A Meaningful Death [HyunLix]

De awerasie

142K 12.5K 44.1K

"Gerçekten seven insan, sevdiği kişiye acı çektirmez Hyunjin." Felix, yakın arkadaşı Jeongin'in, sevgilisi Hy... Mais

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
22
23
24
25
26
27
28
29
FİNAL
MEKTUP
<3

21

4K 376 1K
De awerasie

*Bu kullanıcı engellendi.*

-🌿-

Felix telefonu kapatmıştı, odasına çıkıp çantasına bir şeyler tıkmıştı. Ardından ise evden çıkmıştı ve telefonu elinde bir şekilde yürümeye başlamıştı.

Önündeki durdurulmuş bir inşaata göz gezdiriyordu. Tek koluna taktığı çantasının içinden maskesini çıkarıp yüzüne taktığı maske ile içeriye girdi.

"SEHUN!"

İçeriden karanlığın içinde Sehun Felix'e doğru ilerledi ve fısıldayarak
"

Şşş sessiz ol."dedi.

"Pardon görmedim seni."

"İstediklerin al."diyip elindeki siyah poşeti uzattı Sehun.

"Sağ ol."diyio arkasını döndü Felix. Kapıya doğru ilerlerken arkasından gelen sese karşı durdu.

"Bıraktın sanıyordum."

Felix arkasını döndüğünde karşısındakine karşı ufak bir şaşkınlık içerisinde kalmıştı. İlk önce Sehun'a imanlı bir şekilde bakmıştı. Sonra ise şsşırmış bir şekilde konuşmuştu.

"Rosé? Sehun sen mi söyledin!?"

"Evet o söyledi. Sehun sen git."

"Peki abla görüşürüz."

"Onu aradığın anda beni aramasını söyledim çünkü. 1-2 aydır hatta daha fazla bir süredir elini sürmüyordun. Ne oldu Felix?"

"Eski ben olmak daha iyi. Daha mutluyum."

"Felix. Ne kadar acı çektiğini biliyordum ben senin. Eskiden daha kötüydün, ne oldu da tekrar başlamak zorunda hissediyorsun?"

"İyi hissediyorum. Beni rahatlatıyor. Duygularımı öldürüyor. Yaşadıklarımı unutturuyor."

"Kendine gel Felix! Beni çıldırtmak mu istiyorsun sen ya? Sen daha 17 yaşındasın. 17. Ne uyuşturucusu? Bu şey senin ne duygularını öldürüyor, ne de senin unutmanı sağlıyor. Tek vasfı seni öldürmek."

"Ne güzel işte. İstediğim de bu zaten ya."

"Felix beraber başarabiliriz. Seni bu durumdan kurtarabiliriz. Bak Yoongi de var biliyorsun. Her gün sana yazıyor, seni arıyor, sana ne kadar değer veriyor farkında değil misin? Sen gidersen, sana bir şey olursa herkesten ben üzülürüm, Yoongi üzülür. Kendini düşünmüyorsan, bizi düşün. Beni düşün."

"Rosé. Eskiden canım acıyordu, kötü hissediyordum. Şimdi ise kalbim acıyor. Bir şey batıyor. Sevdiğim birisi tarafından saplanan bir bıçak batıyor oraya. Ben eskiden duygularımı kaybetmiştim. Yoktu. Şimdi? Aptal aşığın teki olup bir çocuk tarafından kandırıldım ve acı çekiyorum. En azından eskiden sadece babam yüzünden acı çekiyordum. İkiye katlandı."

"Senin her zaman yanında olacağım. Konuşacağız. Seni koruyacağım. Bu psikokojiden kurtaracağım ben Felix.

"Bir daha görüşeceğimizi bile  sanmıyorum."

"Ne demek bu şimdi? Felix! Saçmalama."

"Dayanamıyorum ben artık. Ben dayanamıyorum. Kaldıramıyor bedenim bu ağır yükü."

Felix kafasını aşağıya eğmiş olduğu yerde ağlıyordu. Rosé ise Felix'in kafasını iki elinin arasında alıp sertçe kaldırmıştı. Azarlar bir biçimde:

"Ama bu çözüm değil. Kendine gel Felix. Bu hayatta tanıdığım en güçlü kişi sensin. Senin yıkılmana izin vermeyeceğim. Hayatta izin vermeyeceğim. Sen benim kardeşimsin. Ne olduğunu anlat bana yalvarırım. Sana yalvarırım Felix. Hadi.. ağlama be güzelim."

"Rosé.."

Felix Rosé'ye sarılabildiği en sıkı şekilde, hiç bırakmak istemez gibi sarılmıştı. Rosé'nin bunun üzerine gözleri dolmuş ve Felix'e eşlik etmişti.

Felix Rosé'den ayrıldığında Rosé Felix'in yanaklarının tutmuş kendisine yaklaştırmıştı. Kaşları ve dudakları titriyordu ikisinin de.

"Felix seni çok seviyorum. Dayan bebeğim."

Felix gözlerini sıkıp yaşlarının akmasına izin vermişti. Ardından kafasını sallayıp nefesini vermişti.

Rosé Felix'in kolunu tutup arabaya doğru ilerletmişti.

"Bana gidiyoruz. Ve hep benimle kalıyorsun. Konuşacağız."

Felix sessiz kalmıştı ve sadece yürümüştü. Arabaya bindiklerinde Rosé torpidoya uzanıp bir mendil çıkartmıştı. Felix'e uzatıp:

"O güzel yıldızlarını söndürme. Parlamayı hak ediyorlar."

"Seni çok seviyorum Rosé. Herkesten çok. Hep yanımda olduğun için teşekkür ederim."

"Etme. Olması gereken bu. Ben senin, sen benim canımsın."diyip gaza bastı Rosé ve  yol boyu sessiz kalarak eve doğru ilerledi.

"İn bakalım."

Felix arabadan inip eve doğru ilerlemişti.
Rosé ile birlikte eve girdiklerinde Rosé direkt bir kahve yapmıştı.

"Rosé."

"Efendim."

"Neden bu kadar koruyorsun beni?"

"Felix."

"Efendim."

"Neden o kadar korudun beni?"

Felix sırıtmıştı. Ardından kafasını kaldırıp Rosé'nin gözlerinin içine bakmıştı. Kahvesinden bir yudum alıp "İyi ki o gün senin yanına gelip sana yardım etmişim."dedi.

"Sen olmasan belki ölmüştüm ben."

"O uçurumun ucunda bir kızın öylece beklemesi, atlamak için cesaretini toplamaya çalışması... Ah Rosé o güzel canına nasıl kıyıyordun az daha."

"Ensemden köpek eniği gibi tutmuştun."diyip kıkırdadı Rosé.

"Tutmasam düşüyordun."

"Bir dakika. Felix sen neden o gün oraya gelmiştin?"

"Seninle aynı sebepten."

"14 yaşında?"

"Yani şimdi Rosé, derdin yaşı mı olur?"

"Tamam tamam. Neyse hadi git duş al."

"Kıyafetlerim duruyor mu sende?"

"Evet hadi hadii."

"Tamam giriyorum."

Felix duşa girdiğinde Rosé telefonu eline alıp yemek söylemişti. Ardından kaloriferin ısısını yükseltip loş ışıkları açmıştı. Amacı sakin bir ortam yaratmaktı. Televizyondan komedi bir film bulup oturmuştu koltuğa.

Felix duştan çıktığında Rosé ayaklanmış ve masanın üzerindeki yemekleri açmaya başlamıştı.

"Yemek mi söyledin?"

"Evett. Gel hadi yiyelim."

"Acıkmıştım ya. İyi oldu. Ne söyledin?"

"Bibimbap, Kimçi, Tteokbokki."

"Şey üçü karmakarış olmuş sanki."diyip saçını kuruladığı havluyu kaloriferin üstüne koydu.

"İstediğini yersin otur hadi."

"İyi madem."

Rosé ve Felix bir süre karşısındaki filmi izlerken sessizce yemeklerini yediler. Ardından Rosé filmi durdurdu ve Felix'e döndü.

Felix bir süre ağzındaki yemeği çiğnerken Rosé'ye anlamsız bakışlar ile baktı.

"Felix neler oldu hemen anlat."

Felix elindeki chopsticki gösterdi ve ucundaki kimchiyi ağzına götürdü.

"Felix anlat işte."

"Aynı şeyler işte."

"Ağzındakini bitir öyle konuş bari."

Felix ağzındaki son lokmayı yuttuktan sonra Rosé'ye döndü ve "Hyunjin yine ağzıma sıçtı işte."dedi.

"Ne yaptı?"

"Önümde ölse yine de affetmeyeceğim şeyler."

"Klasik Hyunjin. En son sevgili olmuştunuz, buna rağman niye sana böyle bir şey yaptı."

"Bilmiyorum. Hâlâ intikam almaya çalışıyor olamaz."

"Tam olarak ne yaptı?"

"Sana yıllar önce anlatmıştım. Hatırlarsın belki. Annemin ölümü."

"Evet, evet hatırlıyorum. Ee?"

"Okuldaki tiyatro ödevinde bu olayı senaryo haline getirmiş ve herkese sundu. Üstelik benim rolümü oynadı."

"Ne?"

Felix önünde dönüp elindeki chopsticke bir lokma daha kimchi sıkıştırdı ve gözleri dolu bir biçimde ağzına attı.

"Felix bunu ona anlattın mı?"

Felix derin bir nefes alıp "Hayır. Jeongin anlatmıştır. Kim anlatcak?"dedi.

"Jeongin neden böyle bir çocuk oldu? İnanmıyorum ona."

"Bende."

"Felix Hyunjin nasıldı?"

"Ağlıyordu. Evime geldi, deli gibi ağladı."

"Madem böyle bir şey yaptı neden ağladı ki?"

"Bana 1-2 ay öncesinden planlanmış olduğunu ve onları iptal etmek için ikna etmeye çalıştığını söyledi."

"Siz daha 1-2 hafta önce sevgili oldunuz. E çocuk pişman olmuş işte. Anlayacağın eskiden kalan hisleri ile yapmış böyle bir hatayı. Konuş bence."

"Hayır Rosé. Bu düşmana bile yapılmaz. Haksız mıyım?"

"Hayır, haklısın."

"Hyunjin benim için bitti artık. Onunla ne zaman konuşsam tekrar tekrar pişman oluyorum."

"Ne desem bilemiyorum. Yaptığı cidden çok ağır."

"Evet. Öyle."

"Ne hissettiğini anlamam mümkün değil. Anlatsana bana ne hissediyorsun."

"Boşluk. Kendimi boşlukta hissediyorum. Sanki kalbimin ortadı delik gibi hiçbir duygu oradan geçmiyor."

"Üzgün değil misin?"

"Hayır."

"Sinirli gibisin."

"Hayır. Diyorum sana hiçbir şey hissetmiyorum. Ama Hyunjin'i gördüğümde nefret ve sinir duygum onu öldürmem için bana emirler veriyor."

"Felix yapmazsın di mi?"

"Bilmiyorum."

"Peki, baban?"

Felix gürültülü bir kahkaha atıp "Bak onu yaparım."dedi.

"Felix saçmalama."

"Ya Rosé. Annem bana dedi ki ilerde anlayacaksın. Daha açık ne olabilir?"

"Annen neden senin katil olmanı istesin?"

"İstemez evet. Ama babamı kendi ellerimle geberttiğimde ne kadar mutlu olacağımı da bilir."

"Ben sans bir şey söylemiyorum Felix. Sen bir şey hissetmiyorum diyorsun ama öfke tüm vücudunu kaplamış."

"Ben bittim çünkü. Kaybetcek hiçbir şeyim yok."

"Ben?"

Felix Rosé'nin yanaklarını tutup "Sen başkasın Rosé. Seni kaybetmeyeceğimi biliyorum ve eminim. Sen ne yaparsam yapayım hep arkamdasın ve arkamda olacaksın. Bundan da eminim. Bu yüzden seni kaybedeceğim şeyler arasında görmüyorum."dedi.

"Ya hapishaneye girersen?"

"Girmem."

"Neden? Niye bulmasınlar seni?"

"Kaçacağım."

"Felix sen ciddi ciddi babanı mı öldüreceksin?"

"Evet."

"Saçmalama."

"Babamı eve çağıracağım, ama ondan önce bütün parasını alacağım. Hiçbir eşyamı almayacağım ki babamı öldürüo kaçtığımı düşünmesinler."

"Felix.. sen delirmişsin."

Felix alaycı bir şekilde gülerek "Şaka be kızım. Ne öldürmesi. Kendimi hapislerde çürürken bulmak istemiyorum. Ama babamın bütün parasını alıp gideceğim. İstersen sende gel."dedi.

Rosé düşünmeden "Tamam."dedi.

Felix bunun üzerine şaşırmışça baktı ve "Ciddi misin sen?"dedi.

"Sen neredeysen ben oradayım. Bavulumu hazırlamaya başlayayım mı?"

"Asıl deli olan sensin."

"İki deli bulmuş birbirini desene."

"Yarın ben eve gidip paraları alacağım. Bulmaya çalışacağım daha doğrusu. Sonra buraya geliriz. Sende hazırlanırsın çıkarız."

"Tamamdır."

........

[07.07]

"Hadi ara beni."

Rosé Felix'i evine kadar getirmişti. Ardından ise başka bie köşeye arabayı park edip beklemeye başlamıştı.

Felix kapıyı açıp girdiğinde evde kimse yoktu. Hızlıca yukarı çıkıp babsının odasına girdi. Annesi öldüğünden beri 5. girişiydi bu odaya.

"Sikiyim leş gibi odası. Aynı kendisi gibi."

Felix yatağın altına, yastık altına, dolaptaki ceketlerin cebine her yere bakmıştı. Ama para bulamamıştı. Ardından komidinin çekmecelerini kurcalamıştı.

"Aha. Buldum."

Çarşafların altındaki 2-3 demet parayı cebine sokmuştu Felix. Ardından diğer çekmeceleri açmıştı. Boştu. Son olarak en alttaki çekmeyeceyi açtı.

"Bu ne be?"

Felix eline aldığı küçük kutuyu yere koydu ve içini açtı.

Bir kağıt, kolye, alyans, ve bir iki tutam saç vardı. Felix şaşkınca ve ürkmüşçe kutunun içine odaklanmıştı. Eli titremeye başlamıştı.

Alyansı eline alıp içini okuduğunda annesinin ve babasının adını yazığını görmüştü. Alyans elinden düşmüştü ve yatağın altına sürüklenip gitmişti.

Kolye de annesinindi. Onu da cebine koydu ve kağıdı eline aldı.

"FELİX?"

Aşağıdan gelen babasının sesine karşı panikle kutuyu geri yerine koyup her şeyi düzeltti ve sessizce odadan çıkıp kendi odasına geçti.

"FELİX!"

Felix merdivenden gelen sese karşı odasının kapısını araladı ve "Ne?"dedi.

"Kapıyı açık unutmuşsun. Bütün gece böyle miydi? Ya hırsız girseydi oğlum?"

"Unutmuşum."

"Sen neden bu saatte giyindin?"

"Okul yok bugün. Su bastı sanırım. Ondan 1-2 hafta yok. Biz de arkadaşlarla bir ev kiraladık. Oraya gidiyoruz."

"Haber verseydin ya?"

"Dün aradım ama müstakbel karın açtı telefonu."

"Anladım. İyi, sana eğlenceler."

"Sağ ol."

Felix'in babası lavaboya girdiğinde Felix hızlıca bavuluna eşyalarını koydu. Uydurduğu yalan sayesinde evden kaçtığını anlamayacaktı babası, bu yüzden gayet rahattı.

....

Felix evden çıkmıştı ve Rosé'nin arabasını gözleriyle aramaya başlamıştı. Yaklaşık 20 metre ilerideydi.

Elindeki telefondan saate baktı. Saat 8'e geliyordu.

Felix yürüken aniden önünde bir araba durmuştu. Bu Hyunjin'in arabasıydı.

"Feli- Sen nereye gidiyorsun?"

Hyunjin Felix'in elindeki bavula bakıp sormuştu bu soruyu.

"Sana ne?"

"Felix konuşalım lütfen."

"Ya salak mısın? Laftan anla be. Git işine sabah sabah senle mi uğraşacağım."

"Ya Felix hadi ama. Lütfen."

Felix Hyunjin'in arkasından Rosé'nin sinirli adımlarla kendisine doğru geldiğini izliyordu. Hyunjin bunu fark edince arkasını dönmüştü.

"Rosé?"

"Sen ne biçim bir insansın be?"

Rosé sert bir şekilde Hyunjin'e vurmuştu.  Hyunjin hiç tepki vermeden hak ettiğini bilirmişçesine kafasını eğmiş öylece durmuştu.

"Özür dilerim. Defalarca kez özür dilerim."

"Diliyorsun ve fayda etmediğini görüyorsun. Sen benden değil kendinden özür dile."

Hyunjin Felix'in bu sözüne karşı anlamsızca bakmıştı.

"İğrenç bir karaktere sahip olduğun için kendinden özür dile. Ben bu haldeysem senin suçun."

"Ama ben istemedim oyunu sergilemek. Ya yemin ederim binlerce kez oynamayalım diye söyledim."

"Eğer oyanamak istemeseydin okula falan gelmezdin. Ne bileyim hastayım falan derdin ki sorun oynaman değil. Sorun senin böyle bir şeyi düşünmen."

"Haklısın.."

"Evet, haklıyım. Bu yüzden bri daha karşıam çıkma yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."

"Sakinleştiğin zaman geleceğim. O zaman olacaklara razıyım."

"İyi."

Felix Hyunjin'in yanından hızlıca geçip arabaya gitmişti. Rosé ise Hyunjin'in omzunu tutuo kendisine çevirmişti.

"Senin de ne kadar acı çektiğini biliyorum Hyunjin ama bu yaptığın affedilemez. Kendinde çeki düzen ver."

"Rosé. Nereye gidiyor?"

"Başka bir şehire gidiyoruz."

"Nereye?"

"Seni ilgilendirmez."

Rosé arabasına binip Felix'e bakmıştı. Felix yandaki aynadan başını eğmiş öylece duran Hyunjine bakıyordu.

"Tamam, geçti. Ha gidelim."

"Gidelim."

........

Rosé ve Felix eve geldiklerinde Felix bavulu kapının önüne bırakıp koltuğa oturmuştu ve cebinden çıkardığı parayı, koleyeyi ve kağıdı masaya koymuştu. Ardından kağıdı eline alıp sessizce bakmıştı

"O elindeki ne?"

"Bilmiyorum."

"Nereden buldun onu?"

"Babamın çekmecesinde bir kutu vardı onu içinde buldum."

"Açmayacak mısın?"

"Korkuyorum."

"Neden?"

"Çünkü kutunun içinde anneme ait şeyler vardı. Bu mektup da anneme ait olmalı."

"Felix aç ve oku hadi."

Felix kağıdı açtığında mürekkep dağılmış esli bir kağıt olduğu ve bazı yerlerin ıslanarak yırtılmış gibi olduğunu fark etti.

"Sesli okuyorum."

"Oğlum.. Felix.. Sana böyle bir şeyi yazmak asla ama asla istemezdim. Biliyorum çok gençsin. Çok küçüksün. Sen benim tek ve ilk göz ağrımsın. Senden başka kimsem yok benim.. Baban? Baban benim hiçbir şeyim değil hayatım.. Ben babanın nasıl biri olduğunu bilmeden ölmek istemiyorum. Senin babanı yanlış tanımanı istemiyorum..

Bilmiyorum bu yazdıklarım eline geçecek mi? Ama geçmesini umut ederek yazıyorum. Babanın beni defalarca aldatmasına göz yumdum.. Sırf sen mutlu bir aile içerisinde ol diye. Baban beni sen okuldayken eve geldiğinde psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakıyordu. Ona beni aldattığını, ondan nefret ettiğimi söylediğimde bana vuruyordu. Kabahat bende değildi oğlum biliyorsun. Neymiş ben ona iyi bakmıyormuşum, ilgisizmişim.

Ne olacağını bilmeden sadece senin mutlu olmanı istediğim in giriyordum o adamla aynı yatağa. Sen mutlu olunca, sen gülünce ben mutlu oluyordum. Masada yemek yerken küçük şakalar yapıp kendince eğleniyordun. Ellerini gülerken çırpıyorsun. O kadar tatlı duruyordun ki.. Seni görünce ben uçuyordum mutluluktan.

Felix senden özür dilerim.. İyi bir anne olamadıysam, iyi bir arkadaş olamadıysam özür dilerim. Senin için her şeyi yapmaya razıyım. Ölmeye bile. Ki öleceğim. Seni çok seviyorum oğlum. Benden nefret etme olur mu? Lütfen benden nefret etme."

Felix ağlayan gözler ile Rosé'ye döndü.

"Annem intihar etmiş.."

"Felix.. Annen böyle bir şeyi yapmaz. Okumaya devam et."

"Ben hep babamı suçladım."

"Felix kendine gel."

"Babamı öldürmek için planlar yaptım."

"Felix kendinde gelsene korkutuyorsun beni."

"Rosé ben ne yapacağım. Ben babama yıllarca katil dedim."

"Felix oku sonunu oku ona göre konuş."

"Sonunu.. tamam."

"Felix ben seni bırakmak istemiyorum ama baban iyiyce sınırdan çıktı. Bana ne yapacağını bile bilemiyorum artık. Bir gün beni öldüreceğinden ya da ne bileyim başka şeyler yapacağından korkuyorum. Eğer ölürsem.. bilemiyorum belki de paranoyaklaştım. Ama eğer ölürsem, kendim değil, baban beni öldürmüştür. Her zaman bunu bil.

Seni asla bırakmayacağım. Hep yanındayım oğlum.

Seni ömrünün sonu gelse bile sevecek olan annen.."

F

elix eline telefonunu almıştı.

Minho-Felix

Felix:
Yarın konuşmamız lazım.

Çok önemli.
(20.36)

"Rosé."

Rosé tedirgin bir şekilde Felix'e baktığında gözündeki öfkenin her an dışarı çıkacağını anlamıştı ve sakince konuşmuştu.

"Efendim."

"Plan değişti."

Ficin dönüm noktası olan o bölüm.
Her şey değişiyor.

Yazım hataları olabilir. Kontrol etmedim.

Bölüm geç geldi üzgünüm. Kendi içimde bazı sorunlarım vardı ve çözmem biraz uzun zaman aldı. Açıkcası pek çözdüğüm söylenemez ama erken bölüm atmaya çalışacağım.

Bölüm nasıldı???

Continue lendo

Você também vai gostar

45.3K 3.4K 28
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
12.1M 586K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
2.9K 391 24
jeongin intihar ettiğini sanıyordu,fakat ertesi gün changbinin bedeninde uyanasıya kadar "bir diziden esinlenmiştir"
137K 14.7K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...