A Meaningful Death [HyunLix]

By awerasie

141K 12.5K 44K

"Gerçekten seven insan, sevdiği kişiye acı çektirmez Hyunjin." Felix, yakın arkadaşı Jeongin'in, sevgilisi Hy... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
FİNAL
MEKTUP
<3

18

4K 372 1.1K
By awerasie

"Hyunjin konuşabilir miyiz?"

-📎-

Hyunjin sakince arkasını dönmüş ve "Ne konuda?"demişti.

"Yaşadıklarımız konusunda."

Hyunjin Felix'in yanına gidip ciddi bir ifade ile "Tamam. Konuşalım."diye cevap vermişti.

Felix gözlerini kaçırarak"Bahçeye inelim."diye karşılık vermişti ve merdivene doğru ilerlemişti.

"İnelim bakalım."

Aşağı indiklerinde bahçedeki bir banka oturmuşlardı. Felix'in telefonuna ardı ardına gelen mesajlar konuşmaya başlamayı engelliyordu. Felix sakin kalmaya çalışırcasına derin bir iç çekti ve Hyunjine dönüp
"Bir saniye."

Dedi.

Seungmin-Felix

Seungmin:
Nerdesin?

Hey

Lan

Nereye gittin?

Şşş

Felix:
Aşağıdayım.

Hyunjin ile konuşacağım

Seungmin:
İŞTE BU BE

Bekle sana malzemeleri bırakır çıkarım yukarı

Görüldü

..

"Sorun mu var?"

"Hayır."

"Ee ne konuşacaksın?"

"Şimdi b-"

"Heh al Felix."

Felix yanına aniden gelen Seungmin'e şaşırmışça dönmüş ve uzattığı şeyleri almıştı. Ardından oradan gülerek ayrılmıştı Seungmin.

Hyunjin Felix'in elindekilere bakıp hafif gülmüştü.

"Bir dakika verir misin?"

"Tabii."

Felix, Seungmin'in verdiği bazı malzemelerden birini yani batikonu çıkarmış bir pamuğa dökmüştü. Ardından ise telefonunun ekranından dudağına sürmeye çalışmıştı.

"Yardımcı olmamı ister misin?"

Felix gözünün kenarından Hyunjin'e bakmıştı.

"İşin daha hızlı biter."

"Hayır demenin anlamı yok. İyi olur."

Felix Hyunjin'e doğru dönmüş ve bacaklarının üstüne eşyaları koymuştu. Hyunjin Felix'in elindeki pamuğu atıp yeni bir pamuğa biraz batikon dökmüştü ve Felix'in çenesini tutup kendine yakınlaştırarak dudağına hafifçe pamuğu bastırmıştı.

"Acıyor mu?"

"Evet."

"Tepki göster bari. Ona göre daha nazik yaparım."

"Yap geç işte."

Hyunjin nefesini verip"Peki."demişti.

Hyunjin batikonu sürmüştü. Ve bant ile dikkatlice kapatmıştı. Bunu yaparken Felix gözlerini acıyla sıkmıştı.

"Bitti. Kusura bakma acıdıysa."

"Acımadı. Teşekkür ederim."

"Rica ederim. Ne konuşacaktın benimle?"

Felix kendisine sakin kalmak üzere söz vermişti. Derin bir nefes almıştı ve ellerini birbirine kenetlemişti.

"Hyunjin. Bu saçma kavgalara son verelim. Biliyorum videonu yaydığım için benden nefret ediyorsun ama ben arkadaşımı korumak istedim. Biraz hak ver. Bu kavgalardan yoruldum artık."

"Haklısın."

"Nasıl yani? Bitti mi?"

"Ne diyeceğimi bilmiyorum. Sadece ben de yoruldum."

"O zaman artık bu saçma zorbalıklara son."

"Söz vermek istemiyorum."

"Ne?"

"Felix bilmiyorum. Ne hissettiğimi yemin ederim bilmiyorum. Bir tarafım intikam duygusu ile beslenirken daha fazlasını yapmamı söylüyor, bir tarafım ise her şeyi bitirmemi."

"Sen bilirsin Hyunjin. Ben sadece seninle konuşmak istedim. Belki her şey düzelir de aklın başına gelir diye. Senin tek derdin beni parçalamak. Ama başardın merak etme."

"Ya sen de devam edersen?"

"Neye?"

"Beni arkanda bırakıp yüz vermemeye. Platonik kalarak acı çekmek istemiyorum ben."

"Hyunjin ben de seni istemiyorum. Bu konuşmam seni affettiğim anlamına gelmiyor. Sadece bu kavgaya bir son vermek istiyorum. Bu kadar."

"Anladım."

"Her şey sana kalmış Hyunjin. Ya sevdiğin kişiye acı çektirmeye devam edersin. Ya da kendine."diyerek ayağı kalktı ve sınıfa ilerledi Felix.

Hyunjin ise bankta öylece oturup kaldı ve Felix'in arkasından baktı.
.

..

"Ne konuştunuz?"dedi meraklıca Seungmin.

"İçimden gelen her şeyi belirttim  ama işe yaramadı. Sanırım.."

"Sanırım mı? Nasıl yani?"

"Bilemiyorum Seungmin."

"Ona karşı ne hissediyorsun?"

"Neftet bile etmiyorum. Ona karşı duygu beslemiyorum. O benim için hiçbir şey çünkü."

"Felix ne diyeceğimi bilmiyorum. Umarım seni anlar ve bu aptal davranışlarına son verir."dedi Seungmin ve zilin çalmasıyla ikili sınıfa geçmişti.


Felix sınıfa gireli 15 dakika olmuştu.Dersi odaklanmış bir şekilde dinlerken aniden kapı tıklamıştı ve kafasını o tarafa döndürmüştü herkes.

Hoca"Gel"diyince kapının ardından nöbetçi öğrenci girdi.

"Hocam müdür Lee Felix'i çağırıyor."

"Kağıdı alayım. Hah tamam. Gidebilirsin Felix."

Felix ayaklanıp ilk önce Jeongin'in boş sırasına bakmıştı ardından ise müdürün odasına ilerlemişti.

Felx odaya girdiğinde müdür ellerini birleştirmiş dirseklerini masasına koyup sorgulayıcı bir tavırla "Gel bakalım."demişti.

"Buyrun hocam."

"Oğlum bu hal ne?"

"Ne varmış hocam?"

"Jeongin'e bak ve gör."

Felix kafasını Jeongin'e çevirmişti. Gözleri ile baştan aşağı bir bakıp hafif sırıtmıştı. Ardından ise müdüre dönüp aynı ciddiyet ile

"Hocam kendisi başlattı."demişti.

"Anlat her şeyi!"

"Ben çatıda arkadaşımla hava alıyordum. Sonra arkadaşım Jeongin'i çağırdı ama aşağıya inmek zorunda kaldı. Bizimde Jeongin ile aramızda problem vardı. Yalnız kalınca konuşmak istedim. Ama kendisi art arda 3 kere yumruk attı. İlk üç hamle onda. Yani suçlu o."diyip güldü Felix Jeongin'e bakarak.

"Doğru bu Jeongin? İlk sen mi vurdun?"

"Evet ama beni kışkırttı."

"Ne kışkırtması çocuğum siz 11.sınıfsınız 5 değil. Kendine gel."

"Kışkırmasaydın o zaman Jeongin."dedi Felix.

Müdür derin bir iç çekip "Çık Felix."demişti.

"Zevkle."

Felix müdür ile Jeongin'i odada yalnız bırakıp sınıfına doğru ilerliyordu ki durakladı.

Ben niye derse giriyorum ki.

Felix yönünü değiştirip merdivenlere gitti ve oradan aşağıya indi. Ardından ise havuzum kapısını açıp girdi.

En son buraya girdiğinde soğuktan ölecek dereceye gelmişti.

"Hyunjin nasıl görmüştü lan beni? Gece görüşlü gözlük mü taktı manyak?"

Felix söylene söylene havuzun başındaki sandalyeye ilerledi ve sonrasında oraya oturdu.

Havuzun sesi ile okulun sessizliği birleşince huzurlu bir ortam oluşuyordu. Bu ortamda ise Felix kısa süre içerisinde uyuyabilirdi ki uyumuştu da.

.....

"Pardon?"

"Hey! Öldün mü?"

"Sana diyorum."

Felix'in yanıan gelen genç onu dürtmeye başlamıştı. Felix'in "5 dakika daha."demesi üzerine hafif kıkırdamıştı.

"Hadi kalk."

Felix hafif ayılmışcasına kalktığında kısa bir süre etrafa bakındı ardından ise yanındaki yapılı çocuğa baktı.

"Ne güzel uyuyordum."

"Evet ama birazdan yüzücülerin hepsi buraya gelecek. Onlara yakalanmak istemezsin."

"Nasıl yani? Ha tamam. Anladım. Antreman var."

"Evet de sen sınıftan mı kaçtın?"

"Kaçmak demeyelim ona."

"Hmm? Ne diyelim?"

"Müdür çağırdı sonrasına ise sınıfına git demedi diye dışarda bekliyorum diyelim."

"Öyle mi? Garip bir sebep."

"Öyle ama değil."

"Her neyse. Bu arada ben Chan."diyip elimi uzattı.

"Ben Felix."

Felix ise karşılık verdi ve Chan'ın elini havada bırakmadı.

"Memnun oldum."

"Garip ama bende."

"Hadi burdan hızlıca çık.
Antrenör seni burada  görürse sorun çıkar."

"Tamam tamam. Teşekkürler. Sana iyi yüzmeler."

Felix hızlı hızlı çıkarken arksından gelen sese karşı hafif gülmüştü.

"İyi yüzmeler mi? Neyse teşekkür ederim."

......

"Minho babamın düğünü var? Ne yapacağım ben. Kadını tanımıyorum bile."diyerek telefon kulağında aynı zamanda yataktaydı Felix.

"Felix emin ol bende bilmiyorum. Her şey çok karışık."

"Evet. Hem de çok. O kadın ya benle yaşarsa. Öldürürüm artık sinirden."

"Ya belki iyi biri sakin olsana."

"Olamıyorum Minho. Babamı sevmiyorum. Evimize birisini getirmesini de istemiyorum."

"Dur bir dakika."

"Noldu?"

"Siz onun evine gitmeyecek miydiniz?"

"Ah siktir. Bu daha kötü."

"Ne yapacaksın? Gidecek misin?"

"Beni tanıyamamışsın herhalde."

"Haklısın. Tabii ki gitmeyeceksin. Ee gitmeyip ne yapacaksın?"

"Bu evde tek yaşarım. Ev annemin değil mi? İstediğim gibi kullanırım."

"Baban bunu kabul edecek mi?"

"Etmezse gör bak neler oluyor."

"Sorun çıkarma Felix. En azından kadınla ilgilenmekten seni unutur. Sen de rahatına bakarsın."

"Haklısın. Babam adına annemden defalarca özür dileyeceğim. O bunu hak etmedi."

"Felix..."

"Üzücü Minho. Babamın dediği doğruysa, annem intihar ettiyse..."

"Felix annen intihar etmez. Ben yengemi tanıyorum. Öyle bir şey yapmaz. Sen benden de iyi tanıyorsun."

"Minho annem son zamanlarda çok durgundu. Çocuktum ve hatırladıklarım bunlar. Bilmiyorum belki de daha fazlasını gördüm. Ama hatırlamıyorum."

"İlla ki açığa çıkacak Felix. Ne olduğunu öğreneceğiz merak etme."

"Siktir! Minho."

"Ne oldu?"

"Annem intihar etmiş olsaydı o bıçağı bana neden verecekti ki? İlerde işini yarayacak falan demişti. Ne demek istediğimi anlayacaksın demişti!"

"Nasıl yani? Anlamadım?"

"Acaba babamı öldürmemi mi istedi?"

"Yuh! Saçmalama. Annen senin hapislerde çürümene razı olacak birisi değil Felix."

"Evet değil. Ama bu hayattan kötü insanların gitmesi için beni bile feda edecek birisi. Bilmem anlatabildim mi? Zaten eğer katil babam ise onu öldürmeden bu hayata devam etmeyeceğimi bilir. Bu yüzden bunu yapmama izin verir."

"Nasıl yani?"

"Babamı öldüremezsem kendimi öldürürüm."

"Saçmalama Felix. Beni delirtmeye mi çalışıyorsun?"

"Sen niye delirecekmişsin? Hayatına devam edeceksin. Zaten birbirimiz yokmuşuz gibi yaşıyoruz."

"Yok sen çıldırmışsın. Oğlum ben sensiz yaşayabilir miyim sence?"

"Of Minho. Her neyse. Gerçekten bıktım ben. Oturup saatlerce ağlamak istiyorum ama o bile içimden gelmiyor."

"Bu yaşta yaşadıkların kolay değil Felix. Daha annenin ölümü bile çözülemedi."

"Beni en çok yaralayan da bu ya zaten. 5 sene oldu 5.. Hâlâ çözemedim. Her gece anneme beni affetmesi için dua ediyorum. Onun yüzünü kara çıkardığım için kendimden nefret ediyorum Minho."

Minho Felix'in sonradan çıkan ağlamaklı sesine karşı telefonu kapatmıştı. Felix  telefonu kulağından gözünün önüne alıp anlamsızca bakmıştı ve yatağına gözyaşları ile girmişti.

Felix kısa bir süreliğine uykuya dalmıştı fakat onu titreterek uyandıran zil sesine karşı aşağıya indi.

Kapıyı açtığında karşısında Minho'yu görünce gülümsemiş ve içeriye almıştı.

"Felix ağlama ama."

Felix dudaklarını bastırmış gözyaşlarını tutuyordu. Derin bir nefes alıp titrek sesi ile "Çok zoruma gidiyor Minho. Çocukluğumdan beri bunu düşünmekten bıktım usandım. Yapamıyorum. Tükendim artık."demişti.

Minho Felix'in titreyen ellerini tutmuş ve kendisine çekmişti. Kocaman sıcak bir sarılma ile Felix'i birazcıkta olsa sakinleştirmişti. Felix geri çekildiğinde Minho "Senin ne fiziksel olarak ne de zihinsel olarak kendine zarar vermene izin vermeyeceğim. Bu sadece senin için değil diğer insanlar için de geçerli. Kimse Felix'e zarar veremez."demişti.

Felix bunun üzerine tekrardan Minho'ya sarılmıştı.

"Teşekkür ederim Minho. Bu hayatta en değer verdiğim kişisin. Seni çok seviyorum."

---------

"Saat 8'e geliyor biz hâlâ tek bir diyaloğu okumadık. Hadi ama bu ne yavaşlık?"diye bağırdı Yeonjun.

"Sakin ol Yeonjun. Başlarız şimdi. Hyunjin'i bekliyoruz."dedi Jeongin.

"Sonunda geldi paşam."

Hyunjin okulun tiyatro salonuna sonunda gelmişti. Koltuğa oturmuş elindeki senaryosuna bakıyordu.

"Başlayalım mı artık?"

"Başlayalım hadi."

"Durun bi'."dedi Hyunjin. Ve ayağı kalktı.

"Başka bir oyun sergilesek olmaz mı?"

"Ne? Şaka mısın sen? Ne kadar az vaktimiz var farkında değilsin herhalde."dedi Tae yüksek sesle.

"Sakin ol Tae."dedi Chan Tae'nin göğüsüne bastırarak. Sonrasında Hyunjin'e döndü.

"Sorun ne?"

"Bilmiyorum. Sanki senaryo kötü. Belki de bu kadar duygusal olması beğenilmeyecek."

Jeongin bir şeyler anlamışcasına yükseldi. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen?"

"Bir şey yapmaya çalışmıyorum Jeongin."

"Her neyse. Bu konu burada kapandı. Aynı senaryoya devam di mi?"

Hyunjin dışında herkesin katılması bu senaryo ile devam edecekleri anlamına geliyordu. Ve provaya başlamak için sahneye çıkmışlardı.

İlk sahne Seungmin, Tae ve Hyunjin'in sahnesiydi. Sonra ise sadece Hyunjin'indi. Ardından ise Hyunjin, Jeongin, Chan'ın sahnesiydi. Ve son olarak ise Hyunjin Chan Yeonjun ve Ni-ki'nin sahnesiydi.

Yarım saatlik bir süre içerisinde provaya devam etmişlerdi.

"YA BIRAKSANA!"diye bağırmıştı Hyunjin 

"Tamam bugünlük yeterli."

Hyunjin sahneden inmiş ve Tae'nin yanına gelmişti. Suratındaki ifadesizlik Tae'yi geriyor gibi görünüyordu ki hemen atıldı.

"Hyunjin senin neyin var?"

"Tae bu oyunu oynamamalıyız."

"Neden? Bu senaryo ile okullar arasındaki yarışmaya bile gireriz."

"Ama-"

"Aması ne Hyunjin? Ne saklıyorsun sen?"

"Hiçbir şey saklamıyorum."

Hyunjin diğerlerine dönerek yüksek bir sesle "Dağılabilir miyiz artık?"demişti.

"Evet. Aa bir dakika. Kafeye gidip kahve içmeye ne dersiniz?"demişti Chan.

Hyunjin ve Seungmin haricinde herkesin onayını almıştı Chan.

"Ee Hyunjin. Sen gelmiyor musun?"

"Hadi Hyunjin sen de gel."demişti Jeongin.

"Yok ya. Ben gelmeyeceğim. Size afiyet olsun."

"Sen bilirsin."demişti Chan ardından ise Seungmin'e dönmüş ve "Sen gel bari."demişti.

Seungmin ise Jeongin'e iğneleyici bir bakış atıp "Çok teşekkür ederim. Ama eve gitmem gerekiyor."demişti.

"Peki iyi akşamlar."diyip güldü Chan. Ardından ise birbirlerine sarılıp dışarı çıktılar.

Okulun kapısının önünde duruyorlardı. Chan yüksek bir sesle "Tae ve Jeongin Siz benle gelin. Diğerleri Yeonjun ile gider."demişti.

"Tamam bana uyar aslanım."diyip onaylamıştı Yeonjun.

Ve orada Seungmin ile Hyunjin dışında kimse kalmamıştı.

"Ee gel seni de ben bırakayım."

"Sen? Beni? Bırakıcaksın?"

"Evet Seungmin bunda şaşıracak ne var?"

"Yani sence ne var?"

"Okuldan arkadaş değil de, babalarımızın arkadaşlığı üzerine düşün."

"Yok ya ben şimdi ararım babamı bir araba gönderir."

"Ya Seungmin! Hadisene ne naz yaptın be."

Seungmin sessizce kafasını onaylarcasına sallamış ve Hyunjin'in açtığı kapıdan içeri girip oturmuştu.

"Hyunjin."

"Efendim?"

"Sen neden senaryonun iptal olmasını istedin?"

"Beğenmedim."

Seungmin derin bir iç çekip Hyunjin'e döndü.

"Bu senaryoyu nereden buldun?"

Hyunjin biraz gerilmişti açıkçası. Seungmin ise bunu fark edebiliyordu. Bunun üzerine "Tamam. Sakin. Sadece ufak bir soru."demişti.

Hyunjin aniden arabayı durdurmuştu
İkisi de öne doğru sarsılmıştı ve Seungmin yüksek sesle "Ne oluyor?"demişti.

"Seungmin sana bir şey itiraf etmem lazım."

"Ney? Tamam söyle."

Hyunjin bir süre duraklamış ve bir şeyler söylemek için defalarca dudaklarını aralamıştı. Ama bir şey buna izin vermiyordu.

"Hadi söylesene Hyunjin."

"Her neyse."diyip direksiyonun tekrardan başına geçti.

"Hyunjin sorun Felix mi?"

Hyunjin duraklamış ve kafasını direksiyonun üzerine koymuştu.

"Her şey Felix Seungmin."

"Tamam anlat. Felix'e bir şey söylemem istemediğin sürece."

"Seungmin çok daraldım artık." Hyunjin kafasını kaldırdı.

"En başta babam olmak üzere herkes üstüme geliyor. Okuldan alınıp şirketin başına geçme zorunluluğu içinde olmam bile psikolojimi bozacak."

"Haklısın. Baban çok baskı yapıyor. 1 sene daha bekleyemez mi?"

"Yeni evleneceği kadın'ın çocukları var. Eğer kendisi ölürse mirasın eşine kalmasından korkuyor. Bu yüzden en kısa sürede beni başa geçirmeye çalışıyor."

"Anladım. Madem istemiyor böyle bir şey okulunun bitmesini bekleyebilir."

"Bilmiyorum."

"Peki Felix?"

"O çok.. nasıl desem? Çok mükemmel. Ama ben öyle iğrenç bir kişiliğe sahibim ki.."

"Hyunjin kendini aşağılamadan sorununu anlat."

"Felix benim videomu yayınladı. Ben onu gerçekten seviyordum. Onun yaptığını öğrenince beynimden vurulmuşa döndüm. Ne yapacağımı bilemedim ve nefretim ile hareket ettim. Hâlâ da öyle hareket ediyorum. Kendimi durduramıyorum."

"Nasıl yani? Sen bunu yapmak istemiyor musun?"

"İstiyorum ama bir süreye kadar. Yapıyorum ama sonrasına eve gelince kendimi ağlarken buluyorum. Çok saçma Seungmin. Benim sorunum ne?"

"Hyunjin bence psikoloğa görünmelisin. Sorununu ben çözemem. Ama sana bir tavsiye. Felix'ten uzak dur artık. Ne sen ona iyi geliyorsun ne o sana."

"Sorun da bu ya zaten. Felix'e bir aşık olarak yaklaşsam beni red eddecek bir şekilde beni uzak tutacak.Ama ona bir  düşman olarak yaklaşırsam bir şekilde yakın kalıyoruz."

"Mesela?"

"Mesela tatilden önce beni kandırıp telefonumu almak için öptü. Çok güzeldi Seungmin. Hep bu anı beklemiştim. Ellerimi belinde gezdirirken karnımda hissettiğim o hoş his bile beni delirtiyordu. Ne vardı Felix beni affetse de bir ilişkimiz olsa?"

"Hyunjin sen cidden aşık mısın Felix'e?"

"Evet."

"Ama neftet de ediyorsun?"

"Sanırım. Yani bana yüz vermediğinde konuşmadığında ondan nefret ediyorum. Ama bana baktığında aşık oluyorum ona tekrar tekrar."

"İyi olduğunu düşünmüyorum Hyunjin. Yani nasıl bir psikoloji altındasın bilmiyorum. Sana kötü bir şey de söylemek istemiyorum."

"Boş ver Seungmin. Gerçekten iyi geldi."

"Ne mutlu. Ee hadi beni evime bırakmayacak mısın?"

"Hayır. Seni kaçıracağım."

"Ha?"

"Şaka tabii ki bırakacağım."

Seungmin Hyunjin'in kafasına vurmuştu.

"Aptal!"

AH HAYATIMIN ANLAMI. AŞKIM BEBEĞİM. GÜLÜŞÜNE KURBAN🌹🌹🌹🌹 ŞSĞDÖELFN

BAKIN DENEME SINAVIM VAR YİNE DE BÖLÜM ATIYORUM.
KONTROL ETMEDİM PEK. YANLIŞLAR OLABILİRR.


Bu arada Hyunjin açısından da bakın. İyi biri demiyorum. Sadece bakın👀

23K için teşekkür ederim muahh

Continue Reading

You'll Also Like

22.7K 2.2K 30
- 0536*******: Sen beni tanımıyor olabilirsin, 0536*******: Ama ben seni dünyam olarak ilan ettim. 0536*******: Sen gülümserken gülümser, ağlarken...
2.1K 158 4
Minho,Hyunjin,Felix,Jisung aynı gruptalardi hyunjin ile Felix Minho ile jisung çok mutlulardi ama sonra Minho ve hyunjin birbirinden hoşlanmışlardı p...
181K 7.5K 36
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
4.4K 760 25
Hyunjin lösemi kardeşini söz verdiği konsere götürmüştü. Ficin sahibi; jisunghaniie