Sevgi Çiçeği / Yarı Texting

By ZulfiyyeSahverdiyeva

3.9K 1.1K 4.2K

Hayatının her anını planlı yaşayan ve planlarında bu sene aşık olmak olmayan inatçı kızımız Sevgi, namı değer... More

🌺
🌺Bölüm 1🌺
🌺Bölüm 2🌺
🌺Bölüm 3🌺
🌺Bölüm 4🌺
🌺Bölüm 5🌺
🌺Bölüm 6🌺
🌺Bölüm 7🌺
🌺Bölüm 8🌺
🌺Bölüm 9🌺
🌺Bölüm 10🌺
🌺Bölüm 11🌺
🌺Bölüm 12🌺
🌺Bölüm 13🌺
🌺Bölüm 14🌺
🌺Bölüm 15🌺
🌺Bölüm 16🌺
🌺Bölüm 17🌺
🌺Bölüm 18🌺
🌺Bölüm 19🌺
🌺Bölüm 20🌺
🌺Bölüm 21🌺
🌺Bölüm 22🌺
🌺Bölüm 23🌺
🌺Bölüm 24🌺
🌺Bölüm 25🌺
🌺Bölüm 27🌺
🌺Bölüm 28🌺
🌺Bölüm 29🌺
🌺Bölüm 30🌺
🌺Bölüm 31🌺
🌺Bölüm 32🌺
🌺Bölüm 33🌺
🌺Bölüm 34🌺
🌺Bölüm 35🌺
🌺Bölüm 36🌺
🌺Bölüm 37🌺
🌺Bölüm 38🌺
🌺Bölüm 39🌺

🌺Bölüm 26🌺

45 10 35
By ZulfiyyeSahverdiyeva

Çook tatlı bir bölümle geldim🤭umarım beğenirsiniz ki bence beğenmeme gibi bir şey olamaaz

Bu bölümde çok kısa bir zaman atlaması yaşadık, 10 güncük falan, hani biraz zaman geçsin diye

Her neyse çok konuşmadan sizi bölüme doğru alayım❤️

Pamuk eller oy ve yorumlara🌠

🌺🌺🌺

Zaman su gibi akıp giderken Temmuz ayının ortalarına doğru gelmiştik bile. Evde sıcaktan erime noktasına gelmiştim. Her zaman ki ev kombinim olan şort ve ince askılı cropla masa başında, saçlarımı tokayla toplamış şekilde ders çalışıyordum. Herkes uyuyordu ve beni sıcaktan asla uyku tutmadığı için ders başına oturmaktan başka çarem kalmamıştı.

Gelen mesaj sesine başımı kaldırıp telefona baktım.

Sevgili adayı: napıyorsun kiraz dudaklım

Sevgi: kaç kez dicem şöyle deme diye aaa

Sevgili adayı: öyle değil misin

Sevgili adayı: inadıma inadıma yalayıp duruyorsun dudaklarını, şu an ısırdığına eminim hatta

Her hareketimi bu kadar bilmesi...

Sevgi: hiçte bile

Sevgili adayı: sorumu kaynattın

Sevgili adayı: napıyorsun? Niye uyumadın?

Sevgi: sıcaktan uyku tutmadı ki

Sevgi: ders çalışıyordum ben de

Sevgili adayı arıyor...

"Alo?"

"Sesini özlemişim, gerçi her şeyini özledim ama," derin bir nefes verdi.

"Görende hiç görmüyorsun sanır, daha dün sizdeydim."

"Seven insan özler Sevgi çiçeğim, ben seni senin yanında bile özlüyorum."

"Hımm," o sırada pencereden çıt diye bir ses geldi. "Murat, pencerem tıklandı."

"Bir baksana kimmiş." Çalışma masamdan yavaşça ayağa kalktım. İçimde tedirginlik vardı. Bu saatte kimdi ki bu? Perdenin arkasından dışarı baktım. Kulağında tuttuğu telefon, suratında ki serseri gülümsemenin gözlerine verdiği haylazlıkla bana bakıyordu.

"Açsana pencereyi," dışarıdan da eliyle garip hareketler yapıyordu pencereyi açmam için. Perdeyi çekip pencereyi açtım. Evimiz tek katlı olsa bile evin altı büyük kiler olduğu için pencere yerden daha yüksekteydi.

"Ya deli misin? Bu saatte ne işin var burada?"

"Deliyim ama sana deliyim güzelim." Güldüm ben de. Ne kadar yorgun olursam olayım beni güldürmenin bir yolunu hep buluyordu. Yanımda olduğunu hissetmek bile iyi olmama yetiyordu aslında, ne ara böyle olmuştum bilmiyorum.

"Evdekiler uyudu mu?"

"Saat gece üç oldu, uyumuşlardır çoktan."

"Saçlarını atsana tırmanayım ben de," kısık bir kahkaha attım.

"Salak." Birden bire telefonu kulağından çekip kapattı. Pencereye yaklaştı da yaklaştı. Önce bir dışarıyı kolaçan etti ve birden bire pencereye doğru zıpladı. Ani bir hareketle kendini yukarı çektikten sonra artık odamdaydı.

"Napıyorsun?"

"Ordan özlemim hiç geçmedi." Bir adımlık mesafeyi kapatıp elini belime atarak beni kendine çekip sarıldı sıkıca. Ben de kollarımı omuzlarına çıkarıp boynuna doladım. Boyuna yetişmek için parmak uçlarımda kalkmam gerekmişti.

Kolları sıcacıktı ve huzurluydu. Hafif naneli duş jelinin kokusuyla kendi kokusu karışınca her zaman ki gibi başımı döndürüyordu. Yanağını başımın tepesine bastırmış kocaman sarılmıştı bana. Yanında ilk tanıştığımızdaki kadar asla kasılmıyordum. Heyecanlanıyor muydum? Elbette.

Nihayet geri çekildiğimiz de önce bir odama baktı, sonrada pencereden dışarı. Perdeyi iyice kat kat olacak şekilde çekip içerinin görünmemesini sağladı.

"Neden pencerede demir koruma yok? Ben girdiysem herkes girer güzelim. Hırlısı var, hırsızı var bunun."

"Sevmiyorum ya, kendimi hapishanede gibi hissediyorum öyle. Diğer pencerelerde var aslında, babama yalvar yakar buraya taktırmaması için ikna ettim diyelim." Yatağıma oturup beni de yanına çekti.

"Hımm demek öyle," tokamı açıp saçlarımı özgür bıraktı. Yüzüme gelenleri usulca geri çekip kulağımın arkasına geçirdi sonra. Kısacık saçlarım kulağımın arkasında kalınca açılan yüzümü elleriyle iki taraftan zarifçe tuttu. Gözleri bütün yüzümü talan ederken dudaklarıma bir kez daha bakıp gözlerini gözlerime dikti.

"En değerli mücevherim gözlerinde saklı çiçeğim." Yüzlerimiz istemsizce yaklaşırken dudaklarımı bir kez daha yaladım. Gözleri heyecanla bir kez daha dudaklarıma uğrayıp gözlerime çıktı. Kalbimde tepinen fillerin aksine sakince gözlerimi yumdum.

Dudakları dudaklarıma sürtündü bir kez. Kalbim hoplayıp yerinden çıkar gibi atmaya başlayınca tutunmak ister gibi elimi ensesine götürdüm. Hafif uzun saçları parmaklarımın arasını gıdıkladı. İlk kez böyle bir şey yaşamanın heyecanıyla ne yapacağımı bilemedim. Tam bu sırada kapı çaldı.

Gözlerimi korkuyla açıp Murat'ı iterek ayağa kalktım. Allahtan kapımı kilitlemiştim de çalan her kimdiyse içeri girememişti.

"Kızım? Uyudun mu?" Babamın sesi gelince paniklemiştim. Murat'ı burada görürse yandığımızın resmiydi. Panikle Murat'ı yatağın altına sokup örtüyü yatağın altını gizleyecek kadar aşağı çektim.

"Hayır baba, uyumadım."

"Açsana kapıyı." Kapı kolunu bir kez daha aşağı yukarı açmaya çalıştı. Üstüme sabahlık alıp kapıyı alelacele açtım.

"Niye kilitli bu kapı bakayım?"

"Üstüm müsait olmadığı için baba, böyle gelince odaya dalıyorsun ya hep ondan." Anladım der gibi jest yapıp bana baktı.

"Kızardın mı sen? Hasta mısın yoksa?"

"Yok babacım ne hastalığı," alt tarafı damadınla öpüşmek üzereydim, "sıcak hava, çok sıcak."

"E perdeleri de sonuna kadar kapatmışsın oda havasız kalmış." Yatağın yanından geçip perdeleri çekti. Sonrada pencereyi sonuna kadar açtı. "Hiçte derli toplu değilsin kızım, bu örtü yerlerde bak."

Koşup babamın önüne geçtim. "Babacım şimdi uyuyacaktım da o yüzden yatağımı hazırlıyordum, düşüvermiş işte boş ver. Düzeltirim şimdi onu ben. Sen niye kalktın? Tansiyonun mu çıktı?" Saçlarımı okşayıp saçımın tepesinden öptü.

"Yok iyiyim, su içmek için kalkmıştım da uyumadıysan uyu demek için uğradım. Çok geç oldu hadi yatağa."

"Hemen uyuyacağım merak etme babacım."

"Tamam güzel kızım, iyi geceler sana."

"İyi geceler." Kapıya doğru ilerledi, sonra birden geri çevrilip bana baktı. "Parfümünü mü değiştirdin? Oda da garip bir koku var sanki."

"Evet evet, küçük bir tester almıştım da onu denedim az önce."

"Erkek parfümü gibi, sürme bence. Eski parfümün daha iyiydi."

"Tamam babacım, sürmem bir daha." Müptelası oldum baba, daha da çıkmaz o koku üstümden. Alışsan iyi olur bence.

Babam odadan çıkar çıkmaz kapıyı kilitleyip yatağa koştum. Çocuk havasızlıktan bayılmadıysa iyiydi. "İyi misin?" Sürünerek daracık yerden çıktı. Üstünü başını silkeleyip temizledim. Saçlarına parmaklarımı daldırıp taradım.

"Sabahlık güzelmiş," çapkın bir ses tonuyla fısıldayarak üstümü süzdü.

"Kasap et derdinde, koyun can derdinde Murat, inanamıyorum sana."

"Heyecan oldu işte, boş ver. Sonuçta yakalanmadık. Adrenalin iyidir. Hem," üstüme bir adım attı. Hafifçe bir adım geri çekildim. Murat üstüme geldikçe ben geri gittim. Popom çalışma masama dokununca durdum.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" İkimizde biraz önce ki gibi biri odayı basmasın diye fısıldıyorduk. Murat üstüme eğilip arkadan kitap defteri kenara çekti ve hızlı bir manevrayla beni belimden tutarak masaya oturttu. Böylece o ayaktayken biraz daha uzun duruyordum.

"Hiç, napacağım? Boynunu yukarı kaldır kaldır fıtık olacaksın. İşini kolaylaştırdım."

"Hımm, bence sen artık gitsen iyi olur. Kalbim bir maceraya daha dayanmayacak." Dudaklarını küskün bir çocuk gibi büküp bana baktı.

"Öyleyse kalbimi daha çok yormayayım." Düştük yine, iyi mi?

"Tamam," aniden eğilip yanağımı hızlıca öptü ve geri çekildi. Beni de kaldırdığı gibi tutup tekrar yere indirdi. Bu çocuk yanımdayken kendimi gerçekten oyuncak gibi hissediyordum.

"İyi geceler güzelim, yat uyu." Elini sabahlığımın kuşağına atıp çözdü küçük bir hareketiyle. Gözlerimi kırpıştırıp yüzüne baktım. Gözleri loş gece lambamın ışığında gördüğüm kadarıyla bambaşka bir şekilde parlıyordu.

"Sana da iyi geceler, pencereden inerken dikkatli ol ses çıkarma sakın."

"Millet sevgilisine inerken dikkat et düşme der, bu ses çıkarma diyor. Hey Allahım, sen görüyorsun."

"Ağlama ağlama, sana bir şey olmaz. Ayrıca biz daha sevgili olmadık."

"Kötüye bir şey olmaz mı diyorsun? Ve nasıl yani sevgili değiliz?" Elimi belime koyup olabildiğince dik durmaya çalıştım.

"Bu boyu, bu kası Allah düş diye mi verdi sana? Kocaman adamsın dikatli olursun işte."

"Hımm nasılmış boyum, kasım?"

"Ve sevgili değiliz işte, hadi bay bay."

Sırıtıp burnumdan makas aldı. Eline vurdum. "Rüyanda beni gör."

"Asıl sen gör."

"Görmediğimi kim söyledi?"

Continue Reading

You'll Also Like

7M 407K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
19.9K 1.2K 17
Zaman da geriye giden bir kız, yaşadıkları, intikam ve kazanan karanlık taraf...
829 78 7
İki riddle kardeşin arasında kalan Sofia...