59. Bölüm
Neredeyse tüm gece yatağında dönüp durmuştu Selen... Nihayet her şey bitecekti, hissedebiliyordu. Bu plan işe yaracaktı. Bu yüzden hem çok gergindi hem de heyecanlıydı. Heyecanlıydı çünkü tehdit almadan içinden geldiği gibi davranabileceği, kendi hayatını özgürce yaşayabileceği o günlerin kapı da olduğunu hayal ediyordu. Ama bir taraftan o korku içini kemirip duruyordu. Ya Korhan'a zarar verirlerse? Ya bir şekilde kızına ulaşırlarsa? Düşüncesi bile içini titretiyordu.
Her şey istedikleri gibi giderse eğer... Sonrasında bir de verilmesi gereken bir karar olacaktı önlerinde. Neyse ki o karar üzerinde çok durmamıştı iç sesi, yoksa sabahlaması içten bile değildi. Yine de uykudan bayılması gecenin üçünü bulmuştu.
Ve Selen gözünü açtığında gün daha yeni doğuyordu. Bir an gözlerini kırpıştırdı, hiç uyumamıştı sanki. Acıyordu gözleri... İşte o gün gelmişti! Nihayet!
Yapılacak çok şey vardı. Erken kalkmışken bunu değerlendirmeliydi.
Selen yatağında doğrulmuşken duyduğu ayak sesleri üzerine hızlıca ayağa kalkmış üzerine sabahlığını geçirmişti. Korhan da uyumamıştı galiba...
Bu düşünceyle kapıya giderken odasının kapısı hızlıca açılmış ve içeri tanımadığı bir adam girmişti. Selen hızlanan kalp atışlarıyla gerilerken içeri giren adam arkasından kapıyı kapatmış anahtarı çeviriyordu.
__ Siz... Siz de kimsiniz? Çıkın dışarı!
__ Dur bakalım, dedi Hasan Bey elini ceketinin içine kemerine doğu götürürken.
Sanki beni beklemiyordunuz! Sadece biraz erken geldim... Çok mu şaşırdın?
İnanamıyordu Selen... O kendisine doğrultulan silah gerçek değildi herhalde! Kalp atışları yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı.
__ Ne istiyorsunuz benden?
Karşısında ki adamın gözlerine bir an bakması yeterliydi aslında. Biliyordu ne istediğini, ne yapmak için oraya geldiğini biliyordu! Bilerek bir iki adım daha geriledi Selen... Artık yatağının hemen yanında ki komedinin önündeydi. Arkasına aldığı elleriyle vazoyu kavramıştı. Ne yapacağını bilmiyordu ama belki onu kafasına geçirebilir ya da... En kötü ihtimalle yere atarak yardım isterdi.
__ Bana oyun oynama küçük hanım! Zaman kazanmaya çalışabilirsin ama bana fark etmez! Benim zamanım var... Seni korkudan biraz titretmekte hoşuma gidebilir. Ama ne var biliyor musun, beni çok hafife aldınız.
Son cümlenin üzerine silahın emniyetini açışını seyretti Selen. Bin tane düşünce geçiyordu aklından... Belli ki sadece kendisine zarar vermek istiyordu, Korhan ya da Ecem aklında yoktu. İşte bu güzel haberdi. Selen ellerini yavaşça çekti vazonun üzerinden. Bu işi kendi halletmeliydi. Kimseyi karıştırmadan, kimseye zarar gelmesine neden olmadan kendisi başa çıkmalıydı. Bunu yapabilirdi, sadece biraz cesaret gerekiyordu. Belli ki o tetiğe hemen basmayacaktı!
__ Sizin de hakkınızı vermek gerek ama... O adi herif için vereceğiniz davet oldukça akıllıcaydı.
Selen öfkeden yüzünün kızardığını hissediyordu. Hasan Beye doğru bir adım atmıştı.
__ O adi herif dediğiniz benim babam!
__ Ve gencecik çocukların katili! Hiç umursamadan, sadece para ve güç için o çocukları ateşe attı. Hiç arkasına dönüp bakmadı bile!
Gözleri doluyordu Selen'in, vücuduna hafif bir titreme gelmişti.
__ Sen öldürdün değil mi? Onu sen öldürdün!
Hasan Beyin yüzünde bir gülümseme belirmişti, bir kaşını kaldırırken Selen'in tepki vermesini bekliyordu.
Selen daha fazla ayakta kalamayarak yatağına oturdu yavaşça.
__ Zaten intikamınızı almışsınız o halde...
__ Hayır, tam olarak değil... Birazdan almış olacağım!
__ Öyle mi, dedi Selen içinde ki zehri atmak istercesine korkusuz ses tonuyla.
Bana neler yaşattığınız hakkında bir fikriniz var mı sizin? Yalnız bir çocuktum ben! Sadece babam vardı hayatımda, güveniyordum ona seviyordum. İyi biri olduğunu sanıyordum!
__ Sus!
__ Susmayacağım! Önce onu aldın elimden sonra da çok sevdiğim kocamı! Beni yapayalnız bıraktın bu dünya da! Ben ne yaptım sana? Söylesene ben sana ne yaptım!
__ Sen onun kızısın...
Hasan Beyin hafifçe düşen ses tonu üzerine tekrar ayağa kalktı Selen, gözlerinde yaşlar vardı.
__ Evet... Ama bunu ben seçmedim! O iyi bir babaydı ama işini bilmiyordum!
__ Yalan!
__ Hayır, doğru! Daha üç gün oldu öğreneli... İnanamadım, çok acı çektim hala çekiyorum. Yeğenin için de çok üzüldüm, hiç kimse öyle bir ölümü hak etmez. Bilseydim terk ederdim babamı, onun parasından tek bir kuruş bile almazdım!
__ Selen!
Korhan'ın sesi gelmeye başlamıştı kapıdan, bir taraftan da kapıya yükleniyordu.
Ama Selen hiçbir şey hissedemiyordu. Kendisini öldürmek isteyen, kendisine silah doğrultmuş adamla göz göze duruyorlardı karşılıklı. Görünen o ki katili olmak isteyen adam geldiğinden beri ilk kez kararsızlık yaşıyordu.
__ Oyun... Bu da planlarınız da vardı değil mi?
__ Lanet olsun! Selen... Çabuk açın şu kapıyı!
__ Korhan, diye bağırdı Selen sonunda...
Çekilin kapıdan! Gelmeyin, istemiyorum!
Ardından yaklaştı Hasan Beye, neredeyse namlunun ucu göğsüne dokunacaktı. Hasan Bey şaşkınlıkla bakıyordu ona.
__ Oyun değil... Ama benim ölümü hak ettiğimi düşünüyorsanız... Yeğeninizin ölümünde suçum olduğuna inanıyorsanız... Basın tetiğe! Ama eğer suçum yoksa ve siz yine de tetiğe basarsanız... Babamdan farkınız kalmaz!
__ Bu gün bu iş bitecek.
Selen nefesini tutarken kapının kırılma sesiyle heyecanla baktı kapıya. Korhan kapıdan hızla içeri dalmış ancak silahı fark ederek aynı hızla durmuştu.
__ Hasan! Sakın...
__ Sen karışma!
__ Silahı bırakın ve tüm bunları unutalım. Ben sizi anlıyorum.
Korhan Selen'in korkusuzca yürüttüğü taktiğe gerçekten hayran kalmıştı. Yalnız çok dikkatli olmak zorundaydılar, küçücük bir hata tetiğe basmasına neden olabilirdi.
Ancak Hasan Bey biraz dağılmış görünüyordu işte bu iyiye işaretti. Tek bir açığında elinden o silahı alacaktı.
Selen hala yalnızca karşısında gözleri dolan adama bakıyordu, artık korkmuyordu. Gerçekten içi acıyordu...
__ Anlıyorum, saygı duyuyorum çektiğiniz acıya. Benim de bir kızım var... Böyle bir şey yaşasaydım... Belki nefes almaya devam edemezdim bile. Size söz veriyorum, sizi şikayet etmeyeceğim. Sadece kimseye zarar vermeyin...
__ Artık çok geç, dedi Hasan Bey gözlerinden birer damla yaş düşerken.
Ben artık iflah olmam. Ama haklıydın... Bu senin suçun değildi. O yüzden...
Selen inanamayarak silahı kendi şakağına götürüşünü izledi.
__ Hayır!
Selen'in engellemek için Hasan Beye bir adım attığını görünce Korhan hemen harekete geçmişti.
__ Selen, sakın!
Ve kulakları sağır edici bir gürültü koptu çok yakınlarından! Hasan Bey... Tetiği çekmiş ve aynı an da yere yığılmıştı.
Korhan Selen'in odasından çıktığında ateş püskürüyordu. Hızla merdivenlerden indiğinde Emine Hanım da Ecemle birlikte eve giriyordu, endişesi yüzüne yansımıştı.
__ Korhan Bey, neler olmuş öyle?
__ Selen'in yanına çıkın lütfen. Doktor sakinleştirici verdi, şimdi uyuyor.
__ Ya siz, o uyandığında...
__ O uyanana kadar gelmiş olurum. Siz dediğimi yapın!
Korhan hızla çıktı evden, tam da beklediği dört adam yan yana sıralanmış onu bekliyordu. Ama o en başlarında duran Serhat'ın yanına gitmişti. Gerçekten yumruğu kaşınıyordu.
__ Şimdi bana açıkla, dedi Korhan gömleğinin kollarını yukarı sıvarken.
Nasıl olur da... Bu adam sizin haberiniz olan eve girebilir! Hem de karımın yatak odasına!
__ Şey... Korhan Bey, sabaha doğru...
Korhan elinin tersiyle öyle bir tokat atmıştı ki çıkan ses tüm bahçe de yankılanmıştı!
__ Oğlum, dur...
Tarık Bey koşarak oğlunun yanına geliyordu.
__ Baba bırak! Bu herifler sabahın dördünde buraya tezgâhı kurmuş oyun oynuyorlarmış! Elimde görüntüleri var! Böyle mi yapılır bu iş, biz onlara canımızı emanet ettik!
Tarık Bey inanamayarak bakıyordu adamlarına.
__ Bu doğru mu?
__ Efendim, bize asıl tehlikenin akşam olacağı söylenmişti ve...
__ Kovuldunuz! Hemen derhal şirkete, muhasebeye gidin. Sizi dava etmeyeceğimiz için şanslısınız.
Korhan için bunların hepsi azdı, öfkesi bir nebze olsun azalmıyordu. Ya Selen'e bir şey olsaydı? Bu düşünce aklından hiç çıkmıyordu! Ama artık geçmişti, tehlike bitmişti! O zaman sırada intikam vardı! En azından artık bunu yapabilirdi, bir dakika bile bekleyecek tahammülü kalmamıştı.
Hızlı adımlarıyla bu defa arabasına doğru gitmeye başladı, rotası belliydi.
__ Korhan! Nereye?
__ Diğer şerefsizin canını okumaya!
Keyifli okumalar canlarr :))