çay boğazında kaldı öksürmeye başladı salak bu kadar belli etmemeli çünkü karşımızda şeytan oturuyordu sırtına vurdum.
"Helal helal"
Gözlerimi Atlasa diktim
"Kim bilir belkide kız"
Oldukça rahat takılıyordum nede olsa işin sonunda kaybedecek bir şeyim yoktu.
"Geldiğinde 2 olayla karşılaştın daha geldiğin ilk gün bunlar yaşandı eminim ki devamı da gelir nasıl başa çıkacaksın yada sende diğer komiserler gibi kaçacak mısın"
"Emin ol avukat hanım ben bu sırrı çözeceğim ve ben diğerleri gibi değilim kaçmam için rahat olsun"
Öz güvene bak tabi canım çözersin ben bu işi 6 senedir yapıyorum kimler geldi geçti sen mi çözeceksin evet ben bu işe 17 yaşında başladım.
"Komiser bazen çok merak başa bela oluyor dikkat et yarın öbürsü gün cesedin gelmesin karşımıza"
Atlasın gözlerine baktım amir ortamdaki gerginliği anladı azaltmak istedi.
"Ah benim şakacı kızım bize de hep böyle der"
Telefonum çaldı.
Kerem arıyor...
"Söyle"
"Sizinkiler acil toplantı yapacaklarmış"
"Neden"
Atlas dikkatlice beni izliyordu.
"Sen Halil'in zulasını patlatın ya kankaları seninle konuşmak istiyor"
"Tamam bakalım karın sancıları ne"
"Ha bir de Osman diyor ki tek gelsin ve yanında bir şey olmasın"
"Söyle bu kadar korkmasın ya istiyorsa bebek bezi de alayım paşama"
Kerem birden kahkaha attı Kaya ve Atlas anlam verememiş şekilde yüzüme bakıyordu. Telefonu kapattım ayağa kalktım Kayada kalktı.
"Çayımızı da içtik artık kalkalım bizimde işimiz var"
Atlas birden
"Kumsal ben bırakayım istersen bende dışarıya çıkacağım"
Benimle bu kadar samimi konuşmak he. Biri benim kim olduğumu ona söyleyebilir mi.
"Bir gerek yok arabam var iki biz ne ara bu kadar samimi olduk Atlas bey"
Beyin üzerine vurgu yaparak konuştum.
"Tamam avukat hanım"
Kapıdan çıktım Fırat'ın yanına uğradım.
"10 dk sonra arabamın gittiği yerin mobesesini sil ben uğraşmak istemiyorum"
"Tamam"
Karakoldan çıktım
"Kumsal bende geleyim istiyorsan"
"Kaya benim ne zaman toplantıya biriyle gittiğim görüldü?"
"Tamam dikkat et"
Kayayla ayrıldım konuma gittim bura bir yer altındaydı herkesin kendine ait şifresi vardı kapı açıldı. Salona girdim herkes dönüp bana baktı herkes oradaydı ama bir kişi yoktu Osman. Yerime oturdum
"Kumsal helal olsun yine yerleri sarstın"
Göz devirdim masada bir sandalye daha vardı 2 dk sonra Osman ve bir adam girdi içeriye hepsi ayağa kalktı ben kalkmadım elma kesip yiyordum Osman ve adam yanıma geldi Osman konuşmaya başladı.
"Kumsal bu zulasını patlatığın adam Halil"
Demek Halil şerefsizi buydu gözleri atlasla aynıydı.
"Halilcim kuyruk acın geçti mi "
Dedim alaylı bir tavırla masadaki bazı kişiler kahkaha attı.
Tam karşıma oturdular masa 8 kişilikti ben ve Osman hep baş kısımlarda oturuyorduk.
"Eee Osman beni niye çağırdın"
Dedim buradan sonra davaya gidecektim.
"Kumsalcım bundan sonra Halil bizim aramızda olacak"
"Peki Osmancık eğer kurallarıma uymazsa ne olacağını da söyledin mi?"
Halil konuşmaya başladı.
"Evet küçük hanım söyledi"
Küçük hanım ha güzelmiş. Elimdeki bıçağı attım tam baş parmağı ve işaret parmağı arasında durdu biraz baş parmağına değişmişti.
"Bir kimse bana küçük hanım diyemez o lafı sana yediririm iki eğer oğluna bir şeyden bahsedersen sen ve oğlunun mezar taşları benden"
"Merak etme demem ama bence atlası hafife alma oda senin kadar zeki"
Pek zeki sayılmazdı ama benim bununla çok işim vardı belli.
Halil konuştu.
"Atlas baya senin peşinde dikkat et benim sırımı da ortaya çıkmasın"
"Merak etme ben yakalansam bile adını vermem ben senin gibi şerefsiz değilim olaya bak ya babanın yapmadığı iş yok oğlu ise babası gibi heriflerin peşinde"
Osman dayanamayıp Halile bir kaç tane evrak getirip imzalattı bu evrakı masadaki herkes imzalamıştı . Masadan kalktım.
"Hadi beyler akıllı uslu durun"
Deyip çıktım. İlk önce mahkeme salonuna gitmem lazımdı davam vardı. Mahkeme salonuna gittim Atlasta oradaydı görmezden geldim. Davayı kazanmıştım akşam çocuklarla bara gidecektik eve gidip üstümü değiştirdim bara gittim.
Umarım hikaye mi beğenmişsinizdir oylamayı unutmayın yorum ve desteklerinizi bekliyorum sizleri çok seviyorum:)