drug lord

By taekooklarity

925K 65.8K 76.9K

Lord Kim Taehyung; bütün kötülüklerden sakındığı kalbinin güzeli Jeon Jungkook'u, kollarında bir sır gibi sak... More

lord'un ve jungkook'un instagram hesapları
drug lord tanıtım
1 : Hoşuma gittin.
2 : Bana hep hakaret et.
3 : Gül demeti.
4 : Kalp çarpıntısı.
5 : Oyun başlasın.
'6 : Güller ve şampanya.
'7 : Sen kendini ne sanıyorsun?
8 : Beni evime götür.
'9 : Dimitri, haddini aşma.
10 : Tava Squad.
11 : Beni önemsemiyorsun.
'12 : Başımı döndürüyor kokun, sokul yanıma.
'13 : Adım Kim Taehyung.
'14 : Beni kendine aşık ettin.
'15 : (M)ahvolmuş.
16 : Seni Seviyorum.
17 : Ceketin bende kalmış.
18 : Seni becermek için gün sayıyorum.
19 : Soyun. İşimiz bitince sana yeniden giydireceğim giysilerini.
'20 : Seni kendi(m)e aşık ettim.
22 : Lord apk sürüm.
23 : İhanet.
24 : İş kazası ve ödenmesi gereken bedel.
'25: İnsanlar değişebilir.
'26 : Baskın.
27 : Her şey bitti.
28 : Evlilik teklifi mi?
'29 : Her anın aklımda, her kıvrımın.
30 : Bilinmeyen Fanteziler?
31' : Bel oyuntuna ateşli öpücükler döşeyeceği(m). Kül olma sakın.
32 : Ufacık minicik bir ceza.
33 : Gelin Jungkook.
'34 : Bedenin bedenimin üzerinde olduğunda... Çarpışıyoruz güzelim.
35 : Onları üzerinde görmek istiyorum.
36 : "Pislikleri bir pislik gibi öldür."
'37 : Kalbi(m)in güzeli. Senin her zerren mükemmel.
38 : "En sevdiğine zarar vereceğim Lord."
'39 : Onu koruyamadım.
'40 : Benim oğlumu, neden incittiniz?
'41 : Geceydi her yer ama sen yıldızımdın.
42 : Yıllar sonra biz.
43 : Hoş geldin Jimin.
44 : Yağmurlu günde gördüğüm yaralı çocuk.
FİNAL

'21 : Beni kendine alıştırdın.

21.9K 1.4K 1.7K
By taekooklarity

finale az kaldığından bir sürü yorum istiyorum.. umarım hep sevdiğiniz bir fic olur. hatam varsa affola😭😭

güzel okumalarr

Ateşli geçen gecenin ardından, onun kollarında güne başlamak benim için anlamlıydı. Güzel yüzü camdan sızan güneş ışıklarına ev sahipliği yapıyor, her bir zerresi parıldıyordu. Gözlerimi kırpıştırıp saate baktığımda erken uyandığımı anladım. Gece yarılarına kadar süren seksin ardından erken saatte uyanmak işkenceydi. Sızlayan kalçamı elimle tuttum yatakta belirli bir pozisyona gelirken.

İçime her girdiğinde omurgalarım yer değiştiriyormuş hissiyle doruklara ulaşıyordum. Bu kadar büyük olduğuna hâlâ inanamayışım da garipti. Bire bir gördüğüm o damarlı.. Sabah sabah azmamak için kafamı iki yana salladım. Esmer teni açıkta dururken öpmek istedim ama hemen uyanırdı. Bir çıt sesine bile gece uyurken ani hareketleriyle beni de korkutmuştu. Daha sonrasında saç diplerime kadar değen parmakları, beni kendine çekip usul bir öpücük kondurdu.

'Korkma ben yanındayım.' Demesinin ardından ona daha çok sarılmış, bölünen uykuma devam etmiştim. Ona dalıp gittiğim sırada tıkırtı sesleri işittim. Kardeşimin uyandığını düşünerek hemen yataktan kalktım. Çıplak halimi aynada görünce suratımda bir gülüş belirdi. "Jungkook lan, artık erkeğe vermedim demezsin." Saçlarımı düzelttim. Daha sonra üzerime valizimden bir kaç parça eşya alıp denedim bazılarını. Üzerime en uygun olanı giydim. Bol bir kazak ve altıma da kalın bir eşofman aldım. Malûm havalar soğuktu. Isınmak için Taehyung'u tercih ederim ama bu yeterli gelmezdi.

Buruşmuş yerleri düzelttikten sonra banyoya girdim. Girer girmez dün gece olanlar beynime akın edince yüzüm kızardı. Elimi ağzıma götürerek sanki hiç görmediğim banyoya alıcı gözle baktım. "Banyo seksi yapmasakta daha farklı şeyler yaptık. Şaka gibi!" Yerimde zıplayarak heyecanımı gidermek istesem de arkada mışıl mışıl uyuyan Taehyung'u uyandırmak istemedim. Daha sessiz olmak adına adımlarımı parmak uçlarımla attım. Dışarı çıkmamla tıkırtı sesleri daha da duyulur oldu.

"Yuna. Yine ne karıştırıp duruyorsun? Bulamadın mı yoksa?" Sesin geldiği yöne doğru ilerlerken gördüğüm suretle bedenim adete şoklandı sanki. Küçüklüğünü bana zehir eden, varlığı olmamasına rağmen geçmişte dediği laflarıyla bana eziyet eden adam yani Babam. Karşımdaydı.

Elinde içki şişesiyle bana boğuk gözleriyle bakarken gözümden bir damla yaş düştü. Onun şaşırması beni gördüğünden değildi. Para çalarken yakalandığı içindi. Bakışlarımı elindeki paradan çekip o mahrur gözlerine diktim. Yıllar ondan epey bir şey götürmüştü. Eskiden kötü bakardı. Şimdi daha kötü bakıyordu. Duruşu bile korkutucu hâle gelmişti. "Sen.." Dedi sarhoşluğun etkisiyle yerinde sallanırken. İşaret parmağı beni göstermese de o öyle sanıyordu.

"Jungkook musun? Yoksa hayal misin?"

Haline bakacak olursam annem onu terk etmiş olmalıydı. Yıllarca bu adamın yanına soluduğu için onun tüm kötü huylarına alışkın olan annem, sözde biricik kocasını terk etmişti. Görünen öyleydi. Gerçi bu benim umurumda değildi. Şuan tek isteğim, ellerim ayaklarımın tutmasıydı. Yoksa yığılıp kalacaktım.

"Jungkook. Sen neden buradasın?" Dedi elindeki paraları yavaşça sayarken. Bir şey demek istemediğimden ona hâlâ bakmaya devam ettim. Eline doldurabildiği kadar kağıt parayı doldurmuş, karşımda sayıyordu. Kafasını usulca kaldırıp bana korkunç bir şekilde baktığında geriledim. "Orospu çocuğu.." Bana her gün söylediği o kalıplaşmış lafını söylerken bile geçmişe gittim. Aynı bakışlar, aynı nefret.

"Ne bakıyorsun lan öcü mü gördün? Sana burada ne işin var dedim? Siktir git pezevenk."

Ağzından çıkan sözler bile doğru düzgün çıkmıyordu. Ayakta bile zor dururken bir kaç şeyi devirse de duruşundan ödün vermediğini göstermek için tepeden bakmaya çalışıyordu. "Sana diyorum lan? Ne dikiliyorsun? Hadi ikile." Bir şey dememekte ısrarcı olan ben, onu durdurmak için avuç içlerimi sıktım. Yıllarca biriken öfkemi yüzümde patlatmak için hazır olurken boğazımı tuttu elleri.

"Babaya vuracaksın ha? Puşt seni.." Boğazımdaki eli gittikçe sıklaşırken dolan gözlerimden boşanan yaşlar durmaksızın akarken elini ittirmek için güç uygulasamda etki etmiyordu. "Ha? Bu izler de ne?"

Boynumdaki izleri görünce gözleri daha çok açıldı. Siniri kat be kat artarken ona kurban oluşum, beni yalvartmaya itiyordu. "Bırak.. Lütfen. Acıyor." Güçlükle de olsa çıkan sözlerim ona etki etmedi. "Ne ki benden istediğin?" Dedim gözlerine ağlayarak bakarken. Öfkesini bana yeterince hissettirmişti. Bugünde yılların öfkesini gösteriyordu. Daha çok sıktı boğazımı. Bana yaklaşırken yüzüne bakmamakla ısrarcı olduğumdan çenemi sertçe kavrayıp sağa çevirdi.

"Gece götünü siktirirken acımadı da şimdi mi acıdı? İbne. Senin ibne olduğuna görsem de inanmazdım diyordum ama kızlardan bile güzel vücudunun olduğunu hep birilerinden işitmiştim. Orospu. Kime verdin lan? Söyle. Para mı alıyorsun yoksa?"

"Bana verdi."

Tanıdık olduğum o sesi işitirken az sonra kopacak olan kıyameti tahmin edebiliyordum. Kaslı vücudu ortalıkta dururken, altına geçirdiği rastgele bir eşofman ve elinde bir silah. Sinirden köpüren bir Lord. Baba demek istemediğim adam onu baştan aşağı süzdükten sonra bana döndü. "İyi lan iyi! Güzel bir yere taş atmışsın! Ne kadar veriyor? Söyle. Hiç bedenini bu tür şeyler için kullanacağını düşünmezdim. Bilseydim önceden yapardım. Puşta bak!"

Boğazımdaki eli gevşediğinden artık rahat hareket edebilecek durumda olsam bile kaçmaya yeltenirsem bana yeniden saldırabilirdi. O yüzden kıpırdamadım. Taehyung'un elindeki silahı sıkı sıkı kavrayışı gözümden kaçmadı. Bir şey yapacak diye ödüm koparken yerinde durmaya devam ediyordu. "Bakışlara bak. Orospuna laf ettim diye mi böyle oldu-"

Tahmin ettiğim gibi.

Öfkelenen suratı görüşüm sadece bir saniye sürdü. Daha sonra zaten babamın üzerine atlamasıyla ikisi birlikte yere kapaklanırken elindeki paralarda havaya uçmuştu. Kopan gümbürtüyle sağa doğru çekilirken benden iri olan bir bedene çarpınca kafamı kaldırdım. "Caesar?" Adını doğru söylediğimden kafasını salladı. "İyi misin?" Karşımda dönen kavgayı görmezden gelişi beni daha çok sinir etti. "Durdursan mı onu? Çünkü ölecek o.."

Taehyung hiç yorulmadan yumruklarını geçiriyordu kırışmış, yaşlı surata. Sarhoşluğun etkisiyle kendini savunmayan babama bağırarak bir şeyler söylüyordu. "Sen hangi hakla benim olana böyle şeyler dersin? Sikik!" Caesar usulca bana yaklaşıp,  benim endişelenmemi söylese de babamın ellerinden kurtulmaya çalışması beni gram üzmüyordu. Sadece kardeşimin emekleriyle yaptırdığı güzel güzel odası mahvolmuştu.

"Taehyung yeter." Dedim. Sesimi duyunca yumrukları son buldu. Arkasına dönmeden babamın üzerinde oturuyordu. Elinin üstüne baktığımda kanıyordu ve morarmıştı. Fazla sert vurduğundan kendisini de yaralamıştı. Nefes nefese kalırken yerde yatan hareketsiz bedene eğildi. Benimde duyacağım şekilde, o korkunç fısıldamasını babamın kulağına eğilerek hissettirdi ona.

"Bana bak köpek. Bir daha ona dokunursan, ona iğrenç ithamlarda bulunursan seni basit bir şekilde öldürmem. Aksine sana hayatında görmediğin işkenceyi edip seni yalvartırım. Duydun mu beni lan!"

Bağırmasıyla ben bile irkildim. Onunla geçen günlerim bana gerçek kişiliğini unutturmuştu. O bir mafyaydı. En önde gelen mafyalardan biri. Herkesin ondan tir tir titrediği bir mafya. Herkesin tanıdığı mafyaydı. Uyuşturucu baronu ya da mafya. İkisi de onun işiydi.

Gerçek yüzünü bir kez daha görmüştüm sayesinde. Eğer onu istemeden de olsa bırakıp gidersem, bana da böyle yapar mıydı? Bana böyle vurur muydu? Gereksiz yere çöken hüzünle ayağa kalktım.

Sesten dolayı arkasını döndü. Donuk bakışlarını üzerimden çekmeden, hareketsiz duran babamın üzerinden kalktı. Bana sarılan Caesar kendini geriye çekerken kafasını neredeyse kapı girişine vuracaktı. Ona bakmaktan yanıma kadar gelen Taehyung'u görünce kafamı istemsizce eğdim.

Bu korkunç hali ve bakışları beni ürküttüğünden midir nedir.. Ağırlık vardı. Bedenimi istala eden bir ağırlık. Ayakta zor durduğumdan beni kendine çekti. Sürtünen bedenlerimizi görmezden geliyorum, ona bakmamakta ısrar ediyordum. "Bana bak." Dediğinde duymamazlıktan geldiğimde, kanlı elini yanağıma değdirdi. Yüzümü ondan tarafa doğru çevirirken göz yaşlarım hâlâ akmaya devam ediyordu. "Bebeğim. Bana bak."

Yerde yatan babam gözüme ilişince hemen bakışlarımı oradan çektim. Koyulaşan yeşillere döndüğümde kalbimin durduğunu sansamda deli gibi çarpıyordu. Daha dün gece gülen suratı gözümün önüne geliyordu. Şimdiyse hiç alışık olmadığım bir yüz ifadesiyle beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "O herife baba demek istemiyorum, ama bana kızma. Kayıtsız kalamazdım. Hiç üzgün değilim. Seni korkuttuysam özür dilerim."

Gayet sakin bir tonda düşüncelerini dile getirirken elimi tutttu. Avuç içime bastırdığı yumuşak dudaklar, tenime nüfus edince alev aldım. O ufak baskısı beni heyecanlandırmıştı. "Caesar, yerde yatanı al ve götür. Ne kadar istiyorsa ver, sonra siktir olup gitsin." Caesar yerde yatan babamı tek eliyle kucakladı. Kapıdan çıkmadan önce Taehyung'a döndü. "Buraya başka bir şey için gelmiştim. İşin bitince yanıma uğra." Taehyung tamam anlamında kafasını salladıktan sonra Caesar babamla beraber odadan çıktı.

Taehyung'un para teklifi benim başımı eğmeme sebep olmuştu. Beni korumak istese de bu benim için utanç vericiydi. Babam olacak adam her şeyi mahvetmişti yine. "Jungkook." Çeneme değen ıslaklık beni iğrendirdi. Her ne kadar kurumuş kan da olsa o soğukluk benim gerilememi sağlarken bir anda onu yeniden bedenine sürterken buldum. Gözleri bana aşık gibi bakmıyordu. "Ne hakla geriye çekilirsin?" Çenemi o kadar sıkı tutuyordu ki kırılacak sanarken gözlerimi yeşillerinden çekmedim. "Taehyung. Canım yanıyor."

Öfkesini benden çıkarıyordu resmen. "Jungkook acıttıysam özür dilerim. Benden gitme bir daha. Olur mu?"

"Senden gittiğim yok. Sadece.." Onu kibarca itip etrafımda döndüm. Sabah sabah yaşanan gerginlik bana ağır gelmişti. Kafa dinlemeye geldim, olanlara bak. Dünyadan soyutlanmak isterken, somut gerçekler beni yine bulmuştu. "Ben üzülmek istemiyorum artık. Senin gerçek halinin bu olduğunu bilmeme rağmen ben, bana gülen Kim Taehyung'a alıştım. Beni kendine alıştırdın sen. Bir anda böyle görünce seni.. Korktum. Biliyorum sen böylesin ama bana lütfen böyle bakma bir daha. Öfkeli olsan da bana bakışın yumuşasın. Çünkü bana sert bakışının altında ezilmek istemiyorum."

Taehyung benden bu sözleri duymayı hiç akıl edememişti çünkü şuan gözleri dolmuştu. "Bebeğim.." Dedi bana yeniden yaklaşırken. "Sana deli oluyorum." Alnıma yaslandı. Nefesi bir adım uzağımda olmasına rağmen aramızda binlerce adım vardı sanki. Bana görünen Kim Taehyung bir yanda, başkalarına görünen Lord bir yanda duruyordu. Kafamın içini iki farklı kişi ele geçirmişti. Hangisine inansam diye kendimi yiyip bitirmek üzereydim.

Yanağımı usulca öptü. Benden de iri vücuda sokuldum. Ürkek bedenim onun kolları arasına girince huzurlu hissederdi. Ama şimdi karışık duygular vardı. Onu seviyorum ama bana öyle bakınca bir şeyler oldu bana. Hatta bu hareketleri şuan göz yaşı dökmeme sebep olmuştu. "Jungkook ağlama. Ben özür dilerim." Saçlarımda gezinen eli beni yumuşatsa da engel olamadım göz yaşlarıma. Kafamı kaldırıp baktığımda onunda üzüldüğünü hissettim. Bakışlar yalan söylemezdi.

"Gidelim bu evden. Kardeşini de alıp gidelim üçümüz. Seul'e." Ona daha sıkı sarılırken göğüsüne kafamı gömüp sağa sola doğru sürtündüm. Gıdıklandığını anladığımda burukça gülümsedim. Yeniden yeşillerini gördüğümde kendimi kaybetmemek için büyük bir çaba sarf ediyordum.

"Gidelim hyung."

-

Evden çıkalı çok olmadı. Taehyung üzerine benim giysilerimden giydiğinde kendimi görüyorum sandım. Ona hitap etmeyen renkler içerisinde durunca gözüme güzel gözüküyordu. Beyazlar içindeydi. Onu siyah takım elbiseleriyle görmeye alışkın olduğumdan bana garip gelmişti biraz. Yakışmıştı elbette. Apartmandan çıkınca sağ tarafa doğru dizilmiş yaklaşık 6-7 koruma hazır konumda bekliyordu. Taehyung sanki komutanmış gibi davranıyorlardı. Etrafında pervaneydi bu insanlar.

Onunla olan ilişkimi artık biliyorlardı. Bana da ister istemez bir saygı gösteriyorlardı. Taehyung'a daha çok sokuldum. "Ne oldu bebeğim?" Sesindeki yumuşaklık, az önceki halini ört bas ediyordu. Hava soğuktu. Artık kış kapıda bekliyordu. Tıklatmasına az kalmıştı. "Üşüdüm." Dedim kulağına yaklaşarak. Yalandan etrafa baktı, daha sonra beni kucağına aldığında ağzımdan garip bir ses çıktı. "Bunu kastetmedim ben." Herkesin içinde beni kucağına aldığında fısıltılar duymaya başladım.

"Kucağım her zaman sıcaktır. Bunu biliyorsun." Dedi beni daha çok kendine bastırırken. Haklıydı. Kucağı sıcacıktı. Sokuldum iyice. Sert kokusu beni rahatsız etmedi. Aksine bebekler gibi rahatlattı beni. "Başımı döndürüyor kokun. Sokul yanıma."

Romantik şeyler duyunca yüzümde beliren sırıtmayı gizleyemedim. Ağır adımlarla adamları geride bırakmaya devam ediyorduk. "Bana bak. Bana böyle şeyler dersen kötü olur." Dedim yalandan yüzünü sıkarken. Yumuşak yanaklarını sıkmadan edemiyordum asla. "Asıl sen böyle güzel güzel konuşursan kötü şeyler olur." Kucağında kıkırdarken düşme ihtimalim arttığı için beni daha sıkı tutmak adına bedenimi sektirdi. "Çok hafifmişsin. Seni hep böyle taşıyabilirim."

"Hafif değilim. Ben kaslı bir erkeğim." Dediğimde kafasını eğip bana kaşlarını kaldırarak baktığında nefes alış verişini duyabiliyordum. Aramızdaki milimlik mesafe artık yok oluyordu, yakınlaşan dudaklar birleşmek için can atıyordu. Gözlerimi kapattım bana yaklaşırken. "Sayende gördüm. Yalamak güzeldi." Öpeceğini sandığımdan kapatmıştım gözlerimi. Öpmeyi tercih etmedi, gözlerimi araladım.

"Daha çok yalarsın o zaman." Dedim hızla yanağına sulu bir öpücük kondururken. Sonunda arabaya gelmiştik. Arabanın iki yanında da duran adam, Taehyung'un emriyle hızla yanımızdan ayrılırken Taehyung hafifçe eğildi. Kucağında olduğum için kapıyı açması biraz zorladı onu. Kapıyı açtıktan sonra beni oturtacak sandım ama yanıma geldi. "Arabayı sen kullanmayacak mısın?"

"Adamlar sürüyor ya Jungkook. Unuttun mu? Yoksa neye daldın da aklından çıkıverdi?"

Doğruyu söylemek gerekirse ona ne zaman değsem hep fesat şeyler düşünüyordum. Bana ne yaptıysa libidom bir türlü düşmüyordu. "Aslında ikimiz gideriz sanmıştım. Yuna'yı almak için yani." Arsız bir gülüş attı çenesini sıvazlarken. Aniden kucağına çekti beni. "Taehyung adamlar var." Kalçamda gezinen elleri beni ürküttü. Etrafta bir sürü koruma varken, bana dokunursa sessiz kalamazdım.

"Merak etme. Siyah cam. Dışarısı içeriyi göremez."

Kalçamdaki eli pantolonumun içine doğru giderken tenime nüfus eden soğuklukla bedenimi ondan tarafa attım. Göğüsüne baskı uyguladığım ellerim ise sıklaştı. "Şu tavırlara bak." Deliğimi bulduğunda sessizce inledim. Benim bu hallerim hoşuna gidiyordu. Çaresiz ve savunmasız hallerim.

Deliğimin etrafında gezindikten sonra içeri girdirdi. Hızlanan hareketlerle ona yaslandığımda kalçamı arkaya doğru çıkardım. Yerimde duramayışım onu daha çok gazlarken, bir parmak daha eklendi. Islandığımı anladığında aletimi okşamaya başladı bir eli. İki parmağı hızla hareket ederken ona tutundum. Arabanın sallanmadığına dua ederken küçücük yerde  beni çileden çıkarıyordu. "Gireyim mi içine?" Onu az duyuyordum. Zevkten dört köşe olan suratımı inceliyordu. "Jungkook, sana diyorum?" Gözlerimi kırpıştırarak baktığımda zavallı halim onun, otuz iki diş sırıtmasına sebep olmuştu.

"Tek bir dokunuşuma deli oluyorsun. Bunca zaman nasıl bana aşık olmadın?"

"Geç olsun.. Güç olmasın demişler." Dediğimde dudak kenarı kıvrıldı. İttirebildiği kadar derine ittirdiğinden arabada olduğumuzu unutup daha fazla yukarı atıldığım için kafamı vurmuştum. "Ah! Acıdı!" Acıyan kafamı ovuştururken gülmemek için zor duran Taehyung'a yumruğunu geçirdim. "Ne gülüyorsun ya! Senin yüzünden oldu!"

Benimle dalga geçip durduğundan onu bir gün fena dövecektim. "Bu kadar yükseğe çıkacağını düşünmedim. Canın yandı tavşanımın. Öpeyim de geçsin." Dudaklarını büzüp bana doğru yaklaşırken yanaklarını sıktım. Bundan hiç bıkmayacağım. "Öpemezsin. Ayrıca şu parmaklarını da çıkar. Gıdıklandım."

"Hmm?" Garip bir ses çıkarttıktan sonra kendimi domalır şekilde buldum. Küçük arabanın içinde seks yapmak üzereydik, dışarda onca adam varken bir de.. Profesyonelce bu pozisyona sokmuştu bizi. Her şeyde usta deniliyordu onun için. Haklılarmış.

Siyah cam olduğunu söylese de yüzüm cama yapıştığından etrafı görebiliyordum. Taehyung'un emriyle bizi yalnız bırakan iki korumada diğerlerinin yanına gitmiş, oradakilerle sohbet ediyordu sigara içerek. Kendimi huzursuz hissetsem de durmak istemeyişimi göz önünde bulundurdum.

Delirmişim gibi hissediyordum. Fermuar açma sesini duyduğumda arkamı döndüm. İri bedeni iki büklüm olurken, öne çıkan büyük aletine bakıp yutkundum. "Yapalım mı bir iki kez? Hiç yapmadım inanır mısın bilmem ama.." Hızına asla yetişemediğimden gözlerimi şokla araladım. Cama yapışan suratımı elleriyle kavradı. "Sessiz olmalısın. Seni duyabilirler. Ses yalıtımı yok arabada."

Arkadaki büyüklüğü kalça aramda hissettim. "Ah.. Lordum." Yüzümde gezinen eli dudaklarımı bulduğunda iki parmağını içine yolladı. Emerken ıslak sesler çıkartıyordum. Uzun ince parmaklar boğazıma kadar gittiğini hissediyordum. Zevkin doruklarına çıkarken duraksadı.

"Hazır mısın?"

Kızaran suratımla arkama döndüm. Aralanan dudaklarım, yukarı doğru havalanan kaşlarım, dağılan saçlarım ile ona baktım. Sıcak nefesimi yüzüne üflerken sessizce konuştum.

"Hiç olmadığım kadar, şerefsiz herif."

BURADA BİTİRDİM CUNKU SMUT YAZARSAM COKKK FENA SEYLER OLABİLİEDİ

beni biliyorsunuz ben bunlari rezil etmeden duramıyorum O YUZDEN TADİNDA BİTİRDİM YASASİN

bu mal babasi baslarina bela olmayacak merak etmeyin🙂

UMARJM SEVDİNUZ YA BEN YİNE EMİN OLAMADİM BU BOLUM COK BOS GİBİ GELDİ BANA :(

diger bolum text yazicam sukur

MUNECCİM YOONGADDAR VE NAMJAMBONU OZLEDİNİZ Mİİİ

ben ozledim sahsen.

DİGER BOLUM GÖRÜSÜRÜZ OPTUMMMM

Continue Reading

You'll Also Like

279K 22.3K 15
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!
916K 60.1K 42
Jungkook bir şekilde ship kitabı okumaya başlar. Seme: Jungkook Uke: Taehyung 12.12.18 #1-jungkook 05.06.19 #1-namjin 09.06.19 #1-hayrankurgu 20...
1M 87.4K 33
İki arkadaş. Biri homofobik, diğeri ise aşık.
8.3K 1.1K 6
Su altında sakin bir yaşam süren deniz erkeği Jeon Jungkook, Kral Kim Taehyung'a hediye olarak götürüleceğinden habersizdi. "Aşk bazen hiç olmadık b...