Yes to heaven~taekook

By monscherry

1.4M 121K 115K

yüzbaşı alfa kim taehyung'un başı feminist omega jungkook ile dertteydi -Enemies to lovers More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
26
27
28
29
30
31
32
final
özel bölüm
.....
..

25

40.7K 3.1K 1.8K
By monscherry

Selamm

İlhamım gitti o yüzden gecikti bölüm üzgünüm... Bölümü beğenmezseniz anlarım yani

Bu arada yorum yapın lütfen, satır aralarını boş gördükçe moralim bozuluyor

Keyifli okumalar.

.....

Sabahın çok erken saatleriydi.

Jungkook yatağında soğuktan kızaran burnunu kırıştırarak uyurken açık camdan içeri hala daha soğuk giriyordu.

Belki soğuk onu uyandırmazdı ama yüzünün her bir tarafına bırakılan öpücükler kesinlikle uyandırırdı.

Taehyung daha yeni gelmişti odasına ve yorganın içinde kaybolan minik bedenin yanına ulaşıp onu uykusunda öpmeye başlamıştı hemen. jungkook şu an dağılmış saçları, soğuktan kızaran burnu ve hafif kırmızı olan yanaklarıyla masumca uyurken alfanın bu görüntüye karşı koyması kesinlikle imkansızdı.

Üstüne çıkmış olduğu omeganın dudaklarını uyanması adına sertçe öperken hala daha uyanmayan jungkook yerinde rahatsızca kıpırdanıp kafasını yan çevirmiş ve devam etmişti uykusuna.

Taehyung onun bu hareketine gülüp başını mis kokulu boğazına sokmuş ve özlediği kokuyu derince içine çekip mırıldanmıştı. "Uyan küçüğüm" bir yandan da burnunu boğazında gezdiriyordu.

Jungkook'un kıpırdanmasıyla buna bir son verip geriye çekildi. beyaz tenli gözlerini kısıkça açmış olanları anlamlandırmaya çalışıyordu. Hala daha Taehyung'un geldiğini kavrayamamıştı yeni uyandığından dolayı, eğer bilseydi anında ona sarılırdı.

Taehyung acelesiz şekilde onun uyanmasını beklerken full onun tepkilerini izliyordu. jungkook kendine gelmek adına gözlerini ovuştururken bu sırada dudakları büzülmüştü hafifçe. alfanın odağı anında orası olurken yeniden eğilip öpmüştü dudaklarını onunkilere uzunca bastırarak.

Bu hamlesiyle jungkook onun geldiğini hemen anladı. Karnı ani bir heyecanla kasılırken elleri anında gözlerinden çekilmiş avuçlarını kaslı omuzlara koyarak onu kendinden itmişti. Taehyung kendisine bakıyordu.

Dokuz gündür görmediği alfa tam şu an karşısındaydı.

Odasına camdan girdiğini içeriye dolan buz gibi soğuktan anlarken az önce alfa tarafından dakikalarca öpülen dudaklarını yalamış ve öpülmekten kızaran dudaklarıyla konuşmuştu şaşkın şekilde. gözleri büyümüş, kızarmış burun ucuyla ona bakıyordu.

"Taehyung...." Dedi o olduğundan emin olmak istercesine. Onu bir hafta görmemesine rağmen sanki bu süre bir yıl geçmiş gibi bir his vardı içinde. hemen önünde ki surata bakarken bu bakışmayı daha fazla sürdürmek istemeyerek elleriyle yüzünü kavramıştı.

Biraz sinirlenmişti taehyung onu uyandırmadığı için. Bundan olsa gerek kaşları çatılmıştı.

"Geliyorsun da neden hemen uyandırmadın? Senin için ne kadar endişelendim haberin var mı senin sana bir şey o-" hızla cümlelerine devam ettiği sırada taehyung'un dudaklarına yapışmasıyla susakaldı. Yumuşacık sıcak dudakların baskısı jungkook'un memnunca bir ses çıkarmasına neden olurken gözlerini anın etkisiyle kapatarak küçük avuçlarını onun suratına yerleştirmiş ve öpüşlerine karşılık vermişti.

Çok özlemişti onu.

Öyle ki bu özlem hissini dindirmek adına iyice öpmüştü iri dudakları. sonunda nefessiz kaldığından dolayı geri çekilirken dudakları şişip kızarmış, ve sesli nefeslerinin arasından bakıyordu ona. Sabah sabah bir anda onu görmek ve öpmek çok iyi hissettirmişti beyaz tenliye.

Kendisine derin şekilde bakan alfaya karşın kısa bir iç çekti. bir hafta belki çok uzun süre değildi ama onu çok aramıştı. Hala daha ikili birbirine bakmaya devam ederken jungkook sonunda ağzını aralayıp konuşma kuvvetini kendinde bulabildiğinde sızım sızım sızlayan dudaklarından dökülmüştü kelimeler.

"İyisin değil mi?"

Yaralanmadığından emin olmak istiyordu.

Farkında olmadan o kadar güzel bakıyordu ki alfaya haberi bile yoktu. sesi masumca, bir çocuk gibi çıkmıştı. Onun yanındayken artık gerçekten de tepkilerini gizlemeyerek her hissini ona belli ediyordu.

Ve şu anda tatlı şekilde irice açtığı gözleriyle ona bakarken taehyung ona gülümseyip işaret parmağını soğuk burun ucuna koymuş ve üşümesini engellemişti. "Değilim, sen bana böyle bakarken hiç iyi değilim"

Yoğun şekilde ona bakarken altında ki minik beden de tebessüm etmiş ve elleri arasında ki yanakları okşamıştı. Dudakları az önce ki öpüşmelerinden dolayı ağırmasa uzun süre daha onu öpebilirdi ama bunu ertelemişti kısa süreliğine. sadece doya doya bakmak istiyordu ona.

"Sen daha da tatlı olmaya başladın bu bir hafta sana yaramış, yanakların daha da öpülesi duruyor"

Taehyung farkettiği şeyle konuşurken bakışları onun kızarık yanaklarındaydı. içinden onları ısırmak geçse de kendini tutuyordu. ama gözlerine bakan biri bile anlayabilirdi bu yoğun isteği.

"Yüzbaşı" dedi jungkook ona karşılık tripli bir sesle. Dudakları hafifçe büzülmüş ve sinirli bakıyordu ona. "Sen bana şişmanladın mı diyorsun?"

Onun bu tavrına karşı kısık sesle gülüp ellerini kızarık yanaklara çıkarırken yumuşak teni kavrayıp kuvvetli şekilde sıktı. jungkook canı acıdığından dolayı inlerken taehyung hala daha tuttuğu yanakları çekistiriyordu.

"Şöyle konuşma dümdüz ederim seni"

Sertçe konuşup ellerini geri çekerken jungkook acıyan yanaklarını tutup çatık kaşlarıyla baktı ona. "Canımı acıttın." yalandı bu.

Aksine, hoşuna gitmişti.

"Gücümün yüzde birini bile uygulamadım sana"

Konuşmasının ardından iri bedenini omeganın yanına atmış ve kolunu başının altından geçirerek kendine çekmişti onu. jungkook onun bu ani hareketiyle kafasını kaldırmış şaşkınca ona bakarken taehyung'da kafasını çevirmiş ona bakıyordu.

"Çok egolusun taehyung" demişti ona sataşmak amacıyla. ve istediği de olmuş taehyung hafif sinirli gözlerle ona dönmüştü.

"Sus yoksa yüzünde ısırılmadık yer bırakmam"

Onun ciddiyetle dediklerine kıkırdayıp ona doğru dönerek kolunu alfanın beline sarmıştı olabildiğince. Ama bedeni onunkine kıyasla küçücük olduğundan tam anlamıyla saramamıştı belini. Bunu umursamayarak iyice ona yanaşmış ve başını göğsüne koymuştu. Hala daha ona bakıyordu.

Derin bir nefes alıp baskın feremonları içine çekerken hala daha birbirlerine bakıyordu ikili. Az önce ki tartışmaları çoktan bitmişti ve jungkook ona doyasıya bakıyordu bu sırada.
"Yine gidecek misin?" Dedi gitmesini istemediğini belli eden bir ses tonuyla. ama biliyordu, görevi için gitmesi lazımdı ve içten içe istemiyordu bunu.

Taehyung hafifçe kafasını sallayarak onayladı onu. Açıkçası o da şu anda jungkook'u bırakmak istemiyordu, kaç gündür onu görememişti ve beş on dakikalık bir süre özlemini dindirmeye kesinlikle yetmezdi. Ama önce askeriyedeki işlerini halletmesi gerekiyordu. "Gitmem gerek, akşama kadar tüm işleri bitireceğim o zaman beraberiz yine"

Jungkook her ne kadar hala daha gitmesini istemese bile hafif bir baş sallamasıyla onayladı onu. Bu onun işiydi ve onu işinden alıkoyamazdı. "Tamam sorun değil akşam buluşuruz"

"Uyu şimdi uykun yarım kalmasın" demişti alfa başının altından geçirdiği kolunu omuzuna sarıp onu daha da kendine çekerken. Jungkook uysallıkla dediğini yapıp gözlerini kapatmış ve onun dediklerini dinlemişti.

Onu uyutup öyle gitmeyi düşünüyordu taehyung.

Kendine sığınan minik bedene bakarken mayışması adına saçlarına çıkardı kemikli elini, parmakları anında yumuşak tutamlardan içeriye sızıp okşamaya başlarken devam etmişti laflarına.

"Minik bebeğimin uyku düzeni bozulmasın değil mi?"

"Bebek değilim!"

Ama taehyung onu ciddiye almamıştı bile. Jungkook'un sinirle mırıldanmasına karşı saçlarına hafif bir öpücük bırakmış, başını da ordan kaldırmamıştı feremonlarını koklamak için.

Bu sırada ise jungkook yüzbaşının deyimiyle çoktan bebekler gibi uykuya dalmıştı.

....

"Jungkook eylemci tayfa sana sinirli şu anda..."

Omega onu büyük bir dikkatle dinlemeye devam ederken jimin ısırdığı alt dudağını serbest bırakmış ve korkarak devam etmişti laflarına. "Ve kendilerine yeni bir lider seçmişler aralarından"

"Ne?"

Jimin'in bir anda salona girip söylediği şeyle herkes şaşkınlıkla birbirine bakıyordu.

Saat öğle vakitlerine geliyordu ve jungkook uyanalı bir kaç saat olmuştu. Taehyung onu uyuttuktan sonra bir kaç dakika daha yanında durup uykusunun derinleşmesini beklemiş ve ardından uyuyan bedenin boğazına kafasını sokarak yoğun bir öpücük bırakmıştı. Ardında da geldiği gibi gitmişti camdan çıkarak.

"Ne yapacaksın?" Dedi hyunjin karnını tutarak koltuğa otururken. Diğerleri de onun bu sorusuyla jungkook'a dönerken onun konuşmasına gerek kalmadan momo konuşmuştu.

"Onlarla konuş bence seni dinlerler"

Jisoo ise yanında oturan jungkook'a dönmüş ve momo'ya hak vermişti. "Bence de başlarına bir şey gelmeden durdur onları"

Beyaz tenli sıkıntıyla oflayarak kafasını salladı. Sabaha yaşadığı güzel anların sevincini bile yaşayamazdan hemen böyle bir şey çıkmıştı karşısına. Sorun ettiği şey onlarla konuşmak değildi, asıl sorun omegaların vereceği tepkiydi.

"Konuşacağım..."

.....

Jungkook karşısında ki eylemci tayfaya, ve onların lider olarak seçtiği kişiye bakarken sıkıntıyla ofladı.

Omega topluluğu yeni seçtiği liderleriyle ellerinde ki pankartlarla dolaşıyordu.

"Bence" dedi jungkook'un yanında ki rose bir elini çenesine koymuş onlara düşünceli şekilde bakarken. "bence haklılar jungkook kusura bakma"

Jungkook'un bakışları sinirle ona dönerken hiddetle konuştu. "Sevgili yaptım diye feministliği bırakmadım rose. Bu davadan ölsem bile vazgeçmem biliyorsun bunu" doğruydu kesinlikle.
Yüzbaşıyla sevgili olması omegaların aşağılanmaya devam edecek olması değildi ki.

"Seni biliyorum ama onlarda haklı bebeğim benim. Günde kaç zorluğa maruz kalıyoruz bunu en iyi bilenlerden birisin" dedi rose yüzünü ona çevirirken. Jungkook ise sıkıntılı bir nefes alıp yeniden kalabalığa döndü.

"Eşitliğin sağlanmasını en çok isteyenlerden biriyim zaten ben. Ama hükümet artık eylemcilere karşı pek nazik değil biliyorsun bunu"

"O zaman taehyung ile konuş"

"Ne?" Şaşkınca ona döndü jungkook rose'nin dedikleriyle. Genç kadın ise omuz silkmiş ve yeniden konuşmuştu. "Baskın bir alfa, ve kıdemli bir asker o"

Jungkook ona yani dercesine bakarken rose imayla sırıtmış ve omuz atmıştı ona.
"Yani ileride doğacak olan delta büyük ihtimalle onun çocuğu olacak. Kimse risk almak istemez değil mi?"

Rose yeniden sırıtarak kalabalığa döndüğünde jungkook ona açılmış ağzıyla bakıyordu.

Şaşırmak bir yana heyecanlanmıştı.

"Kapat ağzını sinek girecek" rose hala daha kendisine şaşkınca bakan bedene döndüğünde bileğinden saate bakmış ve yeniden konuşmuştu. "Benim gitmem lazım biliyorsun jimin ile büro bakmaya gideceğiz"

İkisi de avukat olacağı için beraber bakacalardı büroları.

Jungkook bunu bildiğinden onu ufak bur baş sallamasıyla onaylarken rose ona iyice yaklaşarak yanağından bir makas almıştı. "Seni dinlemezlerse vahşiliğini göster onlara"

Onun dedikleriyle gülerken rose da gülüp uzaklaşmaya başlamıştı hızlıca. Jungkook onun uzaklaşan bedenine bakmayı kesip yeniden kalabalığa döndüğünde bunun böyle olmayacağını anlayarak yola çıkmış ve önlerine geçmişti.

"Çık önümüzden jungkook" dedi yeni seçtikleri lider olan omega. Jungkook onun bu üstünlük kurma çabasına içinden göz devirip onu umursamayarak kalabalığa döndüğünde yüksek sesle konuştu.

"Bu eylem de nereden çıktı? Ayrıca yeni lider seçmekte neyin nesi?" Onun sinirli bağırmasıyla omegalar sessizce birbirlerine bakarken aralarından biri lafa girmişti.

"Sen çoktan unuttun davamızı çünkü"

"Hayır tabi ki unutmadım" diye yanıtladı onu sertçe.

İçlerinden başka bir omega lafa girmişti o sırada. "O zaman neden bir aydır eylem yapmıyoruz? Hala daha alfaların o pis muamelesi devam ediyor da"

Onun bu dedikleriyle diğer omegalar da bir ağızdan konuşmaya başladıklarında jungkook acımaya başlayan başını tutup derin bir nefes aldı. Fazla sese ve gürültüye olan hassaslığından dolayı hemencecik ağırmıştı başı ve sinirlendiğini hissediyordu.

"Yeter artık" diye bağırdı jungkook sonunda dayanamayarak. Bu karmaşadan sıkılmıştı ve fazla sesten rahatsız olmuştu. sinirden dolayı irice açtığı gözlerle karşısında ki omegalara bakarken onun bağırışı dolayısıyla herkes susmuş ve itaat ederek onu dinlemişlerdi.

Jungkook'un sinirli tarafını görmek istemiyordu hiçbiri.

"Bakın haklısınız daha omega ve alfa haklarında hala daha eşitlik sağlanmadı ve durum böyleyken hepiniz onunla sevgili olmamı garipsiyorsunuz. Ancak bilmediğiniz bir şey var"

Laflarına devam etmek adına güçlü bir nefes çekerken bakışlarını onların yüzünde gezdirdi teker teker.

Az sonra yalan söyleyecekti ve utanıyordu bu yüzden.

"Yüzbaşı bu konuyu halledecek, size söz veriyorum en kısa sürede haklarımızı alacağız bana güvenin lütfen. Hepinizden çok istiyorum bunun olmasını biliyorsunuz" demişti ikna edici bir sesle. Taehyung ona böyle bir şey söylememişti ama jungkook bunun hakkında onunla konuşmayı düşünüyordu.

Şu anlık yalan söylediği için ne kadar utansa da buna mecburdu çünkü omegaları ancak böyle durdurabilirdi. Ve onların yüzlerinde ki kararsız kalmış ifadeye bakılırsa dedikleri çoktan işe yaramıştı.

Jungkook merakla onların tepkilerini beklerken içlerinden siyah saçlı minyon tipli bir kız öne çıkmış ve onun yanına ilerlemişti yavaşça. "Bari eşitlik sağlandığında sevgili olsaydın onunla. Şimdi tüm şehir seni konuşuyor yüzbaşının omegası diye ve omegalar sana tavır almış durumda davamız bitmeden alfayla sevgili olduğun için"

Bunların elbette farkındaydı. Ama onların bu kadar tepki vereceğini bilmediği için bu konuyu onlara demeyi ertelemişti ve pişmanlık duyuyordu bu yüzden. Onların haklı olduğunu biliyordu jungkook, zamanında en büyük alfa düşmanıyken ve yüzbaşına karşı ağır bir nefret duyarken şimdi onunla sevgili olmasını anlamıyorlardı ve haklılardı.

İçlerinden bir kaçı jungkook'un davasını bıraktığını düşünse bile hayatta bu işten vazgeçmezdi jungkook. Taehyung ile konuşacaktı bu konu hakkında güzellikle ve ona göre hareket edecekti. Ama eğer olur da alfa teklifini kabul etmezse ne yapacağını bilemiyordu

Taehyung eğer bu konu hakkında bir şey yapmazsa, ve omegalar hala daha aynı muameleyi görmeye devam ederse gerçekten hayal kırıklığı yaşardı.

"Bak lia haklısınız, buna bir sözüm yok zaten. Ama size söz veriyorum bu işi halledeceğim. Senden tek ricam diğer omegalarla konuş bu konuyu bana tavır almasınlar lütfen" diye rica etti kendisiyle aynı boyda olan kıza.

Lia onu kafasıyla usulca onaylayıp dudaklarını birbirine bastırdı ve bir elini jungkook'un omuzuna koyarak dostça sıvazladı. uzun süredir arkadaş olduğundan bayağı yakındı birbirlerine bu ikili. "Konuşurum sorun değil"

Jungkook onun anlayışla karşılamasına içten içe sevinirken lia devam etmişti konuşmasına.
"Asıl merak ettiğim şey şu, ilişkiniz nasıl?" Demişti heyecanlı bir ifadeyle. Beyaz tenli onun bu ani sevincine gülerken aklına yeniden alfanın gelmesiyle karnında hafif bir sancı belirmişti.

"Çok iyi" kısa ve net şekilde açıkladı. Dürüsttü bu konuda çünkü ilişkilerinin gidişatı, birbirlerine verdikleri ilgi ve sevgi ona öyle güzel hissettiriyordu ki jungkook bu hislere tercüman olamadığından dolayı kısaca açıklamıştı.

Bu sırada lia'nın yüzünde bir sırıtma belirdi. Jungkook içinden onun utandırıcı bir şey söylememesi için dua ederken lia bir adım daha atarak yaklaşmıştı ona. "Düğün günü sizi gördüm jungkook çok tatlıydınız! Uyumunuz mükemmel"

Onun heyecanla dediği şeylere gülümserken duyduğu ayak sesleriyle kafası yana doğru döndü. Boş sokağı gözleriyle tarıyordu, anın etkisiyle kaşları merakla çatılmıştı çoktan. "Ne oluy-"

Lafını dahi bitirmezden lia onu köşeye çekmişti. Bunun yanı sıra ayak sesleri çoklaşmıştı ve jungkook anlayamıyordu neler olduğunu. Bu yüzdendir ki merakla karşısında ki genç kıza bakıyordu. "Askerler az önce ki eylem yüzünden buraya geliyor olmalı"

Omega topluluğu çoktan tavuklar gibi kaçışmaya başlamıştı.

"İyi de neden çekiniyorsun ki?" Dedi jungkook onun endişeli halini garipserken. Lia telaşla yüzüne gelen saçları sürekli geriye atıp duruyordu. "Farkındaysan az önce eylem yapıyorduk jungkook yani bizi yakalamak için geldiler"

Genç kızın dediklerine göz devirerek güven verici bir sesle konuştu. "Endişelenme bir şey olmaz, taehyung ile konuşurum ben"

O an görüş alanlarına giren, ve kendilerine doğru hızla koşan siyah pitbull ile ikisi de çığlık atarken aynı anda koşmaya başlamışlardı. Arkalarında ki köpek onlara salyasını akıta akıta son sürat hızla yaklaşıyordu.

"Jungkook" Demişti lia korkudan dolayı ağlar gibi çıkan sesiyle. "Önümüzde ikiye ayrılan yol var ayrılalım bu noktada" yirmi metre önlerinde ki yolu kastetmişti bunu derken

Ama jungkook vahşet dolu bir yüz ifadesiyle ona dönerek reddetti onu. Koştuğundan dolayı nefes nefese kalmıştı ve ciğerlerine zar zor giren hava yüzünden ölecek gibi hissediyordu. Diğer yandan kendilerine epey yaklaşmış olan, ve onlara sürekli havlayan köpeği de unutmamak gerekti.

"Ya benim peşimden gelirse?"

"Salak böyle ikimizde yem olacağız" dedi lia kafasını hafif arkasına çevirip köpekle aralarında ne kadar mesafe kaldığına bakarken. O an kendilerine epey yaklaşmış olan köpekle çığlık atıp önüne döndü hemen.

"Tamam" demişti jungkook kabullenerek. Bu sırada ikili çoktan yol ayrımına gelmiş ve ayrılmışlardı. Omega son hızla koşuşuna devam ederken dakikalardır koştuğundan dolayı yüzü kızarmıştı. Soluk soluğa arkasına döndüğünde kendisine doğru koşan köpekle ağlar gibi bir ses çıkarıp önüne döndü.

Birazdan yem olacaktı köpeğe.

Bu farkındalık onun daha hızlı koşmasına neden olurken ayakları neredeyse iflas etmiş gibiydi. Kaç gündür yattığından dolayı vücudu hamlamıştı sanki.

Kendisine havlayarak peşinden koşmaya devam eden köpeğe son bir bakış atarken izini kaybettirmek amacıyla hızla ileride gördüğü köşeye doğru koştu. Nefes nefese koşusuna devam ederken köşeyi döneceği sırada biriyle çarpışmış ve bedeni çarpışmanın etkisiyle geriye doğru gitmişti.

"Jungkook?" Dedi karşısına çıkan taehyung şok olmuş şekilde ona bakarken. Önünde ki omega nefes nefese kalmış şekilde soluklanıyor, ve kızarmış suratıyla kendisine bakıyordu. Bedeni dakikalardır koştuğundan dolayı güçsüzleşmişken taehyung'un kolunu tutmuştu.

"Taehy-" diye açıklamak adına konuşmaya başladığında yakınından duyduğu havlama sesiyle hızla onun arkasına geçerek beline sarılmıştı. "Taehyung kurtar beni dakikalardır peşimde koşuyor manyak" demişti titreyen sesiyle.

"Diablo otur yerine" baskın sesiyle konuşarak köpeğe komut verdiğinde köpek ona itaat ederek kafasını eğmiş ve olduğu yere oturmuştu.

Taehyung hala daha kendine sıkıca sarılmaya devam eden jungkook'a döndüğünde beyaz tenli kendisine şaşkın bakışlar atıyordu. Hala daha doğru düzgün soluklanamadığından hızlı nefesler alıp veriyordu.

"Eğitimli köpek merak etme, artık sana bir şey yapmaz" Omeganın dağılmış görüntüsüne iç çekip kızarmış suratını kavramış ve ilgiyle ona bakmıştı. Bu sırada ise jungkook az önce yaşadığı korku dolu anları anlatıyordu tatlı surat ifadesiyle.

"Çok korkunçtu az daha yakalıyordu beni taehyung, yem oluyordum ona"

Onun çocuk gibi yakınmasına karşı dayanamayıp tuttuğu yanakları iyice büzmüş ve büzülen dudaklarına sert bir öpücük bırakarak geri çekilmişti. Kuvvetli öpüşünden dolayı dudakları sızlayan omega refleksle dudaklarını yalarken ellerini alfanın koluna çıkarmıştı.

"Korkma. sana bir şey olmasına izin vermem"

Onu ne olursa olsun korurdu

"Bu arada sen ne yapıyordun burada taehyung?"

"Hastaneden geliyorum yaralıların durumuna baktım"

"Anladım..." Demişti jungkook ona karşılık. Zaten taehyung mesajlaşmalarda dediğinden haberi vardı.

"Sen ne yapıyorsun dışarıda?" Jungkook eylem meselesini demekle dememek arasında gidip gelirken omegaları ele vermemek için vazgeçmişti bundan.

"Momo'nun yeni iş yerine gittik ordan dönüyordum"

Bu masum bir yalandı sadece.

"Köpek peşine yeni mi takıldı yani?" Onun bu soruyu sormasını anlam vermese bile onayladı onu omega.

"Evet beş dakikadır koşuyorum az daha yiyecekti beni" abartılı dediği şeylere karşı taehyung kısaca güldü. Jungkook ona öyle korku dolu bakıyordu ki bir başkası olsa önlerinde ki köpeği tazmanya canavarı sanabilirdi.

"İzin vermezdim buna"

Anın etkisiyle, ve onun ettiği korumacı laflarından dolayı karnı kasılan omega bunu belli etmemek adına önlerinde ki köpeği işaret etti kafasıyla. Ama taehyung bakışlarını bir saniye olsun yüzünden çekmemişti bile.

"Sen gelmesen ortada jungkook diye biri kalmayacaktı."

"Bir şey olmazdı emin ol" dedi taehyung kalın tınısıyla jungkook'un karnını titretirken. İyice dibine girmiş ve kafasını yavaşça açıkta kalan beyaz boğaza doğru indirmişti. Gözleri anın etkisiyle kapanan jungkook tuttuğu kolları güç almak adına sıkarken alfa burnunu boğazında gezdiriyordu.

Mühür yerine kondurulan sert öpücükle derin bir soluk alarak kafasını geriye attı. Hassas noktasında hissettiği sıcak ve pamuk yumuşaklığında ki iri dudaklar ona hiç iyi gelmemişti.

Taehyung onun bu halinin gayet farkında olarak yüzünde ki hafif sırıtmayla geriye çekildiğinde jungkook'un zevkten dolayı dişlediği alt dudağına, ve Kısılan gözlerine kısa bir bakış atmıştı.

"Buram buram ben kokuyorsun ve sana yaklaştığı anda bu kokuyu alıp otomatik olarak uzaklaşacaktı senden"

Son kez ona bakıp kendilerine doğru yürüyen hoseok'u farkettiğinde kafasıyla diablo'yu işaret etmişti ona. "Diablo'yu da al ve karargaha geri dönün"

Jungkook onun konuşmasıyla yanlarına birinin geldiğini anlarken yüzü anında kızardı utançtan. Taehyung ile fazla yakındı ve bunu birinin görecek olması utandırmıştı onu.

Hemde günler önce tüm askerlerin önünde onu öpmüş olmasına rağmen.

Bu yüzden kendini geriye çekmek istediğinde taehyung'un diablo ile uzaklaşan hoseok'dan çevrilerek ona dönmüş ve daha da kendine çekmişti onu. Yüzü kasılmış ve bakışları sertleşmişti. Ama onun aksine jungkook ona kocaman açmış olduğu gözlerle bakıyordu.

"Aşkım" dedi istemsizce yumuşak çıkan sesiyle.

Onunla bu eylem meselesini, ve eşitlik konusunu konuşmak istiyordu.

Taehyung ona laflarına devam et dercesine baktığında bir elini omuzuna çıkarmış ve orada ki rozetlere dokunmuştu. Nedense biraz sonra diyeceği şey için alacağı tepkiden korkuyordu.

Taehyung eğer olumlu karşılamazsa cidden üzülürdü.

Kısa bir süre onun rozetlerinde parmak gezdirirken keskin bakışlar onun dolgun yanaklarında, ve iri gözlerinde geziniyordu.

Şu an taehyung bu yanakları ısırmamak için, onun canını yakmamak için kendini sıkıyordu.

Yoksa jungkook'un yanakları mosmor olabilirdi.

Onun bu düşüncelerinden habersiz jungkook ona masumca bakmaya devam ederken, " seninle bir konu hakkında konuşmam lazım"

"Dinliyorum"

Anında aldığı cevapla yanaklarını havayla şişirirken biraz daha ona yanaşmış ve alttan alttan ona bakmıştı. "Aşkım, diyorum ki-"

Konuşmasına devam edeceği sırada taehyung'un belinde ki askeri telefonun çalmaya başlamasıyla dudaklarını birbirine bastırıp geri çekildi. Alfa telefonu çıkarıp aramayı yanıtladığında telefonu kulağına dayamış, ve saniyeler sonra kapatmıştı.

"Bebeğim" dedi telefonu eski yerine koyarken. "Gitmem lazım şu an, akşam dersin bana diyeceklerini olur mu?" Jungkook ne kadar onunla şimdi konuşamadığından dolayı üzülse bile başını sallayarak onayladı onu.

Kendisine hızla yaklaşan taehyung dudaklarını onunkilere yumuşakça bastırırken ayak parmak uçlarında yükselerek omuzlarını tutmuş, ve öpücüklerine karşılık vermişti. İkili bir kaç saniyenin ardından sesli şekilde ayrıldığında taehyung gitmezden önce son kez yüzünde göz gezdirmişti.

"Dikkatli git"

"Akşam çabuk gel vakit geçirelim" dedi jungkook ona karşılık. Hem bu konu hakkında konuşmak, ama ondan önce bolca özlem gidermek istiyordu.

İkili böylelikle vedalaştığında jungkook çoktan evine doğru yürümeye başlamıştı. Saat akşam dört sularına geldiğinden güneş batmak üzereydi ve soğuk vardı etrafta. Kış olduğundan dolayı hava erken kararıyordu ve bu yüzden güneş hızla batmak üzereydi.

Bir yandan onu gördüğü için sevinçli, diğer yandan da o konuyu konuşamadığı için gergindi.
Taehyung'un yüksek ihtimalle bu konuyu ele alacağını ve onu kırmayacağını biliyordu. Ama negatifi düşünmekten de alıkoyamıyordu kendini.

Onun bu tekflifi kabul etmemesi demek, omegaları kendilerinden aşağı bir varlık olarak görmesi demekti çünkü.

Bunun ihtimali bile içini sıkıyordu çünkü jungkook onu ne kadar sevse dahi ona ciddi anlamda kırılır ve aralarına bir mesafe bile koyabilirdi.

İç çekerek yoluna devam etti. Şu an bunları düşünüp canını sıkmak istemiyordu.

İşlek caddelerden çoktan geçmiş ve evinin olduğu mahalleye gelmişti bile. Seyrek binaların arasında yürürken adımları oldukça sakindi. Usul usul yürüyor akşam havasının tadını çıkarıyordu.

Sert soğuğu içine çektiği sırada yürümeye devam ederken, tam o anda köşeden beliren bedenleri farketmesiyle adımları istemsizce, farketmeden yavaşlamıştı.

Bu geçmişten gelen tanıdık bir simaydı.

Karnı onları gördüğü gibi kuvvetli şekilde kasılırken aldığı nefes yetmiyormuşcasına derin derin nefesler almaya başlamıştı kendini sakinleştirmek adına.

Karşısında ki genç adam, ve yanında ki yaşlı adam da onu çok geçmeden farkettiğinde aralarında on metre vardı. Jungkook yıllardır görmediği, ve hayatını zehir eden iki insanın yüzüne bakarken aklına dolan eski anılar yüzünden gözleri dolmuştu.

Abisi ve babası hiç değişmemişti.

Hala daha ona nefret dolu gözlerle bakıyordu ikiside.

Jungkook'un bakışları abisinin kolunu destek alma amacıyla tutan yaşlı babasına kaydığında dudaklarından bir hıçkırık kopmaması için zor tuttu kendini. Ama yaşlar çoktan gözlerinden akmaya başlamıştı.

Zamanında onun hayatını cehenneme çeviren baş kişilerden olan babası, şu an bakıma muhtaç yaşlı biriydi.

Ama ağladığı şey bu değildi, küçüklükten beri onlardan gördüğü tiksinme ifadesi, ve aşağılama ifadesiydi bu ağlamanın sebebi...

....

Bölümü yazarken beynim durdu. Gördüğünüz yanlışlar varsa söyleyin düzeltirim hemen.

Evett jungkook'un geçmişini diğer bölüm öğreneceğiz. Biraz (?) kaos yazacağım. O yüzden çok heyecanlıyım amk sizde heyecanlı olun guys

Bide jungkook'a bu düşüncelerinden dolayı sinirlenmeyin, nedenini diğer bölüm anlayacaksınız zaten.

Hadi muahh💋

Continue Reading

You'll Also Like

159K 5.4K 75
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
127K 10.3K 46
-tamamlandı- jimin: kulaklığınla aşk yaşamak yerine benimle aşk yaşayabilirsin 🎖️yoonmin #1. sırada 🎖️minyoongi #9. sırada 🎖️parkjimin #9. sırada ...
757K 74.4K 34
endişelenmeyin bay kim, bayan kim sizi seviyor. #1vkook 15.04.23
4.6K 461 14
sen ateş edeceksin, ben öldüreceğim. sen içeceksin, ben sarhoş olacağım. sen çekeceksin, ben kafa bulacağım. sen seveceksin, ben ağlayacağım. sen ağ...