İNKİSAR

Galing kay kimbuyazarciniz

11.8K 730 479

Gaye Akman ve Aytaç Akduman. Yılar önce sevdaları yarım kalmış ikili. Birbirlerini bulmasıyla tamamlanan kal... Higit pa

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölum
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm

8. Bölüm

739 49 17
Galing kay kimbuyazarciniz

Hepinizi Instagrama bekliyorum, oradan yakın zamanda soru cevap yapacağım :)

Instagram: kimbuyazarciniz
Keyifli okumalar diliyorum

Aytaçın söyledikleri ile beynimden vurulmuşa dönerken tepkisiz bir halde Aytaçın suratına baktım.

Ne tepki vermem gerekti? Bağırmam mı lazımdı, yoksa oturup tekrar tekrar ağlamam mı? Yada hepsini bir kenara bırakıp kalbimin sesini dinleyerek Aytaça sıkıca sarılmam mı lazımdı?

Bu hayatta en çok değer verdiğim kadın, Annem. Ve katili de sevdiğim adamın öz babası.

Aytaçın suratı mahçup bir ifadeyle bana bakarken dikkatle verecek olduğum tepkiyi bekliyordu.

Bir müddet kafamda parçaları oturtmaya çalışıp düzgün bir tepki vermeye çalıştım.

"Sana yardım edeceğim Aytaç."

Aytaçın bakışları anlamadığını belli eder bir şekildeydi.

"Ne yardımı Gaye?"

"Birlikte geberteceğiz o pisliği. Ve nefesi kesildiği ilk dakika seni affedeceğim, söz."

Aytaçın gözleri hala şaşkın bir haldeydi. Bir müddet düşündü, düşünürken çatık olan kaşları biraz daha çatıldı.

"Hayır Gaye, buna izin veremem. O adamın şuanda beni tehdid ettiği şey senken bu planı seninle ilerletmem çok tehlikeli."

"Ne demek benimle tehdid ediyor? Ne istiyor hala ya?" Aytaç ağzından kaçırdığı lafla kafasına sertçe vurdu.

"Halledeceğim Gaye. Kılına bile zarar gelmeyecek." Konuyu çeviriyordu ama benim hemen konuyu kapatmak gibi bir niyetim yoktu. Sesimi biraz daha yükselterek, "Aytaç senden ne istiyor?" Dedim.

"Amerikaya dönüp onun istediği bir kadınla evlenmemi istiyor Gaye. Sırf gücüne biraz daha güç katmak adına Amerikadaki en tanındık mafya ailesinin kızıyla evlenmemi istiyor."

Aytaçın evlenecek olma düşüncesi kalbimi acıtırken tırnaklarımı ellerime sinirle bastırdım. Dudağımı da öfkeyle kemirdiğimde dişlerim sertçe dudağımı yırtmıştı.

Aytaç koca bir adımda yanıma gelirken yere çömelip yüzlerimizin aynı hizada olmasını sağladı. Dikkatle dudağıma bakarken bir yandan da eline ne ara almış olduğunu bilmediğim peçeteyle dudağımdaki kanı temizliyordu.

Yakınlığından olması gerekecek ki bana bir fenalık basarken, kalbim olduğundan çok daha hızlı atmaya başlamıştı.

Aytaç nefesi dudaklarıma değecek yakınlıktayken konuştu.

"Ah be kızım, sinirliyken niye kendine zarar veriyorsun sürekli."

Gözlerim şaşkın şaşkın açılmış bir şekilde Aytaçın yakın olan suratına bakıyordum. Dilim tutulmuş bir haldeydim.

Aytaçın gözleri bu sefer dudaklarımdan ayrılıp gözlerime odaklandı. Biraz daha yaklaşsa öpecekti ve birinin bu duruma dur demesi gerekliydi.

Zorda olsa kendime gelip Aytaçı ellerimle biraz kendimden uzaklaştırıp, "İyiyim bir şey yok." Dedim.

Aytaçsa büyülenmiş bir şekilde hala gözlerime bakıyordu. Ya biz bu hale ne ara gelmiştik? En son ne konuşuyorduk hem.

Kalbimi titreten kelimeleri konuştum. "Sen niye evlenmek istemiyorsun peki? Hem kendin güçlü bir aile demedin mi?"

Aytaç inanamıyormuş gibi suratıma baktı.

"Evlenmemi mi isterdin yoksa?"

Beden dilimle söylediklerimin aksine olumsuz bir şekilde kafamı oynatırken dilimden, "Senin bileceğin iş." Dedim.

Aytaç bu halime ufak bir tebessüm ederken, "Ben cevabımı aldım." Dedi.

"Ne anladın acaba? Allah yarabim ya, hadi git evlen, hem beni ölmekten de kurtarmış olursun."

Yalan. Onun evlendiğini görmek yerine ölmeyi tercih ederdim. Resmen sözlerimle sonumun Bihtere dönmesini sağlamıştım.

"Evlen mi diyorsun yani bana?"

Omzumu banane der gibi sallayarak, "O senin bileceğin iş." Dedim.

Konu gerçekten de nerden nerelere gelmişti ya. En son babasını öldürmek için plan yapalım demiştim şimdi ise Aytaçın evliliği hakkında konuşuyorduk.

Aytaç bir anda ciddileşirken içimi rahatlatan cümleyi söyledi.

"Tabikide böyle bir şeyi hem kendime hem o kadına hemde sana yapmam Gaye."

Araya benide katmış olması içimi tuhaf hissetirmişti. Hem bir yandan hoşuma gitmişti hemde bir yandan canımın acımasına sebep olmuştu.

Suratına mal mal baktığımı anlamam biraz zaman alırken bedenimi silkeleyip dalıp gitmelerimden kurtuldum.

"Aman neyse ne, ilk dediğime dönelim biz. Bende sana yardım edeceğim, birlikte bitireceğiz o pisliği."

Aytaç yine kaşlarını çatmıştı. "Gaye çok tehlikeli. Amerikadan döneceği hakkında duyumlar aldım, bizim için gelecek ve seninle bırak ortalıkta plan kurmayı, seni olabildiğince süre yok etmeyi düşünüyorum."

Omzumu banane der gibi salladım. "Ya biraz düşünsene, eğer benimle karşılaşırsa direk kafama sıkmaması için teklifini kabul edeceksin. Ama onu öldürünceye kadar evlenme işini ertelemen lazım. Yoksa yakın zamanda evli mutlu çocuklu birine dönüşebilirsin."

Son sözlerim canımı yaksada gülümsemeye çalıştım. Düşüncesi bile berbattı.

Aytaç kafasında bir şeyler oturtmak ister gibi bir müddet düşündü.

"Babama evlenmeyi kabul ettiğimi söylesem bile çok kısa bir zamanımız olacak. Eğer ki babam evlenmemi istediği kadının ailesiyle bu konu hakkında konuşursa işler hiç istemediğimiz bir noktaya kadar gelebilir. Eğer kızlarına ümit verip sonrasında onu terk ettiğimi düşünürlerse hiç istemediğim kadar güçlü düşmanlara sahip olurum."

Uzun cümlesi yine aklımı karman çorman etmişti. Ya bu konuşmaları ben işten geldikten sonra değilde daha az yorgun olduğum bir zamanda yapsak olmaz mıydı? Hem üst üste öğrenmiş olduğum şeyler aklımı daha da karıştırıyordu.

"Aytaç vallaha gece gece beynim sikildi ya. Uyusam şimdi, yarın konuşsak olmaz mı?"

Aytaç başını salladı. "Üzgünüm haklısın, sen şimdi yat dinlen sonra konuşuruz bunları." Aytaç ayaklandığı sırada elimle kolunu sıkıca tutup onu durdurdum.

Sesimi masum bir şekilde çıkartmaya çalışarak, "Şey, geç oldu burada kalabilirsin istersen." Dedim.

Aytaçın yüzüne kocaman bir gülümseme yayılırken bu hali oldukça hoşuma gitmişti. Tamam canım aşıksın, bu kadar belli etme.

Alarmımı erteleye erteleye saati 8 buçuk yapmıştım. Normalde 8 de işbaşı yapmam gereken işe oldukça geç kalmıştım!

Canım bugün hiç gitmek istemiyordu, tüm gün yatıp uyumak geliyordu içimden.

Bir an işten çıkmayı düşünmedim değildi. Ama artık arkama yaslanacağım hiç kimse kalmadığı için bu fikir hemen kaybolmuştu düşüncelerimden. Maaş olmadan güzel yüzüm için kimse para vermezdi bana, ee hayatta da herşey para olduğu için mecburdum çalışmaya.

Keşke çalışmadan biyerlerden para gelebilseydi, yıllarca okumuş çalışmıştım ama sonucunda yine çalışıyordum. Umarım ileride kendi mimarlık ofisimi kurardım da işe gitmeme ihtiyaç olmadan para bana gelirdi.

Aslında Aytaçtan istesem ömrümün sonuna kadar bana bakardı, ama tabi gururum öne çıkıyordu ve saçma saçma şeyler düşünme Gaye diye kendimi durduruyordum.

Canım ofis arkadaşım Ömere az önce mesaj atmış ve beni öğlene kadar idare etmesini rica etmiştim. Şimdi ise içeride sanki çok rahat biryerde yatıyormuş gibi yayıla yayıla uyuyan Aytaç bey ve kendime kahvaltı hazırlıyordum.

Soslamış olduğum patatesleri fritöze koyduktan sonra ayarlayıp çalıştırmaya koydum. Dünyanın en pratik şeylerinden olabilirdi bu şey.

Patatesler olurken ilk başta ufak bir salata yaptım, sonrasında sosisleri keserek tavaya koydum ama altını açmadım.

Çayı da demledikten sonra mutfaktan çıkıp salona girdim. Aytaç bey hala paşalar gibi uyuyordu.

İlk başta boğazımı temizleyip uyanır mı diye denedim. Saçmalama kızım nasıl uyansın adam öksürme sesine!

Yanına ilerleyip elimle omzunu sertçe dürtükledim. "Pştt kalk hadi."

Aytaç öküz gibi sesler çıkarttı ama uyanmadı.

İçimden başından aşağı sular dökmek geçsede kendimi tutup tekrar dürtükledim. "Uyansana oğlum."

Aytaçın gözleri hafifçe açıldı, ama sonrasında hızla tekrar kapandı. İçimden sabır çekerek tekrar dürtükledim. "Ya kalk hadi"

Aytaç sessiz bir şekilde, "Rüyada mıyım amına koyim." Diye mırıldandı.

Bu masum haline kıkırdadım. Allahım niye gözümde çok masum duruyordu bu şerefsiz.

Aytaçla birlikte masum masum kahvaltımızı yaptıktan sonra birlikte mutfağı toparlamış sonrasında ben giyinmek için odaya geçmiştim.

Üzerime beyaz bir crop altına da mavi bir kot şort giydim. Crobun üzerine de kalçamı kapatacak uzunlukta ince bir gömlek aldım.

Çantama da gerekli eşyaları koyduktan sonra odamdan çıktım. Salona girdiğimde Aytaçı telefonu ile ilgilenirken gördüm, ay şimdi böyle olunca evli çiftler gibi hissetmiştim kendimi. Ne güzel olurdu şöyle olsaydık be..

"Hazırım ben." Dedim.

Aytaçı bakışları bana dönerken gözleri ile bedenimi yedi. Evet süzdü denilmezdi buna kesinlikle.

Bu haline gözlerimi devirirken, "Geç kaldım zaten hadi Aytaç." Dedim.

Aytaç hipnoz olmuş gibi belli belirsiz başını salladı ve ayaklandı.

Yanıma geldiğinde onu daha da şaşırtan bir haraket yaparak elimi boynuna atıp ilerlemeye başladım. Boyu benden uzun olduğu için biraz ayaklarımı kaldırıyor olabilirdim ama!

"O gözlerine sahip çık, oymayayım kardeşim." Dedim.

Suratını görebildiğim kadarıyla şaşkın ördeğe döndüğünü gördüm. Bu haline kıkırdarken Aytaç sinirli bir tonda, "Kardeş?" Dedi.

Onun bu hali beni daha çok güldürüyordu.

Onun soru sorar gibi söylemiş olduğu kelimeye cevap vermeden yoluma devam ettim. Birlikte evden çıktığımızda kolumu boynundan almıştım, bu kadar temas adam olana çok bile.

İş çıkış saatimle nefesimi sevinçle verirken hızla eşyalarımı toparladım. Yarın hafta sonu olduğu için işe gitmek gibi bir derdim yoktu, hayatımdaki max sevinç buydu yemin ediyorum.

Eve gitmek için şirketten çıktığımda Aytaçı görmemle gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Onu burada bekliyor değildim.

Yüzünde koca bir öfkeyle burnundan soluyordu. Acaba yine ne bok olmuştu?

Yanına biraz yaklaşıp konuştum. "Aytaç niye geldin?"

Kızgın gözleri gözlerimle buluşunca hiç beklemediğim bir anda sertçe kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı.

Yaptıgı ani haraketle yalpalayan adımlarla bir müddet beni çekiştirmesene izin verdim, bir yandan da, "Napıyorsun be" diye bağırıyordum.

Aytaç kendi arabasının yanında durduğunda yan koltuğun kapısını açıp, "Hemen buradan gitmemiz lazım." Dedi.

Ben daha ne olduğunu anlamadan beni arabaya bindirip kendisi de sürücü koltuğu yerine geçti.

Araba çalışırken bende sorularımı sormaya başlamıştım.

"Adam gibi anlat şunu Aytaç. Gel desen gelirdim zaten öküz gibi kolumu çekmene gerek yoktu."

Aytaçın parmak boğumları direksiyonu sıkmaktan beyazlarken beni duyduğunu bile düşünmüyordum.

Sesimi biraz daha yükselterek konuştum. "Heey kime diyorum?"

Aytaç öfkeli sesiyle bağırarak konuştu.

"Az önce elime bir not ulaştı. Hâlâ teklifine dönüş yapmadığım için yapacak olduğu uyarıya da katlanmam gerektiğini söyledi. Açıkca söylemedi ama sana zarar vermeyi aklına koymuş."

Aytaçın bu öfkeli hali benim başıma birşey gelebilme endişesinden olduğunu anlamak hoşuma gitmedi diyemezdim.

"Başıma gelecekse gelir zaten Aytaç. Nereye kadar koruyabilirsin ki? Bence boşuna başını belaya sokma." Sesim umursamaz bir şekilde çıkmıştı, annemden sonra ölmek koymazdı bana. Zaten sırf takvimleri devirmek adına geçiyordu günlerim, yaşamak benim için o kadar da değerli birşey değildi artık.

Aytaçın gözleri olabilirmiş gibi daha da öfkeyle kararırken, "Saçmalamayı kes." Diye yüksek sesle bağırdı.

Bir anda bağırması ile yerimden hafifçe sıçrarken canım yanmadı diyemezdim.

Bende onun gibi sesimi yükseltip konuştum. "Ne bağırıyorsun bana be"

Aytaç öfkesini kontrol etmek adına derin bir nefes alıp verdi.

"Ölmeyeceksin Gaye. Aklından böyle şeyleri çıkar."

Omzumu boşvermişcesine sallayıp, "Bir gün herkes ölecek Aytaç." Dedim.

Söylediğim söz az önce kontrol etmiş olduğu öfkesini tekrar alevlendirirken bağırarak konuştu. "Sus Gaye, kalbini kıracağım yoksa."

Aman sanki vardı da kırılması kalmıştı.

1 saat kadar süren yolculuğumuz ormanın ortasında bulunan evin önüne gelmemizle son bulmuştu.

Etrafa bakındığımda oldukça sayıda koruma olduğunu gördüm. Acaba burası da mı Aytaçın eviydi?

İstanbula gelirken çatışmanın ortasında kaldığımız zaman geldiğimiz ev değildi burası. O ev çok daha büyük ve gösterişloydi, burası ise daha çok dağ evi gibi fazla büyük değildi.

Arabadan indiğimizde Aytaç yanıma yaklaşıp elini belime koydu. Teması bütün bedenimin gerilmesine sebep olurken nefes alış verişlerim düzensiz bir hale dönüşmüştü.

Birlikte seri adımlarla evin kapısının önüne kadar yürüdük. Önlerinden geçmiş olduğumuz her koruma başını önüne eğerek suratımıza bakmıyordu, bu durum garibime gitmişti.

Aytaç evin kapısını çaldı, ilk çalışta hızla açılan kapıda ortalama benim yaşlarımda olan genç bir hizmetli göründü.

Saygıyla başıyla selam verip, "Hoşgeldiniz." Dedi.

Genç hizmetlinin arkasında iri cüsseli bir adam belirdi. Soğuk ve donuk bakışları bizi bulduğunda hizmetli kadına, "Sen gidebilirsin Şule." Dedi.

Hizmetli kadın kaçarcasına yanımızdan uzaklaştığında sert bakışlı adam birkaç adım atıp bize biraz daha yaklaşmıştı. Yüzündeki sert tavır biraz olsun yumuşarken elini Aytaça uzatıp, "Hoşgeldin kardeşim." Dedi.

Kardeşim?

Aytaçın öfkeli yüzü de azda olsa hafiflerken, "Hoşbulduk Karan." Dedi.

Bu iki iri cüsseli adamın arasında kendimi dahada küçülmüş hissediyordum.

"İçeriye geçelim buyrun."

İsminin Karan olduğunu ögrendiğim adam eve geçmemiz için işarette bulunurken Aytaç eliyle belime yaptığı temasla beni ilerletmeye başladı.

Salondaki büyük koltuk takımlarına hepimiz yerleştiğinde ben etrafı hafiften süzmekle meşguldüm. Buraya ne bok yemeye geldiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Aytaç boğazını hafifçe temizleyip konuya girdi.

"Karan benim yakın bir arkadaşım Gaye, bize yardımcı olacak." Gözlerimi Karana doğru çevirdiğimde göz göze geldik, aynı Aytaç gibi duruyordu, bakışları donuk ve korkutucu.

Böyle birine nasıl güvenebiliyordu ki Aytaç? En fazla 6 yıldır tanıyor olabilirdi bu adamı. Onun öncesi olsa bende tanıyor olurdum.

Karan başıyla bana selam verdiğinde ayıp olmasın diye bende kafamı salladım. Gözlerimi onun gözlerinden çektiğimde Aytaça doğru baktım. Oda bir şey söylememi bekliyordu.

Ne diyeceğimi bilemediğim için saçma bir soru ortaya attım. "Nasıl bir yardım olacak?"

"Diğer yerlerde ki güvenliğinden emin olana kadar burada kalacaksın. Hiç kimseye burada kaldığın hakkında bilgi vermemen gerekli. Karan babamın düşmanı olduğu için burada olduğun aklına gelmeyecek, çünkü Karanın benim dostum olduğunu bilmiyor."

Hiç tanımadığım insanın evinde kalmak içimi huzursuz etmişti. Aytaç da emrivaki yapıyordu şuanda, ben git gide daha çok geriliyordum.

Ürkekçe Aytaçın kulağına yaklaşıp fısıldayarak konuştum. "Güveniyor musun?"

Aytaç gözleriyle beni onaylandığında, "Bir sorun çıkmayacak güzelim." Dedi.

Umarım çıkmazdı, başka bir sorun kaldırmaya halim yoktu.

"Sende kalacak mısın burada peki?" Aytaçın gözleri gözlerimden kaçarken ben cevabımı almıştım bile.

"Sürekli gelmem senin için çok tehlikeli. Eğer fark etmediğim bir an takip ediliyorken gelirsem seni bulurlar."

Burada ne kadar kalacağımı bilmeden günlerimi harcamak gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.
Belki bir hafta sürecekti, belki bir ay, belkide bir yıl. Belirsizlik canımı yakıyordu.

Gözlerimdeki yaş akmadan elimle hızlı bir şekilde sildiğimde titreyen sesime engel olamadan, "İşim ne olacak?" Diye sordum.

"Çıkış işlemlerini halledeceğiz, düzenli hayatın olursa seni bulmaları çok daha kolay olur."

Tırnaklarımı öfkeyle yumruk yaptığım elimde etime doğru bastırdım. Her geçen gün daha boka çevriliyordu hayatım.

İtiraz etmek istedim, ama bu sadece işlerin daha zorlaşmasına sebep olacaktı.

Başımı belli belirsiz salladım.

Bizim susmamızla Karan konuşmaya başladı.

"Merak etme yenge, ben genel olarak eve sadece uyumak için girerim. Evde sadece sen ve hizmetliler olacak, için rahat olsun."

Karan bu gergin halimi anlamış olacak ki içimi rahatlatmak amacıyla konuşmuştu.

Bir dakika bir dakika, yenge mi demişti o?

"İsmim Gaye. Lütfen ismimle hitap edin."

Karan demiş olduğuma cevap vermezken ayaklandı.

"Aytaç gitmeden önce çalışma odama uğra, Şule size odanızı gösterecek." Karan hızla yukarı çıkıp giderken arkasından kısa bir süre baka kaldım.

Gözlerim merdivenlerden Aytaça doğru çevrildiğinde gözleriyle yüzüme dikkatle bakıyor olduğunu gördüm.

Ama sen böyle yapınca bana sıcak basıyor ya!

"Aytaç emin misin güvenmem gerektiğine. Adamı daha ne zamandır tanıyorsun ki?"

Aytaç başını olumlu anlamda salladı. "Merak etme Gaye, Karanın bana benimde Karana birer can borcumuz var. Ondan yanlış gelmez sanada banada."

O kadar emin konuşmuştu ki aralarında ki yaşanan ilişkiyi merak etmedim diyemezdim. Hem ikisinin de birbirine can borcu varsa borçlar kapanmaz mıydı?

Belkide farklı olaylardı bu can borçları.

Şule yanımıza geldiğinde bizi kalacak olduğum odaya götürdü. Oda geniş ferahtı. İç tasarımı zengin odaların sahip olduğu bir dekordaydı.

Şule odadan çıktığında Aytaçla baş başa kalmıştık. İçimde gergin bir his vardı ama Aytaçın başını ağrıtmak istemiyordum bu sıkıntılarımla.

Daha önce hiç tanımadığım birinde kalmadığım içindi bu sıkıntı, birkaç güne alışabilmeyi umdum.

"Gaye ben çok üzgünüm, sana böyle zoraki bir hayat yaşatıyorum, ama mecburum, ben herşeyi halledeceğim ve eski hayatına geri döneceksin."

Umarım.

Başımı belli belirsiz sallamakla yetindim. Konuşulacak birşey yoktu artık.

Aytaç tam sarılmak için yeltenmişti ki telefon zil sesiyle durdu. Cebinden telefonu çıkardığında arayan kişiye baktı.

Bende göz ucuyla baktığımda arayan kişinin Özgür olduğunu gördüm. Hani şu Aytaçın sağ kolu gibi olan adam.

Aytaç telefonu açıp kulağına götürdü. Karşı tarafı dinlerken kaşları her bir saniye daha çok çatılıyordu.

Bir müddet karşı tarafı dinledikten sonra tüm evi inletecek derecede bağırdı. "Ne diyorsun Özgür ne yangını?"

Elimi kalbime götürdüğümde Aytaçtan gelecek olan haberi korkuyla bekliyordum.

"Boşuna mı onca adam bekliyorsunuz Allah kahretsin." Elindeki telefonu sinirle kapattığında merakla suratına bakıyordum.

Aytaç nefesini kontrol etmeye çalışarak bir süre soluklandı, nasıl diyeceğini bilemiyor gibiydi.

"Aytaç ne yangını? Neresi yanmış?"

Aytaçın gözleri acıyla açıp kapanırken mahçup tonda konuştu.

"Gaye sizin evde yangın çıkmış."

Bölüm Sonu

Eveett nasılsınız bakalım, nasıl gidiyor?

Okullar açılmadan umarım bölüm stoklayabilirim. Okul dönemi bölüm yazmaya vakit bulamıyorum.

Sizce Karan iyi biri mi?

Aytaçla Karanın geçmişinde ne olmuş olabilir?

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alabilirim.

Kendinize cici bakın öptm.

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

1.1M 15.7K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
1.1M 39K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1.1M 63.6K 37
İclal Akbulut sosyal medyada "Foxy" nickiyle bilinen yayıncı Berkay Kurnaz'a bakmayacağını düşünerek mesajlar atar. #1 - gençkızedebiyatı [16.08.2023...
882K 42.7K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...