ASYA (TAMAMLANDI)

By bencena12

42.1K 3.4K 402

~aşk gerçekten her şeyi affedecek kadar güçlü bir duygu muydu? ~ ~~~~~ "bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım sa... More

KARAKTERLER
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58- +18
59- +18
60
61- +18
62
63
64
65- +18
66
67
68
69
70
71
72 - +18
73
74
75
76
77 - +18
78
79
80/+18
81-Final Part I/+18
81 Final Part II
DUYURU

35

379 39 3
By bencena12

Herkese iyi okumalar.. 👸

"dekoltesini sevemedim ben bunun ya ne bu böyle rahibe teressanın gelinliği gibi"

"üff gerçekten çok sıkıcı. Getir şuradan dekolteli gelinlikleri kız" 3 gün sonra düğünü olacak minenin sürekli ertelendiği gelinlik seçme provasındaydık. Üstündeki 4.gelinliğini sedat sinirle çıkarttırırken gerçekten ben de hak vermiştim çünkü içim sıkılmıştı kapalı gelinliklerden.

2 haftadır gelinlik bakalım diye onu zorluyordum ama hanımefendiyi bir türlü ikna edememiştim. En sonunda demirle senin aranda böyle bir olay geçmişken bunu yapmak istemiyorum diye patlamıştı. Ona o kadar kızmıştım ki. Resmen sürükleyerek getirmiştim onu gelinlik seçimine..

Onun yüzünden hayatımdaki ve hayatımızdaki en güzel günleri mafetmicektim.. O gün hastanedeki konuşmamızdan sonra gitmişti ve 2 haftadır ses seda yoktu. Başlarda beni bırakmış olmasını kabullenemesem de sanırım ona sunduğum şeyde tercih edilen taraf ben olmamıştım.

"bak bu biraz daha iyi git giy şunu" sedat mineyi kabine doğru itip yanıma geldi.

"lina nerde kız" sehpanın üstündeki sudan koca bir yudum alırken bilmiyorum diye omuz silktim. "sen iyi misin"

"iyiyim sedoşum" tam 2 haftadır keyfimi yerine getirmek için uğraşıyorlardı. Her ne kadar tam olarak düzelmem mümkün olmasa da, kalbimdeki bu ağırlık altında ezilmeye devam etsem de onları üzmemek için iyiymiş gibi yapıyordum. Kızların hepsine gerçeği anlatmıştım. Birinden bir şey saklamak istemiyordum çünkü olaylar patlak verdikçe işler daha da sarpa sarıyordu. Ama linanın tabi ki her şeyi öğrenmesi hiç iyi olmamıştı.

İlk yamana saldırmış o abin nerde diye sonrada hayatını kaydırıcam onun diye 1 hafta barut gibi gezmişti ortalıklarda. Aklıma o anları gelince güldüm.

"ne oldu kız zilli"

"hiç öylesine."

"aman yeter ki gül valla özledim. İçten gülmediğini, bize iyi gözükmek için çabaladığını biliyorum"

"şş çaktırma" dememle burukça gülmüştü. Sedatla çok uzun yıllardır birbirimizi tanımıyorduk ama sanki çok uzun yıllardır da tanıyormuşuz gibi tek bir bakıştan ne hissettiğimizi ya da nasıl olduğumuzu anlayabiliyorduk.

"anlayamıyorum cidden. Yani gidip iki hafta hiç sesinin çıkmaması. Seni geri kazanmak için çabalamaması. Yani cidden insanları iyi anladığımı sanırım hala daha öyle sanıyorum ama bu olay beni kendimden şüpheye düşürüyor."

"boşver sedoşum. İnan ben boşverdim artık"

"hazmedemiyorum ya. Sana bu kadar aşkla bakarken olan bu olayı hazmedemiyorum" demesiyle kalbime taş oturdu. Gözlerim benden izinsiz dolarken "özür dilerim bebeğim ne salak laf ettim öyle." diye kızdı kendine.

"sorun değil. Ben.. Atlatırım" derin bir nefes çektim içime. Bok atlatırdım biliyordum ama en azından kendimi kandırmak iyi geliyordu.

"bu nasıl" mine gönülsüzce içeri girerken sırf ben üzülmiyim diye böyle davrandığını biliyordum. Kocaman bir gülümsemeyle yerimden kalkıp yanına gittim.

"buna bayıldım" cidden üstündeki harikaydı.

"gerçekten mi"

"yemin ederim çok güzel" demem üstüne kapıdan içeri giren linanın "oha bu harika" çığlığı gelmişti..

"yaa ben de sevdim aslında" mineyi aynaya döndürürken "ne olur biraz zevk aldığını göster vallahi içim şişti. Sen böyle mutsuz olunca ben kendimi aşırı suçlu hissediyorum. Ben iyiyim mutluyum ve seni de mutlu görmek istiyorum" dememle sıkıca sarıldı bana.

"Ne biliyim bencillik yapıyormuşum gibi geliyor" diyip dudak büktü. Gülerek öptüm onu.

"salak salak düşünceler. Bebeğim nolur şu günlerimiz harika geçsin. Bana bu çok iyi gelicek" dememle gülümseyip oda beni öptü sonra da aynaya döndü.

"off ben de bunu çok beğendim" diye bağırınca hepimiz kahkaha atmıştık. O kadar tatlıydı ki..

"sen neredeydin lina"

"bu geceki bekarlığa vedayı ayarladım. Harika eğlenicez" diye sevinçle el çırptı.

"gerçekten buna çok ihtiyacım var" diye onu onayladım. Kafamı dağıtmaya geçerken aşırı ihtiyacım vardı..

"var tabi. İçki müzik ve seksi bedenler. Herkesin her zaman buna ihtiyacı vardır" diyen sedatla, lina elini çakması için ona uzattı ve "işte bu" diyip çak yaptılar. İkisinin de tek anlaşabildiğim nokta içki ve danstı.

"başka bir gelinlik denemek istiyor musunuz mine hanım"

"bence hayır ama sizce" aynadaki gözlerini bize çevirdi. Hepimiz bu olması için onu onaylarken modacı gerekli tadilatlar için ölçüsünü almaya başlamıştı.

"sen kiminle mesajlaşıyorsun bebeğim. Ağzın kulaklarında" sedat modacıya müdahale ederken onu mineyle bırakıp linanın koluna girdim.

"hiçççç. Kızlarla mesajlaşıyoruz"

"kızlar öyle mi. Seni üçkağıtçı dökül çabuk. Gülmekten ağzın yırıtılıcak" dememle yüzü kızardı. Linanın. yüzü. kızardı. Şaşkınlıkla ağzım açılmıştı. "oha suratın. Resmen pancara döndün. Çabuk dökül"

"ya gerçekten bir şey değil. Çok yeni yani daha doğrusu 2 gündür doğru düzgün anlaşabilir seviyede mesajlaşıyoruz" diye geveledi.

"kim bu okuldan mı" dememle bakışlarını kaçırmıştı. "hey kimm" diye teşvik ettim onu konuşması için.

"şey mırkıs" diye geveledi. O kadar komikti ki hali..

"ney kim"

"of abla ya marcus" demesiyle şokla gözlerim açıldı.

"oha yamanın kuzeni marcus. ne ara nasıl"

"abla ya"

"bebeğim tamam ne zaman istersen o zaman anlat" diyip yüzümü düşürdüm.

"çok üçkağıtçısın" yüzüm eski haline gelirken o da gülerek koluma vurdu. "çok yeni yani nişan günü seni hastaneye kaldırdığımızda bir etkileşim oldu. O günden sonra görüşmedik ama bir arkadaşın doğum gününü kutladığımız kulüpte o da tesadüfen oradaydı. Biraz gergin bir ortam oldu. İnan öldürücektim onu" demesiyle sinirle yüzü kasıldı. Güldüm bu haline.

"ne oldu ki"

"ay boşver ya maganda gibiydi. Sonra nasıl oldu bilmiyorum biz.. biraz yakınlaştık" diye hızla geveledi. Anlatmadığı şeyler vardı ama onu zorlamak istemedim. O zaten istediği zaman anlatırdı..

"marcus'u babasının bürokrat olması dışında tanımıyorum ama dış görünüş olarak çok hoş bir adam. Umarım içi de öyledir"

"üff yok ya o kadar da hoş falan değil normal bir şey işte. Hem çok ayı. Ben kibar erkek severim ve o yanından bile geçmiyor" demesiyle gür bir kahkaha attım.

"tanışmak isterim bebeğim. Yani siz bir şeyleri biraz daha netleştirince"

"abla ya öyle bir şey değil. Arkadaş olarak konuşuyoruz" demesiyle eminim öyledir diye bakış attım ona. Yüzü yine kızarırken daha fazla üstüne gitmemiştim.. Linanın o ayran gönlünü feth edebilecek biri çıkmıştı ya ölsem gam yemezdim. Marcus'u tanımıyordum ama tanışmadan da önyargılı tabi ki olmayacaktım.

"ne fısıldaşıyorsunuz siz orda" sedat yanınıza gelirken lina "sanane be çıkma her yerden yırtık dondan çıkan pipi gibi" diye gülerek payladı onu. Onların atışması başlarken kapının açılmasıyla oraya döndüm. Yaman gülümseyerek içeri girdi.

"ayy allahtan mine gelinliği çıkarmaya gitti. Kız uğursuzluk getirir sana gelme demedik mi biz" sedat yamana kızarken "sana da merhaba sedoşcum" diyip yanağından makas aldı. Sedat gülerek eline vurduğunda ben de gülmüştüm.

"hoş geldin yaman" yanıma geldiğinde sarılmıştık.

"hoş buldum güzel Asya. Nasılsın"

"iyiyim sen" dese de biraz gergindi yanımda. "yaman yanımda rahat olabilirsin. Onunla yaşadıklarımız ikimizin arasında. Senle ben iyiyiz. Şu gerginliği at üstünden çünkü beni de geriyorsun" diye kızdım ona. O günden beri her karşılaşmamızda sanki suç onunmuş gibi gergin ve mahçup bir hal alıyordu ve ben gerçekten şişmiştim artık. "Hadi git mineye sürpriz yap kabinde"

"aslında ben sana bir şey dicektim" demesiyle tek kaşım havalandı.

"demir hakkındaysa lütfen söyleme"

"ama ö-"

"lütfen yaman o defter kapandı" dememle mecburen sustu. Birilerinin ondan bana haber taşımasını istemiyordum. Onu unutmak için çabalarken tekrar tekrar bana hatırlatılmasından sıkılmıştım. Demirin kendi hatırlatmak gibi bir derdi yokken etrafındakilerin bunu görev edinmesi beni sinirlendiriyordu ve ben artık bu konuda sinirlenmek istemiyordum.

Yaman, çıkışmamla ağzına fermuar çeker gibi hareket yapıp kabinin olduğu tarafa gitti. Ben de sedat ve linanın yanına giderken diyeceği şeyi deli gibi merak ettiğimi kendime itiraf ettim. Duymak istemiyordum ama merak etmediğimi de söyleyemezdim..

#########

"vur vur vur" sedat ve linanın çığlıkları müziği bastıracak kadar yüksek volümlü çıkarken elimizdeki tekila bardaklarını gülerek birbirine vurduk.

Linanın harika organizasyonuyla gerçekten harika bir gece geçiriyorduk. Bana güvenin ve kemerlerinizi takın diyip ilk önce bizi boğazda harika bir yemeğe götürmüş sonra da demirlere inat onlara rakip olan İstanbulun en güzel kulüplerinden birinde bizi eğlencenin içine atmıştı. 2 haftadır vücudumda gezen stres, üzüntü içkinin de etkisiyle beni terk etmiş harika bir rahatlama hissi beni ele geçirmişti.

Geldiğimizden beri linanın 'bu gece hayvan gibi sarhoş olucaz ve deli gibi eğlenicez' dayatması yüzünden cidden tam gaz sarhoş olma yoluna doğru gidiyorduk. Ama sevmiştim bu hissi. Kafamı anca demirden uzaklaştırabilmiştim çünkü..

"nasıl ama pamuk gibiyiz dimi" lina gülerek beni elimden çekip ayağa kaldırdığı gibi kendine yapıştırdı. Ellerini kalçama koyup sallarken şen bir kahkaha atmıştım.

"harika. Hastayım sana"

"tüm her şeyi bunun çözebileceğini biliyordum aşkım ablam sen sadece bana bırak kendini" demesiyle gülüp ona ve müziğe bıraktım kendimi. "çık kız şuraya" beni bırakıp sedoşu çektiği gibi ortadaki sehpanın üzerine çıkardı.. Hepimiz bir oo çekerken mine çantasından bir 200lük çıkarıp sedatın göğsüne yapıştırmıştı. Cidden ortam dehşet iyiydi.

"ayy lina harika ya valla iyi ki ayarladın bu geceyi"

"bir de yok mok diyordun. yaa sen bana takıl hayatını yaşa kızım" diye şımarıkça şakıdı.

"kedi olalı bir fare yakaladın aferim kız zilli orospu" sedatın ilk defa linayı taktir ettiğini görmüştük ya daha ölsek gam yemezdik. Bu gece cidden iyi gidiyordu. Geldiğimizden beri bir kez bile atışmamışlardı ve dehşet şekilde birbirlerine yılışıkça ve aşkla davranıyorlardı.. Kıyamet alameti gibiydi. Sedatın bu taktiri üzerine lina gülerek sedatın yanına çıkıp sedatla sırt sırta vererek dans etmeye başladı.

"al şunu" mine elime bir tekila daha tutuştururken alıp kafama diktim.

"ayy noluyo noluyo" nehir çığlık atarak locaya gelirken kahkaha atmıştık haline. O kadar tatlıydı ki.. "Bi tuvalete gidiyim dedim allahtan. ne kaçırdım ya. Bunlar çoktan uçmuş"

"fena hem de. Senin de biletin hazır mı" dememle masanın üstündeki tekilayı alıp burda dercesine salladı ve kafasına dikti. Güldüm bu haline. Mine yanıma geldiği gibi kalçasıyla kalçama vurup oynamaya başladı. Elimde bardağım seve seve ona ayak uydurdum. Herşeyi her mutsuzluğu bu gece burada bırakıcaktım.

"ayy pist çok iyi gözüküyor oraya hadi" nehir beni ve mineyi kolundan çekip piste sürüklerken lina ve sedatta sehpadan inip peşimizden geldi. Kalabalığa karışıp insanlarla tek beden dans etmeye başladık. Ne zamandır buradaydık bilmiyordum zaman kaybı yaşamıştık resmen.

"ölücem susuzluktan geliyorum ben" sedatın kollarında sallanan mineye bakıp bağırdım. Beni duyduklarından şüpheliydim ama takmadan bara doğru ilerledim.

"su alabilir miyim"

"su sizin hararetinizi dindirecek mi hanımefendi" yanımdan gelen yoğun İngiliz aksanıyla bakışlarımı cümleyi söyleyene çevirdim.

"tomy" gördüğüm yüzde hayretle bağırmıştım. "senin burada ne işin var inanamıyorum" dememle gülümsedi.

"dünya küçük İstanbul hele daha küçük. Seni görünce bende çok şaşırdım. Nasılsın demicem çünkü harika gözüküyorsun. Seni gülerek ve eğlenirken görmek harika"

"seni görmekte öyle. Nasılsın" su önüme konarken alıp içtim. Cidden içim yanmıştı.

"iyiyim. İş için buradaydım. Güzel sonuçlanınca kutlayalım dedik"

"ahh öyle mi harika. Tebrik ederim"

"teşekkür ederim ağlak. Birşeyler halledilmiş belli. Barıştın mı yoksa öldürdün mü" diyip güldü. Ben de burukça gülmüştüm. "hayır yanlış bir şey demedim. Ağlamıcaksın dimi" demesiyle koluna vurdum bir tane.

"hayır ağlamıcam. öldürmek üzereyim" dememle gecenin başında gittiğini sandığım o ağırlık hissi yine kalbime oturdu. Demirin mavi gözleri gözlerimin önüne gelirken yüzümün önünde sallanan elle kendime gelmiştim.

"kolay olmuyor anlaşılan. İki viski" diye barmene dönüp bağırdı. Viskiler önümüze bırakılınca büyük bir yudum aldım.

"hayatımın hiç bir anı bu kadar zor olmamıştı." diye itiraf ettim. "iki hafta önce terk edildim. Tercih edilen taraf ben olmadım tomy"

"aptallık etmiş" demesiyle bir yudum daha alırken omuz silkmiştim.

"ne halt ederse etsin artık." diyip güldüm. "sonuçta bitti. O beni öldürdü ben de onu öldürmeye çalışıyorum işte. Çaresizce."

"sen çaresiz değilsin ve gördüğüm kadarıyla harika başarıyorsun"

"bir de içimi gör" diyip güldüm. Gözlerim dolarken bardağı başıma dikip gözyaşlarımı geri ittim. "beni bu konulara sokmaman lazımdı. Sonra ağlayınca ağlak diyorsun" dememle ayağa kalktı.

"gel bakalım"

"nereye" kolumdan çekmesiyle kıpırdamayınca bana döndü

"bu ne kuvvet. Gel seni çok güzel bir yere götürücem"

"ilkinde mecbur güvendim de ikincide neden güveniyim" dememle karizmatik bir gülüş attı bana..

"sana zarar vermek için hiçbir sebebim yok" diyip benim lafımla vurdu beni. Gülmüştüm.

"hey dur bizimkiler. Onlara haber vermem lazım" dememle ben çektim onu bu sefer. Bizimkilerin olduğu locaya sürüklerken tomyi zorluk çıkarmadan geldi peşimden..

"bu kız kim valla yeni enişteyi şuan kabul etmez bünye" sedat tommy'e alıcı gözle bakarken kaşlarım çatılmıştı.

"saçmalama sedat"

"ee kim bu şişme oyuncak tanıştırmıcak mısın bizi" diye atıldı lina.

"hani otelden birinin arabasına binip kaçtım dedim ya tomydi" diyip herkesi tanıştırdım. Tatlı bir sohbet başladı ortamda. Tomy konuştukça kızlar onu daha da severken onda tam bir şeytan tüyü olduğunu düşünüyordum..

"uff ne diyor bana da çevir ya"sedat İngilizce bilmediği için en sonunda dayanamayıp çıkışmıştı güldüm haline. Arada ona cümleleri çevirirken hayran hayran tomyi izliyordu. Umarım bir başka imkansıza tutulmazdı..

"hanımlar sizle sohbet harika ama müsaadenizle ben kalkıyım. Ama bu ağlağı da alıcam. Minik bir kafa dağıtma seansı uygulayıp getiririm" demesiyle elimden tutup kaldırdı.

"hiç gelesim yok" nedense demire ihanet ediyormuş gibi hissetmiştim. Çok saçmaydı.

"ona ihanet etmiyorsun sadece iyi bir arkadaş olarak seni güzel bir yere götürmek istiyorum" aklımdan geçeni dile getirince yüzüm kızardı. En sonunda beni ikna edip çıkardı kulüpten. Kızlara en geç 1 saate dönücem diyip tomynin peşine takılmıştım. Gerçekten ne yaptığımı ben de kestiremiyordum ama nedense tomye güveniyordum.

10 dakikalık sessiz bir yolculuktan sonra araba dururken tüm ışıklarının yandığı lunaparkı görünce çocukça gülmüştüm.

"hoşuna gideceğini biliyordum"

"en sevdiğim yer"

"gel hadi" demesiyle onunla birlikte indim arabadan..

"kimse yok gibi"

"bekle" diyip gitti. Kısa bir süre sonra yanında görevliye dönerken "gondolu açmasını ve tam tepede bizim bineceğimiz kabini durdurması söyle. İngilizce bilmiyor. Tüm süprizimin içine ettii" diye çıkmasıyla gülmüştüm. Çalışana istediği şeyi söyledim. Cebinden yüklü bir miktar çıkarıp gondola sürükledi beni..

İstediği 5 dakika içinde gerçekleşirken tam tepedu durmuş ayaklarımızın altına serilmiş olan İstanbulu seyrediyorduk.

"çok güzel" demesiyle "öyle" diyip destekledim onu.. Sessizce durduk bir süre

"inci" söylediği şey sessizliği bozarken ona döndüm anlamak istercesine. "çok sevdim. Çok büyük bir hata yaptım ve affedilmedim." diye devam etti. Bana bakmıyordu.. Ben de tekrar manzaraya döndüm. Neden bu konuya girmişti merak etmiştim.. "inan asya bir şansım olsa, herşeyi başa alacak tek bir şansım olsa bu hataya bir daha düşmez onu hayatımın sonuna kadar kaybetmemek için savaşırdım. Ama bazen hatalar telafi edilmiyor." derin bir nefes aldı.

"ne yaptın tomy" diye fısıldadım.

"bu kadar derine girecek cesaretim yok asya. Bu konuya neden girdim bilmiyorum sadece seni gülerken görünce üzgün olmanın sana hiç yakışmadığını farkettim. Kendimden örnek verip yüzündeki gülümsemeni hiç kaybetmemen için biraz olsun seni uyandırmak istedim. Çünkü o gülümsemeyi ancak sevdiğin hayatında olunca gerçekten hayata geçirebilirsin. Sorun ne bilmiyorum ama inan aşkı bir kere kaybedince bir daha bulamıyorsun. aranızda her ne geçtiyse ve bu çok büyük birşey değilse onu bu kadar bırakmak için çabalama" demesiyle ona döndüm. O da bana dönüp güven verircesine güldü.

"çok canım yanıyor"

"kendine ve ona bu kadar eziyet edilecek bir konu mu bu" dedi. Sessizce durdum. Demirin anlattığı her şeye yine inanmıştım. Bana yalan söylemediğini biliyordum ama benden saklamasını, o şekilde öğrenmemi kabullenemiyordum.

"bak asya senden olan biteni dinlemek istemiyorum. Dinlesem de sen kendi mahkemende ne karar verdiysen zaten onu uygularsın ama şunu unutma ki aşk kolay bulunmuyor. Sana bakınca deli gibi aşık bir kadın görüyorum. Sana yemin ederim incinin gözlerinde bu ışığı bir kez daha görmek için her şeyi yapardım. Çözülecek bir konuysa eğer bu ışığı söndürme. Kendine de ona da eziyet etme. Bu hayatının en büyük hatası olur" demesiyle sessiz kaldım. Gözüm ışıklarla cıvıl cıvıl gözüken İstanbula giderken sadece düşünüyordum..

"öldü mü" sessizliği en sonunda merakımla bölmüştüm. Güldü. Yüzümü ona çevirdiğimde gözünün altındaki yarayı dalgın dalgın okşadığını gördüm.

"evlendi" diye fısıldadı. "inan asya ölümden daha büyük bir acı varsa o da onun başkasının kollarında olduğunu bilmektir" demesiyle içim titrerken geceden beri tuttuğum gözyaşlarımı özgür bıraktım.. Demirin o kadının kollarında olduğunu düşünmüyordum ama düşününce içime kor oturmuştu. Benimde kollarımda değildi. Neden bunu birbirimize yapmıştık. Tomy elini başıma koyup omzuma yaslandı. Hıçkırıklarım artarken sıkıca elini tutmuştum.

"benim dönüşüm yok ama senin var asya. Bunu birbirinize yapmayın" demesiyle o an büyük bir patlama yaşamış gibi hissetmiştim. Kalbim sanki atmayı yeni öğreniyormuş gibi hızla ve bozuk bir ritimle atmaya başladı.

Onu bırakamazdım..

Ben demirsiz yapamazdım..

Gerçek bir kez daha beni derinden sarsarken son bir kez daha bu sevgi için, onun için çabalamaya karar vermiştim...  

Continue Reading

You'll Also Like

43.3K 2.9K 30
... "Ben zaten haddimi sizi severek, size aşık olarak aştım." Sustum. Sustu. Kaşları havalandı önce, sonra gözlerinde şaşkınlık duygusu... Ağzı açık...
90.4K 5.6K 19
Toprak ve Hale'nin hikayesi. Bu adam nasıl sevilmezdi ki, sevdiği kadın için her şeyi göze alan ve herşeyden vazgeçen bir adamdı. Toprak," Sen benim...
495K 17.8K 56
Ben Asmin Arslanoğlu. Sevmediği, istemediği, nefret beslediği bir adamla evlenen Asmin. Ondan tiksinip en ufak dokunuşunda ortalığa ayağa kaldıran...
423K 11.5K 60
Dicle, yapraklarını teker teker düşüren sonbahar ağacı gibi sonunda yine kendisiyle başbaşa kalmıştı . Yalnızlığın kıyısında kaybolmuşken fark etme...