Karanlığın ve Aydınlığın Vari...

By amour_des_livres07

61.8K 4.4K 386

Beyaz ve siyah iki Ejderha biri aydınlık diğeriyse karanlık peki ya birbirlerine aşık okurlarsa ve bir kız ço... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm - Sezon Finali
Açılama !!!
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
47. Bölüm
Duyuru !
48. Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
Duyuru!

46. Bölüm

312 24 6
By amour_des_livres07


Ben geldim.

Bir cevap alamayacağımı bile bile soruyorum nasılsınız ?
Ben yorgunum, üzerimizden tır geçmiş gibi hissediyorum.

Bir de diğer kitaplarıma bakabilir misiniz ?

Bölüme geçmeden bir oy ve bir yorumcuk yapıverin.




Şarkı => Different World // Ava Max





"Sizdeki üç şeyi görebilen insanlara güvenin ; Gülüşünüzün ardındaki kederi ,
Öfkenizin ardındaki sevgiyi ,
Sessizliğinizin ardındaki nedeni ..."

~ T.S Eliot ~




***

Asıl oyun şimdi başladı. Etrafındakilere dikkat et . Bilinmezlik hiç bu kadar korkutmamıştı. Savaşın en derinlerinde ihanetin en göbeğindekini bul.

Aradığın ve bundan sonraki diğer tüm cevaplar onda olacaktır. Annenin en değerlisinin içine saklı bir sonraki taş.

Bir karar vereceksin sonunda
Yıkılacaksın bu oyunda
Ama güçlü durursan
Zafer senin ellerinde unutma

Birden bire bastıran yağmurla artık saklananların ortaya çıkması gerektiğini anlamıştık.

Islaktık ama umursamadık çünkü bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

***



Yağan yağmur şiddetini arttırmaya devam ederken buna müdahale edip havayı bulutlu hale soktum. Islanıp hastalanmazdık ama Yıldız ve Cem için aynı şey geçerli değildi.

Evet onlarda bizimle oturmuştu ve yardım edebileceklerini söylemişlerdi yani bunu Yıldız söylemişti , Cem hala şaşkındı.

Aklımda satırlar dönüp dururken bunların bana hiç bir şey çağrıştırmaması canımı sıkıyordu. Sessizliğin göbeğinde havada kararmıştı.

Yıldız ve Cem kendi aralarında konuşup ayağa kalktıklarında dikkatimi onlara verdim.

" Şey biz artık gidelim annemler de merak etmişler. Yarın yine geliriz."

Başımı olumlu anlamda sallamakta yetindim sadece.
Yıldız ise arkasını dönmüş adım atmıştı ki bize döndü tekrar.

" Siz burda mı kalacaksınız yani üşümez misiniz ?Hem aç olmalısınız."

" Biz ejderhamız üşümeyiz ve ormanda ilk kalışımız değil hem burası Amoryadan daha az tehlikeli sen bizi düşünme." dediğimde başını sallamakla yetindi.

Ormanın içinde gözden kaybolana kadar hiç kimseden bir ses çıkmadı. Tamamen gittiklerinde başımı çevirdim bizimkilere.

Hala Aaron'u göğsündeydi başım ona alttan bakıyordum ve düşüncelerini de okuyamıyordum. Hafifçe kolunu dürtüp bana bakmasını sağladım.

Gözleri bana değdiğinde sorgularcasınca bakıyordu yüzüme.

" Ne düşünüyorsun ?"

" İlk önce kendimize yiyecek bir şeyler bulalım ondan sonra da geceyi geçiririz sabah ise kaldığımız yerden düşünmeye devam ederiz." dediğinde cıkladım.

" Sen gece boyu düşünürsün ama." dediğimde dudaklarını şakağına bastırdı ve bir süre öyle kaldıktan sonra ayrıldı.

" Seninle uyursam düşünmem ."

" Fırsatçısın biliyorsun değil mi ?"

" Evet." dediğinde kıkırdayarak kollarının arasından çıktım.

Kaç saattir oturuyor olmamla bacaklarım ağrıyordu. Kendimi esnetip bizimkilere döndüm.

" Hepinizin aç olduğununuzu varsayıyorum." dediğimde Max ve Harry aynı anda konuştu.

" AÇIZ."

Pardon bağırdı. Onlara tersçe baktığımda Lilly hala bırakmadığı tavşanıyla ayağa kalktı.

" Şehre inelim ama bu kalabalıkta gelirsek dikkat çekeriz."

" O zaman seninle ben gelirim diğerleri de burda kalır." dediğimde arkamdan öksürük sesi duydum.

" Aa evet bir de Aaron." dediğimde Lilly göz devirmişti. Kucağındaki tavşanı Vanessaya bırakıp iyice tembihlediğinde Aaron'da yanıma gelmişti.

" Hadi uçarak gidelim." diyen Lilly'e Aaron cevap verdi.

" İnsanların deney faresi olmak istiyorsan uç."diyerek Yıldızların gittiği yöne doğru yürüdü. Lilly ise kafasında bir şeyleri tartar gibi duruyordu şu an. Karar vermiş olacak ki peşimizden gelmişti.

Ormanın çıkışında bekçiler vardı ve onları kolayca atlatamazmışız gibi görünüyordu.

" Ee şimdi ne yapacağız ?"

Lilly'nin sorusuyla bir umut Aaron'a döndüm. O ise direk bana döndü.

" Şekil değiştirme yeteneğin bize de geçerli mi ?" dediğinde bunu zihnimde tarttım ve başımı salladım.

" Ben köpek olmam." diyen Lilly Aaron'un ters bakışlarından nasibini almıştı.

" Kuşa çevireceksin." diyerek yukarda uçan siyah kuşları gösterdi.

Başımı olumlu anlamda salladığımda Lilly yukarı bakarak çıkıştı.

" Karga mı başka kuş yok muydu be."

" Başka varsa Luna'nın gördüğü onlar. Kendini değişik bir halde bulmak istemiyorsan sus."

" İyi bir şey desek göm zaten."

Daha fazla tartışmalarına müsade etmeyip ilk Lilly'i çevirdim karga dediği şeye sonra da Aaron'u ve kendimi.

Kanatlarımızı çırparak bekçileri geçtik. Işıkların rengarenk olduğu kalabalık olan deniz kenarına yakın ıssız bir yerde indiğimizde eski halinize çevirdim.

Lilly etrafına bakıp eliyle bir dakika işareti yaparak yanımızdan ayrıldı. Dünyayı en iyi bilen oydu, gitttiği yer parlak göz alıcı ışıklara sahipti.

Elimin üstünde sıcaklık hissetmemle bakışlarımı Aaron'a çevirdim. Gözleriyle denizin kenarında bulunan taşı işaret etmişti. Beklerken oturmak iyi fikirdi.

Beni yönlendirmesine izin verdim ve beraber taşın üstüne oturduk. Yüzümüz kalabalığa sırtımız ise denize dönüktü.

Başımı Aaron'un omzuna yasladığımda bir eli belimi sardı. Lilly işini bitirmiş yanımıza gelirken bize kınarcasına bakıyordu.

" Ne yaptın ?" diye soran Aaronla eliyle bir demet kağıt yığınını salladı.

" İnsanlar buna para diyor ve alışverişlerini bunlarla karşılıyorlar. Ve gururluluk yapmayın çünkü dünyaya bir daha gelmeyi düşünmüyorum." deyip elimize biraz kağıt bıraktı.

Elimdeki kağıdı Aaron'a verdim ve Lilly'e döndüm.

" Ne yiyeceğiz ?"

" Buranın kebabı meşhur onun dışında dönerleri ve lahmacunları var bir de yanına ayran gömeriz oh mis."

Ağzım sulanmıştı, Aaron taştan kalkıp elini uzattığında elini tutup indim.

" Nerden buluruz ?" diye soran Aaronla Lilly gülerek eliyle açık olan dükkanları işaret etti.

" Oralardan, ben alıp gelirken sizde takılın ben yokken." diyerek yanımızdan ayrıldı.

" Ne yapalım sevgilim."

Aaron'a bakmadan etrafıma baktığımda bulutumsu şeyleri yiyen çocukları gördüm. Yaşlı bir amca satıyordu.

" Bulutumsu şeylerden alalım." dediğimde anlamak istercesince etrafına bakındı. Bulmuş olmalı ki elimi tutup beni yönlendirdi.

Pembe, mavi ve beyaz renkte olan bulutumsu şeylerin önüne geldiğimizde satıcı amca bize döndü.

" Hangini istersiniz ?"

Hiç düşünmeden " Pembe." dediğimde adam bulutumsu şeylerden birini tahta sopadan alıp bana uzattı. Aaron parayı öderken bende kenara çekildim ve pembe bulutumsu şeyi üstündeki şeyden kurtardım.

Kenardaki çöpe atıp, elimle bir parçasını koparıp ağzıma attım.

Bu harika bir şeydi.

Ağzımda hemen eriyordu, yanıma gelen Aaron'un bana gülümseyerek baktığını görünce bir parça kopartıp ağzına tuttum.

Dudaklarını aralayıp yediğinde umutla yüzüne baktım.

" Ee tadı nasıl ?"

" Tatlıya acı diyemeyeceğime göre iyiymiş."dediğinde  iştahla yemeye başladım pembe bulutumsu şeyi.

Bitirdiğimde kahkaha sesleri kulağımı doldururken kaşlarımı çattım. Neden gülüyordu ki şimdi bu hem gülünce ayrı bir yakışıklı oluyordu sanki.

" Neden gülüyorsun sen ?" dediğimde sesimdeki kızgın tondan gülmesini bastırdı ve cebinden mendil çıkartıp yüzümü sildi.

" Çocuk gibi her yerine bulaştırmışsın."

Omuz silkmekle yetindim sadece. İşini bitirip geri çekildiğinde hala gülümsüyordu. İlk defa bu kadar çok gülümsüyordu.

" Çok yakışıklı değil mi ?"

" Yanındaki sevgilisi mi acaba ?"

" Yok değildir ya kardeşidir belki."

Kulağıma dolan seslerle kaşlarımı daha da çattım. Etrafıma kısa bir bakışa attığımda çaprazımızda olan kız grubunun doğruca buraya yani Aaron'a baktığını gördüğümde onlara en sert bakışlarımı gönderip Aaron'un dudağına küçük bir buse kondurup geri çekildim.

Şaşkınca bana bakan sevgilimi kolundan tutup daha az insan barındıran yere çektim. Durduğumda kızların bana kıskançlıkla baktığını görünce sırıttım.

" Kıskandın." diyen Aaron'a tersçe baktım.

" Beyfendi bana yanlışlıkla gözü değen herkesten kıskansın ben onca lafı edenden kıskan mıyım öyle mi ?" diyerek elimi belime koymuştum.

" Yok sevgilim kıskan kıskan sen." diyerek kolları arasına alıp saçımı öptü.

" Bak hala sırnaşıyorlar ya ."

Lilly'nin sesiyle birbirimizden ayrıldık ve elleri dolu Lilly'e döndük. Gayet rahat bir tavırla elindekileri Aaron'a verip koluma girdi.

" Hayır yani neden kavga etmiyorsunuz siz ?"

" Neden edelim geveze."

" Sen karışma."

" Lilly kaosu sevdiğini biliyorum ama şu durgun dönemimizde bir olay çıkartmasan mı ?"

" Tamam."

İnsan olan yerden uzaklaştığımızda portal açtım bizimkilerin yanına.

Aaron ellerindekilerin ortamıza bırakıp eski yerine oturduğunda ben de yanına yerleştim.

Harry yine iştahını konuşturup yemekleri yemeye başlamıştı.

" Yavaş ye ." diyen Rose aldırmadan ağzına sokmaya devam ediyordu.

" Kıtlıktan mı çıktın oğlum."

" Oçom bon oç."

Ağzı doluyken konuşmasıyla yanında oturan Tom'dan ensesine şaplak yedi.

" Ağzın doluyken konuşma."

Umursamadan yemek yemeye devam eden Harryle bende lahmacun dedikleri şeyi yemeye başladım.

Tadı güzelden de öte muhteşemdi.

İnsanlar yemek işini biliyorlardı. Amorya'nın bir kaç yerinde de vardı insan yemekleri ama ben Elf diyarından çıkmadığım için hiç tadamamıştım.

Yemeklerimizi bitirdiğimizde çöpleri atıp yorulan bedenimiz için uyumaya geçmiştik. Elena kalkanla bizi sarmıştı ben de kafamı Aaron'un göğsüne koymuştum.

Uyku bedenimi ele geçirdiğinde kendimi bırakmıştım.

Karanlık çok yakında .

Çok yakınındayım Luna.

İntikam.

İntikam.

İntikam.

Sıçrayarak yerimden kalktığımda terden saçlarım yüzüme yapışmıştı ama ben duyduğum sesleri idrak etmeye çalışıyordum.

" Şş." diyerek beni kolları arasına alan Aaronla kendime biraz olsun gelebilmiştim.

" İyi misin ?" diye sorduğunda başımı kaldırıp yüzümü gökyüzüne çevirdim.

" Ben sesler duydum. Burda olduğunu intikam istediğini söyledi." dediğimde hala gözüm gökyüzündeydi.

" Çok yakınımızda da olsa Luna unutma kalkandan geçemez ve şu anlık güvendeyiz."

" Gökyüzüne çıkalım mı ?"

" Ne ?"

Bana şaşkınca bakmasını umursamadan sorumu yineledim. Gözlerini gökyüzüne çevirip yeniden bana döndü.

" Küçükken annemi her özlediğimde veya kendimi yalnız hissettiğimde tüm gece gökyüzünde uçardım. Yıldızlara yakın olmak bana iyi gelirdi." dediğimde ayağa kalkıp elini uzattı.

" O zaman seni iyi edelim."

Gülümsedim ve elini tuttum. Kalkandan geçebileceğimiz kadar boşluk açtım ve ikimizde geçince kapattım.

Ele ele gökyüzüne çıktığımızda bulutların arasında kendimi iyi hissetmeye başlamıştım. Aaron'un elini bırakıp " Yakala beni." dedim ve arkamdan gelen bağırma seslerini umursamayıp uçtum.

Rüzgar tenime çarptıkça daha çok gülüyordum peşimden gelen Aaronla denize yakın alçaldım ve kendimi bir anda suda buldum.

Suda debelenip çıktığımda Aaron'a kaşlarım çatık baktım.

" Hile yaptın." diyerek onu da suya çektim. Yüzeye çıktığında bu sefer kaşını çatan oydu.

" Ben seni çekmedim." dediğinde etrafımda döndüm ve tanıdık gülen suratlar görmemle sinirli bir şekilde ikisini de suya çektim.

Tom ve Elena gülerek yüzeye çıktılar ama onlara hala öldürecekmişim gibi bakıyordum.

" Amacınız neydi ?" dedim sinirle.

" Sakin ol Luna, Elena sadece şaka yapmak istemişti."

Tek kaşım havda Tom'a baktım ve suya gömdüm onu tekrardan. Bıraktığımda ise gülüyordu.

" Su ejderhasıyım Luna."

" Uyuz ejderha." dedim Tom'a dönerek.

" Luna sudan çıkmalıyız."

Elena'nın gösterdiği yöne yani arkama döndüğümde devasa gemiyle karşılaştım, kanatlarımı kullanarak son hız yukarı uçtuğumda diğerleri de arkamdan gelmişti.

Sonra hep birlikte dikkat çekmemek için yüksek , görünmeyen bir tepeye oturduk. Elenayla uçurumun kenarında otururken Aaron ve Tom arkamızda oturuyordu.

Gözlerimi denize çevirdim sonra geldiğinden beri durgun olan Elenaya.

" Ne yaşadınız ?"

Gözlerini denizden alıp bana çevirdi ve sıkıca sarıldı. Şaşkınlığımı üzerimden atıp sıkıca sarıldım.

" Sen benim kız kardeşim gibisin Elena." dediğimde gülümsediğini hissettim sonra aklıma bir şey gelmişcesine benden ayrıldı ve soran gözlerle bakmaya başladı.

" Bir kardeşin daha olabilir mi yani imkansız olduğunu biliyorum ama yine de ?" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

" Anne tarafımdan olabilir sonuçta yüz yıllar boyu yaşamış biri."

" Ama beyaz ejderha gücü."

" Beyaz ejderhanın siyah ejderhadan ayrılan özelliklerinden biri de bu. Annem beş elementini bir çocuğuna verebilir ama dokuz özel gücü vermez."

" O zaman ya senden intikam için gelen bir kardeşin varsa Luna. Savaşı tetikleyen sendin ama taş sende değil. Savaşın en derininde ihanetin en göbeğinde, madem annen dokuz özel gücü sana vermeyebilirdi ve sen sadece siyah ejderha olabilirdin savaş çıkmazdı."

" Anneme düşman olurdum ve haklısın eğer bir kardeşim varsa bu mümkün olabilir. Ama bunu yarın konuşalım seni bu kadar durgun eden ne ?"

Gözleri buğulandı ve bana tekrardan sarıldı.

" Seviryadaydık Luna, annemi gördüm o çok güzeldi Luna. Sonra kendimin küçük versiyonunu gördüm bana bizi anlattı. Eskiden tanışıyor muşuz hatta Max ve Jackson kardeşmiş. Harry ve Vanessa da kardeşler . Aaron'un annesi ise ."

" Benim annem mi ?"

Aaron'un sorusuyla Elena benden ayrıldı ve tedirgince baktı Aaron'a . Ağzını açtı ama söyleyemeden kapattı.

Tom sözü devraldı.

" Aaron sen ve Lilly'i kardeşmişsiniz."

Gözlerimi Aaron'a çevirdim duygusuzca bakıyordu karşıya hiç bir tepki vermiyordu. Tedirgince ayağa kalktım ve kolunu tuttum.

" Aaron ?"

Gözlerini bana çevirdi saniyelik sonra elimi kolundan kurtarıp havalandı.

" Aaron !"

Bağırmam fayda etmezken onun peşinden gitmeye karar verdim.

" Elena siz geri dönün ben Aaron'un yanına gidiyorum."

Bir şey demelerine fırsat vermeden havalandım. Hızlı bir şekilde uçarken ona yetişmek için fazlasıyla çaba harcıyordum.

Gözüme gelen ışıkla biraz daha yükselip üzere doğru gelen dev arabandan kurtuldum. İnsanlar ne diyordu .... kamyon.

Etrafım arabalarla dolu iken Aaron'un evlerin üzerine doğru uçtuğunu gördüm. Rastgele bir çatıya oturduğunda kanatlarını salmıştı.

Uzaktan onu izlemeye başladım, her ne kadar yanına gitmek istesemde biraz yalnız kalıp düşünmek istediğini bildiğimden geride duruyordum.

Eliyle yanını işaret ettiğinde benim burda olduğumu bilmesi tebessüm etmemi sağlamıştı. Yanına oturduğumda başını omzuma dayadı.

" O şu an nerde nasıl bilmiyorum Luna ve bilinmezlik canımı sıkıyor."

" Ben özür dilerim." diyebildim sadece. Başını omzumdan kaldırıp çenemi tutarak ona bakmamı sağladı.

" Olanlar senin suçun değil asla da olmadı. Bir daha bu konuda benden özür dileme." dediğinde sessizce
" Tamam " dedim.

Eğilip beni öpecekken duyduğumuz çığlığa benzer sesle benden ayrılmak zorunda kaldı yani ben itmiş de olabilirim.

Kanatlarımı açarak çatıdan indiğimde bir evin ışığının yandığını gördüm.

" Kabus görmüş olmalı Luna." diyen Aaronla eş zamanlı olarak da balkona çıkan Yıldız'ı gördüm. Kırmızı saçları terden yüzüne yapılmıştı ve yüzü epey tedirgindi. Yanına yaklaştım.

" Yıldız ?"

Sesimi duymasıyla paniklemiş beni görmesiyle de derin bir oh çekmişti.

" İyi gözükmüyorsun."

" Bir haftadır bu kabusları görüyorum ve her gün böyle uyanmaktan bıktım." dediğinde balkona indim.

" Kabuslarına bakabilir miyim belki seni üzen veya strese sokan şeyi bulabilirim." dediğinde gülümsedi.

" Kabuslarımdan kurtulacaksam olur."

Gözlerimi Yıldız'ın yeşil gözlerine yerleştirdim ve zihnine girdim.

Gördüğüm karanlık sarayala birlikte siyah saçlı bir kızın babamla konuştuğunu gördüm. Siyah saçlı kızın arkasında tuttuğu mavi zakkumlu hançeri ani hareketle göğsüne sapladı. Geri çekildiğinde mavi gözleri benimkilerde buluştuğunda ortam değişti. Bu sefer Seviryanın karanlığa bulanmış halindeydik. Sonra Yıldız'ı gördüm yaratıklardan kaçıyordu ve sonra kırmızı bir parlama gerçekleşti yine ortam değişti. Kırmızı, kıvırcık saçlı bir adamın elindeki bebekle kapının önünde durduğunu gördüm. Kapıya bırakıp boynundaki kolyeyi çıkardı ve bebeğe taktı sonra da zile basarak kayboldu.

Anılardan çıktığımda nefes nefes haldeydim. O siyah saçlı kız zihnimden bir türlü gitmiyoru. Ama buna da anlam vermiyordum. Bedenim geriye gittiğinde bir şeye çarptım.

Kollarımda yumuşak dokunuşlar hissettiğim, beni yatıştırmaya çalışıyordu ve bir yandan da davranışlarıma anlam vermeye çalışıyordu.

Gök gürlemesiyle yerimden sıçradım ve karşıya baktım. Siyah saçları dalgalanırken mavi gözlerini bana dikmiş olan kızı gördüm.

Bir kere daha gök gürlediğinde yoktu yerinde. Başımı iki yana hayır anlamında salladım, zihnim bulanmış midem alt üst olmaya başlamıştı. Vücut ısımın yükseldiğini hissediyordum gözlerime karanlık bir perde çöktüğünde kulağıma ' İntikam ' sesi geldi.


Bölüm sonu

Nasıl buldunuz ?

Sormak istediğiniz soruları buraya bırakabilirsiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

298K 25.9K 46
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
333K 5K 27
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi, kapıyı açtı. Öne doğru hamle yapmak istedim, koluyla...
527K 51.4K 46
Yıllar önce kurtlara atılan bir darbede tüm omegalar katledilmişti ama Efendi Jeon; saklanmayı başaran genç ve güzel bir omega bulmuştu. #ukeV #Seme...
274K 18.6K 32
"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria. Sen ölmek istesen bile o buna izin verme...