OĞLANCI | BXB

By LordOfStory

3M 217K 121K

{Tamamlandı} {texting-düz metin} Ablasına asıldığını düşündüğü adama atar mesajı atan liseli bir çocuk en fa... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
FİNAL

Bölüm 41

40.3K 3.1K 1.3K
By LordOfStory

"Oğlum saçma sapan konuşma."

Annem çaylarımızı doldururken söylediğim şeye karşılık saçmaladığımı düşünüyordu ama bence hiç de saçma değildi. Ev sahibi kiraları arttırdığından beridir sıkıntılı olan durumumuz halihazırda var olan borçlar yüzünden daha da sıkıntıya girmişti. Yetmiyordu. Sadece ablamın maaşı yetmiyordu. Annem ara sıra çalıştığı için uzun vaadede bir çözüm getirmiyordu. Ben de bu yüzden okulu bırakıp çalışmak istiyordum ama annem ve ablam karşı çıkıyordu.

"Çok istiyorsan part time işlere bak. Son senen zaten okulu bırakman saçma olur." dedi ablam.

Evet, en azından bunu yapabilirdim. Mahalledeki sanayilere bakabilirdim. Okuduğum bölüm motordu. Motordan anlardım bu yüzden sanayi iyi bir seçenek olurdu benim için.

Kahvaltımı ettikten sonra okula gitmek için evden çıktım. Çetin de şirkete gideceği için beni almaya gelmişti. Omuzlarımı düşürerek arabasına doğru ilerledim ve kapıyı açıp bindim.

"Günaydın." dedim kapıyı kapatıp ona doğru uzanırken. Yanağına bir öpücük kondurdum.

"Günaydın güzelim." dedi o da yanağımdan öpmeden önce. Geri çekilip kemerimi taktım. Çetin de arabayı çalıştırırken diğer elinde yeni fark ettiğim sigarasını dudaklarının arasına almış tüttürüyordu. Onun tarafındaki cam açıktı.

Kafasını bana çevirip yüzüme baktığında bir şeylerden şüphelenmiş olacak ki, "Bak hele bana." dedi. Ona döndüm. "Neyin var senin?"

"Bir şey yok ya." diye mırıldandım.

Kaşlarını biraz daha çattı. "Boşanma evresindeki hatunlar gibi soğuk yapmanın sebebini öğrenebilir miyim?"

"Bir şey yok dedim ya. Yani var ama boş ver."

"Sümer." dedi sert bir sesle. "Ben senin sevgilinim ayıktın? Ne demek boş ver? Hemen dökül yoksa arabayı sağa çekip arka koltukta dökerim seni."

Bir nefes verdim dışarıya doğru.

"Ev sahibi kirayı arttırdı da ona biraz canım sıkkın. Daha doğrusu hepimizin canı sıkkın. Annem, ablam falan..." diye geveledim ağzımda.

"Bu muydu?"

Bakışlarım önümdeyken umursamaz bir şekilde tonlamasıyla hışımla ona döndüm. Sigarasından bir nefes çekip kolunu açık camına yaslarken sigarasını kalın dudaklarının arasından üfledi dışarıya doğru. Bakışları bana dönünce ona dik dik baktığımdan dolayı yüz ifadesi değişti.

"Evet bu." dedim sert ve bir o kadar ters bir şekilde. Ardından önüme döndüm.

"Yavrum bana niye ters yapıyorsun ki şimdi?"

"Bu muydu diye tonlayış şekline bakarsak senin için pek de önemli bir mevzu değil ama benim ve ailem için oldukça önemli." dedim her kelimemin üzerine sert tavırla tonlama yaparak.

"Öyle bir şey mi dedim? Daha kötü bir şey değil neyse ki anlamında söyledim. Para falan halledilir." dedi rahat bir tavırla.

"Nasıl halledilir bay sikimden aşağı kasımpaşa adam? Herkes senin gibi zengin değil."

Allahım ya der gibi kafasını salladı ve sigarasından derin nefesler çekmeye devam etti.

"İstersen yardım edebilirim."

"Hayır." dedim direkt.

"Senin içine rahim yerleştirip beş çocuk yapalım demedim Sümer. Ne bu karşı çıkma şekli?" diye sordu.

Sakin kalmak adına derin bir nefes verdim. "İstemiyorum Çetin. Hayır kurumu değilsin sen. Zaten telefon almanı da hala sindiremedim."

Tamam hoş güzeldi ama böyle sanki sponsorummuş gibi her maddi sıkıntımda kendini ortaya atması beni yetersiz hissettiriyordu. Maddi durumumuz onlar kadar iyi olmadığı için ister istemez kötü hissediyordum. Kim istemezdi ki para için endişelenmeyecek bir hayat?

"Neyi sindiremiyorsun oğlum?" diye çıkıştı. "Sik kadar meseleleri ovalayıp ovalayıp büyütünce zevk mi alıyorsun?"

"Salak mısın?" diye ben çıkıştım bu seferde. "Empati ne demek bilmiyor musun sen?"

"Bilmiyorum amına koyayım. Benim için önemli tek şey sevdiğimin mutlu olması. Derdin varsa çözerim. Nasıl ve ne şekil olduğu sikimde değil."

"Ama benim sikimde." dedim. "Benim açımdan bakmayı denedin mi? Yetersiz bir şekilde dertlerini başka birinin çözmesi nasıl bir his olur hiç düşündün mü?" diye sordum.

Sigarasından son bir nefes çekerken kalan izmaritini camdan fırlattı ve dumanı üfledi. Camını kapatırken sıkıntıyla nefes vermişti. Yoğun sigara kokusu burnumu doldurmuştu.

"Ben diyorum eğil sen diyorsun yok domalayım." diye homurdandı. "Ne alaka ne alaka? Kendini niye yetersiz hissedesin?"

"Of Çetin sus." dedim sert bir şekilde. "Beynini yatakta bırakmışsın anlaşıldı."

"Yanlış bir şey mi dedim de atarlanıyorsun?" dedi kaşları çatık halde.

"Atarlanmıyorum abi saçma sapan konuşuyorsun." dedim.

"Hasbinallah." dedi sabır çekerek. "Sanki ne dedim amına koyayım. Destek olmak da suç." dedi önüne bakarak arabayı sürerken.

"Destek olurken köstek oluyorsun ama. Ne desem hallederiz ya falan diyorsun hemen maddiyatını katıyorsun. Tamam eyvallah ama biraz da beni düşün. Para bizim için o kadar da önemsiz bir şey değil."

"Paranın nasıl zor kazanıldığını on yaşından beri çalışan biri olarak senden öğrenmeyeceğim. İnsan gibi sevgilimize destek olalım diyoruz beni umursamaz ve para şovu yapan biriymişim gibi görüyorsun. Yaşına veriyorum bu hareketlerini." dedi.

"Pardon neyi yaşıma veriyorsun?" diye çıkıştım ona dönerek. "Senin yaşın var da ne olmuş? Beynin gelişmedikten sonra."

"Sümer germe beni." dedi kendini zor tutarmış gibi.

Sustum. O da ben de inanılmaz gerilmiştik ve tanıştığımızdan bu yana ilk defa bu derece ciddi bir şekilde tartışmıştık.

Arkadan bir araba art arda korna çalınca "Ne var ne amına koyduğum?!" diyerek korna ile karşılık verdi. "Bir daha o kornaya basarsan direksiyonla birlikte seni dışarı almazsam adam değilim. Siktir lan yürü!" diye bağırdı açık camdan yan arabaya doğru.

"Sakin ol." dedim daha yumuşak bir sesle.

Adam da bize karşı bir şeyler diyerek gaza basınca Çetin sinirle daha fazla gaza bastı ve hızlandı. Dudağımı kemirmeye başladım. Uzun zamandır bu kadar sinirli görmemiştim onu. Az önceki kavgamızdan dolayı bu kadar sinirliydi. Bana karşı kendini tuttuğunun farkındaydım.

Sessizdik ikimiz de. Gergin hava oldukça hissedilir şekildeydi ve bu benim en sevmediğim şeydi. Düşününce biraz fazla mı çıkışmıştım emin değildim ama böyle umursamaz oluşu beni sinir ediyordu. Zaten bu konuda gergin ve sinirliydim. Bunun üstüne ben hallederim modunda para teklif etmesi daha çok germişti beni. Kötü hissetmiştim kendimi.

Okulun önüne gelene kadar konuşmadık. Arabayı durdurduğunda uyuşuk bir şekile kemerimi çıkardım. İnmedim. Sevdiğim adamla aramın bozuk olması isteyeceğim son şey bile değildi.

Dudağımı kemirerek benden tarafa bakmadan diziyle ritim sallayan sevgilime yaklaşıp kollarımı boynuna doladım ve yanağını uzunca öptüm.

Kafasını çevirip bana döndüğünde yüzlerimiz çok yakın olduğu için geri çekildim. Birinin görme ihtimalini hesaba katmamız lazımdı.

"Neydi bu şimdi?" diye sordu.

"Kavgalı ayrılmayalım." dedim omuz silkerek.

Gülümseyerek hafif cilveli bir şekilde elini tuttuğumda sert ve katı olan yüz ifadesi yumuşadı. Dudaklarında küçük bir gülümseme belirirken beni ne kadar sevdiğini belirten o sihirli kelimeleri söyledi. "Geri zekalı." dedi gülerek ve elimi sıkıca tutup yanağımdan öptü.

Gülümsedim. "Kavga edelim ama ayrılacağımız zaman barışalım. Küs kalmak istemiyorum."

Bana ayakkbının içine giyilen ve sürekli kayan babet çorapmışım gibi baktı. Hani çorap gözükmesin diye giyersiniz de sürekli ayak topuğundan kayardı ve ayağın arka kısmını acıtırdı da gün bitene kadar hem düzeltmeye çalışır hem de çoraba ve çorabı üretene söverdin ya öyle bir gerginlikle bakıyordu.

"Sinirlerim bozuldu, sevişelim."

Kıkırdayarak güldüm. "Hala tam sakinleşmedim."

Pufladı. "Piç ettin duygularımı."

Kıkırdadım. "Aşkım böyle kavgalar tripler ilişkilerin tuzu biberi. Olmazsa olmaz ya. Bu görevi de ben üstleniyorum daha napiyim? İlişkinin tüm yükü benim üzerimde." dedim ciddi bir şekilde.

"Ya Sümer bırak bu götünü yiyim ayaklarını. Böyle diye diye deli edeceksin beni." dedi.

"Aşk olsun yapar mıyım öyle bir şey?" dedim dudağımı bükerek.

"Geçen sana yemek yerken iki dakika geç cevap verdim diye 'umarım kolun kopmuştur da ondan geç cevap vermişsindir' dedin."

"Ben de yemek yiyiyordum. Ben sana yazıyorsam sen de yazacaksın." dedim kesin bir şekilde.

"Lan boğazıma kaçtı yemek boğuluyordum."

"Beni ilgilendirmez." dedim.

"Sıraat köprüsünde eğer önümde olursan çelme takıp aşağı iteceğim seni. Bunu hak ediyorsun. İflahımı siktin." dedi.

"Hele bir dene zebânilerin mızrağına oturtmazsam seni." dedim.

"Ben hurilerle partilerken kim mızrağa oturuyor görürüz." dedi.

"Hele şunun kendinden eminliğine bak. Sen cennete gideceğini mi düşünüyorsun cidden?" diye sordum alayla.

Yani iki lafından biri belden aşağı olan ve muhtemelen hayatını full eğlence ile geçirmiş bir adam olarak cennete gideceğinden şüpheliydim.

"Sanki Vatikanda papaz siktim. Ne alaka lan niye girmeyeyim?"

Konuştuğumuz konunun ütopkikliği bir yana böyle bir şeyden birbirimizi tehdit etmemiz absürt ve saçmaydı ama ikimiz de inadına devam ediyorduk.

"Gerçi doğru, öküz olduğunu varsayarsak hayvan kategorisinden yırtarsın." dedim lafı yapıştırarak.

"Konuştu imamın sol taşşağı." diye homurdandı.

"En azından senden daha imanlıyım."

"Çok konuşma bak bir öperim göt gibi kalırsın." dedi. 

Mükemmel bir tehditti beni öpmesi ama bulunduğumuz konum itibariyle bunu göze alamazdım. 

"Sözde tatile çıkacaktık." dedim konuyu değiştirip. Sanki sabahtan beri kavga çıkaran ben değilmişim gibi alttan alttan tavırlı şekilde söylemiştim.

"Senin götü başı ayrı oynayan düşüncelerin yüzünden emin olamıyorum ki. Okulun tatile girince ayarlayayım kesin olarak o zaman?" dedi onay ister gibi.

Kafamı salladım.

"İyi olur." dedim tavırlı bir sesle.

Birkaç saniye duraksadıktan sonra "Ulan," diyerek çenemi tuttu ve beni kendine çekti. Yanağımı art arda öpmeye başladığımda kollarına tutundum. Dişlerini yanağıma geçirip ısırdığında "Yaaa!" dedim gülerek ve koluna yapıştırıp elinden kurtuldum.

"Acıdı!" dedim alttan alttan gülerken şımarık ama huysuz bir sesle.

"Trip atarken bu kadar tatlı olduğuna dua etmelisin. Yoksa sik olsan bile çekilmezsin." dedi.

"Bu senin dilinde iltifat mıydı?" diye sordum.

"Benim dilimin işlevlerini en iyi sen bilirsin." dedi o her zamanki piçimsi ve muzip sırıtışı ile.

Yine konuyu bel altına getirmesini ayakta alkışlayabilirdim. Cidden onu hiçbir şey durdurmazdı. Her kelimeden bir muziplik çıkarabilirdi.

"Neyse ki dilini ve işlevlerini seviyorum." diye ona ayak uydurduğumda keyifle sırıttı.

"Yavrum be." dedi keyifle. Güldüm.

"Ben gideyim, dersi kaçıracağım şimdi. Görüşürüz." dedim ve kapıyı açtım.

"Görüşürüz hayatım. Beynini çok zorlama otuz dört ile otuz beşin toplamını bil yeter. Çıkan sonucu uygulamalı göstereceğim ben sana sonra." dediğinde kaşlarımı çattım. Otuz dört artı otuz beş?

34+35=69

69?

Yok ebesinin turşu bidonu.

Bir an hayal ettiğimde.... Kalbim ağzıma geldi bizim üst üste ters ve çıplak görüntümüzü hayal edince.

Ben alık alık ona bakarak arabadan indiğimde kalbimin teklemesini görmezden gelmeye çalıştım. O ise benim halime sırıtarak el salladı ve arabayı çalıştırıp gözden kayboldu.


-

Hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri istemediğim ve hoşuma gitmeyen şeylerin yapılmasıydı. Hele en sevdiğim tarafından yapılması beni daha çok sinirlendiriyordu. Şu an öfkeli olduğum kadar üzgündüm. Aklım yerinde bile değildi.

Annemden öğrendiğim şey adeta beni hayal kırıklığına düşürmüştü. Anneme de kızgındım aslında ama üzerine gitmek istememiştim.  Fakat aynı şeyi Çetin için yapmayacaktım.

Çetinlerin kapısının önüne geldiğimde gözümdeki sinir gözyaşlarını elimin tersiyle sildim ve kapıyı yumrukladım adeta. Birkaç saniye bekledim fakat açılmadı. Burnumu çekip tekrar art arda vurduğumda biraz sonra kapı açıldı. Muhtemelen evde sadece o vardı çünkü söylenerek merdivenlerden inmesini duymuştum.  Birkaç saniye sonra kapıyı açtığında göz göze geldik.

Beni beklemiyordu. Bu yüzden afalladı fakat gülümsedi. "Sümer?"

Çenemi sıkarak ona bakmayı sürdürdüğümde yüzümdeki ifadeden dolayı duraksadı.

"Sen ne sanıyorsun kendini?" diye sordum sakin kalmaya çaba göstererek.

Karmaşık bir yüz ifadesiyle baktı. "Ne? Ne diyorsun Sümer anlamıyorum."

"Ben sana demedim mi karışma diye? Ama yok illa kahramanlık yapacaksın değil mi?" dedim dişlerimin arasından. Öfkemden dolayı gözlerim yaşlıydı.

"Sümer ne diyorsun-"

"Kirayı sen ödemişsin!" diye bağırdım yüzüne doğru. "Hem de altı ayını vermişsin. Annem söyledi."

Annemle kira mevzusunu konuşurken Çetin hakkında daha yumuşak olmasından kaynaklı şaşırmıştım. Daha sonra ise Çetin'in anneme teklifi ve ısrarı üzerine annem borç suretiyle kabul etmiş. Çetin de ev sahibine altı aylık kiramızı peşin ödemiş. İlk baş senelik ödeyecekmiş ama annem altı ayda biraz da olsa durumları toparlarız diye düşünüp altı ayın yeterli olacağını söylemiş. Resmen gizli gizli arkamdan annemle anlaşma yapmışlardı. O kadar sinirim bozulmuştu ki. Ben günlerdir bunu düşünerek uyuyamıyordum, iş arıyordum sürekli. Meğerse Çetin bey bana söylememiş gizliden yapmış yapacağını. Üstelik onu bu konuda uyarmama rağmen yapmıştı.

"Sümer bak bunda kızacak bir şey yok. Annenle konuştum ben." dedi.

"Benimle konuştun mu?"

"Hayatım..." Bana doğru birkaç adım yaklaşıp ellerimi tutacakken hızla ondan uzaklaştım. Duraksadı.

"Uyarmıştım seni. O kadar söyledim sakın yapma gerek yok diye. İlla beni küçük düşüreceksin değil mi? Ne oldu, kahramanım diyerek boynuna atlamamı mı bekledin?" dedim kırgın fakat sinirli bir sesle.

"Saçmalama böyle bir şey beklemiyorum ama fazla abartmıyor musun? Yani ben seni üzgün gördüm bu konuda ve elimden geldiğince yardım etmek istedim." dedi.

"Ben senden bunu mu istedim geri zekalı? Sana derdimi anlattım. Sevgilimsin diye sıkıntımı paylaştım. Gel bize sadaka mı ver dedim?"

Kaşları mümkünmüş gibi biraz daha çatıldı. "Sümer yapma kurbanın olayım ne sadakası?"

"Siktir git Çetin, tamam mı? Siktir git." dedim sadece yüzüne karşı. Ardından arkamı dönüp evin bahçe kapısına yürümeye başladım.

"Sümer!" Arkamdan koşarak gelip kolumu tuttuğunda sinirle ittim onu ve tekrar gitmek için hamle yaptığımda önüme geçip engel oldu. "Sümer dur. Bak bir dinle yanlış yorumluyorsun."

"Çekil önümden." dedim çenemi sıkarak dişlerimin arasından. 

Omuzları düşerken kaşları burukça çatıldı. "Benden ayrılıyor musun? Bu yüzden benden ayrılacak mısın?" diye sordu. Bir çocuk gibi üzüntüyle sorduğu için dilime gelecek her şeyi susup yuttum.

"Bak şu an daha fazla konuşursak geri dönüşü olmayacak şeyler söyleyebilirim. O yüzden çekil biraz kafamı dağıtayım." dedim ve tekrar gitmek için atak yaptığımda tekrar önüme geçti aceleyle.

"Konuşalım, böyle gitme." dedi. 

"Çetin bak ciddiyim. Çık önümden yoksa kalbini kırarım." dedim.

Gözlerimin içine baktı. Bir şey diyecek gibi oldu ama yüzümün ne kadar ciddi olduğunu fark etmiş olacak ki sustu. 

"Tamam, sakinleşince konuşalım ama."

Kolumu sertçe çektim ondan ve bir şey demeden yanından çekip gittim.

Continue Reading

You'll Also Like

1.7K 85 8
Ağlayacaksan oynamayalım güzelim ;)
1.2K 108 25
BENİM HİKAYEMDE STAR AŞK TANRISI MARCO İSE SONSUZ GÜÇ TANRISI
324K 14K 52
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
799K 45.8K 31
"Karanlığın içinde bir ışık parlıyor,artık yalnız değilsin Akay." gay kurgu,threesome