Ne diyordu bu adam lan.
Ne demek melek bana mektup gönderdi.
Ne demek sakladınız falan fistan.
İstemiyordum.
Bilse de bilmesede.
Benim bir babaya ihtiyacım yoktu ki.
Dedem ve Ananem mavi gözlü dev ile konuşurken hemen aradan sıvışıp dışarı kaçtım.
Dayımı aramam gerekiyordu, onun gelmesi lazımdı.
Yapmalarına izin vermezdi o.
Hemen telefonu çıkarıp dayımı aradım.
Aşkuvat'ım 🖤 aranıyor...
'güzel Vira'm' diye açtı telefonu sesi uykulu geliyordu.
'dayıı nolur hemen gel' dedim.
'bir şey mi oldu Vira' diye sordu.
'bir adam geldi dayı DNA testi yaptırıcaz, gelmezsen polis zoruyla yapılır diyor. Annem ona mektup mu ne göndermiş istemiyorum nolur gel' dedim sona doğru sesim ağlamaklı çıkmıştı.
'Vira'm sakin ol geliyorum ben hemen' diyip kapattı telefonu.
Alamaz seni demedi.
Yaptırmak istemiyorsan yaptırmayız demedi.
Derin bir nefes alıp eve yürüdüm.
Dayımda geliyordu.
Dedemler merak ederdi şimdi beni.
Bahçeden girince Ananem ayağa kalkıp birden sarıldı.
"nereye kayboldun kuzumun kuzusu korkuttun bizi" dedi.
"özür dilerim anane dayımı aradım" diye cevap verdim.
O lanet dev hala buradaydı.
Onu gördükçe sinirleniyordum.
"ne işiniz var evimde gidin hemen" diye kapıyı gösterdim.
"test yaptıracağız ufaklık" dedi.
"sokayım testine" diye cevap verdim.
"Viraa!!" diye gürledi dedem birden.
Çok kızıyordu küfür etmeme.
"özür dilerim dede" diye mırıldandım.
Aradan geçen bir saatin sonunda dayım girdi bahçeye.
Koşarak boynuna atladım.
"hadi Aşkuvat'ım öldürrr onuğğ g" diye gaza getirmeye çalıştım.
Saçlarımı öperek ayrıldı benden.
"neden gelmiştiniz" diye sordu mavi deve.
"elimde bir mektup var Melek Gündoğdu'ya ait Vira'nın benim kızım olduğunu söylüyor. Sizde hak verirsinizki DNA testi istiyorum ya güzellikle ya güzellikle" diye resmen üstü kapalı tehdit etti dayımı.
"ben Avukat Devran Gündoğdu tüm davalarla benim ilgileneceğimi bilin" dedi.
Ne davasından bahsediyor bunlar.
Niye göndermiyorlar adamı hala.
"ben Cumhuriyet Savcısı Kenan Serez tüm davalarla özelikle ilgileneceğim" dedi.
Siktir adam birde Savcı çıktı.
"memnun olurum sayın Savcım" dedi dayım.
Dayı kendine gel dayıı.
"dayııı" diye seslendim.
Gözlerini açıp kapattı bu bana güven demekti ama bu durumda nasıl güveneyim gözünün yağına ekmek bandığımın çocuğu.
Ah meleğim ahh gider ayak ne işler açtın başıma.
"şimdi gidelim öyleyse sabah İstanbul'da olmam lazım" dedi mavi gözlü dev.
"olmaz acil işim var" dedim.
"ne işin var" diye sordu.
SANANE yarr-töbe töbe.
"oje süreceğim bugün olmaz iki yıl sonra tekrar gelen" dedim.
Nasılsa reşit oluyordum iki seneye.
"on sekiz olmadan önce yapılacak o test ufaklık" dedi.
Bok böceği seni.
"hadi güzel Vira'm" dedi dayım.
Mecbur kabul ettim.
Beraber hastaneye doğru yola çıktık.
Arabada yer yok diyerek dayımın arabasına almamıştım adamı.
Oh iyi yaptım bence.
"dayı neden seni cezaevinde süründürürüm pis sapık kılıklı defol demedin kabul ettin" diye trip attım.
"güzel Vira'm yapacağımız hiçbir şey yok mecburuz benim bile elim kolum bağlı ablam ne diye mektup göndernişse" diye elini direksiyona vurdu.
Dayımada üzülmüştüm.
Çünkü eğer elinden ufacık bir şey bile gelse izin vermezdi.
Her şey annemin suçuydu.
Kendi vicdanını rahatlatmak için beni mahvediyordu.
Daha fazla bir şey konuşmadan hastaneye geldik.
"dayı benim yerime sen kan ver böylelikle kan bağı çıkmaz aşko" dedim.
"güzelim salak mısın Devran Gündoğdu diye test sonucunda çıkınca adama ne diyeceğiz" dedi.
Haklıydı.
İçeri girip kanları verdik.
Bir hafta içinde sonuçların çıkacağını ve bize mesaj geleceğini söylediler.
Hastanenin bahçesine çıktık.
"hadi git artık umarım gelmezsin geri" diye elimle kış kış hareketi yaptım.
Kaşlarını çatarak baktı bana.
"eğer o test pozitif çıkarsa asıl sen benimle geliyorsun kendini hazırla" dedi.
"Nah gelirim" diyip orta parmak gösterdim.
Boyun damarları belirdi lan adamın.
Birazdan dönüşecek.
"&Viraa!!" dedi Dayım ve Dedem aynı anda.
"özür dilerim" diye mırıldandım.
Adam taksiye binip gitti.
Bizde eve geçtik.
Hepimizin yüzünden düşen bin parçaydı.
"dede sen neden sessizsin" diye sordum bir umut.
"o adam senin baban Vira'm" diyerek başını eğdi.
"ama nasıl" diye sordum.
İyice mala bağlamıştım bugün.
"annen İstanbul'da okudu orada bir hastanede staj yaparken tanışmış sevgili olmuşlar.
Adam evlenip boşanmış bir çocuğu varmış ama annen için engel değildi.
Bir gün eski karısı çocukları için tekrar barışmak istediklerini ama annenin engel olduğunu söylemiş.
Annen Kenan'a sorduğunda doğrulamış.
Ama istememiş barışmak.
Annen ufak bir çocuğun mutluluğunun önüne geçmemek için ayrılıp buraya geldi.
Üç ay sonra seni öğrendik.
Ve o adamdan gizledik.
Annen neden şimdi söyledi aklım almıyor. "dedi.
" dede tamam anlıyorum annemde haklıymış.
Ama ama neden şimdi mektup yazdı ki.
Ne olursa olsun dede ben burada mutluyum.
O adamın babam olması hiçbir şey ifade etmiyor.
Ben sizinle kalmak istiyorum. "dedim.
Doğruydu.
Ben burada mutluydum.
Benim evim, yuvam burasıydı.
" yapamaz dimi dayı alamaz sen vermezsin. " dedim.
Dayım başını önüne eğdi.
" hem sen benim avukatım ol söz kumbaramdaki tüm parayı sana vericem "diye devam ettim.
Dayım burukça gülümseyip saçlarımı öptü.
" elimden geleni yapacağım güzel Vira'm ama olurda yanına alırsa bile tatillerde bizimle kalman için elimden geleni yapacağım "dedi.
Daha fazla bir şey demedim.
İyi geceler dileyip odama geçtim.
Dayımında elinden bir şey gelmiyordu sanırım.
Yoksa böyle demezdi.
Peki annem neden şimdi yapmıştı bunu bana.
Eğer beni almaya kalkarsa asla annemi affetmezdim.
Göz yaşları içinde kendini uykuya bıraktım.
Sabah saçlarımda bir el hissetmemle uyandım.
Kokusunu sevdiğim Ananemdi.
Kokusundan tanırdım onu.
Kurban olduğum.
"günaydın tontonum" diyip yanağını öptüm.
"günaydın kuzumun kuzusu" diyip saçlarımı öptü.
Bugün Ananemin isteği gibi bir kız olacaktım.
Onunla ev temizliği yapıp gün için hazırlık yaptıktan sonra güne kalacaktım.
Belki de son kez.
"hadi anane daha gün için hazırlık yapacağız" dedim.
Şaşırdı.
"sen güne kalır mıydın deli kız" diye sordu.
"sırf senin sarmaların için kalacağım sultanım" dedim.
Ananemle kahvaltı yaptıktan sonra temizliğe giriştik.
Benim yaptığımı beğenmiyor peşimden bir daha temizliyordu.
En son aynayı bulanık sildiğim için popoma terlik yemiştim.
Temzilik bittikten sonra hazırlıkları tamamladık.
Sarma, börek, mercimekli köfte, haşhaşlı revani, patates salatası ve bir çok şey yapmıştık.
Allahım midem bayram edecekti.
Ananem kadınlar bol bol yesin diye bize ayırmıyordu eğer kalırsa yiyorduk.
Ama ben ne yapmıştım.
Dayım ve dedem için Ananemden gizli ayırmıştım.
Koca yürekli Vira.
Tüm gün dedikodu dönmüştü evin içinde.
Biri birine kaçmış.
Öbürü aldatmış.
Yok biri hamile kalmış falan falan.
En son dün gelen mavi gözlü devi sordular.
Ananeme gülümsedim.
Anlatmasına izin verdim.
O anlattığında kadınlar Birliği olarak sinirlendiler ve sövdüler.
Hatta yaşariye teyze uçkuru bağlanasıca demişti.
Orda film bende koptu.
Gülmekten krize girmiştim.
Kadınlar dağıldıktan sonra ortalığı toparladık.
O sıra dayım ve dedem geldi.
"sultanım bize yok mu yaptıklarından" diye sordu.
Kalmamıştı ki.
"kalmadı valla güzel çocuğum anca yetti" dedi Ananem.
Ah tontonum sen öyle san.
Kaş göz işareti ile dayım ve dedemi mutfağa çağırdım.
Zaten Ananem yorulduğunu söyleyip yatmaya gitti.
Mutfak masasına oturtup sakladığım tabakaları çıkarttım.
İkisinin gözündende kalpler fışkırdı.
"Vira'nız sizi unutur mu sandınız" dedim üsten üsten bakarak.
"gör eşşek sıpası gör de örnek al" dedi dedem dayıma.
"baba koy elini kalbine hakettiysem eyvallah" dedi.
"güzel Vira'm dayısının güzeli" diyip yanağımı öptü.
"birazda şuradan öv aşkuvat'ım" diyip yan döndüm.
Dayım bu halime gülerken dedem burun kıvrıdı.
"o ne demek be öyle" diye sordu.
"hem aşkım hem avukatım işte dede birleştirince aşkuvat'ım oluyor" dedim.
Biraz daha gülerek sohbet ettikten sonra Ananemin sessiz olun diye bağırmasıyla yataklara dağıldık.
Umarım bu güzel günlerimiz bozulmazdı.
Sabah kahvaltıdan sonra dayım beni okula bırakıp oradan gidecekti.
Okulun önüne geldiğimizde bana doğru döndü.
"ben biraz araştırma yapacağım güzel Vira'm elimden ne gelirse yapacağım şimdi gidiyorum sonuçların çıktığı gün o şerefsizden önce burada olacağım" dedi.
"biliyorum elinden geleni yapacağını dayı her şey oluruna varır sıkma o güzel canını" dedim. Çok üzüyordu kendini.
"hem karşında görünce sayın Savcım gidince şerefsizmi oldu" diyip kahkaha attım.
"sussana kızım napayım yani adam benim üstüm yoksa yine şerefsiz yine şerefsiz.
Unutma Devran Gündoğdu işine geldiği gibi davranır" diyip yanağımdan makas aldı.
Ben okula girince o da işine gitti.
İçimde bir burukluk vardı.
Sonuç belliydi de.
Adamla nasıl anlaşıp burada kalacaktım.
Sakin olup onu ikna etmem gerekiyordu.
Tıpkı Devran Gündoğdu gibi davranacaktım işime geldiği gibi.
Ahh devran aşkuvat kekim.
Vira sakin kalabilecek mi göreceğiz.