Mardin'e Tutsak.

By Jutenya_

12M 583K 438K

18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve... More

Mardin'e Tutsak 1🕯️
Mardin'e Tutsak 2
Mardin'e tutsak 3
Mardin'e tutsak 4
Mardin'e Tutsak 5
Mardin'e Tutsak 6
Mardin'e Tutsak 7
Mardin'e Tutsak 8
Mardin'e Tutsak 9
Bölüm 10
11. Bölüm
12. Bölüm
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
24. Bölüm (Özel bölüm)
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
Zayda Mirşah
Küçük Zerya
Zerya 19 yaşında
Gelecek bölümden alıntı
37.Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
bölüm alıntısı
41. Bölüm
Yeniden Doğmak
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Benim Özelim 2
Herkes Öldürür Sevdiğini
Alıntı
Bilinmezlik
Büyük karar (alıntı)
Bilinmezlik (Part 1)
Bilinmezlik (Part 2)
Bilinmezlik (Part 3) Büyük Karar
Yoktan Var Olmak (alıntı)
Yoktan Var Olmak
Pişmanlık
Bir Daha Asla (Part 1)
Bir Daha Asla (Part 2)
Yeniden...
Küçük Bir Anlaşılmazlık 1
Küçük Bir Anlaşılmazlık 2
Yoktan Var Oluş
Yeniden Berdel
Yeniden Berdel 2.
Zahter Gibi
Zahr...
Mecburiyetten AŞK'A
Mecburiyetten AŞK'A 2
Açıklama
Canıma And
Elbise
Bilinmeyen Hesaplar
Doğum Günü Etkinliği
Bilinmeyen Sırlar
Bilinmeyen Sırlar Part2
Varis
İlk Defa Babam Gibi
İlk Defa Babam Gibi (part 2)
İlk Defa Babam Gibi Part 3
küçük bir bedel
Başı buyruk işler

Bir Daha Asla (Part3)

102K 7.6K 7.9K
By Jutenya_

Merhaba değerlilerim evet yine ben heyecanla beklediğinizi biliyorum.

Cimri keklerim geçen bölüm beni çok şaşırtınız. Sınır hemen doldu.

Bu bölüm sınırı 6k yorum

4500 vote

Watpad hesabımı takip etmeyen arkadaşlar lütfen şurayı Jutenya_ tıklayarak takip edin ve kocaman watpad aileme katılın.

Biliyor musun derler ki: dünya ile güneş bir birine aşıkmış lakin ayda dünyaya sevdalı tabi dünyanın gözü güneşten başka hiçbir şeyi görmüyor. Dünyanın yüzünü sadece güneşe çevirip bakması onun yok olması demekti. Buna dayanamayan ay ikisinin arasına girer günün belirli saatlerin de güneşin dünyayı görmesin engeller bu aslında dünyanın iyiliği içindir. Lakin dünya bunu umursamaz güneş ise kızar. Ay kara sevdalıdır ve fedakardır ama dünya sadece güneşi görmek istediği için bunu fark etmez. Ve  böylece mevsimlerle gece ile gündüz oluşur. Dünyanın gündüz olan kısmı yüzüydü ve güneşe dönüktü. Ay da zaten ışığını güneşten alıyordu ve dünyanın hiç ilgisini çekmiyordu...

Azad karısını arabaya bindirip arkasını döndü ve konağa girdi.

Pervin ve Mehmet bey herkes ona şaşkınca bakıyordu. Ona bakanları görünce yüzünü somurtup çenesini kaldırdı ve yeri döver gibi yanlarından geçip kendi katına çıktı.

Cebinden telefonu çıkarıp Sis'i aradı artık kurduğu oyuna istediği gibi devam edebilirdi.

Kartlar kapalı bir şekilde onun elinde, ona yapılana istediği şekilde cevap verebilirdi.

Sis'in yanına gelmesiyle istediği kamara kayıtlarını izlemeye başladı.

Her şey Așir'in karşılarına çıkması ile başlamıştı. Samira'yı sesinden tanımasa belki bu kadar ince düşünmeyecekti. Tabi üstüne karısının konağı aramasıyla yerini bulması çok kolay olmuştu. Devamı terzi söküğü gibiydi.

Sis zaten bir kaç gündür görüntüleri izlediğinden içeriği biliyordu. Azad'ın sıktığı yumruğuyla gözlerini kapadı. Olacakları tahmin etmek bile istemiyordu lakin bazılarına kesilecek cezanın hayalleri kafasında dolaşıyordu.

Sis gözlerini açıp Azad'a dikkatliçe baktı. Azad yüzünü sıvazlayıp "hastane kayıtları görüntüler ne varsa hepsini incele bu olay onun tek başına yapacağı bir şey değil. Bakalım kim kiminle nasıl yol izlemiş."

Sis kafasını olumlu anlamda sallayıp "peki ne yapmayı düşünüyorsun. Buna bakarsan Hálin bilinçli olarak yapmadı."

Azad bakışlarını Sis'e çevirip kendinden emin bir tınıyla "şimdilik hiçbir şey bilmiyoruz gibi davranacağız."

Sis gözlerini kısıp dikkatli bir şekilde Azad'a baktı. Kuruyan dudaklarını ıslatıp" bunların olacağını bilemezdim. Üst kattaki görüntüler sizin olmadığınız anlarda sürekli kontrol ediliyordu. Hacer Hanım’ın her şeyi altt katta hazırlaması çalışanlar ve Pervin'le beraber birlik olması beklenen bir şey değildi."

Azad kısa bir süre gözlerini yumup" bunları düşünmemiz gerekiyordu."

Kara irisleri düşündükleriyke daha kararıyordu. Büyük bir nefes alıp"tüm Mardin'e hanımlarının çocuklarımla beraber geri döndüğünü duyurmamız gerekiyor." dedi ve arkasını dönüp çıktı.

Sis arkasından şaşkın bir şekilde bakıp kafasını olumsuz bir şekilde salladı çünkü bazen Azad'ın ne yaptığını kestirmek imkansızdı.

Azad aşağı indiği karşısında duran Bahoz ağayla kaşlarını çattı. Kimseye tahammülü yoktu.

Bahoz ağa boğazını temizleyip "karın geri dönmüş"

Azad cevap vermeyip kafasını sallayınca elinde ki bastonu sıkıp "ve geldiği gibi geri gitmiş."

Azad yine cevap vermeden kafasını olumlu anlamda salladı.

Bahoz ağa elinde ki bastonu sertçe yere vurup "3 senedir kimse sana bir şey söyleyemiyor ama bu böyle olmaz. Ya konağa geri dönsün yada boşanın bitsin."

Azad çenesini kaldırıp öfkeyle "dede bunu sen değil bir başkası söyleseydi. Yarım saat içinde Ulu Camide selasını okutur ve cenaze namazına katılırdım. Yinede konu karım olunca en son kelime olsa dahi olsa sen kullanma benim ne yapacağım hiç belli olmaz."

Bahoz'un iri açılan gözleri aldığı sık nefesler umurunda bile değildi. Onun yanından geçip yukarı terastan" Cemil "diye bağırdı.

Cemil'in avluya girip ellerini önünde bağlamasıyla" üç tepsi baklava yaptır ve korumalara da söyle bütün arabalar hazır olsun."

Arkasını dönüp kısa bir süre dedesini sözdü. Belki karşısında ki adamın suçu yoktu ama Pervin yüzünden hiçbirini görmek istemiyordu.

Bakışlarını sedirde oturup onları izleyen Pervin'e çevirip" sizde hazırlık yapın karım ve çocuklarım konağa gelecekler."

Herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Çünkü karım ve çocuklarım demişti...
*
*
*
Zerya içinde olduğu arabayla düşünceler içinde Amed'e doğru yol alıyordu. Kafası karma karışıktı özellikle Azad hakkında öğrendiklerinden sonra yüzünü elleri arasında alıp düşünmeye başladı.

Şimdi ne olacaktı...

Daha babasının göstereceği tepkiyi bilmiyordu.

Gözünden dökülen yaşları engelleyemiyordu. Aldığı nefesler yetmiyordu. Azad'ı babasını hiçbir zaman affetmeyecekti. Kararlıydı gerekirse çocuklarını alır giderdi.

Gerçi çocukları bile söyleyemeden Azad onu arabaya koyup göndermişti. Bir de ablasının ona ne söylediğini çok merak ediyordu. Düşünceler içinde arabanın durması ile gözünde ki yaşları silip arabadan indi. Büyük bir nefes alıp başını kaldırdı. Bu sokaklar da koşmuş ve bu evde büyümüştü lakin artık kendisini buraya ait hissetmiyordu.

Zayda Hanım'ın kızım deyip çığlık atmasıyla bakışlarını ona çevirdi ve hızlı adımlarla annesine doğru ilerledi. Onun için açılan kolların arasına sığınıp anne kokusunu içine çekti.

Artık gözünde ki yaşlar daha hızlı dökülüyordu. O annesinden uzak kalmaya hiç alışık değildi ama bu 3 yılda sadece 3 defa görüşebilmișlerdi. Hasretlerini hep telefonla gidermeye çalışmalardı lakin yüzünü görsemln de kokunu da içine çekmek istersin. Zerya ana kokusuna hasretti. Hele Azad ile yaşadıklarından sonra o kollara daha çok ihtiyaç duyuyordu.

Zayda Hanım kızını bağrına bastırıp "Zerya'm" dedi hıçkırarak ağlamaya başladı. Kocasına kızı için öfkeliydi.

Zayda Hanım kolları arasında ki kızıyla beraber içeri girdi. Tabi girdikleri gibi Așmi ve Așir'in onu görüp anne diye koşmaları aynı anda oldu.

Zerya annesinin kolları arasından çıkıp çocuklarına kollarını açtı. İki yaramaz aynı anda annelerine sarıldı. Aynı anda yanaklarını öptü ler.

Çocuklarını kolları arasında aldığında yaşadığı her şeye değdiğini düşünüyordu. İkisini ellerinden tutup onu bekleyen ailesine doğru ilerledi. Hepsine ayrı ayrı sarıldı hasret gidermeye çalıştı. Abileri yengeleri ve yeğenleri, uzak olduğu süreçte Ferzan abisinin ikizleri Awzer abisinin de bir oğlu olmuştu. Küçük Zerya'da 4 yaşına girmişti.

Roșna yengesinin yeri onda farklıydı. Ona sımsıkı sarıldı. Awzer küçük kardeşini kolları arasına alıp sarmaladı. Olduğu görüntüye kimse alışık olmasada öncelikleri kardeşleriyle hasret gidermekti.

Bekir Mirşah uzaktan onları izliyordu. Hepsinin ona kızgın olduğunun bilinçindeydi lakin doğru olanı yaptığına inanıyor ve geri adım atmıyordu. Adımlarını sedirlere yöneltip oturdu. Kızı sağlıklı ve karşısındaydı onun için önemli olan buydu.

Zerya herkesle sarıldıktan sonra bakışlarını avluda gezdirdi. Babasıyla göz göze geldiğin de sesli bir şekilde yutkundu.

Babası Bekir Mirşah tüm heybeti ile karşısındaydı. Gözünden dökülen bir damla yaşı silip adımlarını ona yönlendirdi.

Attığı bir kaç adım sonra babasının önünde durdu. Boğazında kocaman bir acı vardı ve o yutkunamıyordu.

Bekir bey hiçbir şey olmamış gibi elini kaldırıp uzattı. Zerya şaşkınlıkla babasına baktı. Kısa bir süre ayakta bekleyip gözlerini kapatıp açtı. Bıkkın bir nefesle eğilip babasının elini öptü ve verdiği nefesle "yaptığın her şey için sağol baba, çocuklarımı üç yıl boyunca babasından uzak tuttuğun için hakkını ödeyemem."

Bekir Mirşah'ın dudakları kenara kıvrıldı. Bu mutluluktan değildi. Bu onu anlamayan kızınaydı. Elini mindere vurup kızının yanına oturmasını istedi. Lakin Zerya'nın böyle bir şeye hiç niyeti yoktu. Babasının mavi irislerine bakıp" Azad ondaki emaneti geri iade edeceğini ve sende olan emanetlerini geri almak için son defa kapına geleceğini söylememi istedi." Bekir Mirşah anladığını belirtir bir şekilde kafasını salladı. Zerya yüzünü sıvazlayıp" benim gidip çocuklarımla ilgilenmem gerekiyor "dedi ve arkasına dönüp çocuklarına ilerledi. İki adamın arasında kalmak istemiyordu ve iki adama çok kırgındı.

Annesi ve yengelerinin ona destek olup yardım etmesiyle çocuklarını eskiden onun olan kendi odasına çıkardı. Samira'ya beraber hızlı bir şekilde çocukların üstünü çıkartıp çocukları kısa bir duș aldırdıp üstlerini giydirdi.

2 yaramaz annelerine sorular soruyor ve etrafa merakla bakıyorlardı.

Aşağı indiklerin de mutfağa geçip önce çocukları için yiyebileceği bir şeyler hazırlayıp iki afacanı doyurdu. İkisi de hallerinden memnunlardı. Küçük kuzenlerle anında uyum sağlamıșlardı.

Zerya dalgın bir şekilde çevresine ayak uydurmaya çalışıyordu. Daha Azad'la ne olacakları belli değildi. Babasına kırgındı ona neden diye soramıyordu.

Samira onun bu haliyle çocukları alıp yukarı çıktı. Annesiyle dertleșip bir açılmasını istiyordu.

Zayda Hanım kızına hasretle bakıyordu. Kısa saçları rengi degișsede boncuk gibi bakan gözleri ile küçük kızıydı. Kızının ellerini elleri arasına alıp "Așmi aynı sen"

Zerya gülümsedi. Kızı çok inatçıydı. Cevap vereceği anda alacaklı gibi çalınan kapı ile konuşmaları yarım kaldı. Zerya ayağa kalkıp mutfaktan çıkınca Azad'ın içeriye girdiğini görünce kaşlarını çattı. Sis Mahi ve Cemil elinde ki tepsilerle onu takip ediyorlardı.

Zerya şaşkınca onlara baktı lakin Azad bakışlarını bir kez olsun ona değirmedi ve direkt Bekir Mirşah'ın karşısına geçip oturdu.

Bekir Mirşah arkasına yaslanıp ayak ayak üstüne attı.

Eski zamanlarda olsa Azad saygı gereği karşısında sadece otururdu lakin artık ona saygı duyacak bir durum görmüyordu. Oda arkasına yaslandı ve kollarını açıp ayak ayak üstüne attı.

Bu hareketle Bekir bey kaşlarını çatıp onu kısa bir süre süzdü. Berdel olmasıydı onu damat olarak değil kapısının önünden geçmesine bile izin vermezdi. Gerçi bir birlerini yakından tanısalar onunda aynı şekilde düşüneceğini tahmin ediyordu. Boğazını temizleyip "niye alacaklı gibi kapımı çalıyorsun ki ben sana zorluk çekme diye anahtar verdiğimi hatırlıyorum."

Bekir beyin sesinde ki alayvari tınıyla onunla dalga geçtiğini anlıyordu. Kafasını yana eğip "anahtarımı evde unutmuşum zaten geldiğimde kapı acıktı lakin benim zaten sizden alacaklarım olduğu için gelişimi anlayın dedim."

Bekir bey tek kaşını kaldırıp "sürekli elin boş geliyordun bu sefer beni şaşırttın."

Azad bakışlarını arkasında olan Sis'e çevirip kaşlarıyla işaret verince Sis ve diğerleri elinde ki üç tepsiyi ortada ki sehpalara bıraktılar.

Ferzan ve Awzer onlara doğru gelince Bekir Mirşah elini kaldırıp durmalarını işaret etti.

Azad bakışları ile tepsileri gösterip "baba olduğumu öğrendim tatlı dağıtmak adettendir. Bende tatlı yiyelim tatlı konuşalım diye baklava getirdim. İkisi sizin biri Gewer'in"

Bekir Mirşah gözlerini kısıp sessiz kalınca, Azad eğilip tepsinin birisinin üzerini açtı. Kara harelerini ona çevirip bir dilim baklava aldı ve eğlenir bir tonda "biraz geç oldu ama siz yinede kabul edin" dedi ve elinde ki dilimi ağzına attı.

Bekir bey onun ne yapacağını gerçekten merak ediyordu. Aynı şekilde eğilip onun aldığı yerden bir tatlı alıp "Allah analı babalı büyütsün" dedi ve tatlı dilimini ağzına attı.

İkisi de zor adamdı.

İkisi de bir birinden altta kalmıyordu.

Sis'in elindeki peçeteyi ona uzatmasıyla Azad ellerini silip cebinden Bekir Mirşah'ın ona verdiği altın kurşunu çıkardı ve baklava dilimini aldığı yere koyup "40 gün boyunca yoğun bakım ünitesinin önünden hiç ayrılmadım."

Zerya ve diğerleri onların ne konuştuklarını duyamasalarda merakla ikisini izliyorlardı.

Azad kara harelerini Bekir beye çevirip "40 gün boyunca içeriden gelecek tek umuda sığındım ve siz bir birinizi teselli ederken ben tek başımaydım."

Boğazını temizleyip "sizin eşiniz kızınız ve oğullarınız vardı. Benim her şeyim yoğun bakım ünitesinde uyuyordu. Normalde o hastaneyi yıkmam o itin doktor olsa bile karımın odasına sokmamam gerekiyordu lakin ben hayatımda ilk defa düşünme yetimi yitirdim."

Bakışlarını parmakları arasında ki kurşuna çevirip üst üste yavaşca tepsiye vurup"40 günden sonra ben 3 gün boyunca elimde ki kurşunu kafama sıkıp sıkmamak arasında kaldım."

Bekir Mirşah'ın "Ben seni uyardım" demesiyle sakin bir şekilde kafasını kaldırıp "40 gün sustunuz benim ne kadar kötü halde olduğumu gördüğünüz halde sustunuz"

Bekir bey büyük bir nefes alıp "Ben orada ona ne verildiğini ne yapıldığını bilmiyordum. Emin olmadan yapacağım bir şey yoktu."

Azad anladığını belirtir bir şekilde dudaklarını büzüp " o hastane koridorunda saçlarıma aklar düştü lakin sizin vicdanınıza bir gram merhamet düşmedi. Karımın hamileliğinden tutun ona verilen ilaçlara rağmen sustunuz."

Bekir bey kollarını çapraz bir şekilde bağlayıp havada kalan ayağını sallamaya başladı. Konunun nereye geleceğini çok merak ediyordu.

Azad karşısında ki adamın kendinden emin ve ödün vermeyen tavrından nefret ediyordu.

" 3 yıla yakın bir zaman onu aramadığım yer kalmadı. Çocuklarımdan bir haber sadece onu arıyordum."

Bekir Mirşah kafasını sallayıp "sana en başından gitme pişman olursun. Olurda dönersen kesip attığı tırnağa bile hasret bırakırım dedim."

Azad yüzünü buruşturup "evet söylediniz lakin bunları söyleyinceye kadar karın hamile diyebilirdiniz."

Azad'ın dudakları kenara kıvrıldı. Tek kaşını kaldırıp "kızım intihar etmiş vücuduna bilmediğim bir ilaç veriliyor ve benim sana kızımı bırakmaman için sana yalvarmamı bekliyordun."

Sessiz sakin bir şekilde karşında ki adamın konuşmasını bekliyordu. İki adamda haklı oldukları konuları dile getiriyorlardı.

"söyleseydiniz uğrunda ölüm olsa onu bırakmazdım."

Bekir Mirşah cebinden tütün tabakasını çıkartıp içinden aldığı sigarayı dudaklarına götürüp yaktı. Kızının ona aşık olmadığını bilse yapacaklarını Allah biliyordu.

"koynuna aldığın kadını koruyamamıșsın üstüne hamile oluşundan bir habersin ve onu bir hastane odasında bırakıp gidiyorsun. Hemde onun sana en çok ihtiyaç duyduğu anda bunu yapıyorsun ve gelip yüzsüzce bana hesap soruyorsun."

Azad duyduklarıyla kanının kuruduğunu hissetti. Her halde alıp kafasına sıksaydı canı daha az acıyacaktı.

Bekir Mirşah bakışlarını mutfak kapısında durup onları izleyen kızına çevirdi. Azad'a bakmadan " her babanın evladı kıymetlidir ama benim evladım göz bebeğim gibi kıymetlidir. Ben kızımı büyütürken saçlarını örerken bile çekiştirmemeye dikkat eden bir babayım ve kimsenin elinde ziyan olmasına asla izin vermem."duyduğu" keşke benim de kızımın saçlarını örmeme izin verseydiniz "sesiyle ona döndü.

Bunları işitmeyi zaten bekliyordu. Onun önceliği kendi evladıydı.

Azad bakışlarını tepside duran altın kursuna çevirip" bu 3.5 yılda sizin kim olduğunuzu ve bulmaya çalışarak geçirdik."

Bekir Mirşah elinde ki sigarayı küllükte söndürüp alayvari bir tonla" Ben kimmișim"

"başta mit mossad ajan  bilmiyorum gladyö hayalet kafamızda o kadar çok senaryo kurduk çünkü onun boynunda ki çipi kolay kolay birileri fark edemezdi. Daha doğrusu fark edilmesi imkansız gibi bir şeydi."

Bakışlarını Bekir Mirşah'a çevirip "çipi çıkaracak herkesi arayıp buldum ama  kimsenin sizden haberi bile yoktu."

Bekir Mirşah'ın dudakları kenara kıvrıldı. Keyifli bir tonla" gözünde beni çok büyütmüșsün"

Azad arkasına yaslanıp "haklısınız" dedi ve kısa bir süre bekleyip "çünkü siz kimliksizniz"

Bekir beyin kulaklarında yankılanan sesler ile gözleri kısıldı. Kısa bir süre bekleyip güldü ve alay eden bir tonla"vay ve ben neymişim "

Azad bakışlarını altın kursuna çevirip" çip dediğim halde hiç sorgulamadınız"

Bekir Mirşah dişlerini sıktı. Karşında ki yeni yetme birinin eline koz veriyordu.

Azad boğazını temizleyip "misaki milliden beri varsınız kimseye bağlı değilsiniz önceliğiniz sadece devlet, devlet varlığınızı biliyor lakin kimliğinizi bilmiyor. Eski yönetim gibi babadan oğula devrediliyor. En üst seviyede eğitim alıyorsunuz ve bir birinize eğitimi siz veriyorsunuz. Dağ başında yıllarca kalsanız hayatta kalabiliyorsunuz. Asala örgütünün sizlerin çökerttiği biliniyor ama kanıtlanamıyor."

Bekir Mirşah arkasına yaslanıp" bu kadar gücüm var ve ben kızımı berdele kurban veriyorum veya onun yaşadığım şehirden kaçırılmasını engelleyemiyorum"

Azad kuruyan dudaklarını ıslatıp "zaten bu gibi olaylarla kimliğiniz asla açığa çıkmıyor. Büyük ihtimalle kimliğiniz ortaya çıkmasın diye kabullendiniz."

Bekir Mirşah yüksek sesli bir şekilde gülüp "damadımın gözünde olduğum yeri öğrenmek beni gururlandırdı."

Azad ayağa kalkıp "bunu ispatlayamacağımı biliyorum muhtemelen sizde benim kim olduğumu biliyorsunuz."

Bakışlarını mutfak kapısında Zerya'ya çevirip "çocukları çağır aşağı insinler."

Zerya'nın kalbi hızlı bir şekilde atmaya başladı. Bir yanı korkuyordu. Elini kolunu nereye koyacağını bilmeyen Bi tavırla sendelendi. Zayda hanımın kolunu sıvazlaması ile kendisini toparlayıp bir kaç basamak merdiven çıkıp çocuklara seslendi.

Azad kayınbabasına dönüp "çocuklarımın anne karnında ki ilk tekmesi doğumu ilk adımı ilk kelimesi benden alınan koskocaman üç buçuk yıl var. Kızınız da sizde benden aldıklarınızın hesabını vereceksiniz"

Bekur Mirşah yutkundu bu beklediği bir şey değildi. Ayağa kalkıp "Beni tehdit edemezsin, ben müdahale etmeseydim ikizlerde kardeşi gibi öleceklerdi."

Azad duyduğu kelime ile kaşlarını çattı. Bir kaç saniye duyduklarının doğruluğunu sorguladı. Gözlerini kapatıp açtı.

"ölecekti" diye tekrar edince Bekir Mirşah büyük bir nefes alıp "onlar üçüzdü biri dayanamadı kalbi durdu."

Azad bir adım sendelendi.

Ne yani bir çocuğu ölmüşmüydü.

Daha duyduklarını sindiremeden"BABA" diyen sesle bakışlarını ona doğru koşan çocuklara çevirdi.

Așmi ve Așir merdivenleri inip ona doğru koştular. Azad dizlerinin üstüne çöküp kollarını açtı. Çocuklar büyük bir sevinçle onun kolları arasına girdiler. Azad ne yapacağını bilmiyor du. Dudaklarını çocuklarının saçlarına bastırdı. Kaç defa olduğunu bilmiyordu lakin elinde olsa yerdi onları. Kısa bir süre onlarla hasret gidermeye çalışsa da onlara yeterli gelmiyordu. Zerya onları gözü yaşlı bir şekilde izliyordu. Çocuklarının hasreti bitmiyordu.

Așir'in baba " uçak aldınmı!? " demesiyle kaşlarını çattı.

Zerya bakışlarıyla Azad'a idare et der gibi baktı ve Azad kısa bir süre sonra kucağında ki çocuklarla beraber ayağa kalktım. İki evladı kollarındaydı ama birini kaybetmişti. Açısından varlığından habersiz bir çocuğu yoktu.

Düşündükçe ortalığı ateşe vermek istiyordu. Sırf bunun için sebep olanları affetmeyecekti.

Zerya karşısında durmuş onun öfkeden kapkara olmuş irislerine bakıyordu.

Azad kısa bir süre gözlerini kapatıp bekledi. Sakin olması gerekiyordu. Kucağında iki meleği vardı. Bir melek ise gitmişti. Azad kalbinin sıkıştığını hissediyordu.

Bakışlarını Bekir Mirşah'a çevirip "benden aldığınız üç yılın karşılığında bende sizden alacağım. Ben nasıl evlatlarıma hasret kaldım ise sizde kendi kızınıza hasret kalacaksınız" dedi ve Zerya'ya dönüp "seni arabada bekliyorum ailenle vedalaş 15 dakika için de arabaya binmez isen çocukları alır giderim ve bizi hiç bir zaman bulmanıza izin vermem."

Zerya'nın gözleri irice açıldı. Bakışlarını babasına çevirdiğin de Bekir Mirşah büyük bir nefes alıp "kocanla git çocuklarını anne babasız bırakma"

Zerya Azad'ın kucağında çocuklarıyla yürüdüğünü görünce elini Azad'ın koluna atıp "Azad lütfen" dedi.

Mirşah ailesi şaşkınca onlara bakıyordu. Zayda hanım daha kızına hasret gideremenin üzüntüsünü yaşıyordu ama Bekir Mirşah eliyle herkesi durdurmuștu.

Azad önce kolunda ki ele daha sonra karısına baktı ve kızıyla oğlunun kucağında sabit durmasını sağlandıktan sonra onu bileğinden tuttuğu gibi yürümeye başladı. Sis ve Mahi'de onu takip ediyordu.

Dışarı kapısına yetiştiği son defa arkasını dönüp "Zayda hanım ve diğerleri istediği zaman gelip kızlarını görebilirler lakin Bekir bey 3 yıl 5 ay 10 gün boyunca kızını ve torunlarını göremez."

Zerya bakışlarını babasına çevirdiğinde Bekir Mirşah güven veren bakışlarıyla "kocanla git" diye tekrar etti.

Azad konaktan çıktığında Zerya sadece onu takip edebildi.

Azad onu bekleyen arabalara doğru ilerledi. Önce  Zerya'nın koltuğa oturmasını sağladı ve kucağında ki oğlunu annesinin kucağına bırakıp kucağında kızıyla arabanın öbür tarafına binip arabaların hareket etmesini bekledi.

Bakışlarını kucağında ki kızına çevirdiğin de gülümsedi. Așir ikisinin o halini görünce küçük kollarını uzatıp hareket ettiği parmakları "baba" dedi.

Baba nasıl güzel bir cümleydi. Elini uzattığın da Așir küçük elini babasının elleri arasına bırakıp gülümsedi.

Azad onu da kucağına alıp dudaklarını küçük çocuğun saçlarına bastırıp gülümsedi.

Kucağında oturan çocuklar ile kahka  atmak istiyordu. Bu bambaşka bir duyguydu. Kızının avuç içlerini öpüp kokladı. Așir'de aynı hareketi yapınca kendisine sığınan oğluyla gülümsedi.

Kısa bir süre karısına dönen bakışları ve onun döktüğü göz yaşları Azad  boğazını tenizleyip "ağlama" dedi ve tekrar kucağında ki çocuklarına döndü. Birinin ölmüş olacağını öğrenmek delirmesine az kalmıştı.

Konağa vardıklarında onları kapının önünde bekleyen yüzlerce insan vardı. Arabadan indiklwri gibi herkes onlara bakıyordu.

Azad arabadan inip karısının elinden tuttu ve onunla beraber yürümeye başladı. Bir kaç adım attıktan sonra konağa girdi.
&
Bahoz ağa ve diğerleri onu bekliyordu. Kimseyi umursamadan yürüyüp elini tuttuğu onu takip etmesi sağladı.

Bakışları Pervin ile göz geldiğinde gülümsedi...







Continue Reading

You'll Also Like

61.6K 8.7K 31
[🥼🔬] [theoretically lab] kim taehyung, stajyer jeon jeongguk'un tam bir virüs olduğunu düşünüyordu.
168K 5.8K 21
Babasının intikamını almak isteyen baran ağa berfinle evlenip ondan intikam alıcakken aşık olursa... Şiddet,argo ve küfür içerir
2.3M 134K 49
Wattpad'de 'Güzel Zaafsın!' adıyla yayınlanan ilk kitaptır! Bir asker ve yârinin hikayesi... "Asker sevmek..." dedi, "Öyle her kadının harcı değildi...
138K 5K 38
Her şeyden kaçıyordu oysa ki, Aklında dönüp duran kirli anılardan, cevabını bulamadığı sorulardan ve geçmişinden. İçindeki fırtınada savrulup duruyor...