ASYA (TAMAMLANDI)

By bencena12

45.2K 3.6K 402

~aşk gerçekten her şeyi affedecek kadar güçlü bir duygu muydu? ~ ~~~~~ "bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım sa... More

KARAKTERLER
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
57
58- +18
59- +18
60
61- +18
62
63
64
65- +18
66
67
68
69
70
71
72 - +18
73
74
75
76
77 - +18
78
79
80/+18
81-Final Part I/+18
81 Final Part II
DUYURU

56

388 44 0
By bencena12


Herkese keyifli okumalar...

Banyodan gelen su sesiyle gözlerimi açmıştım. Gözüm eşsiz deniz manzarasına giderken hemen elimin yanında yatan truvayı yavaşça okşamaya bağladığımda kızım sanki bunu bekliyormuş gibi keyifle mırıl mırıl sesler çıkarmaya başladı. Güldüm onun bu tatlı haline. 

Dün gece o kadar huzurlu uyumuştum ki.. Demirin kollarında sanki dünyanın en huzurlu yerimdeymişim gibi hissetmiştim. Bu huzur sabah gözlerimi açtığımda hala devam ediyordu. O kadar güzel bir histi ki bir daha bu hissi kaybetmek istemiyordum. Kaybetmemek için de her şeyi yapacaktım. Buna kararlıydım. Bir kez daha aramıza bir şeyin girmesine müsaade etmeyecektim. Buna demir de müsaade etmeyecekti emindim.

Bir süre suyun sesi eşliğinde manzarayı izledim. Her ne kadar yanına girip onunla banyo yapmak istesem de daha o cesareti içime sokamamıştım. Ağırdan almak gibi bir niyetim yoktu. İkimizde çocuk değildik ve gerçekten de ona karşı bedensel bir açlık hissediyordum. Ama yine de banyoya girip o kadarda hızlı gitmenin zamanı da değildi. En sonunda su sesi kesilirken yavaşça ayağa kalktım ve banyo kapısına gittim.

"gelebilir miyim sevgilim müsait misin" dememle gel bebeğim diye içeri davet etti beni demir. Her ne kadar adamın üstüne atlamamak için kendimi zor tutsam da yine de tamamen çıplak görmeye hazır değildim. Kapıyı açıp yavaşça içeri girdim. Beline krem bir havlu sarmış tüm heyetiyle lavabonun önünde duruyordu. Kollarımı göğsümün üstünde bağlayıp aynadan bana bakan güzel yüzüne baktım kızgınlıkla.

"günaydın güzelim. Maşallah yüzünde güller açıyor gül yüzlü sevgilimin" diye takıldı bana.

"sabah gözlerimi açtığımda seni yanımda göremiceksem seninle uyumanın hiç bir anlamı yok demir. Eğer bir daha benden önce kalkarsan yanımdan bir daha seninle yatmıcam" dememle gür bir kahkaha attı. Kollarımı çözüp yanına gittim ve vücudumu arkasına dayayıp kollarımı beline sardım. Dudaklarım yarasının üstüne kapanırken öptüğüm an ona şifa olabilmeyi istemiştim. Keşke o yaraları onda açmalarına hiç fırsatları olmasaydı.

"sevgilim" dudaklarımın çıplak sırtına değmesiyle kısık bir nefes aldı. Gülümsedim. Onun bana karşı olan bu zayıflığını seviyordum.

"efendim"

"kaçak oynama"

"daha oyuna başlamadım bile demir" diyip o diri yuvarlak harika poposunu sıktım. Bunu cidden bayadır yapmak istiyordum. Elimin içinde ezilen poposu öyle tatlıydı ki. Demir hamlemle irkilerek sıçradı. Tepkisine koca bir kahkaha attığımda kolumu tutup önüne almıştı beni. Verdiği tepki öyle komikti ki kedimi bir süre durduramadım.

Kızgınca bana bakıp "elin kolun rahat dursun yalvartırım seni" dedi. Kaşım alayla yukarı doğru kavislendi.

"bak sen titan beyimize. Dikkat et de ben seni yalvartmıyım" diyip öne doğru yüzümü yıkamak için eğildim. Kalçalarım erkekliğine yaslanırken sinsice gülüyordum. Ben de etkileniyorum ama yapacağım hamleyi bildiğim için kendimi ona nazaran daha iyi tutabiliyordum. Tabi kendi hamlelerim için geçerliydi bu söylediğim çünkü parmaklarını enseme dolayıp hafifçe üstüme abandığında bende ondan farksız olmamıştım.

"Asya sınırlarımı zorlama."

"sınırlarını zorlicam. Çünkü kaşındın"

"Sen zararlı çıkarsın çıkıyorsun da" demesiyle sen benden daha kötü durumdasın anlamında kalçamı salladım. Erkekliği sertleşmiş ve hazır hale gelmişti. Güldüm. Maşşallah anında hazır ola geçiyordu küçük titan. 

Yavaşça diklenip sinsi bir şekilde güldüm. Gözlerimiz aynadan birbirimize kitlenirken o da gülümsedi ama hiç de masum bir gülümseme değildi ki masum olmadığını bacağıma koyduğu ve yavaş yavaş yukarı çıkardığı eliyle göstermişti.

"demir" geceliğimi iyice sıyıran ve iç çamaşırımın hemen yanında duran eli son anda bileğinden yakaladım.

"Sen benim etkilendiğimi göstermek için elinden geleni yaparken ben sana müdahale ettim mi bebeğim? Neden kartlarını açık oynamıyorun? Yoksa korkuyor musun?" öyle bir ses tonu vardı ki bazen dokunuşlarından daha çok etkiliyordu beni. Tek kaşım meydan okuması karşısında havalandı ve yavaşça bileğine doladığım parmaklarımı açtım.

"ne yapacakmışsınız gösterin bakalım Titan bey" meydan olurcasına yüzüne bakmamla o aşık olduğum güzel gözleri kısıldı. Yavaşça elini kadınlığımın üstüne bırakırken benimde gözlerim kısılmış onun gibi kesik kesik nefesler almaya başlamıştım.

"ikimizde birbirimizi deli gibi etkiliyoruz güzelim. Sakın tek yenilen benmişim gibi davranma" diyip yavaşça elini iç çamaşırımdan içeri soktu. Dudağım dişlerimin esiri olurken kadınlığımın üstüne kapanan sıcak büyük eliyle içimden ani bir titreme geçirmeyi başarmıştı. Keyifle güldü bu halime hain.

"demir" hissettiğim hazla kafamı göğsüne bıraktım. Dudaklarını kulağımın altına yapıştırdı anında.

" gözlerini aç ve kendine bak güzelim" demesiyle sanki bu komutu bekliyormuşum gibi hafifçe araladım gözlerimi. Parmağını yavaşça içime iterken belime sıkı sıkı sarılmasına minnet duyuyordum çünkü bacaklarım bu hamlesi karşısında öyle titremeye başlamıştı ki tutmasa yere kapaklanırdım.

"ağhh.. De.. Demir"

"sıcacıksın sevgilim. Sıcacık ve benim için ıslanmışsın. Harikasın" diğer parmağını da içeri iterken ikimiz de sertçe inledik. Bu.. Dehşet bir şeydi. Bu inanılmaz bir şeydi. Parmakları hafif hafif içime girip çıkarken kısık kısık çıkan inlemelerim demirin derin nefeslerine karışıyordu. Sanki şimşekler patlıyordu gözümün önünde. Bu nasıl bir şeydi.

Zorla açık tuttuğum gözlerim aynadan demiri izlerken kendinden geçmiş, gözleri kısılmış ve boynundaki damarların şişmiş olduğunu görmüştüm. Öyle seksiydi ki... Parmaklarımı bileğine sarıp kendimi eline daha çok ittiğimde sertçe inleyip hızını attırdı.

"ağhh. Demir.. Dah.. Daha hızlı" siktir. Geliyordum. İlk defa deneyimlediğim şey acayip iyi hissettiriyordu. Eli komutumla daha da hızlanırken vücudumu dehşet bir titreme aldı. Çok çok yakındım. Gözlerim hazla kapanırken biranda demir elini çekti. Dehşet bir boşluk hissiyle gözlerimi anında açtım.

"daha tehlikeli oynamalısın güzelim. Tıpkı bunun gibi. Çünkü bu savaşta rakibin çok güçlü ve bu da dün gecenin karşılığı olsun" enseme bir öpücük kondurup geri çekilirken ellerimi düşmemek için sonanda lavabonun kenarına koyabilmiştim. Yüzüm sinirle öyle bir kasılmıştı ki aynaya yansıyan gülen suratına dehşet bir sinirle baktım.

"bunu sana çok pis ödeticem" diye zorla tısladım. İçime soktuğu parmaklarını ağzına götürüp zevkle yaladığında bu erotik sahne karşısında tüm kanım çekilmiş gibi hissettim. Siktir. İçim biraz önce yaşayamadığım orgazmı bu görüntüyle vücudumdan dışarı atmaya başladığında demir son anda belimden yakaladı beni. Vücudumun titremesi bir süre beni bırakmazken sıkı sıkı demirin koluna tutunmuştum. En sonunda gözlerimi açabildiğimde çakmak çakmak olmuş gözlerimi koyu bir kuyuya dönmüş gözlerinin içine sabitledim.

"sana sonuna kadar dokunmama bile gerek yok" diye haz dolu bir sesle fısıldadı.

"yemin ederim ergen bebeler gibi elinle kendini tatmin ettiricem sana"

"beni her sona getirip ayrıldığında ne yaşadığımı biraz olsun anla istedim ki o dediğin şeyi ben senin yüzünden sürekli yapıyorum" diye kulağıma doğru üfleyerek itiraf etti.. Tüm vücudumdan bir ürperti geçerken dudağımı ısırdım.

"çok acımasızmışım" kendimi ve nefesimi en sonunda toplayabildiğim de kollarından ayrılıp ona döndüm. "şimdi banyodan çık ve gününü bekle sevgilim." diyip kapıyı gösterdim. Hem çok utanıyordum ona bakarken hem de kendimi aşırı cesur hissediyordum.

Gülümseyip öpücük attı ve banyodan çıktı. Çıktı ama ben bir süre olduğum yerden kıpırdayamadım. Az önce ne olmuştu. Az önce ben ne yaşamıştım. Az önce o bana ne yapmıştı. Ben onun yüzüne nasıl bakıcatım. Olaylar yaşanırken sıcağı sıcağına tüm perde kalkıyordu ama bitince gelen o utanma hissi beni bozguna uğratmıştı. Elimi yanaklarıma bastırdım. Resmen küçük bir cehennem ateşi yanmıştı yanaklarımda. Ama aynı zamanda da içim hırsla doldu. Ona bu yaptığını ödeticektim. Bana yaptığı şeyi ona ödeticektim. Tamam dün gece onu biraz zorlamıştım ama bu kadar da ileri gitmemiştim. 

Hırsla ayağımı here vurup duşa girdim. Hızla gusül alıp kendimi temizledikten sonra çıkarken giyinip aşağıya indim. Mutfaktan gelen keyifli ıslık seslerine doğru ilerlediğimde mutfağın kapısına gelip durdum.

Görüntü öyle güzeldi ki. Keyifle kahvaltı hazırlayan benim güzel titanım ve onun peşinde bir sağa bir sola gidip gelen minik truvası.

Bu sahneyi hayatımın sonuna kadar gözümü bir kez bile kırpmadan izlerdim.

"bebeğim" demirin bana seslenmesiyle daldığım güzel görüntüden sıyrılıp kendime geldim. "gelsene sana harika bir kahvaltı hazırladım. Yenilgi sonrası iyi gider" demesiyle gülmüştüm ama bu onun için pekte iyi şeyler barındıran bir gülüş değildi. Yanına gidip boynuna kollarımı dolarken tek koluyla anında belimi sardı. Onu görünce utanacağımı sanırken hiç de utanmadığımı görmem rahatlatmıştı beni. Aramızda oluşan bu bağı çok sevmiştim.

"çok acıktım" diye fısıldadım. Gözleri ne yapacağımı kestirmeye çalışırcasına kısıldı. Dudağına masumca öpücük kondurup geri çekildiğimde şaşırmıştı. "eline sağlık hayatım. Sende sağlam ye. Bugün biraz sert geçebilir. Direncin olsun" ağzıma keyifle bir salatalık atarken karşıma oturmuştu.

"ben her savaşa hazırım güzelim. Sen sağlam beslen asıl. Tek dokunuşumla anında dağılan sensin" demesiyle şuh bir kahkaha attıp "dün gece bir dakika bile inmeyen küçük titanda bana aitti zaten" diyip göz kırptım. Ne utanmaz insandım cidden inanamıyordum ama demirde utanmadığımı keşfettiğim için bu kadar rahattım.

Dediğim karşısında gözleri ilgiyle yüzümü taradı. Yorum yapmayıp tabağıma kahvaltılık doldurdu ve keyifle kahvaltı etmeye başladık.

"ay şiştim. Ne zaman oynuyoruz seksek" ellerimi önümde küçük bir tepecik gibi yükselen karnımın üstüne vururken kahvesinden bir yudum alıp fincanın üstünden bana baktı.

"hemen şimdi" demesiyle ellerimi çırpıp ayağa kalktım. "bekle tebeşir alıp geliyim" mutfaktan çıkarken bende peşinden çıkmış ön kapıya gitmiştim. Bir burada sekseği çizebileceğimiz taşlardan vardı.

"naber mert" gözüm etrafta dikilen adamlara giderken memnuniyetsizce burun kıvırdım. Bunlar burada oldukça özel alan diye bir şey hissedemiyorum ve bu hiç hoş değildi.

"iyidir aktif bomba senden naber" yanıma gelip yanağımdan bir makas alırken kıkırdamıştım. Cidden onu seviyordum.

"aktif bomba ne ya"

"kızım her an patlamaya hazır bomba gibi geziyorsun. Demirle bu kadar aksiyon yaşamadım ben anasını satayım. Bu gün acaba ne yapacak diye bekler oldum"

"bir de bayıl istersen feriha" dememle bir kahkaha atarken göz devirdim. Linanın pireyi deve yapması bittiydi bir de bu başlamıştı.

"geldim. Al çiz bakalım." demirin elindeki tebeşiri alıp önümdeki 3 merdiveni sekerek indim ve yere çömeldim. Ben dikkatle işe koyulurken "siz de hepiniz kapıya çıkın" diye adamlara talimat verdi. Ön taraf saniyeler sonra boşaldığında sadece mert kalmıştı.

"neden çıkardın adamları sevgilim eğlenmek onlarında hakkı" diyip güldüm.

"evet sevgilim onlarında hakkı. Kalsınlar da patronlarını tek ayak üstünde ceylan gibi sekerken izlesinler dimi. Sonra da bana demir bey değil demoş desinler" demesiyle mertle birlikte gürültülü bir kahkaha patlattık " sen de siktir git lan kapıya dikiliyor hala orada it oğlu it"

"vallahi de billahi de bu anı kaçırmam. Gel de çıkarabiliyorsan çıkar" diye gülerek karşılık verdi mert. Bitirdiğim çizimle ayağa kalkıp demire döndüm.

"kalsın hayatım çünkü o da oynayacak" sinsilik akan bakışlarımla ona dönerken gülümsemesi anında soldu.

"öldürsen oynamam"

"oynayacaksın"

"oynamayacağım"

"demir şuna bir şey söyle" dediğimi yaptırması için hırsla demire dönerken onu basamaklarda oturmuş elinde telefondan bir şeyler izlerken görmüştüm. "hayatım napıyorsun"

"seksek nasıl oynanır, kuralları ne ona bakıyorum" diye ciddi ciddi konuşmasıyla koca bir kahlaha attım. Ne var dercesine bana baktı.

"demir saçmalama ne kuralı gel ben sana anlatıcam. Kural falan yok. Çok basit zaten"

"nereden bilcem beni yenmek için hilekarca anlatmayacağını"

"Bana güvenin gözlerimi yaşartıyor sevgilim" dememle yerden kalkıp yanıma geldi ve elini belime atıp başımın üstüne bir öpücük kondurdu.

"her şeyde birinci olma kuralın olduğu için sana güvenemem. Hilekar yollara başvurabilirsin" demesine göz devirmiştim.

"mertte oynciak"

"madem çıkmadı tabi ki oynciak. Ben burada ceylan gibi sekerken sence ona oturtup izletir miyim. Gel lan buraya "

"hayır ya. Erkek adamın ne işi olur. Siz ne yapıyorsanız yapın bana bulaşmayın" dedi ve 5 dakika sonra oyuna ilk o başladı. Çünkü nehirle onu tehtit etmiştim. Bazen kaçak oynamak her şeyi çözerdi..

Bana kötü bir bakış atıp taşı bir yazan kutuya attığı gibi sekmeye başladı. Kahkahalarla onu izlerken 6.kutucukta çizgiye bastı ve yandı. Mızmızlamalar ve isyanlar eşliğinde elindeki taşı demire verdiğinde ve demir de sekmeye başladığında cidden gülmekten oynayamayacağımı anlamıştım. 2 tane izbandut gibi adam ceylan gibi sekerken bu görüntüye emindim kimse kayıtsız kalamazdı.

"abi yandın ya yandın. Hile yapma"

"ne yanması lan gayette düzgün bastım."

"çizgiye bastın ya. Çık Allah aşkına"

"la.."

"demir mert haklı yandın sevgilim." Gülmelerimi zorla bastırıp olaya müdahale ederken oyunu bu kadar içselleştirmiş olmalarına ve olayı kavgaya sürüklmelerine ne diyeceğimi şaşırmıştım.

"al he ağlama hemen. Mızıkçı ya. Geç bakalım Asya hanım. Bizi soystarı gibi oynatırken baya eğleniyordun. Geçte seni görelim bakalım" elime taşı koyup kenara çekilirken gülerek sekseğin başına geçtim.

Cidden şu an ne yaptığımı hala idrak edemiyordum. Benim için o kadar eşsiz bir andı ki.. Demirin beni mutlu etmek için ceylan gibi sekmesi bende gülmekten daha çok derin bir sevginin içimde büyümesine sebep oluyordu. Çocukken hep oynasam nasıl oynardımın hayallerini kurduğum oyunun başındaydım ve cidden çok mutluydum.

"hadi kızım ya sabaha kadar seni mi bekleyeceğiz at da bize de sıra gelsin" diyen mertin sesiyle kendime gelirken dediğine koca bir kahkaha attım. Oynama diyenden korkacaksın lafı öyle doğru bir lafı ki..

"mert çok şapşalsın. Keşke nehir de burada olsaydı da bu şapşal halini görseydi." dememle keşke dercesine güldü. Elimdeki taşı bir yazan kutucuğa attım ve başladım. Dakikalarca bu döngü devam ederken cidden ne kadar zaman geçti anlamamıştım.

Uzun bir sürenin ardından kendimi yorgunca merdivenlere attım. Zıplamaktan ayaklarım sızlamıştı resmen. Gözüm sekseğin başında ben daha iyiydim sen şöyle yaptın diye kavga eden iki adama giderken sevgiyle gülümsedim. Ama gülümsememi durduran elime düşen yaş olmuştu.

Nasıl beni çocukluğumdan mahrum bırakabilmişti. Nasıl beni bu çocukça zevkelerden mahrum bırakabilmişti. Neden bana bunu yapmıştı. Ne geçmişti eline beni böyle 27 yaşımda içimde büyümeyen bir çocukla bırakarak ne kazanmıştı. Birincilikerim ona ya da bana ne vermişti.

"güzelim ne oldu neden ağlıyorsun" demir önüme gelip diz çökerken ağzımdan engelleyemediğim bir hıçkırık kaçtı. "bebeğim söyle bana ne oldu" şevkatle gözyaşlarımı silerken hayatımda hiç hissetmedim o şevkati bana vermesi daha da ağlatıyordu beni. Neden bu kadar hassas olmaya başlamıştım. 27 yıl boyunca ağladığım anların sayısı bir elimin parmağını geçmezken şu iki günde kendi rekorumu kırmıştım resmen.

"neden bana bunu yaptı demir. Ne geçti eline. Çocukluğumu benden alarak eline ne geçti. Noldu her şey de birinci oldum diye. Satranç ya da matematik olimpiyatlarına katılıp birinci olmam bana ne kazandırdı. Peki ya tenisteki kupaların. Hukuğu birinci bitirdim diye ayaklarıma kırmızı halılar serilip baş üstünde mi taşıdılar beni ne oldu. Neden bana bunu yaptı. Neden içime hiç büyüyemeyen bir çocuk bıraktı" sitemlerim ağlayarak ağzımdan çıkarken demir bedenimi kollarının arasına alıp sıkıca sardı.

"düşünme bunları güzelim. Bak yapıyoruz hepsini işte. Geçti gitti o günler. Onları geri getiremeyiz ama şuan onları yaşayabiliriz tıpkı bunun gibi güzelim"

"neden 27 yaşımda ya neden. Neden ben bunları 27 yaşımda yapıyorum. Arkadaş bile edinmeme izin vermedi başarım düşer diye. Ne geçti eline ya. Çocuk ruhumu yaşlı hocaların, özel derslerin, sıkı denetimlerin arasında öldürerek ne kazandı" ağzımdan bir hıçkırık daha kaçtı. Dakikalarca içimi boşalttım. Demir rahatlamam için saçlarımı okşayıp beni güzel sesiyle telkin etti. En sonunda içim boşalmış kuş gibi kollarında yatarken benimle birlikte ayağa kalktı.

"Gel bakalım soğuk oldu dışarısı" bedenimi kolları arasında içeri sokarken sıkıca beline sarılıyordum. İyi ki yanındaydı. Her ne yaşamış olursak olalım iyi ki hayatıma girmişti. "Sen otur ben bir kahve yapıyım bize iyi gider" beni koltuğa oturmasıyla tam gidecekti ki parmaklarımı bileğine dolayıp durdurdum onu.

"teşekkür ederim demir. Bugün benim için inanılmaz bir gündü. Bana bunu yaşattığın için teşekkür ederim. Seni seviyorum" dememle bana doğru eğilip başımın üstüne bir öpücük bıraktı.

"ben de seni seviyorum bebeğim. Daha yeni başladık. Ama devam etmemiz için bana bir söz vericeksin"

"ne sözü"

"bir daha ağlamak yok. Sen mutlu ol diye yapıyorum bunu ağlaman için değil. O günler geçti gitti. Önümüzdeki günleri güzel geçirmeliyiz dimi güzelim" demesiyle başımı sallayarak gülümsedim.

"söz. Ağlamak yok artık" dememle tekrar öptü ve memnun bir şekilde mutfağa yöneldi. Ayaklarını kendime çekip kollarımı onlara sardım. Başımı dizlerimin üstüne yatırırken hafifçe yanan şömineyi izlemeye başlamıştım. Öyle güzel bir gündü ki benim için. Çocukluğumda arkadaşlarımla oynasam bu oyundan belki de bu kadar zevk almazdım. Ama şimdi benim için o kadar kıymetliydi ki. Demirin benim için bunları yapması.. Birinin benim için bir şeyler yapmasına hiç alışık değildim. Kimsenin benim için bir şey yapmasını da istemezdim ama hayatımdaki insanların bu isteğime uymaması her ne kadar istemesemde beni gizli gizli sevindiriyordu. Tam bir istemem yan cebime koy modeliydim.

"al bakalım minik ceylan" demir kahve bardağını bana uzattığında bekletmeden elime aldım.

"emin ol sen benden daha ceylandın sevgilim. Sanki kırk yıldır seksek oynuyorsun o ne profesyonellikti Allah aşkına" diyip güldüm.

"her şeyde iyi olan bir sen değilsin güzelim. Sıkı bir rakibin var artık"

"cidden sıkı rakipsin. Hele o ceylan gibi sekişlerini ben hayatta yapamazdım" dememle kahkaha atarken yüzünü buruşturmuştu.

"bu yaşananlar burada kaldı ona göre Asya hanım" diye yalancı bir kızgınlıkla uyardı beni.

"bence sen emrti uyar sevgilim" dememle haklısın dercesine başını sallayıp kahvesinden bir yudum aldı. "bir tane daha kağıt çekebilir miyim" elimdeki bardağı sehpaya koyup hevesle ona döndüm. Diğer kağıtlarda yazanları öyle merak ediyordum ki. Hele demirin onlarda yazanları oynayış anlarını..

"Sen ne zaman istersen o zaman çekersin bebeğim bana sormana gerek yok. Sadece yapmam için bana getir yeter." diyip bana uzandı. Dudağıma sevgi dolu bir öpücük bırakırken sabahın acısını çıkarmak için elimi ensesine atıp geri çekilmesini engelledim Beyefendi zaten dünden hazırdı. Elini belime atıp beni kendine çekerken kucağına çıkıp bacaklarımı iki yanına açarak oturdum.

"mmm en sevdiğim pozisyon" başını koltuğun arkasına yatırıp kısık gözleriyle bana baktı. Seksi olduğumu düşündüğüm bir gülüş atıp yavaşça boynuna eğilip dilimi boylu boyunca boyuna sürterek dudağına çıkarmamla elleri anında kalçalarını sıkmış derin bir nefes içine çekmişti. Dudaklarına kapanmamı vahşice kabul ederken aynı istekle ona karşılık verdim. Sert ellerinin altında can çekişen kalçalarım beni daha da şevke getiriyordu. Sert olmasını seviyordum..

İşi daha ileri götürüp onu sabah benim düştüğüm duruma düşürmek için yavaşça kalçalarımı oynatmaya başladım.

"ah.. Asya yapma bebeğim" diye inledi. Gülümseyip dilimi ağzının içine ittiğimde mecburen susmuş inleyerek dilimi diliyle yakalamıştı. Zevkle inledim. Dillerin de devreye girdiği öpüşme cidden diğerinden daha iyiydi ve daha uyarıcıydı. Kendimi altımda şişip hazır hale gelen erkekliğine daha hızlı sürterken elleriyle bana destek verip daha da hızlandırdı. Vücudu titremeye başlamış, inlemeleri salonu doldurmaya başlamıştı ve sanırım gelmeye yakındı. Acemi usta gibi işi çok anlamıyordum ama bu titremeyi sabah bende yaşadığım için yakın olduğunu biliyordum. Utanmazca elimi erkekliğine attım. Madem kural buydu biz de kuralına göre oynardık. Yaptığıma karşılık sert bir inleme koyverirken elimin altında olan büyük şeyle ben de titremiştim. Sert ve.. Büyüktü.

"bebeğim daha sıkı tut" elimin üstüne elini kapayıp elimi daha çok kıstırdı. Gözleri kapalı ağzı yarım açık bir şekilde elimin altında dağılmaya hazır hali öyle baştan çıkarıcıydı ki. Dudaklarımı çenesine yapıştırıp yavaşça emdim. Engelleyemediği inlemeleri salonu doldururken "ahh.. yavrum hareket ettir elini " demesiyle haince gülümseyip elimin altında can çekişen erkekliğini son kez sıkıp aniden bıraktım. Biranda kendimi yana atarken gözleri fal taşı gibi açılmış "Asya" diye kükremişti.

Koca bir kahkaha atıp son anda beni yakalamak için uzanan kollarından kurtulmuştum.

"siktir.. Ahh.. Asya. Nasıl kandım oyununa. Siktir" elini erkekliğine atıp sıkarken koltukta iki büklüm acıyla kasılıp kalmıştı.

"seni eline muhtaç ederim demiştim. Hem sen de bana daha tehlikeli oynamalısın demiştin hatırladın mı? Nasıl başarabildim mi? " koltuğun köşesinde, beni yakalamasından uzak bir yerde dururken gözlerini açtı. İçleri öyle alev alevdi ki. Yanına gidip devam etmemek içi zor tutuyordum kendimi. Elime aldığım şey.. Hoşuma gitmişti.

"Sen çok tehlikeli bir kadınsın. Seni hafife almakla salaklık ettim" derin bir nefes alıp zorla ayağa kalktı ve erkekliğini tutarak hızla salondan çıktı. Arkasından koca bir kahkaha atarken bir elimi diğer elime çak yaptım.

Minik zaferim kutlu olsundu ama bunun intikamını alacağını biliyordum. Dirayetli ve hazır olmalıydım. Şuan bile bu kadarcık şeyle kadınlığımda ıslaklık hissediyorken cidden nasıl dirayetli olacağım konusunda da kafa patlatmam gerekiyordu.

Bacaklarımın dibine gelip küçük Emrah gibi bana bakan kızımı kucağıma alıp camların önüne gittim..

"ne yapıcam ben senin bu baban olacak herifle" dememle keyifle yüzümü yaladı. Kocaman bir öpücük kondurup gözümü eşsiz manzara çevirdim. Çok geçmeden de sert kollar etrafımı sardı. Demirin dudakları boynuma hafifçe değerken memnuniyetle mırıldandım.

"ne o bundan da mı etkilendim güzelim"

"ben değil ama sen yine hazır oldasın hissettiğim kadarıyla" kalçalarımı arkamda hafif belli olan erkekliğine sürttüm.

"Asya" diye kızarken bana kalçamı çekmiş aramıza mesafe bırakmıştım.

"benim suçum değil senin suçun benden bu kadar etkilenmen sevgilim"

"tamamen senin suçun güzelim. 31 yaşındaki adamı kıvrandırman senin suçun" yüzümü ona doğru döndüm. Yumuşak bir öpücük bahşetti dudaklarıma..

"oyunu sen başlattın"

"banyoya gelip popomu elinle kıstıran sendin" inanmazca başını iki yana sallarken o anki sıçraması gözlerimin önüne geldi ve kendimi tutamayıp bir kahkaha attım.

"komik değil"

"Ama komiktin" kızgın bir bakış atsa da bana öyle olmadığını mutlulukla parlayan gözlerinden anlıyordum.

"senden etkilenmem komik değil bebeğim. Doğal bir şey"

"görende hiç yapmadın sanıcak" biranda aklıma gelen sahnelerle sinir tüm hücrelerime yayılırken hırsla önüme döndüm. Kaç kıza.. Düşünme Asya düşünme. Ben kendimle cebelleşip kıskançlığımı dizginlemeye çalışırken arkamdaki sinir titandan gür bir kahkaha gelmişti. Hırsla kollarında çıkıp truvayı yere bıraktım.

"Gel buraya" Bana doğru hamle yapsa da daha çok geri gidip kollarımı göğsümün üstünde birleştirdim.

"komik mi demir"

"bebeğim yüzünün şekli komik" diye dalga geçti benimle ya daha da sinirlendim. "Gel buraya"

"hayır" desem de kaçmaya fırsat bulamadan beni belimden kapmıştı. Kıskançlığın bu yakıcı hissinden nefret ediyordum.

"güzelim bana bak" ona bakmamak için gözlerimi her yerde gezdirsem de o yumuşacık tonuna en sonunda karşı koyamamıştım.

"ne var" diye huysuzca homurdandım. Yavaşça yanağıma bir öpücük bırakıp dudaklarının istikametini kulağıma çevirdi.

"ben bu zamana kadar senden başka hiçbir kadınla böyle yakınlaşmadım" demesiyle tüm vücudum itirafı karşısında şaşkınlıkla kasıldı.

"yalan söyleme" diye şokla fısıldadım.

"söylemiyorum sevgilim." diyip yüzünü yüzüme çevirdi. Ellerini yanaklarıma koyup anlıma sıcacık bir öpücük bırakırken hala inanmazca ona bakıyordum. 31 yaşındaydı ve cidden böyle bir şeyin gerçekliğini kabul edemiyordum. Benden öncesi tabi beni ilgilendirmezdi ama yine de onu kıskanmama engel de değildi.

"ben gelenekçi bir adamım Asya. Bunu sana söylemiştim. Sevdiğim kadına benden başkasının dokunmasını nasıl istemiyorsam onunda birinin bana dokunmuş olmasını istemeyeceğini biliyorum. Dokunmamalı da zaten. Bedende ruh gibi sadece bir kişiye ait olmalı"

"demir inanamıyorum. Sen ciddisin" diye fısıldadım. İçim öyle bir sevgiyle dolmuştu ki bunu kelimelere dökemeyeceğimi biliyordum. Sadece benimdi ve bu gerçekten inanılmazdı.

"bu çok normal bebeğim. Asıl bunu normalleştirmeye çalışmaları normal değil. Her kadın gibi her erkekte sevdiği kadına temiz gitmeli. Erkek bunu isterken kadının ondan ne eksiği var"

"Sen inanılmazsın" dememle anlıma sıcacık bir öpücük daha kondurdu. Sıkıca kollarımı beline doladım. Sadece bana ait olması inanılmaz bir şeydi. Dediği gibi bu ilişki olayı o kadar normalleştirilmişti ki 31 yaşında bir adamın bunu yapmamış olması cidden beni şoka uğratmıştı.

"Sende benim için inanılmaz bir kadınsın güzelim. İçimdeki her şeyi tepe taklak eden, gözlerine baktığımda tüm dünyayı unutturan eşsiz bir varlıksın. Benim olduğun için Allaha şükrediyorum" diye fısıldadı. Başımı kaldırıp parıl parıl parlayan mavi gözlerine baktım. Bu zamana kadar bir kere bile bana olan sevgisini gizlememiş gerek sözcüklerle gerekse davranışlarıyla bunu sürekli belli etmişti. Peki ben neden ona hiç onun gibi yaklaşmamıştım. Bunu farketmem tadımı kaçırmıştı. Onu her ne kadar sevsen de bunu sözcüklerimle ona iletmekte hep bir tutukluk yaşamıştım.

"demir" elimi ensesindeki saçlarına atıp sevgiyle okşadım.

"söyle güzelim. Söyle bir tanem" demesiyle gülmüştüm. Cidden onu öyle seviyordum ki.

"bunca zaman her hissini her duygunu bana söyledin. Hiç gizli tutmadın."

"her zaman söylerim bebeğim. Ağzımda tüy bitse bile sana olan sevgimin sözcüklere dönüşmesini engelleyemez" demesiyle sevgiyle bir öpücük bıraktım dudaklarına.

"ama şuan sıra ben de" dememle tek kaşı havalandı.

Ona bunca zaman onu ne kadar çok sevdiğimi söylememiştim. Şuan benim için önemli olan oydu. Ona hiç bana yaklaştığı gibi yaklaşmamıştım ve bunu fark etmem kendimi kötü hissettirmişti. Bana verdiğini ona vermemiş olmam canımı sıkmıştı. Evet araya hiç de hoş olmayan şeyler girmişti ama geçip gitmişti ve onları onarmak için elinden geleni yapıyorken haketmiyor muydu? Hem de çok hakediyordu.

"biliyor musun bu yaşıma kadar kalbim hiç kimseye karşı atmamıştı" dememle yüzünde sevgi dolu bir gülümseme oluşurken elini saçıma atıp yavaşça okşadı. "sonra biranda hayatıma bir adam girdi. Sen girdin ve ben sanki bu dünyadaki en eşsiz kadınmış gibi hissettim kendimi. Her ne olursa olsun günün sonunda bana yine bunu hissettirdin."

"güzelim"

"şş kesme sözümü" parmaklarım güzel dudaklarına giderken bir öpücük bıraktı uçlarına. Öyle güzeldi ki.. "daha kısacık bir zaman bile olsa seninle büyüdüğümü hissettim. Ben hep sevilen biri oldum ama bu sevgi çok başka bir sevgi. bana hissettirdiğin öyle başka bir sevgi ki demir ben seni her gördüğümde nefes almayı yeniden öğreniyormuşum gibi hissediyorum. Sana her baktığımda yüreğimde öyle bir çarpıntı oluyor ki biran fazla hızlı atması onu durduracak gibi hissediyorum. Demir ben seni çok seviyorum ve her ne olursa olsun sevmeye de devam edicem. Bundan sonra bir daha ellerimiz ayrılmayacak" dememle anlıma sevgiyle bir öpücük bıraktı.

"ayrılmayacak sevgilim. Çünkü ben sensiz yok olurum. Kaybolurum. "

"ben de sensiz yok olurum sevgilim. Sen benim bu hayattaki diğer yarım atan kalbimsin sen yoksa ben olamam bundan sonra"

"böyle konuşma güzelim."

"hissettiğim bu. Sensiz kendimi düşünmek istemiyorum artık. Buna tahammülüm yok.. Düşündükçe kafayı yiyorum. Sana bir şey olacak düşüncesi beni delirme eşiğine getiriyor. Ama bunun olmasına izin vermicem. Bir kere daha seni kaybetmeye dayanamam"

"beni kaybetmeyeceksin bebeğim. Sana söz veriyorum. Artık engel yok. Sınır yok. Hiç bir olumsuzluk yok. Artık sadece sen ve ben. Daha sonra ise çocuklarımız. Biz hep birlikte olucaz ve kendimize harika bir dünya kurucaz" demesiyle sevgiyle yanağını okşadım. Parmaklarımın ucunda yükselip dudağını öperken belime kolunu dolayıp beni havaya kaldırdı daha rahat öpebilmem için.

Çalan telefonla yavaşça ayrıldık birbirimizden.. Elini cebine atıp telefonunu çıkardı.

"Bakmam lazım güzelim. İş ile ilgili"

"Sen hallet ben de hazırlanıyım de eve geçeyim. Kızlara bir mesaj bile atmadım. Merak etmişlerdir beni" dememle başıma bir öpücük kondurup telefonu açtı. Koltuğa otururken ben de odaya çıktım. Hızla üstümü değiştirip salona indiğimde hala konuştuğunu görmüştüm. Truvaya el çırpıp yanıma gelmesini sağladım ve kucağıma alarak ben de koltuğa yanına oturdum.

Yandan o güzel yüzünün kıvrımlarını izlerken mest oluyordum. Öyle güzel bir yüzü vardı ki. Ona çok yakışan sakalı, gözlerinin etrafındaki çizgileri her şeyi kusursuzdu. Gözüm boynundaki yaraya giderken içim huzursuzlaştı. Neler yaşamıştı acaba orada. Nelere katlanmıştı. Ben burada duygusal olarak acılar çekerken o da orada hem duygusal hem de fiziksel olarak çekmişti. İkimiz de yara almıştık ama fiziksel acıyı duygusal acıya tercih ederdim yine de. Hayatımın en yıpratıcı dönemlerini yaşatsa da bana, asıl istediğinin bu olmadığını tabi ki biliyordum.

Yanağıma parmağını sürtmesiyle irkilerek kendime geldim. Dudaklarım bir gülümsemeyle iki yana kırılırken yavaşça ona uzanıp boynundaki yarayı öptüm. Tepki olarak eli anında bacağıma gitmiş hafifçe sıkmıştı. Temas bağımlısının tekiydi kesinlikle.

"tamam sonra bilgilendir beni" diyip telefonu kapadı. "özür dilerim güzelim. İşlerden o kadar uzağım ki neredeyse troyayı batırıcam"

"aman çoluğumuzun çocuğumuzun rızkına sahip çık demir" dememle güldü.

"merak etme bebeğim batırılamayacak kadar param var." demesiyle kıkırdadım.

"yaşasın zengin koca hedefimi tutturdum. Aferim kız asya sana tam isabet atmışsın ilkinde" dememle minik bir kahkaha attığı gibi yanağıma bir öpücük kondurup kalkarken beni de peşinden kaldırmıştı. "aaa dur bir tane daha kağıt çekicektim" elini bırakıp hızla orta sehpadaki kavanoza elimi daldırdım. Bir süre karıştırdıktan sonra elime bir zarfı alıp heyecanla açtım. "yaaa demiir." gözlerim kağıtta okuduğum şeyle mutlulukla parlamıştı.

"neymiş güzelim" demesiyle sıkıca boynuna sarıldım.

"ağaç ev yapıcaz ve orada kalıcaz. Sana inanamıyorum." ondan ayrılıp sevgiyle bana bakan yüzüne bir sürü öpücük bıraktım. Keyifle kahkaha attı.

"bilseydim karşılıkları bu olucak, ilk söylediğin anda yapardım güzelim"

"Hayatımda sadece bunun için babama yalvartmıştım. Evimizin arkasında harika ağaçlar vardı. Ona ağaç ev yapalım diye o kadar yalvardım ki anlatamam. Ama tabi boş işlerin peşinde koşma diyip kızmıştı bana. İnanmıyorum şuan."

"senin mutlu olman için yapamayacağım şey yok güzelim. Dediğim gibi bundan sonra hayalini kurduğun her şeyi bana söylemen yeter"

"yaa seni yerim he" yanaklarını parmaklarıma kıstırırken keyifle güldü. "ee ne zaman yapıcaz" elimi tutup kapıya çekerken beni merakla cevabını bekliyordum.

"ağaç ev hazır sevgilim. Senin bana bağırıp çağırman için istediğin yer vardı ya hani orman evi" derken kıkır kıkır gülmüştüm. Ayy o günlerde ne kadar üzülmüştüm demir katildi diye. "gülüyor bir de. Hayatımda tek gözüne girmek istediğim kadının gözünde yıldız gibi kaydığım gündü ve hiç de komik değildi"

"üzgünüm bebeğim" ayakkabılarını giyerken tabi tabi dercesine kafasını salladı.

"neyse artık geçti gitti. Ev şuan orada hazır müsait olduğunda gideriz" demesiyle mutlulukla gülüp ben de ayakkabılarımı giydim.

"hemen bu akşam gide.." lafımı kesen kapıyı açmamızla beliren polislerdi. Gözlerim bahçeye giderken tüm korumalar bir sıraya dizilmiş polisler ise başlarına dikilmişti. Mert de yanımıza gelirken ne oluyor dercesine bakış attım ona. Omuzlarını gülerek kaldırıp indirdi.

"Demir bey"

"buyurun memur bey. Hayır olsun"

"pek hayır değil efendim. Hakkınızda adam dövmeye ve kezzapla saldırı yapmaya azmettirmekten siz ve adamlarınız hakkında şikayet var. Bizimle karakola kadar gelmelisiniz" demesiyle demire döndüğümde oda bana dönmüştü.

Durup dururken onun ve mertin başını hiç bir bağlantıları yokken yakmıştım ya aferimdi bana..  

Burada olan herkese kocaman sevgiler... 🐞

Continue Reading

You'll Also Like

1M 53.9K 56
Durulanmalıyız" dedi kadın, olanca bilmişliğiyle. Tanıdık yenilgilere bulanmış sesiyle karşılık verdi genç adam: Nasıl? Törenin hüküm sürdüğü top...
244K 9.5K 40
Kendi şirketine çalışmaya giden Eliza, başına neler geleceğinden habersiz bir şekilde yeni ortakları ile tanışır. ------------------------ Ona çıkış...
374K 12.4K 55
Aşık bir genç kız. Mutluluğuna izin vermeyen bir psikopat. O bir küçük anne. Zorla sahip olunmuş bir hayat, aşka engel olabilir mi?
756K 21.3K 46
Küçüklük arkadaşları değillerdi , o sadece abisinin arkadaşıydı kendisi onun için sadece kardeşti .Zeyno Kahramanoğlu abisinin arkadaşına aşık olan k...