Mardin'e Tutsak.

By Jutenya_

11.6M 570K 434K

18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve... More

Mardin'e Tutsak 1🕯️
Mardin'e Tutsak 2
Mardin'e tutsak 3
Mardin'e tutsak 4
Mardin'e Tutsak 5
Mardin'e Tutsak 6
Mardin'e Tutsak 7
Mardin'e Tutsak 8
Mardin'e Tutsak 9
Bölüm 10
11. Bölüm
12. Bölüm
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
24. Bölüm (Özel bölüm)
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
Zayda Mirşah
Küçük Zerya
Zerya 19 yaşında
Gelecek bölümden alıntı
37.Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
bölüm alıntısı
41. Bölüm
Yeniden Doğmak
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Benim Özelim 2
Herkes Öldürür Sevdiğini
Alıntı
Bilinmezlik
Büyük karar (alıntı)
Bilinmezlik (Part 1)
Bilinmezlik (Part 2)
Bilinmezlik (Part 3) Büyük Karar
Yoktan Var Olmak (alıntı)
Yoktan Var Olmak
Pişmanlık
Bir Daha Asla (Part 2)
Bir Daha Asla (Part3)
Yeniden...
Küçük Bir Anlaşılmazlık 1
Küçük Bir Anlaşılmazlık 2
Yoktan Var Oluş
Yeniden Berdel
Yeniden Berdel 2.
Zahter Gibi
Zahr...
Mecburiyetten AŞK'A
Mecburiyetten AŞK'A 2
Açıklama
Canıma And
Elbise
Bilinmeyen Hesaplar
Doğum Günü Etkinliği
Bilinmeyen Sırlar
Bilinmeyen Sırlar Part2
Varis
İlk Defa Babam Gibi
İlk Defa Babam Gibi (part 2)
İlk Defa Babam Gibi Part 3
küçük bir bedel
Başı buyruk işler

Bir Daha Asla (Part 1)

96.2K 7.2K 2.7K
By Jutenya_

Evet değerlilerim yine ben.

Cimri keklerim o yıldıza niye basmıyorsunuz. Okuma oranına göre vote sayısı gerçekten çok düşük.

Neyse aşklarım modumuzu düşürmüyoruz ve küçük bir açıklama yapıyorum. Şimdi kafamız karıştı diyenler oldu arkadaşlar hamilelikte ve o süreçte Azad ve Zerya'nın ne yaşadığını onların yüzleşmesinde karekter ağzıyla okuyacağız. İki defa aynı olayları okuyup tekrara düşmemeniz için geçiş yaptım.

Watpad hesabımı takip etmeyen arkadaşlar lütfen şurayı Jutenya_ tıklayarak takip edin. Hedefim bu ay sonuna kadar 15k koskocaman bir aile olmamıza az kaldı. Bölüm alıntıları bundan sonra panomdan gelecek ve orada daha aktifim.

Biliyorsunuz instagram hesabım kapandı. Gerekli yerlere itirazda bulundum açılır mı bilmiyorum yeni hesap açtım jutenya82 kitap editleri ve alıntıları orada izleyebilirsiniz.

Unutmayın hepiniz benim hayal dünyamın evreninde dünyama değinen yıldız tozlarısınız ve iyi ki yolunuz yoluma denk geldi. Hepinizi çok seviyorum.

Keyifli okumalar.

Bekir Mirşah ne yaptığının bilinçinde yavaş yavaş ilerliyordu. Azad'ın ve adamlarının ne yaptığını farkındaydı. Kedinin fareyle oynadığı gibi onlarla oynadıktan sonra izini kaybettiriyordu.

Azad yakında bu ülkeye görevi için gelecekti ve Bekir'in onu yanıltması gerekiyordu. Kendinden emin bir şekilde ilerledi ve kısa bir süre içinde gözleri önünde kayboldu.

Azad geldiği ülkeye kaşlarını çatar çatarak bakıyordu. Bakışlarını etrafta gezdirdi. Yüzünü sıvazlayıp, fısıldar bir şekilde "eğer buradaysan aldığım nefes niye ciğerlerimi doldurmuyor"

Kısa bir süre gözlerini kapatıp ve açtı öfkeyle Sis ve Mahi'ye dönüp "ulan gözünüzün önünde onu nasıl kaybettiniz"

İkisinden de ses çıkmıyordu çünkü Bekir Mirşah onlarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu.

Etrafına dikkatli bir şekilde bakıp "neredesin ve nasıl bir oyun oynuyorsun" dedi ve ilerledi.

Attığı bir kaç adım sonra arkasından bir çocuğun "baba" diye seslenmesi ve bir kadın " Așir" demesi aynı anda oldu. Azad duyduğu isim ve sesle kaskatı kesildi. Yavaş hareketle arkasını döndü. İki buçuk yaşlarında bir erkek çocuğu ayağına sarılıp "Baba gime" dedi.

Azad bakışlarını ona sarılan küçük çocuğa çevirdiğin de onun dolu dolu olan gözleriyle yutkunamadı. Dizlerinin üstünde çöküp ağlayan çocuğa dikkatli bir şekilde baktı. Hatırladığı detayla yutkunamadı bile bu nasıl olurdu.

Küçük çocuk gözleri dolu dolu bir şekil " baba bıakma" dedi ve kolundan tutup çekiştirilmesi aynı anda oldu.

Azad bakışlarını onu çekiştiren siyah çarşaflı kadına görünce kaşlarını çatıp "ne yaptığınızı sanıyorsunuz lütfen bırakın çocuğu"

Samira gördüğü adamla korkudan kalbinin atışını duyuyor gibiydi. Bu olmazdıa bunu hiç beklemiyordu. Allah'tan yüzünde ki tül yüzünü örttüğü için gözlerini bile göremiyordu. Sakin olup hata yapmamak için büyük bir nefes aldı ve elini kalbimin üzerine koyup kalp atışlarının eski haline gelmesine bekledi.

Kısa bir süre bekleyip "Ben onun teyzesiyim. Sizi babasına benzetti ve elimi bir anda bırakıp koştu."

Azad kaşlarını çatmıș bir şekilde çocuğa bakıp onu kolları arasına çekip onun gözlerine dikkatli bir şekilde baktı. Maviydi!

Hem de Hálin mavisi...

Gördüğü ton ve bakışlarla yutkundu. Gözlerini kısa bir kapatıp açtı ve bu imkansızdı çocuğun yüzüne dikkatlice inceliyor bakışlarını onun yüzünden alamıyordu.

Onları izleyen Samira tedirgin bir şekilde yutkundu.

Sis ve Mahi meraklı bir şekilde ikisini izliyordu.

Elini çocuğun saçların da gezdirip "bu kadın senin teyzemin mi?"

Așir babasının kollarının arasında olmanın sevinciyle kafasını olumlu anlamda salladı ve ona sımsıkı sarıldı.

Samira korkuyla dizlerini kırdı ve ellerini uzatıp Azad'ın kolları arasında ki çocuğu almaya çalıştı ama Așir "bıak" deyip onun kollarını itti.

Azad küçük çocuğa sarılıp meraklı bir tınıyla "sizinle neden gelmek istemiyor"

Karısını Bekir Mirşah'ı her şeyi unutmuştu. Samira bıkkın bir nefes verip arapça "anne ve babası ayrıldı. Eşi çocukları almakla annesini tehdit ediyor ve babasının psikolojik rahatsızlığı var." bakışları ile Așir'di gösterip "küçük çocuk doğruyu yanlışı bilmiyorum ve baba özlemi yaşıyor."

Azad duyduklarına inanmıyor ve bu kadın yalan söylüyor diyordu.

Samira bakışlarını Așir'e çevirip ellirini uzattı. Gülümseyerek "bu abi sadece babana benziyor. Annen şimdi evde tek başına ve biz hemen gitmezsek kötü bir şey olduğunu sanıp hem korkacak hem de ağlıyacak"

Așir Azad'ın kolları arasından çıkıp onu incelemeye çalışır gibi kısa bir süre bakışlarını babasının yüzünde dolaştırdı. Bakışlarını Samira'ya çevirip omuzlarını indirdi ve kısık bir tınıyla "anne ağlar" dedi ve Azad'an biraz uzaklaşıp Samira'nın elini tuttu.

Samira rahat bir nefes alıp bakışlarını Azad'a çevirdi. Üstünde ki çarșafa yüzündeki tüle ve peçeye yüzlerce kez şükür etti. Așir'i kucağına alıp ayağa kalktı "kusura bakmayın sizide oyaladık"

Așir dudaklarını büzüp kafasını Samira'nı göğsüne koydu. Onun bu hali için üzülsede elinden gelen bir şey yoktu Azad'a dönüp "Annesi merak etmiştir"

Sis'in "çocuk Türk'mü?" demesiyle bakışlarını ona çevirdi. Gözlerini irice açıp "maşallah" dedi ve onun mavi harelerinden bakışlarını çekmedi. Yüzünde ki tül nedeniyle gözleri görünmesede Sis kendisinde olan bakışların farkındaydı.

Bakışlarını Azad'a çevirip kısık bir tonda "hadi gidelim çocuk seni babası sandı. Yanında ki beni kocası olarak alacak gibi bakıyor."

Mahi ve Azad'ın ona dönmesiyle üçünün aynı anda duyduğu "çocuk benim değil ben bekarım" sözleriyle Samira'ya döndüler.

Mahi eğlenir bir tonda "şansa bak Sis'de bekar" dedi ve güldü. Tabi kısa bir süre sonra karnına aldığı yumrukla inlemesiyle bu sefer gülümseyen taraf Sis'ti.

Sis bakışlarını Samira'ya döndürüp "bunun dediğine bakma sevgilim var"

Samira kucağında ki Așir'in saçlarını okşayıp fısıldar bir şekilde "sen dua et yanlış zamanda karşılaştık yoksa değil sevgilin nişanlım var deseydin bile ismimi hafızana kazdırır ömür boyu peşimde koştururdum."

Azad'ın "ne demek istediğinizi anlamıyorum" demesiyle elini havada sallayıp "size söylemedim" dedi ve arkasını dönüp onlardan uzaklaştmaya başladı.

Așir arkasını dönüp ellerini uzatarak "baba sen  gel" diyince Azad'ın içinden bir şeyler kopup gitmeye başladı. Hiç tanımadığı bir çocuk neden onda böyle bir etki bırakıyordu hiç anlamıyordu.

Așir uzaklaştıkça gözlerinde ki yaşlarla elini uzatıp parmaklarıyla onu çağırır gibi yapıp "baba bıakma" diyordu. Azad Sis ve Mahi ile beraber yürüse de aklı geçmişe gidiyordu.

Hastane bakımın da yoğun bakımda gördükleri bir șerit gibi gözlerinin önünden geçip gidiyordu.

Yüzünü sıvazladı. Şimdi emindi çocuk rüyasında gördüğü çocuktu.

Gözlerinin önüne gelen anılarla sadece yutkuna bildi ama boğazında ki yumru bir türlü geçmiyordu.

Azad adımlarını durdurdu ona doğru bir adım atmak elini tutmak istiyordu. Rüyasında gördüğü çocuğa çok benziyordu. Hatırladığı detaylarla kalbini sıkıştıriıyordu sesli bir şekilde yutkunup arkasını döndü giden Samira ve Așir'in arkasından gitmek isteyince Mahi onun kolunu tutup "hadi gidelim Bekir bey buraya yakın bir yerde görüldü."

Azad yutkunup bakışlarını ona cevirdi o Bekir beyi bile unutmuştu. Aklında sadece Așir vardı. Hastanede gördüğü rüya saklandığı kapılar arkasından çıkmış kendini hatırlamak istiyorlardı.

Azad ilerleyemedi hatırladıkları ile kas katı kesildi. Rüyasında gördüğü çocuk annesi her şey gözlerinin önünde geliyordu annesi elini tutuğu kızı bir adım öne doğru çekip "Aşmi "demişti. Azad olduğu andan koptu ve geçmişse süreklendi anıları annesinin gösterdiği kız çocuğuna  gidiyordu dudaklarını kıpırdatıp "Aşmi "diye tekrar etti.

Aşmi ay demekti. Parlak ve aydınlık!

Küçük kız gülümseyip "abi artık bizimle kalacaksın gitmeyeceksin değil mi?"

Azad anlamsızca kaşlarını çatıp ona bakınca elini çekiştiren başka bir küçük dokunuşla kafasını eğip gözlerini oraya çevirdi.

3 veya 4 yaşında ki başka bir kız çocuğu onun elini tutup onu çekiştirmeye çalışıyordu.

Kafasını anlamsızca sallayınca Rima gülümseyip "onunla git buraya gelmen için daha erken"

Azad bakışlarını onun yanındaki küçük kıza çevirdiğinde Rima onu kendisine çekip "onu ben koruya bilirim ama senin kızını koruyamam git ve kızına babalık yap "

Annesinin sözleri şimdi zihninde yankılanıyordu.  Küçük kız çocuğu onu elinden çekiştirmiye çalışıp "baba kardeşim durmuyor annem seni çağırıyor"onu çekiştirirek yürüyordu.

Sis ve Mahi'nin durması ona dönmesi hiçbiri dikkatini toplamasına izin vermiyor zihni hatırladıklarından çıkmıyordu.

Rüyasında sessiz bir şekilde küçük kız çocuğu takip etmeye başlayınca annesi arkasından seslenip "Azad kardeşin çok küçüktü onu orada koruyamazdım diye kendimle getirdim. Seni çok seviyorum"dedi ama Azad ona dönmedi ve elini tutup onu çekiştiren  küçük kızı takip etti.

Annesi kardeşini koruyamazdım demişti.

O da karısını koruyamamıștı.

En çokta kendisinden koruyamamıștı.

Bir kaç adım attı sonra yine hatırladıkları ile adımları yine durdu. Gözlerinin önüne gelen görüntüyle nutku tutuldu.

Hálin doğum gününde giydiği mavi elbiseyle gülerek bir erkek çocuğunun elini tutarak gülümsüyordu.

O çocuk biraz önce gördüğü çocuktu ona bana demişti. Gözlerini kısa bir süreliğine kapatıp her şeyi hatırlamaya çalıştı.

Zerya Azad'ı gördüğü gibi gülümseyerek "Azad oğlun beni çok yordu seni çok özlemiş"dedi bakışlarını eteklerini çekiştiren çocuğa çevirip "Aşir bak baban geldi"dedi.

Küçük çocuk baban kelimesi ile gülümseyerek kafasını kaldırdı ve Azad'ı gördüğü gibi annesinin eteğini bırakarak "baba "dedi ve ona doğru koşmaya başladı.

Biraz önce aynı anı yaşamıștı. O küçük çocukta ona koşarak gelmişti. Baba bırakma demişti. Gözlerini sıktı gördüğü rüyada Zerya gülümsüyordu.
Rüyasında biraz önceki an gibi şaşkın bir şekil de dizlerini kırıp yere doğru çökmüștü ve erkek çocuğunun kolları arasına girmesine izin veriyordu.

Biraz önce aynı anı yaşamıștı. Boğazına kocaman bir yumru dizildi. Küçük çocuk " baba gitme" demişti.

Bu nasıl olurdu.

Zihni bulanıklaștı.

Çünkü şimdi net hatırlıyordu. Gördüğü çocuk yoğun bakımda rüyasında gördüğü çocuktu.

Elini anlına götürüp sıktı. O an rüyasında ki küçük kızda "baba beni de "deyip kucağına girmişti.

Zerya kahkaha atıp "kıskanıyorun babalarını kendi aralarında bile paylaşmıyorlar"

O an  kolları arasında ki iki çocuk vardı ve iki çocukta,

Gülümsüyorlardı.

Yüzünü sıvazladı. Biraz önce tek bir çocuk görmüştü. Bakışlarını etrafta hızlı bir şekilde gezdirdi. Belki gördüğü kız çocuğu da burada olur umuduyla bakıyordu.

Sis ve Mahi merakla ona bakıyordu.

Azad kendisini biraz toparlayıp "o kadın ve çocuk nereye gitti" dedi.

Her nedense o küçük çocukla bir bağının olduğunu düşünüyordu.

Sis kaşlarını çatıp "onlar gitti ama sen hiç tanımadığın o kadınla çocuğu niye bu kadar merak ediyorsun"

Azad ellerini beline koyup etrafında bakınmaya devam ediyordu. Fısıldar bir tonda "bilmiyorum ama sanki o çocukla bir bağım var"

*
*
*
Zerya okuldan gelmiş ve kızıyla vakit geçiriyordu.

Samira yine bildiğini okuyup oğlunu ondan izinsiz dışarı çıkarmıştı. Abisi Zeyn'den izin alamayınca çocukları bahane ediyordu ve bu durum Zerya'nın hoşuna hiç gitmiyordu.

Așmi ellerini çırpıp" cedri" diyince Zerya yüzünü somurtur bir şekilde ona dönüp "cedric pis yoksa sana cedric"

Kızı Așmi önce dudaklarını büzüp sonra sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

Zerya şaşkın bir şekilde kızına bakıyordu. Samira veliahtım deyip kızına olmadık şeyler aşılıyordu.

"tamam kızım" deyip kızını kucağına aldı. Ağlaması durmayan kızının saçlarına dudaklarını bastırıp "annem ben ağlaman için söylemedim"

Aşmi'nin biraz sakinleșip dolu dolu gözlerle ona bakmasıyla "kızım sen ağlayınca anne üzülüyor" dedi bu sefer dudaklarını küçük kızın yanağına bastırıp geri çekildi.

Așmi gülümsedi.

Onun gülümsemesi ile Zerya'da gülümsedi ve kızının gözlerini silip "anneciğim bugün baba için görüntü çekmedik. Hazır Samira yokken seninle çekim yapalım mı?"

Küçük kızın el çırpması ile gülümseyip fotoğraf makinesini eline aldı.

Önce kızının bir kaç tane pozunu sonrada kamere kaydını yaptı. Samira olduğu anda bir şekilde yaptığı şeye sabotaj uyguluyordu.

O kızıyla uğraştktan sonra Așir ve Samira gelmişlerdi.

Așir eve döndüğü gibi kollarını açıp kendisini annesinin kucağına bırakmıştı. Onun dolu dolu olan gözleri ve durgunluğu ile onu kendisine çekti sımsıkı sarıldı.

Așir sanki bunu bekliyormuș gibi titreyen sesiyle "anne baba gitti" dedi.

Zerya kaşlarını çatıp ona bakınca Samira üzgün bir tonda "onunla gezerken adamın birini Azad'a benzetti ve arkasından baba diye ağladı"

Așir kollarını annesinin boynuna sımsıkı sarıp "anne baba gitti" dedi ve sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

Zerya baba gelecek dese de buna pek faydası olmadı. Kardeşinin o halini gören Așmi'de sesli bir şekilde ağlayıp "Ași ağama" dedi.

Daha kelimeleri bile tam telaffuz edemiyordu ama kardeşinin ağlaması ile o da ağlıyordu.

Zerya ilk defa ne yapacağını bilmiyordu. İkisine sarıldı ve o da göz yaşı dökmeye başladı.

Üç yılın acısını çıkarır gibi ağlıyordu.

İçine birikenler dağ gibiydi.

Çekirdek ailenin bu hali Samira'yı çok şaşırttıyordu.

Zerya iki çocuğunu sarıp "özür dilerim" dedi ve ağlamaya devam etti.

Bu özür niçindi.

Yarım kaldıkları içinmiydi?

Yoksa her şey boğazına dizildiği için miydi?

Çocuklarının babasız ve kimsesiz gibi büyümelerine sebep olduğu için miydi?

Belki bir çok şey içindi.

Ağlayarak ikisini kucağına aldı ve oradan çıktı. Onların yanlız kalmaları gerekiyordu.

Kimseyi istemiyordu.

Sadece çocukları olsa yeterliydi.

Sessiz adımlarla yatak odasına girdi. Ağlayan iki çocuğunu yatağa indirip yatağa oturdu.

Așir önce annesine sonra kız kardeşinr baktı ve küçük kollarını kaldırıp Aşmi'ye sarıldı.

Belki küçüklerdi ama her şeyin farkındaydıkar

Zerya onların o halini görünce daha çok ağlamaya başladı. Oğlu sırf birini babasına benzettiği için bu haldeydi.

Așir kardeşine sarılı bir şekilde "baba gitti" dedi.

Așmi daha çok ağlayıp onu tekrar etti. Üçüde birbirini teselli etmiyor sadece ağlıyordu.

Zerya çocuklarını kolları arasına alıp dudaklarını saçlarına bastırdı. İkisi de saçlarını okşadığı gibi uyuyorlardı. Bu huy ondan çocuklarına geçmişti. Kararlıydı en kısa zamanda çocuklarının babalarını görmesini sağlayacaktı...

Zerya bilmediği bir yerde sürekli koşuyordu. Bakışlarını etrafında gezdirip koşmaya devam etti nereye gittiğini bilmiyordu ama tek bildiği çocuklarının olmayışı idi.

Kısa bir süre sonra gördüğü karaltı ile adımlarını oraya yönlendirdi. Gördüğü manzara ile yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Azad kızını omuzlarına almış Așir ise kucağındaydı.

Așmi ellerini çırpıp babam çok güçlü diyordu. Așir ise babasına hayranlıkla bakıp gülümsüyordu.

Onlara doğru bir adım attığı anda Nefla'nın onlara doğru gelip gülümsemesi ile adımları durdu.

Onun hastanede Azad'a olan bakışlarının o zaman bile farkındaydı. Kaşlarını çatıp anlamsızca karşısında ki sahneye baktı.

Așir ve Așmi Nefla'ya gülümseyip " anne babamız çok güçlü" dediler.

Zerya duyduklarıyla dipsiz bir kuyuya düştüğünü hisseti. Yutkunamıyor dili lal olmuş gibiydi.

Elini boğazına götürüp yutkunmaya çalıştı. Suskunluğuna öfkeleniyordu.

Daha fazla dayanamayıp tüm gücüyle "sizin anneniz benim diye bağırdı"
Sesi kocaman bir yankı yapmıştı lakin kimse onu duymamış gibi gülüşmelerine devam ediyorlardı.

Zerya öfkeyle onlara doğru ilerleyip Azad'ı kolundan tutup "onların annesi benim"

Azad önce kolunda ki ele sonra onun mavi irislerine bakmıştı lakin bu öyle bir bakıştıki Zerya üşüdüğünü hissediyordu. Çünkü aşık olduğu gözler onu buz gibi bir hiç miș gibi bakıyordu.

"sen onların hiçbir şeyi değilsin" demesiyle yutkunup bir adım geri gitti.

İki çocuğunda aynı anda "git seni istemiyoruz" demesiyle gözünden bir damla yaş aktı.

Nefla'nın "onların sana ihtiyaçı yok" demesiyle kafasını olumsuzca sallayıp "Ben annesiyim bana ihtiyaçları var" diye tekrar bağırdı. Azad'ın "onları benden sen aldın şimdi de ben alıyorum" diye ona öfkeyle bağırmasıyla  uykusundan sıçrayarak uyandı. Komidinde olan saate baktığında gece'nin ilerleyen  saatleri olduğunu anladı. Gördüğü rüyanın etkisiyle  sessiz adımlarla Samira'nın odasına ilerledi. Kalbi küt küt atıyordu. Babası kesin bir dille hepsini uyarmıştı.

Zerya kapı kolunu yavaşça indirip küçük adımlarla içeri girdi. Samira'nın yatakta uyuduğunu görünce rahat bir nefes aldı ve küçük adımlarla yatağa doğru ilerledi. Usulca Komidinde bulunan telefonu alıp aynı sessizlikte odadan çıkıp bahçeye çıktı.

Azad'ın numarasını babası her yerden engellemişti. Zerya her aramaya çalıştığında bir ay boyunca kızının hiçbir telefonuna çıkmayıp onu cezalandırmıștı.

Așir babam demesiyle o olabilir mi? Sorusuyla kafayı yemek üzereydi. Gördüğü rüyayı unutmasada şimdi önemli olan konu oğlunun gördüğü adam Azad olabilir miydi?

Samira'nın ekran kilidini açıp konağın nuramasını girdi. Direkt Azad'ı aramaya cesaret edemiyordu çünkü üç defa sadece numarayı çevirdiği için evde alarmlar ötmüş ve anında yeri değiştirilmiști.

Babası Azad'ı cezalandırdığını düşünsede en büyük cezayı kendisi çekiyordu.

Konağın telefonu ilk aramada açılmadı. Zerya bunu saatin geç olmasına verip tekrar aradı. Şuanda sadece sesini duysa yeterliydi. Varsın yine onu istemesin ama sadece sesini düşündü.

İkinci aramada açılmayan telefon ile umudunu yitirmeye başladı. Üçüncü aramada karşıdan gelen uykulu sesle yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Mutluluktan ağlayabilirdi. O derece sevinmişti.

Boğazını temizleyip heyecandan titreyen sesine engel olamadan"İyi geceler ben Azad Saruhan'la görüşmek istiyorum"

Pervin duyduğu sesin anında tanıdı. Aklına gelenle sinsice sırıtıp sesini incelterek "Azad ağam üst katta uyuyor ama yorgun bugün nişanı vardı ve erken yukarı çıktı. İsterseniz siz numaranızı bırakın ben size ulaşmasını sağlarım"

Zerya duyduklarıyla kaskatı kesildi. Ne diyeceğini bilemeden dizlerinin üstüne boş bir çuval gibi düştü.

Azad ona bunu yapamazdı. Elinde ki telefonu bahçeye fırlatıp sesli bir şekilde ağlamaya başladı. Daha bugün çocukları sırf babalarına benzeyen birini gördükleri için göz yaşı dökmüşlerdi.

Ne yani Azad onlardan vaz mı geçmişti?

Madem kendisine yeni bir hayat kuruyordu. Babası neden ülkesine geri dönmesine izin vermiyordu.

Gece'nin soğuğu iliklerine işler gibiydi. Belki soğuk değildi de o üşüyordu. Saatlerce o şekilde hiç durmadan göz yaşı döktü.

Çevresinde ki herkesten nefret ediyordu. Hepsi onu sevdiğini söylüyor ve onu anlamadan kendi bildiklerini okuyorlardı.

Zerya hıçkırarak ağlayıp öfkeyle "gecenin bu saatinde hepiniz yataklarınızda uyuyorken beni bu şekilde ağlattınız ya hiçbirinizi affetmeyeceğim" diye bağırıp çığlık attı.

Kimse onun ne döktüğü göz yaşlarını kimse görüyor ne de ona teselli ediyorlardı.

Herkes sımsıcak yatağında uyurken o yaşadığı acılar içinde ağlıyordu.

Ellerini yumruk yapıp sert bir şekilde yere vurup "ne olursa olsun beni bir hastane köşesinde sana en ihtiyaç duyduğum anda bıraktığını unutacağım. Herkesten vazgeçip sana aşık olmama rağmen aşkıma inanmamanı unutmayacağım. Herkese adaletli olup bana bir yudum adaleti layık görmemeni sensiz çırpındığım gecelerde senin başka bir yatakta huzurla uyuduğunu hiç unutmayacağım. "

Göz yaşlarını silip" benim hakkım bu değildi. Bana yaptığın her şeye rağmen seni sevdim sana aşık oldum. İlk hatamda beni arkanda bırakıp gittin."

Yerde ki kumdan avuç içlerini doldurup" kum tanesi kadar hatrınmda mı yoktu bana bunları reva gördün."

Elinde ki kumu yere fırlatıp" seni de babamı da hiçbir zaman affetmeyeceğim. Sen beni yarı yolda bıraktın. O da beni hiç istemediğim hata mahkum bıraktı. Belki ikiniz iyiliğimi istedi ama ikiniz de en çok beni kırdınız."

Zerya geceyi ağla ağla sabah etti. Uzun süre sonra ilk defa bu kadar kötü olmuştu ve ilk defa kendisini bu kadar değersiz kimsesiz hissetmişti...

*
*
*
O saatte aynı ülke de başka bir yerde olan bir Azad Saruhan vardı. Gecenin bir yarısı içinde ki sıkıntıyla uyuyamamıștı. Ya da kimi kandırıyordu. Bu uykusuz kaldığı kaçıncı geceydi.

Yataktan kalkıp komidinde bulunan sigara paketi ve çakmağını alıp balkona çıktı. Elini göğsüne koyup sızlayan yeri okşadı. Sevdiği kadın gittikten sonra oradaki sızı hiç durmamamıștı.

Sigara paketinden bir sigara çıkarıp dudaklarına götürdü. Özlüyordu burnunda tütercesine özlüyordu.

Azad'ın bilmediği o özlüyordu lakin Zerya  ölüyordu.

Çiğerlerine kocaman bir nefes alıp "sensiz aldığım hiçbir nefes yetmiyor. Ben şimdi sigara dumanını değil kokunu çiğerlerime doldurmalıydım" dedi ve adımlarını balkonda bulunan koltuklara yöneltti.

Bakışlarını yıldızlara çevirip "aynı gökyüzünün altında ayrı şehirlerdeyiz ve ben seni bir türlü bulamıyorum."

Cebinden telefonunu çıkarıp ekranı kaydırdı. Aşık olduğu kadının görüntüsüyle dudakları kenara kıvrıldı. Giyinip Aşiret toplantısına katıldığı gün çekmişti. İlk defa kendi isteğiyle elini tutmuştu.

Bakışlarını parmağında ki alyanasa çevirip" sen parmağında benim yüzüğümü taşımasanda ben ömür boyu sadece senin yüzüğünü taşıyacağım. "

Yüzünü sıvazlayıp " seni bulacağım beni istemesen de  yanımda tutacağım."

Sigarasından büyük bir nefes alıp dumanını Riyad şehrinin havasına bıraktı. Eliyle anlını sıkıp" Beni sevdin sandım kalbinin o itte olmadığını biliyordum sandım ki oraya beni alırsın."

Elinde ki sigarayı küllükte söndürüp" Beni bir fotoğrafla hasret giderecek duruma düşürdün ya bunun hesabını çok kötü vereceksin."

Sis'in yanına oturmasıyla telefon ekranını kapatıp sehpaya bıraktı. Bıkkın bir nefes verip" konuş "dedi.

Onun bu haliyle Sis yüzünü somurtup" Bekir Mirşah Türkiye'de bizimle oynuyor. Akli dengemi oynamama az kaldı."

Azad'ın dudakları kenara kıvrıldı. Ayak ayak üstüne attıp" bilerek yapıyor. Pes etmemizi istiyor."

Sis onun gibi arkasına yaslanıp" o zaman onu izlemeye devam ediyoruz."

" hayır Sis onu takip etmeyi bırakın çünkü artık onun kim olduğunu biliyorum."

Sis kaşlarını çatıp" lütfen bana onun Mossad'dan olduğunu söyle"

Azad'ın dudakları kenara kıvrıldı. Kollarını göğsünün altında birleştirip "gözümüz de çok büyüttük onun için kim olduğunu bir türlü bulamıyorsunuz."

Sis Azad'ın devamına cevap vermeyeceğini biliyordu. Azad'ın sehpada bulunan sigara paketinden bir sigara alıp dudaklarını götürdü. Yaktıktan sonra arkasına yaslanıp "o zaman burada yapacak bir işimiz yok eve dönüyoruz."

Azad kuruyan dudaklarını ıslatıp "hayır dönmüyoruz Bekir bey beni buraya boşuna getirmedi." Keyifli bir tınıyla "bir ay sonra yapılacak toplantıyı üç gün sonraya al."

Sis kaşlarını çatıp ona bakınca gözlerini kapatıp "sorgulama sadece dediğimi yap"

Sis bakışlarını ona çevirip "peki karın o ne olacak onu aramaya devam mı edeceğiz?"

Azad kuruyan dudaklarını ıslatıp "hayır artık aramayacağım"

Sis duyduklarıyla şaşırdıkça şaşırıyordu. Hızlı bir şekilde ayağa kalkıp adımlarını yatak odasına yönlendirdi. Bir kaç adım attıktan sonra geri dönüp kızgın bir tınıyla "ne yani ondan vazmı geçiyorsun?"

Sis alacağı cevaptan korkuyordu.

Azad gözlerini açmadan "şimdiye kadar aramamız hataydı. Gerekli yerlere bildir artık Zerya Mirşah'ı aramalarına gerek yok."

Sis duyduğu isimle kaskatı kesildi. Nikah gününde bu ismi kullananı harcarım demişti. Yüzünü sıvazladı gözlerini irice açıp şaşkın bir şekilde Azad'a bakınca bıkkın bir tonla" benle o başından olmazdık. Yaptığım saçmalığın yeni farkına varıyorum. Onu evliliğe ben zorladım sonra yine ben boşadım. Şimdi de salaklar gibi arıyorum. Ben ne zamandan beri böyle dengesiz hareket ediyorum hiç farkında değilim. Aşk adamı aptallaștırır derlerdi de inanmazdım. Ben Azad Saruhan küçük bir kızın peşinde tam bir aptala dönüştüm."

Sis duyduklarıyla yutkunamıyordu bile dişlerini sıkıp" madem kızın hayatını sikip atacaktın niye evlendin. Bıraksaydın berdel Karan'da yapılsaydı. Pervin zamanı geldiğinde belki onu kabul edecekti."

Azad öfkeli gözlerle ona dönünce sustu. Sesli bir şekilde yutkundu ondan korkuyordu lakin son sözlerini söylemeden gitmeyecekti.

Çenesini kaldırıp" biliyor musun haklısın sen tam bir aptalsın ve Zerya'yı hiçbir zaman hak etmedin."

Zerya ismini ilk defa kullanıyordu. Elini cebine koydu ve kurutan dudaklarını ıslatıp alayvari bir tavırla" senle o boşandınız ve umarım şimdi onu hak eden birinin kolları arasında çok mutludur."dedi ve arkasını dönüp hızlı adımlarla balkondan ayrıldı. Arkasından duyduğu küfür ve kırılma sesiyle" daha fazlasını hak ettin  ama söyleyeceklerimi sindiremeyip kendini balkondan atmanı istemediğim için susuyorum "diye bağırıp yatak odasından çıkıp gitti.

Azad giden Sis'in arkasından deliye dönüp ortalığı dağıttıktan sonra nefes nefese kalmış bir şekilde yere oturup fısıldayarak " Bekir Mirşah sana öyle bir oyun oynacağım ki hem karımı bana geri getireceksin hemde bana yaşattığın her şeyin bedelini içimizde ki hainle beraber ödeyeceksin" dedi gözlerini kapatıp kafasını duvara dayadı. Sağlıklı bir şekilde düşünmesi gerekiyordu...
*
*
*
Samira sabah uyandığında önce çevresine baktı. Sonra saate bakınmak için bakışlarını komidine çevirdi. Telefonunu göremeyince ne olduğunu anlayıp yataktan hızlı bir şekilde kalktı ve Zerya'nın yatak odasına ilerledi. Odaya girdiğinde Așir ve Aşmi'nin bir birine sarılı bir şekilde uyuduğunu görünce kaşlarını çatıp odadan çıktı.

Korkulu bir şekilde evin her yerinde Zerya'yı aramaya devam etti. Arkadaşının kendisine bir şey yapmasından korkuyordu.

Gözünün önüne Bekir beyin onu getirdiği ilk anlar dolunca endişesi büyüyordu. Aylarca psikolojik destek almasına rağmen bir türlü toplanamamıștı.

Evin hiçbir yerinde bulamayınca koşarak bahçeye çıktı.

Zerya'yı gördüğü gibi nefes nefese kalmış bir şekilde yanına koştu ve gördüğü manzara ile çığlık attı. Samira yerde cenin pozisyonu almış ve boşluğa bakan Zerya'ya yutkunarak baktı. Yere çöküp onun kafasını dizlerinin üstüne aldı ve hıçkırrarak ağlamaya başladı.

Onun bu kadar şeyi kaldırmasını bu kadar yükün altın da kalmasına üzülüyordu. Elinden hiçbir şey gelmemesine ayrıca üzülüyordu.

Elini saçlarına doğru uzatınca Zerya "dokunma sie bağırdı."kimse saçlarını sevsin istemiyordu. Zaten onu en çok saçlarını sevenler üzmüştü.

Samira hıçkırrarak ağlayınca" ağlama beni bu hale sizler getirdiniz"diye bağırıp kafasını onun dizlerinin üstünden kaldırdı.

Ayağa kalkmak isteyince güçsüz düşen bedeniyle bunu yapamadı. Ellerini yere koyup gözlerini kapadı. Büyük bir nefes alıp fısıldayarak "Așmi ve Așir için güçlü ol, bunu sana yaşatan herkese bedelini ödet" dedi ve ayağa kalktı.

Samira'nın onu kolundan tutmasıyla kolunda ki eli hızlıca itip "bana beni sevdiğini söyleyip iyiliği istediğini söyleyen kimse dokunmasın" dedi Samira'yı arkasında bırakarak hızlı bir şekilde içeri girdi.

Şimdi gidecek gece boyunca düşündüklerini failete dönüştürecekti. Önce hızlı bir şekilde duşa girip sıcak suyun altına girdi. Üstünden sular aktıkça dün geceyi düşündü.

Konağı aradığında Azad nişanlandı demişlerdi.

Babası da bunu doğrulamamıș lakin redde etmemişti. Kafasında ki soru işaretleriyle telefonu kapatmıștı.

İkisinden nefret ediyordu.

İkisi de onu çok sevdiğini söylemiş ona en büyük acıları yașatmıștı.

Duştan çıktığı gibi aynada ki yansımasıyla göz göze geldi. Karşılaştığı görüntüden de nefret ediyordu.

Gözlerini kısa bir süre kapatıp açtı ve "Samira" diye bağırdı.

Samira'nın koşarak içeri girmesiyle elindeki  makası ona uzatıp küvvetin kenarına oturdu. Sesli bir nefes alıp "saçlarımı boyun hizasında kesmeni istiyorum"

Samira onun söylediğiyle gözlerini dehşete düşmüş gibi açtı dudaklarını bir kaç defa açıp kapadı ama ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Buraya geldiği ilk aylarda o kadarr kötü olmasına rağmen babası dahil kimsenin onun saçlarına dokunmasına izin vermiyordu. Şimdi ise saçlarını kesmesini istiyordu.

Samira bıkkın bir nefes alıp "saçmalama" dedi ve elinde ki makası lavabonun içine fırlattı.

Zerya bakışlarını ona çevirip "Ya şimdi dediğimi yaparsın yada ben bu şekilde dışarı çıkar beni recm cezası almadan durmam Riyad sokaklarını gezerim. Sanmaki dışarda ki adamlar beni durdurur bugün yapamam yarın yaparım ama yaparım."

Samira ona dolu dolu gözlerle bakıp "bak Zerya ben senin iyiliğini istiyorum şuanda doğru düşünemiyor ve ne yaptığını bilmiyorsun. Kızgınsın sonra pişman olursun."

Zerya öfkeli gözlerle ona dönüp "hanginiz iyiliği mi istiyorsa lütfen kimse iyiliğim için bir şey yapmasın zira bana en büyük zararı beni sevip iyiliğimi isteyenler yapıyor."

Elleriyle ıslak saçlarını kenara verip "Samira lütfen dediğimi yap kendim yaparsam canım çok yanacak"

Samira onun vazgeçmeyeceğini anlayınca büyük bir nefes alıp lavaboya fırlattığı makası eline aldı ve Zerya'nın yanına ilerledi. Gözünde ki yaşı silip makası kaldırdı ve Zerya'nın kapkara saçlarına uzandı...
*
*
*
Așir ve Așmi uyanmış yemek masasınds annelerinin gelmesini bekliyorlardı.

Zeyn iki çocuğa bakıp "anneniz birazdan gelir."

Așir büzdüğü dudaklarla Zeyn'e dönüp "babam gelecek"

Zeyn yutkundu. Çocuklar büyüyor ve babalarını istiyorlardı. Elinde ki bardağı masaya indirip "baba gelinceye kadar benimle oynamaya ne dersiniz."

İki çocuk aynı anda dönüp "hayıl" dediler ve tekrar önüne döndüler. Bugün ikisinde farklı bir durum vardı. Zeyn bıraktığı bardağı tekrar eline alıp dudaklarına götürdü ama gördüğü görüntü ile içtiği boğazına kaçtı ve elinde ki bardak istemsiz bir şekil de elinden kayıp yere düştü. Öksürüyorken gördüğü görüntünün doğruluğunu teyit etmek istiyordu.

Zerya masaya yaklaşıp günaydın deyince iki çocuk anne deyip ona döndüler lakin gördükleri görüntüden sonra sessiz bir şekilde dikkatlice annelerine baktılar.

Masada ki üçlü şaşkındı. Așir dudaklarını büzüp "anne" dedi ama devamı gelmedi.

Zerya yüzünde ki sahte gülümseme ile elini saçlarına götürüp "yakışmamıșmı beğenmenediniz mi?"

Zerya onlardan gelecek cevabı merak ediyordu. Saçlarını kestiği için pişmanmıydı?

Hayır!

Yeni bir Zerya doğuyordu ve Zerya aldığı kararla ilk saçlarından vazgeçmişti.

Bu aslında hayatta sevdiği iki adama isyanıydı.

Çocuklar büzdükleri dudakları  yalancı ve kısık bir tınıyla "güzel olmuş "dediler.

Zeyn üstünde ki şaşkınlığı atıp" yakışmış "dedi ama devamını getirmedi. Zerya'yı uzun yıllardır tanıyordu ve saçlarını ne kadar çok sevdiğini biliyordu.

Daha fazla konuşmak istemediği için hızlıca ayağa kalkıp " Benim işlerim vardı. Dubai'ye gitmeden ayak üstü uğrayıp çocukları görmek istedim "

Zerya kafasını olumlu anlamda sallayıp "seni geçireyim" dedi Zeyn'i takip edip bahçeye çıktı.

Zeyn arabasına binmeden arkasını dönüp "saçlarını neden kestin" dedi lakin Zerya kimseye hesap verecek durumda değildi.

Kısa bir süre elleri saçlarına gitse de, ellerini göğsünde bağlayıp "Zeyn senden bir şey isteyeceğim baa yardım edebilir misin?"

Zeyn gözlerini kısıp sorduğu sorunun cevabının alamayıșının hayal kırıklığını yaşasada ikinci defa sorma gereği duymadı. Zaten Zerya'nın bir şeye cevap vermek istemediği zaman ondan cevap alamayacağını biliyordu. Kısa bir süre düşünüp" benden ne istiyorsun ve sana hangi konuda yardımcı olmam gerekiyor."

Zerya'nın dudakları kenara kıvrıldı gülümseyip" Beni ülkeme geri göndereceksin."

Zeyn şaşkın bir şekil de ona bakıp anlamadığını belirtir bir tonda " anlamadım "dedi

Zerya omuzlarını kaldırıp kendinden emin bir duruşla" Benim ülkeme geri dönmeme yardım edeceksin"

Zeyn boynunu kașıyıp "peki ya Bekir amca o ne olacak"

Zerya tek kaşını kaldırıp "çocuklarım 3. Yaşını babalarıyla beraber kutlayacak babamın ne düşündüğünü ne istediğini artık umursamıyorum. O nasıl kendi evladı düşünüyorda ben de kendi evlatlarımı düşünüyorum."

Zeyn itiraz etmek isteyince "Zeyn lütfen senden ilk ve son defa bir şey istiyorum"

Zeyn omuzlarını indirip pes ederek "tamam her şey istediğin gibi olacak seni kendi ellerimle ülkene geri götüreceğim. Bana biraz zaman ver işlerimi halledip geri geleceğim" dedi ve hızlı bir şekilde arabasına binip oradan uzaklaştı.

Zerya yüzüne dağılan kısa saçları kenara verip "evet iş başa düştüğüne göre herkes ektiğini biçsin"

Zerya ve Azad aynı şehirde nefes aldıklarını bilmiyordular. İkisi farklı planlar kuruyor farklı yollara adım atıyorlardı...

*
*
*
Azad 3 gün içinde hazırlık yaptırıp herkesi toplamıştı. Bulundukları yerde güvenlik önlemleri hat safadaydı. Görünüşte iş adamlarının toplandığı  bir zirve olsa da olay bambaşkaydı.

Azad olduğu masada çevresine bakıyordu. Söz de bu masadan ayrılıp bir daha bu toplantılara katılmayacaktı. Boğazını temizleyip "Burada neden toplandığımızı biliyorsunuz. Sözde Arap baharı diye başlayan isyanın zararı en çok ülkemize dayanıyor."

Masada ki herkes pür dikkat onu dinliyordu.

Bakışlarını onların üstünde dolaştırdığında içlerinden biri el kaldırıp "sende biliyorsun ki yeni bir dünya kurulmak isteniyor. Her ne kadar karşı dursakta bu oluşum için düğmeye basıldı."

Azad arkasına yaslanıp " kimsenin başlattığı oluşumda yer almayı düşünmüyoruz lakin acemlerle beraber kayıp kimyasal silahların imha edilmesini istiyoruz. "

Savama üyesi olarak orada bulunan delege el kaldırıp " dediğin gibi kayıp yerini bilmediğin bir şeyin imha sını talep edemezsin"

Azad gözlerini kısıp "yerini bu masada bulunan belki bir kaç kişi bilmiyor lakin sen biliyorsun."

Azad'ın konuşması ile diğer ülkelerin gizli servis üyeleri sustu.

Bir kaç saat süren toplantıdan sonra Azad masadan ayrılıp kendisi için ayrılan odaya geçti.

Sis'in arkasından odaya girmesiyle bakışlarını ona çevirip" istediklerimi yaptın mı? "

Sis yüzünü somurtup" evet yaptım artık Bekir Mirşah'ın haberi var."

Azad bedenini koltuğa bırakıp" sevgilim muș gibi bana trip atmayı bırak "

Sis odada bulunan içecek dolabına ilerleyip" zaten senle sevgili olmazdım. Beni hastanede odalarında bırakacak bir sevgili hayatta istemezdim "

Azad bakışlarını ona çevirdiğin de" o kız seni ömrü boyunca affetmez se sonuna kadar haklı ve ben bunu bulduğum her fırsatta yüzüne vuracağım "

Azad yüzünü sıvazlayıp" peki benim sana tahammül edeceğimi düşündüren neden ne! "

Sis asık bir suratla" bende sana tahammül etmek istemiyorum ama pişmanlıktan inim inim inleyip yerlerde süründüğünü görmeden görevi bırakmayacağım."

Azad kafasını olumsuzca sallayıp" çok konuşma senden o cipin bir yıllık kayıtlarını istediğimi hatırlıyorum. "

Sis tekli koltuğa oturup elinde ki şişeden bir yudum aldı ve ayak ayak üstüne attı. Kafasını koltuğun sırtına yaslayarak" bay akıllının biri benim Özelim deyip cipin sadece yer bulma işlemlerini açık kalmasını talep etmiş."

Azad hatırladığı detayla yüzünü asıp" ilk takıldığı zaman açıktı. Hastanede yapılan tahlil sonuçlarını ve onları karşılaştır ve bundan kimsenin haberi olmasın"

Sis içeceğinden bir yudum alıp "içimizde bir hain olabileceğini düşünüyorsun ama ben kimsenin sana ihanet edeceğini düşünmüyorum"

Azad tek kaşını kaldırıp "sen benim sana dediklerimi yap bakalım hain var mı yok mu o zaman göreceğiz."

Gözlerini kısıp "konakta bulunan kamare görüntüerini de gözden geçir. O sene biz konaktayken veya yokken her şey tekrar incelensin."

Sis içeceğinden bir yudum alıp "abart" dedi ve arkasını yaslanıp onu izlemeye başladı.

Azad gözlerini kısıp "onun yerini zaten buldum şimdi kendi ayakları ile dönmesini sağlayacağım."

Sis "nasıl" deyip ayağa kalktığında Azad gömleğinin düğmelerini açıp "az laf çok iş Sis ve sana söylediklerimi senden başka kimse bilmeyecek. Şimdi hazırlanın yarın geri dönüyoruz. Önce Irak sonra Türkiye" dedi ve adımlarını banyoya yönlendirdi.

Sis kaşlarını çatıp onun ne yaptığını düşünerek odadan çıktı.

Akşam Azad için Suudi prensin düzenlendiği yemeğe katılmaları gerekiyordu.

Azad duș alıp çıktığında Sis odadan çıktığını gördüğün de hızlı bir şekilde giyinip yatak odasından çıktı.

Şimdi gidip onun için verilen yemeğe katılıp ülkeden ayrılacaktı. Sevdiği kadınla aynı şehirde olduğunu biliyordu ama başladığı plana sadık kalacaktı.

Kridoru döndüğü gibi üzerinde hissetiği ıslaklık ve ona çarpan bedenle kaşlarını çattı.

Kafasını kaldırdığı gibi ona bakan yeşil harelerle gözlerini kıstı. Siyah peçete üstünde ki işlemeli battula ile sadece gözleri görünüyordu. Kısa bir süre kara harelerini yeşil hareler de sabitleyip kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıp "endişelenmeyin önemli değil" dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Bilerek Türkçe konuşmuştu ve karşıdan tepki almamıştı...

Keyifli bir şekilde koridorda ilerleyip odaya girdi. İstediğini alacaktı. Hemde kendi ayaklarıyla kendisine gelecekti...

*
*
*
Azad artık kurduğu oyunun sonuna geldiğinin bilinçinde ilerliyordu. Bekir Mirşah çoğu şeyi gizli tutsada Azad öğrendikleri delirme noktasına gelmişti.

Lakin şimdilik oynadığı oyuna sadık kalacak ve sessizce bekleyecekti. Yeri geldiğinde herkes payına düşeni çok güzel bir şekilde alacaktı.

Arabalar Mirşah konağının önünde durduğun da kendinden emin bir şekilde arabadan indi. Bu konağa ilk gelişi değildi ama yakın bir zamanda son defa gelecekti.

Bekir Mirşah avluda ki sedirde ayak ayak üstüne atmış bir şekilde oturuyordu. Azad'ın Mirşah konağına girmesiyle elinde ki  kahvesinden bir yudum alıp yüzünü somurttu.

Tek kaşını kaldırıp "sen bizim konağın yolunu herhalde kendi konağın yoluyla karıștırıyorsun. Oradan çok buraya gelir oldun"

Azad dişlerini sıkarak ona bakıyordu. Bu kadar şey yaşamasında ki nedenlerden biri karşısındaydı ve affetmeyecekler listesinin başında geliyordu.

Bekir Mirşah eğlenir bir tonda "giderken hatırlat sana konağın yedek anahtarını verelim de konağa girerken zorluk çekme"

Azad elini yumruk yaptı. Saygısızlık yapmak istemediği için susuyor ve sakin kalıyordu. Onunda konuşmak için zamanı vardı. Sadece bekleyecekti. Onun oynadığı oyuna karşılık olarak oyun oynuyordu.

"benim buraya neden geldiğim belli bana ait olanı verin"

Bekir Mirşah cevap vereceği sırada çalınan telefonuyla susup cebinden telefonunu çıkardı ve alo dedi.

Karşıdan gelen "Baba ben dayanamıyorum lütfen geri dönmeme izin ver" sesiyle, Azad'ın "Ben karımı geri istiyorum" sözleri aynı anda duyuldu.

Zerya duyduğu sesle yutkundu. Göz yaşları içinde "Baba o Azad'ın sesimi"

Bekir Mirşah kızına ne diyeceğini bilemiyordu. Azad'ın ne düşündüğü umurunda bile değildi.

Zerya babasından alamadığı cevapla gözünde ki yaşları silip "Baba nerede olduğumu sakın söyleme" dedi ve telefonu kapadı.

Özlemek

Ölümden sadece bir harf fazlaydı.

Zerya özleyerek can çekişiyordu.

Med-cezirdi.

Kafasını toplaması gerekiyordu. Kaç günde üst üste yaşadıkları ve öğrendikleri çok fazlaydı. Ama Azad'ın sesini duyduğu anda tüm kaleleri yıkılmıştı ve bir gerçeği çok iyi anlamıştı.

Azad çocuklarını bilmiyordu. Yere doğru oturup "baba bunu yapmış olamazsın" dedi ve Samira'ya dönüp" Türkiye'ye  dönmem gerekiyor ve sende bana yardım edeceksin "dedi ve gülümsedi. Hızlı bir şekilde ayağa kalkıp" Zeyn ayarlamaları yapacaktı. Onu ara ve ne gerekiyorsa yapmasını söyle "

Samira'nın şaşkın bakışlarıyla" Hızlan Samira Zeyn'i ara hemen gelsin. "

Çok güzel günler onları bekliyordu. Ya da o öyle sanıyordu...

Diğer günün sabahında kendi ülkesindeydi.

Aradan 3 yıl 5 ay 10 gün geçmişti.

Zerya Zeyn'in onlar için ayarladığı özel uçakla Şanlıurfa Havalimanına iniş yapmıştı.

Uçaktan indikten sonra hasret kaldığı havayı çiğerlerine çekti. Havalı anın bahçesinde onu bekleyen araçlara binip Mardin'e gitmek için yol aldı. Çok uzaklaşmadan bir kaç araçın arabaların önerinin kesilmesi ile korkuya kapıldı. O ve Samira kısa bir süre korkuyla bir birlerine baktılardır.

Arabadan inenleri gördüğü gibi kaşlarını çatıp öfkeyle arabadan indi. Önlerini kesenler Babası ve abileriydi. Hepsini çok özlesede şimdi önceliği gitmesi gereken yerdi.

Awzer ve Ferzan gördükleri görüntüden hiç memnun değildiler. Karşısınlarında ki kadın kardeşlerinde çok bir yabancı gibiydi.

Bekir Mirşah'te kızının bu değişimini ilk defa goruyordu. Sırtından dökülen up uzun saçlarının yerini kızıl kısaçık saçlar yer edinmişti.

Kızım demesiyle Zerya kırgın bakışlarla ona dönüp cevap vermedi. Hepsine kırgındı.

Awzer ve Ferzan'ın ona doğru yürümesiyle elini kaldırıp durmalarını sağlayıp bakışlarını babasına çevirdi.

Gözünden dökülen yaşa engel olmadan "Beni kandırdın yine de bırak baba gideyim ben artık çocuklarımın onu bilmesi hakkı"

Bekir Mirşah kızına bakıp dudaklarını büzüp "gitmene karışmayacağım ama keşke o adam bu yaptıklarına değecek biri olsaydı."

Arkasını dönüp "kocan bugün için çok yoğun bugün sen git tebrik et ve çocukları olduğunu söyle yarında gelsin çocuklarını görsün."

Zerya kaşlarını çatıp anlamsızca arkasından bakınca alayvari bir tavırla "tamda gününe geldin seni hastane odasında boşayan kocan bugün evleniyor. Git sende onun bu mutlu gününe şahitlik edersin"

Ferzan ve Awzer'e dönüp çocukları alın annesi babalarına müjdeli haberi verip geri dönecek.

Kısa bir süre düşünüp "Zerya'yı bizim adamlar götürsün nikah bittikten sonra geri getirsinler."

Zerya dilini yutmuş gibi babasına baktı. Samira'nın onu kolundan tutup iyi misin demesiyle gözünden dökülen yaşı silip "ama iyi olacağım önce gidip eski kocamın nikahına katılayım"

Babasının arabaya binmesiyle Samira'ya dönüp "sen çocukların yanından ayrılma ben akşama doğru dönmüş olacağım" dedi ve onu bekleyen arabaya bindi.

Babası ve abileri onlardan uzaklaştığında o da üç arabayla beraber Mardin'e doğru yol aldı.

Kafası karma karışıktı. Ne düşüneceğini be yapacağını bilmiyordu.

Kafasında ki düşüncelerle Mardin'e nasıl geldiğini bile anlamadı. Araba Saruhan konağının önünde durduğunda açılan kapılarla arabadan inip konağın kapısının önünde durdu.

Kapının önünde ki adamlar ağaların dan aldıkları emir ile hiç beklemeden kapıları hanımları için açıp içeri buyur ettiler.

Zerya büyük bir nefes alıp "güçlü ol" diye fısıldayarak konaktan içeri girdi.

Avluya girdiği gibi bakışlarını yukarı terasta olan kalabalığı çevirdi. Nikah memurunun kabul ediyor musunuz sesiyle bir kadının evet demesini gözündeki yaşla dinledi ve adımlarını merdivenlere yönlendirdi.

Üst kata çıktığında gördüğü manzara ile şaşkınlık geçirdi.

Azad nikah masasında kara harelerine ona çevirdi. Zerya ilk defa onun gözlerinin bu kadar karardığını görüyordu. Yada uzun süre görmediği için ona öyle geliyor diye düşündü.

Azad karısının gözlerine bakarak imza atıp "hayırlı olsun" dedi ve ayağa kalktı. Nikah memurundan aldığı cüzdanı geline uzatıp "kardeşim bundan sonra sana emanet Hazel'in ona iyi bak" dedi ve Agah'ın elini sıkıp ona sıkıca sarıldı. Dostunun omzuna vurup "hayırlı olsun Agah Allah utandırmasın"

Bakışlarını sevdiğine kadına çevirip onu kısa bir süre süzdü. Gördüğü. Görüntüden hiç memnun olmadığını gösteren bir surat ifadesiyle adımlarını ona yönlendirip "seni ve babanı hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm" dedi ve kolundan tutup "gel seninle şu kayıp yıllarımızı konuşalım" deyip yukarı katın merdivenlerine ilerledi. Sesi buz gibiydi. Zerya o sesin tınısın da bile üşüyordu.

Onlar için kıyamet yeni başlıyordu...

Continue Reading

You'll Also Like

6.3K 859 9
Ismail ve Baris alper sarhosken bir partide opusurler Baris alper: Gencler selam ben dun partide biriyle öpüşmüşüm hanginizdi o İsmail: Aminakoyucam...
106K 9.9K 21
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedicated to the person I had to leave. |08.02.24|
122K 12.3K 28
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
386K 18.9K 48
𝐖𝐑𝐄𝐀𝐊 𝐇𝐀𝐕𝐎𝐂! ━━ ❝ she strives for victory. ❞ book one, son of neptune and mark of athena percy jackson x oc ...