ASYA (TAMAMLANDI)

By bencena12

42.1K 3.4K 402

~aşk gerçekten her şeyi affedecek kadar güçlü bir duygu muydu? ~ ~~~~~ "bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım sa... More

KARAKTERLER
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58- +18
59- +18
60
61- +18
62
63
64
65- +18
66
67
68
69
70
71
72 - +18
73
74
75
76
77 - +18
78
79
80/+18
81-Final Part I/+18
81 Final Part II
DUYURU

36

402 40 11
By bencena12


Herkese keyifli okumalar 🎠

"biraz daha gölge katalım göze bence" dikkatle minenin makyajını izlerken eksik gördüğüm yanları makyöze söylüyordum. Kadın dediğim yere biraz daha gölge katmaya başladığında şimdiki halinden daha memnun kalmıştım.

"ayy aşağısı nasıl. Heyecandan ölücem. Çok kalabalık değildir inşallah ya" diye stresle söylendi mine.

"he anacım 3 kişi var aşağıda tam senin istediğin gibi. A benim kıtım sen koskoca mit başkanın kızısın o yüzden aşağısı nasıl biliyor musun bir bomba atılsa tüm Türkiye'nin siyaseti, istihbaratı çöker tabirine tıpa tıp uyacak şekilde " yan tarafta saçını yapan sedat dalga geçip gür bir kahkaha attı. Bende gülerken minenin yüzü düşmüştü.

"aşkım somurtma ya yapacak bir şey yok dayım öyle sıradan bir insan değildi ki ne bekliyorduk"

"ben butik düğün istiyordum. Maksimum 50 kişi falan. Ne güzel vegasta 4 kişiyidik" diye homurdandı.

"tatlım o anca filmlerde olur. Bir aşiret kadar olmasak da fazla tanıdığı olan bir aileyiz" diye araya girdi lina. Başımla onayladım onu.

"saçının sağ tarafını düzeltin lütfen" linaya da müdahale ederken bir öpücük atmıştı bana. Benim işim erken bittiği için hepsine salça oluyordum. Her ağzımı açtığımda saç ve makyajı yapan kişiler yine ne yumurtlayıp işimize burnunu nasıl sokacak diye gözlerini devirerek bekliyorlardı ama çokta umurumda değildi.

"biz geldik" minenin 6 kuzeni içeri girerken gözlerini deviren bu sefer ben olmuştum. Eski asya moduma dönmüştüm ve şuan onlara sinir olma modum devreye girmişti.

"seni daha çok seviyorum kuran çarpsın" diyen mineyle kendimi tutamayıp gür bir kahkaha attım.

"çok mu belli ettim yine"

"aşkım yüzünden gazap akıyor. Eline versem hepsini boğarsın" diye fısıldadı. Haklıydı. Minenin sadece benim kuzenim olmasını istemem suç muydu.

"ayy ne güzel oldu makyajın mine. Highlighterı biraz daha katın bence ışıl ışıl ışıldasın"

"gerek olsaydı ben söylerdim yelizcim. Ayriyeten biraz daha katarsak insanlar suratının parıltısından kör olur. Göz var nizam var yani" diye laf soktum.

"ayy tatlım bakıyorum da modundasın. Nişanda bi sönüktün geri gelmiş ışığın"

"benim sönük halim bile tüm herkesi aydınlatır sen merak etme kuzuumm" dememle "ayy çekil kız şuradan tüm görüşümü kapadın" diyen sedat araya girip yelizi itti. Yeliz sendeleyerek kenara çekilirken gülmemek için dudağımı ısırmıştım.

"ne kadar daha sürer. Herkes sizi bekliyor"

"birazdan biter berracım. Sen ne kadar güzel olmuşsun öyle. Elbisene bayıldım" dememle hoş bir gülümseme yolladı bana. Berra minenin kuzenleri arasında sevdiğim biriydi. Küçük olduğu için sinir olma listemde yoktu.

"teşekkür ederim asya abla senin bu halin bile bize on basar ama neyse" demesiyle şuh bir kahkaha attım.

"abartma istersen berra" yeliz oturmak için koltuklara geçerken berra gülerek başıyla yelizi gösterdi. Boşver dercesine elimi salladım.

"işte bitti. Mine hanım sizi gelinliğe alalım ondan sonra da son rütuşları yapalım" mine kadının direktifiyle yerinden kalktı.

"ayy yaman geldi dimi"

"onuncu soruşun mine geldi tabi ki. Damat ya hani o zaten mecbur gelmek zorunda dimi balım. Yürü hadi giyinmeye" lina onu paylayıp yollarken minenin kuzenlerini de sedat işiniz yok kalabalık yapmayın diye aşağıya yollamıştı..

"ee biz de giyinelim hadi" sedatta odadaki başka bir kapıdan girerken linayı kolundan tuttum.

"lina"

"efendim abla"

"demir geldi mi"

"abla" onlara demirle aramızdaki sorunu konuşarak düzeltmek için bir kez daha denemek istediğimi söylediğimde kızlar beni yarım yamalakta olsa desteklerken lina her zamanki gibi sert çıkışmıştı. Şuan demiri ona sorduğumda cidden ondan çekindiğime inanamıyordum.

"emin misin abla" demesiyle başımı salladım.

"demirin söylediklerine inanıyorum lina. Bu saçma şeyi bitireceğine de. Ya da inanmak istiyorum bilmiyorum ama sen de gördün demirin bana olan tavırlarını sevgisini bunu sen de onayladın"

"ama bu saçma iş patlamadan önceydi o. Hem 2 haftadır sesi soluğu çıkmıyor abla. Farkındasın dimi. Adam arama zahmetine bile girmedi. cidden kararını sorguluyorum ve asla desteklemiyorum"

"biliyorum ama onunla konuşmak istiyorum Canım böyle çok acıyor en azından bir kez daha deneyip olmayacaksa da tam olarak görmek istiyorum "dememle sıkıca sarıldı bana.

"sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Ama yemin ederim bir kez daha seni üzsün Allah yarattı demem öldürürüm onu" diye çıkışmasıyla güldüm.

"beraber öldürürüz. Çünkü tek bir hayal kırıklığına daha tahammülüm yok"

"benim de öyle ve hayır demir abi gelmedi" diye sorumu cevapladı.

"düğünün başlamasına yarım saat kalmasına rağmen hem de"

"valla bilmiyorum. 5 dakika önce orda yoktu. Şimdi geldi mi bilemem"

"tamam güzelim. Hadi gel giyinelim" linanın koluna girip odaya sürüklerken aklım demirdeydi. Kardeşinin düğünüydü ve illaki gelirdi. Yani umarım gelirdi.

2 haftadır ara ara sinsi bir yılan gibi aklıma gelen ihtimali yine görmezden geldim. Beni terk edip o kadına gitmiş olma ihtimalini aklımdan atmaya çalışsam da kendini ara ara hatırlatıyordu ve şuan yine sinsi bir yılan gibi beynime girmesini istemiyordum. Ya o kadınla gelirseydi. Bedenim biranda buz kesti.

"noldu"

"yok bir şey" diyip derin bir nefes aldım. Öyle bir şey olursa kan gövdeyi bu sefer cidden götürürdü.

"sırtımdaki düğmeleri geçirsene lina" elbisemi giyip arkamı ona döndüğümde "abla harika gözüküyor" diye bağırdı.

"kız bağırma orospu" sedat yanımıza gelirken "oha" diye o da çığlık atmıştı.

"ikinizde kesin bağırmayı ya" diye gülerek kızdım onlara. Aynada elbiseme bakarken hiç de abartılacak bir şeyi olmadığını düşünüyordum ama ön kısmı içindi bu fikrim.. Gülerek arkamı dönüp sırt dekolteme baktım. Sırtım açıktı ve omurgam boyunca harika bir aksesuar aşağıya salınıyordu. İşte arkadan tam ohalık bir elbiseydi.

"neyse allahtan herkesi söndürsen de ben biraz ucundan yırtıyorum" diyen linaya gülerek baktım.

"sen benden daha güzel görünüyorsun bebeğim" dememle ellerini gülerek seksi bir şekilde vücudunda gezdirdi.

"kendini teselli et tabi orospu" diyip linaya takıldı sedat.

"hadi hadi çıkalım geç kalıcaz" bir atışmanın fitillenmesini engellemek için araya girdim hemen. Son kez kendimi kontrol ettim. Kırmızı rujumu dudaklarıma iyice yedirip çıktım odadan. Çıktığımda üç kadınla karşılaşmıştım. Biri nişanda güzelliğine düştüğüm evaydı ama diğerlerini tanımıyordum.

"ahh gel asya nişanda evayla birebir tanışamadın. onunla ve diğer kızlarla tanış" minenin söylediğiyle gülümseyerek onlara doğru yürüdüm. Eva ayağa kalktı ve bana doğru elini uzattı

"hoş geldin eva nasılsın"

"hoş buldum iyiyim asya sen nasılsın. Çok güzel gözüküyorsun"

"ben de iyim. Ah teşekkür ederim sende çok güzel gözüküyorsun. O gün kalabalıktan tanışmadık, malum bir de fenalaşınca" dememle hoş bir şekilde gülümsedi.

"iyi ol da tanışmak için vakit bol. Kızlarla tanış" demesiyle mirzanın arkadaşı olan kuzeyin eşiyle tanıştım. Çok hoş bir kadındı Eylül. Diğer kız da mirzanın ve karanın kardeşi mira'ydı. Gerçekten hepsi çok güzeldi.

"oha anacım bu odanın güzellik seviyesi daha da artmış. Kız Türkiye'nin en güzel kızlarını bir odaya nasıl topladık biz böyle" sedat gülerek içeri girerken hepimiz haline gülümsemiştik. O ve linada gelip kızlarla tanıştı. O kadar hoş sohbet ve eğlencelilerdi ki..

Ama itiraf etmeliydim en çok evaya bayılmıştım. Gülünce yanaklarında oluşan çukurlar her erkeği baştan çıkaracak cinstendi. Eylül ve mira da çok güzeldi ama favorimi eva olarak belirlemiştim. Kendisi bir beyin cerrahıydı ve bu konuda mineyle aşırı iyi kaynaşmışlardı..

Sohbetimiz devam ederken kapı çalınca hepimiz oraya döndük. Karan ve marcus başını içeri uzattı. Marcus hızlıca linayı süzdü. Ama kardeşim nedense hiç oralı olmamıştı. Tek kaşım havalanırken bunu sormayı aklıma not ettim.

"Eva, Mirza abim karımı alıp gelin yoksa onsuzluktan ölücem diye etrafı dağıtmaya başladı durduramıyoruz. Allah kitap aşkına gel de bir görsün seni. Kocalarınıza sahip çıkamayacaksanız evlenmeyin ya. Sonra biz uğraşıyoruz" demesiyle hepimiz gür bir kahkaha atarken eva da gülerek ayağa kalktı.

"benim koca bebeğin evasızlık saati gelmiş. Aşağıda bekliyoruz sizi kızlar" diyip diğer kızları da peşine takıp çıktı.

"o değil de Mirza abinin evaya bakışlarını görseniz varya ölür ölür dirilirsiniz. Valla kıskanılmayacak gibi değil" diye hülyalı hülyalı konuştu lina. Güldüm bu haline.

"seninkini takmadın ama o da öyle bakıyordu" dememle mine ve sedat oooo çekerken yanakları kızarmıştı.

"baksın baksın dursun öküz" diye sinirle çıkışınca gür bir kahkaha atmıştım.

"gelebilir miyim artık. Valla karımı tekrar karım yapmak için neden bu kadar eziyet çekiyorum anlamış değilim hala" yamanın isyanıyla lina hızla yerinden kalkıp kapıya koştu.

"hoş geldin damat. Hadi bakalım yüz görümlülüğü için pammık eller cebe" demesiyle "sömür kız lina beş kuruşu kalmasın" diye gazladı mine linayı.

"senin yoluna her kuruşum, ömrüm, her şeyim fena olsun aşkım" diye bağırdı yamanda. Minenin yüzü kızarırken bu hallerine gülüp ayağa kalktım. Linanın pazarlıkları en sonunda bitip elinde bir tomar parayla kapıyı açarken yaman büyülenmiş gibi kalmıştı. O kadar haklıydı ki donup kalması çünkü kuzenim dehşet güzel bir gelin olmuştu..

"hadi biz çıkalım da bu iki aşık rahat rahat konuşsun" sedat bizi de peşinden sürükleyip odadan çıkardı..

Kalbim yaklaşan anın heyecanıyla atmayı unuturken sakinleşmek için derin derin nefesler almaya başlamıştım. Demirin gelmemiş olma ihtimalini düşünmek bile istemiyordum çünkü özlemimden ölücektim ve verdiğim kararı hayata geçiremezsem kafayı yiyecektim artık..

"kız noluyor boğulur gibi nefes alıyorsun az sakin anacım" sedat sakinleşmem için elimi tutarken iyiyim dercesine başımı salladım. Asansör durup balo salonuna indiğimizde dehşet bir kalabalıkla karşılaşmıştık.

"mine kalp krizi geçirecek" diye korkuyla fısıldadı lina. Cidden geçirecekti çünkü sanırım salonda bini aşkın davetli vardı.

Gözüm o kadar davetlinin arasında demiri ararken görememiştim. Evaların olduğu masada yoktu. Dayımların olduğunda da.. Yoktu.. Gerçekten gelmemiş miydi.

"ben mi görmüyorum yoksa demir yok mu" dememle "yok" diye beni onayladı sedat. İçime bir sıkıntı otururken zorlukla yutkundum. Böyle bir şey olamazdı k. Kardeşiydi o. Ne olmuştu. İçime sıkıntı girdi.

"abla annanen sana buraya gel dercesine el sallıyor bir git istersen" diyen linaya başımı sallayıp ruhsuzca o yöne gittim. Demir neden yoktu. İnsanın kardeşinin düğününe gelmemesini gerektirecek ne olabilirdi ki.. Aşırı keyfim kaçmıştı.. Kesin büyük bir şey olmuştu yoksa demirin gelmemesi imkansızdı. Korku içime girerken annannemlerin yanına gidip hepsini tek tek öptüm.

Sen ne zaman evleniyorsunlar havada uçuşurken en sonunda mine ve yaman girmişti de bu tantanadan kurtulmuştum.. Zaten canım burnuma gelmişti bir de bu sinir sorularla maruz kalmak daha da germişti beni..

Alkış tufanı havada koparken sedatın koluma dokup "demir" demesiyle tüm sesler o an bende kesildi. Başımı hızla sedatın gösterdiği yöne çevirirken içeri giren bedenini görmemle gerçekten tüm dünya durmuş gibi hissetmiştim..

İçim özlemle kavrulurken yüzünde gördüğüm morluklarla nefesim tıkandı. Ne olmuştu ona öyle. Kalbim bu sefer heyecandan değil endişeden atmaya başladı.

"kız nolmuş onun suratına. Hafif de aksıyor gibi" diyen sedatı algılamakta zorlanıyordum. Gerçekten ne olmuştu. Endişeden ölecektim. Yamanın o gün demek istediği şeyin bu haliyle ilgili olduğunu düşündüm o an. Keşke trip atıp dinlememezlik etmeseydim.

Saniyelik onunda bakışları benimle buluştu ama hemen çekti. O bir saniyelik an gerçekten bayılmama sebep olacaktı.

"nikah şahitlerimizi de buraya alalım ve nikah aktine başlayalım. Sayın Asya Akbelen hanımefendi ve Sayın Demir Karakurt beyefendi" diyen sesle kendime geldim.

Yerimden herkesten soyutlanmışcasına kalkıp nikah masasına doğru yürüdüm. Demir de oradaydı ve ben geçerken heyecandan bayılmak üzereydim. Kızın nişanını mafettin bari burada rahat dur asya diye kızdım kendime. Yavaşça demirin yanındaki yerimi alırken burnuma dolan kokusunu özlememle içime çektim.

Onunda yanımda kısık bir nefes aldığını hissetmiştim. Tüm bedenim titrerken yüzümü ona döndürdüm. Oda bana döndü. İkimizden gözlerinde ateş yandığına yemin edebilirdim. Gözleri öyle özlemle bakıyordu ki gözlerim doldu.

"şş sakın" parmakları parmak ucumu tutarken tepkimden çekindiği kasılan bedeninden belli oluyordu. Parmaklarıma dokunan parmaklarını ben de tutunca gözlerinin yaşla parladığını görmem az daha tüm kontrolümü kaybettiriyordu bana.. Kontorlünü kaybetmemek için çenesi kasılmıştı. Ona sarılıp, tüm yaralarını öpüp her şeyi beraber atlatacağımızı söylemek istiyordum.. Bizi bu hale getirenleri bir bir hayatımızdan atıcaz demek istiyordum..

"siz Sayın Mine Demirağ hanımefendi kimsenin baskısı altında kalmadan sayın Yaman Karakurt Beyefendiyi eş olarak kabul ediyor musunuz" Ankara büyükşehir belediye başkanının sorduğu soruyla irkilerek kendime geldim. Demir elini tutmamdan cesaretle elimi tamamen elinin içine alıp sıkarken ben de sıktım buradayım dercesine. Her şeyin ama tüm her şeyin canı gerçekten cehennemeydi. Bunu bize kimsenin yaşatmasına izin vermeyecektim.

Mine "evet" diye yeri göğü inletircesine bağırınca bir alkış tufanı koptu. Geri kalan her şeyi sis perdesi içinde takip ettim. Bana sorulan soruya zorlukla evet derken tüm algım yanımdaki adamda, elimin içindeki sıcak elindeydi..

"benimle balkonda buluşur musun" demirin sıcak nefesi boynumu yalayıp geçerken titredim. Belediye başkanı mineye cüzdanı verip mineninde gülerek sallamasını izlerken sadece başımı sallamıştım. Yavaşça elini elimin içinden çekti. Biranda üşümüştüm. Gözlerim anında ona dönerken buradayım dercesine gülümsedi.

Yaman ve mineyi tebrik edip ilk dans için piste yollarken gözüm yavaşça salondan çıkan demirin sırtındaydı. Derin bir nefes alıp ben de balkona yöneldim.

"asya" biranda dayımın önümde dikilmesiyle ona baktım. "nereye kızım"

"hava alıcam" diye tekdüze bir sesle yanıtladım onu.

"yapma"

"sakın bu konu hakkında tek bir şey bile söyleme" dememle yüzü kasıldı.

"evli o asya"

"biliyorum bana bunu çok güzel bir şekilde göstermiştin" diye tısladım.

"ve sende evli bir adamı mı affedeceksin. O söylerken iğrendiğin sıfatı mı alacaksın" diye o da sinirle tısladı. Gerçekten dayımı tanıyamıyordum..

"gerçekten evli olmadığını biliyorsun"

"bu neyi değiştirir. O kadından kurtulabileceğini mi sanıyorsun" diyip kolumu tuttu "aptallık etme. Onun metresi olmaktan başka hiçbir sıfatla bu ilişkide yer alamazsın" demesiyle sinirle kolumu çektim.

"beni seviyor musun dayı" diye çıkıştım.

"her şeyden çok asya bunu biliyorsun sen benim her şeyimsim"

"o zaman onu o kadından kurtar. Benim mutluluğum için bunu yap"

"ondan kurtulamaz asya. Demirin elinde çok büyük bir güç var ve o kadının babası bu evliliğin bitmesine izin vermez. Bu evlilik ancak bir taraf ölürse biter" diye ılımlı çıkarmaya çalıştığı bir sesle söyledi. Demire bir şey olma ihtimali kalbimi korkuyla çarptırdı bu söylediği karşısında . Ona zarar gelmeden onu almak zorundaydık. Bu işe onu nasıl bulaştırdılarsa ona zarar gelmeden kurtaracaklardı onu.

"onu bu işin içine siz ittiniz şimdi de tek başına bırakamazsınız. Sen bu kadar bencil bir adam değilsin. Menfaatin için onu her gün ölümle burun buruna yaşatırken şimdi onu yalnız bırakamazsın. Nasıl yaparsan yap onu bu işten al" dememle sinirle kasıldı. Umursamadım.

"bunu o da istedi. Kimse kimseyi bir şeye zorlamadı"

"evet ama yolun başında yanında vardın şimdide olacaksın. Beni seviyorsan onu bu beladan kurtarırsın he ama yok dersen ben onun yanındayım beni de onunda birlikte tehlikeye atıyor olursun. Demiri çıkarların için daha fazla kullanmana, tehlikeye atmana izin vermicem " diyip onu ardımda bıraktım. Balkona çıkmamla tatlı bir rüzgar bedenimi karşılarken balkonun uç köşesinde arkası dönük beni bekleyen demire doğru yürüdüm.

"biran gelmeyeceksin sandım" yüzünü bana döndüğünde kalbim gümbür gümbür atmaya başladı. Sanki ilk kez görüyordum.

"ama geldim"

"geldin" yanıma gelip önümde durdu. Mahçup bakışları altında kalbim ezilmişti. "sarılabilir miyim buna gerçekten çok ihtiyacım var " öyle masum sormuştu ki sanki karşımda 5 yaşında küçük bir oğlan çocuğu vardı. Yavaşça başımı salladım. Benim de tek ihtiyacım olan buydu çünkü. Tek ihtiyacım olan ve tek yapmak istediğim.

Benden aldığı onayla Kollarını sıkıca belime dolayıp başını boynuma gömdü. Derin derin kokumu içine çekerken gözlerim dolmuştu. Ben de ona sıkıca sarılıp özlediğim kokusunu içime çektim. Birbirimizden ayrı olmak eziyet gibiydi.

"şu dünyada tek ihtiyacım olan tek şey bu işte" sessiz uzun sarılmamızı çatallanan sesi bölmüştü. Yavaşça ondan ayrıldım ama ellerimizi bedenlerimizden çekmemiştik. İkimizin de gözleri parlıyordu.

"neden beni terk ettin demir" diye fısıldadım. Elini yanağıma koyup anlımı öptü.

"seni terk etmedim sevgilim. Sadece Sana istediğin gibi gelebilmek için gittim" demesiyle ben de elimi yüzüne koydum.

"yüzüne oldu" dememle gözlerini kaçırdı. "demir" dememle gülümseyerek gözlerini yumdu.

"adımı söylemeni o kadar özledim ki" bende söylemeyi özlemiştim. Ama konumuz bu değildi. Konumuz suratını bu hale getiren, 2 haftadır bana gelmemesine sebep olduğunu düşündüğüm bu hasardı.

"noldu söyle hadi" dememle "antonio öldü" diye fısıldadı. Tüm bedenimi bir ürperdi yalayıp geçti o an.

"na.. nasıl" şok olmuştum. Demirin intikam intikam diye peşinde dolandığı babası en sonunda ölmüştü.

"öldü işte. Nasılın önemi var mı." nefesim içime kaçarken zorlukla yutkunup başımı iki yana salladım.. "sen o gün hastahanede ya bitir ya git diyince kararımı verdim. Hastahaneden çıktığım gibi italyaya gittim" diyip sustu. İnanamıyordum. Her şey gerçekten bitmiş miydi "her şeyi bitirmeye gittim ve bitti. Ona olan hırsımı intikamımı her şeyimi gömüp geldim"

"inanamıyorum" bunları itiraf ederken yüzüme bir kez bile bakmamıştı. Elimi çenesine koyup kaldırdım. "bu nasıl oldu peki" parmağımı yüzündeki yaraların üstünde gezdirdim. Yavaşça parmağımı tutup öptü. İçim titrerken ondan cevap bekledim.

"gözüm dönmüştü. Seni bırakamazdım bu kadar gelmişken intikamımı da bırakamazdım. Plansız hareket edip infazını verince İtalyan istihbaratı üstüme çöktü" diye sıkıntıyla itiraf etti.

"işkence gördün" diye acıyla fısıldadım.

"ben iyiyim. Bunlar bir şey değil" diye beni rahatlatmak istedi ama gözlerim dolmuştu. Resmen onu tehlikeye kendi ellerimle sürüklemiştim.

"lütfen anlat"

"asya bebeğim ben iyiyim gerçekten. Geçti"

"lütfen demir" dememle saçımı sevgiyle okşadı.

"tahmin ettiğin gibi işkence gördüm. Plan dışına çıkmak suçtu ama daha fazla bekleyemezdim. Onlarda zaten tutamazlardı beni. Capolar isyan çıkarınca 3 gün önce, salmak zorunda kaldılar. sana gelemeyişim o yüzdendi güzelim. Gelemediğimden dolayı seni kötü hissettirdim biliyorum. İnan her saniye aklımdaydın ama Her şey geride kaldı artık. Daha fazla Ayrılık yok" demesiyle sıkıca ona sarılırken gözyaşlarım düşmeye başlamıştı. Hırsımdan ona seçim yaptırıp onu tehlikenin kollarına atmıştım.

"özür dilerim"

"şşş bu hikayede en masum sensin o nerden çıktı" yüzümü boynundan kaldırıp kendine baktırdı beni "ben iyiyim ağlama lütfen. Seni böyle gördükçe kendimden nefret ediyorum" gözyaşlarımı silerken zorla gülümsedim.

"seni seçim yaptırıp tehlikeye attım ve gelmeyince beni terk ettin sandım." diye fısıldadım.

"sevgilim seni ancak ölünce terk edebilirim" diyip güldü.

"ölümden bahsetme lütfen. Ben.. Seni çok özledim"

"birde bana sor. Tek bir an bile aklımdan çıkamadın. Sana yaşattıklarımı düşündükçe kendimden nefret ettim" demesiyle sustu. "sana bir şey söylemem lazım" sesi biranda içine kaçtı. Ne söyleyeceğini anlamıştım. O kadından kurtulamadığını biliyordum.

"biliyorum... O kadar kolay olmayacağını biliyorum" dememle başını salladı.

"antonio ölünce tüm güç bana geçti. Kimse bu gücü bırakmak istemez ve o da kaybetmemek için her şeyi yapıyor ama halledicem. Bunu da halledicem söz veriyorum"

"nasıl peki" diye fısıldadım.

"bir şekilde halledicem. En başı yok etmem gerekirse bile" demesiyle nefesimi tuttum.

"en baştakini öldürmenin sonunun ölüm olduğunu sen söyledin" diye korkuyla fısıldadım.

"Bana bir şey olmicak sen bu konuda endişelenme güzelim. İş oraya gelmeden halledicem söz veriyorum" demesiyle içime huzursuzluk çöktü. Sıkıca, bırakmak istemezcesine sarıldım ona. "tekrar kollarımda olman için saniyeler saydım. Cenneti sadece annemin kollarında hissedeceğimi sanmıştım ama şuan bunun sadece onunla sınırlı kalmadığını daha iyi anladım" demesiyle kalbim aldığım iltifat karşısında gümbür gümbür atmaya başladı. Biran cidden kalp krizi geçiricem sanmıştım.. Demiri kollarımda daha çok sıkarken gülmüştüm. Her olumsuzluğa rağmen yine de gülebilmiştim. Şimdi daha iyi anlıyordum onsuz gerçekten olamayacağımı şimdi gerçekten daha iyi anlıyordum.

"bu sarılmalarını beni affetmişsin olarak düşünebilir miyim" demesiyle kıkırdadım. Yavaşça ondan ayrılıp yüzüne baktığımda yaralarına rağmen bile harika gözüktüğünü düşünüyordum..

"düşünebilirsin çünkü seni bırakmıcam. Her şeyi birlikte aşıcaz. Seni seviyorum" dememle yüzü öyle güzel bir gülümsemeyle aydınlandı ki.

"ben de seni seviyorum bebeğim her şeyden çok" diyip yavaşça bana doğru eğildi. Elimi anlına koyup yarı yolda durdurdum onu.. Huysuzca çattı kaşlarını. Güldüm bu haline.

"teorik olarak hala evlisin" dememle gözlerini devrildi. İlk defa gözlerini devirdiğini görüyordum ve bu gerçekten komikti.

"o kadını öldürmem gerekse bile ondan kurtulucam. Hiçbir vasfı olmamasına rağmen berlin duvarı gibi dikildi önüme" demesiyle gülmüştüm. Ama biranda gülmem soldu. "ne oldu güzelim"

"kendimi evli adamı karısından ayırmaya çalışan şirret evli koca avcısı gibi hissettim biran" cidden öyle hissetmiştim. Bu olay öyle bir şey değildi ama yine de bana bunu hissettirmişti..

"lütfen bunu bana da kendine de yapma. Bu öyle bir şey değil"

"biliyorum. Her neyse. İçeri geçelim hadi bayadır yokuz" dememle anlıma bir öpücük kondurdu. Ne olursa olsun onunla olduğum için mutluydum ve bunu kimsenin bozmasına izin vermicektim.

"şu sırt dekolten" diyip derin bir nefes aldı. Gülmüştüm bu haline. Gözleri öyle yoğun bakıyordu ki "ellerimi sırtına koyunca çıplaklığı hissettim ama bu kadar güzel bir şekilde sergilendiğini görmek" gözlerini yumdu. Bu haline gülmemek için zor tutuyordum kendimi "sakin ol demir" demesiyle dayanamamış patlamıştım. Hızla beni kendine çekip bedenine yapıştırdı. Elleri çıplak sırtımda gezerken arzuyla koyulaşmış gözlerine baktım. Şuan sadece onunla sevişmek istiyordum. "sevgilim bu komik değil. Çok güzelsin ve senden uzak kalıp benim olduğunu gösteremeceğim için kıskançlıktan kuduruyorum. Ayriyeten bana öyle bakma çünkü ben de tam olarak onu yapmak istiyorum" demesiyle yüzüm yanmaya başlamıştı.

"demir ya" sızlanıp tutunduğum omzunu sıktım. Güzel bir gülümseme bahşederken bana dayanamayıp yanağını öptüm. Düşündüklerimin aksine şimdilik bu adım yeterdi.. Temasımla gözlerini kapadı. Cidden onu öpmeyi özlemiştim.

"beni bir daha öpmen için ne yapabilirim"

"kıskançlığı bir kenara bırakıp benimle içeri gelebilirsin mesela. Hadi ayıp oluyor" dememle oda yanağıma bir öpücük kondurup oflayarak peşime takıldı.

"elini tutamama hissi iğrenç" diye homurdana homurdana peşim sıra gelirken içeri girdim. Herkes pistte herkes deli gibi eğlencedeydi.

"neredesin oğlum ya seni arıyoruz" Karan demirin yanına gelip onu kolundan çekerken demir gülerek ceketini çıkarıp bana uzattığında ben de gülerek onlara bakıp evaların yanına geçtim.

"izle şimdi şöleni" diyen evaya sorgularcasına bakmamla başıyla pistin ortasında halka oluşturmuş Mirza, Karan, kuzey, yağız, mert ve demiri işaret etti. Biranda salona yayılan Karadeniz müziğiyle hayde diye bir gürleme duyuldu ve altı adam biranda horon tepmeye başlayınca şokla kala kaldım.

"oha allahın italyanına bak nasıl horon tepiyor" diyen sedatla kızlar gür bir kahkaha atarken ben hala şoktan çıkamamıştım.

"nasıl yani" diyerek evaya döndüm.

"bizinkiler zaten rizeli biliyorsundur demiri de kendilerine benzettiler. Birbirlerine sözleri var herkesin düğününde ekip toplanıp horon tepicez diye o yüzden ona da öğrettiler" diye açıklama yapmasıyla ben tekrar piste döndüm. İnanmıyordum. Bu adam cidden tam bir kırmaydı. Yarısı İtalyan yarısı adanayken şimdi bir de harika horon tepen bir rizeliye dönüşmüştü ve cidden çok iyi oynuyordu. Arada hayde diye kükremeler duyulup arada da naralar atılırken büyülenmişcesine onu izliyordum. Ahenkle dalgalanan geniş omuzlarını, serçe yere vurduğu kaslı bacaklarını ve çıkık poposunu cidden sapık gibi izlemeye başlamıştım. Bu adama daha ne kadar şaşırabilirdim daha ne kadar düşebilirdim bilmiyordum.

Halkaya yamanla marcus da katılırken onların o beceriksiz oynamaları masada ve etrafta gülmelere sebep olmuştu. Halka gittikçe diğer katılımcılarla büyüdüğünde bir süre daha şölen devam etmiş en sonunda da müzik durmuş terden sırılsıklam olunmuş bir şekilde adamlar masaya gelmişti.

"sana cidden inanmıyorum" dememle demir gülerek omuz silkti. Şuan o kadar tatlıydı ki yanaklarını sıkıca tutup kendime çektiğim gibi dolgun dudaklarına yapışmak istiyordum.

"daha bunlar ne ki güzelim. Ben de sürpriz çok" demesiyle gülümsedim. Kendini yanımdaki sandalyeye atıp kolunu sandalyenin arkasına attı. Geniş bedeni beni kıstırırken niyeyse hoşuma gitmişti bu istila.

"hadi asya" adımı bağıran nehiri duymamla demirin transından çıktım.

"sıra ben de" dememle huysuzca somurttu.

"o dekoltenle hiç de iyi bir eylem değil" diye homurdanırken gülerek demiri masada bırakıp salına salına kızların yanına gittim. Keyfim yerine gelmişti ve bunu taçlandıracaktım.

"bir şeyleri kafasında halletmiş kız gülüşü bu işler yolunda gitmiş anlaşılan" diye sesini duyurmak için bağırdı mine. Ona okey işareti yapmamla kocaman gülümseyip beni ellerimden tuttuğu gibi kendine çekti. Deli gibi mutlulukla bedenimi sallarken gözüm oturduğu yerde kıskanç bakışlarla beni takip eden demire gitmişti. Gözlerimiz çakışınca zorla güldü. Oynamamın hoşuna gitmediğini anlamam daha cüretkar olmama sebep oluyordu sadece. Kalçamı kıvrak bir şekilde hareket ettirince kaşları çatıldı anında ve hayır dercesine başını salladı ama takmadım. Ona sırtımı dönerken oturduğu yerde sinirden delirdiğinde emindim.

"işte böyle ya işte böyle seni yırtık" sedat yanıma gelip belime kolunu sardı. "biraz seninkini kudurtalım" demesiyle şuh bir kahkaha attım. Cidden modum aşırı yerindeydi çünkü bir şeyleri halletmek için bir adım atmıştım ve Ellerimiz birlikte olunca halledeceğimizi de biliyordum.

Bedenimi müziğin ritmine göre sedatın kolları arasında sallarken biranda belimdeki temasın çekilmesiyle arkamı döndüm ve tahmin ettiğim gibi demirin kızgın suratıyla karşılaştım..

"çok uzun boylu bir iş bu. Sanırım sedatın biraz canı sıkılıyor o yüzden canı bir şeyler istiyor" ilk bana sonrada sedata kızdı.

"he anam sıkılıyor gel eğlendir beni" diye sedat takılınca gülmüştüm ama demir gülmüyordu.

"demir hayırdır, canın dans mı çekti" nehir gülerek araya girerken demir sıkıca belimi sardı.

"demir napıyosun annanemler burada" diye kızdım.

"napiyim delirtmeseydin beni. Erkeklerin sana ve o can yakıcı dekoltene nasıl baktığını ben görüyorum sen değil" demesiyle belimi saran kolunun üstüne elimi koydum.

"akrabalarımın hepsi burada ayıp oluyor ama" desem de mutlulukla sırtımı göğsüne yaslamıştım. Aslında onlar çokta umurumda değildi. Bedenim bedenine yaslanınca kısık bir nefes aldı. Bu nefes tüm vücudumu titremişti. Ona temas etmeyi aşırı özlemiştim..

"asıl sen beni kıskançlıktan kudurtmak için böyle yaparken bana ayıp oluyordu. Delirdim oturduğum yerde. Nasıl seksi ve can yakıcı göründüğünün farkında mısın sen güzelim. Kendimi sana müdahale etmemek, eğlenceni, mutluluğunu bozmamak için kasarken felç geçirecektim az daha" diyip kulağımın arkasına öpücük bırakırken tüm vücudum istekle ürperdi..

"gerçekten seni her yerde göreceğimi düşünürdüm ama pistte dans ederken göreceğim aklımın ucundan bile geçmezdi kocacım" biranda duyduğum şeyle tüm vücudum kasılırken demirde ben gibi kasılmıştı. O İtalyan aksan ve ses.. Kulaklarımdan hiç gitmeyen kocacım lafı...

"ne oluyor ya ne diyor bu salak" lina italyanca bildiği için sinirle çıkışırken demirin elini belimden çektim.

"sen kimsin kız nece konuşuyor bu yırtık herkesin suratı asıldı" sedat da sinirle atılırken yavaşça arkamı döndüm.

Hera..

"kardeşinin düğünü var ve karın davetli değil. Babamdan duymasam hiç de haberim olmicak. Alındım doğrusu kocacım" demesiyle demir sinirle soludu. "merhabalar asya hanım nasıl kocam iyi dans edebiliyor mu" bu seferki hedefi ben olurken elim ayağım titremeye başladı.  Bu kadının ölümünün benim elimden olacağı şuan kesinleşmişti.. 


Continue Reading

You'll Also Like

291K 12.5K 31
Her şey bir yüzüğü elimden çıkarmam ile başlamıştı ondan sonrasi ise peri masali.... dememi bekliyorsanız gerçekten yanıldınız. Ondan sonrası tam bir...
104K 3.1K 40
"Omzum." dedim kısık bir sesle. Lakin hemen duydu beni. "Bakabilir miyim? Sonra doktora gideceğiz."dedi. O senin kocan Gül. Başımı salladım. Elleri...
80.7K 7.9K 200
Şiir'de#70. Aşkıı_Tevekkül 2'ye davetlisiniz.
150K 4.3K 37
"Sabrımı zorlama sabırlı bir adam olmadığımı çok iyi biliyorsun." Zeynep de ona yaklaştı, aralarındaki mesafeyi neredeyse kapatmıştı. Dudakları yukar...