ASYA (TAMAMLANDI)

By bencena12

41.8K 3.4K 402

~aşk gerçekten her şeyi affedecek kadar güçlü bir duygu muydu? ~ ~~~~~ "bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım sa... More

KARAKTERLER
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58- +18
59- +18
60
61- +18
62
63
64
65- +18
66
67
68
69
71
72 - +18
73
74
75
76
77 - +18
78
79
80/+18
81-Final Part I/+18
81 Final Part II
DUYURU

70

387 40 1
By bencena12

Herkese keyifli okumalar..

Karnımda hissettiğim nemli öpücüklerle yavaş yavaş kendime gelirken hala uykuyu taşıyan buğulu gözlerimi karnıma indirdim. Demir, yüzünü karnıma dayamış karnımın üstüne durmadan öpücükler bırakıyordu ve bu görüntü cidden mükemmeldi.

Omzunda olan elimi yavaşça sürterek saçlarına çıkardım. O an elimdeki koca tektaş gözüme çarptı. Hala inanamıyordum. Dün gece ne olduğunu hala idrak edemiyordun. Sanki rüyadaydım ve uyandığımda hiç biri var olmamış, hiç dün gece yaşanmamış gibi olacak diye ödüm kopuyordu.

"yavrum" demirin masmavi gözleri bana döndüğünde kocaman gülümsedim. O da beni geri çevirmedi ve yüzünde harika duran gülümsemesini cesurca bana sergiledi. Kalbim bu görüntüyle daha hızlı çarparken "günaydın" diye fısıldadım. Ona olan sevgim öyle yoğundu ki bunun asla bitmeyeceğini biliyordum.

"günaydın güzel annemiz. Biz uyandık seni bekliyorduk" demesiyle gözlerim doldu. Bu ne güzel bir cümleydi böyle..

Karnıma son bir öpücük daha kondurup "anneyle ilgilenme zamanı ufaklık" diyip kendini yukarı doğru çekti ve alt dudağımı kaptı. Zevkle ona karşılık verdim. "hala baba olacağıma inanamıyorum. Bu benim en çok istediğim şeydi Asyam. Teşekkür ederim güzelim" benden ayrılıp nefes almam için bana zaman tanırken yavaşça yanağını okşadım. Heyecanı ve mutluluğu öyle netti ki.

"bu benim de hayalimdi sevgilim. Sen de Harika bir baba olacaksın. Asıl hayatıma girip bana bu duyguları yaşattığın için ben teşekkür ederim. İyi ki varsın bir tanem"

"sen de iyi ki varsın yavrum. İyi ki varsınız. " eli tüy kadar yumuşak bir şekilde karnımı okşarken elimi elinin üstüne koydum. "heyecandan dün akşam sormayı bile unuttum. Ne zaman oldu bu mucize. Hep korunduk sanıyordum. Nerede ipin ucunu kaçırdık" diye gülerek sordu.

"senin ofisindeki birleşmemizden sonra ilaç almayı unuttum" diye itiraf ettim. "vakit kaybetmeden kendine hemen yol bulmuş minik fırsatçı" dememle minik bir kahkaha attı.

"iyi ki bulmuş o yolu miniğimiz. Bana kalsa ne kadar istesem de senin için uzatacaktım bu olayı. Benden akıllı çıktı bebe" demesiyle ben de gülmüştüm.

"cinsiyeti ne olur acaba" diye sesli düşündüm.

"sağlıklı olsun yeter ama inşallah kızdır. Sana benzeyen bıcır bıcır bir kız çocuğu çok ama çok güzel olur" diyip güldü. Gözleri öyle güzel parlıyordu ki.. İkimize de fark etmezdi sadece sağlıklı olsundu ama yine de İnşallah onun istediği gibi kız olurdu..

"ne olursa olsun her zaman beni daha çok seveceksin dimi" diye huysuzca homurdandım. Ona tüm sevgimizi vereceğimizi biliyordum ama demir beni daha çok sevsin istiyordum. Dediğimle demir gülerken ellerini karnımın iki yanına koyup "tabi ki en çok seni seveceğim yavrum" demesiyle gür bir kahkaha atmıştım.

"seni üçkağıtçı. Duydu bile. Aldığın önlemle bunun önüne geçemezsin" dememle çeneme bir öpücük kondurup bir yanağımı avcunun içine aldı.

"benim içimde ne kadar sevgim varsa her zerresini size vericem bebeğim. Benim bu dünyadaki tek varlığım sizsiniz ve ben sizi bu dünyadaki en büyük sevgi balonuyla sarıp sarmalayacağım" demesiyle akan yaşımı yumuşak bir şekilde sildi "ve soruna gelince onu çok sevicem, her şeyden daha çok sevicem ama onu bana verdiğin için seni daha çok sevicem güzelim" demesiyle öne doğru uzanıp sevgiyle dudaklarını öptüm.

"seni öyle çok seviyorum ki cidden bunu tarif edemem ama iyi ki sen bebeğim.."

"asıl iyi ki sen güzelim" diyip anlıma sıcacık uzun bir öpücük kondurdu ve yatakta diklendi.

"ne oldu"

"hadi hemen kalk bir güzel kahvaltı edelim. Seni ve bebeğimizi bir güzel doyuralım sonra da gidip bebeğimizi görelim." diye heyecanla açıkladı ani kalkışının sebebini.

Kalkmama yardım etmesi için uzattığı elini tuttum. Kırılacak bir porselenmişim gibi beni nazikçe kaldırdı ve tekrar dudaklarıma yapıştı. Bir süre kana kana birbirimizi öptük. En sonunda benden ayrılmayı başardı ve oda telefonuna uzanıp resepsiyonu aradı, kahvaltı getirmeleri için.

Onu odada bırakıp yavaşça banyoya girdim. Parisi ayaklarımın altına seren banyoya hayran hayran bakmayı kesip işlerimi hızlıca hallettim ve odaya geri döndüm.

Demir eyfel kulesini gözlerimizin önüne seren boydan camların önünde duruyordu. Yavaşça yanına gidip arkadan kollarımı beline dolandım ve ben de omuzunun üstünden eyfel kulesine bakmaya başladım.

"çok güzel burası. Fransaya daha önce gelmiştim ama şimdi sanki gözüme daha güzel gözüküyor. Bunun tek sebebi sensin sevgilim" dememle beni tutup önüne aldı ve ellerini karnıma koyup çenesini omzuma dayadı.

"hiçbir şeyin senden daha güzel olduğunu düşünmüyorum. Burası da sen varsın diye güzel. Yoksa beş para etmez" diyip beni keyifle kıkırdattı.

"o kadar hainsin ki.. Buraya gelirken korkudan ödüm koptu." diyip elinin üstüne hafifçe vurdum. Boynuma ıslak bir öpücük bırakıp tüm vücudumu titretti.

"mert sana hazırladığım sürprizi patlattığını itiraf etti. Bu yüzden de senin evlilik teklifi beklediğini biliyordum ve ne yaparsam yapıyım hazırda beklediğin için sürprizi kalmayacaktı ve heyecanlı olmayacaktı. Ben de senin beklemeyeceğin anda başka bir tane hazırladım. Bu ilkinden daha güzel oldu. "

"aferim sana hayatım. Sana bir şey olacağının stresinden az daha çocuğu 1 aylıkken doğuracaktım" dememle daha sıkı sardı beni.

"özür dilerim güzelim. Bilseydim seni ve bebeğimizi böyle tehlikeli bir duruma asla sokmazdım" diye pişmanlıkla fısıldadı. Kollarında dönüp yüzünü ellerimin arasına aldım ve dudaklarına yumuşacık bir öpücük bıraktım.

"saçmalama bir tanem ne özrü. Rüya gibiydi. Cidden biran bana evlilik teklifi yapmayacaksın sandım. Hatta daha sabahına nehirle sana yağdırıyorduk." diyip kıkırdadım.

"bak sen.." diyip burnumun ucunu ısırdı. "biz hatuna evlilik teklifini daha nasıl güzel yapabiliriz diye düşünürken o bizi yerden yere vuruyormuş meğersem"

"yaa ne biliyim. Mertin seni patlamasının üstünden 1 hafta geçmişti ve senden tek bir kıpırtı yoktu." diye sızlandım. "hem hain mert aramızda kalacaktı bir de"

"ona bu konuda çok güvenme benden bir şey saklayamaz" diye kendinden emin bir egoistlikle söylendi. Bu tavrına ve satılmama burun kıvırdım. Ben sorardım o oyuncuya. İllaki bana işi düşerdi nehir konusunda.

"o değilse sen o köprüyü nasıl kapatıp bir de üstüne 2 tane helikopteri emrine amade ettin" dememle kibirle güldü. Yanağına hafifçe vurup bu kibirli gülüşüne ben de güldüm.

"para güzelim.. Bu dünyadaki paranın köpeği olmuş herkesi kolayca satın alır.. sakın unutma." demesiyle tam bir şey diyecektim ki kapı çaldı. Yanağıma nemli bir öpücük bırakıp istemeye istemeye kollarını çözdü ve kapıya doğru yürüdü.

Ellerim karnımın üstüne giderken guruldamasıyla "ben de annecim ben de" diyip bebeğimi onayladım. Cidden acıkmıştım. Gözlerimi hızlı bir şekilde sofrayı hazırlayan görevlilerden çekip demire çevirdiğimde onunda mutlu gözleri beni buldu ve "çok acıktık babacık" diye nazlı nazlı sızlandım hemen. Hamilelik bana daha fazla nazlılık katmıştı hissediyordum.

Demir bu söylemim üstüne kusursuz fransızcasıyla görevlileri daha hızlı olması konusunda uyardı ve en sonunda istediğimi elde edip masaya oturduk. Daha doğrusu demir oturdu beni de bebek gibi kucağına oturttu. Bizi kendi elleriyle bu şekilde beslemek istemişti çünkü beyefendi.

Canıma minnetti çünkü yerim çok rahattı ve böyle şımartılmak aşırı hoşuma gitmeye başlamıştı. Demir zaten beni her zaman şımartıyordu ama şimdi buna daha fazla ağırlık vermeye başlamış gibiydi ve ben bundan çok çok memnundum.

Uzun uzun keyifle beni besledi. Patlayacak raddeye geldiğimde itirazlarıma çok şükür ki kulak asıp beni bırakmıştı ve hazırlanmama yardım etmişti. En sonunda odadan çıkıp aşağıda indiğimizde arabaya yaslanmış mert bizi gördü ve kocaman gülümseyerek diklendi.

"ulan Asya çok sevindim çok. Amca oluyorum lan. Biz sana sürpriz yapalım derken sen bize daha büyük bir sürpriz yaptın. Tam bir aktif bombasın şerefsizim ya. Ne zaman patlayacağını bilmiyoruz ama mutlaka patlıyorsun" diye sevinçle söylenip etrafıma sardığı kollarını o anki coşkusuyla daha çok sıktı. İri kolları arasında ufacık kalırken söylediği şeye gür bir kahkaha attım.. Yandan demir her ne kadar bırak lan sevgilimi diye kızsa da ona, sesi hiç de kızgın değil aksine aşırı keyifliydi.

"hain amca bu yaptığını unutmayacağım. Az daha demire bir şey oldu diye ruhumu veriyordum. O nasıl oyuncuktu. Ama sen benim elime düşersin" diyip hafif sert bir şekilde sırtına vurdum. Hiç de vurmamdan etkilenmemiş şekilde inadına daha çok gülerek geri çekildi.

"ne yapalım kızım adamın ilk evlilik teklifini senin yüzünden patlattım bunda kendimi affettirmem lazımdı"

"aferim sana koca oğlan. Ama tebrik ederim aşırı iyi oynadın. O halin karşısında tüm mantıklı yanım yerle bir oldu. Korkudan çaresizlikten az daha çocuğu doğuracaktım" diyip koluna vurmamla sıkıca boynuma kolunu doladı ve başımın üstüne bir öpücük bıraktı.

"abartma lan it" demir sinirle çıkışıp kolumdan kaptığı gibi kendine çekti beni.

"seni de tebrik ederim taze baba. Allah hayırla kucağınıza almayı nasip etsin" diyip diğer kolunda ben olduğum için demire yarımca sarıldı.

"saol koçum Allah sana da nasip etsin inşallah"

"off deme ölürüm heyecandan. Düşünmesi bile delirtiyor beni ama bizim hatunu sevgili olmaya bile daha yeni ikna ettim. Sittin sene de evlenemeye anca ikna ederim. Yani o iş baya yaş ya" demesiyle kahkaha atmıştım. "gülme kız az aklına gir şu arkadaşının da az insaf etsin bana." diyip hafifçe kafama vurdu.

"lan elin kolun rahat dursun sokmiyim onları götüne" diye biranda sinirle bağırdı demir.

Mert hiç de bu bağırıştan etkilenmemiş bir şekilde arabanın yanına gidip arka kapıyı açtı ve abartılı bir referans yapıp binmem için arka koltuğu işaret etti. Bu şirin haline şımarık bir kız çocuğu gibi kahkaha atıp demirin de yardımıyla arabaya bindim.

"demir hasta ya da sakat değilim alt tarafı hamileyim" diye yakınsam da da beni pek takmamıştı. Yanıma oturup beni göğsüne çektiği gibi başımı göğsüne yatırıp keyifle kolumu karnına dolandım. Merte gideceğimiz hastahenin adını söyleyip o da başını başının sütüne yatırdı ve elini karnıma atıp okşamaya başladı.

Öyle mutluydum ki.. Sevdiğim adam yanımda, bebeğimiz ise karnımdaydı.. Elimi karnımın üstündeki elinin üstüne attım. Parıl parıl parlayan tek taşıma gülümseyerek baktım. Çok güzeldi. Büyük bir su damlayı pırlantaydı ve tüm halka minik pırlantalarla kaplıydı. 'Sen benim yaşamak için ihtiyaç duyduğum can suyumsun, o yüzden benim can suyumu temsil etmesi için sana bu su damlası yüzüğü seçtim' sözü aklıma gelirken kıkırdadım. Her şeyden bir romantiklik çıkarması harikaydı.

"ne oldu güzelim" diyip saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.

"hiç.. Yüzüğüm çok güzel"

"senden fazla değil" demesiyle araba durdu. Diklenip inanılmazsın diyerek ona baktım. Şakağıma bir öpücük bırakıp kapıyı açtı ve indi. Uzattığı elini tutup ben de onunla birlikte inerken kaçacakmışım gibi kollarının arasına sıkıştırdı bedenimi.

"abi randevu hazır sizi bekliyorlar ben buradayım. Her ne kadar yiğenimi görmek istesem de özel bir an sonuçta" diye hiç de memnun olmayan bir sesle konuştu mert. Bu haline kıkırdadım. Gelmesini görmesini isterdim ama evet özel bir andı ve bize saklı kalmalıydı.

"ee yani" diye alayla onayladı onu demir ve içeri geçirdi ikimizi de. Klinikten içeri girmemizle özel bir ilgi seli oluşurken etrafımızda, bizi bekleyen doktorun odasına alındık hemen. Vakit kaybetmeden ultrason cihazının altına yattım. Demir yanımda sıkı sıkıya elimi tutmuş bir şekilde kitlenmiş gibi ekrana bakıyordu. O kadar heyecanlıydı ki bir an bayılmasından korkmadım değildi.

"sevgilim bayılmazsın dimi"

"hiç bilmiyorum ve kendime de gram güvenmiyorum. Kalbim ağzımda atıyor şuan her an her şey olabilir" demesiyle kendimi tutamayıp güldüm. Gülüşümü bitiren " işte yaramaz burada" diye buram buram Fransız aksanını barındıran İngilizce kelimelerdi. Demirin bendeki gözleri ekrana dönerken "hani nerede" diye söylendi.

Doktor elini ekrana atıp minicik noktayı gösterdi.

"minicik bu" diye şaşkınlıkla söylenince ona döndüm. Sesi o kadar yoğun gözleri öyle doluydu ki. Yutkunmuştum..

"bizim bebeğimiz" diye büyülenmişcesine fısıldadı. Elini daha çok sıkıp bana bakmasını sağladım. Beni geri çevirmedi.

"evet sevgilim bizim bebeğimiz." dememle bana doğru eğilip anlımı uzunca öptü. Bu güzel hissin yoğunluğuyla gözlerim kapanırken yanaklarıma süzülen yaşlarıma onun gözlerinden düşen yaşlar karıştı.

"teşekkür ederim güzelim. Bana bunu yaşattığın için benden hiç vazgeçmediğin için sana sonsuz teşekkür ederim"

"ben de sana teşekkür ederim sevgilim beni hep sevdiğin için ve bana bu duyguyu yaşattığın için" dememle güzel mavi gözlerini gözlerimle buluşturup yanaklarımdaki yaşları nazikçe sildi ve kocaman gülümsedi sonra da dudaklarıma minicik bir öpücük bırakıp geri çekildi.

"iyi dimi çünkü çok minicik. Normal mi bu" kendi gözlerini de silip bizi ilgiyle izleyen doktora döndüğünde endişeyle sormuştu.

"normal demir bey çünkü fetüs daha 1 ay 1 haftalık o yüzden bu kadar minicik. Endişelenecek bir şey yok rahat olun." diye açıklayınca doktor "bebeğime fetüs deme" diye sertçe doktoru uyardı. Elini sıktım ne yapıyorsun diye ama beni takmadı.

"afedersiniz demir bey bilimsel konuştum." diye demiri naif bir sesle yumuşatmak istedi ama sevgilimin kaşları hala çatıktı. Anlaşılan şimdiden başlamıştık.. "kalp atışlarını duymayı bir deneyelim. Yağ dokusu bunu duymamızı şu evrede engeller çok küçük olduğu için ama sizin neredeyse karın bölgenizde hiç yağ yok o sebeple şansımızı bir deneyelim bakalım" diyip makinanın bir kaç tuşuna bastı ve bizi heyecanlı bir bekleyiş içine soktu. Odayı garip sesler kaplarken üçümüzde dikkat kesilmiştik ama kayda değer bir ses duyamamıştık. En sonunda da pes ettik.

"2 hafta sonra minik daha çok büyümüş olacak ve o zaman rahatça duyarız. Genelde 2 ay ve sonrasında her şey net anlaşılır" diye açıkladı ve yandaki peçetelikten peçete alıp bana uzattı. Benden önce demir alıp nazikçe sildi karnımı.

"cinsiyetini ne zaman öğreniriz peki" demesiyle bunu bende merak ederek doktora döndüm. Hamile olduğumu öğrendiğimde sormayı unutmuştum.

"3 aydan sonra canı ister de gösterirse öğrenebiliriz demir bey. Umarım bebeğiniz bu konuda çok nazlı değildir. Hamileliğin son ayına kadar göstermeyeni bile gördük"

"nazlılık ve inatçılık konusunda eğer annesine çekmediyse gösterir" diyip harika bir şekilde güldü. Kaşlarım çatılsa da ben de gülmüştüm.

Daha fazla oyalanmayıp hızlıca toparlandım. Ne yapmam gerektiği hakkında Türkiye'deki doktorumla konuştuğum için Fransız doktoru bu konuda oyalamadık ve hızlıca çıktık klinikten.

"yoruldun mu bebeğim. Otele mi gidelim yoksa parisi mi gezelim"

"parisi gezelim. Çok iyiyim enerjiğim" diyip ikinci şıkkı seçtim. Parise daha önce gelmiştim ama demirle gezmek varken asla bunu kaçırmazdım.

İsteğimi yerine getirip beni çok yormamaya da özen göstererek akşama kadar dolanıp durduk.

Bol bol fotoğraf çekildik ve bu gezinin en büyük kazancını bu olarak belirledim çünkü demirle tek bir tane bile fotoğrafımız yoktu. Bunu şuan pariste fark ediyor olmam korkunçtu ama cidden bu zamana kadar hiç fotoğraf çekilmek aklımıza gelmemişti. Artık sürekli yanımda olduğu için bunu unutmuştum ama anı biriktirememiş olmak üzmüştü beni. O yüzden acısını pariste çıkardım ve bundan sonra da unutmamayı aklıma not ettim.

"demir" ışıklarla harika bir şekilde aydınlatılmış yolda demirle özgürce el ele aheste aheste yürürken canımın kruvasan çekmesiyle durmuştum.

"söyle yavrum" diyip beni kendine çekip şakağımı öptü.

"bizim canımız yine kruvasan çekti" diye nazlandım.

"oyy benim bebeklerimin yine canı kruvasan çekmiş. Bebeğim bugün 6 tane yedin" diyip güldü. Yüzüm düşerken toparladı hemen kendini.

"kilo alıcam diye mi korkuyorsun sen" diye üzünce mırıldandım. Gözlerimin dolması normal miydi?

"yavrum saçmalama ben sadece boş boğazlık yaptım. Ben senin her haline köle gibi taparım" yüzümü elleri arasına alıp iki yanağıma da yumuşacık öpücükler bıraktı.

"gerçekten mi"

"tabi ki gerçekten sevgilim. Hadi gidip bol çikolatalı kruvasan gömelim" demesiyle kabaca burnumu çektim. Halime sevgiyle gülüp burnumun ucunu öptü.

"en bolundan ama. Böyle midem bulansın çikolatadan tamam mı. Tüm çikolata şelalesindeki çikolataları koysunlar bu sefer içime olur mu"

"tamam yavrum tamam. Hatta çikolata şelalesini satın alırım sen kruvasanı altına koyarsın istediğin miktarı da sen ayarlarsın. Kendinle bebeğimizs güzel bir ziyafet çektirirsin" demesiyle kocaman güldüm. "gerçekten mi" diye sevinçle bağırırken seninle başım belada dercesine bana bakıp bugün gittiğimiz ünlü bir kruvasan dükkanına sürükledi beni.

Gerçekten mi sorumu dükkanda cevaplamış Türk parasına vurunca baya tuzlu olan bir miktar parayı ödeyip dükkandaki çikolata şelalesini emrime amade etmişti. Cidden bazen bu kadar zengin olduğu için haince bir zevk alıyordum.

Elimdeki kruvasanı tam da istediğim gibi çikolatayla doldurup afiyetle yerken bana sanki dünyadaki en güzel varlıkmışım gibi bakan adama ben de tıpkı onun gibi bakarak karşılık vermiştim..

~~~~~

"ayy heyecandan ölücem demir" 3 günlük fransa kaçamağımızdan sonra işlerin bizi beklediği gerçeğiyle yüzleşip az önce İstanbula geri dönmüştük. Kendimi ve demiri fransaya kitlenmek istesem de sorumluluklarımız bize daha fazlası için izin vermemişti.

Şimdi ise gelmeden organize edip herkesi troyaya toplamıştım güzel haberleri vermek için ve deli gibi de heyecanlıydım.

"sakin ol yavrum. Mert sende dikkatli sür şu arabayı makas atma bir şey olacak şimdi" ilk beni kendince sakinleştirdi sonra da kızgınca merte çıkıştı.

"kusura bakma abi herkesin sevdiği sen gibi yanında değil kaç gündür nehirden ayrıyım valla tansiyon mansiyon kalmadı bende hepsi yerlerde." diye yakınınca güldüm ona.. Çok şapşal bir aşıktı ve canım arkadaşımı sevişini çok seviyordum. İkisi de sevilmeyi hak eden insanlardı ve bunu birbirlerine veriyor olmaları da çok güzeldi.

Mert uyarıya rağmen hızlı ama dikkatli bir şekilde troyaya varınca heyecanımı dindirmek için derin bir nefes alıp bana elini uzatan demirin eline sarıldım ve birlikte içeriye geçtik. Bizim için hazırlanan özel salona gelmemizle tüm sevdiklerimi büyük masanın etrafında görmüştüm hem de hiç beklemediğim artı ikiyleydi.

"mine" diye çığlığı basmamla mine yerinden fırlayıp yanıma geldi ve sıkıca sardı beni. "ne zaman geldin sen neden benim haberim yok"

"valla bu sabah geldik. Senin ruh hastası açıklama bile yapmadan bizi apar topar aldırdı" demesiyle demire baktım. O da yamanla sarılıyordu. Diğerleriyle de tek tek sarıldık ve evlilik teklifini önceden söylediğim için hepsinin güzel tebriklerini bir kez daha aldık. Herkes yerine geçerken biz de demirle birlikte masanın başına geçip dikildik.

"hepinize geldiğiniz için teşekkür ederiz. Bugün bizim için güzel olan şeylerin sevdiklerimizle kutlanmasının günü. Ama bugün evlilik teklifinin yanı sıra siz ailemize başka güzel bir haber daha vericez" diyen demir kolunu belime doladı ve sevgiyle gülümseyip anlıma sıcacık bir öpücük bıraktı.

Herkes merakla bize bakarken demir hadi dercesine bana baktı. O an heyecan yine bastı beni ve rahatlamak için herkese tek tek baktım.. Lina, sedo, nehir, evren, mert, mine ve yamanın dışında mirza ve eva, Karan, cem, kuzey ve eşi Eylül, mira, yağız,köstebek ve kız arkadaşı da bizimleydi ve ben bu kocaman sıcak masayı çok sevmiştim.

"öncelikle demir gibi bende bizi bu güzel günde yalnız bırakmadığınız için hepinize çok teşekkür ederim. Bu güzel haber dışında size vermek istediğimiz başka bir haber daha var" diyip demire döndüm ve sevgiyle gülümsedim. Sonra yine masada bize beklentiyle bakan arkadaşlarımıza döndüm. "ailemize minik bir üye daha katılıyor. Hamileyim" dememle kızlar şokla bağırırken erkekler keyifle gülmüştü. Lina, sedo, nehir ve mine hızla yerlerinden kalkıp beni demirin kollarında aldılar ve dördümüz sevgi topu gibi olduk saniyeler içinde.

"inanamıyorum teyze oluyorum" diye lina ve mine ağlayarak bağırdı.

"ben teyze mi oluyorum yoksa dayı mı ya ne olucam ben" diyen sedoya hepimiz gülerken en sonunda kızların fazla abartılı tepkilerinden ve tebriklerinden sıyrılıp eva, mira ve eylülün tebriklerini sonra da diğerlerinin tebriklerini kabul ettim.

En sonunda tüm tebrikler biterken herkes yerine geçmiş masada keyifli bir sohbet ortamı başlamıştı. Başımı demirin omzuna yaslayıp yüzümde kocaman bir gülümsemeyle büyük aileme baktım.

"yavrum" demir elinin tersiyle yanağımı okşayıp şu bittiğim kelimeyi kulağıma erotik bir şekilde söylerken anlık bir titreme yaşadım ve gözlerimi ona döndürdüm.

"sevgilim"

"iyi misin. Sessizsin"

"masanın harikalığı ve büyüsü karşısında dilim tutuldu. İyi ki mineyi, yamanı ve diğerlerini de çağırmışsın. Ortam o kadar güzel ki.. Teşekkür ederim bebeğim" dememle yavaşça anlıma bir öpücük bırakıp "sen her şeyin en güzeline layıksın güzelim sana az bile" diyip anlımı öptü ve beni kocaman gülümsetti.

"eee çiçeği burnunda anne baba söyleyin bakalım düğün ne zaman" mirzanın sesi aramıza girerken masadaki tüm uğultu kesilmiş, herkes bu sorunun cevabına odaklanmıştı.

"bilmiyorum ki daha konuşmadık." diyip demire baktım. O ise gayet rahat ve kararlı bir şekilde "en fazla 1 ay sonra" diyince kızlar olarak hepimiz şaşırıp kalmıştık.

"1 ay mı 1 aya değil gelinlik düğün mekanı bile seçilmez" diye lina ve mira aynı anda aynı cümleyi kurdu. Ben hala demire bakarken o da en sonunda bana dönmüştü.

"1 ay da nereden çıktı çok kısa bir süre" diye söylendim.

"fazla sürsün istemiyorum. Biran önce soyadımı almanı istiyorum. 1 ay bile fazla ama her şeyin senin içine sinmesini istediğim için kabul edilebilir en maksimum süre" demesiyle "saol ya" diyip güldüm. Aslında ben de uzasın istemiyordum ama 1 ay da çok kısaydı yani.

"1 ay çok kısa valla olmaz. Onun bize gelişi zaten o kadar en az 3 ay lazım" diye mine araya girdi. Söylediğine gülerken demir fazlasıyla kati bir şekilde başını dahası olmaz dercesine iki yana sallamıştı.

"aşkım biz 2 haftada paket yaptık bu işi 3 ay ne Allah aşkına. 1 aya her şey mis gibi halledilir uzatmayın" diye araya girdi yaman da. Mine ona ters bir bakış atarken yaman yanağını öpüp sevimlice güldü.

"1 ay cidden az mine haklı 3 olsun" diye nehir araya girince tüm kızlar başını salladı.

"en fazla 2 o da hatunum hamile diye. Çok fazla strese girip koşturmasın diye size 1 ay daha fazladan veririm anca. Ama daha fazlası yok" diye karşı çıktı 3 aya. Bunun üstüne ay pazarlığı başlarken kızlar ve demir arasında sanki konuşulan benim düğünüm değilmiş gibi kafamı demirin omzuna yasladım ve tartışmadan uzak durdum. Bana göre tüm tarihler hoştu ben zaten her türlü demirleydim..

Gece sohbetlerle, şakalaşmalarla, tatlı atışmalarla ilerlerken saatin 12'ye yaklaşmasıyla herkes ayaklandı. Tek tek hepsiyle sarılıp geldikleri için teşekkür ettim ve yüzümde kocaman bir gülümsemeyle kemik kadro dışındakileri uğurladım.

En sonunda da kalanlarla gecenin kalanına devam etmek için hep birlikte yamaç evime gittik. Kızlar buraya ilk defa geldiği için bir süre hayranca evi gezdikten sonra hepsine pijama verdim ve her ne kadar yolculuk beni yormuş olsa da kız kıza oturmayı bırakamadım ve sabaha kadar oturduk.

En sonunda gün ağarırken demir daha fazla itirazlarımı takmamıştı ve beni kaptığı gibi odaya götürmüştü..

"bebeğe de sana da bir şey olacak. Kaç saat yolculuk yaptın" diye bana bir güzel kızıp yatağa bedenimi bıraktı. Kolunu bırakmayıp uykulu gözlerimle bedenini yanıma çektim. Beni geri çevirmeyip yanıma uzandı ve sıkıca kolları arasına aldı beni.

"haklısın sevgilim. Sorumsuzca davrandım ama kızlarla böyle oturup sabaha kadar sohbet etmeyi özlemişim"

"yaptığına bir şey demem normalde tabi ki yavrum ama biraz da karnındaki miniğimizi düşünmen lazım." diyip elini tişörtümden içeri soktu ve karnımı yavaş yavaş okşadı.

"dikkat edicem" karnımda gezinen yumuşacık eli iyice uykumu getirirken "seni seviyorum demir" diye uykuya dalmada önce fısıldadım.

"ben de seni seviyorum yavrum. İkinizi de deli gibi" diye fısıldamasını son anda duymuş huzurla kendini uykunun kollarına bırakmıştım.  

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 44.5K 19
Ben onyedi yaşında Nalin Çavdar. Bu konakta beş yıldır kalıyordum ancak hiçbir aile ferdi beni kendinden bilmezdi. Ben hep ötekileştirdikleri, bir gü...
8.4K 626 22
Daha küçük yaşta hayatın zorlukları ile karşılaşan Geşa Dilda BOZKIRAN ve onu huzur ile mutluluğa ulaştıracak olan nice zorluk ve sorun... Kardeşinin...
114K 7.2K 29
Savcı ve asker hikayesidir aynı zamanda bir gerçek aile hikayesidir kitabıma bir şans verin lütfen
411K 26.7K 24
17 yıl önce bir kötülük yapıldı, bu kötülük herkesin ruhunda unutulmayacak yaralar bıraktı. Yara alanlar, asıl yaralıya yeni yaralar açmayı umursama...