Kötü Çocuk I & II

By BusraKck

61.7M 730K 47.8K

Siyahın İçindeki Beyaz Noktanın Hikayesi On yedinci yaşında farklı bir şehre taşınıp, babasıyla yaşamaya başl... More

KÖTÜ ÇOCUK
Playlist
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
41
KÖTÜ ÇOCUK 2
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
2.10
2.11
2.12
2.13
2.14
2.15
10. Yıl Özel Baskı

40

921K 14.7K 390
By BusraKck

Oturduğum yerde gergin bir şekilde avucumun içini tırmıklıyordum. Rahat bir gün geçirmemeye lanetlenmiş olmalıydım. Hep gerilim, entrika, hayal kırıklığı, heyecan. Basit sıradan olan her şeyi son günlerime tercih ediyorum. Beni duyan var mı?

"Daha erken tanışmak isterdim. Sizin arkadaşlığınız çoktan ilerlemiş."

Keşke Meriç kabul etmeseydi. Her zamanki aykırılığını kullanıp istemeyebilirdi. İtiraf etmeliyim ailemle tanışmak istemesi vücuduma elektrik yemiş gibi hissettirip kendimi değerli görmeme sebep olmuştu ama sonuçları o kadar keyifli değildi. Birazdan beynim delinecek gibi hissediyordum.

Annem kızının yanında oturan dağınık saçlı, ki ben o saçlara  gerçekten bayılıyordum, çocuğa şüpheyle bakıp kafasında bir profil oluşturmaya çalışırken boşa zaman harcadığını biliyordum. Bunu ona bir ara söylemeliydim. Meriç, görüntüsünün çok dışında bir kişiliğe sahipti. Babam... Şey o Meriç ortalıkta yokken benim tarafımdan bakıp Meriç'i herhangi bir çocuk gibi kafasına kodlayıp iyi, orta yollu konuşabilse de Meriç bir bütün olarak varlığıyla etrafında olduğunda... Her neyse. Babam neden buradaydı?

"Çok yoğundum."

Beyaz masa örtüsünün altında gizlenen bacağımla onunkini dürttüm. Çok meşgul olduğunu söylemek yerine daha kibar olmasını beklemek saçma olabilirdi ama beklemiştim. Berkan anneme karşı hep öyle olmuştu ama ayırt etmem gereken bir şey vardı ki o Berkan'dı. Aynı mahallenin çocuğuyduk. Ailelerimiz birbirini tanıyordu.

"Ve sanırım siz de burada yaşamıyorsunuz."

"Evet, öyle. Resim yarışmasını duydum. Tebrik ederim. Kayla'nın mankenlik yapmayı sevdiğini bilmiyordum. Bu ara kızım beni çok şaşırtıyor."

İmalar havada uçuşmaya başladı! Annem ellerini masanın üstünde kenetlemiş, babam yapabilse gözlerinden ateş püskürtecekmiş gibi bakarken Meriç'i cevap vermesi için dirseğimle dürttüm.

Uyarımı yanlış bir şekilde alıp "Aslında alt katta daha rahat edebilirdik."dedikten sonra sırtını dikleştirerek oturdu. Cennet'te daha önce hiç oturmadığını düşündüm hemen. O tam anlamıyla Cehennem'in çocuğuydu.

"Atmosferi fazla sıkıcı."diye babam lafa atladığında Meriç altta kalmadı.

"Burada da fazla dinlenme havası var. Yaşlılar için yapılmış gibi."

Babam cevap vermeden önce "Annem seni tebrik etti."diyerek konuyu dağıttım. Daha fazla gerilime ihtiyacımız yoktu.

Meriç geldiğimizden beri ilk kez kibar davranarak "Teşekkür ederim."dedi. Tuttuğum nefesi dışarı bıraktıktan sonra arkama yaslandım.

"Başarın karşısında bir burs alıyor musun?"

Annemin sorusunu "İhtiyacım yok."diye kestirip attığında babam söz aldı.

"Kaç tane dövmen var?"

Ne alaka baba?

"Saymadım."

Sadece bileğinde vardı ama babamın tepkisine karşı uyuzluk ediyordu.

"Kayla hiç sevmez."diyerek annem normal sohbet etmeye geri döndüğünde ben de ona eşlik ettim ama hala çok da rahat olduğum söylenemezdi.

"Değil. Sadece canım kıymetli."

"O kadar değildir eminim. Yanında gelebilirim."

Meriç'in uysal teklifine karşı annem de babam da aynı anda "Hayır!"diye tepki gösterdi. Meriç oturduğumuzdan beri ilk kez gardını indirip kendi gibi davranmıştı ve ebeveynlerim bunu anında mahvetmişti. Onlara kaşlarımı çatarak bakarken  biraz daha uysal olmaları için yalvarıyordum aynı zamanda.

"Şu an düşünmüyorum."dedim bir süre sonra.

"Pişman olacağı bir şey yapması konusunda onu zorlamam. Endişe etmeyin."

"Kayla'nın pişman olmasına gerek yok. On sekiz yaşını doldurana kadar başına gelen her şeyden biz sorumluyuz evlat. Rızası olsa da olmasa da."

"Lütfen."diyerek susturmaya çalıştım babamı.

"Hala dövmeden mi bahsediyoruz? Rızası neye olacakmış? Kayla?"

Nefesimi dışarı üfleyip "Gidelim mi? Yeterli bence bu kadar."dedim.

"Şimdi değil."

Bu sefer tepki gösteren Meriç'ti.

"Açık konuşayım. Kayla'yla görüşmek istiyorum ve bugünden itibaren kendi evimde yaşayacağım. Babasının görüşmemiz için bazı mekan kuralları var. Benim evime de gelebilmesini istiyorum. Sizin dediğiniz gibi on sekiz yaşına gelene kadar tabii ki hiçbir şey olmayacak."

Meriç konuşurken annemin yüzündeki değişimi izledim. Bu çocuk ne diyor bakışlarını üzerime doğru yolladığında oldukça sertti. Bundan hoşlanmamıştı.

"Sen Kayla'nın sözcüsü müsün?"diye babam saçma sapan bir yere değindiğinde annem de benimle aynı fikirde olmuş olacak ki "Bundan daha önemli bir konu var beyler."diyerek araya girdi.

"Sen genç adam başka kız arkadaşlarınla neler yaşadığın beni ya da Kayla'yı ilgilendirmez. Kızımdan bu hayatını uzak tut. Bu konu hakkında bir daha konuşmak bile istemiyorum!"

Ellerimi saçlarımın arasına daldırmış sıkıntıyla ona bakarken babam arkasına yaslanmış yine bilmişlik taslayan otoriter kadına ses çıkarmıyordu. O da çok iyi biliyordu ki ona karışırsak ikimizi de susturacaktı.

"Kızınız her zaman açıkça konuşmam taraftarı."diye Meriç açıklama yapmaya giriştiğinde gözlerimi devirdim. Bunun için bu zamanı, tam bu anı beklemesi sinir bozucuydu.

"Babası dışarıda görüşmemizi istemiyor. Çevremden çok memnun değil. Hak verip bir yöntem buldum. Size de söylememiz gerekiyordu."

Sanki annemler onu sevmesin diye uğraşıyordu. Tüm yolları kapadığında hayal kırıklığı kapıları da hiç aralanmamış olurdu.

"Siz daha önce..."

"Anne bu konuyu kapatabilir miyiz?"diye lafa yorgun bir sesle girdiğimde babam sesini çıkarmadı.

"Meriç bizi biraz yalnız bırakabilir misin?"dedim babamın ağzını açmayacağından emin olduktan sonra.

"Aşağıdayım."diyerek anlayış gösterdi. Ayağa kalkıp "Sizinle tanışmak güzeldi."dedikten sonra sırayla anne ve babamla el sıkışıp Cehennem'e inen merdivenlere yöneldi.

"Bu ne demek oluyor?"dedi annem her kelimeye özel bir tonda vurgu yaparak. Babam yine sessiz kalırken annem ona dönüp "Daha önce oldu mu böyle bir şey?"diye sordu.

"Anne. Bu öyle bir şey değil. Ailesiyle yaşamıyor ve araları gerçekten çok kötü.  Yakında on sekiz yaşında olacağım. O zamana kadar sizden tek ricam bana ve ona güvenmeniz."

"Sana inanamıyorum Kayla."

Annem sitemini gizlemeden gösterirken babam ellerini ovuşturmayı bırakıp bana biraz daha yaklaştı. "Ne konuşmuştuk hatırlıyor musun?"

"Annesinin psikolojik sorunları var ve babası da öyle. Kimseden ilgi görmeyen biri. Kimsesi yok gibi bir şey. Bir iki arkadaşı ve ben varım."

"Sen iyilik meleği değilsin, Kayla! Seni kandırmadığı ne malum?"diye annem çıkıştığında ona gözlerimi büyüterek baktım.

"Seni tanıyamıyorum anne. Bu kadar kör müsün? Sizin ona karşı ne kadar ön yargılı olduğunuzu gördüğü için size böyle davrandı. Biraz güven verseydin sana daha doğal davranırdı. Seni kandırmak ya da gözünü boyamak için burada rol yapmadı. Aile konusunda çok hassas ve sen beni bu konuda kandırabileceğini düşünüyorsun!"

Bu ani çıkışım karşısında annem gözlerini kapayıp derin bir nefes alırken şakaklarını ovalamaya başlamıştı. Babam daha sakin kalıp elimi tuttu.

"Sadece endişeleniyor. Endişeleniyoruz."

"Ailesi için üzgünüm kızım ama bunun yükünü tek başına alamazsın."dedi annem de bu sefer biraz daha sakin kalıp.

"Biliyorum ama elimden geleni yapmak istiyorum. Anne, lütfen biraz güven. Aramızda hiçbir şey olmadı. Birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. O sadece yalnızken çok düşünüyor. Zaten birlikteyken de resim çiziyor. Ben de ders çalışıyorum."diyerek açıklamaya çalıştım. Sesim konunun atmosferine uygun olarak kısılmıştı ve bu daha etkili olmuştu. Bunları düşünecek kadar da dağınık bir aklım vardı. Babam elimi bıraktıktan sonra "Bu fazla can sıkıcı bir konu ama sana karşı gelmeye hakkım yok. Sana güvenmekten başka yapabileceğim bir şey de yok. Seni kaybedemem."dedi ve bir an durup devam etti. "Orta yol bulabiliriz."

Üniversiteye gittiğimde yaptığım hiçbir şeyden haberleri olmayabilirdi. Meriç de bunu biliyordu. Dürüst olmayı seçmişti. Çocuk da sayılmazdık artık. Doğru olanı yapmaya çalışıyorduk.

"Teşekkür ederim, baba."diye fısıldadığımda annem ellerini saçlarının arasından geçirip bana baktı.

"Doğru bulmuyorum."dedikten sonra tekrar saçlarını düzeltti.

"Bana bu anı yaşattığın için de sana oldukça kızgınım ama babanla aynı fikirdeyim babasının dik başlı kızı."

Babam homurdanarak cevapladı onu. "İyi ki benim kızım, senin kızın olsa muhtemelen bu konuşmayı bile yapmazdık. Danışmazdı bile demek istiyorum."

"Lütfen. Burada yapmayın."

"Bu ortamı sen hazırladın, Kayla. Orta yolu konuşalım en iyisi."

"Bizim evimizde görüşmeniz."dedi babam hemen.

"O evde de tek başınıza kalmayacaksınız. Neşe de olacak."

Annem bunu söyledikten sonra bir an durup kendi kararını sorguladı. Ona hak veriyordum. Beni, Neşe'ye emanet etmezdim ama Cansu'yu henüz tanımıyordu ve muhtemelen şu an en iyi seçenek olarak denizde yılana sarılmayı görüyordu.

"Her zaman değil elbette, çoğunlukla bizim evde görüşün. Nursena size yiyecek bir şeyler de hazırlar."

"Arada sırada da arkadaş buluşması yaparsınız."

Meriç, resim çizerken etrafın insan kaynamasına bayılırdı muhtemelen!

"Kayla..."

"Tamam, anne. Böyle olur." Herhalde yani... Meriç sürekli babamın evinde görüşmeyi ister mi emin değildim.

"Bu çocuğa gerçekten güveniyor musun?"dedi benim cevabımın aksine.

Bu kesinlikle babamın yanında cevaplamak istediğim bir soru olmasa da kafamı salladım. Neden, nasıl, niye bilmiyordum sadece onun kahverengi gözlerine baktığımda iyi olduğunu görebiliyordum. Dili ne söylerse söylesin gözlerinin dili bambaşkaydı ve ben ona inanmayı seçiyordum. Gözler, doğruyu gösterir. Meriç'in kahverengi mucizeleri de ona ait tüm gerçeği dışındaki karanlığın aksine beyaz bir nokta taşır gibi parıldayarak içinde saklıyordu.

Herkesin dışarıdan baktığı kötü bir çocuğun karanlığının ortasında beyaz bir nokta vardı. Benim buradaki hikayem de o beyaz noktayı bulduğumda resmen başlamıştı.

Ondan önce etrafta salınarak gideceği günü bekleyen bir yolcuydum. Ondan sonra silik olan her şeyin altını çizerek belirginleştirmiş ve yerimi kalıcı hale getirmiştim.

Bu şehir artık benim Cehennem'im değildi.

Bir başka Cehennem'in merdivenlerini indikten sonra kahverengi mucizelerine bakarak gülümsedim.

"Bir mucize oldu ve hala birlikteyiz."

Continue Reading

You'll Also Like

547K 35.6K 28
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
KÜL By SuDemireel

Teen Fiction

1.9K 354 2
Yanacağını bile bile ateşe atlamak mı ? İşte bu, işte bu tam benlik bir hareketti. Liva bayraktar. Kendini ateşe atıp yanıp kül olmayı bekleyen o kı...
4.1K 82 23
bulduğum sözleri kendi sözlerimi kısacası hoşuma giden her sözü kitabıma yazacağım!!!!
12.1K 8.1K 16
"Her şeye inat. Bu karanlık yolda bana ışık olup, yolumu aydınlatmaya ne dersin?" Ayza, sıradan ve normal bir hayata sahip genç bir kızdı. Ailesi ile...