Mardin'e Tutsak.

By Jutenya_

12M 583K 438K

18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve... More

Mardin'e Tutsak 1🕯️
Mardin'e Tutsak 2
Mardin'e tutsak 3
Mardin'e tutsak 4
Mardin'e Tutsak 5
Mardin'e Tutsak 6
Mardin'e Tutsak 7
Mardin'e Tutsak 8
Mardin'e Tutsak 9
Bölüm 10
11. Bölüm
12. Bölüm
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
24. Bölüm (Özel bölüm)
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
Zayda Mirşah
Küçük Zerya
Zerya 19 yaşında
Gelecek bölümden alıntı
37.Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
bölüm alıntısı
41. Bölüm
Yeniden Doğmak
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Benim Özelim 2
Herkes Öldürür Sevdiğini
Alıntı
Bilinmezlik
Büyük karar (alıntı)
Bilinmezlik (Part 1)
Bilinmezlik (Part 2)
Bilinmezlik (Part 3) Büyük Karar
Yoktan Var Olmak (alıntı)
Yoktan Var Olmak
Pişmanlık
Bir Daha Asla (Part 1)
Bir Daha Asla (Part 2)
Bir Daha Asla (Part3)
Yeniden...
Küçük Bir Anlaşılmazlık 1
Küçük Bir Anlaşılmazlık 2
Yoktan Var Oluş
Yeniden Berdel
Yeniden Berdel 2.
Zahter Gibi
Zahr...
Mecburiyetten AŞK'A 2
Açıklama
Canıma And
Elbise
Bilinmeyen Hesaplar
Doğum Günü Etkinliği
Bilinmeyen Sırlar
Bilinmeyen Sırlar Part2
Varis
İlk Defa Babam Gibi
İlk Defa Babam Gibi (part 2)
İlk Defa Babam Gibi Part 3
küçük bir bedel
Başı buyruk işler

Mecburiyetten AŞK'A

114K 6K 2.7K
By Jutenya_

Evet canım jutenya ailem yine ben ve beni özlediğinizi biliyorum.

Tabi ki söylemezseniz de bunu biliyorum.

@jutenya82 instagram hesabım bölüm alıntıları ve tanıtımlarımızı oradan takip edebilirsiniz ve orada aktifim merak ettiklerinizi oradan sorabilirsiniz.

Twitter hesabım @Jutenya_ Twitter kullanan arkadaşları oraya bekliyorum #jutenya #azadsaruhan etiketlerini kullanıp kitap ve bölüm hakkında yapacağınız tüm Tweetlere bakmış olacağım.

Jutenya_ şurayı tıklayarak takibe alırsan jutenya aşiretime sende katılacaksın ve seni aramızda görmek hepimizi çok mutlu edecek. Ülkenin en büyük aşireti olma yolunda adım adım ilerliyoruz.

Jutenya ailemin kıymetlileri hepinizi çok seviyorum.

Bölüm tatlı okuyucularım ERAY_TOPUZ ve @EmineulekoluTosun 'a geliyor.

Keyifli okumalar.

Tabi okumadan önce lütfen yıldıza bas ve kitap satırlarıma ışık olup hayal dünyamı aydınlat.

Yeni gün,

Yeni kararlardı.

İnsan olduğu günahlara bulunan bedenleri ile yaşamaya odaklanıyordu.

Kimisi bu durumdan mutlu,

Kimisi mutsuz.

Yaşam fütursuz bir şekilde kendisine ayak uydurmaya mecbur bırakıryordu. Oysa dün ve bugün yaşanmış ve yaşanıyordu. Yarın işe unutuluyordu.

Yarın da unutmuş bir geçmiș insana göz kırpıyordu.

Ruh bağlandığı kirli bedenden kopacağı anı sabırsızlıkta bekliyordu. Çünkü kirli dünyanın uğraşıyla ruhlarda kirleniyordu.

Sisli olan geçmiş aydınlandıkça can kırıkları insan zihnini bulandırıyordu.

Susmak çözüm değildi.

Azad saatlerdir uzandığı yatakta karısını izliyordu. Kaç gece onsuz uyumuş kaç nefesi onsuz almıştı hiç bilmiyordu. Lakin bildiği tek bir şey vardı ki onsuz aldığı her nefes çiğerlerinde asılı kalıp oraya oturmuştu.

Nefes almıştı fakat nasıl verdiği meçhuldu.

Bilmediği bir evrende insan kaybola bilirmiydi. Azad yanında uyuyan kadın yokken o evrende kayıptı.

Eskiden karısı kendisine sarılsın diye perdeleri açık bırakırdı. Şimdi ise yanında biraz daha kalsın diye perdeleri kapatıyordu. Elini kaldırıp parmaklarıyla usulca onun yüzüne dağılmış saçlarını kenara verdi. Ona olan aşkını anlat deselerdi bildiğin dillerde ki tüm kelimeler yan yana gelse eksik kalacaktı.

Öyle bir şeydi ki, sanki kalbinde kocaman bir saray vardı ve tahtında sadece O vardı. Ondan orası sahipsizmișde hep o'nun gelmesini bekliyor gibiydi.

Zerya yüzünde gezinen parmaklarından rahatsız olunca Azad'ın göğsüne daha fazla sığındı. Azad dudaklarını onun anlına bastırıp "benim uykucu karımın uyanmaya niyeti yok mu?"

Zerya dudaklarını onun göğsüne bastırıp "burada uyumayı seviyorum."

Teninde hissetiği dudaklar ile Azad'ın dudakları kenara kıvrıldı. Onu sarmayalayıp "senin yerin zaten burası" ona göre kadının yeri sadece göğsü ve kollarının arasıydı.

Daha erkendi lakin minikleri birazdan uyanırlardı. Ya da Așir birazdan kapıya dayanırdı. Elini karısının saçlarına götürüp "yorgunsan uyu"

Zerya başını kaldırıp gülümseyerek "hayır yorgun değilim kocamın nazımı çekmesini özlemişim."

Azad onu çevirip altına altı ve eğlenir bir tonda "bu adam bu kadına hep hasret özlemi bitmiyor ve her nazına kurban."

Karısının bakışları ona karşı olan cesur tavrı elini onun boynunda gezdirip aşağı doğru ilerledi.

Tenine her zerresine aşıktı. Dudaklarını onun göğüs arasına bastırıp "Hálin oğlum bile olsa burayı onunla paylaşmayı red ediyorum."onun tenine koklayarak geri çekildi lakin bakışlarını mavi irislerden çekmiyordu. Sesi şımartılmayı bekleyen küçük bir erkek çocuğu gibiydi.

Zerya kahkaha atıp" Așir'den daha küçük gibisin. Galiba benim de seni șımartmam gerekiyor."Azad'ın dudaklarını öpüp" kalk sana özel bir kahvaltı hazırlıyayım."dedi ve onu üstünden iterek hızlı bir şekilde yataktan kalktı. Yoksa devamının nasıl olacağı belliydi. Azad bedenini yatağa bırakıp"Hálin güzelim kendini yorma oğlumun kahvaltısına ortak olabilirim." bunu Zerya'nın göğüslerine bakarak söylemişti. Zerya kısa bir süre onun ne dediğini anlamadı lakin baktığı yere bakınca ima ettiği şeyi anlaması zor olmadı. Gözlerini irice açıp yataktan aldığı yastığı Azad'ın yüzüne vurup" edepsiz küçük çocukla kendini bir tutarken yüzün kızarsın "arsız" dedi ve yastığı yine ona vurup elinde ki yastığı yatağa fırlattı. Ellerini beline koyup "Așir daha küçük"

Onun bu haliyle Azad bedenini yatağa bırakıp erkeksi bir kahkahayla "kocaya şiddet desen var. İmalar, kötü benzetmeler. Eli mașalı kadınlar gibi tehdit etmeler. Ben biraz daha devam edersem sonum sığınma evleri olacak gibi?"

Onun söyledikleri bittiğinde Zerya önce bir duruşuna baktı sonra bakışlarını Azad'a çevirip "Beni bu duruma sokanlar utansın."

Karısının sitemli halleri isyanları her şeyini özlemişti. Karısını kolundan tutup üstüne çekti. Zerya'nın kalkmak için hareket etmesiyle omzundan tuttu ve dağılan saçlarını kenara verdi.

Bir bakışa her seferinde insan olur muydu?

Azad ona baktığı her anda aşkı iliklerine kadar yaşıyordu. Onu kendisine çekip dudaklarını anlına bastırdı. Zerya'nın başı kocasının göğsündeydi. Parmak uçlarını onun sırtında olan dövme de gezdirip fısıldayarak "Hálin duyuyor musun?"

Zerya'nın kulağında yakılanan kalp atışları ona göre yaratıcının yarattığı en güzel ilahiydi. Dudaklarını kalbinin attığı yere bastırıp "duyuyorum ve ben bu seste huzur buluyorum." işaret parmağını Azad'ın teninde bastırıp "Burada sadece ben olduğunu bilmek çok güzel."

Azad'a elini onun teninde kalp atışlarının hissedildiği yerde gezdirip "peki ya burada burada sadece ben mi varım."

Zerya kafasını olumsuzca sallayıp "kalbimin dört odası biri senin, biri Așmi'nin, biri de Așir'in"

Azad kaşlarını çatıp "peki ya son oda orada kim var."

Zerya dudaklarını Azad'ın boynunda atan şah damarına bastırıp fısıltılı bir tınıyla "orası kilitli ev sahibi içeride ne misafir kabul ediyor nede dışarı çıkabiliyor." ondan alınan bebeğini kast ediyordu. O hep aklındaydı. Bebeklerini ilk kucağına aldığı anda yokluğunu hissetmiști. İlk göğsünü emdiklerinde ilk adımlarında yaşadıkları her şeyde onun yokluğu, belki onu hiç hissetmeden gittiği için yokluğu onu çok üzüyordu. Başını kaldırıp Azad'la göz göze geldiğinde Azad onun ne demek istediğini anladı. Onu göğsüne bastırıp saçlarını öperek "üzgünüm" dedi. Sesinde yaşadığı üzüntüyü belli eden bir tını vardı.

İkisinin kaybı ortaktı. Azad'ın ne yaptığını ne yapmaya çalıştığını  kimse bilmiyordu. Bu kadar sakin kalması sessiz duruşu...
Zerya onun göğsünden kalkıp "hadi kalk koca bebek ben acıktım ve sen saçlarımla oynamaya devam edersen aç bir şekilde uykuya dalacağım."

Kendisi kalktığı gibi elini Azad'a uzatıp onuda yataktan kaldırdı. Keyifli bir şekilde mutfağa girdiler. Zerya onu sandalye oturtup buzdolabına yöneldi. Karısının keyifli halleri onuda mutlu ediyordu. Etrafına bakınıp" Serap ve Samira uyanmadılar mı? "

Kocasının sorusuyla buzdolabını karıştırıp ona bakmadan" ikisi bugün akşama kadar yoklar. Beraber Mardin'in gezme kararı verdiler."

"ikisi iyi anlaşıyor. Serap öyle herkesle arkadaşlık kuran biri değildir. Samira ile anlaşa bilecğini hiç düşünmüyordum."

Zerya buzdolabını kapatıp "Samira isterse onunla anlașmayacak insan yoktur. Herkese her ortama anında uyum sağlıyor."

"evet çok rahat ve birazda hayatı laylom yaşıyor."

"aslında Azad öyle göründüğü gibi değil. Malik ailesini biliyorsun iyi hayat şartlarına sahip lakin istediği bir hayatı yok. Uyması gereken kurallar ve zorunluluklar. O bu şekilde davranmasaydı şuanda bilmem hangi Arap șehinin kaçıncı karısı olurdu. Zeyn ve onun istemediği evlilik için verdiği mücadele takdire şayan."

Azad duyduğu Zeyn ismiyle yüzünü buruşturdu. Bakışlarını karısında gezdirip" Zeyn daha evlenmedi değil mi? Oysa babası onu yerine geçirmek istiyordu ve yanlış değilsem yerine geçmesi için tek engel evlilikti."

Azad'ın söyledikleriyle Zerya kısa bir süre duraksadı ama kendisini erken topladı. Çayı ocağa koyduktan sonra bakışlarını Azad'a çevirsede kahvaltı hazırlamaya devam etti. Genzini temizleyip" Zeyn evlenmedi ve emirlliğin başına geçmeyi red etti. Ahin abi ondan büyük olduğu için onun hakkı dedi. Babası karşı çıksada kabul etmedi."

Azad karısının tedirgin ve kaçamak bakışlarının farkındaydı. Gözlerini kısıp" iş dünyasında Zeyn'in daha başarılı oluşu ve etrafında daha fazla saygı gördüğü gerçeği... Bana sorarsan babası haklıydı. Başa geçen isim Zeyn olmalıydı. Çünkü genç olmasına rağmen çok tecrübeli."

Zerya daha fazla konuşmak istemediği için" bu onların aile sorunu bizi ilgilendirmez."

Gözlerini kısarak karısına bakıyordu. İhtimaller.. Bazı ihtimaller can yakardı. Sessiz kaldı. Konuşacağı vakitte vardı elbet.

Kafasında ki düşünceleri bir kenara bırakıp ayağa kalktı ve  karısına yardım etmeye başladı. Saçma sapan şeyler için keyiflerinin kaçmasına izin vermeyecekti.

İkisi beraber kahvaltı hazırlarken gerçekten eğleniyordu. Zerya'nın eskiden yaptığı gibi yumurtaları çaydanlığa koydu. Azad eğilip dolap kapağını açtığında Zerya eğlenir bir tonda "sayende yumurta haşlama makinesi olduğunu öğrendim ama ben onu kullanmayı sevmiyorum." bakışlarıyla çaydanlığı gösterip "onu sadece yumurta hașlarken kullanıyorum."

Azad dudaklarını bir birine bastırıp önce çaydanlığa sonra karısına baktı, ikna olmuş bir şekilde kalkıp tekrar ona yardım etmeye başladı. Zerya kendinden emin bir şekilde patetesli omlet yapıp gülümseyerek tırșık yapmaya geçti. Biberleri doğramak için eline aldığında Azad doğrama tahtasını alıp izin vermedi. Karısına bakmadan "biberler acı ellerin yanar."

Zerya ben artık büyüdüm tüm şımarıklığımı senin beni bıraktığın hastane odasında bıraktım demek istedi ama geçmişi hatırlatıp bir birlerini üzmemek için "artık yanmıyor" deyip domestleri doğrama başladı.

Azad onda ki bir çok değişimin farkındaydı. Biberleri doğrayıp ellerini yıkadı ve kurulayıp ellerini sevdiği kadının beline doladı. Dudaklarını boynuna bastırıp "senin büyüdüğünü çok güzel bir anne olduğunu biliyorum. Artık önceliğini biber doğrarken yanan ellerin değilde çocuklarımız olduğunun farkındayım ama ben yinede sen böyle çok büyümüş gibi davranma ben zeki inatçı ve şımarık küçük karımı özledim. Yeri gelince yine burnun dikine git.. Çünkü ben senin bütün nazlarına huysuzluğuna talibim."

Zerya gülümsedi. İçinde o kadar kırılmış bir kadın vardı ki dile gelse çevresinde ki herkes payına düşeni alacaktı. Azad'ın kolları arasında dönüp" bence sen benim şımarıklığımı boşver mutfağın dağınıklığına odaklan karın çok becerikli ama çok dağınık. Çocuklar gelip anne ve babalarının bu kadar dağınık ortamda yemek hazırladıklarını görmesinler."

Azad elini karısının yüzünde gezdirip" Hálin sen gittikten sonra ben o kadar dağıldım o kadar darmadağın bir hayat yaşadım ki, sen hayatımda olduktan sonra mutfak dağınık her yer darmadağın olsun."

Zerya gülümseyerek dudaklarını kocasının yanağına bastırıp" bunu dolapta ki kıyafetleri yan yana olup sabah uyandığı gibi yatağı toplayan adam söylüyor."

Zerya arkasını dönüp" kızın aynı sen Allah'tan Așir bana benziyorda ikisinin hayatları biraz yaşanılır gibi devam ediyor."

Azad kaşlarını çatıp çenesini karısının omzuna koydu. Elleriyle Zerya'nın ellerini tutup bıçakla domestleri doğramasına yön vererek " sen bana sıkıcımı demek istiyorsun."Azad'ın nefesi onun boynunda tenindeydi." Yutkunarak "fazla düzenlisin diyorum."

Zerya çocukluğun da üstü başı annesi tarafından değiştirilen. Hiçbir zaman yatanığın veya odasının dağınıklığı göze batmayandı.

Azad ise tam tersi koskocaman Konak zenginlik bolluk olmasına rağmen odasında ki katlı olmayan tek bir giysisi bile bahane edilip şiddet görendi. Onun çorabı yatağın kenarına veya yatağın altına düşemezdi. Yatağı kalktığı gibi toplanmaz ise yediği dayaktan sonra aç bırakılırdı. Dağınıklıktan nefret etmesi hep bu yüzdendi. Tahammülsüzdü! Bu yüzden tartaklanıp yediği dünya kadar sopa vardı. Kırılan her şeyden nefret ederdi. Kırılan şeyler için dayak yer ceza alırdı. Konakta kaza eseri bir şey darbe alsa kırılsa Azad yaptı denilirdi. Cezasını Azad alır, dayağını Azad yerdi.

Dudaklarını Zerya'nın boynuna bastırıp "bu adam bu kadının yokluğunu göğüs ağrısı olarak çekti, emin ol dağınıklığıda her şeye de tahammül edebilir. Yeter ki bir daha onsuz nefes almasın."

Geri çekilirken "Hálin aslında çok eğlenceli biriyim ama hiç zamanımız olmadı."

Onun bu hali Zerya'nın gülümsemesine neden olmuştu. Beraber kahvaltı hazırlayıp ortalığı topladıktan sonra yukarı çocukların odasına beraber girdiler. İkisi de uyuyordu. Azad kızına doğru ilerledi Zerya ise oğluna önce küçük öpücükler. Așmi kollarını açıp babasına sarıldı ve babasını bu sefer o öpmeye başladı. Azad keyifli bir şekilde "prensesim baba seni üzledi yataktan kalksanmı!"

Așmi kafasını olumlu anlamda sakladığın da Azad kızını kucağına alıp Zerya bak benim kızıma der gibi bakıp odadan çıktı. Onların banyosu giyinme odasında camlarla ayrılmıştı. Kızının önce banyoda elini yüzünü yıkadı. Daha sonra üstünü giydirmeye çalıştı. Çünkü çalıştı. Kızı çok zor seçen biriydi ve giyinirken üç defa giydiklerini babasına değiştirmişti. Azad aynanın önünde saçlarını tararken ikisinin yansımasına binlerce şükür ediyordu. Minik kızın saçlarına onun seçtiği taçı seçip çıktı. Odaya geri döndüklerin de Zerya Așir'in yatağında oğlu gözleri kapalı bir şekilde annesinin saçlarıyla oynuyordu. Așmi eliyle ikisini gösterip "baba anne uyuyor."dediğinde Azad kafasını olumsuzca sallayıp" kızım anne oğul uykucu "dedi ve yatağa doğru ilerledi. Așmi'yi yatağa indirip" Hálin güzelim kahvaltı edecektik."

Zerya ve Așir aynı anda pikeyi kafalarına çektiler. Așmi yüzünü buruşturup" baba uyunmazlar."  bakışlarını kızına çevirip" baba onları uyandıracak." pikeyi çekip " Hálin güzelim Samira ve Sis evlenmeye karar vermişler ve senin nikah şahitleri olmanı istiyorlar."

Zerya gözlerini irice açıp" gerçekten mi? "

Azad kafasını olumsuzca sallayıp" ikisini evlendirme hayallerimden vazgeç, Samira çok üzülür."

Zerya somurtarak" arkadaşın meyhanelerde Samira diye dertlenirken peçete uzatır onu teselli edersin."

Azad kafasını olumsuzca sallayıp görüşürüz bakışları attıktan sonra oğluna dönüp" Așir oğlum sende anne gibi uykucumusun hadi uyansana babacığım " diye küçük çocuğu uyandırmaya çalışıyordu. Așmi yatağın üstüne emekleyerek ilerledi ve Așir'in ağzında ki emziği çekti ve annesine uzattı. Așir uykuda onca tombul elini dudaklarına, uykulu bir şekilde yastığına ve yatağında emziğini aradı ve bulamayınca gözlerini açıp, annesini gördüğü gibi gülümseyerek "anne" dedi. Zerya oğlunu kollarına çekti ve saçlarını öpmeye başladı. Așmi ve Azad somurtup bir birlerine döndüler. Kızının elinden tutup "kızım gel biz gidelim yoksa bu ikisi yüzünden aç kalacağız"

Așmi'yi kolları arasına aldıp yatakta ki ikileye döndü. Kucağında ki kızını gösterip "15 dakika için de aşağıda olmazsanız biz kahvaltıyı sizsiz yapacağız."

Așir aradağı emziğini bulup "baba git" dedi ve yine annesinin kolları arasına girdi. Azad'ı ve kız kardeşini taktığı pek söylenemezdi. Baba kız anne oğulu odada bırakıp indiler. Kısa bir süre sonra anne oğulda aralarına katıldı ve ailece kahvaltı ettiler...

Gün Saruhan ailesi için güzel geçiyordu. Azad çocukları atlarla tanıştırdı çiftlikte gezdirdi. Karısı ve çocuklarıyla geçirdiği her saniye onun için çok kıymetliydi.

Tabi gün içinde yaptığı telefon konuşmaları gözünden kaçmıyor ne olduğunu merak ediyordu. Hivda halalarının yanına gideceğini söyleyip akşamdan çiftlikten ayrılmıştı.

Akşam üzeri Samira Serap Hivda ve Karan  kahkahalarla çiftliğe döndüler. Samira'nın üzerinde beyaz bir elbise vardı. Azad ve Zerya ne olduğunu bilmiyordu lakin gelen dörtlü bir birlerine bakıp kahkaha atıyorlardı. Zerya daha fazla dayanamayıp "sizi bu kadar keyiflendiren nedenin ne olduğunu söylerseniz bizde güleceğiz. Bu şekilde kendimi dışlanmış gibi hissediyorum."

Koltuklarda oturan dörtlü bir birlerine bakarak kahkaha attılar. Serap daha fazla dayanamayıp "Hálin biz şimdi Samira ile Mardin'in gezelim dedik. Alışveriş merkezine girdiğimizde Hivda'da aramıza takıldı. Sonra Karan arayıp ne yaptığımızı  söyleyince alışveriş merkezinde olduğumuzu ve akşam sinemaya gideceğimizi söyledik."kahkaha atıp"Karan'da sorun olmazsa Sis ile bize katılmak istediğini söyledi."

Hivda abisine bakıp "abim sağ olsun hiçbir fırsatı kaçırmıyor."

Karan elinde ki yastığı Hivda'ya fırlattıp "Ben şehrimizin güzel yerlerini bilmiyorlar onlara gezdiririm diye şey yaptım."

Samira üstünde ki beyaz elbiseyle "emin öyledir. Serap şehri hiç bilmiyor kayıp olacağından korkmușsundur." diye kahka attı tabi anında ay diye çığlık attı. Serap'a dönüp "etimi kopardın" diye isyan edip "tabi Serap kibar bir şekilde bundan çok memnun olacağını beraber yemek yemeyide teklif edince"

Serap "Samiraaa" diye uzatarak onu  uyarıp "bizim bu çılgın arkadaşımız her yerde kendisini belli edecek ya" bakışlarıyla Samira'nın üstünde ki elbiseyi gösterip "biz alışveriş yapıyoruz bu da bir şeyler seçip kabine girdi."

Bakışlarını Samira'ya gezdirip "Sis ve Karan gelince kalbinden elinde çiçek üstünde ki beyaz elbiseyle çıktı ve bize doğru gelip ben hazırım dedi"

"Sis'in yüzünü görmeniz gerekiyordu. Kekeleyerek neye hazırsın" dedi. Karan artık dayanamıyor konuşurken karnını tutuyordu.

"adama kal geldi.

" abartmayın onunda hoşuna gitti."

"bu yüzden mağazadan kaçıp gitti."

Azad ve Zerya bir birleri arasında konuşan dörtlüye şaşkınca bakıyorlardı lakin ne olduğunu bir türlü anlamıyorlardı. Azad bıkkın bir ifadeyle "keşke bize de ne olduğunu doğru düzgün anlatsanız da bizde anlasak"

Serap boğazını temizleyip "tamam durun ben devamını sakin bir şekilde anlatacağım."genzini temizleyip" işte Sis ve Karan mağazaya gelince Samira üstünde ki beyaz elbise ve elinde çiçekle kabinden çıkıp ben hazırım dedi. Sis'de garibim ne olduğunu anlamadan neye hazırsın diye onu yanıtladı. Açıkçası Sis kadar hepimiz ne olduğunu merak ediyorduk. Samira elinde ki çiçeği gösterip siz arayıp geliyoruz diyince bende çiddi bir şey sandım. Buradan da nikaha gideriz diye düşünüp hazırlandım. Düğünleri sevmiyorum sade bir nikah olsa yeterli dedi."

Hivda kahkaha attıp" gerçekten bunu yaptı "

Azad gözlerini kısıp" peki Sis'in buna tepkisi ne oldu. "

Serap arkasına yaslanıp" adam ne yapsın önce deli arkadaşımızın ne demek istediğini anlamadı. Sonra gözlerini şaşkınlıkla açıp ben sinemaya geldim çiddi düşünmüyorum deyip arkasını döndü ve mağazadan ayrıldı."

" Sis kayıplara karıştı "diyen Karan'dı.

Zerya ve Azad siz olmazsınız bakışları atıp önüne döndüler...

Aşiret toplantısı için 7 Gün verilmişti. 3 günü gitmiş 4 gün kalmıştı. Mirhan ortalıkta yoktu. Zerya annesiyle konuşup Mirhan'ın geri adım atmasını istedi.

3 gün kala Zayda Hanım ve Ferzan  geldi. Kızı ve torunlarıyla vakit geçirip özlem gidermek isteyen bir anne vardı. Azad'a kızgın ve kırgındı. Kızını hastane odasında bıraktığı günü unutamıyordu.

İlk karşılașmalarında karşı karşıya gelip tartışan kaynana ve damat uzun süre sonra yine karşı karşıyaydılar. Zayda Hanım öfkeliydi. Oğlu ve kızı olmadık ateşlerde yanıyorlardı ve müdahale edemiyordu. Bu durum gittikçe sinirini bozuyordu.

Zayda Hanım ve Azad karşı karşıya durmuş öfkeyle bir birlerine bakıyorlardı. Saruhan'lıların yaktığı ateş evlatlarını yakıyordu. Kocasına ilk defa öfke duyuyor ve sindiremiyordu. Karşısındaki adamla yıllar önce bu konuşmayı yapmıştı. Şimdi yine aynı durumdaydılar. Ellerini göğsünde bağlayıp "sende Bekir'e artık duracağınız yeri bilmiyorsunuz. Sabrımın sonlarındayım bilesin Azad!"

Azad sırtını oturduğu koltuğa dayayıp gözlerini kıstı, karșısında ki kadın karısının annesiydi. Ona saygı duyuyordu. Lakin yaşadıklarınıda unutacak değildi. Alayvari bir tınıyla" öyle mi? " dedi. Sesinde ki ton insan üşütür gibiydi. Zayda Hanım damadını ilk defa bu şekilde görüyordu fakat karşısında ki kadının öfkesine hiç maruz kalmamıștı.

Kafasını yana eğip" öyle Azad efendi, öyle "restine rest diyordu. Dudaklarını kenara kıvrıldı. Çenesini kaldırıp" sana en başından kızımı seviyorsan onu gerçekten mutlu edeceğine inanıyorsan Mirhan'ın kardeşini sevmemesine rağmen sessiz kalacağımı, kızımın seni sevmesi halinde Mirhan'ın anlattıklarına rağmen evliliğinizi kabul edeceğimi söyledim."

Azad kafasını olumlu anlamda sallayınca" sende bana onu hiçbir şekilde üzmeyeceğine söz verip onu çok sevdiğini söyledin."

Azad sakın bir şekilde kafasını sallayıp onu onayladı. Zayda Hanım gözlerini kısa bir süre kapadı. Sakın olmaya çalışıyor öfkeyle ağzından çıkacak kelimelerin önünü almak istiyordu. Gözlerini açıp" çok sevdiğin için mi onu sana en ihtiyaç duyduğu anda hastane bıraktın."

Azad yaptığı hatanın ısıtılıp ısıtılıp önüne konulmasından çok şikayetçiydi. Sabrı gerçekten sınanıyordu. Sırf karısı üzülmesin diye sakın kalmaya çalışması kendi kişiliğinden ödün vermesine sebepti. Burun kemerini sıkıp" sağ olsun kocanız bunun bedelini bana çok ağır ödetti. Diyetim karım ve çocuklarımdan uzak geçirdiğim üç buçuk yıl oldu. Bence kafiydi lakin görünen o ki size yeterli gelmemiş, ne istiyorsunuz kafamı sıkıp ne kadar pişman olduğumu hayatıma son vererek mi göstermem gerekiyor. " son cümleleri ağzından dalga geçer gibi çıkıyordu.

Zayda Hanım odanın içinde ileri geri yürüyüp" senin aldığın cezanın bedelini hepimiz ödedik. Saruhan'lıların aile hesaplaşması tüm Mirşah'lara sıçradı. Oğlum ayrı kızım ayrı yanıyor. Yeter artık gerçekten bıktım. Ben çocuklarımı sizin elinizde heba olsunlar diye büyütmedim." Zayda Hanım’ın sözleri keskindi. Kendinden taviz vermeye niyetli değildi. En başından tavrını gösterip açık açık konuşmuştu. Kimin ne yaşadığını umursayacak durumda değildi.

Azad artık sabredemiyirdu. Ona göre bütün Mirşah'lara bencildi. Büyük bir nefes alıp ya sabır diyerek "bakın böyle olacağını hiçbirimiz tahmin edemezdik ama oldu. Ben geçmişi arkamda bırakıp karım ve çocuklarımla sakin bir hayat istiyorum. Gerisi umrumda bile Mirhan Havin'i boşar kendi köșesine çekilir ve hayatına yoluna bakar."

Zayda Hanım Azad'ın bu kadar rahat konuşmasıyla çileden çıkmak üzereydi. Birazdan baş ağrısı tutacaktı. Keskin bakışlarını Azad'a çevirip iki elinide boşluktaymıș gibi sallayarak " o zaman sorun yok! Havin ve Pervin oğlum ve kızlarımın hayatını alt üst ettiler. Mirhan Havin'i boşasın ve kenara çekilip bir şükür namazı kılsın ve hayatına devam etsin. Yok öyle bir yağma benim çocuklarımın diyeti ödenecek."

"Ne yapmamı istediğinizi bilmiyorum ama ben 3.5 yıl karımdan uzak çocuklarımdan habersiz yaşadım. Ve süreçte 40 kere kapınıza geldim hadi kocanız kızını bıraktım kızgındı. Siz bir kere olsun çocuklarımdan onlardan beni haberdar etseydiniz. Ve unutmadan bu ayrılığın sebebi sadece ben değil sizin kızlarınızdı. Lakin ben karım üzülmesin diye bunları sineye çekiyorum."

Zayda Hanım yüzünü buruşturdu. Belki o sineye çekmişti lakin Bekir ben bunu sindirmem herkes haddini bilecek deyip Dicle'yi cezalandırmıștı. Nasıl ki Zerya ailesine hasretse Dicle'ye de baba evi yasaklanmıș ve damadı Fırat o süreçte yurtdıșına gönderelip ülkeye girişine izin verilmiyordu. Ve daha gelmesine iki haftadan uzun bir süre vardı. Dicle aile hasretinin yanında kaynanası Zelalin öfkesine maruz kalmıştı. Zaten Zerya'nın çektiklerini söylemiyordu. Zayda Hanım’a göre Saruhan'la tın yaktığı ateş onları yakıyordu. Gözlerini kısa bir süre kapatıp "Azad bak bütün ailenin aksine ben seni oğlum olarak görüyorum. Bununda ağır basan yanı Rima'nın oğlu olman."

Azad annesinin ismini duyduğu anda "sakın annemin ağzınıza almayın. Kimse benim üzerimden vicdanını rahatlatmasın! Benim annem en yakınları tarafından kimsesiz bırakılıp babam gibi bir canavarın eline bırakıldı. Belki sahip çıkanı olsa şimdi kara toprak altında değil sizin karşınızda oğlunu savunur olurdu."

Zayda Hanım gözlerini irice açtı. Azad'ın sabrı taşımıştı" bakın kızınızı torunlarınızı görmenize mani olmayacağım lakin Bekir bey mecbur kalmadıkça benim olduğum yere gelmeyecek. Bende onun olduğu yere girmem. Evet ben hatamı kabul ediyorum. Karımı hastane odasında bırakmam yanlıştı lakin kızınızın yaptığı da yanlıştı. Hálin bana yaşadığı ruhsal sıkıntıları anlatsaydı benim de şüphelerim büyüyecek ben de ihmalkarlık yapmayacaktım. Diğer kızınız karımın ona anlattıklarını bana dolambaçlı anlatsaydı ben karımı o hastane odasında bırakmayı hiçbir şekilde düşünmeyecektim. Bekir bey ve Gewer en başından karımın hamileliğini saklamasaydı, ben iki cihan yanyana gelseydi, bırakın karımı bırakmayı onun gözünden dökülecek tek bir göz yaşına izin vermezdim. Ben 40 gün Boyunca hastane koridorlarında aklımı kaçıracak duruma geldim lakin kimsenin vicdanı benim için sızlamadı. Sizler sadece kendinizi ve ailenizi teselli ettiniz. Benim tek ailem karım ve çocuklarım bundan sonra kimin ne hissettiği ne yaşadığı umrumda bile değil. Herkes kendi aptallığının bedelini ödüyor. Mirhan Pervin ve Havin'e inandı onlarla beraber plan kurdu. Şimdi de bedelini ödüyor."

Zayda Hanım ağzını açıp konuşmak istedi. Lakin Azad'ın" ilk evlendiğimde bana siz kızımın Gewer'i sevdiğinde hiçbir zaman inanmadığını lakin onun mutluluğu için görmezden geldinizi söylediniz. Üstüne bana babam ve annemi örnek göstererek kızınızın Rima gibi kimsesiz olmadığını üstüne bastıra bastıra belirtiniz. Ben babam değildim karımın annem gibi olmasına asla izin vermezdim. Yinede karımın hatırına o üzülür diye hiçbir şeyi yansıtmadım. Olanlar benim ihmalkarlığım kadar kızınızın da ihmalkarlığı... Ben ona yüzlerce kez sordum. Üstüne psikolojik destek ne gerekirse yapmayı denedim. Gizlenmesi benim suçum değildi. Yine yaşına gençliğine verdim. Hálin aptal biri değildi. Bazı şeyleri onunda düşünmesi anlaması gerekirken ben her şeyi arkada bıraktım. Karımın sağlığı çocuklarımın mutluluğu bundan sonra bu tarz şeylerle bana gelmiyeceksinuz. Benim ailem benim karım benim çocuklarım. Kimsenin aile içi sorunuma müdahale etmesine izin vermem. Mirşah ailesi bir daha aileme müdahale eder ve hata yaparsa karımı ve çocuklarımı alır giderim. Andım olsun Bekir bey gibi merhametli olmam değil karımın tırnağı aldığı nefese bile muhtaç ederim. Siz de kızınıza ve torunlarınıza hasret kalmak istemiyorsanız hareketlerinizi ona göre yapın."

Tartışmaları o şekilde son bulmuştu. Bundan sonra onunda geldiği zamanlarda evde olmamayı aklına not alıp çiftlikten ayrılmıştı...

Aynı günün akşamı nefesi babası ve Pervin Hanımın olduğu yerde aldı. Babasının yüzü gözü dağılmış bir durumdaydı. Azad'ı gördüğü gibi bakışlarını kaldırıp inleyerek "oğlum" dedi. Bunu kendisine kendileri yapıyorlardı. Pervin Hanıma döndüğünde saçı başı dağılmış bir şekilde sırıtıyordu. Azad'ı gördüğü gibi kahkaha atıp "kaç gündür gelmeni bekliyorum. Hiç misafir perver değilsin koskocaman Azad Saruhan ağalığına hiç yakışmıyor."

Azad omzunu duvara dayayıp üçünün bulunduğu leş durumla yüzünü buruşturdu. Oldukları yerde hayvan bağlanılmıyordu ama ona göre bu bile fazlaydı. Genzini temizleyip" Pervin kusura bakma sana layık bir şekilde ağırlanmıyorsun. Aslında hakkın derinin yüzülmesi falan ama içimdeki nefret birden ölmene izin vermiyor."

"ahhh Azad ölmemi istemediğini biliyorum. Bana verdiğin kıymet ortada merak etme öyle kolay kolay ölmeyeceğim. En azından annen gibi kafayı yiyip delirmeyeceğim."şeytani bir gülümsemeyle Mehmet'i gösterip onunda ölmesini istemiyorum.

Azad'ın sabrı son demlerindeydi. Babası zaten ölmeyecekti. Onun ölmesine izin verme gibi bir niyeti yoktu. Pervin ölüm için ayağına yalvaracak lakin yine de ölmeyecekti. Ona cevap vermedi. Dudaklarını kenara kıvrıldı. Omzunu dayandığı duvardan kaldırıp adımlarını ona yönlendirdi. Önünde durduğunda boğazından tuttuğu gibi "lan ben sana onu ağzına alma demedim mi? Hergün çektiğin acılar çektiğin işkence yetmiyor mu?"

Pervin kesilen nefesine rağmen gülümseyip kekeleyerek "Ben daha son kozunu oynamadım Azad; elimdeki kozu öğrendiğinde ayaklarıma kapanıp yalvaracaksın."

Azad'ın dudakları kenara kıvrıldı. Yaşadığı andan gerçekten haz alıyordu. Onu duvara fırlatıp "bana kalkıp ölen annen yaşıyor desen bile senin Azad olmana izin vermem. Yanında kardeşin ölmedi seni ona götürüyorum desen yine cezanı çekmenin için bırakmam." kuruyan dudaklarını ıslatıp "bana vereceklerini değil aslında kim olduğun ortaya çıktığında elimden çekeceklerini düşün. Ölmene asla izin vermeyeceğim. Yaşadığın her an ölmek için bana yalvaracaksın."

Pervin'in beklediği tepki bu değildi. Gözleri iriçe açıldı. Azad bakışlarını ondan çekmeden" getirin diye bağırdı."Havin üstü başı dağılmış bir şekilde sürüklenerek içeri getirildi ve zincirlere bağlandı.

Pervin kızını gördüğü gözleri dehşete kapılmış gibi açıldı. Azad onun tepkilerini gözlerini kıșmıș bir avcı edasıyla izliyordu.

Havin endişeli bir şekilde" anne "dediğinde, Pervin öfkeyle" Ben sana babana durumu anlat güvenli bir yere saklan demedimmi? "

Havin bir anda irkildi annesinin tepkisi gözünü korkutmuștu. Azad elini tekrar kaldırıp tekrar " getirin diye bağırdı."

Bu sefer getirilen kişi Nefla'ydı... İki kolundan tutulup sürüklenerek getirildi. Azad ona iğrenir gibi tiksintiyle bakıyordu. Nefla'nın yere kapaklanmasıyla Pervin yüzünü buruşturdu. Yanında durmak isteyen oydu. Ona göre kendi düşen ağlamazdı.

Nefla bakışlarını kaldırıp "yılan" diye bağırdı ve Pervin'e saldırdı. Batan gemiyi fareler terkederdi. Onlarda ki durum buydu. Nefla Pervin'in saçlarına yapıștığı gibi Pervin tokatı onun yüzüne yapıştırıp duvara vurdu. Nefla genç olsada Pervin'de dinçti. Nefla'nın saçlarına yapışıp kafasını duvara vurdu. Azad yüzünü buruşturarak ikisini izliyordu. Nefla kendisini Pervin'in ellerinden kurtardığında hızlı bir şekilde Azad'a doğru koştu.

Ona doğru gelen kadınla kükrercesine "sakın benden medet umayım deme zira ben evladımın katiline merhamet gösterecek kadar merhametli değilim."

Nefla duyduklarıyla kaskatı kesildi. Tek bir adım atamadı. Gözleri ağlamaklı sesi üzgün bir tonda "Azad o kadının söylediklerine inanma bana iftira atıyor. Ben bir şey yapmadım."

Azad anladığını belirtir bir şekilde kafasını sallayıp "ama o bana bir şey söylemedi. Biz senin oynadığın raporları rüşvet verdiğin hastane çalışanlarını ve senin adamlarını konuşurduk... Yaptığın her şey delileri ile ispatlı bir şekilde ortada"

Nefla kafasını olumsuzca sallayıp "hayır" diye inledi. Göz yaşlarını tutamıyordu. Azad kafasını yana eğip "ömür boyu hafse mahkum kalacaksın. Bunca zaman sessiz kalıșım sadece senin hak ettiğin cezayı alman içindi."

Nefla dehşete düşmüş gibiydi. Kafasını olumsuzca sallayıp "biz seninle kuzeniz bunu bana yapamazsın. Annem duyduğun da kahrolur. Harran buna asla izin vermez."
Azad omzunu sirkeleyip "annemi doğmamış kardeşimi üstüne doğmamış evladımı gömdüm. Kuzenlerimle halamı da gömer duamı okur evimde otururum. Kim ne yaptıysa kat ve kat cezasını çekecek. Hem de en ağır şekilde."

Sakin ses tonu herkesi korkutuyordu. Azad'ın öfkesi değil sessizliği korkuturdu. Bakışlarını Havin'e çevirip" Welat çocuğun ondan olduğunu öğrendi ve kıyameti kopardı. Mardin'e dönmüş seni istiyor. Tabi nikahına alıp evinin kadını yapmak için istemediği kesin. İstersen burada sana vereceğim cezayı beklersin. İstersen seni Welat'a teslim ederim cezanı onun elinden çekersin."

Havin sadece yutkuna bildi. Duvar dibine çöküp başını iki elinin arasına aldı. Azad omzunu sirkeleyip Hacer Hanıma döndü. Sesli bir nefes alıp" bunların hepsinin yaptığı senin ihanetin kadar canımı acıtmadı. Ben o konakta bir tek sana güvendim. Karımı bir tek sana teslim edebildim. Beni sırtımdan vura bileceğini hiç düşünemedim. Gözümde beni hastane odasında yanlız bırakmayan Hacer annemdi. Kocandan dayak yedin ben yanında durdum. Çocuklarının üniversite hayatı kızının kumarbaz kocası her zaman destek oldum sana ve ailene, kalkıp Azad ben mecbur kaldım. Beni tehdit ediyorlar deseydin. Yine sana inanırdım. Karım intihar edip kucağımda can çekişirken yanımdaydın. Hiç mi vicdanın sızlamadı."

Azad büyük bir nefes alıp" kime ne diyorsam annem için sızlamayan vicdanın karım için mi sızlayacak."

Onlae kendi kanlarında boğulacak can çekişe çekişe ölüm isteyeceklerdi. Arkasını dönüp çıkacağı sırada Pervin'in söyledikleriyle kaskatı kesildi...

Bu olabilir miydi???

*
*
*
Diğer günün sabahı güne kolları arasında ki oğluyla uyandı. Așir gece yine soluğu onların yanında almıştı. Tabi baba oğul inatçılıkta yarıșırlardı. Dudaklarını oğlunun yanağını öpüp yastıkları etrafına indirdi. Oğlu uykuyu seviyordu. Gülümseyerek yataktan kalkıp banyoya ilerledi. Kısa bir duş alıp giyinme odasına girdi. Hızlı bir şekilde kurulanıp üstünü giydi ve yataktan odasından çıkıp aşağı indi. Uyandığında karısının kokusundan yatakta olup olmadığını anlıyordu.

Aşağı indiğinde karısı ve diğer kızlar oturmuş kahve içiyorlardı. Hepsinin böyle erken kalkması onu şaşırtmıș olsada üstünde çok durmadan dudaklarını aşık olduğu tene bastırıp kulağına "Hálin sana benden önce o yataktan kalkarsan hesabını yatakta ödersin derken ciddiydim." dedi ve geri çekildi. Zerya iri açtığı gözlerle ona bakıyordu.

Bakışlarını onlara bakan kızlara çevirdiğinde "Samira en yakın dostum senin yüzünden ülkeyi terketmek üzere lütfen ona ciddi olmadığını söyle"

Samira tek kaşını kaldırıp "hangi konuda"

"evlilik konusunda"

"sorun yok biz zaten evlenince burada yaşamayı düşünmüyoruz. Onu Dubai emirligine iç güveysi alacağım."

Azad şaşkın bir şekilde ona baktığında Sis içeri girdi. Meraklı bir şekilde "bu şansız adam kim"

Samira arkasını dönüp ona doğru gelen adamla gülümseyip "habibi welcom Dubai"

Kahkaha atıp "benim gözüm sende aslan parçası seni emirlliğimin damadı yapmadan vazgeçmem. Korkma anlı şanlı düğün yapacağım 40 gün 40 gece sürecek."

Azad kafasını eğdi. Sis'in yüzüne bakarsa kendisini tutamayıp kahkaha atacaktı. Sis genelde kurduğu cümleler kadınları renkten renge sokan biriydi. Lakin Samira ile bir türlü baş edemiyordu. Yüzünü sıvazlayıp"habibi good bay Dubai.. Samira ben var senin bildiğin erkeklerden olmamak. Sen gidip kendine bir Arap şehi bulmak. O var sana 40 gün  40 gece düğün yapmak."

Samira yüzünü buruşturup" konuştuğun dilden sonra ben var senden soğumak"dedi ve önüne döndü. İkisinin atışması çok komikti.

Sis bakışlarını Azad'a çevirip "bugün yoğun birgün bizi bekliyor çıkalım mı?"

Azad ayağa kalktığında Zerya'da ayağa kalktı. Azad halıda oynayın kızını kucağına aldı. Yanağından öpüp "babasının prensesi baba işe gidiyor. Benimle gelmek istemez misin?"

Zerya iri açtığı gözleriyle "saçmalama Azad kızım orada ne yapacak."azad kapıdan çıkmadan Aşmi'yi karısına uzatıp" yavrum ne yapayım ben şirkete gidince ikisini çok üzülüyorum. Zaten iş yerine yakın ev bakınıyorum. Bari istediğim zaman gelip görürüm." Zerya'nın itiraz ermesine izin vermeden onu öpüp dışarı çıktı.

Arabalara bindiklerinde yol boyunca Sis'in itirazlarını dinliyorlardı. Samira onun bakir kalbinin fahișe bedenine çok geliyordu. Şirkete geçtiklerinde onları kapıda Erdem karşıladı. Gün içinde olan programı hakkında bilgi verip asansöre bindiler.

Öğlene doğru Zerya ve Serap İkizleri alıp şirkete gelmişlerdi.

Karan Serap'ı gördüğü gibi işleri bırakıp ona Mardin yemekleri hakkında bilgi verip onu alıp şirketten çıktı. Zerya ikisinin arkasından kafasını olumsuzca sallayıp Azad'ın odasına ilerledi. Tüm bakışlar ona küçüklere dönmüștü. Zerya'nın güzelliği zaten dillerdeydi. Döndükten sonra aldığı kilolara kadınsı hatları dahada ortaya çıkmıştı.

Gülümseyerek kapıyı çaldı ve beklemeden içeri girdi. Azad kafasını kaldırdığı gibi içeri girenlerle gülümsedi. Ayağa kalkıp onlara doğru yürüdü. Dudaklarını önce karısının yanağına daha sonrada eğilip önce Aşmi'yi daha sonrada Așir'i öptü. Kızını kucağına alıp "prensesim bu nasıl bir güzellik sen babayı ziyaretemi geldin. Așmi kafasını olumlu anlamda sallayınca bakışlarını oğluna çevirip" sende yine işe başlamaya karar verdin herhalde "Așir" hayır "deyip annesinin bacağına sarıldı. Oğlunun bu halleri onun çok hoşuna gidiyordu. Așir'in saçlarını okşayıp" korkma oğlum baban çocuk işçi çalıştırmıyor."

Zerya isyan eden bir tonla" Azad oğlumla uğraşmaktan vazgeç" Așir'i kucağına alıp" oğlum senin çalışanın değil buranın patronu "

Așir'i öpüp" sen istemediğin sürece baban seni bir daha işe getirmeyecek annen buna asla izin vermeyecek."

Karısının tatlı zerdenișleri isyanları adamın yüzünde ki tebessümdü. Öğle yemeğine beraber çıkıp güzel vakit geçirdiler. Tabi küçük kızının restoranda gördüğü yakışıklı garsonu eve götürelim diye ısrar etmesi, Azad'ın çileden çıkmasına sebep olsada yemek güzel geçmişti. Yemekten sonra Zerya ve çocuklar çiftliğe dönerken. Azad şirkete geçmişti. Akşam üzeri aldığı telefonla Sis ve Karan'a beraber nefesi hastanede aldı.

Harran hastaydı ve acil ameliyata alındığı söylenmişti. Koridora girdiği gibi Hazar, Ali Asaf, Kadir ve Agah ayağa kalktı. Azad bu sahneyi bir yerden hatırlıyordu. Ameliyathanenin kapıları açıldığında sedyede olan Harran'la hepsi bakışlarını oraya çevirdi. Rojawan yüzünde ki maskeyi indirip "korkmayın ameliyat başarılı geçti."

Hepsi șașkın bir şekilde bir sedyede giden Harran'la bir de Rojawan'la bakıyordu. Sis kendisini daha fazla tutamayıp "Rojawan sen tıp ne zaman okudun."

Rojawan saçında ki bandanayı düzeltip "Ben tıp okumadım."

"peki ameliyatta ne işin vardı."bunu soran Karan'dı ve hepsi onun cevabını bekliyordu.

Rojawan sinsi bir şekilde sırıtıp" intikam tatlı bir şekilde yenilen bir meyvedir."

Kimse ondan bir atak beklemiyor ve şaşkınlığını yaşıyorlardı. Harran'ın odaya alınması uyanmasını beklemek derken geçen zamanda odadaki herkes Rojawan'ın ne yapacağını merak ediyorlardı. Harran uyanmaya başladığında Rojawan telefonunu Sis'in eline verip "tek bir saniyeyi kaçırsan seni vurur hiçbir masraftan kaçınmadan cesedini götürür okyanusa atarım."

Sis yüzünü buruşturduğunda "bakma öyle dünyanın parasını verip ameliyata girdim ama șunuda öğrendim."

Sis kașlarını çatıp "neyi öğrendin"dediğinde Rojawan bakışlarıyla Harran'ı gösterip" paranın açamadığı kapı yok. Buna Harran'ın hastaneleri de dahil "erkeksi bir kahkaha atıp" tek bir karesini kaçırma "

Rojawan Harran'ı doğru ilerleyip" Harran bey kendinize gelmeye başladınız "parmaklarını kaldırıp" bu kaç"dedi.

Harran gözlerini kısıp" 35"dedi ve Ali Asaf'a dönüp bana ne oldu dedi. Onun verdiği cevapla hepsi Rojawan'la döndüler. Rojawan onları umursamadan "harika kendinizdesiniz."

Elinde ki dosyayı karıştırıp "prostat şikayetiyle yatıșınız yapılmış ve yapılan tetkikler sonucu cinsel organınızın alınmasına karar verildi. Operasyon çok başarılı geçti."

Kimseden çıt çıkmıyordu ve şaşkın bir şekilde ikiliye bakıyordu. Rojawan üstünde ki bakışları umursamaz bir tavır ve takındığı doktor edasıyla" Harran bey bir yerinizde ağrı veya sancınız var mı?"

Harran narkozun etkisinde çarşafı kaldırıp altına baktı. Bakışlarını kaldırıp ağlamaklı  bir edayla" hepsini mi kestiniz "

Rojawan kafasını olumlu anlamda salladı ve işaret parmağını kaldırıp" zaten küçücük bir şeydi. Çok bir şey almadık."

Azad ve diğerlerinden çıt çıkmıyordu. Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Harran elleriyle dövünerek" ben daha Cangül'ümle evlenip çocuk yapacaktım. Çocuklarım daha olamayacak mı? "

Rojawan ellerini iki yana doğru açıp" Mükremin için tıp çok çalıştı ama olmadı. Tabi Allah'tan umut kesilmez."

Harran tekrar çarşafı kaldırıp" peki bir daha uzamaz mı? "
Rojawan başını olumsuz anlamda sallayıp" beyefendi lastik mi bu uzasın. Kusura bakmayın Nasreddin hoca gibi kökü sizde deyip teselli de edemem. "

Ondan sonra olanlar oldu. Harran bütün hastaneyi üstüne topladı. Rojawan keyifli bir şekilde yanından ayrıldı. Harran apandisit ameliyatı olmuştu ama Rojawan sırf intikam almak için fırsattan yaralanıp yapacağını yapmıştı...

Azad çiftliğe döndüğünde gece yarısı olmak üzereydi. Mutfağa geçtiğinde gördüğü Hivda ile gülümsedi. Onunla uzun uzun konuştu. Onun kendisini kurban etmesini istemediğini hiçbir kuvvetin bunu kabullendiremeyeceğini ekledi.

Yarın aşiret toplantısı Cımhattı...
*
*
*
Sabah erken kalkıp kimseyi uyandırmadan Rojawan'ın konağına geçti. Dostları onu orada bekliyordu.

Öğlene doğru diğer aşiretler geldi ve verilecek karar için fikirlerini belirtiler. Azad kız kardeşinin olduğu hiçbir kararı kabul etmediğini. Bekir Mirşah'a berdeli istemediğini ekledi. Tabi Mirhan ortalıkta yoktu.

Öğlen yemeği yendikten sonra Mirhan'ın konağa gelmesini isteyip beklemeye başladılar. Kimse geçen zamanın peşinde değildi. Herkes verilecek kararı bekliyorlardı. Tabi aşiretler kararı vermek için toplamışlardı ama kararı kabul edecek Mirhan yoktu.

Azad Saruhan kesin bir dille kız kardeşimin içinde bulunduğu hiçbir kararı kabul etmiyorum diye ona haber göndermişti.

Tabi beklenmeyen olaylar yüzünü hemen gösteriyordu.

Așiret toplantısını fırsat bulan Welat Saruhan oğlunu istiyordu. Alması baya zor görünüyordu. Çünkü Mirhan o küçük onu etkilemeyecek bir çözüm bulun deyip tartışmalara son vermişti. Lakin bugün kesin bir çözüm bulmaları gerekiyordu.

Azad burun kemerini sıkıp etrafına bakındı. Kararını etrafında ki ağalara ve aşiretin önde gelenlerine belirtti. Kız kardeşi mevzu bahis olamazdı. Mirhan'ın gelmemesi esip görülmesine nedendi.

Kısa bir süre sonra Hivda elinde tuttuğu evlilik cüzdanı ve Mirhan'a beraber el ele konağına merdivenlerinden yukarı çıktı. Yukarıda bulunan herkes ikisine bakıyordu. Azad șașkındı çünkü Hivda'nın giydiği beyaz elbise o gün Samira'nın üzerindekiydi.

Herkesin bakışları onlardaydı.

Mirhan Hivda'nın elini bırakmadan "berdel gerçekleşti biz evlendik" dedi ve Hivda'nın elinde bulunan evlilik cüzdanını kaldırıp salladı.

Azad'la göz göze geldiğinde dudakları kenara kıvrıldı. Bu sefer kazanan Azad Saruhan değil Mirhan Mirşah'tı...

Azad öfkeyle kız kardeşini kolundan tuttuğu gibi yanına çekip kükrercesine "Ben bu nikahı kabul etmiyorum Mirhan kız kardeşimi şimdi burada boşayacak buradan da direkt adliyeye gidip nikahı iptal edecek."

Mirhan'ın hayır diye itiraz eden sesinin yanına "onlar boşanmayacak" diyen tiz bir ses daha duyuldu.

Bu ses Zerya Hálin Saruhan'a aitti.

Azad beyaz elbiseyi gördüğü anda her şeyi anlamıştı ama karısının böyle bir şey yapamaz diyen tarafı daha ağır basmıştı.

Şimdi ne kadar yanıldığını anlıyordu...

Bölüm çok uzun olduğu için 2 Part olacak devamı hafta içi gelecek.

Bu hafta bütün kitaplar için bölüm geldi.

Biliyorsunuz sınavlarım var bitince yine daha fazla aktif olurum.

Continue Reading

You'll Also Like

47.9K 2.5K 41
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
14.5M 714K 71
Tamamlandı. Bu kitapta kaos, mafya, üzüntü yok. Bol bol mizah var. Tamamlandı. Yetişkin içerik vardır, rahatsız olacaksanız okumayın. Kurgusu tam...
48.5K 5K 22
"MİNHO EZ BENİ"
5.1K 1.8K 32
Bir kadın düşünün, yalnız, mutsuz, umutsuz bir kadın. Onun hayatını renklendiren tek bir adam olduğunu düşünün. O adamın gözleri önünde öldüğünü düşü...