YENİ OKULUM

Da kitapcumleleri_1

1M 42.8K 17.6K

Gözlerinizi kapatıp kendinizi yeni okulunuzda ilk gününüz olduğunu düşünün ve gelir gelmez kendinizi hiç tan... Altro

~GİRİŞ~
1. BÖLÜM ~ YENİ KIZ~
2.BÖLÜM ~İDDİA ~
3. BÖLÜM ~KAVGA ~
4. BÖLÜM ~ ÖDEV ~
5. BÖLÜM ~İTİRAF ~
6.BÖLÜM ~SUÇLULUK DUYGUSU ~
7. BÖLÜM ~ASLI~
8.BÖLÜM ~ ELİF~
9. BÖLÜM ~BELA~
10.Bölüm ~KARAKOL~
11.BÖLÜM ~ŞİKAYET ~
12. BÖLÜM ~MERİÇ YAZICI ~
13.BÖLÜM~ KISKANÇLIK ~
14.BÖLÜM ~DOĞUM GÜNÜ~
15.BÖLÜMÜ ~ ARKADAŞ ~
16. BÖLÜM ~ GİTMEK ~
17.BÖLÜM ~ KÜSMEK ~
18. BÖLÜM ~PLAN ~
19.BÖLÜM ~YÜZLEŞME~
20. BÖLÜM ~SEVGİLİM ~
21. BÖLÜM ~DİLEK~
22.BÖLÜM ~UZAKLAŞTIRMA~
23. BÖLÜM ~SELİM~
24.BÖLÜM ~YILBAŞI~
25.BÖLÜM ~BİLİNMEYEN NUMARA~
26.BÖLÜM ~YAĞIZ YÜKSELEN~
27.BÖLÜM ~MAÇ~
28. BÖLÜM ~ULUDAĞ~
29.BÖLÜM ~ BECERİKSİZ~
30. BÖLÜM ~ SON GÜN~
31. BÖLÜM ~FİLM GECESİ~
32. BÖLÜM ~GEÇMİŞ OLSUN ÇİÇEĞİ~
33. BÖLÜM ~SINIF DEĞİŞİKLİĞİ~
34. BÖLÜM ~TANIŞMA~
35. BÖLÜM ~ BICAKLANMA~
36. BÖLÜM ~ANIL~
37.BÖLÜM ~ŞÜPHELİLER~
38. BÖLÜM~KİM?~
39. BÖLÜM~GEÇMİŞ~
40. BÖLÜM ~KAZA~ (1.KİTABIN FİNALİ)
2. KİTAP/ 1. BÖLÜM~KALDIĞIMIZ YERDEN"
2. BÖLÜM~HAYAL KIRIKLIĞI~
3. BÖLÜM ~MARKETTE KİLİTLİ KALMAK MI?~
4. BÖLÜM~KARAR~
6. BÖLÜM~OKULDAN KAÇIYORUZ~
7. BÖLÜM ~BİTTİ~
8. BÖLÜM ~SINAV GÜNÜ~
9. BÖLÜM~SÖZ VERDİN BANA~
10. BÖLÜM~MEZUNİYET PARTİSİ~
11. BÖLÜM ~ O BURDA!~
12. BÖLÜM ~GİDİN BURDAN!~
13. BÖLÜM ~KAÇIŞ~
14. BÖLÜM ~ALMANYA~
15. BÖLÜM~GİDİYORUM!~
16. BÖLÜM~BEKLENMEYEN TEKLİF~
17. BÖLÜM ~KAVUŞMAK~
18. BÖLÜM~SIRRIMIZ OLSUN~
19. BÖLÜM ~PİKNİK~
20. BÖLÜM ~ŞAKA~
21. BÖLÜM~ DOKUZ YIL~
22. BÖLÜM~ SEN VE BEN~
23. BÖLÜM~AFFETMEK~
24. BÖLÜM~KİMİZ BİZ? ~
25. BÖLÜM~AİLE~ (FİNAL)

5. BÖLÜM ~CEZA~

3.9K 181 79
Da kitapcumleleri_1

Evet ben geldim!

Lütfen oy vermeden geçmeyiniz!

Yorumlarınızı bekliyor olacağım!

Keyifli okumalar dilerim.🌺

*****

2. Hafta sonra...

Hava çok sıcaktı.

O kadar çok sıcaktıki şuan keşke okulun havuzu olsaydı diye dua ediyorum. Çünkü hiç düşünmeden gidip atlardım.

Soğuk havalardansa sıcak havaları daha çok seviyordum.

Zaman çok hızlı geçmişti. O günden sonra tam iki hafta geçmişti. İki hafta boyunca sürekli psikoloğumla konuşmuştum. Bazı şeyeleri artık çok  net hatırlıyordum. Hatta notlarımı bile.

Meriç'le sevgili olduğumuzu. Birlikte yaptığımız onca şeyi hatırlıyorum.

Ve hatırladıkca pişman olmaya başlamıştım. Çünkü ona haksızlık ettiğimi düşünüyordum. Arim konusunda da.

Arim demişken.

Dün akşam bana yazmıştı. Nasıl olduğumu falan sormuştu. Biraz konuşmuştuk daha sonra geç olduğunu söyleyip konuşmayı ben kesmiştim.

"Eee, hadi komşu kızım! Gidelim! Ay çok heycanlıyım!"diyen Yağız'a gülerek baktım.

Neden bu kadar heycanlıydı bilmiyorum ama bende onunla birlikte heycanlanmıştım. Sanki maça ben çıkacaktım.

"Tamam hadi gidelim," dedim Yağız'a dönerek.

Birlikte bahçedeki tribünden inerek sahaya indik. Basket sahası boştu.

Bugün maç vardı. Okular arası son maç diyebilirim. Bugün bizim okul geçen sene şampiyon olan okula karşı  oynayacaklardı. Ve kazanan finale çıkacaktı.

Karışı takım gelmişti. Hatta okularındaki çoğu kız burdaydı.

"Sen diğerlerinin yanına git istersen," dedim Yağız'a. Bugün çok heycanlıydı ve beni yanında istemişti. Neden bilmiyorum ama yağız'ın kardeşim olmasını çok isterdim. Çünkü onu seviyordum. Hemde çok...

Burdan gittiğimizde en çok onu özleyeceğimi biliyordum. Keşke o da bizimle gelebilse.

Yağız Meriç'lerin yanına gidince bende Rüya ve Elif'in  yanına geçtim.

"Ay kızlar cabuk benim tatlış sevgilime bakın! Ya bu neden bugün çok yakışıklı oldu ki?"diyen Elif'e gülümseyerek baktım. Mert bugün her zamanki halindeydi. Ama Elif için değildi tabiki.

"Bencede ya çok tatlı!" Arkamızdan gelen bir kızın sesiyle  Elif anında arkasına dönüp," Pardon!"diye sordu kıza. Kız başta anlamadı ama sonrdan   Elif'in tepkisinden ötürü güldü.

Niye güldüki şimdi bu? Valla bak Elif senin saçını başını yolar haberin olsun.

"Ya sen yanlış anladın ben seninkine demedim. Şu esmer olan bak senin kinin yanıdakine dedim." Kızın dediği kimiş diye dönüp baktığımda Mert'in yanında sadece Meriç vardı.

Ne? Meriç mi!

Oturduğum yerden anında kalkıp kıza döndüm." Kim tatlıymış kim?"diye sorduğumda. Kız bu kez şaşırmıştı.

"Ay yoksa o da senin mi tatlım?"

"Evet benim tatlım!"dedim tıpkı onu taklit ederek.

"Anlaşılan herkes sahipli?"dediğinde kaşlarımı çatım. "Herkes beni ilgilendirmiyor canım! Sadece Meriç ilgilendiriyor!"dediğimde birden gülüp.

"İsmi Meriç mi? Güzel isimiş. Ama o işler öyle olmaz tatlım. Bi bakarsın Meriç'ini kapıverirler elinden!"dedi kendinden emin bir şekilde.

Ben bu kızı döverim.

"Aaa, öylemi? Kim kapıverirmiş elimden?" Eğer ben derse onu burdan aşağıya atacaktım.

"Bilmem. Orası beli olmaz. Bende olabilirim yani. Hoş çoçuk!"dediğinde şok olmuştum. Bu kadar yüzsüz olamazdı.

"Peki söyle bakalım tatlım seni benim elimden kim alıvericek?"deyip karşısına dikildim.

"Ay abartma be! O kim sana bakmak kim!"

Ama bu çok oldu.

"Senin ben o saçını başını yolarmıyım? Yolmazmıyım?"diye sorup o saçlarını sertçe tutup kendime doğru çektim.

Kız birden çığlık atıp elimden kurtulmaya çalıştı. Saçlarını çekmemiştim. Sadece tutmuştum.

"Ya manyak ruh hastası! Bırak saçımı be!"diye bağırmaya devam etti. Arkadaşlarından biri yanıma geldiğinde ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Ne yapıyorsun be sen? Bırak kızın saçlarını!"dedi arkadaşı bana öfekeyle bakarak.

Ona cevap verecektim ama o sırada Rüya yanıma gelip." Bırakmasa ne olur?"diye sordu kıza.

Saçlarını tutuğum kız halla bağırıp çığlıklar atıyordu. Herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştık.

"Ne oldu bana diklenirken çok rahatın!"dediğimde kız alayla gülüp,"Hala çok rahatım bırak saçımı aptal!"diyerek beni itti ama bir işe yaramadı.

Bir anda ardı ardında düdük sesi gelince kızın saçını bıraktım hemen. Rüya'da laf dalışına girdiği kızı bırakıp yanıma geldi.

"İşte şimdi bittim!"

Bencede Rüyacığım işte şimdi bitmiştik. Beden hocaları bize doğru sinirle gelip olayı anlamaya çalıştılar.

"Ne oluyor burda? Nerde olduğunuzun farkında mısınız?"diye bağırdı gür sesiyle. Hem disiplin kurulunun  başkanıydı hemde beden hocamızdı.

Böyle önemli bir günde kavga ettiğim için canımı okuyacaktı kesin.

"Hocam öğrenciniz birden saçıma yapıştı. Bu nasıl bir misafir perverlik? Sizi ve öğrencininizi okul müdürümüze ileteceğim! Biz burda sakin sakin oturmuş maçı izliyorduk! Ama o durduk yere bize bulaştı."

Saçlarını tutup yolsaydım keşke senin! Cücük beyinli!

"Yok öyle birşey hocam. Kız gelip Ezgi'ye sataştı! Sonrada bana vurdu!" Rüya elini yanağına götürüp acıyla beden hocamıza baktığında şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım. Ben böyle oyunculuk görmedim. Yürü be Rüya'm kim tutar seni?

Kız Rüya'nın yalan söylediğini söyleyip olayı büyütmeye çalışıyordu. Ama Rüya yolundan şaşmayıp rol yapmaya devam etti.

Beden hocası iyice sinirlenmeye başlamıştı. Ama hakem ona seslenince bizimle sonra ilgileneceğini söyleyip gitti. E tabi sınıfılarımızı öğrenerek gitmişti.

Şimdi bi tek biz mi suçluyduk? Bu cücük beyinli bizim okuldan değildi zaten oh yırtı olaydan.

Rüya hocanın gitmesine rağmen laf atmaya devam etti. Abisine bak kardeşini al dememişler boşuna.

Kim demiş acaba Ezgi?

Ben!

Elif Rüya'yı sakinleştirmeye çalışırken  bende elimdeki saçları alıp daha yeni saçlarını yolsaydım keşke dediğim kızın üzerine atınca. Tekradan öfkeyle bana dönüp çarladı.

"Manyak mısın kızım sen? " dediğinde gülerek," Evet manyağım."dedim.

Tamam olayı büyütmeyecektim ama  hiç beklemediğim bir anda  birşey  oldu. Birinin beni kolumdan tutup çekerek yere fırlatığında şok olmuştum. Hangi manyak beni yere yapıştırdı?

Beni öyle bir çekip fırlatmıştıki yere kolumun acıması yerine bütün vucudum acı içinde kıvrandı.

Canımı yakmıştı hayvan!

Yerden kalkmadan dönüp kim olduğun baktığımda uzun boylu hayvan gibi birini görmemle ister istemez korkmuştum.

"Sen kimin kuzenine sataşabiliyorsun acaba?"

Tamam bu hanzo bu cücük beyinlinin kuzeni oluyordu öyle mi?

Ayağa kalkıp karşısına dikilmek istedim ama kalkamadım.

"Sen ne yapıyorsun be hayavan kızı nasıl istersin öyle?" Elif çoçuğa eleriyle vurup onu üzerimden çektiğinde çoçuk Elif'i umarsamayıp kenara itti. Elif sendeledi ama düşmemişti.

Bizim okuldan biri kolarımdan tutup beni yerden kaldırdığında. Etrafımızın ne kadar kalabalık olduğunu fark ettim.

"Bir daha birini bulaşmadan onun kim olduğunu bil de öyle hareket et!"dedi hanzo, ayı üzerime yürüyerek.

Birşey diyemedim.  Kız keyifle gülüp bana bakıyordu.

"Bak sen!"dedi arkadaki ses.

Bu ses. Meriç!

Arkamı döndüm.

Meriç.

Yağız.

Mert.

Ayaz.

Oğulcan.

Kerem.

Burak.

Ali.

Cem.

Koray.

Hepsi arkamda dikilmişlerdi.

Ayaz nazikçe beni kenara cekip. Meriç'le birlikte  öne geçtiler.

Hanzo dediğim çoçuğa baktığımda bir tepki vermedi.

Korkmak yerine tüm  ciddiyetiyle Meriç'e baktı.

"Abi bu çoçuk Ezgi'yi duvardan duvara. Yerden yere vurdu. Ay kızın bacağı kırıldı sanırım!" Rüya çoçuğu Meriç'e şikayet ettiğinde. Hanzo ayı alayla güldü.

"Bak sen bak! Sen bu bücürüklerin abisi misin?"diye sordu Meriç'e küçümseyici bakışlar atarak.

Meriç birşey demedi. Sadece güldü.

Ve birden sağ elini yaptığı yurmuğu hanzonun suratına inirdi. Ben şoklar   içinde kenara geçerken Rüya benim aksime  gülerek çığlık attı.

***

"Diskaliyife oldunuz!"

Bu sesi tam yarım saattir duyuyorduk.

Fırat hoca hakemin aldığı kararı duyunca küçük çaplı bir kalp krizi geçiyordu sanırım.

Kavgadan ötürü bizim okul diskaliyife olmuştu. Maçta olan bir kavga değildi ama yinede ceza sadece bizim okula verilmişti. Neyse durum her iki takım içinde geçerliydi. Onlarda turnuvadan elenmişlerdi. Ama ilk Meriç Çoçuğa saldırınca ceza bize verilmişti.

"Diskaliyife oldunuz! Duydunuz mu? Meriç? Yada kaptan Atakan?"

Spor salonunda hepimiz sıraya dizilmiştik. Okul Müdürümüzde burdaydı.

Kimse konuşmuyordu. Meriç bile!

Fırat hoca bir ileri bir geri gitti. Sakinleşmeye çalışıyordu...

"Cevap versenize oğlum!" Müdür birden bağırnca ister istemez gerilmiştim. Bu adam zaten beni hep geriyordu.


"Tamam ver hocam bunlardan ikisini Rüstem'e temizlikde yardım etsinler. Diğerinide kantinciye ver. Üçünüde Anaokuluna yardımcı olarak ver! Okul bittene kadar ordasınız! Hergün! Akları başlarına gelsin!"

Rüya ağızını bir karşı açıp.
"Ne?"dediğinde bende ona katılmak istedim ama çekindiğim için tepki bile veremedim. Bu nasıl bir hızla alınan bir karardı?

"Bencede hocam. Sizi daha fazla meşgul etmeyelim." Kel Müdürümüz Fırat hocayı onaylayarak gülüp." Hep bu cezayı vermek istemiştim birilerine onlarda bizimkiler oldu vay be!"deyip kendi kendine konuşarak spor salonundan çıkınca. Fırat hoca dönüp bize baktı.

"Yazıklar olsun size! Özlikle basket takımındakiler siz! Size yazıklar olsun! Onca antrenman boşuna! Onca maç boşuna oldu!"diyerek söylemeye devam etti. Ben ve Rüya'nın üzerine pek gelmemişti ama diğerleri için bunu söyleyemezdim.

"Koç o çoçuk Ezgi'yi itince dayanamadım. Valla amacım kavga değildi. Gitmedim bile baktım biri kardeşim biri..." sustu. Devamını getirmedi.

Biri ben? Ama neyi olarak?

"Meriç hakklı koç. Biz gitmesek kızı dövecekti resmen!" Atakan'da Meriç'in haklı olduğunu savunmuştu. Bir adım öne çıkıp," Hocam onların bir suçu yok!"diyerek devam edecektim ama Fırat hoca araya girip," Allah aşkına başlatma şu meşur savunma repliklerini! Cezanız beli! Ayaz sen ve Yağız Rüstem Bey'e her okul çıkışında yardım edeceksiniz!" Rüstem bey dedikleri okulu temizleyen görevlilerden biriydi.

Ayaz ve Yağız birbirlerine bakıp istiraz etmek için an beklediler ama Fırat hoca tepkilerini umursamdan Rüya ve Atakan'a döndü.

"Siz ikiniz. Sizde her tenefüs kantine iniyorsunuz!" Atakan gözlerini pörtleterek." Ben?"diye sordu emin olmak istermişcesine.

"Sen!"

"Hocam bi bana bakın! Benim gibi yakışıklı, zeki ve oldukça yetenekli ve okulun derece yapmış öğrencilerinden biri olan ben kantinde! Ben ve kantin? Sınav senem hayatta yapamam ben. Bak-"

"Atakan kes ağlamayı oğlum!  Tenefüste seni kantinde görmezsem emin ol tuveletler seni bekliyor olacak! Hem okulu rezil edin hemde ceza beğenmeyin! Sen ve Mert. Siz de okulun Anaokulunda öğretmenlere yardımcı olacaksınız okul çıkışlarında!" Ben ve Mert'den bahsetmişti. Korkuyla ona dönüp baktığımda o da bana bakıyordu.

"Ve son olarak sen Meriç beyimiz. Sen de bir zahmet her gün spor salonunu güzel bir şekilde temizleyeceksin!"dediğinde gülmemek için kendimi zor tutum.

Düşünsenize sahada hüküm kesen basketci Meriç beyimiz şimdi sahayı temizleyecek.

"Yok koç hayata olmaz! Ben nasıl temizleyeyim bu koca salonu! Hemde tek başıma! Ben yapamam. Hem okul çıkışı voleybolcular oluyor! Kızlar falan hayatta olmazzzz!"

Voleybolcu kızlar!

Yanımdaki Elif'i öne iterek." Hocam Elif ve Mert burayı temizlerler. Meriç bence benimle okulda olsun! Çünkü o çoçuklardan nefret eder. Biraz burnu sürtmüş olur!"dedim.

Ve ardından ne dediğimin  farkına varıp kendimi dövmek istedim. 

Sanane Meriç'ten.

Meriç birşey demedi ama Mert kabul etti. Elif' de zaten itiraz etmezdi. İkiside birbirlerini bulmuştular zaten.

"Olmaz, siz birliktesiniz anlaşılan. Birde gidip orda ortalığı karıştırmayın!" Fırat hoca hepimize sinsice bakıp güldü.

"Koç biz birlikte falan değliz. Beni terk etti o! Düşüne biliyor musunuz beni! Yanacak obür dünyada haberi yok! Neyse koç bende bu beceriksizle bir takım olayım. Çoçukları öldürmese bari!"dedi pek umrunda değilmişim gibi konuşarak. Fırat hoca güldü ve istiraz etmek yerine kabul etti.

Hepmizi kontrol edeceğini söylerek salondan çıktı. Yağız ve Ayaz birbirlerine bakıp hocanın peşinden yalvarmaya  gittiklerinde dayanamayıp o halerini gülmüştüm.

"Bakıyorum hepiniz de hemen beğenip kabul ettiniz. Lan oğlum itiraz etseydiniz ya! Bakın ben hayatta o kantine gitmem! Gitmem ya gidemem! Rezil oldum!" Atakan'ın tepkilerine kahkaha atıp kolunu Atakan'ın omzuna atı Rüya ve gülmeye devam ederek."Birşey söyleyeyim mi Atakan. Seni okula rezil rüsfa edeceğim haberin olsun!"dedi.

***

Okuldan sonra eve gidip ders çalıştım. Sınava çok ama çok az kalmıştı ve ben stresten ölecektim.

Herşey çok karışık ilerliyor ve ben anlayamıyordum. Hayatım neden bu kadar karmakarışık ki?

Elimdeki kalemle oynamayı bırakıp çalışma masamdan kalkıp yatağıma geçtim.

Elime telefonumu alıp Instegrama girip biraz bakınıp çıkacaktım. Takip ettiklerimin hikayelerini izlerken çoğunu çıkmak istedim. Bilmiyorum bazen takip ettiğim arkadaşlarım beni sinir ediyorlardı. Evet, sadece hikaye atarak bile!

Ana sayfamda gezinirken karşıma onun fotograrafı çıktı.

Çüş ama!

Bu ne!

Nerde? Kiminle? Gidip de bu fotorağıfı paylaştın acaba yakışıklı çoçuk.

Meriç niye bu kadar yakışıklı geliyor ki gözüme?

Saçları dağılmıştı. Ve saçları dağınıkken o çok yakışıklıydı. Ve sanırım ben onu hala çok seviyorudum.

Resmini beğenip Instegram'dan çıkıp WhatsApp'a girip Meriç'e yazdım.

"Meriç?"

"Uyanık mısın?"

Tabikide uyanıkdı. Daha yeni paylaşım yaptı sonuçta.

"Meriç."

Çevrimiçi.

Yazıyor...

Ay yazıyor tamam burda geldi!

"Efendim."

Efendiler yesin senin Meriç!

" Ne yapıyorsun?"

Görüldü.

Yazıyor...

"Müsait değilim. Önemli birşey değilse sonra konuşuruz."

Müsait değilmiş miş...

Ne işin var acaba?

"Neden? Nerdesin?"

"Hesap sorma amacın ne Ezgi? Müait değilim dedim."

"Ha yok çok merak ettiysen dışardayım."

Dışarda olduğunu biliyorum zaten.

Ama nerde?

"Ne yapıyorsun peki dışarda?"

"Ne yapacaksın Ezgi? Sanane kızım gidip yat yarın okul var!"

"Ay evet. Çıkış da da Anaokuluna gideceğiz heycanlımısın?"

Tamam konuşmak için elimden geleni yapacaktım.

Yazıyor...

"O kadar heycanlıyım ki! Kalbim küt küt atıyor acaba nasıl geçecek günüm?"

"Bence çok eğleniriz." Yazıp gönderdim.

"Ya ne demesin. Kızım işim var diyorum yazma!"

"Canım sıkılıyor ama..."

"Ne yapayım Ezgi? Git dizi izle."

"Bizimkiler uyuyor. "

"Yani?"

"Canım sıkıldı diyorum. Ay acıktım da şimdi. Sen nerdesin? Ya söylesen işte."

"Nerde olduğumu bilmiyorum. Buraya daha önce gelmedim ama fena yer değil. Tamam artık yazma bana yoksa masamdaki Sarışın kız beni bırakıp gidecek. Sonra benimde canım sıkılır!"

Mesajı okudum.

Okudum. 

Tekrar okudum.

Masamdaki! Sarışın kız!

Kim lan o Sarışın?

"Yarın okulda görüşürüz." Yazdı. Cevap vermedim.

Kim bilir nerde, kiminle ne yapıyor?

Yok ben artık cidden bu durumdan çok sıkılmıştım. Meriç'i canım yaklaşıklı sevgilimi terk ettiğim güne lanet olsun!

Hak ediyordum.

Telefonumu kapatıp yataktan kalkarak eşofman takımımı giyip. Saçlarımı topladım.

Uykum yoktu. Ve saat on ikiye geliyordu. Acıkmıştım ama kalkıp yemeye üşeniyordum.

Telefonuma mesaj gelince gidip baktım. Meriç yazmıştı. Sen git beni orda burda sarılarla aldat sonra yaz.

"Yemek yedin mi?"

Sanane!

Seni ne ilgilendirir?

"Yemedim. Yazma lütfen işim var müsait değilim."

Yazıyor...

"Eve geçeceğim istersen birşeyler alabilirim sana. Hem ne işin varmış senin?"

"Gerek yok alma. Aç değildim. "

"Ve film izleyeceğim rahatsız etme beni!"

" Ne izleyeceksin?"

"Ay sanane Meriç!"

"Eve geçiyorum söyle merak ettim. Belki bende izlerim."

Acaba neden eve gidiyordu. Hani bilmem nerede kiminle oturuyordu ya.

"Cevap verecek misin?"

"İyi geceler Meriç! "

"Vermiyorsun yani bana cevap? İyi sen bilirsin!"

Çevrim dışı...

Ee, bu gitti. Neydi bu şimdi?
Alındı mı bana cevap falan vermedim diye. Ama o da beni terslemişti.

Neyse kızım Ezgi sus ve git uykun gelene kadar film seçip izle.

Bilgisayarımı alıp yatağımın içine girip film araştırmaya başladım. Acaba ne tür bi film seçip izleseydim.

Bilmem kaç dakika oldu ama ben hala film seçmeye çalışıyordum. Biri bana film önerebilir mi?

Hemen şuan. Yoksa ben sabaha kadar bakacaktım.

Ben film seçmeye odaklanmışken birden telefonumun çakmasıyla kokup sıçramıştım. Hangi densiz beni bu saate arar.

Meriç Arıyor...

Ekranda gördüğüm isimle lafımı geri almak istedim. Ne densizi be!

Hızla telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?"dediğimde Meriç sesiz konuşarak, "Ezgi. Uyanık mısın?"diye sordu. Niye sesizce konuşuyordu ki?

"Uyumadım. Ne oldu? Neden aradın?"diye  sorduğumda." Ben Yağız'a uğradım. Birşeyler sipariş ettik. Yemek gelene kadar Yağız uyudu kaldı.  Aklıma sen geldin şimdi kapıdayım. Gelde al yemeğini."

Nasıl yani? Yemek gelene kadar Yağız uyumuşmuydu? Bir kere Meriç eve gideceğim dedi. Yağız ne alaka? Bana hiç inandırıcı gelmedi ama neyse.

"Geliyorum bekle," deyip telefonu kapatarak odamdan çıkıp sesizce kapıyı açtım. Karşımda Meriç'i görünce gülümsemeden edemedim.

"Hiç gerek yoktu aslında," dedim uzatığı poşeti elinden alarak. Hemende tamam deyip gittim kapıyı açtım. 

R-e-z-i-l-i-k!

"Kim var orda?" Üst kattaki Halime teyzenin sesini duymamla korkuyla Meriç'i içeri çekip kapıyı kapatım.

Eğer Meriç'i görüseydi hemen anneme söylerdi. Heleki bu haftanın dedikodu malzemesi olarak beni çıkartırdı.

Meriç ne olduğunu anlamamıştı.

"Ezgi uyumadın mı hala?"

Eh yok artık. Birdi iki oldu.

Şimdi ne yapacağım. Yine yakalanırsak beni yerlere vurur annem.

Meriç dikkatle beni izliyordu. Bense annemlerin odasının kapısını.

"Ezgi! Gidip uyu kızım okul var neyi bekliyorsun?" Babam yine seslenince panikle Meriç'in elini tutup babamın odadan çıkmısını bekldim. Ama öyle olmadı. Çıkmadı.

"Cevap ver Ezgi yoksa gelecek!"

Meriç aykabılarını çıkarıp eline alarak beni odama doğru sürükledi.

Endişeden donup kalmıştım. Odama girmeden," Tamam baba uyuyorum şimdi!"diye seslenip odama girdik birlikte.

Meriç kapıyı kapatıp kitledi. Kim ona odamın kitlenmesinden annemin hoşlanmadığını kim söylemek ister.

Ben istemem!

"Işığı kapat," dedi sesizce Meriç. Onu onaylayıp ışığı kapatım.

Dolabımın kenarını gösterip." Ayakabılarını oraya koyabilirsin," dedim. Beni onaylayıp gidip aykabılarını koydu ve yanıma geldi.

"Eğer yakalansaydık..."dedi ve susutu. Tamam ben bile bunu  düşünmek istemiyordum.

Meriç'in aklına birşey gelmiş olacak ki bana doğru iyice yaklaşıp sırıtı. "Hayır anlamıyorum. Nasıl beceriyorsun?"diye sorudu kulağıma doğru. Nefesi beni ürpertmişti.

"Neyi?"

"Diyorum ki nasıl başarıyorsun beni her seferinde odana atmayı! Doğru söyle söz kimseye bahsetmeyeceğim var bende gözün öyle değil mi?"

Ağzım açık bir şekilde ona baktım. O ise karşımda sırıtarak beni izliyordu. Tamam onu beğeniyordum gözüm vardı. Yani o anlamda değil.  Şey benim onda öyle gözüm yoktu.

"Ne saçmalıyorsun Meriç?"dedim onu göğsünden itip kendimden uzaklaştırarak.

"N'oldu utandın mı? Utanma lütfen  benden!"diyerek geçip yatağıma  oturdu.

Gözleriyle beni baştan aşağıya bir süzerek sırıtmaya devam etti.

"Bakma öyle bana,"dedim kolarımı göğsümde birleştirip ona bakmaya devam ettim.

Yatağımın üzerindeki bilgisayarımı alıp ne açtığıma baktı.

"Eee, daha başlamamısın izlemeye."diye sorduğunda,"Bulamadım birşey. Zaten uyukum geldi,"diyerek açıklamada bulundum.

Meriç'in aldığı yemek için teşekkür edip gidip yanına oturdum.

"Bu yemeği bana aldın değil mi?"diye sorduğumda." Evet," dedi direk.

"Tahmin etmiştim. Neden çıktın bir anda gittiğin mekandan?" Lütfen cevap ver.

"Çünkü sıkıldım."diyerek bana cevap verdi. Sanane falan filan demesini beklemiştim.

"O resmi kim çekti? Yoksa şu sarışın mı?"  Tamam cevap vermişken sormak istemiştim sadece.

"Hayır, Yağız cekti," dediğinde bir anda mutluluktan salak gibi sırıtım.

"Ha, yani sarışın çekmedi. İyimiş."

"Sarışın falan yoktu Ezgi. Yalan söyledim."

Neden bu kadar dürüst olmayı tercih etmişti ki?

"Neden?"

"Çünkü canım öyle istedi."

"Saçma. Canın istediği için benimle dalga geçmeye hakkım yok!"diyerek sitem ettim.

"Var. Mesela şuan canım seni öpmek istedi. Ama öpmeyeceğim çünkü sen beni terk ettin!" Dediklerini idrak etmeye çalıştım bir an.

Ciddiydi.

Fazla ciddi.

Ama bir yandan da bana kırgındı. Onu terk etmem canını yakmıştı.

Bakışları yüzümü incelerken hafiften kıvrıldı dudakları tebesüm edermişcesine.

Bu yaptığımı Meriç benden bekler miyidi bilmiyorum ama ben kendimden asla beklemzdim.

Ona doğru biraz yaklaştım ve dudağına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim.

Şaşırdı. Çünkü beklemiyordu.

Benden bakışlarını kaçırdığında ona gülerek bakıp." Benden utanma lütfen yakışıklı çoçuk," dedim.

Güldü.

Hemde çok güzel güldü.

"Utandın mı sen benden?"

*********************

Bölümü nasıl buldunuz?

Oy verip bölüm hakkındaki  yorumlarınızı bekliyor olacağım.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.( Bir tarih vermeyeceğim. Ne zaman yazarsam o zaman atacağım bölümü. Çünkü bazen yetiştiremiyorum. Ve o gün atmamış oluyorum.)

O zaman kadar kendinize iyi bakın.❣

Instagram: kitapcumleleri_11 bana burdan ulaşabilirsiniz.

Continua a leggere

Ti piacerà anche

1.7M 89.7K 48
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
772K 53.4K 34
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
3.9M 109K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.
1.4M 54.7K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...