Karanlığın Doğuşu, Kilit Taşı...

By BDOAvsar

686 41 11

J.R.R. Tolkien okurken hayal gücünüzün sınırlarını zorluyorsanız, George R.R. Martin okurken duvarın ötesinde... More

Haerum Şehri, Learah Köyü,
Haerum Şehri, Learah Köyü P/ 2
Haerum Şehri, Learah Köyü P/3
Ayk Şehri, Eldun Tapınağı'nın Derinleri.
Ayk Şehri, Eldun Tapınağı'nın Derinleri. P/2
Ayk Şehri, Eldun Tapınağı'nın Derinleri. P/3
Ayk Şehri, Eldun Tapınağı'nın Derinleri P/4
Haerum Şehri, Learah Köyü
Haerum Şehri, Learah Köyü P/2
Haerum Şehri, Learah Köyü P/3
Haerum Şehri, Learah Köyü P/4

Haerum Şehri, Learah Köyü P/5

40 2 1
By BDOAvsar


Ongar hafif bir tebessümle dudaklarını büzdü ve bir kaşını yukarı kaldırdı. "Demek böyle düşünüyorsun, ha?" 

"Evet!" dedi Daphne kesin bir dille. 

"Pekâlâ, seni hâlâ benim küçük kızım olarak gördüğüm doğru!" diye itiraf etti Ongar. "Fakat sana güvenmediğim konusunda çok yanılıyorsun!" 

"Hiç zannetmiyorum ama neyse!" diyerek konuyu kapattı Daphne. 

Ongar çorbasını bitirip arkasına yaslandığı sandalyesinde biraz gerindi. Yüzünde sinsi bir gülümseme belirmişti. Alaycı bir sesle, "Atlara yem verdin mi?" diye sordu. 

Daphne bir kahkaha patlatarak, "Biliyordum işte, biliyordum!" dedi. "Bana güvenmiyorsun!" 

Sonra ikisi birden kahkahalarla güldüler. 

Ongar defalarca kez şaka yaptığını, onu kızdırmak için öyle söylediğini anlatmaya çalıştıysa da bunu Daphne'ye bir türlü kabul ettiremedi. Yemekten kalktıktan sonra son hazırlıklara başladılar. 

Daphne kendi kişisel eşyalarıyla birlikte babasınınkileri de almayı unutmadı. Aynı zamanda evin içinde dolanırken gözüne çarpan işe yarayabilecek eşyaları da kapı önüne istifliyordu. Çok geçmeden bütün işleri bitirdi ve evin içinde son kontrolleri yapmaya başladı.Evin çatısını döven yağmur şiddetini giderek arttırıyordu. Kül rengine dönmüş gökyüzü, ardı ardına çatırdayıp gürlüyor, dört bir yanı inletiyordu. "Hava düzelecek gibi durmuyor, bu nedenle kapüşonlu elbiselerimizi de alıyorum. Onları da alınca hazırız!" diye seslendi salondan. 

Ongar, şifalı bitkileri sakladığı dolabından yolculukta işe yarayabilecek olanları almaya o kadar yoğunlaşmıştı ki kızının sesiyle irkildi. "Geliyorum!" diye karşılık verdi. Sonra da bastonunun yardımıyla ayağa kalktı. Yolculuk vaktinin iyice yaklaşmasıyla içine garip bir huzursuzluk saplanıverdi. Canını sıkan, kalbini sıkıştıran ve her aldığı nefesi zehir eden garip bir histi bu. Belki biraz fazla abartıyordu belki de tam tersi... Yatağına, odasındaki eşyalara, evin tahta duvarlarına elini sürdü, kesin bir sona doğru gidiyormuş da bir daha geri dönmeyecekmiş gibi... İşin garip yanı ne başına gelebileceklerden ne de ölümün kendisinden korkuyordu. Korktuğu tek şey biricik kızı Daphne'nin akıbetiydi. Başına bir şey gelmesinden ve biricik kızının koca dünyada bir başına kalmasından ölesiye korkuyordu. Ongar kafasının içindeki karanlık düşüncelerle boğuşurken dış kapının kilidinin açıldığını duydu. Hemen ardından da, "Hâlâ hazırlanamadın mı, baba?" diye seslenen kızının sesini... İçini kemiren düşüncelerden bir süreliğine de olsa sıyrılmıştı. "Hazırım, geliyorum!" diye karşılık verdi ve odadan çıktı. 

Kara bir örtüyle örtünmüş gökyüzü çatırdayıp gürlerken yağmur da iyiden iyiye şiddetlenmişti. Baba-kız, kapüşonlu uzun elbiselerini üzerlerine geçirip dışarı çıktılar. Daphne evin kapısını kilitleyip defalarca kez de kilitlenip kilitlenmediğini kontrol ettikten sonra babasının koluna girdi ve ona at arabasına kadar eşlik etti. Yağmurun çamurlaştırdığı toprak yüzünden ikisinin ayakkabısı da berbat olmuştu. Daphne at arabasına binmekte zorluk çeken babasına yardım ettikten sonra arka kasanın yağmur alıp almadığını kontrole gitti. Normalde kasanın üstü açıktı. Bu yüzden de kalın bir örtüyle üst tarafı kapatmak zorunda kaldı. Kasanın dört bir yanını kontrol edip iple bağladığı örtüyü biraz daha gerginleştirdi ve iplerin düğümlerini sıktı. Sonra da babasının yanına oturup dizginleri eline aldı. Yola çıkmak için sabırsızlanıyordu. Babasına dönüp heyecanla, "Hazır mısın, baba?" diye sordu. 

 Kızının heyecanını anlayan fakat buna ortak olamayan Ongar dudaklarını büzüp başını sallayarak, "Hazırım!" dedi. 

Daphne, elindeki dizginleri şaklatacağı sırada Ongar, "Taşı aldın mı?" diye sordu. 

Sinirden gülmeye başlamıştı Daphne, "Bak yine aynı şeyi yaptın!" 

Ongar, kızının bu tepkisine şaşırarak, "Yine neyi yaptım?" diye sordu. 

Daphne dilini damağında şaklattı, gözlerini kıstı, dudaklarını büzdü ve başını iki yana sallayarak, "Yok bir şey, baba!" dedi. Ardından da dizginleri şaklattı. Atlar hareketlendi, alt kısmı çamura saplanmış tahta tekerlekler gıcırtıyla hareketlendi.

Continue Reading

You'll Also Like

195K 8.1K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
21.7K 2.3K 20
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...
484K 81.4K 71
❝Karanlık çöktüğünde parlayan tek yıldız benim. Ben, sonsuz ışığın başladığı yerim.❞ Eleta tanıdığı bütün kişiler tarafından yalanlarla kandırılmıştı...
165K 10.6K 53
~Fantastik~ "Öfkenin ve dansın zarafeti, olacak her şeyin sebebi... ~ Yaratıkların kol gezdiği, tehlikenin hüküm sürdüğü dünyada; onları avlamak için...