Mardin'e Tutsak.

By Jutenya_

11.6M 572K 434K

18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve... More

Mardin'e Tutsak 1🕯️
Mardin'e Tutsak 2
Mardin'e tutsak 3
Mardin'e tutsak 4
Mardin'e Tutsak 5
Mardin'e Tutsak 6
Mardin'e Tutsak 7
Mardin'e Tutsak 8
Mardin'e Tutsak 9
Bölüm 10
11. Bölüm
12. Bölüm
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
24. Bölüm (Özel bölüm)
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
Zayda Mirşah
Küçük Zerya
Zerya 19 yaşında
Gelecek bölümden alıntı
37.Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
bölüm alıntısı
41. Bölüm
Yeniden Doğmak
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Benim Özelim 2
Herkes Öldürür Sevdiğini
Alıntı
Büyük karar (alıntı)
Bilinmezlik (Part 1)
Bilinmezlik (Part 2)
Bilinmezlik (Part 3) Büyük Karar
Yoktan Var Olmak (alıntı)
Yoktan Var Olmak
Pişmanlık
Bir Daha Asla (Part 1)
Bir Daha Asla (Part 2)
Bir Daha Asla (Part3)
Yeniden...
Küçük Bir Anlaşılmazlık 1
Küçük Bir Anlaşılmazlık 2
Yoktan Var Oluş
Yeniden Berdel
Yeniden Berdel 2.
Zahter Gibi
Zahr...
Mecburiyetten AŞK'A
Mecburiyetten AŞK'A 2
Açıklama
Canıma And
Elbise
Bilinmeyen Hesaplar
Doğum Günü Etkinliği
Bilinmeyen Sırlar
Bilinmeyen Sırlar Part2
Varis
İlk Defa Babam Gibi
İlk Defa Babam Gibi (part 2)
İlk Defa Babam Gibi Part 3
küçük bir bedel
Başı buyruk işler

Bilinmezlik

110K 5.9K 3.6K
By Jutenya_

Merhaba canlarım ve yine ben.

Bildiğiniz gibi Mardin'e tutsak ilk seri bitmek üzere, bende büyük heyecan var.

Ve ikinci seri açıkçası bu kitapta yaşananlar daha hiçbir şey ikinci kitap efsane olarak geliyor ve asıl olaylar orada başlıyor.

Hálin ve Azad hepinizin evine misafir oldu ve hepiniz çok sevdiniz. Onlarda hepinizi çok sevdi.

İyi ki varsınız.

Unutmayın Mardin'e tutsak final olmuyor. Kitap iki seri olacak biz birinci seriyi bitiriyoruz. Kitap 2 milyonu geçti elimizde şekillendi elimizde büyüdü. Yeni doğandı emekledi ve artık elinden tutup yürümesini sağlıyoruz.Yanımda olup her türlü yardımlarıyla destek veren herkese teşekkür ederim.

Wattpad duyurularından haberdar olmak için lütfen şurayı Jutenya_ tıklarak takibe alın. Beraber kocaman bir aile olduk.

Özellikle Twitter kullanan arkadaşlar lütfen jutenya_ hesabımdan beni takibe alın.

Ve unutmadan hepiniz benim hayal evreninde bana ışık olan yıldız tozlarısınız. Hayatıma renk kartınız.

Bölüm tatlı okuyucum Esrakarabeyy'e geliyor.

Yeni gün

Yeni umutlar (dı)

Zerya artık hayatına uyum sağlamış ve memnundu. Aşık olduğu adamın kollarında güne başlıyor ve hiç şikayet etmiyordu. Bakışlarını tavana çevirip kısa bir süre tavanla bakışarak yüzünü sıvazlayıp ayağa kalktı. Bakışları odada Azad'ı arasa da işe gitmiş olabileceğini düşünerek banyoya ilerledi. Elini yüzünü yıkayıp aynadaki yansımasına baktı. Bu aralar aynaya bakmaya bile korkar olmuştu bakışlarını korkarak yana çevirdi ve sesli bir şekilde yutkundu.

Yine oradaydı ve ona gülümsüyordu. Artık korktuğunu gizleme gereği duymuyordu. Psikoloğuna bunu anlatmatdığı için pişmanlık duyuyordu,bir daha ki seansta ilk işi gördüğü halüsinasyonları anlatmak olacaktır.

Karşısındaki Hálin elini uzatıp gülümser bir şekilde "çok güzelsin benim gibi"

Zerya gözlerini kapattı eskiden gözlerini kapatınca onu duymuyor açınca ise görmüyordu lakin artık öyle değildi. Kulakların da sesi yankılanıyor gözlerini açtığında hala yanında oluyordu.

"Hálin aç gözlerini sen gözlerini kapattın diye ben gitmiş olmayacağım"

Zerya gözlerini hızlı bir şekilde açıp korkan bakışlarla "sen gerçek değilsin"dedi.

Karşısında ki Hálin'in dudakları kenara doğru kıvrıldı. Kafasını yana eğip "bende öyle diyordum ama sonum şu oldu" işaret parmağıyla Zerya'yı gösterip "senin gibi akarsudan çok korkardım, aynı senin gibi, Azad ilk seni seviyorum dediğin de suya düştüğün andaki gibi korkuyordum"

Zerya sadece yutkuna bildi lakin karşısındaki Hálin eğlenir bir tonda "senin gibi sadece akarsulardan korkardım öyle denizlerden göllerden değilde sadece akarsular "

Zerya gözlerini irice açıp kafasını olumsuzça sallayınca karşındaki Hálin gözlerini kısıp"biliyor musun ben bizi papatya çiçeğine benzetiyorum "

Zerya yutkunarak anlamsızca kafasını sallayıp "neden" titreyen sesiyle "niye papatya"

Hálin bir adım geriye gidip "biz kır papatyası gibi özel ve güzeliz herkesin hemen isteyeceği ve hemen vazgeçeceği kadar değersiziz. O benden vazgeçti Gewer'de senden"

Zerya gözünden dökülen yaşlarla kafasını olumsuzça sallayıp "hayır"diye bağırdı.

Hálin "evet"diye bağırıp "biz papatya çiçeğiyiz önüne gelen seviyor sevmiyor diye lades der gibi yapraklarımızı yolluyor"

Zerya gözündeki yaşı silip "hayır ben papatya değilim Azad için mavi orkideyim onun gibi değerli ve kıymetli yım"

Titreyen dudakları ile gözündeki yaşı silip "Gewer isteyerek benden vazgeçmedi. Azad sonunda ölüm bile olsa beni bırakmaz " göz yaşlarını elleriyle silip kafasını olumsuzça salladı ve "sen gerçek değilsin "diyerek gördüğü halüsinasyonun yanından geçip elini kapı kulpuna attı. Banyodan çıkmadan duyduğu sesle kaskatı kesildi.

Kafasında duyduğu" Fırat'tan korkma suyu çok soğuk değil"sözleriyle giyinme odasına girdi ve ilk bulduklarını hemen üstüne geçirip yatak odasına girdi.

Azad olmadığı için tek başına kahvaltı yapmak istemiyordu. Daha doğrusu artık tek kalmaktan korkuyordu.

Alt kata indiği gibi terasta gelen gülüşme sesleri ile adımlarını oraya yönlendirdi. Azad'ı gördüğü gibi hızlı adımlarla ona doğru ilerleyip sedire oturdu ve hiç beklemeden kolunun altına girip ona sarıldı. Bu ne Azad'ın ne de orada olanların beklediği bir şeydi. Azad karısını kolunun altına alıp onu kendisine doğru çekti. Onlara bakan kimseyi umursayacak durumda değildi. Zerya'nın çenesini tutup kaşlarını çatarak bakışlarını karısının yüzünde gezdirdi. Endişeli bir tınıyla "Hálin güzelim ne oldu"

Zerya bakışlarını Azad'a çevirip ağzını açıp kapadı. Bakışlarını çevresinde gezdirdiğinde tek başına olmadığını görünce Azad'a dönüp "kabus gördüm seni göremeyince de korktum"

Azad gözlerini kısıp "sadece kabus gördüğün için bu kadar korktuğuna emin misin?"

Bahoz ağa ve diğerleri dikkatli bir şekilde onları izliyordu.

Zerya elini boynuna götürüp kaşıyarak gülümsedi ve "iyiyim her sabah seninle beraber uyanmaya alışığım göremeyince her nedense endişelendim"

Azad onu tekrar kendisine çekip dudaklarını anlına bastırdı ve ayağa kalktı. Orta sehpada bulunan bakır sürahiye ilerleyip bir tas su doldurdu ve geri dönüp karısına uzatıp içmesine yardımcı oldu.

Mehmet bey gördüğü sahneyle kalbi sıkıştı ve elini göğsüne götürüp okşamaya başladı. Rima'da ölmeden bir kaç hafta önce işten döndüğü bir vakit merdivenleri inip sımsıkı kendisine sarılmıştı. Boğazı düğüm düğüm düğümdü yanında oturan Pervin elini tutup sıkınca elini hızlıca çekti. O gün Rima ilk defa yanında kalmasını gitmemesini istemişti lakin Havin kapıya gelip hasta olduğunu ve baba seninle kalmak istiyorum diye yalvarmıştı. Mehmet bey hatırladığı detayla yüzünü sıvazlayarak ayağa kalktı, gömleğinin ilk üç düğmesini açarak orada uzaklaştı.

Rima ilk defa yanında kalmak istemişti ama o ondan istediği bir geceyi bile ona verememişti. Havin'in elini tuttuğu anda o çocuk kadar sana ihtiyacım var ne olur gitme kafamdaki sesler susmuyor deyişi ona dönüp ilaçlarını iç ve uyu diye verdiği cevaptan sonra onun yaşadığı hayal kırıklığıyla gözündeki yaşlarla beraber titreyen ses tonuyla gitmeme izin vermiyorsan bari yanımda dur. Zira ben delirmek üzereyim demişti.

Ondan son defa bir şey isteyişiydi ve istek ömür boyu kalbine dert olarak nakış edilmişti. Nefes alamadığını hissediyor ve nefes almak istemiyordu. Konaktan çıktığı gibi hızlı bir şekilde arabasına bindi ve ezbere bildiği yolu kısa bir süre içinde sürüp mezarlığa geldi.

Bu aralar çok sık buraya gelir olmuştu. Sarsak adımlarla mezarlığın içine girip aynı adımlarla yürüdü. Mezar birkaç metre kala durdu. Onun mezarına gidecek yüzü yoktu. Adımlarını yaşarken Rima'ya atamadığı gibi mezarına da atamıyordu. Büyük bir nefes alıp annesinin mezarına yürüdü. Annesinin mezarının yanına çöküp başını eğdi. Sanki Rima onu görüyor gibi utanıyor ve çekiniyordu. Biliyordu buraya gelişi bile yüzsüzlüktü, boğazı düğüm düğüm bir şekilde hıçkırdı. Omuzlarına aldığı ah büyüktü ve yıllar geçtikçe altında ezildiğini hissediyordu.

Bakışlarını Rima'nın mezarına çevirmeden "oğlun 29 yaşında senin öldüğün yaşta, heybetli bastığı yeri titretiyor."Gözünden akan yaşı silip "kızımız doğsaydı hemen hemen karısıyla aynı yaşta olurdu. "

Boğazın da kocaman bir yumru vardı ve bir türlü geçmiyordu.

Gülümser bir şekilde"Aşmi doğsaydı Hálin'e çok benzerdi. Çünkü o sana çok benziyor. Biliyor musun ben ona her baktığımda doğmayan kızımızı görüyorum. Hem ona Aşmi ismi çok yakışırdı değil mi? Ay gibi ışığı olmasa bile her karanlığı aydınlatırdı. Belki doğsaydı ikimizin hayatına da ışık olacaktı"

Elini yumruk yapıp dizine vurdu. Büyük bir nefes alıp"senin nefesini kestiğim gibi onunda nefesini kestim değil mi?"

Elini annesinin mezarına koyup destek almak istercesine mermer taşı sıktı, Rima'nın mezarına bakmaya yüzü yoktu sanki Rima onu görüyor gibi utanıyordu. Bakışlarını kısa bir süre Rima'nın mezarına çevirip "o benim gibi değil bugün kimseyi takmadan sımsıkı karısına sarıldı. Ben ise benden istediğin bir geceyi bile sana fazla gördüm" hatırladığı detayla dudakları kenara kıvrıldı "Hálin'i zorla aldı. Elinden tutup konağa bu benim karım diye getirdi. Akşamı onu vermem diye iki aşiretin önünde tek başına durdu. Ben o anda anladım onun o kıza aşık olduğunu" bakışlarını mezardan alıp"yıllardır gözü kimseyi görmeyen Azad o kıza aşıktı galiba benim gibi ilk görüşte aşktı "boğazı düğüm düğüm"o benim gibi değil gözü ondan başka kimseyi görmüyor. Benim yapamadığı mı yaptı, ne yaptı ne etti gelinini kendisine aşık etti. " Elleri annesinin mezarında ki otlara gitti. Rima'nın mezarında sararan otları yolmaya hakkı olduğunu düşünmüyordu bunun için annesinin mezarında ki otları yolmaya başladı. "Gelinin Hálin ona aşkla bakıyor. Senin bana hiç bakmadığın gibi ona bakıyor. "Titreyen sesiyle "o bakışları hiç hak etmediğimi biliyorum zaten oğlun bıraktığın mektubu okumama da izin vermedi. 14 yaşından sonra ona oğlum dememi de istemiyor."

Annesinin mezarında ki otları yolluyor lakin dilinden dökülenler Rima içindi. Rima ona kör ve sağır olanların arasından ayrılıp ebedi uykusuna yatmış ve ona sağır olanlara artık sağır olmuştu.

"Biliyorum bunların hiçbirine hakkım yok"

Otları yollarken elleri kanamıştı sessiz bir şekilde ayağa kalkıp "buraya gelip seni rahatsız ettiğimi biliyorum lakin hala sensizliğe alışamadım, beni hiç sevmemene rağmen ben sensiz bir hayatı istemedim"

Arkasını dönüp mezarlıktan çıkarken "yanın da yer vereceğini bilsem bir dakika durmam gelirdim ama burada istemediğin gibi orada istemeyeceğini çok iyi biliyorum."

Mezarlıktan çıkarken arkasını dönüp Rima'nın mezarına baktı, büyük sesli bir nefes alıp "ömrünü heba ettiğim için özür dilerim"dedi lakin onun tarafından affedilmeyeceğinin bilincindeydi. Zaten bazı haklar helal edilmezdi.

Rima'nın ki gibi...

&
&
&

Azad giden babasının arkasından kısa bir süre bakıp bakışlarını kendisine sarılmış karısına çevirdi.

Gözlerini kısıp dikkatli bir şekilde bakışlarını karısının yüzünde gezdirdi " Hálin güzelim ne oluyor,neyin var bu pek kabus gibi değil psikoloğunla konuşmamı ister misin?"

Zerya alt dudağını ısırıp bakışlarını ondan çekti, karşısında oturan Pervin keyifliydi. Onun bu halinden büyük bir haz alıyordu.

Karısının bakışlarını çekmesiyle çenesini tutup kendisine çevirdi ve burnundan solar bir şekilde "neden ben bir şeyleri saklıyorsun hissine kapılıyorum"

Zerya kafasını olumsuzça sallayınca, sesinde keskin bir tınıyla "Hálin eğer olurda sakladığın bir şey varsa şimdi söyle "

Gözlerini kısıp"beni kendinle sınama "

Zerya ona sımsıkı sarılıp "vurulduğundan beri bir tedirginlik var üzerimde seni yanımda göremeyince huzursuz oluyorum "

Duyduklarıyla dudaklarını karısının saçlarına bastırıp "o anları sana yaşattığım için özür dilerim"

Zerya bakışlarını kara harelere çevirip "saçmalama"dedi.

Bahoz Ağanın boğazını temizlemeyip kaşlarını çatmasıyla Zerya utanarak geri çekildi. Aşağı inince sadece Azad'ı fark edip ona sarılmıştı. Pervin elinde kahve eğlenir bir şekilde onları izliyordu. Zerya kafasını eğdiği gibi Azad onu kendisine çekip başını göğsüne yasladı. Zerya çekilmek istese de Azad eliyle omzuna baskı yaparak onu durdurdu. Dudaklarını saçlarına bastırıp "Hálin senin ait olduğun yer sadece burası burada durmak için kimseden çekinmene gerek yok"

Zerya ona yaslanınca Azad bakışlarını karşısında ki Pervin'e çevirdi. Dedesinin tepki göstereceğini düşünmüyordu lakin Pervin'in keyifli halleri ona normal gelmiyordu. Pervin elindeki kahveden bir yudum alıp "Hálin'ciğim konuşurken psikolog dediğini duydum istersen ben sana yardımcı olabilirim. Belki bilmiyorsun ama ben psikoloğum"

Zerya anlamsızca ona bakınca Azad kendinden taviz vermeyen bir ses tonuyla "Pervin Hanım kaç yaşına geldin öyle her şeye herkese kulak misafiri olmamayı bir türlü öğrenemedin"

Pervin Hanım yediği azarla dişlerini sıktı, elindeki bardağı sıkarak "sonuçta biz bir aileyiz gerektiği konularda bir birmize destek olmamız gerekiyor değil mi?"

"Hayır!"

Azad'ın cevabı keskin ve netti "sen ve kocan benim ailem değilsiniz bana yardımcı olmayı bırak benim ve karımın adını bile ağzınıza almayın " daha sonra sakin bir şekilde karısına dönüp şefkatli bir tınıyla"Hálin güzelim sen kahvaltı yaptın mı?"

Pervin ona bakıp dişlerinin arasında fısıldar bir şekilde "ruh hastası"dedi ve hızlı bir şekilde ayağa kalkıp oradan ayrıldı.

Bahoz ağa dikkatli bir şekilde torununa bakıyordu lakin Azad'ın gözleri sadece karısındaydı, Zerya bakışlarını ondan çekip ne cevap vereceğini düşündü. Cevap verirse ikinci azadın kendisinin yiyeceğini biliyordu. Ağzını açıp geveler bir şekilde "bir şeyler atıştırdım" dedi yalan söylüyordu ve yalan söylediğini Azad biliyordu.

"Geveleyerek cevap verdin, gerçi hata benim senin katiyen açıkmadığını kahvaltı kavramını bilmediğini unutmuşum"

Zerya gözlerini irice açıp şaşkın bir şekilde ona bakınca Azad onu elinden tutup "kalk önce karnını doyuralım sen doyduktan sonra yine isyan edersin"dedi ve karısının elinden tutup kaldırdı ve terastan ayrıldı.

Yukarı katın merdivenlerine yönelmeden aşağı kattaki Hacer Hanım'a seslenip katlarına kahvaltı istedi ve karısıyla beraber yukarı çıktı.

Onların arkasından bakan Pervin keyifli bir şekilde aşağı inip mutfağa girdi. Avcunda tuttuğu kutuyu Hacer Hanım'a uzatıp "az kaldı sona yaklaştık sen ve Ayşe daha fazla dikkat edeceksiniz"

Hacer Hanım üzgün gözlerle ona bakınca Ayşe elinde tuttuğu şişeye bakıp"Hanım'ım ya yakalanırsak Azad Ağa'nın öfkesi malûm eğer karısına ilaç verdiğimizi öğrenirse sadece bizi değil tüm soyumuzu kurutur"

Pervin elini göğsünün altında çapraz bir şekilde bağlayıp"verdiğim ilaçlar kanda kolay kolay tespit edilmez ama olurda şüphe duyar ve olayı çözmeye çalışırsa bu da imkansız siz sadece dediğimi yapın gerisi bende"

Pervin Hanım bakışlarını Hacer'e çevirip "sende gözlerini doldurma bunu ilk defa yapmıyorsun, Mehmet senin sayende bana geldi. Rima'yı seninle beraber intihara sürükledik

Elini kaldırıp tırnağındaki tozu atar gibi yaptıktan sonra bakışlarını Hacer'e çevirdi. Dudaklarını ıslatıp "pardon intihar etmedi oğlunu kontrol ederken itildi"dedi ve kahkaha atıp "dediklerimi yapın gerisine karışmayın zaten yolun sonuna geldik "

Mutfaktan çıkarken hala gülüyor ve yaşanacakların hayalî ile büyük haz alıyordu...

Azad karısıyla beraber yukarı çıkıp onu oturma odasına yönlendirdi. Zerya sessizce onu takip ediyordu. Azad koltuğa oturdu ve onu hızlı bir şekilde kucağına çekti. Bu Zerya'nın beklediği bir hareket değildi ve ağzından çıkan çığlığa engel olamamıştı.

Elini uzatıp karısının yüzüne dağılmış saçlarını kenara verdi. Kara bakışlar keskindi. Elini onun sırtında gezdirip tişörtünün içine soktu ve parmak uçlarını onun çıplak teninde gezdirip "bana niye yalan söylüyorsun"

Zerya tenin de hissettiği dokunuşlar dudaklarını ısırıp sadece"dur "diyebildi.

Azad boşta kalan eliyle onun sol tarafındaki saçları kenara verip dudaklarını oraya bastırdı ve nefesini onun tenine üfleyip arzu dolu bir sesle "Hálin neyi yapmayayım"diye onu yanıtladı. Sesinde eğlendiğini belirten bariz bir tını vardı.

Zerya teninde hissettiği dudaklarla yutkundu, biraz önce başka bir konu konuşuyorlardı lakin ne konuştuklarını ikisi unutmuş gibiydi. Zerya elini onun boynuna atıp bakışlarını kara harelere çevirdi duruşunu düzeltip kucağında ki pozisyonunu bozdu ve bacaklarını ayırarak Azad'ın bacaklarının üstüne ata biner gibi oturdu. Bakışlarını onun kara irislerin de gezdirip "Azad Saruhan küçük olduğuma bakıp benimle oynamaya kalkışma"dudaklarını kocasının dudaklarına yaklaştırıp nefesini onun tenine değdirircesine " yandığımdan kat be katını yakarım"dedi dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

Azad'ın onu belinden tutup dudaklarına açlıkla yapışması kısa sürmüştü. Geri çekildiklerinde ikisi de nefes nefesydi.

Zerya gülümsedi.

Azad onun boynuna doğru ilerleyip burnunu onun teninde gezdirdi. Aldığı solukla beraber "kokunu çok seviyorum ama benim gibi kok mana aşığım"

Dudaklarını boynuna bastırıp "burası benim memleketim huzur bulduğum vatanım ve ben buraya hep hasretim. Benim olduğunu biliyorum, yanımda olduğunu biliyorum ama sürekli özlemim var"

Dudaklarını tekrar bastırıp "sabah korkup bana anlatmatdığın şey neydi"

Zerya duyduklarıyla gözlerini irice açıp onu itti "bu huyundan nefret ediyorum"diyerek onun üstünden kalkmaya çalışınca Azad onu belinden tutup buna izin vermedi.

Boğazını temizlemeyip "Hálin güzelim gerçekten anlatmadığın gizlediklerin olduğunu düşünüyorum"

Kafasını yana doğru eğip onun mavi harelerine bakarak "zor bir dönemden geçtin, istemediğin kararlara zorlandın bunların etkisinde kalmış olabilirsin. 19 yaşındaki bir genç için ağır şeyler üstüne evlilik ve bir aşiretin yükü omuzlarında, lütfen içine atma en azından benimle paylaş"

Azad beden dilinden insanları çözen biriydi. Konuşurken karısının göz bebekleri titriyor ve el hareketleriyle doğru düşündüğünü n farkındaydı.

Zerya dudaklarını ıslatıp bakışlarını ondan çekerek "bazen kabus görüyor ve etkisinde çok kalıyorum"

Azad ona dikkaliçe bakıp "bunu psikoloğuna anlattın mı?"sesinde onun vereceği cevabı merak eden bir tını vardı.

Zerya bakışlarını ondan çekmeden"evet anlattım "

Hırıltılı bir nefes alıp"yaşadıklarımın etkisi olarak depresyon olabilir "
Bıkkın bir tonda "her şeyi içimde yaşadığımı bunun ileride panik ataklarına sebep olacağını ekledi"

Azad onu dikkatli bir şekilde gözlemliyor verdiği tepkiden doğruluğunu anlamaya çalışıyordu

Zerya büyük bir nefes alıp "bunları zaten bildiğini biliyorum, benim için endişelenme bu defaki seansta şeffaf olacağım"

Gelen kapı sesiyle Zerya hızlı bir şekilde bedenini koltuğun öbür tarafına atıp bakışlarını Azad'an çekti.

Azad telaşla hareket eden karısına bakıp "umarım doğru söylüyorsun çünkü beni kendinle sınarsan olacaklara ben karışmam"

Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi. Gelen Hacer Hanım'dan tepsiyi alıp masaya doğru ilerleyip "Hálin kendini her seferinde aç bırakmandan hiç hoşlanmıyorum buna bir çözüm bulmamız gerekiyor"

Zerya oturduğu yerden kalkıp"bazen Zayda sultanla bir akrabalık bağın olduğunu düşünmüyorum değilim "

Azad'ın onun için sandalyeyi çekmesiyle oturup " onunla da okula gittiğim her sabah bu konuşmayı yapıyorduk"

Azad karısının yanındaki sandalyeye oturup "Zayda Hanımdan bunun için ders alabilirim "

Zerya çayına uzanıp avcuna doldurduğu şekerleri bardağa bıraktı. Azad yüzünü somurtup ona bakıyordu.

Zerya keyifli bir şekilde çayını karıştırıp "hiç öyle bakma ben senin gibi entelektüel değilim kendime eziyet edip çayı şekersiz içemem "

Azad çayını karıştıran karısına bakıp "çayı şekersiz içmek sağlıktır hem şekersiz çayda onun aromasını daha fazla alır ve çayın gerçek tadını alırsın "

Zerya onu önünde duran şekersiz çayla dudaklarını büzüp " ben böyle mutluyum kaçak çayım ve küp şekerlerimle çok mutluyum hem aldığım tad bana yetiyor"

Çayından aldığı yudumla gülümseyince Azad kafasını olumsuzça sallayıp önüne döndü. Ertelenmiş bir konuşmaları lakin keyfini kaçırmak istemediği kahvaltıları vardı.

Daha sonra ikisinin keyifli bir şekilde kahvaltı etmeleri ile bitmişti.

Azad kahvaltısını ettikten sonra direkt çalışma odasına geçip karısının psikoluğunu arayıp ona gözlemlediği kadar karısının hareketlerini anlatıp daha sonra evlilik yıldönümleri için hazırladığı şeye odaklandı.

İlk evlilik yıldönümünleriydi. Onlara özel olmalı diye düşünüyordu.

Daha doğrusu karısını anlatabilmeliydi.

Kısa bir süre sonra Zerya odaya girip Azad'a doğru ilerledi. Onun çizim yaptığını görünce bakışlarını odada gezdirip daha önce girdiğinde ilgisini çekse de bakmadığı kitaplığa ilerledi.

Elini kaldırıp parmaklarını kitaplarda gezdirdi. Kapaklarından eski ve yabancı baskı olduğunu anlaması zor değildi.

Eline aldığı kitabı meraklı bir şekilde açtı ve bakışlarını sayfalarda gezdirdi. Kitabın sayfalarını çevirince meraklı bakışlarının yerini hayal kırıklığı aldı.

Boynunda hissettiği nefesle gülümsedi.

Azad karısının arkasında durup onu belinden tutarak kendisine çekti ve diğer eliyle onun elini tutup karısının parmaklarını satırların üzerinde gezdirip tenine efsunlu bir şekilde fısıldıyarak " Nasıl da tuhaf, nasıl da anlaşılmaz oyunlar oynuyor, alınyazımız bize! Acaba arzuladığımız bir şeye hiç kavuştuğumuz olmuş mudur... Kavuşmak için var gücümüzü harcadığımız bir şeyi elde etmişliğimiz? Galiba bunun tam tersi oluyor hayatta."

Kitap Nikola Gogol"a aitti. Zerya gülümseyip açtığı sayfanın paragrafında parmaklarını gezdirdi. Azad onun elini parmaklarını uzatıp gözlerini onun boynuna bastırıp aynı fısıltıyla "mutluluktan neredeyse kahkaha atacaktı. Ama bu hayatta hiçbir şey uzun sürmez; ikinci kez duyduğu mutluluk da ilkine oranla pek cansızdı. Üçüncü kez duyacağı mutluluk biraz daha zayıflayacaktı, en sonunda da yok olup gidecekti. O da eski ruh haline dönecekti, tıpkı taşların suda sektirilmesiyle oluşan halkaların bir süre sonra kaybolması gibi..."

Kitap Rusçaydı lakin Azad direkt tercüme ediyordu.

Kitap Nikola Gogol'a aitti. Zerya uzanıp kitabı kitaplığa tekrar geri koydu.

Dudaklarını karısının boynuna bastırıp "ilk baskı ve Rusça"

Zerya onun her yaptığına hayran kalıyordu gülümseyip "biliyorum"dedi.

Azad onu kendisine çevirip çenesini kaldırdı ve dudaklarını büyük bir tedirginlik açlıkla öpmeye başladı. Karşılığını alması uzun sürmedi.

İki beden alev alevdi. Azad'ın parmakları karısının bedenini her seferinde yeniden keşfeder gibiydi. Zerya'nın parmakları önce onun gömleğinin düğmelerini sonrası ise iki beden için vazgeçilmez saatler olmuştu...

Azad istiyorum dedi

Zerya seninim diye onu cevapladı.

Zerya çalışma masasının karşındaki koltukta üstünde Azad'ın gömleği vardı. Bıkkın bir ifadeyle "seninle çok yakın olmamız gerekiyor."

Azad anlamadığını belirtir bir şekilde kaşlarını çatıp "niye "dedi.

Zerya eliyle kendisini gösterip"sonumuzun nasıl bittiği ortada"

Azad'ın üstü çıplaktı Çalınan telefonuyla yerinden kalkıp cevapladı. Konuşurken bakışlarını karısına çevirip onayladığını belirtir şekilde konuşmaya başladı. Telefonu kapatınca "Ferzan'in düğünüme bir hafta var lakin babam hepinizin bir arada olmasını istiyor.

Zerya'nın yüzünde ki gülümsemeyle "kim beni götürecek"

Azad sıkıntılı bir nefesle" Awzer abin yarın seni almaya gelecek "

Boynu şimdiden bökülmüş onsuz geçecek günlerin hasreti onu sarmaya başlamıştı. Gelen telefon sesiyle bakışlarını karısından alıp telefonu açtı.

Boğazını temizlemeyip "Sis ben ölüm kalım meselesi olmadan beni arama demedim mi?"

Karşından gelen cevapla "Rojawan faydası olmazsa yaralı parmağa işemez"

Karşından gelen cevapla kaşlarını çatıp "ulan Rojawan bu bir lira için kırk tekme atıyor. Sizce hepinizi konsere götürür mü?"

Karşıdan aldığı cevapla "biz gelmiyoruz sizde ne haliniz varsa görün ama yarın sabah kapıma gelip ağlıyanı vururum"
Dedi ve telefonu kapattı ona merakla bakan karısını ve görünce sıkıntılı bir nefes verip "Rojawan herkesi konsere delavet etmiş, bende onları uyardım yarın kimse gelip bana ağlamasın dedim

Zerya ayağa kalkıp "Rojawan abimde ne yapsa size yaranamıyor. Ne güzel işte hepinizi konsere davet ediyor. Bu adamın başka ne yapmasını bekliyorsunuz"

Azad omuzlarını umursamaz bir şekilde kaldırıp "tamam bak göreceğiz..."

Zerya yeni güne aşağıdan seslere uzandı. Hızlı bir şekilde yataktan kalkıp terasa yöneldi. Elini yüzünü yıkadığı gibi giyinme odasına girdi. Azad'ın uyuduğnu düşünüyordu lakin yatağa bakınca onunda aşağıda olduğunu anladı.

Hızlı bir şekilde yatak odasından çıkıp aşağı indi. Gördüğü manzara ile yüzünde kocaman gülümseme oluştvu.

Rojawan Azad'ın arkasına gizlenmiş diğerleri gözlerinden ateş saçarcasına ona bakıyordu.

Zerya Azad'a yaklaşıp "ne oluyor"dedi.

Azad arkasına sığınan Rojawan'ı göstererek "sana dön bunun yapacağı şeyden hayır gelmez "dedim.

Zerya anlamayan bakışlarla"ne oldu"

Karan Rojawan'a bakıp ona kızgın oldufunu gösterir bir tonda "hepimizi konser var. Özel bir sanatçı gelecek diye program yaptı. Dün bizde ğece hepimiz hazırlanıp gittik "

Sis yüzünü sıvazlayrak "tworklu İsmail diyorum başka bir şey söylemiyorum "dedi.

Harran araya girerek"festival varmış bu Cimri bizi bildiğin festivale götürdü "

Zerya gülmemek için kendisini zor tutuyordu.

Ali Asaf araya girerek"adam sekiz sesli harfle şarkı yazmış "

Karan Ali Asaf'a bakarak"aaaaa aaaa eee eeee ooooooo"diyerek anaokulu sahnelerine hepimizi yenin
den alfabeyi öğrendik "

Zerya konunun ne olduğunu bilmediği için "konser kötümü bitti"

Sis araya girerek "çok güzel geçti kendimi maziye gitmiş gibi hissettim sanki illkokula geri döndüğüm vakitteydi Hilal dahil yanımızdaki kızlar bizi orada bırakıp gittiler "

Rojawan Azad'ın arkasından kafasını uzatıp"sizede yaranılmıyor"diyince Harran araya girerek tworklu İsmail bir ara halkın arasına karıştı nasıl bir hızla aşağı indiyse aldığım duyumlara göre en son Suriye sınırında görülmüş"

Karan eğlenir bir tonda "aaaaa aaaa eeee eee ooooo ooo Hilal Rojawan'ı kovdu ohhh ohhhh "diyerek onların yanından ayrıldı.

Sis'de onlara yaklaşarak Rojawan'ı kolundan tutup "benim Cimri arkadaşım gel seninle alfabayi yeniden öğrenelim hatta yeni sesli harefler ekleyelim "diyerek onu çekiştirdi.

Harran ve Ali Asaf'da onu takip etti.

Azad karısına döndüğünde birazdan Awzer'in geleceğini bilincinde karısına baktı.

Zerya yukarı çıkıp hızlı bir şekilde hazırlandı. Azad içeri girince bakışlarını ona çevirip gülümsedi.

Azad gitme kal demeyi o kadar çok istiyorduki ama sözler diline dem vuruyordu.

Bir hafta karısı olmadan geçecek onun yokluğunda Azad kimsesiz kalacaktı...

&
&
&
Bugün karısı olmadan geçirdiği üçüncü gündü ve şirkette patlamaya hazır canlı bir bomba gibi geziyordu.

Artık onu gören çalışanlar yolunu değiştiriyor veya saklanıyorlardı.

Sis dostunu keyifle izliyordu. Çünkü Zerya'nın yokluğu tüm şirket üstüne tüm konak hissediyordu.

Azad saatine bakıp "bu kadar hasret yeter "deyip ayağa kalktı. Sis ona anlamayan bakışlarını görünce "karıma gideceğim hiçbir kuvvet buna engel olamaz"

Sis tek kaşını kaldırıp "Bekir Mirşah diyor ve susuyorum"

Azad dişlerinin arasında "zaten bilerek yapıyor aklınca beni onunla alınıyor"

Sis elini çenesine götürüp "bu konuda çok başarılı gibi "

Azad dişlerinin arasında öfkesini belirten bir tonda "evet çok başarılı"

İkisi konuşarak şirketten çıktılar onları takip eden arabalarla beraber Mardin'den çıkıp Amed'e doğru yola koyuldular.

Amed'e girdiklerinde Azad karısını arayıp görmek istediğini söylese de Zerya misafirleri olduğunu ve çıkamayacağını söyleyip onu red etmişti.

Gece yarısı olunca Azad karısını arayıp pencereyi açmasını söyleyince Zerya şaşkınlıkla pencereyi açıp Azad'ın içeri girişini izliyordu.

Azad yukarı tırmandığı gibi onu kendisine çekip "Hálin bende nasıl bir bağımlılık yarattın bilmiyorum ama sensiz uyuyamıyorum"

Zerya ona sımsıkı sarıldı. Yarın kına gecesi vardı. O da kaç gündür kocasını özlemiş lakin yoğunluk yüzünden doğru dürüst konuşma fırsatı bile bulamamıştı.

Azad onu kendinden uzaklaştırıp "üç gündür uyku tutmadı sadece seninle uyumak istiyorum "

Zerya olumlu anlamda kafasını sallayarak onun soyunmasını bekleyip yatağa girdi. Azad karısını kolları arasına alarak "kocaman bir ağayı pencerene tırmantın ya helal olsun"deyip dudaklarını karısının anlına bastırdı.

Zerya ona sarılıp kafasını kocasının göğsüne yaslayıp "ağam aşkından kuleye tırmanan beyaz atlı prensler var. Siz benim için bir pencereye tırmandınız çok mu?"

Azad elini karısının aşık olduğu saçlarına götürüp "Hálin sen iste uzaya çıkayım ama bir daha beni hasretinle sınama "

Zerya saçlarında ki ellerle uykuya dalmak üzereydi. Mırıldanarak "uzaya çıkmana gerek yok hep yanımda ol yeterli" dedi ve uykuya daldı.

Azad kısa bir süre karısını izleyip uykuya daldı...

Sabahın erken saatinde kalkıp giyinmeye başladı. Karısını zor durumda bırakmak istemiyordu. Onun hareketlenmesiyle Zerya'da yatakta doğrulup onu izlemeye başladı. Uykulu gözlerle ona bakıp "Günaydın niye bu kadar erken gidiyorsun"

Azad hızlı bir şekilde karısına doğru ilerleyip dudaklarını onun anlına bastırdı. Keyifli bir şekilde "kayınbabam Bekir Mirşah'ın beni burada pek görmek istediğini hiç sanmıyorum"dedi ve hızlı bir şekilde geldiği pencereden çıkıp gitti.

Zerya uyandığı için uyumams kararı alıp üstünü giydi ve odasından çıkıp avluya indi.

Annesi ve babası avluda oturmuş çay içiyorlardı. Zerya ikisine doğru ilerleyince Zayda Hanım ayağa kalkıp"kızım sen babanın yanına otur ben kahvaltı için hazırlığa bakıp döneceğim.

Zerya kafasını olumlu anlamda sallayıp babasının yanına oturdu ve kendisi için çay doldurup babasına döndü.

Bekir Mirşah bakışlarını kızına çevirmeden " kocan gitti mi?"

Zerya'nın içtiği çay boğazına kaçtı. Bunu beklemiyordu.

Bekir Mirşah arkasına yaslanıp "ona söyle pencereyi değil kapıyı kullansın yoksa kaza kurşununa denk gelir arkasından yaş bile tutulmaz"

Zerya mahcup şekilde kafasını egince "kızım üzül diye söylemedim ama madem bu ailenin damadı pencereden değil kapıdan gelsin"

Bekir Mirşah büyük bir nefes alıp "çok uzaklaşmış olamaz ara kocanı kahvaltıya gelsin"

Bunu kızı için yapıyordu.

Kısa bir süre sonra Zerya Azad'ı arayıp babasının onu kahvaltıya çağırdığını ve gelmesini rica etmişti.

Azad Mirşah'ların konağına girdiği andan itibaren güzel karşılanıp ağırlamanmıştı.

Zeynep onu arkadaşları ve misafirlere tanıştırmıştı.

İzmir'den gelen kuzeni Esra ile iyi anlaştı. Çünkü konakta Mirşah erkeklerini delirte bilen tek canlı oydu.

Akşam kına yakılıp herkes dağılınca Bekir Mirşah kızını dama çağırıp dizlerine yatırmıştı.

Elini kızının saçlarına uzatınca Zerya onun avuç içini öpüp "baba sesine hasret kaldım bana İbrahim bege parsini okusana "

Bekir bey elini kızının saçlarına götürüp kalın sesiyle dengbeji söylemeye başladı.

İbo beg Ermeni işgali sırasında namusunu düşmana teslim etmemek için karısını gelinini ve kızını elleriyle öldüren bir Kürt beyidir.

İbo beg önce karısını sonra gelinini öldürür lakin sıra kızına gelince eli titrer dışarda Ruslar karısını ve gelinini beklerken o içeri de onları kendi elleriyle öldürüyordur.

Kızı babasına bakarak baba katlim sana helal gözünü bile kırpma der ama baba yüreği eli evladına gitmez. Zamanları dardır ve düşman gözünü namuslarına dikmiştir. İbo beg kızının yüzüne baktığı sürece tetiğe basamayacağını anlayınca kızına sırtını dön der ve kızı sırtını döner. Lakin yinede eli titrer bunun üzerine kızı babasına dönüp beg babam katlimde hakkımda sana helal deyip tetiğe basar.

İbo beg bir odada karısı,gelini ve kızının cesediyle saatlerce oturur.

Silahın da mermi bitmiştir kendi canına kıyamıyordur. Kızının cansız bedeninin üzerinde dengbejini yakıp dışarı çıkar. Rus askerleri elindeki silahın boş olduğunu bilmezler ve İbo begi hedef alarak kurşun sıkmaya başlarlar ve İbo beg orada can verir.

Zerya babasının dilinden dökülen her kelimede göz yaşı döküyordu.

Dengbej bittiğinde Bekir bey eğilip kızının saçlarını öptü doğruluğunda onunda gözünden dökülen bir damla yaşla beraber "bende seni katlettim değil mi"dedi.

Zerya gülümseyip "sen beni katletmedin ama mecbur kalsaydın İbo begin kızı gibi katlim sana helaldi"dedi .
Bekir Mirşah damda yer yatağında kızını kolları arasına çekip göğsüne yatırdı ve saçlarını okşayarak derin bir uykuya yatmasını sağladı.

Kızı uyuduktan sonra fısıldayarak "çok yorgun olduğunu görüyorum ve elimden hiçbir şey gelmiyor"diyerek uykuya daldı.

Diğer gün sabah erken uyanılmış Elif ve Kübra bir de kuzeni Esra gelmişti.

Bekir Mirşah kızına gönderdiği beyaz elbiseyle kızının beyaz giymesini istemişti. Zerya Dila' ya ayıp olur diyince onun kabul ettiğini söyleyip Zerya'nın itiraz eden tüm kelimelerin önünü kesmişti.

Akşam üzeri konvoy şeklinde Amed sokaklarını inletir şekilde arabalarda son ses Evlere şenlik kızınız var sesiyle Dila'nın sokağına giriş yapmışlardı. Gelin alma konvoy derken Mirşah'ların köyüne giriş yapmışlardı.

Bekir Mirşah düğünü köyde yapacaklarını söylemişti. Köy meydanı düğün için kurulmuş çok güzel bir ortam sağlamıştı.

Beyaz ve gold detaylarla şık bir ortam ortaya çıkmıştı.

Zerya önde elinde defi brakomı zava sesleri ile ilerliyordu. Yanında Dicle Roşna ve Esra vardı. arkasında Elif Kübra Zayda Hanım elinde ki tepsiyle üstlerine şeker çikolata atıyor. Ki zava ki zava diye bağırıyor elini dudaklarına götürüp zılgıt çalıyordu.

Azad karısını ve ailesini hayranlıkla izliyordu.

Dila ve Ferzan için ortam kararınca Ferzan'ın arkadaşları giydikleri Siyah şalvarlı yelekli takımlar ve sırtındaki siyah beyaz puşilerle görsel şölen sunuyorlardı.

Duyulan zeybek müziğiyle herkes küçük bir şaşkınlık duyuyordu.

Ferzan giydiği şalvar takımıyla kollarını kaldırıp hareket etmeye başladı. Dila Aydın'lıydı ve aşık olduğu kadın için kendi kültüründeki kıyafetlerle Zeybek oynuyordu. Dizini yere çökünce Dila kollarıyla ona eşlik etti.

Arkasında 6 erkek gerçek bir görsel şovdu.

Onların oynaması bitince Bekir Mirşah ortaya gelip ayakta durdu. Tüm heybeti ile dik duruşuyla ayaktaydı. Zayda Hanım kızına hadi diyince Zerya gözündeki yaşlarla ayağa kalktı. Bekir Mirşah'ın kollarını kaldırmasıyla Zerya kollarını kaldırıp hareket etmeye başladı.

Bekir Mirşah kızıyla beraber Reyhani oynuyordu. Kızının önüne gelince dizinin üstüne çöküp elini önce yere sonra göğsüne sonrada dudaklarına götürdü. Böyle bir sahne yoktu. Babalar kızlarını gelin ederken bir veda gibi Reyhani oynarlardı. Bekir Mirşah kızıyla yapamadığı hiçbir şeyi bırakmak istemiyordu. Azad izlediği sahne ile kafasını eğdi. Bunları onların elinden alan kendisiydi.

Son hareketlerle Zerya dönüp sırtını babasının göğsüne dayadı. Bekir Mirşah kızının kulağına eğilip" unutma ben nefes aldığım sürece sırtını koşulsuz dayanacağın dağ olacağım"dedi Zerya arkasını dönüp babasına sımsıkı sarıldı.

Bazı babalar kızlarının en büyük aşkıydı.

Bekir Mirşah gibi.

Daha sonra Zerya ve kuzenleri halaya girip düşman çatlatırcasına halay çektiler. Esra ve Kübra bir ara halay başı için diretselerde sorun erken çözülmüştü.

Zayda Hanım Azad'ı kolundan tutup halaya sokup damadının kolunda halay çekmişti.

Zerya halayın başında olan babası ve amcasını görünce gülümseyip ikisinin arasına girip babası ve amcasıyla el ele halay çekiyordu.

Kısa bir süre sonra üstünde ki beyaz elibseyle gelinle beraber ortada oynuyordu.

Düğün onun için çok güzel geçmişti...

Eve döndüklerinde yorgundu..

Yeni gün yeni umutlar (dı).

Zerya yeni güne boynundaki nefesle uyandı. Onu çok güzel bir gün bekliyordu.

Bugün evliliklerinin 1. Yılıydı.

Bakışlarını yanın uyuyan adama çevirip gülümsedi. Elini kaldırıp parmaklarını Azad'ın saçlarına daldırıp parmaklarını saç telleri arasında dolaştırdı.

Yatakta doğrulup dudaklarını Azad'ın boynuna bastırıp geri çekileceği sırada belinden tutulup çekilmesiyle kocaman bir çığlık attı.

Bugün ilk yıldönümleriydi. Yarında düzenli psikolog seyasanları için İstanbul'a gidecekleri, yapılan tahlillerin temiz çıkması Azad'ı daha şüpheye düşürmüş uzun bir tatil ve psikolog diye direnmişti. Azad'ın dudaklarını boynunda hissetmesiyle gülümsedi. Kocasına göre bağımsızlığı orasıydı.

Kocasının üstünde doğrulup onun kara harelerine baktı. Bir siyahlık bu kadar huzur vermemliydi.

Elini kaldırıp parmak uçlarını onun yüzünde dolaştırdı. Yüzünde hissetiği dokunuşlarla karısının elini tuttu ve parmak uçlarını tek tek öpüp dudaklarını avuç içine bastırdı.

Karısının Mavi harelerine bakıp "bu adam bu kadın için ölür"

Zerya elini onun dudaklarının üstüne bastırıp Azad'ın devamını getirmesine izin vermeden "bu adam bu kadın için ne olursa olsun yaşamalı, bu kadın bu adamın nefes almadığı bir saniye bile yaşayamaz"

Bazen duyguların sözcüklere dökülmesine gerek yoktu. Şimdi olduğu gibi...
&
&
&
Zerya akşama kadar konakta kendi katında hazırlık yapmaya çalışarak günü tamamlamıștı. Akşam Azad eve gelmeden siyah bacağında derin yırtmaçlı bir elbise giydi. Elbisenin sırtı komple açıktı. Hacer Hanım'ı yukarı çağırıp beraber yemek yapmaya çalışmıșlardı. İlk defa biri için bu kadar üzeniyor ve çaba sarf ediyordu. Telefonu eline alıp aramalara girip Azad'ı aradı. Telefon ilk çalışta açılmış huzur bulduğu ses kulaklarına dolmuştu.

Alo demesiyle karşı taraftan duyduğu "söyle Azad'ın ömrü" cevabıyla gülümsedi. Azad'ın hitap şekillerini çok seviyordu. Keyifli bir ses tonuyla "işlerin bitmedi mi eve ne zaman geliyorsun?"

Azad aşık olduğu sesin her tınısına aşıktı. Yaşadığı her saniyede bu sesi dinlese asla sıkılmayacağı ilahi bir dua gibiydi. "birazdan orada olurum" o her şeyin birazıyla büyümüş bir adamdı. Mutluluğun fazlası gözünü çok korkuyor ve arsızlık yapmak istemiyordu.

Aldığı bekliyorum cevabıyla dudakları kenara kıvrıldı. Allah var bekleyenin olması çok güzel bir duyguydu. Sis arabada dostunu gözlemliyor ce onun mutluluğuyla mutlu oluyordu.

Yarım saat sonra elinde Mavi orkideyle konağa giriş yaptı. Onun öyle kimseden çekinmesi yoktu, aksine bazılarının gözüne soka soka yapabilirdi.

Pervin Hanım yüzünü somurtarak ona izliyordu. Üst kata çıkmasıyla yüzünde sinsi bir sırıtma yer almaya başladı ona göre az kalmıştı. Hálin'in sonu yakın gibi görünüyor ve çok mutlu oluyordu. Bakışları üst terası bulunca Rima'nın sulietini görür gibi oldu. Son saatlerini yaşarken gülümsüyordu.

Pervin sırıtıyordu. İşini garantiye almak için Rima korkuluklara çıktığı gibi onu arkadan itmişti...

Zerya hazırladığı masaya bakıp son kontrolleri yapıyordu. Bakışlarını kaldırdığı gibi onunla aynı şekilde masaya bakan Hálin'in gördü. Gözlerini kısa bir süre kapatıp açtı ama gördüğü suliet eskisi gibi kaybolmuyordu. Karşısındaki Hálin onunla yaşıttı. Daha ondokuzundaydı ve hep o dokuz kalmıştı.

Hálin gülümsedi Zerya boynunu kașıdı. Zerya gözlerini kapatıp dudaklarını arayalarak yavaş yavaş ona kadar gözlerini açtığında Hálin hala karşısında duruyor ve gülümsüyordu. Hálin'in elleri saçlarına gitti ve gülümser bir şekilde "biliyor musun benim saçlarım up uzundu. Ben başkası dokununca kestim"

Zerya'ya doğru bir adım atıp "seninde saçlarına bir başkası dokundu sen niye kesmiyorsun"

Zerya bir adım geriye doğru atıp sen gerçek değilsin "dedi. Bakışlarını odada gezdirip" hem ben saçlarımı çok seviyorum "

Saçlarını çok seviyordu. Hálin bir adım daha ona yaklaşıp" ismimi sevmesen bile sonun benim gibi olacak."elini Zerya'nın saçlarına uzatıp fısıldar bir şekilde" Korkma su çok soğuk değil "dedi ve Azad'ın kapıyı açıp içeri girmesi aynı anda oldu.

Azad karısına doğru ilerleyip dudaklarını onun anlına bastırıp, büyük bir hayranlıkla çok güzel olmuşsun"

Zerya cevap veremiyordu ama onun gelmesine çok sevinmişti.

Azad dudaklarını karısının boynuna bastırıp benimsin dedi ve geri çekildi...

Seninim diye onu cevapladı ve ona sarıldı.

Azad onlar için hazırlanmış masayı görünce kolları arasındaki karısının saçlarına dudaklarını bastırdı.

Zerya gülümser bir şekilde dönüp "bu gece ikimiz için özel olsun istiyorum"

Dudaklarını ıslatıp "ilk yıldönümümüz"

Karısının özenmesi bile onun için yeterlidi.

Elindeki mavi orkideyi ona uzatıp "hebunamın bir ömür seninle olsun"

Zerya gülümsedi.

Azad elinde tuttuğu paketi ona uzatıp "bakalım beğenecek misin"

Zerya eline aldığı kutuyu meraklı bir şekilde açıp içinden çıkanlarla gülümsedi.

Azad boğazını temizlemeyip " Hálin sen benim evim yuvamsın bende seni hayal ederek Halin home tasarladım. Site on blog her blog 18 kat 20 daire olacak her katın kendine özel bahçesi olacak yani seni temsil edecek. Sen 18 yaşında bana geldin 20 Şubat'ta doğdun. Blogların hepsi mavi olacak yemyeşil çevresi ile mavi ve yeşil yan yana gelecek.

Zerya onun İnce düşünen yanıyla gülümsedi. Oda elinde ki hediye paketini alıp ona uzattı.

Azad açtığı paketle şaşkınlıkla karısına baktı.

Zerya gülümseyip Ferzan sağolsun futbolculara imzalattı.

Azad'ın gözleri titriyordu. Annesi son doğum gününde Fenerbahçe forması almıştı. Sadece yutkuna bildi. Devamı yoktu.

Zerya yüzünü sıvazlayarak beğenmedin.k diyince Azad onu kendisine çekip sımsıkı sarıldı.

Gece onlar için yeni başlıyor. Bir birlerine gülümsüyorlardı.

Kısa bir süre sonra beraber terasa çıkıp yıldızları izlemeye başladılar.

Azad karısının ne düşündüğünü gerçekten çok merak ediyordu. Zerya ise farklı bir alemdeydi.

Kocasının gözlerine bakarak "seni seviyorum"dedi.

Azad için zaman durdu . Gök yarıldı Azad'ın kulakları seni seviyorum diyten sesi dinliyordı.
Azad dudaklarını karısının dudaklarını bastırdı ve boynunu öptü.

Onlara vaad edilen bir yaşam vardı.

Azad gözlerini açıp kısa bir süre tavanla bakış, elini yatakta dolaștırdığında karısını görmemenin hayal kırıklığı ile bakışlarını odada gezdirip yatakta doğruldu.

Terasın havalanan perdeleri ile oraya yönlendinip terasa girdi. Savrulan tüllerden kurtulunca karısının olmadığını görüp kaşlarını çattı. Yatak odasına gireceği anda karısını görüp kaşlarını çattı. H

Öbür terasa bakıp "halin"dedi.

Zerya kocasını görünce gülümseyip "Azad biliyor musun su çok soğuk" dedi.

Azad'ın gözleri dehşetler içinde açıldı. Ama sadece "Hayır" diyebiliyordu.

Zerya üstündeki elbiseyi gösterip "biliyor musun "bu elbiseyi o bana aldı. Bu nikahımın kıyılacağı sana gelin oldum.

Azad olduğu terasta şaşkınlıkla karşı terasta ki karısını izliyordu. Saçları giydiği elibese uçuşuyordu.

Zerya elindeki silahı kaldırıp "Azad benim seni hiç sevmemen gerekiyordu. Senin gelip kalbimin merkezine oturman haksızlık "

Zerya büyük bir nefes alıp "sana başından kalp dört odacık önünden geçmemen gerekiyordu. Sen ne yaptın gelip tüm kapıları kırdın. Dört odacık olan kalbimi tek bir odaya çevirdin ve gelip baş köşeye oturdun."

"Ama ben sözü mü tutacağım "silahı kalbine çevirip"senin için atan kalbimi tek kurşunla durduracağım

Azad düğün günü söylenen sözler ile yutkundu ve bir silah sesi duyuldu.

Zerya'nın beyaz elbisesinin kırmızıya bulunması Azad'ın hayır deyip bir terastan öbür terasa atlaması her şey bir anda oldu.

Zerya yere düşmeden Azad onu kolları arasına aldı.

10k olmamız için Jutenya_ şurayı tıklayıp beni takibe alırsanız çok sevineceğim.

Continue Reading

You'll Also Like

186K 18.3K 21
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
351 59 20
Uçurumun kenarına gittim. Oturdum ve sakinleşmeye çalıştım. Az sonra tanıdık bir sesle arkamı döndüm. " Ne o yine mi intihara kalkışacaksın?"
399K 40.8K 46
Okulun en güçlü alfası Kim Taehyung'un kurdu okula gelen yüzyılın deltasıyla birlikte tuhaf davranmaya başlamıştı. Okula gelen Delta'nın amacı ise ço...