ASYA (TAMAMLANDI)

By bencena12

45.2K 3.6K 402

~aşk gerçekten her şeyi affedecek kadar güçlü bir duygu muydu? ~ ~~~~~ "bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım sa... More

KARAKTERLER
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58- +18
59- +18
60
61- +18
62
63
64
66
67
68
69
70
71
72 - +18
73
74
75
76
77 - +18
78
79
80/+18
81-Final Part I/+18
81 Final Part II
DUYURU

65- +18

618 47 2
By bencena12

Herkese keyifli okumalar.. 💖

Bu hikaye sizi buraya kadar sürüklemeyi başardıysa yorum ve beğenilerinizi ondan eksik etmeyin 💌

"eldeki delillerin incelenmesi ve ortaya çıkan yeni tanıkların dinlenmesi için mahkemenin 1 ay sonrasına ertelenmesine, sanığın tutukluluk halinin ise devam edilmesine karar verilmiştir" hakimin tokmağı masaya inerken ortamda bir hareketlilik yaşandı ve mahkeme salonu hızlı bir şekilde boşalmaya başladı.

"ne oldu şimdi avukat hanım" müvekkilimin babası yanıma gelirken güven verircesine gülümsedim.

"hakim öne sürdüğümüz delilleri dikkate aldı ve yeni tanıklarımızı kabul etti Mehmet bey. Bu iyi bir şey. Tutukluluk hali devam ediyor ama dilekçe verip denetimli serbestliğe çevirmeye çalışıcam ama çok umut bağlamamanızı öneriyorum" dememle kafasını salladı. 1 haftadır ince eleyip sık dokunduğum davada güzel gelişmeler olurken masanın üstündeki evrakları toplayıp çantama koydum. Hep birlikte mahkeme salonunda çıktığımızda müvekkilimin annesi elimi tutup yaşlı gözleriyle bana baktı.

"oğlum suçsuz biliyorsun" demesiyle yorum yapmadım. Oklar onu suçsuz gösteriyordu evet ama tam açığa çıkmadan yorum yapamazdım. "onu önce Allaha sonra sana emanet ettim ben. Allah rızası için dindir şu göz yaşlarımı" demesiyle sıkıca bana sarılınca ben de onu geri çevirmedim. Bir süre kollarımda ağladı sonra da yaşlı gözleriyle ayrıldı benden.

"elimden geleni yapıyorum Meltem hanım gözünüz arkada kalmasın. Hala daha araştırıyorum ve yeni şeyler öğrenmek için her şeyi yapıyorum. Allahın izniyle suçsuzluğunu diğer mahkemede kanıtlayacağız ve adalet yerini bulacak"

"inşallah kızım. Sana güvenimiz tam biliyorsun. Hadi meltem sen de daha fazla oyalama avukat hanımı işi gücü vardır gidelim biz" demesiyle onlarla vedaşıp ayrılırken hızla dilekçe yazdım ve yönümü az önce duruşma salonundan ayrılan savcı beyin odasına çevirdim. Her ne kadar şimdiki davamda savcının cenk olmasından hoşlanmasam da tabi ki bir şey diyemezdim. Sonuçta savcı seçme şansımız yoktu ve maalesef istemediğimiz ot da sürekli burnumuzun dibinde biterdi.

Ama asıl bundan daha kötüsü de dava savcısının cenk olduğundan demirin haberi olmamasıydı ve umarım dava bitene kadar da olmazdı. Yoksa cidden elimden gelmeyen durum yüzünden başım çok ağrıyacaktı adım kadar emindim.

"gel" tıkladığım kapının ardından cenki sesi kulağıma geldiğinde yavaşça kapıyı açıp içeri girdim.

"müsait miydiniz savcım" dememle buyur gel dercesine eliyle koltuğu gösterip kafasını salladı.

"hoş geldin avukat hanım. Nasılsınız"

"teşekkür ederim savcım iyiyim siz nasılsınız" diye birbirimizi samimiyetsizce selamladık.

"iyidir şükür. Konu nedir"

"Aydın Merhat'ın tutukluk kararına itiraz için dilekçe vericektim savcım" diyip dilekçeyi önüne koydum. Göz ucuyla baktı ve başını salladı.

"olumsuz olacağını biliyorsun. Cezada yargılanıyor adam"

"ben yine de üstüme düşeni yapıyım savcım" dememle kısa bir süre yüzüme kitlenip kaldı ve anca ben huzursuzca kıpırdandığımda çözüldü.

"davanda daha ciddi gelişmelere kesin kanıtlara ihtiyaç var biliyorsun. Elindekiler güzel ama çıkarmaya yetmez"

"biliyorum tabi ki savcım. Her ihtimalin peşindeyim" dememle anladım dercesine ağır ağır başını salladı.

"bunu çözemezsek adam baya yer avukat" diye konuyu uzatmaya devam etti. Gereksiz bir konuşma yapıyordu ve amacı ne cidden bilmiyordum. Bilmek de istemeden kalkıp gitmek istiyordum ama bir savcıyla da çatışmak çokta tercih edeceğim bir şey değildi.

"Biliyorum savcım ama siz de eldeki delilleri birleştirince müvekkilimin bir tuzağa çekildiğini görüyorsunuzdur"

"benim görmem ne kadar önemli avukat hanım. Varsayımlarla yürüyemeyiz. Sağlam delil lazım biliyorsun"

"Biliyorum savcım ve bunun için uğraşıyorum. Bir yerden haber bekliyorum bu konu hakkında ve o haberin de bunu çözeceğine, davayı anında bitireceğine eminim" dememle tek kaşı havalandı.

"kimden bekliyorsun bu haberi. Eli kolu uzun sevgilinden mi" demesiyle gerilmiştim. Karın ağrısı şimdi belli olmuştu. Ben de zaten ne zaman konuyu demire getiricek diye meraklanmıştım ki çokta bekletmedi.

"sevgilimin işlerimle bir alakası yok savcım bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Tahminen ne zaman demiri ağzınızdan düşürürsünüz" diye çok sinirli çıkarmamaya çalıştığım bir sesle sordum. Sahte bir gülümsemeyle ona bakarken ellerini masanın üstünde kenetleyip gözlerimin tam içine baktı üstünlük taslamak istercesine ama bilmediği ben bu bakışlara babamdan antremanlıydım ve bana sökmezdi.

"bir mafya babasıyla, bir suç makinasıyla birliktesin avukat hanım. Siz de biliyorsunuz ki hukuğumuzda yaptığı işler yasak ve bir avukat olarak onunla olmanız da hoş değil. Herhangi bir konumuzda parmağı tespit edilirse sizi büyük bir yaptırım bekler" demesiyle ellerim sinirle yumruk oldu. Cidden hayatıma girmiş olmasına ve statüsü yüzünden benimle böyle konuşma cesareti bulmasına lanet ediyorum.

"eğer demirin dediğiniz gibi bir sıfatı olsaydı şuan dışarıda değil tam da istediğiniz gibi içeride olurdu. Demirin yani sevgilimin böyle bir sıfatı olmadığını, gayet dürüstlükle restoran işlettiğini çok iyi biliyorsunuz. Ayrıca kişisel hayatımda kiminle birlikte olduğum ya da gezip tozduğum ancak ve ancak beni ilgilendirir. He ayriyetten demiri işime karıştırırsam da emin ki ruhunuz duymaz siz zaten bunu çok iyi biliyorsunuzdur" onu küçümseyici bir tavırla son cümlemi kurduğumda sinirle çenesi kasıldı. Bu adamın beni elde edememe hırsından cidden sıkılmıştım. Tayin süresi dolsaydı da defolup gitseydi keşke.

"suçlarını ortaya çıkartamamız onu suçsuz yapmaz" diye sinirle uzattı lafı. Daha fazla onunla bu konuda münakaşa etmemek için ayağa kalkıp samimiyetsiz bir gülüşle ona baktım.

"kanıt yoksa suçta yoktur savcım. Bunu size hatırlatmam bile gerekmemeli. Her ne kadar kalıp kuruntularınızı dinlemek istesem de böyle boş işlere sizin aksinize ayıracak gram vaktim yok. Müsaadenizle"

"bir savcıyla konuştuğunu unutma avukat" diye sinirle çıkıştı.

"bir savcı olarak sizi ilgilendirmeyen aşk hayatıma burnunuzu sokarsanız kişisel alanıma girmiş olursunuz ve kişisel alan ihlali karşılıklı olarak sınırların aşılmasıdır. Aşılan sınır da aramızdaki resmiyete darbe vurur ve kişiler kendilerini savunmak için eşitlenir. Ayriyetten siz de biliyorsunuz ki hukukta herkesin kendini savunma ve açıklama hakkı vardır. Yani yaptığım saygısızlık değil kendimi savunma" diye alay variliğimi çokta saklamadan açıkladım. Çenesi sinirle iyice kasılırken şansımı çokta zorlamadan çantamı aldım ve samimiyetsiz bir şekilde iyi günler dileyerek kapıya yöneldim.

"kendini böyle bir adamın sevgilisi yaptığın için sana acıyorum Asya " elim duyduğum cümleyle kapı kolunda kalırken bu sefer sinirle çenesi kasılan ben oldum ama kontrolüm kaybetmeyerek yavaşça ona döndüm.

"asıl ben sana acıyorum cenk. Bir kadından yediğin reddin acısını bu kadar belli etmen içler acısı ve bir erkek olarak demiri bu kadar kıskanman da. Sana eski bir tanıdık tavsiyesi, geçmişe takılıp kalarak kendini alçatma hele de bir kadının karşısında. Çünkü biz kadınlar böyle ezik adamlar sevmeyiz" dememle kapıyı açıp son anda çarpma fikrinden vazgeçerek kapadım.

Gerizekalı herif. Bana acıyormuş. Asıl acınacak kendisiydi de görmüyordu. Sinirle adliye çıkışına yürürken elim telefonuma gitti demiri aramak için ama son anda vazgeçtim Çünkü yanına gidip sürpriz yapmak daha cazip gelmişti.

1 haftadır öyle yoğunduk ki ikimizde birbirimize doğru düzgün zaman ayıramamıştık ve deli gibi ona özlem duyuyordum. Yanına gidip ilk önce ona sarılarak duygusal açlığımı sonra da onunla sevişerek bedensel açlığımı gidermek istiyordum ki yaptım da. Arabama binip yönümü troyaya çevirdim. Restoranın önüne gelmemle arabayı valeye bırakırken hızla içeri adımladım.

"hoş geldiniz efendim randevunuz var mıydı" tanımadığım bir resepsiyoner beni karşılarken yürümeye devam ettim.

"yemek için gelemedim teşekkürler. Demir burada mı"

"bildiğim kadarıyla toplantıda kendisi efendim. İsterseniz sizi deniz kenarında bir masaya alıyım ve geldiğinizi haber verelim"

"Teşekkür ederim gerek yok. Odasında bekleyeceğim"

"yalnız haber vermeden ve demir beyden onay almadan müşterilerimizi odasına alamıyoruz üzgünüm." demesiyle en sonunda yürümeyi kesip ona döndüm.

"sen yeni misin" dememle başını sallarken karşıdan bana doğru gelen ve daha önceden demirin bizi tanıştırdığı işletme müdürünü gördüm.

"Asya hanım hoş geldiniz"

"hoş buldum akın bey nasılsınız."

"iyiyim efendim siz nasılsınız"

"ben de iyiyim teşekkür ederim. Demire bakmıştım"

"buyurun sizi odasına alıyım kendisi birazdan odasında olucak" demesiyle yanımda, olayı anlayıp mahçupca bana bakan adama git dercesine kafa salladı ve benimle birlikte yürümeye başladı. "kusura bakmayın yeni başladı daha tanımıyor sizi"

"önemli değil olur mu öyle şey." diye mahçupca cevapladım. Sanki herkes beni tanımak zorundaydı. Neydim sanki ben prenses Diana mı?

Birlikte Demirin odasına gelmemizle benim için kapıyı açtı ve ben de teşekkür edip içeri girdim.

"bir arzun var mı hemen yerine getirelim" demesiyle samimiyetle güldüm ona.

"teşekkür ederim bir şey istemiyorum sadece demire geldiğimi söylemeyin yeter" dememle anlayışla gülüp başını salladı ve çıktı. Çantamı ve kabanımı koltuğa bırakıp demirin koltuğuna geçtim ve önümde uzanan harika boğaz manzarasını izleyerek demirin gelmesini bekledim.

Allahtan çok beklemedi. 10 dakika sonra kapı "gerekli düzenlenmeleri yap toplantıy.. Asyam" diye açılırken keyifle koskocaman gülümsedim ama gülümsemem arkasından giren o asistanı yüzünden anında soldu. "neden bana haber vermediler. Ne zaman geldin sen güzelim" diyerek yanıma geldi ve beni kollarına alıp sıkıca sardı. Bende hemen kollarımı beline sardım. Kokusunu, dokunuşunu öyle özlemiştim ki görende daha iki gün önce görüşmemişiz de aylardır ayrıyız sanırdı.

"ben haber vermemelerini söyledim. Sürpriz yapmak istedim sevgilim" dememle saçlarımın arasına öpücük bıraktı. Ben de yüzümün gömülü olduğu boynuna bir öpücük bıraktım ve anında kasılmasının zevkini tattım..

"ahu her şeyi iptal et kimseyi de bağlama çünkü günün geri kalan tüm zamanını hatta tüm ömrümü bu güzel kadına ayırıcam" demesiyle koskocaman güldüm.

"çok fenasın" dememle kulağıma eğilip "sana fel fenayım sadece" diyerek şakağıma bir öpücük kondurdu ve beni kollarından ayırmayıp ahuya döndü bende onunla birlikte ahuya döndüm.

Cidden güzel bir kadındı ve ben onu hiç sevmiyordum. Kadının gözü göz değildi. Kadınlar hissederdi.

"ama efendim ta.."

"ahu bir daha sana söylediğimi ikiletir ya da itiraz edersen referansını yazmak zorunda kalıcam" diyerek sözünü kesince demir. biranda yüzü bozuldu. Soğuk yeşil gözlerini demirden alıp bana dokundurdu sonra da kafasını sallayıp dışarı çıktı. Benimde gözlerim onun çıktığı kapıda kaldı bir süre.

"güzelim ne güzel bir sürprizmiş bu" demir elini yanağıma koyup yüzümü kendine çevirirken kurulmuş halimden anında sıyrılıp sıcacık güldüm ona.

"dedim ki bebeğimi bu kadar özlemişken neden onun yanına gitmiyorum, neden onu sarıp sarmalamıyor deli gibi özlemimi gidermiyorum ki" diyip kollarımı cilveli bir edayla boynuna dolandım.

"ne iyi yapmışsın bir tanem. Öyle iyi geldi ki seni görmek"

"mmm bak sen" diyip hafif aralık duran alt dudağını dişlerimle ısırıp çektim. Kısık bir inleme dökülürken dudaklarından belimdeki ellerini daha da sıklaştırdı.

"yapma çok özeldim zaten valla pertini çıkarırım" demesiyle şuh bir kahkaha attım.

"ben de özledim sevgilim ve dedim ki belki bebeğimle benim ofisimde gerçekleştiremediğimiz ama ikimizin de aklında kalan o ofis fantazisini yaparız dedim" dememle gözleri saniyesinde karardı. Anında moda girmesi öyle hoşuma gidiyordu ki..

Kurduğum cümlenin bitmesiyle hızla dudaklarıma atılmak için hamle yaptığında başımı yana çevirip yanağıma yönlendirdim dudaklarını.

"ne oldu"

"kapıyı kilitle"

"kimse giremez"

"dayıma yakaladığımız o geceden sonra her türlü önlemi alıcam demir" dememle homurdana homurdana kapıya gitti. O geceden sonra hala akıllanmamıştı ya pesti doğrusu.

Dayımın demire yumruk atışı, herkesin başımıza toplanışı ve rezil olmamız, oluşan o kargaşa tekrar gözlerimin önüne gelirken titredim. Hayatımda hiç bu kadar utandığım bir an daha olmamıştı. O gece dayımı zorla demirin üstünden almış demirinde evden kovulmasına mani olamamıştık. Dayım biraz abartmıştı bana göre. Sonuçta biz sevgiliydik ve birbirimizi öpmemiz doğaldı ama işte gelenekçi aile yapısında bu kadar serbestlik yoktu tabi ki ve dayım da bunu gayet güzel göstermişti.

"güzelim" demir yanıma gelip elini belime sararken beni o günden çekip almayı başarmıştı. "ne oldu daldın gittin"

"yok bir şey hayatım" diyip elinin tutuşundan kurtuldum ve onu sandalyesine yönlendirip omuzlarından iterek oturttum. Tek kaşı havalandı ne oluyor dercesine.

"bugün farklı bir şey deneyeceğiz" diyerek gizemini korudum.

Buradan sonraki kısım +18dir bilginize.. 

"Allah Allah bak sen benim güzel amazonuma. Ne deneyecekmişiz bebeğim" diye merakla sorunca seksi olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle önüne diz çöktüm. Gözleri şaşkınlıkla fal taşı gibi açılırken keyifle güldüm bu haline.

"Asya" diye anında boğukça inledi. Onun bu halinden şimdiden büyük keyif almaya başlamıştım. Gözlerimi, koyulaşan gözlerinden ayırmayıp elimi kemerine götürmemle ellerini hemen ellerimin üstüne koydu.

"bırak demir"

"bunun için hazır değilsin bebeğim. Şahsen ben de hazır değilim. Darmaduman olurum"

"buna sen mi karar veriyorsun hayatım. Bırak şu elimi ve işime karışma" diye kızdım ona.

"ama be.."

"Demir" diye sinirle çıkışmamla büyük bir teslimiyetle ellerini iki yana düşürdü. Göğsü derin nefeslerle inip kalkmaya başlarken bende heyecanlanmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum ama içgüdü her zaman bize bir yol gösterirdi mantığıyla yola çıkmış çok merak ettiğim şeyi denemek istemiştim.

"altı üstü sadece kemerimi açtın daha ama ben şimdiden boşalmaya yaklaştım" diye acıyla ve şaşkınlıkla inledi.

Onu bu kadar etkiyeceğini hiç düşünmemiştim ama İnternete erkeklerin bundan çok hoşlandığını okuduğumdan beri demirde ki etkisini görmek istemiştim. Şimdi ise demirin bu heyecanlı halini görünce İnternette yazana tam anlamıyla inanmıştım.

Cidden erkekler bunu çok seviyordu belliydi çünkü demir dudaklarını dişleriyle kapmış göğsü ise dehşet bir hazla inip kalkmaya başlamıştı. Yavaşça, birbirimizin gözlerine baka baka düğmesini açtım ve elimi pantolonunun iki yanına koyup çekiştirdim. Bana yardımcı olup kalçasını kaldırdı ve benimle birlikte pantolonunu ve baksın aşağıya itti.

Küçük titan daha dokunmama bile gerek kalmadan sertleşmiş, şişmiş ve hazır hale gelmişti. Hayranlıkla ona baktım.

"şu hale bak. Daha dokunmadın bile bebeğim. Resmen sana tapıyor" eli saçlarımı okşarken gerginlikle güldüm. İş kamera başına gelince az önceki rahatlığımda uçup gitmiş, tecrübesizliğimin gerginliği üstüme çökmüştü.

"nasıl yapılacağı hakkında bir bilgim yok iç güdüsel gidicem ama sen bana yön ver tamam mı. Yanlış bir şey yapıp küçük titana zarar vermek ve canını acıtmak istemiyorum" dememle baş parmağıyla ilk önce heyecanla aralanan dudaklarımı okşadı sonra da parmaklarını saçlarıma dolayıp bendeki heyecanın on katı bir heyecanla kafasını salladı.

"sakın ısırma bebeğim. Dişlerini sürtebilirsin bu harika olur ama şevke gelip kendini kaybederek ısırma. Miden bulanırsa direkt çıkar. Hiçbir şeye devam etmek zorunda değilsin tamam mı" diye uyardı beni. Kafamı hızla salladım ve ilk önce parmaklarımı dibine sardım sonra da yavaşça dudaklarımı başına dayadım. O an keskin bir nefes çekip tuttu. Onun bu haliyle iyice gaza gelip ucunu ağzımın içine alırken değişik bir hazla doldum.

Bu hem çok garipti hem de çok erotikti ama önceden düşündüğüm gibi de iğrenç değildi.

"ağğhh Asya" demir genzinden gelen boğuk inlemesiyle birlikte saçlarımdaki elini oynatıp kafamı öne doğru biraz daha itti. Ağzımı daha çok açıp onu almak için daha fazla alan yaratırken demirin kısık inlemeleri çoktan odayı doldurmaya başlamıştı. Yavaş yavaş onunda elinin yardımıyla hareketlerimi devam ettirdim. Bir süre sonra duruma iyice alışınca kontrolü elime aldım. Hareketlerim hızlanırken inlemelerini durduramayan demirle fel fena olmuş zevk ve şevk her yanımı deli gibi sarmıştı.

Onun o erkeksi inlemelerine hele de benim yarattığım bu inlemere deli olmuştum.

Yavaşça dişlerimi sürtmemle "ağgghh Asya bebeğim gelicem dur" diye sertçe inleyen demiri dinlemeyip hızımı daha da arttırdım. Dilimi de devreye sokup tıpkı beni delirttiği gibi onu delirtirken elleriyle saçlarıma asılıp hem beni çekmeye çalışıyor hem de devam et dercesine kafamı öne doğru itiyordu.

"ağzına gelicem çekil ne olur iradem kalmadı seni çekmeye. Miden bulanır güzelim" diye inledi. Tabi ki onu dinlemedim. Onu merak ediyordum. Tadını merak ediyordum. Onun beni tadarken midesi bulanmadıysa benim neden bulanacaktı ki..

Son vuruşu yapıp gelişini hızlandırmak için elimi erkekliğindeki en hassas yerine atıp yavaşça sıktım. O anki irkilmesi ve peşinden gelen derin inlemesi paha biçilemezdi. Daha fazla dayanamayıp adımı sayıklaya sayıklaya ağzıma kendini bıraktı.

Ağzıma akan sıvı çok değişikti. Tadı yoktu ama iğrenç de değildi. Hepsini almaya çalışırken sarsılmaları bir türlü bitmeyince nefes diye çıldıran ciğerlerime daha fazla kayıtsız kalamayıp mecburen geri çekildim ve ona baktım.

Gözleri kapalıydı ve yüzü harika bir rahatlamayla aydınlanmıştı. Onun bu hali, deli gibi inip kalkan göğsünün görüntüsü beni dehşet bir hazza sürükledi. Öyle güzel ve eşsizdi ki.. Buna sebep olmak kadınlık gururumu okşadı resmen.

Elim iyice rahatlaması için hala seğiren erkekliğini büyülenmiş gibi okşarken yavaşça o aşık olduğum gözlerini açtı ve doğa üstü bir varlığa bakıyormuşcasına hala ayaklarının dibinde oturan bana baktı..

Mavilerinin hiç bu kadar güzel göründüğünü görmemiştim.

"sen benim sonum olacaksın. Cidden sen benim sonum olacaksın. Bir gün cidden azdırıcı ilaç kullanan dayılar gibi kalp krizi geçiricem diye ödüm kopuyor" demesiyle kendimi tutamayıp kıkırdadım ve parmağımı dudaklarımın üstüne koydum. Hala duran ıslaklığı elimle yayarken gözleri daha da karardı ve bana doğru bir atak yapıp bedenimi hiç zorlanmadan kucağına aldı.

Hızla ateş gibi yanan dudaklarına dudaklarımı yapıştırıp onun yaptığı gibi ben de kendini ona tattırırken elleri delirmişcesine elbisemin eteğine gitti ve hiç zaman kaybetmeden kalçalarımın üstüne topladı.

Müdahale etmedim. Zaten istediğimde buydu çünkü onu aşırı özlemiştim. Birleşmemizi aşırı özlemiştim. Bu isteği de aşmış artık ihtiyaca dönüşmüştü.. Ona deli gibi ihtiyaç duyuyordum..

Kalçalarımın üstüne toplanan eteğimden kurtulunca elini iç çamaşırıma attı ve çıkarma zahmetine girmeden kenara çekip beni belimden tutup kaldırdığı gibi ne ara tekrar sertleştiğini anlamadığım erkekliğinin üstüne sertçe oturttu.

O an hazla başım arkaya düştü ve aynı anda derince inledik. Sanki az önce boşalan o değilmiş gibi anında sertleşmiş ve uzun erkekliği kadınlığımın son noktasına kadar dayanmıştı.

Bu cidden harika bir histi. Son raddeme kadar dayanan erkekliğinin yarattığı his cidden müthişti...

"demir ağhh çok iyi sevgilim. Çok iyi." diye inlememle bana destek olup kalkıp inmelerime yardım etmeye başladı.

Bedenim yeni pozisyona alıştığında ellerimi omuzlarına koyup ben de delirmiş gibi hızlanarak inip kalkmaya başladım. Her defasında son raaddeme kadar dayanan erkekliği ve kalınlığı yüzünden kadınlığımda yarattığı gerginlik aklımı başımdan almıştı.

Adımı sorsalar söyleyemezdim tam o raddedeydim.

"çekm..çekmecede kondom var" ikimizin de sona yaklaştığını anlamasıyla zorla inledi demir ama ne kondom umurumdaydı ne de başka bir şey. İçimden çıkmasına asla izin vermezdim şuanda .

"içime boşal"

"olmaz"

"tekrar ilaç alırım" diye inleyip tekrar sertçe erkekliğine oturdum. Biran şuuru kaçarken gözleri kaydı ve yüzünü göğüslerinin üzerine düşürdü. Elbisemin üstünden göğsümü ağzına alırken zevkle saçlarına asıldım.

"olmaz zararlı" diye söylenip sert elleriyle sıktığı kalçalarımı tekrar bana destek olarak havaya kaldırıldı ve yarı yolda o da kalçasını havaya kaldırarak beni karşıladı.

Cidden şimdi kafayı sıyıracaktım. Bu pozisyona aşık olmuştum..

"sürekli kullanırsan zararlı olur demir. Kadınlar bunu senelerce kullanıyor kimseye bir şey olmadı bana da olmaz.. Şu anda yaptırdığın muhabbete bak ya Boşal artık dayanamıyorum" diye sinir ve zevkle söylendim ona. Az önce boşalan o değilmiş gibi hala performansında gram azalma olmadan hareketlerine devam ederken ben daha fazla dayanamadım ve teklifsizce kendimi bıraktım.

"gözlerini aç" diye bana emir verdiğinde zorla da olsa isteğini yerine getirdim ve o da son vuruşunu yapıp gözlerimin içine baka baka içime akmaya başladı. O an birbirimize kitlenen gözlerimiz bize her şeyi anlatıyordu..

O kadar eşsiz ve harika bir andı ki..

Sarsılmalarımız bitip yorgunca demirin üstüne yığılırken hala içimde olan erkekliğiyle kısıkça inledim

"yemin ediyorum ne diyeceğimi bilmiyorum anasını satayım. Sanki konuşmayı yeni öğrenen bebe gibiyim. Kafayı sıyırtacaksın bana en sonunda." diye homurdandı. Bu tatlı homurtusuna yorgunca gülerken yüzümü göğsünden kaldırıp kendine batırdı beni.

Yüzü öyle güzel bir şekildeydi ki kalbim deli gibi atmaya başladı yine.

Ben cidden bu adama çok kötü yenilmiştim ve en güzel yenilgimde buydu.

"mükemmeldi sevgilim tıpkı diğerleri gibi. Sanki gökyüzünde ne varsa hepsi benimdi ve ben hepsine sayende ulaştım. Seni seviyorum" diye fısıldadım. Dudakları duyduğu şeyden memnun bir şekilde hoş bir gülümsemeyle iki yana kıvrıldı.

"mükemmel senin yanında az kalır bebeğim. Allah affetsin ama sana tapıyorum" diye fısıldadı. Dediği karşısında kırkırdamamla elimi yanağına atıp okşadım. Parıl parıl parlayan mavi gözlerinin etrafını sevgiyle okşarken kafasını sandalyenin başına yaslanmış ilgiyle beni izlemeye devam etmişti.

"sen benim bu hayatta görmek istediğim, duymak istediğim, tatmak istediğim tek şeysin sevgilim. Harika bir adamsın ve sana sahip olduğum için çok şanslıyım. İyi ki varsın" diyip güzel bir gülümsemeyle iki yana kıvrılan dudağına minik bir öpücük kondurdum.

"sen benim nefes almam için ihtiyacım olan tek şeysin. Yaşamam için tek sebepsin güzelim. Sen varsan ben varım. Sakın beni bırakma olur mu" demesiyle deli misin sen dercesine baktım ona. Anlını anlıma yasarken derin bir nefes çekti içine.

"ölürken bile seni bırakmam" diye fısıldadım.

"ölü..." çalan telefon sözünü keserken "niye her romantik anımızda şu siktiğimin telefonu çalıyor kurulu saat gibi ya" diye huysuzca homurdandı. Gülüp anlına bir öpücük kondurdum ve masanın üstüne bıraktığım telefonumu elime aldım.

"efendim köstebek.. Evet.. Ooo harikasın.. Tamam Adres at hemen" diyip kapadım.

"ne oldu"

" bebeğim benim gitmem gerekiyor. Bugünkü davamda bir iz üstündeydi köstebek ve o izi bulmuş acil sapancaya geçmem lazım." Diyip kucağından kalkmak için hamle yapmamla kalçalarımı sıkıp bırakmadı. Hala içimde olan erkekliğinin sertleşmeye başladığını hissedince ikimiz de istekle inledik ama hiç zamanım yoktu.

"gitme şimdi. Bir tur daha" diye istek ve heyecanla inledi.

"aşkım az nefes al ya" diyip güldüm ama o baya ciddiydi. Ellerimi yanaklarına koyup dudağına tüy kadar yumuşak bir öpücük kondurdum "üzgünüm ama olmaz hayatım iş bu beklemez." diye isteksizde olsam mecbur geri çevirdim onu.

"ama ben doymadım." demesiyle kahkaha attım. Öyle mızmız ve tatlıydı ki..

"sevgilim senle aylarca yataktan çıkmasak ikimizde yine birbirimize doymayız o yüzden şuan buna devam etmemizin bir anlamı yok çünkü yapsak da yine yetmicek. Akşam sendeyim o zaman devam ederiz" diyip göz kırptım ve söylediğim karşısında kocaman gülümseyen adamın rahatlayan elleri sayesinde hızla kucağından kalktım.

İçimden çıkan erkeğiyle bacağımdan aşağıya akan zevk sıvımı hissetmemle deli gibi bir titreme geçti vücudumdan o an..

"şu haline bak gel de kafayı sıyırma" diye inledi ve kalçama elini atıp dilini bacağımın içine sürterek akan sıvıları yaladı. Elim hazla saçlarına giderken demir diye inleyecek kafasını çekiştirdim. Benden ayrıldığında pişmiş kelle gibi güldü ve zevkle dudaklarını yaladı.

Çok fenaydı çok.

"ben de seninle geliyim. Sapanca uzak tek gitme" üstümüzü hızla toparlarken göz devirerek baktım ona "bu göz devirmelerinin bir cezası olacak biliyorsun dimi" diye uyardı beni.

"nasıl bir cezaymış bu"

"akşam görürsün. Hadi düş önüme" demesiyle ellerimi omuzlarına koyup sandalyesine geri ittim onu. Kaşları memnuniyetsizce çatıldı.

"işime karışmanı istemiyorum. Herkes kendi işine bakıcak demir. Eğer peşimde dolanmanı isteseydim ya seni yanıma alırdım ya da ben yanına gelirdim." diye söylendim. Daha bugün cenk bana saçma bir konuşma yapmışken demirin peşime takılmasını tabi ki onaylayacak değildim.

"ama b.."

"ama yok demir. Ben senin işlerine karışıyor muyum? Hayır. O yüzden sende de aynı özeni istiyorum. Akşam görüşürüz bebeğim" diyip daha fazla itiraz duymamak için hızla dudaklarına öpücük kondurdum ve toparlanıp çıktım.

~~~

2 saatin sonunda istediğim yere gelip istediğim görüntüleri elde ederken mutlulukla geri arabama bindim ve yola koyuldum. Ama araba sürmekten öyle yorulmuş ve acıkmıştım ki yol üstünde çok tatlı bir restoran görüp durdum.

"hoş geldiniz" tatlı bir kadın çalışan beni karşılarken hoş buldum diyip gösterdiği yöne yönelmeden önce lavaboya uğrayacağımı söyledim ve bu sefer orayı gösterdi. Hızla o tarafa giderken göl kenarına konulmuş sallanan koltuklarda gayri ihtiyari gözlerimi gezdirmemle gözüme ilişen görüntü karşısında şokla donup kaldım anında.

Deren..

Koltuğa yan bir şekilde oturmuş yanındaki adamın saçlarında parmaklarını gezdirerek ona gülerek bir şeyler anlatan dereni görmemle cidden kal gelmişti.

Siktir. Babamı aldatıyordu.

Düşen jetonumla anında kendime gelirken hızla ağacın arkasına geçip onlara baktım ve o an yan dönen adamın da kim olduğunu gördüm. İşte en büyük şokum o an oldu. Derenin babamı sürekli aldattığını hep düşünmüş hiç kanıtlayamamıştım ama bu sefer kanıtlar nitelikteki görüntüde ikinci kişi beni dehşet dumura uğratmıştı.

Babamın en yakın arkadaşı hem de yargıtay başkan yardımcısı olan Semih Kamaldı adam.

Derene döndüğünde o da işaret parmağıyla derenin yanağını okşadı. Hızla çantama atılıp telefonumu çıkardım ve video kaydını açtım çünkü başka türlü bunu kanıtlayamazdım. Bu sefer şüphelerimin açık kanıtı tam da karşımda duruyorken bu fırsatı kaçırmayacaktım tabi ki de.

Kendimi iyice gizleyip videoyu yakınlaştırdım ve bir süre konuşmalarını, derenin cilveli hallerini kaydettim. En sonunda ise beklediğim o altın vuruş geldi. Deren semih amcaya midemi bulandıran ateşli bir öpücük verirken sinirle ellerim kasıldı. Ama aynı zamanda da dehşet bir hazla doldum.

Annemi bu metresle aldatan babam şimdi o metresin aldatmasına maruz kalıyordu. İlahi adalet geç de olsa tecelli etmişti ya şuan cidden benden mutlusu yoktu.

Videoyu durdurup hızla bir kaç da foto çektim. Hepsinde bana bilmeden harika pozlar veren Deren ve semih amcaya içimden haince teşekkür edip gizlediğim yerden çıktım ve yüzümde kocaman bir gülümsemeyle onlara doğru adımladım.

"ooo aşıklar kolay gelsin" dememle bana dönen yüzlerindeki o dehşet ifadesini de fotoğraflayabilmek için her şeyimi verirdim o an..

"As... As.. Asya"

"De... De.. Deren" diye derenin kekelemesini taklit edip yaptığım şeye de bir kahkaha attım.

Cidden bundan daha fazla zevk alacağım bir an olamazdı. Deren ve semih amca şoktan kurtulup hızla ayağa kalkarken kollarımı göğsümde bağlayıp karşımda korkulu bir ifadeyle duran iğrenç iki varlığa baktım. Cidden Deren kadar midemi bulandıran bir varlıkla daha önce hiç karşılaşmamıştım.

"Asya kızım bak her şeyin bir açıklaması var ne olur bir dinle de yanlış anlama ne olur. Biz sadece konuşuyorduk" diye acınası bir girişimde bulundu semih amca. Alaylı bakışlarım hayret duymuş gibi ona döndü. Cidden bu kadar aptal bir adam olamazdı dimi? Hoş o harika karısını Deren gibi bir kadınla aldattığına göre aptalın en önde gideniydi.

"valla semih amcacım çok güzel konuşuyordunuz gördüğüm kadarıyla. Sanırım Deren konuşmalarını daha iyi anlasın diye dudaklarına yapıştın. Heralde yakın temas en iyi anlama ve anlatma yoludur mantığında yürüdün" dememle yüzü kıpkırmızı oldu.

"Asya dinle bir" diye Deren yanıma gelip önümde durdu.

"he hadi dinliyim anlat" diyip alayla güldüm. Ama konuşamadı. Ne diyecekti ki.. İpleri ben aldım yine elime "biliyor musun Deren bu gördüklerime gram şaşırmadım. Bu zamana kadar kanıtlayamadım hiç ama eminim ki bu babamı ilk aldatışın değil biliyorum. Nereden biliyorum biliyor musun" diyip yüzüne doğru eğildim. "Sen bu hayata metres olarak geldin ve bundan asla kurtulamazsın da oradan biliyorum. Sen başka kadınların erkeklerini elinden almak için varsın sadece. İşte tam da oradan biliyorum" dememle yüzü sinirle kasıldı. Onu takmayıp semih amcaya döndüm. "sana cidden inanamıyorum. Hem babamın sağ kolusun hem de en yakın dostu. Babam senden bahsederken sırtımı yaslayacağım tek kişi derdi"

"Asya ne olur dinle kızım. Bak.." elimi kaldırıp susturdum onu.

"dinlemeye gerek yok. Her şey çok açık. Ne ben gördüklerimi yanlış anlayacak kadar safım ne de sen kendini yanlış gördün diyerek kanıtlamaya çalışacak kadar acizsin bence. Ama cidden babamı böyle adice sırtından bıçaklamandan daha çok ayça teyze gibi bir kadını böyle bir kadınla aldatmana şaşırdım. Harika bir karın varken cidden bu metresin peşine takılman" dememle kafamı iki yana inanmazca sallarken Deren sinirle beni itti.

"doğru konuş benimle" diye bağırdığında alayla ona baktım. Öyle yüzsüzdü ki..

"yanlış söylediğim tek bir kelime dahi yok. Sen bir metressin. Allah bilir annem ve ayça teyze dışında kaç kadının daha metresliğini yaptın" dememle havaya kaldırdığı elini benden önce semih amca tuttu ve ne yapıyorsun diye tısladı.

"duymuyor musun bana dediklerini semih"

"hangisi yanlış he. Ama sen dur babam senin o herkese yönelen kıçına bir tekmeyi basında gör. Herkes rezilliğini duysun da sen o zaman gör" diye alayla konuştum. Hayatını kaydıracakyım onun. Kimsenin yüzüne bakamayacak hale getirecektim.

"Asya ne olur yapma" semih amca yandan atılırken bu sefer ona alayla baktım.

"siz bu saatten sonra başınıza gelecek her şeyi hakkediyorsunuz" dememle daha fazla onlarla muhatap olmak istemeyerek arkamı döndüm.

"kanıtlayamazsın" diye bağırdı Deren. Yüzümde hadi canım dercesine bir gülümsemeyle ona döndüm. Sizi çektim tabi ki demeyecektim. Yakalanmama hırsıyla ikisi de o görüntüleri benden almak için başıma bir şey getirebilirlerdi ve ben de kendimi bu tehlikeye sokacak kadar salak değildim.

"umut dünyanda yaşamaya devam et. Eminim babamda senin onu aldattığını zaten biliyordur. Ben de şimdi ona gördüklerimi söyleyerek şansımı deneyeceğim" dememle yüzünde iğrenç bir gülümseme oluştu.

"senin o salak baban bok sana inanır" demesiyle ben de güldüm.

"evet babam senin gibi bir metresi hayatımıza sokarak zamanında büyük bir salaklık yaptı ama sende çok iyi biliyorsun ki babamın bu konu dışında asla bir salaklığı olmadı. Bu zamana kadar üstünde tek bir mal bile bırakmayışı senin bir gün bu boku yiyeceğini bilmesinin bile bir belirtisi" dememle yüzündeki gülümseme anında kaybolurken hızla çıkışa yöneldim.

Arkamdan bağırıyordu ama tabi ki durmadım ve hızla arabama bindim. İkisinde koşarak peşimden gelirken onlardan önce davranıp arabayı son sürat yola soktum. Bana zarar verebilirlerdi çünkü ifşalanma korkusuyla ne yapacakları belli olmazdı ve onlardan kurtulmam lazımdı. Biranda aklıma demirin peşime taktığı adamlar gelirken bir rahatlama geçti içimden ama onları göremiyordum peşimde. Hızla arabanın ekranına yönelip demiri aradım

"bebeğim kaç kere aradım seni neredesin" diye telefonu sitemle açarken sorusunu takmadım. Derdim o değildi şimdi.

"demir senin peşime taktığın adamlar neredeler peşimde göremiyorum" dememle "ne oluyor Asya" diye panikle atıldı.

"gelince anlatırım bebeğim" gözüm arkaya gitti. Hala daha kimse yoktu "neredeler"

"peşinde olmaları lazım. Sana gözüküp senin rahatsız olmaman için uzaktan izleme talimatı vermiştim. Allah aşkına yine neye bulaştın Asya" diye biranda kükredi. Korkuyla irkildim ve anlık arabanın kontrolünü kaybettim. Allahtan hemen toparlayabilmiştim.

"ya bir şeye bulaşmadım hayatım ama onlara ihtiyacım var Deren ve semih amca peşimde"

"deren ne alaka semih kim"

"demir gelince anlatıcam dedim Allah aşkına sorularını bir kenara bırak ve şu adamları ara beni bulsunlar" dememle telefonu kapadım. Gözüm aynaya giderken arkamdaki siyah aracı görmemle daha çok gaza asıldım. Dehşet bir adrenalin vücuduma dolarken semih amca sinyalleri yakıp durmam için arabamı taciz etmeye başladı. Telefonum tekrar çalarken açtım hemen.

"hemen arkanda olacaklar birazdan. Arabanı durdur ve kilitle bebeğim kaza yapabilirsin panikle" demesiyle ona hak verdim. Yollar çok virajlıydı ve yağmur yağıyordu. Yavaşça durmaya başlayınca Semih amcada durdu ve arabadan inip yanıma geldi.

"Asya ne olur in konuşalım. Lütfen" acınası yalvarışına midem bulanarak baktım.

"rahat bırak beni. Konuşacak bir şey yok" diye bağırmamla siyah bir audi yanımızda durdu ve içinden 3 adam indi.

"Asya hanım" daha önceden tanıdığım Kaan arabamın yanına geldiğinde rahat bir nefes bırakıp camı indirdim. "sorun nedir hayırdır" demesiyle semih amcaya döndü. "rahatsız mı ediyor sizi"

"sorun yok Kaan adres soruyordu" diye dalga geçtim. "semih amca izninle gitmemiz lazım" diyip kaanı ve adamları işaret ettim. Teslim olurcasına başını salladı. O da başına gelecekleri en sonunda kabullenmişti artık.

"isterseniz ben süriyim Asya hanım" diyen kaanı onaylayıp aşağıya indim ve direksiyonu ona bıraktım. O kadar uzun süre araba kullanmak istemiyordum çünkü gerilmiştım.

Çok sürmeden yola çıktık. Demir her ne kadar yanına gelmemi istese de ondan önce gidecek başka bir yerim vardı. Yönümü o tarafa çevirttirdim. Bu akşam bu zevki tatmadan hayatta başka bir yere gitmezdim.

"Asya hoş geldin kızım" bir daha gelmeyeceğim dediğim eve geldiğimde Hatice abla kapıyı açarken kocaman öptüm onu.

"hoş buldum sultanım. Yargıtay bey nerde"

"çalışma odasında kızım" demesiyle hızla merdivenlere atıldım ve babamın odasına teklifsizce girdim.

"babacım" dememle şaşkınlıkla bana döndüğünde kocaman gülümsedim. Gün benim için intikam günüydü ve aşırı keyifliydim. Anneme yaşattığını yaşayacak olması cidden mükemmeldi.

"Asya Kı..kızım" diye kekeledi. Yanına gidip yanağını kocaman öptüm. Beklemediği hareketimle haklı olarak şokla gözleri açılırken hasretle o da öpmek için bana atıldı ama izin vermedim. "neler oluyor" kendimi gülerek koltuğa attığımda o da karşımdaki koltuğa oturdu ve benden bu hallerimin bir açıklamasını beklemeye başladı. Yavaşça yerimde diklenip babama baktım.

"biliyor musun Allahın adaleti asla şaşmıyor ve ben ona minnet doluyum" dememle anlamak istercesine kaşları çatıldı bu seferde. Çok bekletmedim ve telefonumu çıkarıp zevkle videoyu açtım. Gözünün önüne tutmamla izlediği video karşısında yüzü an be an kasılıp kaldı.

Zevkten dört köşe olurken "yaşattığını yaşadığını görmek bu dünyadaki en çok istediğim şeydi. İlahi adalet seni buldu sonunda agah bey" diyip ayağa kalktım. Alaylı bir gülüş peydah olurken yüzümde ifadesiz yüzünü bana çevirmiş kitlenip kalmıştı. "hakettiğini yaşadın. Tam da olması gerektiği gibi. Beş para etmeyecek bir metresi hayatımıza sokup hayatımızı mafettin ve başına gelen her şeyi hakettin sen. Açacağın boşanma davasında da vekaletini bana vericeksin ve sizi ben boşayacağım. Bu zevki asla ama asla başkasına bırakmam haberin olsun" diyip kapıya yöneldim çıkmak için. Daha fazla burada durmama gerek yoktu istediğimi almıştım.

"bu odadan dışarı çıkmayacak bu videolar Asya. Anladın mı beni" diye kükredi. Olduğum yerde kalıp alaycılığımı gizlediğim fakat samimiyetsiz gülüşümü saklayamadığım bir yüzle ona döndüm.

"emredersiniz çok sayın yargıtay bey babacığım sen merak etme aile sırrımız aramızda. Babamın yıllar önce annemi aldattığı metresi tarafından boynuzlandığını söylemem hepimizi rezil eder zaten" diyip çıktım ve hızla evden de çıkıp kaana beni demire bırakmasını söyledim. Onun her yere uzanan eline çok ihtiyacım vardı.

Son sürat yamaç evine gelmemizle demir beni kapıda sinirle karşılarken hiç sinirli halini umursamayıp gülerek kollarına atıldım. Beni geri çevirmedi ve birbirimize sıkıca sarıldık.

"sen var ya en sonunda beni delirteceksin. Yemin ederim kafayı sıyırtacaksın bana. Hemen ne olduğunu anlatıyorsun hemen" benden ayrılıp endişeli gözlerini her yerimde gezdirdi ve iyi olduğumu görünce rahatladı.

"sevgilim ben iyiyim ama ondan önce senden bir şey istemem lazım çok acil. Benim için bir şey yapman gerekiyor" dememle kaşları nedir dercesine çatıldı.

"ne isteyeceksin bebeğim. Sen ne istersen" demesiyle sinsice güldüm.

"Tüm medya araçlarını kullanmamı sağlayabilir misin bebeğim. Ama hepsini. Benim atacağım başlıklarla" dememle anlamazca bana bakarken daha da güldüm.

Tabi ki bu rezilliği herkese yayacak derenin o sosyetedeki yerini sarsıp rezil edecektim. Babamın ise anneme yaptığı ahlaksızlığın acısını onu herkese rezil ederek çıkaracaktım.

Annemi nasıl bitirdilerse ben de onları herkese rezil ederek bitirecektim ve bir nebze de olsa içimdeki yangına su serpecektim. Onlar bunun fazlasını haketmişlerdi ve hakettiklerini almaları için de elimden gelen her şeyi yapacaktım..  

Continue Reading

You'll Also Like

13.3K 1.1K 39
Nefretle yaklaştık, o birkaç adım daha attı, ben de attım. Yangına körükle gittik... Birkaç adım daha attı, kalbini bana verdi... Kalakaldım. Kalp; d...
286K 13.4K 56
Doğuştan görme engelli olan Ruşendil, abisinin Hacıoğlu konağından kız kaçırmasıyla, kızın abisi Emre Hacıoğlu ile berdel edilerek evlenir. İki yaban...
1.3M 64.2K 33
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...
1M 53.9K 56
Durulanmalıyız" dedi kadın, olanca bilmişliğiyle. Tanıdık yenilgilere bulanmış sesiyle karşılık verdi genç adam: Nasıl? Törenin hüküm sürdüğü top...